2-6 YAŞ ARASI ÇOCUKLARDA ANNELERİN
ÇOCUKLARI BESLEME UYGULAMALARI İLE
ÇOCUKLARIN YEME DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ
İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI
ii
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR ................................................................................................................ i
İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... ii
TABLOLAR DİZİNİ ................................................................................................. v
ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................................. vii
KISALTMALAR .................................................................................................... viii
ÖZET ........................................................................................................................... x
ABSTRACT .............................................................................................................. xii
1. GİRİŞ ve AMAÇ .................................................................................................... 1
2. GENEL BİLGİLER ............................................................................................... 3
2.1. ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE BESLENMENİN GELİŞİMİ ...................... 4
2.1.1. Süt Çocuğu Döneminde Beslenme Gelişimi ........................................... 4
2.1.1.a. Beslenmenin gelişimi: ........................................................................ 5
2.1.1.b. Beslenme davranışları: ...................................................................... 5
2.1.2. Okul Öncesi Dönemde Beslenme Gelişimi ............................................. 6
2.1.3. Okul Çağındaki Çocuklarda Beslenme Gelişimi ................................... 6
2.2. SAĞLIKLI BEBEK, ÇOCUK VE ADELOSANLARIN BESLENMESİ .. 8
2.2.1 Yaşamın İlk Yılında Beslenme.................................................................. 8
2.2.1.a Emzirme: .............................................................................................. 8
2.2.1.b. Yetersiz anne sütü alımı: ................................................................. 12
2.2.1.c. Hazır mama ile beslenme: ............................................................... 12
2.2.1.d. Tamamlayıcı beslenme: ................................................................... 14
2.2.2. Oyun Çağı ve Okul Öncesi Çocukların Beslenmesi ............................. 16
2.2.2.a. Beslenme uygulamaları: .................................................................. 17
2.2.2.b. Kreş ve yuvalarda beslenme: .......................................................... 19
iii
2.2.3. Okul Çocuğu ve Adolesan Dönemi Beslenmesi .................................... 19
2.2.3.a. Evde beslenme: ................................................................................. 20
2.2.3.b. Okulda beslenme: ............................................................................ 20
2.2.3.c. Dışarıda yemek yeme: ...................................................................... 21
2.3. BESLENME BOZUKLUKLARI ................................................................. 21
2.3.1. Beslenme Bozukluklarının Sınıflandırılması ....................................... 23
2.3.1.a. DSM-5 Beslenme ve yeme bozuklukları: ....................................... 23
2.3.1.a.1. Tanım ve tanı kriterleri: ........................................................... 23
2.3.1.a.2. Beslenme ve yeme bozukluklarında klinik bulgular: ............. 27
2.3.1.a.3. Beslenme ve yeme bozuklukları komplikasyonlar ve tedavi: 30
2.3.1.b. Beslenme ve yeme bozukluklarında alternatif sınıflama: ............ 32
2.3.2. Beslenme ve Yeme Bozukluklarında Ebeveyn Tutumları ................ 356
2.3.2.a. Hassas (duyarlı) besleyiciler: .......................................................... 37
2.3.2.b. Kontrol edici besleyiciler: ............................................................... 37
2.3.2.c. Hoşgörülü besleyiciler: .................................................................... 37
2.3.2.d. İhmal edici (umursamaz) besleyiciler: ........................................... 38
3. GEREÇ VE YÖNTEM ........................................................................................ 39
3.1. ARAŞTIRMA EVRENİ- ÖRNEKLEM ...................................................... 39
3.2. ANKET FORMU- ÖLÇEKLER .................................................................. 39
3.3. ÖRNEKLEM BÜYÜKLÜĞÜ ...................................................................... 41
3.4. İSTATİKTİKSEL ANALİZ ......................................................................... 41
3.5. ETİK KURUL ONAYI ................................................................................. 42
4. BULGULAR ......................................................................................................... 43
4.1. DEMOGRAFİK BULGULAR ..................................................................... 43
4.2. BESLENME İLE İLGİLİ BULGULAR ..................................................... 47
iv
4.3. ÇOCUK BESLEME ÖLÇEĞİ (CHİLD FEEDİNG QUESTİONNAİRECFQ)
İLE ÇOCUKLARIN YEME DAVRANIŞI ÖLÇEĞİ (CHİLD EATİNG
BEHAVİOR QUESTİONNAİRE- CEBQ) YANITLARININ
DEĞERLENDİRİLMESİ .................................................................................... 49
5. TARTIŞMA .......................................................................................................... 71
6. SONUÇLAR ......................................................................................................... 84
7.KAYNAKLAR ...................................................................................................... 89
ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................ 100
EKLER .................................................................................................................... 102
EK-1 VERİ TOPLAMA ANKET FORMU ..................................................... 102
EK-2 KLİNİK ARAŞTIRMALAR ETİK KURUL ONAM FORMU ........... 106
EK-3 AYDINLATILMIŞ GÖNÜLLÜ ONAM FORMU ................................ 109
v
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 2.1. Doğumdan 36 aylık olana dek beslenme becerileri ................................... 7
Tablo 2.2. Anne sütünün koruyucu etkisi nedeniyle önerildiği durumlar .................. 9
Tablo 2.3. Hazır mamalar ile karşılaştırıldıklarında anne sütünün faydaları ........... 10
Tablo 2.4. Anne sütü ile beslenmede annenin durumundan kaynaklanan
mutlak ya da kısmi kontrendikasyonlar ................................................... 11
Tablo 2.5. Tamamlayıcı beslenmede dikkat edilecek noktalar ................................. 15
Tablo 2.6. Anne sütüyle beslenen 6-23 ay çocuklar için tamamlayıcı beslenme
konusunda öneriler................................................................................... 18
Tablo 2.7. Beslenme ve yeme bozukluklarının belirtileri ......................................... 28
Tablo 2.8. Beslenme ve yeme bozukluklarında fizik muayene bulguları ................. 29
Tablo 2.9. Yeme ve beslenme bozukluklarında akut dönem tıbbi
komplikasyonlar ...................................................................................... 31
Tablo 2.10. Yeme bozukluğu düşündürebilecek semptomlar ve bulgular ................ 34
Tablo 2.11. Beslenme bozukluklarında organik ve davranişsal kırmızı
bayraklar ................................................................................................ 34
Tablo 4.1. Çalışmaya katılan çocukların yaş dağılımları ......................................... 43
Tablo 4.2. Çalışmaya katılan çocukların kilo-boy dağılımları ................................. 44
Tablo 4.3. Çalışmaya katılan çocukların Vücut Kitle İndeksi dağılımları ............... 44
Tablo 4.4. Çalışmaya katılan çocukların VKİ SDS dağılımları ............................... 44
Tablo 4.5. Çalışmaya katılan çocukların ebeveynlerinin eğitim durumu
dağılımları ............................................................................................... 45
Tablo 4.6. Çalışmaya katılan çocukların bakımından öncelikle sorumlu olan
kişilerin dağılımı ..................................................................................... 46
Tablo 4.7. Çalışmaya katılan çocukların aile dışında bakım alma durumlarının
dağılımları ............................................................................................... 46
Tablo 4.8. Çalışmaya katılan çocukların aile yapısı dağılımları .............................. 46
Tablo 4.9. Çalışmaya katılan çocukların anne sütü alma süreleri dağılımlar........... 47
Tablo 4.10. Çalışmaya katılan çocukların en sık tercih ettikleri besin grupları
dağılımları .............................................................................................. 48
vi
Tablo 4.11. Çalışmaya katılan çocukların ebeveynlerinin çocuğun kilosu ile
ilgili düşüncelerinin dağılımı ................................................................. 48
Tablo 4.12. Çalışmaya katılan çocukların ebeveynlerinin çocuğun kilosu ile
ilgili düşüncelerinin çocukların VKİ SDS’leri ile çapraz
dağılımları .............................................................................................. 49
Tablo 4.13. Çalışmaya katılan ebeveynlerin CFQ ölçeği cevapları dağılımı 1 ........ 50
Tablo 4.14. Çalışmaya katılan ebeveynlerin CFQ ölçeği cevapları dağılımı 2 ........ 51
Tablo 4.15. Çalışmaya katılan ebeveynlerin CEBQ ölçeği cevapları dağılımı ......... 53
Tablo 4.16. CFQ ölçeği alt gruplarının birbirleriyle ilişkilerine ilişkin
korelasyon analizi sonuçları ................................................................... 55
Tablo 4.17. CEBQ ölçeği alt gruplarının birbirleriyle ilişkilerine ilişkin
korelasyon analizi sonuçları ................................................................... 57
Tablo 4.18. CFQ ve CEBQ ölçekleri alt gruplarının birbirleriyle ilişkilerine
ilişkin korelasyon analizi sonuçları ........................................................ 59
Tablo 4.19. Çalışmaya katılan çocukların CFQ ile CBEQ ölçek alt grup
puanları bakımından aylık gelir grupları arasındaki farklılıklara
ilişkin sonuçların değerlendirilmesi ....................................................... 61
Tablo 4.20. Çalışmaya katılan çocukların CFQ ile CBEQ ölçek puanları ile
hazır mama kullanım durumu arasındaki farklılıklara ilişkin
sonuçların değerlendirilmesi .................................................................. 64
Tablo 4.21. Çalışmaya katılan çocukların CFQ ile CBEQ ölçek alt grup
puanları bakımından abur cubur tüketme durumları arasındaki
farklılıklara ilişkin sonuçların değerlendirilmesi ................................... 66
Tablo 4.22. Çalışmaya katılan ebeveynlerin CFQ ile CBEQ ölçek alt grup
puanları bakımından çocuklarının VKİ SDS grupları arasındaki
farklılıklara ilişkin sonuçların değerlendirilmesi ................................... 68
Tablo 4.23. Ölçeklerin güvenirlik analizi sonuçlar ................................................... 70
vii
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 2.1. Erken çocukluk çağı yeme bozukluklarının piramidal gösterimi .............. 22
Şekil 2.2. Yeme bozuklukları yaklaşım ve sınıflamasında alternatif öneri ............... 35
viii
KISALTMALAR
AAP The American Academy of Pediatrics (Amerikan Pediatri
Akademisi)
ABD Amerika Birleşik Devletleri
VKİ Vücut Kitle İndeksi
cc Cubic Centimeter (santimetre küp-mililitreye eşit hacim
birimi)
CEBQ Child Eating Behavior Questionnaire (Çocukların Yeme
Davranışı Ölçeği)
CFQ Child Feeding Questionnaire (Çocuk Besleme Uygulamaları
Ölçeği)
CMV Cytomegalovirus
d Dalton
dk Dakika
dl Desilitre
DSM-V Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fifth
Edition
DSÖ Dünya Sağlık Örgütü
EKG Elektrokardiyogram
ESPGHAN The European Society for Pediatric Gastroenterology
Hepatology and Nutrition
FSH Follicle-Stimulating Hormone (folikül stimule edici hormon)
gr/kg/g Gram/kilogram/gün
HbsAg Hepatitis B surface antigen (Hepatit B yüzey antijeni)
HIV Human Immunodeficiency Virus (insan immün yetmezlik
virüsü)
HTLV Human T Cell Lenphotrophic Virus (insan T-lenfotrofik virüs)
ICD-10 International Statistical Classification of Diseases and Related
Health Problems, 10th Revesion
lg A İmmunoglobülin A
IGF-1 Insulin-like Growth Factor-1 (insülin benzeri büyüme faktörü
1)
ix
kcal Kilo kalori
kcal/dl Kilo kalori / desilitre
kcal/gram Kilo kalori / gram
kcal/gün Kilo kalori / gün
LH Luteinizing Hormone (lüteinize edici hormon)
Max. Maksimum
Min. Minimum
ml Mililitre
ml/kg/g Mililitre/kilogram/gün
SDS Standart Sapma Skoru
SPSS Statistical Package for the Social Sciences
T3 Triiyodotironin
TGF Transforme edici büyüme faktörü
TNSA Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması
TÜBER Türkiye Beslenme Rehberi
USDA United Station Department of Agriculture
VKİ Vücut Kitle İndeksi
x
ÖZET
2-6 YAŞ ARASI ÇOCUKLARDA ANNELERİN ÇOCUKLARI BESLEME
UYGULAMALARI İLE ÇOCUKLARIN YEME DAVRANIŞLARI
ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI
Amaç: Erken çocukluk döneminde ebeveynler çocukların beslenmesinden
kendilerini sorumlu tutmakta, kaygı duyabilmektedirler. Bu kaygı daha fazla yeme
baskısına neden olabilmektedir. Bu çalışmada; okul öncesi dönemde çocuğu olan
ebeveynlerin, çocuklarını besleme uygulamaları ile çocukların yemek yeme
davranışları arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Bu çalışma hastanemiz “Sağlam Çocuk” ve “Genel Pediatri”
polikliniklerine başvuran çocukların ebeveynleri ile yapılmıştır. Çalışmaya 2-6 yaş
arasında, ek gıdalara geçiş süreci tamamlanmış, anne sütü kesilmiş ve kronik
hastalığı olmayan çocukların ebeveynleri dahil edilmiştir. Bu ebeveynlere içerisinde
demografik veriler, beslenme öyküsü içeren bilgi anketi ve Çocuk Besleme
Uygulamaları (CFQ-Child Feeding Questionnaire) Ölçeği ve Çocukların Yeme
Davranışı (CEBQ-Child Eating Behavior Questionnaire) Ölçekleri uygulanmıştır.
Toplam 315 katılımcıya uygulanan ölçek alt grupları arasında kolerasyon analizleri
yapılmıştır.
Bulgular: Katılan çocukların %46,7’si (147/315) kızdı. Katılan çocukların yaş
ortalaması 46 ay iken cinsiyetler arasında istatistiksel farklılık yoktu. Çalışmamızda,
çocuklarının ağırlığı hakkında ilgisi ve yeme baskısı yüksek olan ebeveynlerin,
çocuklarını daha fazla kısıtladığı bulunmuştur. Besin heveslisi çocuklarda; daha fazla
duygusal aşırı yeme, besinden keyif alma, içme tutkusu ve besin seçiciliği
davranışlarının görüldüğü saptanmıştır. Tokluk hevesliliği ile yavaş yeme ve
duygusal az yeme davranışları arasında pozitif yönde; besin seçiciliği davranışı ile
negatif yönde bir ilişki saptanmıştır. Besinden keyif alma davranışı ile besin
seçiciliği arasında pozitif yönde; tokluk hevesliliği ve yavaş yeme davranışları
arasında negatif yönde ilişki bulunmuştur. Çocuk ağırlığı hakkında ilgisi yüksek
ebeveynlerin çocuklarında, besin hevesliliği ve besinden keyif alma davranışı daha
sık görülürken; tokluk hevesliliği, yavaş yeme ve duygusal az yeme davranışlarının
xi
daha az görüldüğü saptanmıştır. Kısıtlama davranışı olan ebeveynlerin çocuklarında
besin hevesliliği, tokluk hevesliliği ve duygusal az yeme davranışları daha çok
görülmüştür. Yeme baskısı yapan ebeveynlerin çocuklarında tokluk hevesliliği,
yavaş yeme ve duygusal az yeme davranışlarının daha sık görüldüğü, besinden keyif
alma davranışının daha az görüldüğü saptanmıştır. Vücut kitle indeksi (VKİ) standart
sapma skoru (SDS) +2’nin üzerinde olan çocuklarda daha fazla besin hevesliliği ve
besinden keyif alma davranışları görülmüştür. Çocukların doğum haftası, hastaneye
yatış öyküsü olması, cinsiyet, anne sütü alım süresi ile besleme uygulamaları ve
beslenme davranışları arasında anlamlı ilişki saptanmazken, ebeveyn gelir düzeyleri,
çocuklara öncelikli bakımı veren kişinin anne olması, hazır mama kullanımı,
çocukların ek gıdaya 6 aydan önce başlaması ve abur cubur tüketimi ile ilişki
saptanmıştır.
Sonuç: Ebeveynlerin kısıtlama tutumu ile çocuklarda iştahsızlık ile ilişkili
kabul edilen tokluk hevesliliği ve duygusal az yeme davranışları daha fazla görülür.
Yeme baskısı tutumu ile de benzer şekilde tokluk hevesliliği, yavaş yeme ve
duygusal az yeme davranışlarının daha sık görüldüğü saptanmıştır. Ebeveynlerin
yeme baskısı tutumu ile çocuklarda yüksek iştah ile ilişkili kabul edilen besinden
keyif alma davranışının daha az görüldüğü bulunmuştur. Olumlu yeme davranışı
kazanımı öncelikle ebeveyn yaklaşımı ile oluşmaktadır. Bu konuda izlem çalışmaları
ile birlikte çalışmamızın verileri birlikte değerlendirilmeli ve bu konuda ebeveynlere
yönelik eğitimler planlanmalıdır.
Anahtar kelimeler: Beslenme, çocuk, ebeveyn, yeme davranışı, kısıtlama
xii
ABSTRACT
INVESTIGATION OF THE RELATIONSHIP BETWEEN THE MOTHER'S
NUTRITIONAL PRACTICES AND EATING BEHAVIORS OF CHILDREN
BETWEEN 2 TO 6 AGES
Aim: In early childhood, parents can hold themselves responsible for the feeding of
children and feel anxious. This anxiety can cause more eating pressure on children.
In this study; It is aimed to evaluate the relationship between the feeding practices of
parents of preschool children and the eating behaviors of children.
Materials and Methods: This study was conducted with the parents of children who
applied to “Well Child” and “General Pediatric” Clinics of our hospital. Parents of
children between 2 to 6 ages without the chronic disease who has completed the
transition to supplementary foods & breastfeeding was stopped were included in the
study. A questionnaire including demographic data, nutritional history, Child
Feeding Questionnaire (CFQ) and Children's Eating Behavior Questionnaire (CEBQ)
was filled by these parents. Correlation analyzes were made among the scale subgroups
applied to a total of 315 participants.
Findings: 46.7% (147/315) of 315 children in total were girls. While the average age
of the children participating was 46 months, there was no statistically difference
between genders. In our study, it was found that parents who have concern about
child weight and have high pressure on eating restrict their children more. It was
determined that more emotional over-eating, food enjoyment, passion to drink and
food selectivity behaviors were observed in food enthusiastic children. A positive
relation was seen between satiety responsiveness and slowness in eating and
emotional under-eating behaviors whereas a negative relation was seen with food
selectivity behavior. A positive correlation was found between food enjoyment
behavior and food selectivity while a negative correlation was found between satiety
responsiveness and slowness in eating. It was found that food responsivenes and food
enjoyment behaviors were more common in children whose parents are concerned
about child weight whereas satiety responsiveness, slowness in eating and emotional
xiii
under-eating behaviors were less common. Food responsivenes, satiety responsiveness
and emotional under-eating behaviors were more common in children of parents with
restrictive behavior. It has been determined that in the children of parents who
pressure for eating are more have satiety responsiveness, slowness in eating and
emotional under-eating behaviors, and less food enjoyment. More food responsivenes
and food enjoyment behaviors were observed in children with a body mass index
(BMI) standard deviation score (SDS) above +2. While there was no significant
relationship between birth week, hospitalization history, gender, duration of
breastfeeding and feeding practices and feeding behaviors; a significant relationship
has been seen with parental income levels, presence of the mother giving priority
care to children, the use of formula, starting supplementary food before 6 months and
junk food consumption.
Result: The satiety responsiveness which is considered to be associated with eating
poorly in children and emotional under-eating behaviors were observed more
frequently with a restriction attitude of parents. Also, satiety responsiveness,
slowness in eating and emotional under-eating behaviors were observed more
frequently with the attitude of pressure for eating. It was found that the behavior of
the enjoyment of food, which is considered to be associated with high appetite is less
common with the attitude of pressure for eating. The acquisition of positive eating
behavior is primarily caused by the parents' approach. The data of our study should
be evaluated with follow-up studies on this issue and trainings for parents should be
planned in this regard.
Keywords: Feeding, Child, Parent, Eating Behavior, Restriction
1
1. GİRİŞ ve AMAÇ
Okul öncesi dönem, doğumdan 6 yaşa kadar olan çocuğun; fiziksel, zihinsel,
duygusal ve sosyal olarak gelişimini sağlayan her türlü aktivite ve uyarıyı içine alan,
yetişkinlik için temel oluşturan birçok alışkanlığın oluştuğu bir dönemdir. Bu dönem
bütün gelişim basamaklarının desteklenmesinin yanı sıra, sağlıklı beslenme
alışkanlıklarının kazanılmasında da önemlidir. Beslenme alışkanlıkları açısından
okul öncesi dönem, çocuğun yeni besinlerle tanıştığı bir dönemdir. Bu dönemde
hoşlanılan ve hoşlanılmayan besinler belirlenmekte ve kazanılan olumlu beslenme
alışkanlıkları ile ileri yaşlarda obezite, yeme bozuklukları gibi uzun dönemde
morbiditesi yüksek medikal komplikasyonlara neden olabilecek, fiziksel ve ruhsal
hastalıklara yakalanma riski azalmaktadır (1).
Yeme davranışı çocuğun bireysel yapısı, sağlığı, çocuk ve ailenin duygusal
durumu, ailenin çocuk gelişimi hakkındaki bilgisi, aile çocuk ilişkisi, ailenin içinde
bulunduğu sosyo-ekonomik durum ve kültürden etkilenerek gelişmekte ve
şekillenmektedir. Okul öncesi dönemde iştahta azalma görülmektedir. Bu dönemde
çocuklarda daha önceki döneme göre yemede azalma olması ebeveynlerde kaygı
oluşturmakta, ebeveynlerin çocukları üzerinde yeme baskısı kurmasına neden
olmaktadır. Üzerinde çok fazla yeme baskısı kurulan çocuklarda ileri yaşlarda yeme
bozukluğu daha sık görülebilmektedir (2). Erken yaşta görülen yeme bozukluklarının
çoğu okul çağında ortaya çıkmaktadır. Ayrıca aşırı besin tüketimi ileri yaşlarda
çeşitli sağlık sorunlarına neden olmaktadır (3). Yine erken çocukluk döneminde
ebeveynler çocukların beslenmesinden kendilerini sorumlu tutmakta ve çocuklarının
tükettiği her türlü besin içeriğinden haberdar olmak istemektedirler. 2011 yılında
İngiltere’de yapılan bir çalışmada; ailelerin, okul öncesi eğitim alan 5 yaş altı
çocuklarda uygun gıdalarla dengeli ve sağlıklı beslenmenin ilgi ve destek
gerektirdiği sonucuna varılmıştır (4). Çin’de yapılan bir çalışmada; anaokulu tabanlı
beslenme eğitiminin okul öncesi çocukların beslenmelerinde ve kendi kişisel
beslenme alışkanlıklarında faydalı değişiklikler meydana getirdiği ve annelerin
beslenme ile ilgili alışkanlıklarını olumlu yönde etkilediği bulunmuştur (5).
Türkiye’de yapılan çalışmalarda da annelerin beslenme konusunda çocuklarını
kontrol etmeye çalıştıkları ve yeme konusunda baskı kurdukları görülmektedir (6).
2
Ebeveynlik tutumlarının; çocuk vücut kitle indeksi (VKİ), sebze meyve alımı,
sağlıklı beslenme ve yeterli fiziksel egzersiz yapmanın iyi bir öngörücüsü olduğu
bildirilmiştir (7).
Bu çalışmada; okul öncesi dönem çocuğu olan ebeveynlerin çocuklarını
besleme uygulamaları ile çocukların yemek yeme davranışları arasındaki ilişkinin
değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla ebeveynlerin beslenme davranışlarını
değerlendirmek için Birch ve arkadaşları (2001) tarafından geliştirilen ve Türkiye
geçerlik ve güvenilirlik çalışması Camcı ve arkadaşları (2014) tarafından yapılan
“Çocuk Besleme Uygulamaları (CFQ-Child Feeding Questionnaire) Ölçeği” ve
çocuk yemek yeme davranışlarının belirlenmesi amacıyla Wardle ve arkadaşları
(2001) tarafından geliştirilen, Türkiye geçerlik ve güvenilirlik çalışması Yılmaz ve
arkadaşları (2011) tarafından yapılan “Çocukların Yeme Davranışı (CEBQ-Child
Eating Behavior Questionnaire) Ölçeği” kullanılarak alt gruplar arasındaki ilişki ve
vücut kitle indeksleri ile ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
3
2. GENEL BİLGİLER
Beslenme, bireylerin büyüme ve gelişme potansiyellerine ulaşabilmeleri,
hastalıklardan korunmaları ve kaliteli bir yaşam sürmeleri için temel bir
gereksinimdir. Beslenme anne karnından yaşlılığa kadar insan yaşamının her
döneminde önemlidir. Hastalıkların önlenmesi, tedavisi ve yaşam kalitesinin
yükseltilmesi için yeterli ve dengeli beslenmeyi bilmek ve öğrenmek gerekir. Sağlıklı
beslenme deyiminden, sağlığın korunması, geliştirilmesi ve kronik hastalık riskini
azaltmaya yönelik beslenme biçimi anlaşılır (8).
Erken çocukluk dönemindeki beslenme biçimi erişkin dönemde görülen tip 2
diyabet, hipertansiyon, yeme bozuklukları, obezite ve metabolik sendrom gibi
hastalıkların gelişiminde önemli rol oynar. Bundan dolayı yeni doğan döneminde ve
takip eden çocukluk, ergenlik ve erişkinlik dönemlerinde uygun beslenme
desteklenmelidir. Çocuklarda uygun beslenme için aile üyeleri, sağlık sistemi,
okullar, toplum ve hükümetler iş birliği içinde olmalıdır (9).
Bebeklerin yeme davranışlarını etkileyen faktörler prenatal dönemden
itibaren etkili olmaktadır. Bebeklerin amniyotik sıvı ile annenin yediği yemeklerin
aroması ile karşılaştığı, anne sütü ile bu temasın devam ettiği ve anne sütü ile
beslenen çocukların ek gıdaya geçiş sürecinin daha kolay olduğu bildirilmektedir
(10,11) Bunun dışında bebeklerin daha önce reddettikleri yiyeceklerle farklı
ortamlarda karşılaştıklarında, örneğin kitaplarda gördüklerinde, o yiyeceği daha rahat
tükettikleri görülmektedir. Doğumdan itibaren olan yeme ilişkisi de çocukların yeme
davranışlarını etkilemektedir. Etkili yedirme bebeğin aynı zamanda gelişimsel
basamaklarından olan düzenleme, bağlanma ve ayrılmayı da desteklemektedir. İlk 6
ayda emzirme içsel düzenleme ve bağlanmayı desteklemekte iken, 6. aydan itibaren
ek gıdalara geçiş ayrılma ve bireyselleşme sürecine yardımcı olmaktadır (1).
Büyümenin en hızlı olduğu 0-2 yaş arasında, oluşan büyüme geriliğinin iki yaş
sonrasında düzeltilmesi oldukça güçtür. Bu nedenle süt çocuğu ve küçük çocukların
beslenmesiyle ilgili alışkanlıkların bu dönemde kazandırılması ve annelerin bu
konuda bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Beslenme sorunları çocukluk çağında sıklıkla karşılaşılan sorunlardan biridir.
Dünyanın her yerinde genç çocuğu olan anneler beslenme güçlüklerinden şikâyet
4
ederler. Gelişmesi normal çocuklarda da bu sorunlara %25-35 sıklıkla rastlanmakta,
bu sorunların %1-2 kadarı ciddi düzeyde olmaktadır (12). Annelere sorulduğunda
annelerin %50’sinden fazlası en az bir çocuğunun yetersiz beslendiğini
düşünmektedir. Bu da tüm çocukların yaklaşık %20-30 kadarını kapsamaktadır
(13,14). Bu yeme problemleri, seçici beslenme gibi hafif bir formdan “Anoreksiya
Nervoza, Bulimiya Nervoza” gibi ağır yeme bozukluklarına kadar geniş bir
spektrumda ortaya çıkabilmektedir. Bu problem ile karşılaşan hekimler problemin
aydınlatılması için multidisipliner ve bütüncül yaklaşımlara sahip olmalıdır (15).
2.1. ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE BESLENMENİN GELİŞİMİ
Bağımsız beslenme becerisi erken çocukluk döneminde kazanılması gereken
önemli gelişimsel becerilerden biridir (16,17). Çocukların kendilerini beslemesine
izin vermek, çocuğun kendi alımı miktarını belirlemesi ve kendi beslenme düzenini
oluşturmasına teşvik eder.
Süt çocuğu ve okul öncesi dönemde beslenmede önemli olan noktalar bardak
ve kap ile beslenmeye geçiş, iştahtaki dalgalanmalar, yeterli demir ve diğer eser
element ve vitaminlerin alımı, meyve suyu ve diğer tatlandırılmış yiyeceklerin fazla
alımından kaçınma, sağlıklı beslenme ve yeterli aktivitenin sağlanmasıdır (18). Okul
çağındaki çocuklarda önemli noktalar ise yeterli miktarda kalsiyum, D vitamini,
meyve, sebze ve lifli besin alımı; enerji bakımından zengin besin ve atıştırmalıkların,
aşırı şekerli yiyecek ve içeceklerin tüketilmesinin engellenmesi, sağlıklı beden
algısının oluşturulmasıdır (19).
Gelişim geriliği olan çocuklar beslenme becerilerinin kazanılması konusunda
da geri olabilirler. Ebeveynler çocukların beslenme gelişimini takip etmeli ve bu
becerilerin kazanılmasında rol oynamalıdırlar.
2.1.1. Süt Çocuğu Döneminde Beslenme Gelişimi
Yaşamın 2. yılında ince motor becerilerin kazanılması ve süt dişlerinin
tamamlanması ile birlikte çocuklar kendilerini bağımsız olarak beslemeyi ve yetişkin
diyete geçişi öğrenirler. Diyet tercihleri ve beslenme düzenleri bu dönemde oluşmaya
devam eder (17). Bir yaşından itibaren iştah bir miktar azalabilir. Gelişim
5
yavaşlayabilir. Çocuklar sınırlı sayıda yiyecek arasından tercih yapabilirler (20).
Aileler bu konular hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
2.1.1.a. Beslenmenin gelişimi:
Süt çocuğu döneminde gelişmesi beklenen beslenme özellikleri aşağıdaki
gibidir;
Bardaktan İçmek: Bebeklerin biberondan ayrılmasına 12-15. aylarda
başlanmalıdır. 15 aylıkken bir bardağı kendi kendine manipüle edebilir ancak hala
üzerine dökülebilir. 18-24 aylıkken manipülasyon iyileşir. Dökülmeler azalır. 2
yaşından itibaren biberondan tamamen bardağa geçilmelidir. Bebekler biberon ile
uyumamalıdır. Biberon ile uyuma ve gün boyunca sürekli biberon ile beslenme diş
çürüklerine neden olmaktadır (21). Biberon ile yüksek volümde kalorili içecekler
verilmesi yetersiz katı gıda alımına neden olabilmektedir. Bir kohort çalışmasında 2
yaşından sonra biberon kullanımının ilerleyen 5,5 yılda obezite riskini arttırdığı
gösterilmiş (22).
Kendi Kendine Beslenme: İlk yılın ikinci yarısında bebekler yiyecekleri
elleriyle ve sonra baş parmak ile ilk parmak arasında tutmayı öğrenir. Dudakları ile
bir kaşıktan yiyecekleri alabilirler. 16-17. aylarda el koordinasyonu bir kâseden
yiyecekleri ağza ulaştırabilecek düzeye ulaşmıştır. 24 aylıkken çocukların büyük
kısmı aspirasyon riski açısından önlem alınması şartı ile yetişkinler gibi
beslenebilirler (9).
2.1.1.b. Beslenme davranışları:
Sağlıklı beslenme davranışlarının kazanılması, birkaç faktörün etkileşimine
bağlıdır. Bunlar gelişim basamaklarının tamamlanması, mizaç, kişisel deneyimler,
tıbbi bakıma ihtiyaç duyma gibi çocuğa özgü durumlar ile etnik diyet özellikleri, aile
dinamikleri, gıdaya erişilebilirlik gibi çevresel faktörler olarak düşünülebilir.
Beslenme sorunları bunlardan herhangi birinden kaynaklanabilir (23).
Süt çocuğu döneminde gelişmesi beklenen beslenme davranışları aşağıdaki
gibidir;
Yiyeceklerle Oynamak: Dokunmak, koklamak, yiyeceği ağzına koymak ve
tükürmek gibi keşif yapma davranışları görülür. Bebekler yeni yiyeceklerin tadına
bakmak veya yutmak için istekli olabilirler (24).
6
Diyet Çeşitliliğinin Azalması: Çocuklar yaklaşık iki yaşından başlayarak
yeni gıdalar denemeye dirençli hale gelebilir; yalnızca az sayıda, iyi kabul görmüş,
favori yiyecekleri yemeyi seçebilirler (20). Çocuğun bir yiyeceği kabul etmeyeceği
sonucuna varmadan önce o yiyeceği birkaç kez (8 ile 10 kez kadar) tekrarlamak
gerekebilir (25).
2.1.2. Okul Öncesi Dönemde Beslenme Gelişimi
3 ile 4 yaş ile birlikte çocuklar solunum yollarını daha iyi korumaya başlarlar.
Daha önce boğulma tehlikesi barındıran küçük, yuvarlak sert besinleri güven ile
tüketebilirler (16). Yemek kapları ve bardakları güven ile kullanabilirler. Yemek
masasında beslenmeye başlayabilirler. Bu yaş grubunda çocuklar çevresel
uyaranların daha fazla farkında olurlar. Öğün zamanı, porsiyon büyüklüğü,
yemeklerin sunum şekli, diğer insanların yemek tercihlerinin farkında olurlar. Bu
faktörler yiyecek seçimini ve alımını etkileyebilir. Bu yaş grubunda yemek yeme
zamanı tahmin edilemeyebilir. Masada oturma yetenekleri ve dikkatli kısa süreli
olabilir. Fakat yine de makul bir süre aile ile birlikte yemek masasında oturmaya
teşvik edilmelidir. Yemek yeme sırasında aile ile birlikte oturmak bakıcıların sağlıklı
yemek yeme modellerinin çocuğa kazandırılmasına fırsat sunar (9).
2.1.3. Okul Çağındaki Çocuklarda Beslenme Gelişimi
Okul çağındaki çocuklar temel beslenme kavramlarını anlayabilir. Yemek
planlama, yemek hazırlama ve yemek zamanı konusunda yardımcı olabilirler (16).
Yiyecek seçimi konusunda daha özgürdürler. Birçok çocuk günde en az bir öğün
aileden uzakta beslenmektedir. Evde yemek seçimi yaparken çocukların katılımın
sağlanması ve olumlu pekiştirmeler yapılması çocukların ev dışında sağlıklı seçimler
yapmalarına katkıda bulunur. Bu yaşlarda çocukların vücut algıları daha fazladır. Bu
yaştaki çocukların beslenme tercihleri olumlu ya da olumsuz olarak ailelerinden,
arkadaşlarından ve medyadan etkilenebilir (26). Bu yaşta ailelerin evde olumlu örnek
davranışları arttırarak potansiyel olumsuz etkilenmeleri dengelemeleri
gerekmektedir.
Doğumdan 36 aylık olana dek kazanılan beslenme becerileri Tablo 2.1’de
gösterilmiştir.
7
Tablo 2.1. Doğumdan 36 aylık olana dek beslenme becerileri (27)
DOĞUMDAN 36 AYLIK OLANA DEK BESLENME BECERİLERİ
YAŞ (ay) KAZANILMASI BEKLENEN
BESLEME/SENSÖRİMOTOR BECERİ
Doğumdan 4-6 aylığa kadar
• Meme ucundan, memeden veya biberondan
beslenme
• Beslenme sırasında biberonu tutma (2-4 ay)
• Beslenme esnasında yarı-fleksiyon postürünü
sürdürme
• Bebek ebeveyn ilişkilerinde artış
6-9 (ek gıdaya geçiş)
• Daha dik pozisyonda beslenme
• Sulu, püre haline getirilmiş gıdalarla kaşıkla
besleme
• Emzirme paterni başlangıçta emzirme→emme
• Şişeyi iki elle tutar
• Parmakla beslenme başlar
• Ağızda eriyen gıdaları dik şekilde kolayca çiğner
• Ailenin beslemesini tercih eder
9-12
• Fincandan içme
• Pütürlü, püre şeklindeki gıdaları yer
• Kolayca çözülebilir gıdaları parmakla yer
• Çiğneme döngüsel çene hareketlerini içerir
12-18
• Kendi kendine beslenme; kaşığı tüm elle kavrar
• Fincanı 2 elle tutar
• Ardışık 4-5 yutma ile içer
• Şişeyi tutar ve eğer
>18-24
• Dudak kapama ile yutma
• Kendi kendine beslenme artar
• Farklı gıdaları çiğner
• Yukarı-aşağı dil hareketleri iyice oturur
24-26
• Dairesel çene rotasyonları
• Dudaklar kapalıyken çiğner
• Tek elle bardak tutar ve açık bardakla dökmeden
içer
• Kaşığı doldurmak için parmakları kullanma
• Daha farklı gıdaları yer
• Çatal da kullanarak yardımsız kendi kendine
beslenir
“Feeding Healthy Infants, Children, and Adolescents”, içinde NELSON TEXBOOK of PEDİATRİCs,
2016, ss. 286–294.
8
2.2. SAĞLIKLI BEBEK, ÇOCUK VE ADELOSANLARIN
BESLENMESİ
2.2.1 Yaşamın İlk Yılında Beslenme
2.2.1.a Emzirme:
Anne sütü; yeni doğanda büyüme ve gelişme için gerekli olan tüm sıvı, enerji
ve besin ögelerini içeren, biyoyararlılığı yüksek, sindirimi kolay doğal bir besindir.
Anne sütünün ve emzirmenin hem bebek hem de anne için başta beslenme olmak
üzere, gelişimsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik yönden birçok yararı vardır (27).
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Amerikan Pediatri Akademisi (The American
Academy of Pediatrics-AAP) bütün bebeklerde tıbbi şartlar elverişli olduğu sürece
anne sütü ile beslenmeyi önermektedir. Yeni doğan her bebeğe emzirme en kısa
sürede başlanmalıdır. Sağlık Bakanlığı ve DSÖ, ilk 6 ay su bile verilmeksizin yalnız
anne sütü ile beslenme, 6.aydan sonra uygun tamamlayıcı besinlere başlanarak
emzirmenin en az 2 yaşına kadar sürdürülmesi önerilmektedir (28,29). Anne sütünün
yararları ve kesin kontrendikasyonları tablo 2.2, 2.3 ve 2.4’te gösterilmiştir.
Annelere her beslenmede, her iki meme ile emzirme önerilmelidir. Son
beslenmede en son hangi meme verilmiş ise bir sonraki emzirmeye o meme ile
başlanmalıdır. Daha iyi süt üretimi için ikinci memeyi vermeden ilk memenin
tamamen boşaltılana kadar emzirilmesi önerilmektedir. Özellikle yeni annelere
bebeğin açlık belirtileri, memenin doğru kavranması, bebeğin memeye doğru, doğru
yerleştirilmesi ve beslenme sıklığı hakkında bilgi verilmelidir. Bebekler taburculuk
sonrası ilk 24-48 saat içinde beslenme değerlendirmesi açısından kontrole
çağrılmalıdır (29).
9
Tablo 2.2. Anne sütünün koruyucu etkisi nedeniyle önerildiği durumlar (27)
ANNE SÜTÜNÜN KORUYUCU ETKİSİ NEDENİYLE ÖNERİLDİĞİ
DURUMLAR
Akut durumlar
İshal
Otistik media
İdrar yolu enfeksiyonu
Nekrotizan enterokolit
Septisemi
İnfantil botulismus
Kronik durumlar
İnsülin-bağımlı diyabetes mellitus
Çölyak hastalığı
Crohn hastalığı
Çocukluk çağı kanserleri
Lenfoma
Lösemi
Tekrarlayan otitis media
Alerji
Obezite ve şişmanlık
Hospitalizasyon
Bebek Ölümü
“Feeding Healthy Infants, Children, and Adolescents”, içinde NELSON TEXBOOK of PEDİATRİCs,
2016, ss. 286–294.
10
Tablo 2.3. Hazır mamalar ile karşılaştırıldıklarında anne sütünün faydaları (27)
HAZIR MAMALARLA KARŞILAŞTIRILDIKLARINDA ANNE SÜTÜNÜN BAZI FAYDALARI
Sekretuar lg A • Spesifik antijen hedefli antienfektif etki
Laktoferrin
• Immunomodülasyon demir şelasyonu
antimikrobiyal etki, antiadeziv,
• İntestinal büyüme için trofik etki
Kazein • Antiadeziv, bakteriyel flora
Oligosakkaritler • Bakteriyel tutunmanın önlenmesi
Sitokinler
• Antienflamatuvar, epitelyum bariyer
etkisi
Büyüme faktörleri
Epidermal büyüme faktörü • Yüzey gerilimi intestinal tamir
Transforme edici büyüme faktörü
(TGF)
• Epitelyal hücre büyümesini arttırır
(TGF- β)
• Lenfosit fonksiyonlarını suprese eder
(TGF- β)
Sinir büyüme faktörü • Nöral büyümeyi destekler
Enzimler
Trombosit aktive edici faktörasetilhidrolaz
• Trombosit aktive eden faktörü bloke
eder
Glutatyon peroksidaz • Lipid oksidasyonu önler
Nükleotidler
• Antikor yanıtını, bakteriyel florayı
arttırır
‘’Feeding Healthy Infants, Children, and Adolescents”, NELSON TEXBOOK of PEDİATRİCs, 2016,
ss. 286–294.
11
Tablo 2.4. Anne sütü ile beslenmede annenin durumundan kaynaklanan mutlak ya da kısmi
kontrendikasyonlar (27)
ANNE SAĞLIK
KOŞULLARI
RİSK DERECESİ
HIV ve HTLV enfeksiyonu
• ABD’de emzirme kontrendike
• Diğer durumlarda emzirmemenin sağlığa olan
riskleri ile bebeğe virüs bulaş riski
karşılaştırılmalıdır
Tüberküloz enfeksiyonu
• Anneye verilen tedavinin yaklaşık 2 haftası
tamamlanana dek emzirme kontrendikedir
Varisella-zoster enfeksiyonu
• Bebek aktif lezyonlarla doğrudan temas
etmemelidir
• Bebeğe immünglobulin verilmelidir
Herpes Simpleks enfeksiyonu
• Göğüste aktif herpetik lezyonlar varsa
emzirme kontrendikedir
CMV enfeksiyonu
• CMV sero-pozitif annelerin sütünde
bulunabilir
• Anne sütü ile bulaş olur
• Term bebeklerde semptomatik hastalığa neden
olması nadirdir
Hepatit B enfeksiyonu
• Anne HBsAg pozitif ise bebeğe rutin olarak
Hepatit B immünglobulin ve Hepatit B aşısı
yapılır
• Emzirme geciktirilmemelidir
Hepatit C enfeksiyonu • Emzirme kontrendike değildir
Alkol alımı
• Annenin alkol alımı <0,5 g/kg/g (ortalama
ağırlıktaki anne için bu 2 kutu bira, 2 bardak
şarap veya 2 ons (60 ml) liköre eşdeğerdir)
olarak sınırlandırılmalıdır
Sigara
• Sigarayı içmemeyi özendirin ancak sigara
emzirme için bir kontrendikasyon değildir
Kemoterapi, radyoterapiler • Emzirme genellikle kontrendikedir
CMV, sitomegalovirüs; HBsAg, hepatit B yüzey antijeni; HIV, insan immün yetmezlik virüsü;
HTLV, insan T-lenfotrofik virüs
“Feeding Healthy Infants, Children, and Adolescents”, NELSON TEXBOOK of PEDİATRİCs, 2016, ss.
286–294.
12
2.2.1.b. Yetersiz anne sütü alımı:
Yetersiz anne sütü alımı yaşamın ilk 48 saatinde dehidratasyon ve sarılık ile
kendini gösterebilir. Bebekler huzursuz sürekli ağlayabilir ya da letarjik uykuya
meyilli olabilirler. İdrarda azalma, gaita çıkışında gecikme gözükebilir. İlk 3 günde
bebeklerde %7 kilo kaybı normal kabul edilir. Günde %3’ten ya da 3 günde %10’dan
fazla kilo kaybı olması patolojik kabul edilir. Bebeklerin günde 8-12 kez beslenmesi
önerilir. Özellikle geç preterm bebekler (34-36 gestasyon haftası) zayıf emme ve
yutma şekilleri nedeniyle yetersiz beslenme adayıdırlar (29).
Anne sütü sarılığı sağlıklı emzirilen bebeklerde tekrar hastaneye yatışların en
sık nedenlerinden biridir ve genellikle yetersiz sıvı alımı ile ilgilidir. Dehidratasyon
ve hipernatremi ile birlikte olabilir. Sarılık genellikle yaşamın 2. haftasında
gerilemeye başlar. Ağır ya da persistan sarılığı olan bebeklerde anne sütünde bulunan
glukroniltransferaz inhibitörlerinin veya anne sütünün bağırsaktan bilirubin
emilimini arttırıcı etkisinin olması nedeniyle olduğu düşünülen anne sütü sarılığı
demeden önce hemoliz, hipotiroidi, galaktozemi, enfeksiyonlar gibi sekonder
nedenlerin dışlanması gerekmektedir. Persistan sarılığı olan bebekler formül mama
kullanma ve fototerapi açısından değerlendirilmeli mümkün olduğu kadar bu süreçte
anne sütü alımına ve anne sütünün sağılmasına devam edilmelidir (30).
2.2.1.c. Hazır mama ile beslenme:
Bebekler için ilk tercih edilecek beslenme yöntemi anne sütü ile beslenme
olsa da ne yazık ki kadınların iş yaşamına girmesiyle, tek başına anne sütü ile
beslenme süresi istenilen düzeyin altında kalmıştır. Türkiye Nüfus ve Sağlık
Araştırması (TNSA) 2018 yılı raporuna göre, son 2 yılda doğan çocuklar arasında 6
aydan küçükken sadece anne sütü kullanma oranı %41 olarak saptanmıştır. Sadece
anne sütü alan çocukların oranının yaşla birlikte azalmakta olduğu; 0-1 ay arasında
%59’dan, 2-3 aylık çocuklar arasında %45’e ve 4-5 aylık çocuklar arasında %14’e
düşmektedir. 6 aylıktan küçük çocukların sadece anne sütü ile beslenmesi gerektiği
önerisine rağmen, çocukların %23’ünün anne sütü olmayan diğer sütleri almakta,
%12’sinin ilave ek gıdalar almakta olduğu saptanmış (31,32). Anne sütü ile
beslenmenin teşvik edildiği çalışmalara rağmen beslenmenin hazır mamalar ile
desteklenmesine sık rastlanmaktadır.
13
Bebeklerde kullanılan mamalar güvenlidir ve yaşamlarının ilk 4-6 ayında
sağlıklı bebekler için nutrisyonel açıdan tek besin kaynağı olarak yeterlidirler. Bebek
mamaları tüketime hazır formlar, konsantre sıvı formlar veya toz formlar şeklinde
mevcuttur. Tüketime hazır formların 30 ml’sinden genellikle 20 kcal enerji sağlanır
ve yaklaşık 1 dl’de 67 kcal kalori içerir. Konsantre sıvı ürünler talimatlara uygun
hazırlandığında aynı konsantrasyonda bir preparat haline gelirler. Toz mamalar tekli
ve çoklu porsiyonlar halinde hazırlanabilirler ve benzer kalori içeriği sağlarlar (27).
Mama ile beslenme çocuğun genetik potansiyeline uygun şekilde büyüme ve
gelişmesini sağlayacak şekilde arzu edilen miktarda olmalıdır. Hayatın ilk 3 ayı
boyunca günlük 25-30 gram tartı alımı 140-200 ml/kg/g miktarı ile sağlanabilir. 3-6
ay arasında ve 6-12 ay arasında tartı alım hızı düşer. ABD’deki term bebekler için
hazırlanan bebek mamalarının protein ve enerji içeriği yaklaşık 2,1 gram/100 kcal ve
67 kcal/dl’dir (33).
4-6 ay arasında verilen ek gıdalara ek olarak ilk 1 yıl boyunca anne sütüne
devam edilmeli ya da bebek maması önerilmelidir. Bazı bebeklerde inek sütü
proteinine karşı intolerans veya alerji olmakla birlikte bebeklerin çoğu inek sütü bazlı
mamalar ile gayet iyi büyürler. Tam inek sütü 12 aylık olana dek verilmemelidir.
Fazla kilolu ve obezite riski olan veya ailesinde obezite, dislipidemi olan bebeklerde
12-24 ay arasında yağı azaltılmış inek sütü uygun olabilir (27).
Bebeklerde kullanılabilen mamalardan inek sütü protein bazlı mamalar anne
sütüne kıyasla daha yüksek konsantrasyonda protein içerirler. Sığır sütündeki başlıca
whey proteini ẞ-globulin iken anne sütünde α-laktoalbumin bulunur. Laktoz anne
sütündeki ve inek sütü proteini bazlı mamalardaki esas karbonhidrattır. Daha büyük
bebekler için hazırlanan mamalarda daha kompleks karbonhidratlar bulunabilir. Soya
bazlı mamalar inek sütü ve laktozdan arındırılmış mamalardır. Galaktozemi,
herediter laktaz eksikliği ve vejeteryan diyetin tercih edildiği durumlarda mama
olarak tercih edilirler. Emzirilen bir bebekte bu endikasyonlardan biri yok ise
beslenmeye destek olarak başlanan soya proteini bazlı mamaların inek sütü proteini
bazlı mamalara herhangi bir üstünlüğü yoktur. İnek sütü proteininin indüklediği
enteropatisi ya da enterokoliti ispatlanmış bebekler genellikle soya proteinine de
duyarlıdır. İzole soya proteini bazlı mamalar bu çocuklara verilmemelidir. Protein
hidrolize edilmiş mamalar inek sütü proteinine ya da soya proteinine intoleransı olan
14
hastalarda tercih edilir. Protein hidrolize edilmiş mamalar; kısmen hidrolize edilmiş
(<5000 d moleküler ağırlıklı oligopeptit içeren) ya da yoğun olarak hidrolize edilmiş
(<3000 d moleküler ağırlıklı oligopeptit içeren) şeklinde olabilir. Atopik hastalık
gelişme riski yüksek olan ve 4-6 ay sadece anne sütü ile beslenmeyen bebeklerde
yapılan çalışmalarda, inek sütü proteini bazlı mamalar ile karşılaştırıldığında yoğun
veya kısmen hidrolize edilmiş mamaların kullanımının erken çocukluk döneminde
atopik dermatitin ertelenmesi ya da önlenmesine dair ılımlı kanıtlar mevcuttur.
Yoğun şekilde hidrolize edilmiş mamalar kısmen hidrolize edilmiş mamalara göre
atopik hastalığı engellemede daha etkilidir. Bu mamalar laktozsuz olmaları ve orta
zincirli trigliseritleri içermeleri nedeniyle kistik fibrozisi, kısa bağırsak sendromu ve
uzamış ishale bağlı gastrointestinal malasorbsiyonu olan bebeklerde de tercih
edilirler. Amino asit mamaları esansiyel ve esansiyel olmayan aminoasitleri içeren,
peptit içermeyen mamalardır. Süt proteinine alerjisi olan ve yoğun hidrolize olmuş
mamaları tolere edemeyen veya bu mamalar ile gelişme geriliği olan bebekler için
kullanılabilir.
2.2.1.d. Tamamlayıcı beslenme:
Anne sütü ve mamalar dışındaki tüm katı ve sıvı gıdalara geçiş dönemi,
nutrisyonel ve gelişimsel nedenlerden dolayı önemli bir dönemdir. Sadece anne sütü
ile beslenen bebekler büyüdükçe makro ve mikro besinler bebek için yetersiz
kalmaya başlar. Anne sütü ile beslenen bebeklerde tamamlayıcı besinlere 4-6 aylar
arası yerine, 6. ayda başlanması kararı 2001 yılı 54. Dünya Sağlık Toplantısı’nda
alınmıştır. Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF tamamlayıcı besinlere 6. Ayda (26
hafta, 180 gün) başlanmasını önermektedir (34). Amerikan Pediatri Akademisi ve
The European Society for Pediatric Gastroenterology Hepatology and Nutrition
(ESPGHAN) de yaşamın ilk 6 ayında sadece anne sütü ile beslenme üzerine
uzlaşmışlardır (35)(36). Türkiye Beslenme Rehberi (TÜBER) 2015’te tamamlayıcı
beslenmeye 6. ayda başlanması önerilmiştir (28). Yine Türkiye Milli Pediatri
Derneği Sosyal Pediatri Derneği Ortak Kılavuzu’nda 6. Ayda ek gıdalara başlamanın
en uygun olduğu görüşü mevcuttur (37). Tamamlayıcı beslenmeye erken geçiş
böbrek solüt yükünün artması, obezite, malnütrisyon, enfeksiyonlara yatkınlık, alerji
ve aspirasyon gelişme riskini arttırmakta; anne sütü miktarı ve anne sütü verme
süresini azaltmaktadır. Tamamlayıcı besinlere geç başlanması ile bebeğin kilo alması
15
ve büyümesinin yavaşladığı, malnütrisyon ve vitamin-mineral eksikliğinin ortaya
çıktığı, bebeğin farklı tatlara alışmakta sorun yaşadığı, bebeğin çiğneme becerisinin
geciktiği, alerji gelişme riskinin arttığı görülmüştür (37).
Ek gıdalara geçişte önemli noktalar Tablo 2.5’te gösterilmiştir.
Tablo 2.5. Tamamlayıcı beslenmede dikkat edilecek noktalar (28)
TAMAMLAYICI BESLENMEDE DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR
• Emzirme devam ederken, altıncı ayda küçük miktarlarda tamamlayıcı besinlere
başlanmalı ve çocuk büyüdükçe besin miktarı artırılmalıdır. Emzirilen ve gelişimi
normal bebeklere, 6 aydan önce tamamlayıcı besinler başlanmamalıdır.
• Tamamlayıcı beslenmede öğün sayısı ve miktarları, bebeğin yaşına ve anne sütünden
yararlanma miktarına göre ayarlanmalıdır. Besin, bebeğin yaşına ve sindirim sistemi
özelliklerine uygun hazırlanmalıdır.
• Bir seferde, birden fazla tamamlayıcı besine başlanılmamalı, yeni besin birkaç gün
sonra denenmelidir. Eğer bebek yeni denenen besinin lezzetini beğenmediyse ya da
ishal, kusma oluştuysa, beklenmeli ve kısa bir aradan sonra tekrar denenmelidir.
• Yeni besin, bebek açken verilmelidir.
• Alerji öyküsü olan ailelerin çocuklarına yumurta, balık, domates, çilek gibi alerjen
olma ihtimali yüksek olan besinler aile öyküsüne göre verilmelidir. Gluten içeren
tahıllı besinlerin, altı aydan sonra verilmesi daha uygundur.
• Anne sütü ile beslenen bir bebeğin, tamamlayıcı besinlerden alması gereken günlük
öğün sayısı, 6-8. aylar arasında 2-3 kez, 9-11. aylar arasında 3-4 kez, 12-24. aylar
arasında 3-4 kez olmalıdır. Öğünde alınan besinlerin enerji yoğunluğu düşükse veya
bebek emzirilmiyorsa öğün sıklığı artırılmalıdır
Türkiye Beslenme Rehberi (TÜBER 2015)
T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Sağlıklı Beslenme ve
Hareketli Hayat Dairesi Başkanlığı tarafından 2015 yılında hazırlanan Türkiye
Beslenme Rehberi (TÜBER)’de ek tamamlayıcı beslenme ile ilgili şu önerilerde
bulunulmuştur (28).
• Enerji ve besin ögesi açısından zengin, temiz ve güvenli, evde bulunan,
yerel olarak bulunması, satın alınması ve hazırlanması kolay besinler
verilmelidir.
16
• Tamamlayıcı besinlere 6.ayda bir tatlı kaşığı miktarı ile başlanmalı,
giderek miktarı ve tolere ettikçe çeşidi artırılmalıdır.
• Altı-12 aylık dönemde bebek her istediğinde emzirilmeye devam edilmeli,
anne sütü alıyorsa bebeğe günde 3 kez, almıyorsa 6 kez tamamlayıcı besin
verilmelidir.
• On iki ay-2 yaş döneminde bebek her istediğinde emzirilmeye devam
edilmeli, günde 5 kez ev yemekleri verilmelidir. Yemeğin ya da besinin
miktarı bir su bardağı veya bir kasedir.
• Bebeğin beslendiği her bir öğünde aktif olarak yemeklerini yemesi
sağlanmalıdır.
• Tamamlayıcı besinleri bebeğe verirken kaşık ya da bardakla besleme
yöntemi kullanılmalı, asla biberon kullanılmamalıdır.
• Hazırlanan tamamlayıcı besinler, buz dolabında tutulmalı, aksi halde 2
saat içinde tüketilmelidir.
• Bebek hastalandığında hastalığı süresince ve sonrasında normalden daha
fazla emzirilmeli, sıvı alımı ve öğün sayısı artırılmalıdır. Hastalıktan
sonra kaybettiği ağırlığı kazanıncaya kadar ya da yeterli büyümeyi
sağlayıncaya kadar, bebeğin mümkün olduğunca daha fazla beslenmesi
desteklenmelidir.
• Yeterli ve dengeli beslenmenin en iyi göstergesi vücut ağırlık kazanımı ve
boyun uzamasıdır. Bebeğin vücut ağırlık kazanımı, büyüme eğrileri ile
izlenmelidir.
2.2.2. Oyun Çağı ve Okul Öncesi Çocukların Beslenmesi
Hayatın 2. yılı yeme davranışlarının şekillendiği, sağlık alışkanlıklarının
kazanıldığı ve aileler için genellikle kafa karıştırıcı ve endişe verici bir dönemdir. 1
yaşından sonra büyüme yavaşlar. Motor aktivite artar ve iştah azalır. Vücut ağırlığı 1.
yaşın sonunda doğum ağırlığının 3 katına, 2. yaşın sonunda doğum ağırlığının 4
katına çıkar. Çocukların yeme alışkanlıkları kararsız seyreder. Çocuklar sınırlı
yiyecek tüketirler. Kendileri için tercih edilen besinleri reddederler. Bu durum
ailelerde endişeye sebep olabilir. Yeterli büyümenin gösterilmesi, yeme alışkanlıkları
17
ve davranış konusunda rehberlik verilmesi ailelerin endişelerinin giderilmesi
önemlidir (35).
2.2.2.a. Beslenme uygulamaları:
6. aydan 15. aya kadar olan dönem bebeklerin kendilerini besleme
becerilerini kazandığı bir dönemdir. Bu dönem sonunda bebekler parmakları ile
gıdaları tutabilir, kaşık kullanmaya başlar yumuşak gıdaları tüketebilir, bardaktan su
içmeye başlayabilir. Bebekler hala emmeyi veya mama içmeyi isteyebilir. Yatmadan
önce beslemek diş çürüklerine sebep olacağından teşvik edilmemelidir. Meyve suları
ve şişelenmiş hazır ürünler her zaman engellenmelidir. Yaşamın 2. yılında kendi
kendine yemek yeme becerisi gelişmiştir. Kendi kendine beslenme çocuğun alımının
kısıtlanmasına ve çocuğun beslenme alışkanlıklarına ailenin tepkisinin gözlenmesine
sebep olabilir. Pozitif yeme alışkanlıklarını teşvik ve bebeğin sağlığı ve güvenliğini
tehdit etmediği sürece negatif beslenme alışkanlıklarını görmezden gelme ailenin
amacı olmalıdır (38).
Bu aşamada çocuklar genellikle tam bir çiğneme ve yutma becerisi
kazanmamıştır. Bu nedenle boğazı tıkama olasılığı olan sert şeker ve kabuklu
yemişlerden uzak durulmalıdır. Bakım veren yemek esnasında her zaman tetikte ve
hazır olmalıdır. Yeme esnasında çocuk yüksek sandalyede dik oturtulmalıdır. AAP
ve diğer organizasyonlar yemek yerken çocuğu dikkatini dağıtan televizyon gibi
unsurların varlığında veya yetişkinin yeteri kadar hakim olamayacağı, çocuğun
gözlenemeyeceği araba gibi ortamlarda çocukların beslenmesini önermemektedir
(35,38).
Yeni doğan döneminde bebekler tatlıyı ve ekşiyi ayırt edebilmektedir. Süt
çocukluğu ve daha büyük yaşlarda çocuklar daha tatlı besini tercih edebilmektedir.
Çocuğun bir besini reddettiği kanısına varmadan önce yeni besin çok kez
denenmelidir. Bu durum beslenme dışında gelişimsel bir fazdır. Sebat ve sabır bu
aşamada anahtar kelimelerdir. Süt bu aşamada hala önemli bir besin kaynağıdır
çünkü D vitamini ve diğer çeşitli vitamin ve besinler için önemli bir kaynaktır.
Küçük çocuklar günde 5-7 kez yerler veya yemeye ihtiyaç duyarlar. Aileler bunu
leziz ve sağlıklı gıdalar ile karşılamalıdırlar (35).
18
Sadece anne sütü ilk altı ayda enerji gereksiniminin tümünü karşılarken, 6-8
ayda 200 kcal/gün, 9-11 ayda 300 kcal/gün, 1-2 yaşta yaklaşık 550 kcal/gün kadar ek
besin alması gerekir. Bebeklerin mide kapasiteleri yaklaşık 200 ml (30 ml/kg)
kadardır. Bu durum bebeklere uygun enerji yoğunluğunda besinlerin gün içinde
tekrarlayan öğünlerle verilmesini gerektirir. Öğün sayısı da çocuğun yaşına göre
değişiklik göstermektedir. Buna göre 6-8 ayda 2-3 ana, 1-2 ara öğün ve dokuz aydan
sonra da 3-4 ana, 1-2 ara öğün önerilir (Tablo 2.6). Anne sütü alan bebekler istediği
zaman emzirilmeye devam edilir. Anne sütü almayan bebeklere aynı zamanda süt
veya ek öğünlerin verilmesi gerekir (37).
Tablo 2.6. Anne sütüyle beslenen 6-23 ay çocuklar için tamamlayıcı beslenme
konusunda öneriler(37)
Yaş Ek kalori
gereksinimi
Besin
özellikleri
Öğün sıklığı Bir öğünde tüketilmesi gereken
miktar
Enerji
yoğunluğu: 0.8-
1.0 kcal/gram
Enerji
yoğunluğu: 0.6
kcal/gram
6-8
ay
200
kcal/gün
Yoğun püre
halinde ya da
iyice ezilmiş
2-3 öğün/gün
ve iştahına
göre 1-2
atıştırmalık
2-3 tatlı kaşığı
ile başlayıp 125
ml’ye artırma
2-3 tatlı kaşığı
ile başlayıp
160 ml’ye
artırma
9-11
ay
300
kcal/gün
İnce kesilmiş
ya da ezilmiş
ve partiküllü
bebeğin eliyle
alabileceği
şekilde
3-4 öğün/gün
ve iştahına
göre 1-2
atıştırmalı
125 ml 190 ml
12-23
ay
550
kcal/gün
Aile mutfağı,
gerekirse
parçalanmış
ya da ezilmiş
olarak
3-4 öğün/gün
ve iştahına
göre 1-2
atıştırmalık
190 ml 250 ml
‘’Türkiye Milli Pediatri Derneği Sosyal Pediatri Derneği Ortak Kılavuzu’’ 2014
19
2.2.2.b. Kreş ve yuvalarda beslenme:
Kadınların iş hayatında daha çok yer alması oyun çağı ve okul öncesi dönem
çocukların daha çok kreşe gitmesine ve kreşlerde beslenmelerine neden olmuştur.
Aileler kreşte verilen besinlerin kalitesini sorular sorarak, merkezi ziyaret ederek,
ebeveyn komitelerinde yer alarak değerlendirmeye teşvik edilmelidir. Pediatristler
bölgedeki kreş kalitesine aşina olmalıdırlar. Bu kurumlarda besin kalitesini
standardize eden programlar ve kılavuzlar hazırlanmalıdır.
2.2.3. Okul Çocuğu ve Adolesan Dönemi Beslenmesi
Adolesan dönem, sağlık konusunda davranış ve tutum gelişiminin sağlandığı
önemli bir yaşam dönemidir. Adolesanlardaki beslenme bozuklukları; obezitenin
yanı sıra, büyüme gelişme geriliği, puberte gecikmesi, demir eksikliği anemisi, okul
başarısında azalma ve hayatlarının ileri dönemlerinde çeşitli hastalıklara neden
olabilmektedir (39). Besin gruplarının yetersiz tüketilmesi sonucunda gelişme
geriliği, bodurluk, boya göre düşük kilolu olunması ve gecikmiş puberte gibi sorunlar
ortaya çıkabilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri‘nde çocuklar ve adolesanlar için
optimal bir diyet hazırlamak için United Station Department of Agriculture (USDA)
Piramidim’i (https://www.choosemyplate.gov/) kullanılmaktadır (40). Piramidim’e
göre 5 besin grubu (tahıllar, sebzeler, meyveler, süt-süt ürünleri, et ve baklagiller) ve
ilaveten yağlar başlığı altında yeme, zamanlama ve her bir besin grubu içindeki
çeşitlilik önerileri birlikte verilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde çocuk ve
adolesanların ancak %1’inden azının besin piramidinde yer alan besin gruplarını
önerilen oranlarda (günlük olarak tahıl grubu en az 6 porsiyon, sebze en az 3
porsiyon meyve, et ve süt grupları en az ikişer porsiyon, yağ ve şekerleme mümkün
olduğu kadar az) tükettiği saptanmıştır (41). T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı
Genel Müdürlüğü, Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Dairesi Başkanlığı
tarafından benzer amaçla 2015 yılında Türkiye Beslenme Rehberi (TÜBER)
yayınlanmıştır (28). Adolesanlarda ilkokuldan sonra ve yaş ilerledikçe, diyet
kalitesinde ve özellikle sebze ve meyve tüketiminde belirgin azalma görülmektedir.
Ayrıca bu yaş grubunda önerilenden fazla porsiyon yeme; yağ, şeker ve tuz eklenen
besinlerden tüketme; öğün atlanması; atıştırmalar; moda diyetler ile beslenme gibi
20
sağlıksız beslenme özellikleri yaygındır ve düşük diyet kalitesine neden olmaktadır
(42).
2.2.3.a. Evde beslenme:
Evde çocuk ve adolesanların yediği yiyecek miktarı ebeveynlerin kontrolü
altındadır. Tipik olarak market alışverişini ebeveynler yaparlar böylece evde bulunan
besin çeşitliliğine bir dereceye kadar ebeveynler karar verirler. Ebeveynler tarafından
sağlıklı beslenme davranışı modellerinin, çocuk ve adolesanların besin tercihinin
kritik belirleyicisi olduğu gösterilmiştir (27). Bu nedenle diyetin düzenlenmesi
konusunda danışmanlık yapılırken aileye kendilerinin de sağlıklı beslenmesi
konusunda bilgi verilmelidir. Tek başına yeme, televizyon izlerken yeme ile masada
yenen aile yemekleri kıyaslandığında düzenli aile yemeklerinde beslenme kalitesinde
artış olduğu görülür. Bu ideal durum önerilmek ile birlikte her zaman başarılması zor
bir şeydir. Diğer bir zor durum ise aşırı iştahın kontrolüdür. Bunun için yemeklerde
2. servisten önce 15-20 dakika ara verilmesi ya da meyve, sebze, tam tahıllar gibi
yetersiz tüketilen besinlerin 2. serviste sunulması faydalı olabilir (43).
2.2.3.b. Okulda beslenme:
Besin kalitesi ve sağlıklı seçeneklerin varlığı okullar arasında oldukça
farklılık göstermektedir. Toplu yemek ve kahvaltı sunumu yapılan okullarda öğünler
için belirlenen minimal standartlara uyulması sebebiyle besin kalitesi daha iyidir.
Ancak kantin ve otomat makinelerinden satılan rekabetçi besinler, hazırlanması ve
sunulması daha kolay olan hazır gıdaların tüketimi besin kalitesini düşürmektedir.
Yüksek maliyet, pişirme olanaklarının yetersiz olması, okul kafeterya-yemekhane
personellerinin yetersiz eğitimli olması okulda önerilen sağlıklı beslenmenin önünde
duran engellerdir. Ebeveynler her okulun beslenme politikaları ve menüleri hakkında
bilgi sahibi olmalıdır ve bu konuda belirlenmiş standartları savunmalıdırlar. Okulun
beslenme kalitesinde problem olması durumunda çocuk ve ergenlerin kendi
besinlerini okula götürmesi alternatif bir yoldur (43).
Türkiye’de Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı ortak olarak 10.03.2016 tarihinde öğrenci, kursiyer ve
çalışanlara, sağlıklı beslenme ortamlarının oluşturulması, yeterli ve dengeli
beslenmenin teşvik edilmesi ile doğru beslenme alışkanlıkları kazandırılması,
21
güvenilir gıdaya erişim sağlanarak olabilecek gıda zehirlenmeleri, bulaşıcı hastalıklar
ile yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı hastalıkların önlenmesi (obezite, diyabet,
kalp damar hastalıkları vb.) amacıyla kılavuz yayınlamıştır (44). Kılavuz son olarak
2018 yılında güncellenmiştir. Kantin ve yemekhaneler bu kılavuzlara uygun sağlıklı
besin sunulması amacıyla denetlenmektedir.
2.2.3.c. Dışarıda yemek yeme:
Ev dışında yenen ya da restorandan eve sipariş edilen besinlerin evde pişirilen
besinlere göre besin değeri genellikle daha düşüktür. Tipik olarak fast-food tarzı
restoranlarda tüketilen besinlerin porsiyonu daha büyük; kalorileri daha yüksek;
içerdikleri doymuş yağ, tuz, şeker oranları daha yüksek; tam tahıl, meyve, sebze
oranları daha düşüktür. Ebeveynler sunulan seçenekler ile içerisinde eğitici bir model
olmalıdır. Mümkün oldukça daha sağlıklı olan restoran seçimi yapılmalıdır. Yaş
arttıkça akranlar ile birlikte ev dışında besin tüketim miktarı artmaktadır (16).
Ebeveynler bu aktiviteler sırasında ergenlere sağlıklı gıda tüketiminde rehber
olmalıdırlar.
2.3. BESLENME BOZUKLUKLARI
Dünyanın her yerinde birçok ebeveyn çocuklarının beslenmelerinden
endişelenmektedir. Annelere sorulduğunda %50’den fazla bölümü en az bir
çocuğunun yetersiz beslendiğini söylemektedir. Bu da tüm çocukların %20-30’unun
etkilendiğini düşündürmektedir (13). Çocukların büyük bir çoğunluğunda hafif bir
etkilenme görülmesine rağmen çok az bir kısmında ciddi yeme bozuklukları
görülebilmektedir. Bu yeme güçlükleri sadece seçici yemek yeme gibi hafif
formlardan ciddi beden algısının bozulduğu yeme bozukluklarına kadar geniş bir
spektrumda görülürler (Şekil 1). Bu nedenle bu şikâyet ile karşılaşıldığında tüm
ebeveyn kaygıları ciddiye alınmalı ve uygun rehberlik sunulmalıdır. Bu problemler
ile karşılaşan hekimler problemin tanımlanması ve tedavi edilmesi için
multidisipliner ve bütüncül bir yaklaşım içinde olmalıdır (15).
22
Şekil 2.3. Erken çocukluk çağı yeme bozukluklarının piramidal gösterimi(15)
B. Kerzner, K. Milano, W. C. MacLean, G. Berall, S. Stuart, ve I. Chatoor, “A practical approach to
classifying and managing feeding difficulties”, Pediatrics, c. 2015;135, sayı 2, ss. 344–353.
Beslenme bozuklukları hakkında herkes tarafından kabul görmüş bir
tanımlama ya da sınıflama bulunmamaktadır (15). Beslenme bozuklukları ile ilgili
literatürde sık kullanılan terimler şunlardır:
Neophobia (neofobi): Çocukların yeni, bilinmeyen yiyecekleri reddetmesi
olarak tanımlanabilir. Bu reddetme durumu tüm yeni karşılaşılan besinler ile
görülürken genelde tekrarlayan maruz kalmalar ile bu durum geriler (45).
Picky eating (seçici yemek, iştahsız yemek): Farklı ülkelerde farklı
anlamlarda kullanılan bir terimdir. Bazı ülkelerde iştahsız, telaşlı az yiyen çocuklar
için kullanılmaktadır (46,47). Bazı yazarlar duygusal yemenin daha hafif bir formu
olarak görürler(48). Genellikle hafif ve geçici durumları tanımlar. Genellikle tıbbi bir
durum olarak görülmeyebilir.
Feeding disorder (yeme bozuklukları): Önemli organik, kültürel ve
duygusal sonuçlara yol açan ciddi problemleri tanımlamak için kullanılır (49). Genel
olarak Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fifth Edition (DSMV)
ve International Statistical Classification of Diseases and Related Health
23
Problems, 10th Revesion (ICD-10)’da tanımlanan yeme bozukluğu hastalıkları
olarak kabul edilebilir (50,51).
Feeding difficulty (yeme güçlüğü, beslenme bozuklukları): Basitçe bir
beslenme problemi olduğunu tarif etmek için kullanılan bir terimdir (14). Anne
beslenme konusunda herhangi bir sorun tarif ediyorsa bir yeme güçlüğü var
demektir.
2.3.1. Beslenme Bozukluklarının Sınıflandırılması
Beslenme bozukluklarının sınıflandırmasında herkes tarafından kabul görmüş
bir tanımlama ya da sınıflama yoktur (15). Beslenme bozuklukları sadece ailenin
yanlış algılamasından kaynaklanan yanlış bir değerlendirmeden kaynaklanabileceği
gibi, önemli organik, nutrisyonel, duygusal ve sosyal sonuçları olan ağır yeme
bozukluklarına kadar geniş bir spektrumda görülür. Buna rağmen sadece DSV-V
tarafından ağır yeme bozuklukları hakkında tanımlamalarda bulunulmuştur (52).
2.3.1.a. DSM-V’de tanımlanan beslenme ve yeme bozuklukları:
2.3.1.a.1. Tanım ve tanı kriterleri:
Beslenme ve yeme bozuklukları yiyeceklerin tüketilmesi ya da emilmesinde
değişme ile sonuçlanan, fiziksel sağlık ve psikososyal işlevsellikte anlamlı bozulma
ile giden yeme ve diğer yeme ile ilgili davranışlarda kalıcı bozulmalara yol açan bir
grup psikiyatrik hastalıktır (53).
DSM-V’te beslenme ve yeme bozuklukları başlığı altında tanımlanan
hastalıklar şunlardır (52).
• Pika
• Geri Çıkarma (Geviş Getirme) Bozukluğu
• Kaçıngan/Kısıtlı Yiyecek Alım Bozukluğu
• Anoreksiya Nervoza
• Bulimiya Nervoza
• Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu
• Tanımlanmış Diğer Bir Beslenme ve Yeme Bozukluğu
• Tanımlanmamış Beslenme ve Yeme Bozukluğu
24
DSM-V’te bu sınıflama yapılırken tüm hekimlerin beslenme ve yeme
bozukluklarını tanımlayabilmesini kolaylaştırmayı; tüm yaş gruplarını kapsayan
yaklaşımlar sunmayı; yeme bozukluğu belirtilerinin yaşa ve gelişimsel düzeye göre
farklılıklarının anlaşılmasını; erken yaşta görülen bazı yeme bozukluklarının
çocukluk, ergenlik ve yetişkin yaşlarda devam edebileceğini vurgulamayı
amaçlamıştır.
Yeme bozuklukları tipik olarak 15-24 yaş arasında beyaz kızların hastalığı
olarak bilinse de son zamanlarda tüm yeme bozukluklarının %5-10 kadarının
erkeklerde olduğu saptanmıştır (54). Benzer şekilde daha önce yeme bozukluklarının
nadir görüldüğü ülke ve etnik gruplarda da sıklığın giderek arttığı görülmektedir.
Düşük sosyoekonomik düzeye sahip çocuklar ve gençler arasında da sıklıkta artış
göstermektedir (55). DSM-V kriterlerine göre yeme bozuklukları için yeterli
prevelans ve insidans çalışması bulunmamaktadır. DSM-IV kriterlerine göre
anoreksiya nervoza ve bulimiya nervozanın kadınlarda yaşam boyu görülme sıklığı
%0,5-3,7 ve %1,1-4,2 olarak bildirilmektedir. Yeme bozuklukları kadınlarda
erkeklere göre 6-10 kat daha fazla görülmek ile birlikte yaş küçüldükçe cinsiyetler
arasındaki fark azalmaktadır (56). Anoreksiya nervoza en çok 13-18 yaş arası
çocuklardaki ergenlerde görülmektedir ve psikiyatrik hastalıklar arasında en çok
mortaliteye sahip hastalıktır (%5-6) (57).
DSM V’de tanımlanan beslenme bozukluklarının tanı kriterleri aşağıdaki
gibidir;
Pika
A. En az 1 ay süreyle, sürekli olarak, besleyici değeri olmayan, besin olmayan
maddeleri yeme.
B. Besleyici değeri olmayan, besin olmayan maddeleri yeme tutumu kişinin
gelişimsel düzeyi ile uyumlu değildir.
C. Bu yeme davranışı, kültürel dayanağı olan ya da toplumsal olarak kabul
edilebilecek bir uygulama değildir.
D. Bu yeme davranışı, başka bir ruhsal bozukluk bağlamında ortaya çıkıyorsa
(örneğin anlıksal gelişim bozukluğu, otizm açılımı kapsamında bozukluk, şizofreni),
ayrıca klinik değerlendirme gerektirecek kadar ağırdır.
25
Geri Çıkarma (Geviş Getirme) Bozukluğu
A. En az 1 ay süre ile, kişinin sık sık yediği yiyeceği geri çıkarması. Çıkarılan
yiyecek yeniden çiğnenebilir, yeniden yutulabilir ya da dışarı tükürebilir.
B. Sık sık geri çıkarma, eşlik eden bir mide-bağırsak hastalığına ya da başka
bir sağlık durumuna (örneğin gastro-özefagial reflü, pilor stenozu) başlanamaz.
C. Bu yeme bozukluğu, yalnızca anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza,
tıkanırcasına yeme bozukluğu ya da kaçıngan/kısıtlı yiyecek alımı bozukluğunun
gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır.
D. Bu belirtiler, başka bir ruhsal bozukluk bağlamında ortaya çıkıyorsa
(örneğin anlıksal gelişim bozukluğu ya da başka bir nörogelişimsel bozukluk) ayrıca
değerlendirmeyi gerektirecek denli ağırdır.
Kaçıngan/Kısıtlı Yiyecek Alımı Bozukluğu
A. Aşağıdakilerden birinin (ya da daha çoğunun) eşlik ettiği, uygun beslenme
ve/ya da enerji gereğinin uzun süre karşılanmaması ile kendini gösteren bir
yeme ya da beslenme bozukluğu (örneğin yemeye ya da yiyeceklere karşı
açıkça ilgi göstermeme, yiyeceklerin duygusal özelliklerinden kaçınma,
yemek yemenin tiksindirici sonuçları ile ilgili olarak kaygı duyma)
1. Belirgin bir kilo kaybı (ya da çocuklarda beklenen kilo alımının
sağlanamaması ya da büyümenin duraksaması)
2. Belirgin bir beslenme eksikliği
3. Enteral (tüp yardımı ile) beslenmeye ya da ağızdan besin destekçisine
bağlı kalma
4. Ruhsal toplumsal işlevselliğin belirgin düşmesi.
B. Bu bozukluk, ulaşılabilir yiyecek olmaması ya da kültürel olarak
onaylanan bir uygulama ile daha iyi açıklanamaz.
C. Bu yeme bozukluğu, yalnızca anoreksiya nervoza ya da bulimiya
nervozanın gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve kişinin vücut ağırlığını ya da
biçimini nasıl algıladığıyla ilgili bir bozukluk olduğuna dair kanıt yoktur.
D. Bu yeme bozukluğu, eş zamanlı bir sağlık durumuna bağlanamaz ya da
başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz. Bu yeme bozukluğu başka bir
durum ya da bozukluk bağlamında ortaya çıkarsa; söz konusu durum ya da
26
bozukluğun yol açabileceğinden daha ağır olur ve klinik açıdan ayrıca ele almayı
gerektirir.
Anoreksiya Nervoza
A. Gereksinime göre enerji alımını kısıtlama tutumu, kişinin yaşı, cinsiyeti,
gelişimsel olarak izlediği yol ve beden sağlığı bağlamında belirgin bir biçimde düşük
vücut ağırlığının olmasına yol açar. Belirgin biçimde düşük vücut ağırlığı, olağan en
düşüğün altında ya da çocuklar ve gençler için beklenen en düşüğün altında olarak
tanımlanır
B. Kilo almaktan ya da şişmanlamaktan çok korkma ya da belirgin biçimde
düşük vücut ağırlığında olmasına karşın kilo almayı güçleştiren sürekli davranışlarda
bulunma.
C. Kişinin vücut sağlığını ya da biçimini nasıl algıladığıyla ilgili bozukluk
vardır. Kişi kendini değerlendirirken vücut ağırlığına ve biçimine yersiz bir önem
yükler ya da o sırada düşük vücut ağırlığının ciddiyetini hiçbir zaman kavrayamaz.
Bulimiya Nervoza
A. Yineleyici ve tıkanırcasına yeme dönemleri. Bir tıkanırcasına yeme
dönemi aşağıdakilerden her ikisi ile belirlidir:
1. Benzer koşullarda, benzer sürede, çoğu kişinin yiyebileceğinden açıkça
daha çok yiyeceği, belirli bir zaman diliminde yeme
2. Bu dönem sırasında yemek yemeyle ilgili denetimin kalktığı duyumunun
olması
B. Kilo almaktan sakınmak için, kendini kusturma, laksatif, diüretik ilaçları
ya da diğer ilaçları yanlış yere kullanma, neredeyse hiç yememe ya da aşırı spor
yapma gibi yineleyen uygunsuz ödünleyici davranışlarda bulunma
C. Bu tıkanırcasına yeme davranışlarının ve uygunsuz ödünleyici
davranışların her ikisi de ortalama, üç ay içinde, en az haftada bir kez olmuştur.
D. Kendilik değerlendirmesi, vücut biçimden ve ağırlığından yersiz biçimde
etkilenir.
E. Bu bozukluk, yalnızca anoreksiya nervoza dönemleri sırasında ortaya
çıkmamaktadır.
27
Tıkanırcasına Yeme Bozukluğu
A. Yineleyici tıkanırcasına yeme dönemleri. Bir tıkanırcasına yeme dönemi
aşağıdakilerden her ikisi ile belirlidir:
1. Benzer koşullarda, benzer sürede, çoğu kişinin yiyebileceğinden açıkça
daha çok yiyeceği, belirli bir zaman diliminde yeme
2. Bu dönem sırasında yemek yemeyle ilgili denetimin kalktığı duyumunun
olması
B. Tıkanırcasına yeme dönemlerine aşağıdakilerden üçü ya da daha çoğunun
eşlik etmesi
1. Olağandan daha hızlı yeme
2. Rahatsızlık verecek düzeyde tokluk hissine dek yeme
3. Bedensel açlık duymuyorken aşırı ölçüde yeme
4. Ne denli yediğinden utandığı için kendi başına yeme
5. Daha sonra kendinden tiksinme, çökkünlük yaşama ya da büyük bir
suçluluk duyma
C. Tıkanırcasına yeme ile ilgili belirgin bir sıkıntı duyulur
D. Bu tıkanırcasına yeme davranışları, ortalama, üç ay içinde, en az haftada
bir kez olmuştur.
E. Tıkanırcasına yemeye, bulimiya nervozada olduğu gibi yineleyen
uygunsuz ödünleyici davranışlar eşlik etmez ve tıkanırcasına yeme, yalnızca
bulimiya nervoza ya da anoreksiya nervozanın gidişi esnasında ortaya
çıkmamaktadır.
2.3.1.a.2. Beslenme ve yeme bozukluklarında klinik bulgular:
Yeme bozukluğu olan çocuklar ve ergenler bilişsel, davranışsal, psikolojik ve
fiziksel birçok farklı yakınma ile başvurabilirler. Bu çocuklarda görülebilecek
belirtiler ve fizik muayene bulguları Tablo 2.7 ve Tablo 2.8’de gösterilmiştir.
28
Tablo 2.7. Beslenme ve yeme bozukluklarının belirtileri (53)
BESLENME VE YEME BOZUKLUKLARININ BELİRTİLERİ
Sistemler Bulgular
Genel
• Belirgin kilo kaybı, alımı ya da değişimi
• Büyümekte ve gelişmekte olan bir çocuk ya da ergende kilo
alımının durması ya da beklenen kilo ve boya ulaşamama
• Soğuk intoleransı
• Güçsüzlük
• Yorgunluk ya da letarji
• Sıcak basması, terleme nöbetleri
• Saç dökülmesi
Gastrointestinal
• Epigastrik rahatsızlık
• Erken doyma
• Hematemez
• Kabızlık
Kardiyovasküler
• Senkop
• Çarpıntı
• Nefes darlığı
• Göğüs ağrısı
• Ödem
Endokrin
• Amenore ya da düzensiz adet görme
• Libido kaybı
• İnfertilite
Nöropsikiyatrik
• Öz kıyım düşüncesi/girişimi
• Depresif duygu durum
• Anksiyete
• Nöbet
• Uyku bozukluğu
“Beslenme Ve Yeme Bozuklukları”, içinde YURDAKÖK PEDİATRİ, 2017, ss. 1377–1385.
Yeme bozukluğu olan hastalarda genellikle laboratuvar testleri normaldir.
Ancak hastalarda mutlaka bakılması gereken testler; tam kan sayımı, elektrolitler
(sodyum, potasyum, fosfor, kalsiyum magnezyum), glukoz, tam idrar tetkikidir. Eşlik
eden amenoresi olan hastalarda FSH, LH, östradiol, prolaktin bakılabilir. Cinsel aktif
ergenlerde gebelik testi yapılabilir. Altı aydan uzun amenoresi olan hastalarda kemik
mineral dansite ölçümü önerilir.
29
Tablo 2.8. Beslenme ve yeme bozukluklarında fizik muayene bulguları (53)
BESLENME VE YEME BOZUKLUKLARININ FİZİK MUAYENE BULGULARI
Sistemler Bulgular
Cilt ve cilt ekleri
• Kaba, cansız, incelmiş saçlar
• Kuru soluk cilt
• Kırılgan tırnaklar
• Lanugo
• Karotenemi
• Aşırı egzersize bağlı ekimozlar (özellikle omurga üzerinde)
• Gecikmiş yara iyileşmesi
Baş ve boyun
• Kaşektik yüz görünümü
• Anguler stomatit
• Oral aft
• Dental enemal erozyonu, düş çürükleri
• Siloadenit (en sık parotit)
Kardiyak
• Sinüs bradikardisi
• Diğer kardiyak aritmiler
• Üfürüm (mitral valv prolapsusu)
Gastrointestinal
• Skafoid karın
• Epigastrik hassasiyet
• Hemoroid ve rektal prolapsus
Ekstremite
• El eklemlerinin dorsal yüzünde kendi kendini kusturmaya bağlı
kallus (Russel Belirtisi)
• Akrosiyanoz
• Soğuk ve dolaşımı bozulmuş ekstremiteler (kapiller geri dönüm
uzamış)
• Ekstremite ödemi
Pubertal
• Gecikmiş ya da kesintiye uğramış puberte
• Atrofik meme yapısı
• Atrofik vajinit
Nörolojik • Duygulanımda azalma, ifadesiz yüz
‘’Beslenme Ve Yeme Bozuklukları”, içinde YURDAKÖK PEDİATRİ, 2017, ss. 1377–1385.
30
2.3.1.a.3. Beslenme ve yeme bozuklukları komplikasyonlar ve
tedavi:
Beslenme ve yeme bozukluğuna ait olabilecek tıbbi komplikasyonlar tüm
sistemleri etkileyebileceği gibi, hastalığın seyrinde akut ve kronik dönemde ortaya
çıkabilmektedir. Akut gelişen tıbbi komplikasyonlar Tablo 2.9’da gösterilmiştir.
Kronik dönemde görülebilecek başlıca komplikasyonlar; kemik mineral
yoğunluğunda azalma, büyüme gelişme geriliği, beyin yapısı ve fonksiyonlarında
görülen değişiklikler olarak sayılabilir.
Birçok ergen ayaktan yakın ve sık aralıklar ile takip edilerek tedavi
edilebilirken bazı durumlarda hastane yatışı da gerekebilmektedir. Ayaktan tedavi
için en fayda sağladığı gösterilmiş tedavi yöntemi aile temelli tedavidir. Tedavi
sürecinde pediatristin görevi hastayı ve aileyi hastalığın tıbbi komplikasyonları
hakkında bilgilendirmek ve uzun dönem komplikasyonların önüne geçmektir. Hedef
kilo belirlenmesinde tek başına ideal beden kitle indeksi ya da yaşa cinsiyete uygun
vücut ağırlığı hesaplanması yetersizdir. Belirlenecek hedef, ergenin fizyolojik,
pubertal gelişiminin ve büyüme ve gelişmesinin gerçekleşebileceği normal fizyolojik
şartların sağlanabileceği bir hedef olmalıdır. Beslenme artışına düşük kalori ile
başlanmalı ve hastalar refeeding sendromu açısından yakın takip edilmelidir.
Farmakolojik tedavide selektif serotonin geri alım inhibitörleri ve atipik antipsikotik
ilaçların (olanzapin) kilo alımına ve disfonksiyonel düşüncelerin azalmasına katkıda
bulunduğu gösterilmiştir (53).
31
Tablo 2.9. Yeme ve beslenme bozukluklarında akut dönem tıbbi komplikasyonlar (53)
YEME VE BESLENME BOZUKLUKLARINDA AKUT DÖNEM TIBBİ
KOMPLİKASYONLAR
Sistemler Komplikasyonlar
Kardiyovasküler
• Ortostatik kan basıncı ve nabız değişiklikleri
• Senkop
• Dolaşım bozukluğu (soğuk ekstremite, uzamış kapiller geri
dönüm zamanı)
• EKG değişiklikleri (düzeltilmiş QT süresinde uzama ya da
artmış QT dispersiyonu, düşük voltajlı QRS ve P dalga
dispersiyonu, sağ aks deviasyonu, U dalgası varlığı)
• Aritmiler (sinüs bradikardisi, supraventriküler taşikardi,
ventriküler taşikardi)
• Mitral valv prolapsusu
• Perikardiyal effüzyon
• Miyokardiyal disfonksiyon
• Kardiyomiyopati (ipeka kullanımına bağlı)
• Kalp yetmezliği, Ani ölüm
Pulmoner • Aspirasyon pnömonisi
• Pnömomediastineum ve subkutan amfizem
Gastrointestinal
• Uzamış gastrik boşalmaya bağlı gastrik dilatasyon
• Peristaltik hareketlerde bozulma (yavaşlama ya da artma)
• Gastroözefageal reflü, Özefajit
• Konstipasyon
• Şişkinlik, post-prandiyal doluluk hissi, bulantı
• Mallory-Weiss yırtığı, Özefagus- gastrik tam kat yırtılma (nadir)
• Transaminaz yüksekliği
• Dislipidemi, Pankreatit
• Superior mezenter arter sendromu
Renal
• Steril pyüri
• Hiperürisemi
• Hematüri
• Proteinüri
• Kronik hipokalemi ilişkili nefropati ve kronik böbrek yetmezliği
• Osmoregülasyon bozukluğu ve enürezis
Elektrolit
• Hipokalemi
• Hipomagnezemi
• Hiponatremi
• Hipokalsemi (laksatif kullanımı)
• Dehidratasyon (sıvı kısıtlama, diüretik kullanımı, kusma)
• Sıvı retansiyonu (tokluk hissi için fazla su içme, laksatif
kullanımı)
Metabolik
• Hipotermi
• Hipoglisemi
• Hipokloremik metabolik alkaloz (kusma)
• Hiperkloremik metabolik asidoz (laksatif kullanımı)
• Hiperkolesterolemi
• Mineral ve vitamin eksikliği (demir, kalsiyum, çinko)
Endokrin
• Hasta ötiroid sendromu (düşük T3 sendromu)
• Amenore (hipogonadotrofik hipogonadizm)
• Hiperkortizolemi
32
• IGF-1 azlığı ve büyüme hormon direnci
Hematolojik
• Anemi
• Lökopeni
• Trombositopeni
Oral ve dental
• Diş çürükleri
• Dental enamel erozyonu
• Mukozal eritem
• Posterior farinkste yaralanmalar
• Parotit bezlerin hipertrofisi (tıkanırcasına yeme ve kusma ile
ilişkili)
Nöropsikiyatrik
• Öz kıyım düşüncesi/girişimi
• Kendine zarar verme
• Nöbet
• Duygu durum değişikliği
• Obsesif-kompulsif belirtiler
‘’Beslenme Ve Yeme Bozuklukları”, içinde YURDAKÖK PEDİATRİ, 2017, ss. 1377–1385.
2.3.1.b. Beslenme ve yeme bozukluklarında alternatif sınıflama:
DSM-V’te tanımlanan yeme bozuklukları daha çok iyi tanımlanmış organik
koşullara dayanır. Davranışsal sorunlara sistematik bir yaklaşım sunmaz. Bryant-
Waugh ve arkadaşları ile Kreipe ve Palomaki DSM-V üzerine yaptıkları çalışmalarda
erken çocukluk döneminde görülen yeme bozukluklarının ‘’çekingen ve kısıtlayıcı
yeme bozuklukları‘’ başlığının altında da incelenmesi gerektiğini bildirmiştir (58)
(59). Bu çalışmalarda anormal beslenme davranışları 3 başlık altında
tanımlanmaktadır; çok az beslenen çocuklar, kısıtlı sayıda yiyecek ile beslenen seçici
çocuklar ve beslenme korkusu gösteren çocuklar. Besleyicinin yanlış algılamasının
da beslenme bozuklukları altında sınıflandırılmasını isteyen yazarlarda mevcuttur
(60). Yine beslenme bozukluklarının besleyici ile çocuk arasındaki ilişki
bozukluğundan kaynaklanabileceğini bu nedenle bakıcının beslenme tarzı ile ilgili
sorunların beslenme bozuklukları içerinde kavramlaştırılmasını isteyen yazarlar da
mevcuttur (61). Sınıflamalarda beslenmeye direnen çocuklara odaklanılmasına
rağmen, iyi beslenmiş veya obez çocuklarda da beslenme bozukluğu olabileceği
unutulmamalıdır. Ayrıca beslenme bozukluklarının daha çok geçiş dönemlerinde (ek
gıdaya geçme-kendini beslemeye başlama) olabileceği, bu dönemlerde ailelerin
bilgilendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır (62,63).
Kerzner ve arkadaşları yeme bozukluklarının sınıflandırılması ve yeme
bozukluklarına yaklaşım konusunda yeni bir öneride bulunmuşlardır (15). Bu
yaklaşım modelinde ailenin beslenme ile ilgili bir endişesinin olması durumun
33
araştırılması için yeterlidir. Bu ailelerde beslenme ile ilgili sorun teşkil edebilecek
göstergeler araştırılır. Bu göstergeler Tablo 2.10’da gösterilmiştir. Potansiyel bir
yeme bozukluğu olduğu anlaşıldığında hastadan yapılacak detaylı bir öykü, beslenme
öyküsü, tıbbi geçmiş, davranış biçimleri, antropometrik ölçüm ve fizik muayene ile
acil müdahale edilmesi ve detaylı değerlendirilmesi gereken kırmızı bayrak
semptomları araştırılmalıdır. Bu semptomlar Tablo 2.11’de gösterilmiştir. Bu
aşamada araştırılması gereken çocuklar ayrıldıktan sonra beslenme güçlüğü olan
çocuklar ile besleyicinin besleme tutumu ile ilgili sorun olan çocukların ayrılması
gerekmektedir. Beslenme güçlüğü olan çocuklar zayıf beslenenler, selektif (seçici)
beslenenler ve yeme korkusu olanlar olarak sınıflandırılır. Her bir grup kendi içinde
besleyicinin yanlış algılaması, organik ve davranışsal patolojiler açısından hafif
formdan ciddi forma doğru sınıflandırılmaktadır. Besleyicinin besleme tarzı ile ilgili
sorunlar ise hassas (duyarlı) besleyiciler, kontrol edici besleyiciler, hoşgörülü
besleyiciler ve ihmal edici (umursamaz) besleyiciler olarak değerlendirilir (64,65).
Kerzner ve arkadaşlarının önerdiği yeme bozukluğu sınıflaması ve yeme
bozukluğuna yaklaşım şeması Şekil 2.2’de gösterilmiştir.
34
Tablo 2.10. Yeme bozukluğu düşündürebilecek semptomlar ve bulgular (15)
YEME BOZUKLUĞU DÜŞÜNDÜREBİLECEK SEMPTOMLAR VE
BULGULAR
Uzamış beslenme süresi
Sürekli gıda reddi (1 aydan uzun süren)
Öğün zamanlarının stresli ve yıkıcı olması
Uygun beslenme basamaklarının gelişmemesi, gecikmesi
Süt çocukluğu döneminden sonra gece beslenmesi
Gıda alımını arttırmak için dikkat dağıtıcı aktiviteler yapılması
Uzun süreli emme/biberon ile beslenme
Büyüme ve gelişme basamaklarında gerilik
B. Kerzner, K. Milano, W. C. MacLean, G. Berall, S. Stuart, ve I. Chatoor, “A practical approach to
classifying and managing feeding difficulties”, Pediatrics, c. 2015; 135, sayı 2, ss. 344–353.
Tablo 2.11. Beslenme bozukluklarında organik ve davranışsal kırmızı bayraklar (15)
ORGANİK KIRMIZI BAYRAKLAR
Disfaji
Aspirasyon
Beslenme esnasında ağrılı görünüm
İshal ve kusma
Gelişme geriliği
Kronik kardiyopulmoner semptomlar
Büyüme geriliği ya da büyümenin durması
DAVRANIŞSAL KIRMIZI BAYRAKLAR
Yemek bağımlığı (selektif ya da çok kısıtlı diyet ile beslenme)
Zorla besleme
Bir tetikleyici olaydan sonra beslenmenin aniden kesilmesi
İsteyerek öğürme
Gelişme geriliği
Kerzner, K. Milano, W. C. MacLean, G. Berall, S. Stuart, ve I. Chatoor, “A practical approach to
classifying and managing feeding difficulties”, Pediatrics, c. 2015; 135, sayı 2, ss. 344–353.
35
Şekil 4: Yeme Bozuklukları Yaklaşım ve Sınıflamasında Alternatif Öneri [35]
Kerzner, K. Milano, W. C. MacLean, G. Berall, S. Stuart, ve I. Chatoor, “A practical approach
to classifying and managing feeding difficulties”, Pediatrics, c. 135, sayı 2, ss. 344–353, 2015
Ebeveyn endişesi
Anormal beslenme davranışı
Uygunsuz beslenme
Öykü
Sistemik Sorgulama
Antropometrik Ölçümler
Fizik Muayene
Organik Kırmızı Bayraklar Davranışsal Kırmızı Bayraklar
Gerektiğinde İleri İnceleme
Çocuk Ebeveyn
Zayıf Beslenen
Çocuk
Yanlış algılanan
Enerjik zayıf
beslenen
Apatik zayıf
beslenen
Organik patoloji
-Yapısal
-Gastrointestinal
-
Kardiyorespiratuar
-Nörolojik
-Metabolik
Seçici Beslenen
Çocuk
Yanlış algılanan
-Neophobia
Hafif seçici
Ağır seçici
-Otizm
Organik
patoloji
-Gelişme
geriliği
-Disfaji
Yeme Korkusu
Ağrının yanlış
algılanması
-Kolik ağrı
İnfant dönem
Büyük çocuk
Organik patoloji
-Agrıya neden olan
patolojiler
-Özefajit
-Motilite
bozuklukları
-Visseral hiperaljezi
-Enteral beslenme
Besleme
Davranışları
• Hassas (duyarlı)
besleyiciler
• Kontrol edici
besleyiciler
• Hoşgörülü
besleyiciler
• İhmal edici
(umursamaz)
besleyiciler
36
2.3.2. Beslenme ve Yeme Bozukluklarında Ebeveyn Tutumları
Ebeveynler beslenmeyi sağlayan ve beslenmeye rol model olan kişiler
olduğundan beslenme alışkanlıklarının oluşmasında önemli yerleri vardır (66,67).
Özellikle okul öncesi dönemde, ebeveynler çocukların yiyecek seçimlerinden
sorumludurlar. Ebeveynler farklı beslenme modelleri uygulayarak dengeli ve yeterli
besleme sağlamaya çalışmaktadır (68). Ebeveyn besleme tutumları ile ebeveynlik
tutumları arasında yakın ilişki olduğunu bildiren literatürler vardır (69). Ebeveynlik
tutumlarının VKİ, sebze meyve alımı, sağlıklı beslenme ve yeterli fiziksel egzersiz
yapmanın iyi bir öngörücüsü olduğu bildirilmiş (7). Ebeveynlerin çocukları besleme
davranışları çocuğun kilosunu algılayış biçimlerine, çocuğun kilosuna, cinsiyetine,
ebeveynlerin kilosuna, ebeveyn eğitim düzeyine, ekonomik durumuna göre
değişebilmektedir (68,70–75) Yapılan bir derlemede 22 araştırmadan 19’unda
ebeveyn besleme yöntemleri ile çocukların yiyecek tüketimi ve kilo durumları
arasında anlamlı ilişki bulunmuştur (76). Yine pek çok çalışmada çocukların kilo
durumları ve yeme davranışları ile ebeveyn besleme davranışları arasındaki ilişki ve
ebeveyn besleme tarzını etkileyen değişkenler incelenmiştir (77,78). Ebeveynlerin
davranışlarının çoğu zaman çocukların beslenme tarzını değiştirdiği gösterilmiştir
(79,80).
Ebeveyn besleme tutumları ebeveynler ile çocuklar arasındaki besleme
uygulamalarını tanımlamak amacıyla kullanılmaktadır. Ebeveyn besleme tutumları
modellenirken çocukların belirli yiyecekleri veya yemekleri yemeye zorlanması ya
da lezzetli, enerjisi yoğun, favori yiyeceklerle ödüllendirilmesi; çocuklara ceza
olarak sevilen yiyeceklerin verilmemesi, gıda alımının kısıtlanması; ebeveynlerin
çocuğun kilosu hakkında endişe veya sorumluluk hissetmesi; belirli gıdaların (hem
sağlıklı hem de sağlıksız) bulunabilirliğinin ve erişilebilirliğinin belirlenmesi gibi
uygulamalardan yola çıkılır. Temel olarak çocuk merkezli ve ebeveyn merkezli
besleme tutumları olarak düşünülebilir. Çocuk merkezli beslenme tutumlarında
ebeveynler çocuklar için yemek zamanlarında yaşa uygun ve somut ihtiyaçları
karşılarken çocukların beklentileri, ihtiyaçları ve davranışları göz önünde tutulur.
Ebeveyn merkezli besleme tutumlarında benzer ihtiyaçları karşılarken çocuğun
37
ihtiyaçlarına düşük düzeyde yanıt verilirken yüksek düzeyde ebeveyn kontrolü
mevcuttur (81).
Ebeveynlerin besleme tutumları genellikle 4 tanımlanmış başlık altında
değerlendirilir(65,69). Bu başlıklar hassas (duyarlı) besleyiciler, kontrol edici
besleyiciler, hoşgörülü besleyiciler ve ihmal edici (umursamaz) besleyicilerden
oluşur.
2.3.2.a. Hassas (duyarlı) besleyiciler:
Sorumluluk kavramı üzerinden hareket ederler. Çocuklarının nerede, ne
zaman, ne kadar yiyeceğine kendileri karar vermek isterler (82). Ebeveynler
çocuklarının beslenmelerini kontrol etmekten ziyade yönlendirmek isterler.
Çocuklara limitler koyarlar, uygun beslenme modelini oluştururlar, yemekler
hakkında olumlu konuşurlar. Çocukların beslenme sinyallerine yanıt verirler. İştahı
teşvik ederler ancak hoş olmayan zorlayıcı davranışlara başvurmazlar. Bu beslenme
tarzının, çocukların daha fazla meyve, sebze ve süt ürünleri tüketmesi; daha az abur
cubur tüketmesi ile sonuçlandığı gösterilmiş. Aşırı kilo alma riskinin daha az olduğu
görülmüş (79,83,84).
2.3.2.b. Kontrol edici besleyiciler:
Bu tip besleyiciler çok yaygındır. Tüm annelerin yaklaşık yarısı, babaların ise
büyük çoğunluğunun bu modeli kullandığı kabul edilebilir (85). Bu ebeveynler
çocuğun açlık sinyallerini görmezden gelirler, çocuğu yemeye zorlarlar, yedirmek
için güç ve cezalar kullanabilirler, uygun olmayan ödüller verebilirler. Bu uygulama
başlangıçta etkili görülebilir ancak besin çeşitliliği ve kalori alımında uygun olmayan
sonuçlara sebebiyet vererek düşük kilolu çocuk ya da obeziteye sebep olabilir
(79,84,86).
2.3.2.c. Hoşgörülü besleyiciler:
Genellikle çocuğa hitap ederler. Çocuğu istediği zaman istediğine olursa
genellikle özel ve çoklu yiyecekler ile beslerler. Bu besleyici çocuğun her ihtiyacının
karşılanması gerektiğini düşünür, bunu yaparak çocuğun açlık sinyallerini göz ardı
eder. Çocuklara sınır koymazlar (69). Bunun sonucu olarak önemli gıdaları içeren
38
besin gruplarının daha az tüketilmesi ve kalorisi yüksek besinlerin daha sık
tüketilmesi ile obezite riski artmaktadır (79,83,86).
2.3.2.d. İhmal edici (umursamaz) besleyiciler:
Çocuğun beslenme sorumluluğunu terk ederler. Çocuğa besin sunmazlar ya
da sınır koymazlar. Bebekleri beslerken göz temasında bulunmazlar ve kopuk
görünebilirler. Daha büyük çocukları genellikle beslenirken kendi haline bırakılırlar.
Çocuğun hem açlık sinyallerini hem de diğer fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını
görmezden gelirler. Bu ebeveynlerin duygusal sorunları, gelişim problemleri,
depresyonları ya da çocuğun etkili beslenmesini engelleyen başka problemleri
olabilir (69,87). İhmal, gelişim geriliği olacak kadar ciddi olabilir. Bu besleme
davranışının obezite ile ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar vardır (88).
Ebeveynlerin besleme davranışları hakkında 3 soru ile bilgi sahibi olunabilir.
Bu sorular; çocuğunuzun yemesi hakkında ne kadar endişe duyarsınız, çocuğunuzun
yemek yerken yaptıklarını nasıl tarif edersiniz ve çocuğunuz yemek yemediğinde ne
yaparsınızdır. İhmal edici ebeveynlerin yanıtları genelde belirsiz olacaktır. Kontrol
edici ebeveyneler çocuklarını baskı altına aldıklarını, zorladıklarını açıklayacaktır.
Hoşgörülü ebeveynler çocukların ricasını kırmadığını, sık özel yiyecekler
hazırladığını anlatacaktır. Beslenme davranışını anlamanın diğer bir yolu ise
beslenme anlarının bir kısmının videoya çekilmesidir. Böylece beslenme anında
çocuk görülerek değerlendirilebilir.
39
3. GEREÇ VE YÖNTEM
3.1. ARAŞTIRMA EVRENİ- ÖRNEKLEM
Bu çalışma Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim
ve Araştırma Hastanesi ve Ankara Şehir Hastanesi Sağlam Çocuk Poliklinikleri ve
Genel Pediatri Polikliniklerine başvuran çocukların ebeveynleri ile yapılmıştır.
Çalışma prospektif, kesitsel tipte, tek merkezli bir çalışmadır. Mayıs 2019 ile Aralık
2019 tarihleri arasında herhangi bir şikâyet ile hastanemize başvuran kronik hastalığı
olmayan 2-6 yaş arasındaki çocukların ebeveynleri ile çalışılmıştır.
Literatürde yapılan çalışmaların verileri kullanılarak e-picos (https://www.epicos.
com/) programında power analizi ile yapılan hesaplamada %90 gücünde, 0,05
tip I hata ile en az 300 örneğin gerekli olduğu hesaplanmıştır.
Çalışmaya katılacak çocuklar için;
Dahil olma kriterleri
• 2-6 yaş arası olmak
• Ek gıdalara geçiş süreci tamamlanmış olmak
• Anne sütü kesilmiş olmak
Hariç tutma kriterleri
• 2-6 yaş dışı hastalar
• Hala anne sütü almakta olan hastalar
• Komorbid hastalığı olan ve sürekli ilaç kullanan hastalar
• Ebeveynlerde altta yatan psikiyatrik hastalık olan hastalar olarak
belirlenmiştir.
3.2. ANKET FORMU- ÖLÇEKLER
Çalışmamız gönüllü olarak katılmak isteyen katılımcılardan gerekli onam
alınıp, çocukların demografik bilgileri, antropometrik ölçüm bilgileri, sosyoekonomik
bilgiler ve beslenme öykülerinin olduğu form ile birlikte annelerin çocuk
besleme uygulamalarını saptanması amacıyla, Birch ve arkadaşları (2001) tarafından
40
geliştirilen, Türkiye geçerlik ve güvenilirlik çalışması Camcı ve arkadaşları (2014)
tarafından yapılan “Çocuk Besleme Uygulamaları (CFQ-Child Feeding
Questionnaire) Ölçeği” ve çocuk yemek yeme davranışlarının belirlenmesi amacıyla,
Wardle ve arkadaşları (2001) tarafından geliştirilen, Türkiye geçerlik ve güvenilirlik
çalışması Yılmaz ve arkadaşları (2011) tarafından yapılan “Çocukların Yeme
Davranışı (CEBQ-Child Eating Behavior Questionnaire) Ölçeği” formları
doldurulmuştur (47,89–91).
Çalışmada kullanılan CFQ ve CEBQ ölçekleri likert tipi ölçekler olup, her
soru için 5 cevap seçeneği bulunmaktadır. CFQ ölçeği 21 ifadeden oluşmakta olup
algılanan sorumluluk, izlem, çocuk ağırlığı hakkındaki ilgi, kısıtlama ve yeme
baskısı şeklinde 5 alt gruptan oluşmaktadır. Ölçekte yer alan ifadeler her zaman veya
katılıyorum, çoğunlukla veya biraz katılıyorum, bazen veya kararsızım, nadiren veya
biraz katılmıyorum, hiç veya katılmıyorum olarak cevaplandırılmıştır. Alt gruplar
arasında kolerasyon analizleri yapılırken; her zaman ve katılıyorum 5, çoğunlukla ve
biraz katılıyorum 4, bazen ve kararsızım 3, nadiren ve biraz katılmıyorum 2, hiç ve
katılmıyorum 1 puan olarak puanlanmıştır. CEBQ ölçeği 35 ifadeden oluşmakta
olup; besin heveslisi, duygusal aşırı yeme, besinden keyif alma, içme tutkusu, tokluk
heveslisi, yavaş yeme, duygusal az yeme ve besin seçiciliği şeklinde 8 alt gruptan
oluşmaktadır. Ölçekte yer alan her bir ifade her zaman, sık sık, bazen, nadiren, asla
olarak cevaplanmıştır. Alt gruplar arasında kolerasyon analizleri yapılırken her
zaman 5, sık sık 4, bazen 3, nadiren 2, asla 1 puan olarak puanlandırılmıştır.
Vücut kitle indeksleri hesaplanırken ‘’Vücut
Ağırlığı(kilogram)/[Boy(metre)]2’’ formülü kullanılmıştır. Body Mass Index standart
sapma puanları yaşa ve cinse uygun olarak 2 yaş altı için World Health Organization
ve 2 yaş üstü için The Centers for Disease Control and Prevention büyüme percentile
eğrileri kullanılmıştır (92). VKİ SDS’si -2’nin altında olanlar zayıf ya da düşük
kilolu, -2 ile +2 arasında olanlar normal kilolu +2’nin üzerinde olanlar şişman ya da
yüksek kilolu kabul edilmiştir.
Araştırmaya katılanların gelir düzeyi verileri kıyaslanırken “Türkiye İşçi
Sendikaları Konfederasyonu’nun” aylık olarak açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırı
verileri kullanılmıştır. Son 6 aylık dönemi kapsaması açısından Haziran 2019 verileri
41
ile kıyaslama yapılmıştır. Dört kişilik ailenin açlık sınırı 2,067 TL, yoksulluk sınırı
6,733 TL olarak değerlendirilmiştir (93).
Çalışmamızda kullanılan anket formu Ek 1 de gösterilmiştir.
3.3. ÖRNEKLEM BÜYÜKLÜĞÜ
Anket 326 ebeveyne uygulanmış 11 anket sonradan anlaşılan kronik hastalık
olması, ifadelere anlaşılmaz cevaplar verilmesi, yetersiz veri toplanabilmesi gibi
nedenler ile çalışmaya dahil edilmemiştir.
3.4. İSTATİKTİKSEL ANALİZ
Ebeveynler tarafından doldurulan 315 anketten elde edilen veriler “Statistical
Package for the Social Sciences (SPSS)” 22 paket programında analiz edilmiştir.
Değişkenlerin normal dağılımdan gelme durumları araştırılırken birim sayıları
nedeniyle Shapiro Wilk’s’ den yararlanılmıştır. Sonuçlar yorumlanırken anlamlılık
düzeyi olarak 0,05 kullanılmış olup; p<=0,05 olması durumunda değişkenlerin
normal dağılımdan gelmediği, p>0,05 olması durumunda ise değişkenlerin normal
dağılımdan geldikleri belirtilmiştir. Gruplar arasındaki farklılıklar incelenirken
değişkenlerin normal dağılımdan gelmemesi durumunda Mann Whitney U ve
Kruskal Wallis-H Testlerinden yararlanılmıştır. Birim sayılarının 20’den fazla olması
nedeniyle Mann Whitney U Testi için standartlaştırılmış z değerleri verilmiştir.
Kruskal Wallis-H Testinde anlamlı farklılıkların görülmesi durumunda Pos-Hoc
Çoklu Karşılaştırma Testi ile aralarında farklılık olan gruplar belirlenmiştir. Normal
dağılımdan gelmeyen değişkenler arasındaki ilişkiler incelenirken Spearman’s
Korelasyon Katsayısından yararlanılmıştır. Ölçeklerin güvenirlikleri araştırılırken
Crombah’s Alpha değerlerinden yararlanılmıştır.
Sonuçlar yorumlanırken anlamlılık düzeyi olarak 0,05 kullanılmış olup;
p<0,05 olması durumunda anlamlı bir farklılığın/ilişkinin olduğu, p>0,05
olması durumunda ise anlamlı bir farklılığın/ilişkinin olmadığı belirtilmiştir.
42
3.5. ETİK KURUL ONAYI
Çalışmamızın etik kurul onayı Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Etik
Kurulunca 20.05.2019 Tarihi 2019-149 Protokol Numarası ile alınmıştır.
43
4. BULGULAR
4.1. DEMOGRAFİK BULGULAR
Çalışmaya Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim
Araştırma Hastanesi ve Ankara Şehir Hastanesi polikliniklerine başvuran 326
ebeveyn katılmıştır. Ebeveynlere uygulanan 326 anketten 11’i kronik hastalığı
olması, ifadelere anlaşılmaz cevaplar verilmesi, yetersiz veri toplanabilmesi gibi
nedenler ile çalışmaya dahil edilmemiştir. Katılan çocukların %46,7’si kız (n=147)
iken %53,3’ü (n=168) erkek cinsiyettedir. Katılan çocukların yaş ortalaması 46 ay
iken cinsiyetler arasında farklılık yoktur (Tablo 4.1).
Tablo 4.1. Çalışmaya katılan çocukların yaş dağılımları
N Ort. Medyan SS
Yaş (ay)
Kız 147 46,2 44 14,96
Erkek 168 46,15 46 14,39
Toplam 315 46,18 44 14,63
Çalışmaya alınan 117 çocuğun (%37,1) kardeşi yokken, 198 çocuğun
(%62,9) kardeşi vardı. 44 çocukta (%14,1) prematürite (<37 haftalık doğum) öyküsü
mevcuttur. 46 çocuk (%14,6) kuvöz bakımı almıştır. 89 çocuğun (%28,3) 1 kez
hastane yatışı mevcutken 39 çocuğun (%12,4) 2 ve daha fazla kez hastaneye yatış
öyküsü mevcuttur.
Çalışmaya katılan çocukların ortalama 102 cm boyunda oldukları; en kısa
çocuğun 70 cm ve en uzun çocuğun 133 cm boyunda oldukları görülmüştür.
Çalışmaya katılan çocukların ortalama 16 kg ağırlığında oldukları; en düşük vücut
ağırlığının 9 kg ve en yüksek vücut ağırlığının 32 kg olduğu görülmüştür. %2,2
(n=7) çocuğun kilosu 3 persentilin altında iken %4,8 (n=15) kilosu 97 persentilin
üzerindedir. %5,1 (n=16) çocuğun boyu 3 persentilin altında iken %3,5 (n=11)
çocuğun boyu 97 persentilin üzerinde saptanmıştır (Tablo 4.2).
44
Tablo 4.2. Çalışmaya katılan çocukların kilo-boy dağılımları
N Ort Median Min Max SS
Boy (cm) 315 102,29 102,00 70,00 133,00 10,67
Kilo (kg) 315 16,35 16,00 9,00 32,00 3,83
Çalışmaya katılan çocukların ortalama Vücut Kitle İndeksi (VKİ) değerinin
15,28 kg/m2 olduğu, en küçük VKİ değerinin 9,83 kg/m2 ve en yüksek VKİ
değerinin 30,61 kg/m2 olduğu görülmüştür (Tablo 4.3).
Tablo 4.3. Çalışmaya katılan çocukların Vücut Kitle İndeksi dağılımları
N Ort Median Min Max SS
VKİ
(kg/m2)
315 15,53 15,28 9,83 30,61 2,10
Çalışmaya katılan çocukların VKİ standart sapma skorları (SDS)
incelendiğinde 16 çocuğun (%5,1) SDS değerinin +2’nin üzerinde olduğu; 28
çocuğun (%8,9) SDS değeri -2’nin altında olduğu görülmüştür (Tablo 4.4).
Tablo 4.4. Çalışmaya katılan çocukların VKİ SDS dağılımları
N %
VKİ SDS
-2 SDS'nin altında 28 8,9
-2 ile 2 SDS arasında 271 86,0
+2 SDS'nin üzerinde 16 5,1
Toplam 315 100,0
Çalışmaya katılan çocukların annelerinin %30,6’sının (n=96) lise mezunu
olduğu, %21,7’sinin (n=68) ortaokul mezunu olduğu ve %20,4’ünün de (n=64)
yüksek lisans mezunu olduğu görülmektedir. Sadece 1 anne (%0,3) okuma
bilmemekte, 2 anne de (%0,6) sadece okur-yazar olup okula gitmemiştir. Çalışmaya
katılan çocukların babalarının %35,4’ünün (n=111) lise mezunu olduğu ve
%22,6’sının (n=71) yüksek lisans mezunu ve %15,9’unun da (n=50) ortaokul
mezunu olduğu görülmüştür. Okur yazar olmayan baba yok iken sadece 3 baba (%1)
okur-yazar olup okula gitmemiştir (Tablo 4.5).
45
Tablo 4.5. Çalışmaya katılan çocukların ebeveynlerinin eğitim durumu dağılımları
N %
Anne
Okuma bilmiyor 1 0,3
Okur yazar 2 0,6
İlkokul 43 13,7
Ortaokul 68 21,7
Lise 96 30,6
Ön lisans 40 12,7
Yüksek lisans 64 20,4
Toplam 314 100
Baba
Okuma bilmiyor 0 0
Okur yazar 3 1
İlkokul 41 13,1
Ortaokul 50 15,9
Lise 111 35,4
Ön lisans 38 12,1
Yüksek lisans 71 22,6
Toplam 314 100
Çalışmaya katılan çocukların %52,1’inin (n=164) öncelikle bakımından
sadece anne sorumlu iken; %41,9’unun (n=132) öncelikle bakımından anne ve
babanın birlikte sorumlu olduğu görülmektedir (Tablo 4.6). %67,8 çocuk (n=208) ev
dışında bakım almaz iken, %16,9 çocuğun (n=52) kreşte bakım aldığı, %13 çocuğun
(n=40) okulda da bakım aldığı saptanmıştır (Tablo 4.7).
46
Tablo 4.6. Çalışmaya katılan çocukların bakımından öncelikle sorumlu olan kişilerin dağılımı
N %
Bakım
Anne 164 52,1
Baba 1 0,3
Anne baba birlikte 132 41,9
Anneanne veya babaanne dede 8 2,5
Bakıcı 0 0
Kreş 10 3,2
Toplam 315 100
Tablo 4.7. Çalışmaya katılan çocukların aile dışında bakım alma durumlarının dağılımları
N %
Ev Dışı Bakım
Kreş 52 16,9
Okul 40 13
Diğer 7 2,3
Yok 208 67,8
Toplam 307 100
Çalışmaya katılan çocukların %87,6’sının (n=275) çekirdek ailesi ile birlikte
yaşadığı ve %12,4’ünün (n=39) geniş ailesi ile birlikte yaşadığı saptanmıştır (Tablo
4.8).
Tablo 4.8. Çalışmaya katılan çocukların aile yapısı dağılımları
N %
Aile
Çekirdek 275 87,6
Geniş 39 12,4
Toplam 314 100
47
4.2. BESLENME İLE İLGİLİ BULGULAR
Çalışmaya katılan çocukların ortalama 18 ay boyunca anne sütü aldıkları
görülmüştür. Çalışmaya katılanlardan en uzun süre anne sütü alan çocuk 48 ay anne
sütü almıştır.
Çalışmaya katılan çocukların %21,9’u (n=69) 12 aydan daha az süre anne
sütü almışken, %11,1’i (n=35) 24 aydan uzun süre anne sütü almıştır (Tablo 4.9).
%11,1 çocuk (n=35) 24 aydan uzun süre anne sütü almıştır Çalışmaya katılan
çocukların %38,1’i (n=120) hazır mama tüketmiştir.
Tablo 4.9. Çalışmaya katılan çocukların anne sütü alma süreleri dağılımları
N %
Anne Sütü Alma Süresi (ay)
12 aydan daha az 69 21,9
12-24 ay arası 126 40
24 ay 85 27
24 aydan daha fazla 35 11,1
Toplam 315 100
Çalışmaya katılan çocukların ortalama 6 aylıkken ek gıda alımına
başladıkları; en erken 1 aylıkken ek gıda alımına başlandığı ve en geç 13 aylıkken ek
gıdaya başlandığı görülmüştür. Yüzde 20,3 çocuk (n=64) 6 aydan önce ek gıdaya
başlamıştır.
Çalışmaya katılan çocukların ortalama 14 aylıkken inek sütüne içmeye
başladıkları; en erken başlayan çocuğun 2 aylıkken ve en geç başlayan çocuğun 48
aylıkken inek sütü içmeye başladığı saptanmıştır.
Çocuklar tarafından en sık tüketilen (1. sırada tercih edilen) besin grupları
%30,9 ile süt ve süt ürünleri; %23,6 ile et, balık, tavuk grubu ve %18,8 ile yumurta
olurken en az tüketilen besin grubu ise %4,8 ile baklagiller olarak saptanmıştır
(Tablo 4.10).
Çalışmaya katılan çocukların %83,8’inin (n=264) abur cubur tükettiği
görülmüştür.
48
Tablo 4.10. Çalışmaya katılan çocukların en sık tercih ettikleri besin grupları dağılımları
N %
En Sık Tercih Edilen Besin Grubu
Et balık tavuk 74 23,6
Süt ve süt ürünleri 97 30,9
Yumurta 59 18,8
Sebze meyve 27 8,6
Baklagiller 15 4,8
Tahıl ve tahıl ürünleri 42 13,4
Toplam 314 100
Çalışmaya katılan çocukların ebeveynlerinin çocuklarının kilosu hakkındaki
görüşleri alındığında ebeveynlerin %66,7’sinin çocuğunun kilosunu normal olarak
algıladığı, %24,8’inin çocuğunu zayıf olarak gördüğü, %4,4’ünün çocuğunu şişman
ve %4,1’inin de çocuğunu aşırı zayıf olarak algıladığı görülmüştür (Tablo 4.11).
Tablo 4.11. Çalışmaya katılan çocukların ebeveynlerinin çocuğun kilosu ile ilgili düşüncelerinin
dağılımı
N %
Ebeveynlerin Kilo Algısı
Aşırı zayıf 13 4,1
Zayıf 78 24,8
Normal 210 66,7
Şişman 14 4,4
Aşırı şişman 0 0
Toplam 315 100
Çalışmaya katılan ebeveynlerden çocuğunu aşırı zayıf olarak algılayanların
%23,1’nin çocuğunun VKİ değeri -2 SDS’nin altında iken %76,9’unun çocuğunun
VKİ SDS değeri -2 ile +2 arasında olup normal saptanmıştır. Benzer şekilde
ebeveynlerden çocuğunu zayıf olarak algılayanların sadece %17,9’unun çocuğunun
VKİ değeri -2 SDS’nin altında iken, %82,1’inin çocuğunun VKİ SDS değeri -2 ile
+2 arasında olup normal saptanmıştır.
Ebeveynlerden çocuğunun vücut ağırlığını normal olarak algılayanlardan
%5,2’sinin çocuğunun VKİ değeri -2 SDS’nin altında iken %90’ının VKİ SDS’si -2
ile +2 arasında, %4,8’inin VKİ SDS’si +2’nin üzerinde bulunmuştur.
49
Çalışmaya katılan ebeveynlerden çocuğunu şişman olarak algılayanların
%57,1’inin çocuğunun VKİ SDS değeri -2 ile +2 arasında olup normal
saptanmışken, %42,9’unun çocuğunun VKİ SDS değeri +2’nin üzerindedir (Tablo
4.12)
Tablo 4.12. Çalışmaya katılan çocukların ebeveynlerinin çocuğun kilosu ile ilgili düşüncelerinin
çocukların VKİ SDS’leri ile çapraz dağılımları
VKİ
-2 SDS'nin
altında
-2 ile +2 SDS
arasında
+2 SDS'nin
üzerinde
Toplam
N % N % N % N %
Ebeveynlerin
Kilo Algısı
Aşırı zayıf 3 23,1 10 76,9 0 0,0 13 100,0
Zayıf 14 17,9 64 82,1 0 0,0 78 100,0
Normal 11 5,2 189 90,0 10 4,8 210 100,0
Şişman 0 0,0 8 57,1 6 42,9 14 100,0
Aşırı şişman 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0
4.3. ÇOCUK BESLEME ÖLÇEĞİ (CHILD FEEDING QUESTIONNAIRECFQ)
İLE ÇOCUKLARIN YEME DAVRANIŞI ÖLÇEĞİ (CHILD EATING
BEHAVIOR QUESTIONNAIRE- CEBQ) YANITLARININ
DEĞERLENDİRİLMESİ
Çalışmaya katılan annelerin Çocuk Besleme Ölçeğine (CFQ) verdiği yanıtlar
incelendiğinde ebeveynlerin yalnızca %6’sı evde çocuklarını hiç beslememektedir.
‘’Algılanan Sorumluluk’’ ile ilgili olarak sorulan sorulara verilen cevaplar
incelendiğinde ebeveynlerin %48,6’sı çocuğunun doğru yiyecek çeşidini yemesinden
her zaman kendini sorumlu tutmaktadır. %40,6 ebeveyn kendini çoğunlukla bu
konuda sorumlu tutmaktadır. Ebeveynlerin ‘’İzlem’’ davranışına yönelik olarak
sorulan sorular incelendiğinde ebeveynlerin %74,3’ü çocukların şekerli besin
yediğinden her zaman haberdar olurken, %74,6’sının çocukların abur-cubur
yediğinden her zaman haberdar olmaktadır. %74,3 ebeveyn çocukların yediği yüksek
yağlı besinlerden her zaman haberdar olmaktadır. ‘’Ağırlık Hakkında İlgi’’ ile ilgili
sorulan sorulara ebeveynlerin %24,8’i çocuklar yanında değilken çok yemesi
konusunda hiç endişeli olmadığı, %23,8’i bu konuda her zaman endişe duyduğu
cevabını vermiştir. Ebeveynlerin %41,0’ı çocuklarının arzu edilen kiloyu korumak
50
için diyet yapması gerektiği konusunda hiç endişe duymamaktadır. Ebeveynlerin
%28,6’sı çocuğunun kilo alması konusunda hiç endişe duymazken, %30,8’i her
zaman endişe duymaktadır. (Tablo 4.13).
Tablo 4.13. Çalışmaya katılan ebeveynlerin CFQ ölçeği cevapları dağılımı 1
Algılanan Sorumluluk
Her
zaman
Çoğunlukla Bazen Nadiren Hiç
N % N % N % N % N %
Çocuğunuz evdeyken, onu ne sıklıkla siz yedirirsiniz? 97 30,8 98 31,1 64 20,3 37 11,7 19 6,0
Çocuğunuzun yediği yiyeceğin miktarına ne sıklıkla
siz karar verirsiniz?
80 25,4 120 38,1 69 21,9 33 10,5 13 4,1
Çocuğunuzun doğru yiyecek çeşitlerini yemeye karar
vermesinde ne sıklıkla siz sorumlusunuz?
153 48,6 128 40,6 25 7,9 7 2,2 2 0,6
İzlem
Çocuğunuzun yediği şekerli besinlerden (dondurma,
kek, şeker, pasta) ne sıklıkla haberiniz olur?
234 74,3 69 21,9 7 2,2 4 1,3 1 0,3
Çocuğunuzun yediği abur cubur besinlerden ne
sıklıkla haberiniz olur?
235 74,6 66 21,0 5 1,6 8 2,5 1 0,3
Çocuğunuzun yediği yüksek yağlı besinlerden ne
sıklıkla haberiniz olur?
234 74,3 65 20,6 8 2,5 5 1,6 3 1,0
Çocuk Ağırlığı Hakkında İlgi
Çocuğunuzun siz yanında değilken çok yemesi
konusunda ne sıklıkla endişelenirsiniz?
75 23,8 64 20,3 53 16,8 45 14,3 78 24,8
Çocuğunuzun arzu edilen kiloyu korumak için diyet
yapmak zorunda olmasından ne sıklıkta
endişelenirsiniz?
72 22,9 41 13,0 39 12,4 34 10,8 129 41,0
Çocuğunuzun kilolu olma konusu sizi endişelendirir
mi?
97 30,8 48 15,2 51 16,2 29 9,2 90 28,6
Ebeveynlerin çocukları ‘’Kısıtlama’’ davranışı ile ilgili sorulan sorulara
bakıldığında; ‘’Çocuğumun şekerli besinleri gereğinden fazla yemediğinden emin
olmalıyım’’ ifadesine ebeveynlerin %85,1’i; ‘’Çocuğumun yağlı besinleri gereğinden
fazla yemediğinden emin olmayım’’ ibaresine ebeveynlerin %83,2’si, ‘’Çocuğumun
kendi favori yiyeceğini gereğinden çok yemediğinden emin olmalıyım’’ ibaresine
ebeveynlerin %71,7’si ’katılıyorum’’ demiştir. %66,7 ebeveyn ‘’Bazı yiyeceklerin
çocukların ulaşamayacağı yere saklarım’’ ibaresine katılmaktadır. ‘’Çocuklara ödül
olarak şekerli besinler veririm’’ ifadesine %18,4 ebeveyn katılırken, %28,3 ebeveyn
katılmamaktadır. Benzer şekilde ‘’Çocuğuma istediğin şeyi yaptırmak için ona favori
besinini sunarım’’ ifadesine %20,3 ebeveyn katılıyorken %32,4 ebeveyn
katılmamaktadır. Ebeveynlerin %52,4’ü çocuğuna rehberlik yapmazsa çocuğunun
51
çok fazla abur cubur tüketeceğini düşünmekte iken, %56,8’i rehberlik yapılmazsa
çocuğunun çok fazla favori besinini tüketeceğini düşünmektedir. ‘’Yeme Baskısı’’
davranışına yönelik sorulan sorulara bakıldığında ebeveynlerin %31,1’i çocuğunun
tabağındaki yemeği her zaman bitirmesi gerektiğini düşünmekte iken, %17,8’i bu
ifadeye katılmamaktadır. Ebeveynlerin %58,4’ü çocuğunun yeterince yediğinden
emin olmak için özellikle dikkatli olmak zorunda olduğunu düşünmektedir.
Ebeveynlerin %40,6’sı ‘’Çocuğum aç değilse bile, ona yemek yedirmeye uğraşırım’’
ifadesine katılmamaktadır. %50,2 ebeveyn ‘’Çocuğumun yediklerini kontrol
etmezsem veya ona rehber olmazsam yemesi gerekenden az yer’’ ibaresine
katılmaktadır (Tablo 4.14).
Tablo 4.14. Çalışmaya katılan ebeveynlerin CFQ ölçeği cevapları dağılımı 2
Katılıyorum
Biraz
Katılıyorum
Kararsızım
Biraz
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kısıtlama N % N % N % N % N %
Çocuğumun şekerli besinleri (dondurma, kek, şeker,
pasta) gereğinden çok yemediğinden emin olmalıyım
268 85,1 24 7,6 13 4,1 4 1,3 6 1,9
Çocuğumun yağlı besinleri gereğinden çok
yemediğinden emin olmalıyım
262 83,2 30 9,5 9 2,9 6 1,9 8 2,5
Çocuğumun kendi sevdiği yiyecekleri (favori
besinlerini) gereğinden çok yemediğinden emin
olmalıyım
226 71,7 45 14,3 22 7,0 7 2,2 15 4,8
Bazı yiyecekleri bilerek çocuğumun ulaşamayacağı
yerlerde saklarım.
210 66,7 43 13,7 15 4,8 14 4,4 33 10,5
Çocuğumun yaptığı iyi davranışlara ödül olarak ona
şekerli besinler (dondurma, kek, şeker, pasta) veririm.
58 18,4 96 30,5 25 7,9 47 14,9 89 28,3
Çocuğuma istediğim şeyi yaptırabilmek için ona kendi
sevdiği favori besinini sunarım
64 20,3 89 28,3 18 5,7 42 13,3 102 32,4
Eğer çocuğumun yediklerini kontrol etmezsem veya ona
rehberlik yapmazsam, çok fazla abur cubur yer
165 52,4 65 20,6 17 5,4 20 6,3 48 15,2
Eğer çocuğumun yediklerini kontrol etmezsem veya ona
rehberlik yapmazsam, çok fazla kendi favori besinini
yer
179 56,8 68 21,6 15 4,8 16 5,1 37 11,7
Yeme Baskısı
Çocuğum tabağındaki yemeği her zaman bitirmelidir 98 31,1 108 34,3 38 12,1 15 4,8 56 17,8
Çocuğumun yeterince yediğinden emin olmak için
özellikle dikkatli olmak zorundayım
184 58,4 78 24,8 17 5,4 13 4,1 23 7,3
Çocuğum aç değilim dese bile, ben ona yemek
yedirmeye uğraşırım
58 18,4 72 22,9 27 8,6 30 9,5 128 40,6
Eğer çocuğumun yediklerini kontrol etmezsem veya ona
rehberlik yapmazsam, yemesi gerekenden daha az yer
158 50,2 59 18,7 20 6,3 19 6,0 59 18,7
52
Çocukların yeme davranışı anketine (CEBQ) verilen cevaplar
incelendiğinde; ebeveynlerin %45,1’i ‘’İzin verilirse çocuğum daha çok yer’’
ifadesine, %79,7’si ‘’İzin verilirse çocuğum tüm zamanını yemek yiyerek geçirir’’
ifadesine ‘’Asla’’ yanıtını vermiştir. ‘’Duygusal Aşırı Yeme’’ davranışına yönelik
olarak sorulan ‘’Çocuğum üzüldüğünde normalden çok yer’’ ifadesine %80 ebeveyn;
‘’Çocuğum sıkıntılı, rahatsız olduğunda daha sık yer’’ ifadesine %84,1 ebeveyn;
‘’Çocuğum kaygılı iken daha fazla yer’’ ifadesine %82,2 ebeveyn ‘’Asla’’ yanıtını
vermiştir. ‘’Besinden Keyif Alma’’ davranışına yönelik sorulan sorularda yalnızca
%7 ebeveyn ‘’Çocuğum çok iştahlıdır’’ ifadesine, %6 ebeveyn ‘’Çocuğum yemekleri
hızlı tüketir’’ ifadesine, %9,2 ebeveyn ‘’Çocuğum yemeğe önem verir’’ ifadesine
%13 ebeveyn ‘’Çocuğum yemek yemekten hoşlanır’’ ifadesine ‘’Her Zaman’’
yanıtını vermiştir. ‘’İçme Tutkusu’’ davranışına yönelik olarak sorulan ‘’Çocuğum
yemek yerine daima bir şeyler içmek ister’’ ifadesine %32,4 ebeveyn ‘’Asla’’ yanıtı
vermiştir. ‘’Tokluk Hevesliliği’’ davranışına yönelik sorulan sorulardan ‘’Çocuğum
yemek sonunda tabağında yemek bırakır’’ ifadesine %8,6; ‘’Çocuğum çabuk doyar’’
ifadesine %6,7; ‘’Çocuğum yemeğini bitirmeden doyar’’ ifadesine 8,3; ‘’Çocuğum
yemekten önce aperatif bir şeyler yedi ise yemek yemez’’ ifadesine %9,5 ebeveyn
‘’Asla’’ cevabı vermiştir. ‘’Çocuğumun yemeğini yemesi 30 dakikadan fazla sürer’’
ifadesine %11,7 ebeveyn, ‘’Çocuğum yemek süresi boyunda yavaş yer’’ ifadesine
%17,1 ebeveyn ‘’Her Zaman’’ yanıtını vermiştir. ‘’Duygusal Az Yeme’’ davranışına
yönelik olarak sorulan ‘’Çocuğum yorgunken daha az yer’’ ifadesine %11,7;
‘’Çocuğum sinirliyken daha az yer’’ ifadesine %17,8; ‘’Çocuğum mutsuz olduğunda
daha az’’ yer ifadesine %15,2; ‘’ çocuğum mutlu olduğunda daha çok yer’’ ifadesine
%19,4 ebeveyn ‘’Asla’’ yanıtı vermiştir. ‘’Besin seçiciliği’’ davranışına yönelik
sorulan ‘’Çocuğum yeni yiyeceklerin tadına bakmaktan zevk alır’’ ifadesine %23,5;
‘’Çocuğum çok çeşitli yemeklerden hoşlanır’’ ifadesine %23,8; ‘’Çocuğum daha
önce tatmadığı bir yiyeceği yer’’ ifadesine %23,5 ebeveyn ‘’Asla’’ yanıtı vermiştir
(Tablo 4.15).
53
Tablo 4.15. Çalışmaya katılan ebeveynlerin CEBQ ölçeği cevapları dağılımı
Asla Nadiren Bazen Sık Sık Her Zaman
Besin Heveslisi N % N % N % N % N %
Çocuğum sürekli yiyecek bir şeyler ister 35 11,1 104 33,0 114 36,2 46 14,6 16 5,1
Eğer izin verilirse çocuğum daha çok yer 142 45,1 84 26,7 54 17,1 25 7,9 10 3,2
Çocuğum tok olsa bile en çok sevdiği yiyeceği yer 96 30,5 96 30,5 63 20,0 32 10,2 28 8,9
İzin verilse çocuğum tüm zamanını yemek yiyerek
geçirir
251 79,7 39 12,4 13 4,1 7 2,2 5 1,6
Çocuğum yemek zamanını iple çeker 147 46,7 80 25,4 61 19,4 17 5,4 10 3,2
Duygusal Aşırı Yeme
Çocuğum üzüldüğünde normalden çok yemek yer 252 80,0 48 15,2 12 3,8 2 0,6 1 0,3
Çocuğum sıkıntılı, rahatsız daha fazla yer 265 84,1 38 12,1 6 1,9 6 1,9 0 0,0
Çocuğum kaygılıyken, huzursuzken, endişeliyken
daha çok yer
259 82,2 40 12,7 13 4,1 3 1,0 0 0,0
Çocuğum yapacak bir şeyi olmadığında daha fazla
yiyor
209 66,3 52 16,5 35 11,1 16 5,1 3 1,0
Besinden Keyif Alma
Çocuğum yemek yemeyi sever 43 13,7 64 20,3 111 35,2 46 14,6 51 16,2
Çocuğum çok iştahlıdır 80 25,4 79 25,1 101 32,1 33 10,5 22 7,0
Çocuğum yemekleri hızlı tüketir 123 39,0 88 27,9 65 20,6 20 6,3 19 6,0
Çocuğum yemeğe önem verir, yemeklerle ilgilidir 83 26,3 92 29,2 76 24,1 35 11,1 29 9,2
Çocuğum yemek yemekten hoşlanır 57 18,1 71 22,5 103 32,7 43 13,7 41 13,0
İçme Tutkusu
Çocuğum sürekli bir içecek ister 40 12,7 95 30,2 74 23,5 57 18,1 49 15,6
Çocuğuma izin verilirse gün boyunca bir şeyler içer 79 25,1 95 30,2 62 19,7 42 13,3 37 11,7
Çocuğum yemek yerine daima içecek bir şeyleri
tercih eder
102 32,4 78 24,8 62 19,7 43 13,7 30 9,5
Tokluk Heveslisi
Çocuğum yiyeceği tatmadan tadının kötü olduğunu
söyleyerek yemez
67 21,3 63 20,0 87 27,6 54 17,1 44 14,0
Çocuğum yeni yiyecekleri başlangıçta reddeder 47 14,9 69 21,9 84 26,7 63 20,0 52 16,5
Çocuğum yemek sonunda(bitiminde) tabağında
yemek bırakır
27 8,6 67 21,3 119 37,8 69 21,9 33 10,5
Çocuğum yemekle mutlu etmek zordur 51 16,2 91 28,9 81 25,7 41 13,0 51 16,2
Çocuğum çabuk doyar 21 6,7 39 12,4 96 30,5 84 26,7 75 23,8
Çocuğum yemeği bitmeden doyar 26 8,3 52 16,5 97 30,8 75 23,8 65 20,6
Eğer çocuğum yemekten önce aperatif bir şeyler
yemişse yemek yemez
30 9,5 50 15,9 83 26,3 68 21,6 84 26,7
Yavaş Yeme
Çocuğumun yemeğini bitirmesi 30 dakikadan fazla
sürer
76 24,1 92 29,2 67 21,3 43 13,7 37 11,7
Çocuğum yemekleri yavaş yer 40 12,7 66 21,0 78 24,8 63 20,0 68 21,6
Çocuğum yemek süresi boyunca yavaş, daha yavaş
yer
63 20,0 79 25,1 66 21,0 53 16,8 54 17,1
Duygusal Az Yeme
Çocuğum yorgunken normalden daha az yer 37 11,7 50 15,9 100 31,7 68 21,6 60 19,0
Çocuğum sinirliyken, kızgınken normalden daha az
yer
56 17,8 50 15,9 90 28,6 58 18,4 61 19,4
Çocuğum mutsuz olduğu zaman daha az yer 48 15,2 53 16,8 93 29,5 56 17,8 65 20,6
Çocuğum mutlu olduğunda daha çok yemek yer 61 19,4 61 19,4 91 28,9 46 14,6 56 17,8
54
Tablo 4.15 devamı
Asla Nadiren Bazen Sık Sık Her Zaman
Besin Seçiciliği N % N % N % N % N %
Çocuğum yeni yiyeceklerin tadına bakmaktan zevk alır 74 23,5 85 27,0 97 30,8 26 8,3 33 10,5
Çocuğum çok çeşitli yemeklerden hoşlanır 75 23,8 90 28,6 76 24,1 39 12,4 35 11,1
Çocuğum daha önce tatmadığı bir yiyeceği yer 74 23,5 96 30,5 90 28,6 26 8,3 29 9,2
Çalışmaya katılan çocukların CFQ ve CEBQ ölçekleri yanıtları bakımından
cinsiyetler arasındaki farklılıklara ilişkin istatistiksel analizler değerlendirildiğinde;
çocukların CFQ ve CEBQ ölçekleri yanıtları bakımından cinsiyetler arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür.
CFQ ölçeği alt gruplarının birbirleriyle ilişkilerine ilişkin korelasyon
analizleri yapıldığında çalışmaya katılan ebeveynlerin ‘’Algılanan Sorumluluk’’
tutumları ile ‘’Çocuk Ağırlığı Hakkında İlgi’’ ve ‘’Yeme Baskısı’’ tutumları arasında
istatistiksel olarak anlamlı pozitif yönde bir ilişki saptandı (Sırasıyla; r=0,189,
r=0,234). ‘’Algılanan Sorumluluk’’ tutumları yüksek ebeveynlerin aynı zamanda
‘’Çocuk Ağırlığı Hakkında İlgi’’ ve ‘’Yeme Baskısı’’ tutumlarının da yüksek olduğu
görülmektedir. Ebeveynlerin ‘’Çocuk Ağırlığı Hakkında İlgi’’ tutumları ile
‘’Kısıtlama’’ tutumları arasında pozitif yönde bir ilişki saptandı (r=0,185). Yine
ebeveynlerin ‘’Yeme Baskısı’’ ile ‘’Kısıtlama’’ tutumları arasında pozitif yönde bir
ilişki saptandı (r=0,359). ‘’Yeme Baskısı’’ tutumları görülen ebeveynlerde
‘’Kısıtlama’’ tutumlarının daha sık görüldüğü düşünülmektedir. En kuvvetli ilişki bu
iki grup arasında saptanmıştır (Tablo 4.16).
55
Tablo 4.16. CFQ ölçeği alt gruplarının birbirleriyle ilişkilerine ilişkin korelasyon analizi
sonuçları
İzlem
Çocuk
Ağırlığı
Hakkında
İlgi
Kısıtlama Yeme Baskısı
Algılanan Sorumluluk
R -0,011 0,189 0,009 0,234
P 0,845 0,001 0,873 <0,001
N 315 315 315 315
İzlem
R 0,024 0,024 -0,064
P 0,675 0,669 0,255
N 315 315 315
Çocuk Ağırlığı Hakkında
İlgi
R 0,185 0,069
P 0,001 0,221
N 315 315
Kısıtlama
R 0,359
P <0,001
N 315
CEBQ ölçeği alt gruplarının birbirleriyle ilişkilerine ilişkin korelasyonu
incelendiğinde çalışmaya katılan çocukların ‘’Besin Heveslisi’’ davranışları ile
‘’Duygusal Aşırı Yeme’’, ‘’Besinden Keyif Alma’’, ‘’İçme Tutkusu’’ ve ‘’Besin
Seçiciliği’’ davranışları arasında pozitif yönlü bir ilişki saptanmıştır (Sırasıyla;
r=0,329, r=0,485, r=0,178, r=0,232). ‘’Besin Heveslisi’’ olan çocuklarda ‘’Duygusal
Aşırı Yeme’’, ‘’Besinden Keyif Alma’’, ‘’İçme Tutkusu’’ ve ‘’Besin Seçiciliği’’
davranışlarının da daha sık olduğu görülmüştür. Çocukların ‘’Besin Heveslisi’’
davranışları ile ‘’Tokluk Heveslisi’’ ve ‘’Yavaş Yeme’’ davranışları arasında negatif
yönlü bir ilişki saptandı (Sırasıyla; r=-0,270, r=-0,217). ‘’Besin Heveslisi’’
çocuklarda daha az ‘’Tokluk Heveslisi’’ ve ‘’Yavaş Yeme’’ davranışları görüldüğü
saptanmıştır (Tablo 4.17).
Çalışmaya katılanların çocukların ‘’Duygusal Aşırı Yeme’’ davranışları ile
‘’Besinden Keyif Alma’’ ve ‘’Besin Seçiciliği’’ davranışları arasında pozitif yönlü
bir ilişki bulunmuştur (Sırasıyla; r=0,246, r=0,188). Çocukların ‘’Duygusal Aşırı
Yeme’’ davranışları ile ‘’Tokluk Heveslisi’’ davranışları arasında negatif yönlü bir
ilişki saptanmıştır (r=-0,124) (Tablo 4.17).
56
Çalışmaya katılanların çocukların ‘’Besinden Keyif Alma’’ davranışları ile
‘’Tokluk Heveslisi’’ ve ‘’Yavaş Yeme’’ davranışları arasında istatistiksel olarak
anlamlı negatif yönlü bir ilişki saptanmıştır (Sırasıyla; r=-0,398, r=-0,377).
Çocukların ‘’Besinden Keyif Alma’’ ve ‘’Besin Seçiciliği’’ davranışları arasında da
istatistiksel olarak çok güçlü olmamakla birlikte pozitif yönlü bir ilişki saptanmıştır
(r=0,409) (Tablo 4.17).
Çalışmaya katılanların çocukların ‘’İçme Tutkusu’’ davranışları ile ‘’Tokluk
Heveslisi’’ ve ‘’Duygusal Az Yeme’’ davranışları arasında pozitif yönlü bir ilişki
bulunmuştur (Sırasıyla; r=0,251, r=0,163) (Tablo 4.17).
Çalışmaya katılanların çocukların ‘’Tokluk Heveslisi’’ davranışları ile
‘’Yavaş Yeme’’ ve ‘’Duygusal Az Yeme’’ davranışları arasında pozitif yönlü bir
ilişki saptanmıştır (Sırasıyla; r=0,383, r=0,330). Çocukların ‘’Tokluk Heveslisi’’
davranışları ile ‘’Besin Seçiciliği’’ davranışları arasında negatif yönlü bir ilişki
bulunmuştur (r=-0,368) (Tablo 4.17).
Çalışmaya katılanların çocukların ‘’Yavaş Yeme’’ davranışları ile ‘’Duygusal
Az Yeme’’ davranışları arasında pozitif yönlü bir ilişki saptanmıştır (r=0,291).
‘’Yavaş Yeme’’ davranışları ile ‘’Besin Seçiciliği’’ davranışları arasında negatif
yönlü bir ilişki saptanmıştır (r=-0,138) (Tablo 4.17).
Karşılaştırılan alt gruplar içerisinde en kuvvetli ilişki ‘’Besin Heveslisi’’ alt
grubu ile ‘’Besinden Keyif Alma’’ alt grupları arasındaki pozitif yönlü ilişki
bulunmuştur (Tablo 4.17).
57
Tablo 4.17. CEBQ ölçeği alt gruplarının birbirleriyle ilişkilerine ilişkin korelasyon analizi
sonuçları
Duygusal
aşırı
yeme
Besinden
keyif
alma
İçme
tutkusu
Tokluk
heveslisi
Yavaş
yeme
Duygusal
az yeme
Besin
seçiciliği
Besin
heveslisi
R 0,329 0,485 0,178 -0,270 -0,217 -0,005 0,232
P 0,001 0,001 0,001 0,001 0,001 0,927 <0,001
N 315 315 315 315 315 315 315
Duygusal
aşırı yeme
R 0,246 0,065 -0,124 -0,066 0,000 0,188
P 0,001 0,252 0,028 0,245 0,994 0,001
N 315 315 315 315 315 315
Besinden
keyif alma
R 0,034 -0,398 -0,377 -0,104 0,409
P 0,545 0,001 0,001 0,065 0,001
N 315 315 315 315 315
İçme tutkusu
R 0,251 0,019 0,163 -0,045
P 0,001 0,734 0,004 0,425
N 315 315 315 315
Tokluk
heveslisi
R 0,383 0,330 -0,368
P 0,001 0,001 0,001
N 315 315 315
Yavaş yeme
R 0,291 -0,138
P 0,001 0,014
N 315 315
Duygusal az
yeme
R -0,107
P 0,057
N 315
CFQ ve CEBQ ölçekleri alt boyutlarının birbirleriyle ilişkilerine ilişkin
korelasyon analizi yapıldığında; çalışmaya katılan ebeveynlerin ‘’Algılanan
Sorumluluk’’ tutumları ile çocukların ‘’Besin heveslisi’’ davranışları arasında
istatistiksel olarak anlamlı, güçlü olmayan negatif yönde bir ilişki saptanmıştır (r=-
0,121) (Tablo 4.18).
Ebeveynlerin ‘’İzlem’’ tutumları ile CEBQ ölçeği alt grup puanları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (Tablo 4.18).
Ebeveynlerin ‘’Çocuk Ağırlığı Hakkında İlgi’’ tutumları ile çocukların
‘’Besin Heveslisi’’ ve ‘’Besinden Keyif Alma’’ davranışları arasında pozitif yönde
58
bir ilişki saptanmıştır (Sırasıyla; r=0,138, r=0,210). Ebeveynlerin ‘’Çocuk Ağırlığı
Hakkında İlgi’’ tutumları ile çocukların ‘’Tokluk Heveslisi’’, ‘’Yavaş Yeme’’ ve
‘’Duygusal Az Yeme’’ davranışları arasında negatif yönlü bir ilişki saptanmıştır
(Sırasıyla; r=-0,140, r=-0,129, r=-0,160) (Tablo 4.18)
Çalışmaya katılan ebeveynlerin ‘’Kısıtlama’’ tutumları ile çocukların ‘’Besin
Heveslisi’’, ‘’Tokluk Heveslisi’’ ve ‘’Duygusal Az Yeme’’ davranışları arasında
pozitif yönde bir ilişki saptanmıştır Sırasıyla; r=0,194, r=0,130, r=0,165) (Tablo
4.18).
Yine ebeveynlerin ‘’Yeme Baskısı’’ tutumları ile çocukların ‘’Besinden
Keyif Alma’’ davranışları arasında negatif yönde bir ilişki saptanmıştır (r=-0,191).
Ebeveynlerin ‘’Yeme Baskısı’’ tutumları ile çocukların ‘’Tokluk Heveslisi’’, ‘’Yavaş
Yeme’’ ve ‘’Duygusal Az Yeme’’ davranışları arasında pozitif yönde bir ilişki
bulunmuştur (Sırasıyla; r=0,172, r=0,204, r=0,204) (Tablo 4.18).
Karşılaştırılan alt gruplar arasında en kuvvetli ilişki ebeveynlerin ‘’Çocuk
Ağırlığı Hakkında İlgi’’ tutumları ile çocukların ‘’Besinden Keyif Alma’’
davranışları arasındaki pozitif korelasyonda görülmüştür (r=0,210) (Tablo 4.18).
59
Tablo 4.18. CFQ ve CEBQ ölçekleri alt gruplarının birbirleriyle ilişkilerine ilişkin korelasyon
analizi sonuçları
Algılanan
Sorumluluk
İzlem
Çocuk Ağırlığı
Hakkında İlgi
Kısıtlama
Yeme
Baskısı
Besin heveslisi
R -0,121 0,053 0,138 0,194 0,029
P 0,032 0,350 0,014 0,001 0,604
N 315 315 315 315 315
Duygusal aşırı
yeme
R 0,043 -0,004 0,046 0,048 -0,030
P 0,442 0,949 0,411 0,399 0,593
N 315 315 315 315 315
Besinden keyif
alma
R -0,015 0,041 0,210 0,027 -0,191
P 0,788 0,472 0,001 0,637 0,001
N 315 315 315 315 315
İçme tutkusu
R -0,030 -0,029 -0,025 0,071 0,072
P 0,591 0,602 0,665 0,209 0,200
N 315 315 315 315 315
Tokluk heveslisi
R 0,037 -0,006 -0,140 0,130 0,172
P 0,511 0,916 0,013 0,021 0,002
N 315 315 315 315 315
Yavaş yeme
R 0,036 -0,002 -0,129 0,042 0,204
P 0,523 0,973 0,022 0,453 <0,001
N 315 315 315 315 315
Duygusal az
yeme
R -0,030 0,075 -0,160 0,165 0,175
P 0,593 0,183 0,004 0,003 0,002
N 315 315 315 315 315
Besin seçiciliği
R -0,079 0,003 0,029 -0,039 -0,027
P 0,162 0,959 0,609 0,495 0,637
N 315 315 315 315 315
60
Çalışmaya katılan çocukların doğum haftaları ile CFQ ile CBEQ ölçek alt
grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Çocukların
hastaneye yatma durumları ile CFQ ile CBEQ ölçek alt grupları arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır.
Çalışmaya katılan çocukların ebeveynlerinin aylık gelir durumları ile CFQ ile
CBEQ ölçek alt grupları karşılaştırıldığında; ebeveynlerin ‘’Yeme Baskısı’’
tutumları ile aylık gelir grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
görülmüştür (p<0,05). Aylık geliri 2100 TL (Açlık sınırı: 2067 TL) ve daha düşük
olan ebeveynlerde ‘’Yeme Baskısı’’ tutumları, aylık geliri 6800 TL (Yoksulluk
sınırı: 6733 TL) ve daha yüksek olan ebeveynlere göre daha az görülmektedir (Tablo
4.19).
61
Tablo 4.19. Çalışmaya katılan çocukların CFQ ile CBEQ ölçek alt grup puanları bakımından
aylık gelir grupları arasındaki farklılıklara ilişkin sonuçların değerlendirilmesi
N Ort. Medyan Min. Max. SS
Sıra
Ort.
Ki-
Kare
P
Algılanan
Sorumluluk
2100lira ve daha
düşük
77 2,0 2 1 4 0,90 146,16
2100-6800lira arası 175 2,1 2 1 4 0,79 152,75 1,939 0,379
6800lira ve daha
fazlası
54 2,2 2 1 4 0,73 166,41
Toplam 306 2,1 2 1 4 0,81
İzlem
2100lira ve daha
düşük
77 1,3 1 1 4 0,73 145,54
2100-6800lira arası 175 1,3 1 1 5 0,62 151,25 5,377 0,068
6800lira ve daha
fazlası
54 1,4 1 1 3 0,57 172,13
Toplam 306 1,3 1 1 5 0,64
Çocuk Ağırlığı
Hakkında İlgi
2100lira ve daha
düşük
77 2,9 3 1 5 1,43 142,95
2100-6800lira arası 175 3,1 3 1 5 1,40 153,16 3,019 0,221
6800lira ve daha
fazlası
54 3,3 4 1 5 1,32 169,64
Toplam 306 3,1 3 1 5 1,40
Kısıtlama
2100lira ve daha
düşük
77 2,1 2 1 5 0,91 153,18
2100-6800lira arası 175 2,0 2 1 4 0,76 151,86 0,346 0,841
6800lira ve daha
fazlası
54 2,1 2 1 4 0,79 159,29
Toplam 306 2,1 2 1 5 0,81
Yeme Baskısı
2100lira ve daha
düşük
77 2,2 2 1 5 1,07 130,68
2100-6800lira arası 175 2,6 2 1 5 1,14 156,32 9,787 0,007
6800lira ve daha
fazlası
54 2,8 3 1 5 1,00 176,90
Toplam 306 2,5 2 1 5 1,11 İkili Karşılaştırma: 1-3
Besin heveslisi
2100lira ve daha
düşük
77 2,1 2 1 5 0,86 160,15
2100-6800lira arası 175 2,0 2 1 5 0,82 148,09 1,805 0,406
6800lira ve daha
fazlası
54 2,1 2 1 4 0,87 161,54
Toplam 306 2,0 2 1 5 0,84
Duygusal aşırı
yeme
2100lira ve daha
düşük
77 1,4 1 1 4 0,68 160,00
2100-6800lira arası 175 1,3 1 1 4 0,55 152,12 0,983 0,612
6800lira ve daha
fazlası
54 1,3 1 1 4 0,61 148,69
Toplam 306 1,3 1 1 4 0,59
62
Tablo 4.19. devamı
N Ort. Medyan Min. Max. SS
Sıra
Ort.
Ki-
Kare
P
Besinden keyif
alma
2100lira ve daha
düşük
77 2,6 3 1 5 1,14 154,82
2100-6800lira arası 175 2,6 2 1 5 1,10 150,43 0,727 0,695
6800lira ve daha
fazlası
54 2,7 3 1 5 1,03 161,56
Toplam 306 2,6 3 1 5 1,09
İçme tutkusu
2100lira ve daha
düşük
77 2,7 3 1 5 1,27 160,80
2100-6800lira arası 175 2,6 2 1 5 1,23 152,29 0,909 0,635
6800lira ve daha
fazlası
54 2,5 2 1 4 0,88 147,01
Toplam 306 2,6 2 1 5 1,19
Tokluk
heveslisi
2100lira ve daha
düşük
77 3,2 3 2 5 0,82 152,31
2100-6800lira arası 175 3,2 3 1 5 0,90 154,23 0,033 0,984
6800lira ve daha
fazlası
54 3,1 3 1 5 0,97 152,83
Toplam 306 3,2 3 1 5 0,89
Yavaş yeme
2100lira ve daha
düşük
77 2,9 3 1 5 1,40 151,43
2100-6800lira arası 175 2,9 3 1 5 1,19 153,49 0,110 0,947
6800lira ve daha
fazlası
54 2,9 3 1 5 1,20 156,49
Toplam 306 2,9 3 1 5 1,24
Duygusal az
yeme
2100lira ve daha
düşük
77 3,3 3 1 5 1,20 162,64
2100-6800lira arası 175 3,2 3 1 5 1,06 150,90 1,220 0,543
6800lira ve daha
fazlası
54 3,1 3 1 5 1,00 148,89
Toplam 306 3,2 3 1 5 1,08
Besin seçiciliği
2100lira ve daha
düşük
77 2,6 2 1 5 1,15 153,66
2100-6800lira arası 175 2,5 2 1 5 1,10 153,70 0,007 0,997
6800lira ve daha
fazlası
54 2,5 3 1 5 1,06 152,64
Toplam 306 2,5 2 1 5 1,10
63
Çalışmaya katılan çocuklarda öncelikli bakım veren kişiler ile CFQ ile CBEQ
ölçek alt grupları karşılaştırıldığında; çocukların ‘’Yavaş Yeme’’ davranışı ile
çocukların öncelikli bakımından annenin ilgilenmesi durumu arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır (p=0,033). Öncelikli bakımı anneden alan
çocuklarında ‘’Yavaş Yeme’’ davranışı, bakımı anneden almayan çocuklara göre
anlamlı olarak daha düşük görüldüğü bulunmuştur (z skoru:-2,128).
Çalışmaya katılanların aile tipi (çekirdek aile veya geniş aile) ile CFQ ile
CBEQ ölçek alt grupları karşılaştırıldığında; ebeveynlerin ‘’Yeme Baskısı’’
tutumları ile aile tipleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır
(p=0,037). Geniş ailelerde yaşayan çocukların ebeveynlerinin ‘’Yeme Baskısı’’
tutumları, çekirdek ailelerde yaşayan çocukların ebeveynlerine göre anlamlı olarak
düşük bulunmuştur (z skoru:-2,083).
Anne sütü kullanım süreleri ile CFQ ile CBEQ ölçek alt grupları
karşılaştırıldığında; anne sütü kullanma süreleri ile CFQ ile CBEQ ölçek alt grupları
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır.
Hazır mama kullanımı ile CFQ ile CBEQ ölçek alt grupları
karşılaştırıldığında; hazır mama kullanımı ile ebeveynlerin ‘’İzlem’’ ve ‘’Kısıtlama’’
tutumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır (sırasıyla;
p=0,007, p=0,011). Hazır mama kullanan çocukların ebeveynlerinde hazır mama
kullanmayan çocukların ebeveynlerine kıyasla daha fazla ‘’İzlem’’ tutumları
görüldüğü saptanmıştır (z skoru:-2,696). Tam tersine hazır mama kullanan
çocukların ebeveynlerinde hazır mama kullanmayan çocukların ebeveynlerine
kıyasla daha az ‘’Kısıtlama’’ tutumları görüldüğü saptanmıştır (z skoru:-2,552).
CEBQ ölçek alt gruplarından çocukların ‘’İçme Tutkusu’’ davranışı ile hazır mama
kullanım durumları arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuştur
(p=0,045). Hazır mama kullanan çocuklarda ‘’İçme Tutkusu’’ davranışları, hazır
mama kullanmayan çocuklara göre anlamlı olarak yüksek saptanmıştır (z skoru:-
2,007) (Tablo 4.20).
64
Tablo 4.20. Çalışmaya katılan çocukların CFQ ile CBEQ ölçek puanları ile hazır mama
kullanım durumu arasındaki farklılıklara ilişkin sonuçların değerlendirilmesi
N Ort. Medyan Min. Max. SS Sıra Ort. Z P
Algılanan
Sorumluluk
Evet 120 2,1 2 1 4 0,76 158,54
-0,088 0,930
Hayır 195 2,1 2 1 4 0,83 157,67
Toplam 315 2,1 2 1 4 0,81
İzlem
Evet 120 1,4 1 1 4 0,64 171,38
-2,696 0,007
Hayır 195 1,3 1 1 5 0,63 149,77
Toplam 315 1,3 1 1 5 0,64
Çocuk Ağırlığı
Hakkında İlgi
Evet 120 3,1 3 1 5 1,40 158,32
-0,049 0,961
Hayır 195 3,0 3 1 5 1,39 157,81
Toplam 315 3,0 3 1 5 1,39
Kısıtlama
Evet 120 1,9 2 1 5 0,81 142,66
-2,552 0,011
Hayır 195 2,1 2 1 4 0,79 167,44
Toplam 315 2,1 2 1 5 0,80
Yeme Baskısı
Evet 120 2,5 2 1 5 1,16 151,98
-0,954 0,340
Hayır 195 2,6 2 1 5 1,11 161,71
Toplam 315 2,5 2 1 5 1,13
Besin heveslisi
Evet 120 2,1 2 1 5 0,87 165,56
-1,254 0,210
Hayır 195 2,0 2 1 5 0,82 153,35
Toplam 315 2,0 2 1 5 0,84
Duygusal aşırı
yeme
Evet 120 1,4 1 1 4 0,58 160,39
-0,457 0,648
Hayır 195 1,3 1 1 4 0,60 156,53
Toplam 315 1,3 1 1 4 0,59
Besinden keyif
alma
Evet 120 2,7 3 1 5 1,13 167,02
-1,431 0,152
Hayır 195 2,5 2 1 5 1,06 152,45
Toplam 315 2,6 3 1 5 1,09
İçme tutkusu
Evet 120 2,8 3 1 5 1,16 170,67
-2,007 0,045
Hayır 195 2,5 2 1 5 1,19 150,21
Toplam 315 2,6 2 1 5 1,19
Tokluk
heveslisi
Evet 120 3,2 3 1 5 0,84 165,07
-1,153 0,249
Hayır 195 3,1 3 1 5 0,92 153,65
Toplam 315 3,1 3 1 5 0,89
Yavaş yeme
Evet 120 3,0 3 1 5 1,25 166,37
-1,314 0,189
Hayır 195 2,8 3 1 5 1,25 152,85
Toplam 315 2,9 3 1 5 1,25
Duygusal az
yeme
Evet 120 3,3 3 1 5 1,05 163,87
-0,936 0,349
Hayır 195 3,1 3 1 5 1,12 154,39
Toplam 315 3,2 3 1 5 1,09
Besin seçiciliği
Evet 120 2,6 2 1 5 1,13 164,16
-0,982 0,326
Hayır 195 2,5 2 1 5 1,09 154,21
Toplam 315 2,5 2 1 5 1,11
65
Ek gıdaya başlama zamanları ile CFQ ile CBEQ ölçek alt grupları
karşılaştırıldığında; çocukların ‘’Besinden Keyif Alma’’ davranışları ile ek gıdaya
başlama zamanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır
(p=0,026). Ek gıdaya 6 aydan önce başlayan çocuklarda ‘’Besinden Keyif Alma’’
davranışı, ek gıdaya 6 aydan sonra başlayan çocuklara göre anlamlı olarak daha fazla
saptanmıştır (z skoru:-2,223).
Abur cubur tüketimi ile CFQ ile CBEQ ölçek alt grupları karşılaştırıldığında;
ebeveynlerin ‘’Kısıtlama’’ tutumları ile çocukların abur cubur yeme durumları
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır (p=0,01). Abur cubur
yiyen çocukların ebeveynlerde abur cubur yemeyen çocukların ebeveynlerine kıyasla
anlamlı olarak daha düşük ‘’Kısıtlama’’ tutumları görüldüğü saptanmıştır. (z skoru:-
3,199). Yine çocukların ‘’İçme Tutkusu’’ ve ‘’Tokluk Heveslisi’’ davranışları ile
abur cubur yeme durumları arasında anlamlı bir farklılık saptanmıştır (p=0,001)
(p=0,026). Abur cubur tüketen çocuklarda tüketmeyenlere kıyasla anlamlı olarak
daha yüksek ‘’İçme Tutkusu’’ ve ‘’Tokluk Heveslisi’’ davranışları görüldüğü
saptanmıştır (Sırasıyla; z skoru:-3,653, z skoru:-2,219) (Tablo 4.21).
66
Tablo 4.21. Çalışmaya katılan çocukların CFQ ile CBEQ ölçek alt grup puanları bakımından
abur cubur tüketme durumları arasındaki farklılıklara ilişkin sonuçların değerlendirilmesi
N Ort. Medyan Min. Max. SS Sıra Ort. Z P
Algılanan
Sorumluluk
Evet 264 2,1 2 1 4 0,80 159,53
-0,725 0,468
Hayır 51 2,0 2 1 4 0,82 150,10
Toplam 315 2,1 2 1 4 0,81
İzlem
Evet 264 1,3 1 1 4 0,55 155,80
-1,288 0,198
Hayır 51 1,5 1 1 5 0,95 169,41
Toplam 315 1,3 1 1 5 0,64
Çocuk Ağırlığı
Hakkında İlgi
Evet 264 3,1 3 1 5 1,39 158,30
-0,137 0,891
Hayır 51 3,0 3 1 5 1,42 156,43
Toplam 315 3,0 3 1 5 1,39
Kısıtlama
Evet 264 2,0 2 1 5 0,80 151,37
-3,199 0,001
Hayır 51 2,4 2 1 4 0,77 192,32
Toplam 315 2,1 2 1 5 0,80
Yeme Baskısı
Evet 264 2,5 2 1 5 1,16 157,32
-0,313 0,754
Hayır 51 2,5 2 1 5 0,95 161,53
Toplam 315 2,5 2 1 5 1,13
Besin heveslisi
Evet 264 2,1 2 1 5 0,85 161,04
-1,462 0,144
Hayır 51 1,9 2 1 4 0,82 142,26
Toplam 315 2,0 2 1 5 0,84
Duygusal aşırı
yeme
Evet 264 1,4 1 1 4 0,61 159,47
-0,817 0,414
Hayır 51 1,3 1 1 3 0,49 150,38
Toplam 315 1,3 1 1 4 0,59
Besinden keyif
alma
Evet 264 2,6 2 1 5 1,07 156,80
-0,551 0,582
Hayır 51 2,7 3 1 5 1,19 164,20
Toplam 315 2,6 3 1 5 1,09
İçme tutkusu
Evet 264 2,7 3 1 5 1,19 165,95
-3,653 0,001
Hayır 51 2,1 2 1 5 1,02 116,84
Toplam 315 2,6 2 1 5 1,19
Tokluk
heveslisi
Evet 264 3,2 3 1 5 0,86 162,69
-2,219 0,026
Hayır 51 2,9 3 1 5 1,01 133,71
Toplam 315 3,1 3 1 5 0,89
67
Tablo 4.21. devamı
N Ort. Medyan Min. Max. SS Sıra Ort. Z P
Yavaş yeme
Evet 264 2,9 3 1 5 1,24 158,03
-0,012 0,990
Hayır 51 2,9 3 1 5 1,31 157,86
Toplam 315 2,9 3 1 5 1,25
Duygusal az
yeme
Evet 264 3,2 3 1 5 1,07 160,84
-1,312 0,190
Hayır 51 3,0 3 1 5 1,18 143,32
Toplam 315 3,2 3 1 5 1,09
Besin seçiciliği
Evet 264 2,5 2 1 5 1,11 157,53
-0,218 0,828
Hayır 51 2,6 2 1 5 1,12 160,44
Toplam 315 2,5 2 1 5 1,11
Çalışmaya katılanların çocukların Vücut Kitle İndeksi SDS’leri ile CFQ ve
CEBQ ölçek alt grupları karşılaştırıldığında; CFQ ölçeği alt gruplarından
ebeveynlerin ‘’Çocuk Ağırlığı Hakkında İlgi’’ tutumları ile VKİ SDS grupları
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır (p=0,006). VKİ SDS’si
+2’nin üzerinde olan çocukların ebeveynlerinde diğer gruplara kıyasla ‘’Çocuk
Ağırlığı Hakkında İlgi’’ tutumu anlamlı olarak daha düşük saptanmıştır. CEBQ
ölçeği alt gruplarından ‘’Besin Heveslisi’’ ve ‘’Besinden Keyif Alma’’ davranışları
ile VKİ SDS’leri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuştur.
(Sırasıyla; p=0,040, p=0,001). VKİ SDS’si +2’nin üzerinde olan çocuklarda VKİ
SDS’si -2’nin altında olan çocuklara göre daha fazla ‘’Besin Heveslisi’’ davranışı
görüldüğü saptanmıştır. VKİ SDS’si +2’nin üzerinde olan çocuklarda diğer gruplara
göre anlamlı olarak daha fazla ’Besinden Keyif Alma’’ davranışı görülmüştür (Tablo
4.22).
68
Tablo 4.22. Çalışmaya katılan ebeveynlerin CFQ ile CBEQ ölçek alt grup puanları bakımından
çocuklarının VKİ SDS grupları arasındaki farklılıklara ilişkin sonuçların değerlendirilmesi
N Ort. Medyan Min. Max. SS Sıra Ort. Ki-Kare P
Algılanan
Sorumluluk
-2 sds'nin
altında
28 1,96 2 1 4 0,96 141,54
1,625 0,444
-2 ile 2 sds
arasında
271 2,07 2 1 4 0,80 158,77
2 sds'nin
üzerinde
16 2,19 2 1 3 0,66 173,78
Toplam 315 2,07 2 1 4 0,81
İzlem
-2 sds'nin
altında
28 1,32 1 1 3 0,61 158,27
0,001 1,000
-2 ile 2 sds
arasında
271 1,32 1 1 5 0,63 157,95
2 sds'nin
üzerinde
16 1,38 1 1 4 0,81 158,34
Toplam 315 1,32 1 1 5 0,64
Çocuk
Ağırlığı
Hakkında İlgi
-2 sds'nin
altında
28 3,07 3 1 5 1,44 159,91
10,400 0,006
-2 ile 2 sds
arasında
271 3,11 3 1 5 1,38 161,94
2 sds'nin
üzerinde
16 1,94 2 1 4 1,12 88,00
Toplam 315 3,05 3 1 5 1,39 PostHoc:1-3; 2-3
Kısıtlama
-2 sds'nin
altında
28 2,14 2 1 4 0,93 163,5
1,422 0,491
-2 ile 2 sds
arasında
271 2,06 2 1 5 0,80 158,83
2 sds'nin
üzerinde
16 1,81 2 1 3 0,54 134,38
Toplam 315 2,06 2 1 5 0,80
Yeme Baskısı
-2 sds'nin
altında
28 2,18 2 1 5 1,22 124,38
4,742 0,093
-2 ile 2 sds
arasında
271 2,55 2 1 5 1,11 160,66
2 sds'nin
üzerinde
16 2,69 3 1 5 1,20 171,72
Toplam 315 2,52 2 1 5 1,13
Besin
heveslisi
-2 sds'nin
altında
28 1,89 2 1 5 1,03 134,57
6,450 0,040
-2 ile 2 sds
arasında
271 2,02 2 1 4 0,80 157,86
2 sds'nin
üzerinde
16 2,56 2 1 5 1,09 201,38
Toplam 315 2,04 2 1 5 0,84 PostHoc:1-3
Duygusal
aşırı yeme
-2 sds'nin
altında
28 1,50 1 1 4 0,79 170,04
3,169 0,205
-2 ile 2 sds
arasında
271 1,35 1 1 4 0,58 158,42
2 sds'nin
üzerinde
16 1,13 1 1 2 0,34 129,88
Toplam 315 1,35 1 1 4 0,59
69
Tablo 4.22. devamı
N Ort. Medyan Min. Max. SS Sıra Ort. Ki-Kare P
Besinden
keyif alma
-2 sds'nin
altında
28 2,29 2 1 5 1,05 130,16
13,890 0,001
-2 ile 2 sds
arasında
271 2,58 3 1 5 1,07 156,58
2 sds'nin
üzerinde
16 3,56 4 2 5 1,03 230,75
Toplam 315 2,61 3 1 5 1,09 PostHoc:1-3; 2-3
İçme tutkusu
-2 sds'nin
altında
28 2,57 2 1 5 1,37 151,66
1,234 0,539
-2 ile 2 sds
arasında
271 2,61 2 1 5 1,15 157,31
2 sds'nin
üzerinde
16 3,00 3 1 5 1,41 180,75
Toplam 315 2,62 2 1 5 1,19
Tokluk
heveslisi
-2 sds'nin
altında
28 3,32 3 2 5 0,82 175,52
3,089 0,213
-2 ile 2 sds
arasında
271 3,14 3 1 5 0,90 157,93
2 sds'nin
üzerinde
16 2,88 3 2 5 0,96 128,50
Toplam 315 3,14 3 1 5 0,89
Yavaş yeme
-2 sds'nin
altında
28 3,29 4 1 5 1,38 185,71
3,218 0,200
-2 ile 2 sds
arasında
271 2,86 3 1 5 1,24 155,89
2 sds'nin
üzerinde
16 2,69 3 1 5 1,20 145,22
Toplam 315 2,89 3 1 5 1,25
Duygusal az
yeme
-2 sds'nin
altında
28 2,75 3 1 5 1,14 124,05
4,648 0,098
-2 ile 2 sds
arasında
271 3,23 3 1 5 1,08 161,31
2 sds'nin
üzerinde
16 3,19 3 1 5 1,05 161,41
Toplam 315 3,18 3 1 5 1,09
Besin
seçiciliği
-2 sds'nin
altında
28 2,54 2 1 5 1,07 158,34
0,258 0,879
-2 ile 2 sds
arasında
271 2,53 2 1 5 1,10 157,33
2 sds'nin
üzerinde
16 2,69 3 1 5 1,25 168,75
Toplam 315 2,54 2 1 5 1,11
Çalışmamızda ölçeklerin güvenirlik analizi sonuçlarında ölçeklerin
Cronbach's Alpha değerlerinin 0,7’nin üzerinde olduğu görülmektedir (Tablo 4.23).
70
Tablo 4.23.Ölçeklerin güvenirlik analizi sonuçları
Cronbach's Alpha N of Items
CFQ 0,724 21
CEBQ 0,744 34
71
5. TARTIŞMA
Bu çalışma okul öncesi dönemde ebeveynlerin çocukları besleme
uygulamaları ile çocukların yeme davranışları arasındaki ilişkinin araştırılması
amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla annelerin besleme davranışlarını belirlemek için
“Çocuk Besleme Uygulamaları (CFQ-Child Feeding Questionnaire) Ölçeği” ve
çocuk yemek yeme davranışlarının belirlemek için “Çocukların Yeme Davranışı
(CEBQ-Child Eating Behavior Questionnaire) Ölçeği” kullanılmıştır. Ebeveynlerin
beslenme üzerine algılanan sorumluluğu arttıkça çocukların besin hevesliliğinde
azalma; ebeveynlerin çocuk ağırlığı hakkında ilgisi arttıkça çocuklarda besin
hevesliliği ve besinden keyif almanın arttığı, tokluk hevesliliği, yavaş yeme,
duygusal az yeme davranışlarının daha az görüldüğü; ebeveynlerde kısıtlama
davranışı arttıkça çocukların besin hevesliliği, tokluk hevesliliği ve duygusal az yeme
davranışlarının arttığı; ebeveynlerin yeme baskısı arttıkça tokluk hevesliliği, yavaş
yeme ve duygusal az yeme davranışlarının arttığı, besinden keyif alma davranışının
azaldığı bulunmuştur. VKİ, SDS’si +2’nin üzerinde olan çocukların ebeveynlerinin
çocuk ağırlığı hakkında ilgisinin daha az olduğu, çocuklarda ise besin hevesliliği ve
besinden keyif alma davranışlarının daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu davranış
modellerinin daha yüksek vücut ağırlığı ile ilişkisi olduğu saptanmıştır.
Çalışmaya katılan çocukların VKİ’lerine bakıldığında katılımcıların
%5,1’inin +2 SDS’nin üzerinde olduğu ve %8,9’unun da -2 SDS’nin altında olduğu
görülmüştür. TNSA 2018 verilerine göre Türkiye’de 5 yaş altı çocukların %6’sı
yaşıtlarına göre bodur, %2’si yaşıtlarına göre zayıf %2’si düşük kilolu ve %8’i fazla
kiloludur (31). Dünyada çocukluk çağı obezite prevalansı 1990’da %4,2 den 2010
yılında %6,7 ye çıkmıştır (94). Çalışmamızda fazla kilolu olma sıklığı Türkiye
ortalamasına göre düşük, düşük kilolu olma sıklığı Türkiye ortalamasından yüksek
saptanmıştır.
Çalışmaya katılan çocukların ortalama 18 ay boyunca anne sütü aldıkları
görülmektedir. Çocukların %21,9’u (n=69) 12 aydan daha az süre anne sütü
almışken, 24 ay anne sütü alan çocuk sıklığı %27 saptanmıştır. Ek gıdaya başlama
zamanı ortalama 6 ay saptanmakla birlikte %20,3 çocuk 6 aydan önce ek gıdalara
başlamıştır. Yine TNSA 2018 verilerine bakıldığında 6 aylıktan küçük çocukların
sadece %41’inin sadece anne sütü ile beslendiği saptanmıştır. 6 aydan küçük
72
çocukların sadece anne sütü ile beslenmesi gerektiği önerisine rağmen çocukların
%23’ü anne sütü olmayan diğer sütlerden almakta ve çocukların %12’si anne sütüne
ilave ek gıdalar almaktadır. Çocukların %85’i 6-8. ayda katı, yarı katı, yumuşak ek
gıdalar ile beslenmekte; sadece %34 ü 2. yaş doğum gününe kadar anne sütü ile
beslenmektedir (31). TNSA verilerine göre ortanca anne sütü ile beslenme süresi
16,7 ay olarak saptanmıştır. Bizim çalışmamamızda ortalama anne sütü alma süresi
18 ay olarak saptanmıştır.
Çalışmaya katılan ebeveynlerin %66,7’sinin çocuğunun kilosunu ‘’Normal’’
olarak, %24,8’inin ‘’Zayıf’’ olarak, %4,1’inin ‘’Aşırı Zayıf’’ olarak ve %4,4’ünün
ise ‘’Şişman’’ olarak algıladığı görülmüştür. Annelerin çocuklarının vücut
ağırlıklarına yönelik algılarına anlamaya yönelik olarak Ankara’da yapılan bir
çalışmada; annelerin çocukların vücut ağırlığına yönelik algıları sorulmuş, çocuklar
genel olarak normal olarak değerlendirilmiştir. Bununla birlikte annelerin %17,6’sı
0-1 yaşta çocuğunu hafif şişman bulurken, 2-3 yaşta %11,8’i, 3-4 yaşta %12,9’u, 5
yaş ve üzerinde ise %12,2’si çocuğunu zayıf olarak değerlendirmiştir (6).
Çalışmamızda çocuğunu “Aşırı Zayıf” olarak algılayan ebeveynlerin %23,1’nin
çocuğunun VKİ değeri -2 SDS’nin altında ve %76,9’unun VKİ SDS değeri -2 ile +2
arasındadır. Ebeveynlerden çocuğunu “Şişman” olarak algılayanların %57,1’inin
çocuğunun VKİ SDS değeri -2 ile +2 arasında iken %42,9’unun VKİ SDS değeri
+2’nin üzerindedir. Buradan yola çıkarak ebeveynlerin çocuklarının kilosunu
genellikle olduğundan düşük algıladığı düşünülmektedir. Benzer şekilde
Çanakkale’de 2-14 yaş arası çocuklarda yapılan bir çalışmada; ebeveynlerin
%36,7’sinin çocukları görsel olarak VKİ’lerine göre olduğundan daha zayıf
algıladığını göstermiştir (95). Aileleri tarafından yeme bozukluğu olduğu düşünülen
çocuklarda yapılan bir çalışmada, çalışmaya katılanlar arasında 2 yaşa kadar 5.
persentil altında kilosu olanların oranı sadece %11 saptanmıştır (96). Yine pek çok
çalışmada %32-%90 arasında ebeveynin çocuklarının ağırlıklarını yanlış algıladıkları
görülmüştür (97–99). Tam tersi olarak ise, Lee ve arkadaşlarının yaptığı bir
çalışmada, ailenin iştah durumu ile ilgili saptamalarına güvenmek gerektiği ve buna
göre beslenme durumu düzenlenmesi gerektiği vurgulanmıştır (100). Bizim
çalışmamızda çocuklarını zayıf olarak değerlendiren ebeveynlerin büyük kısmının
çocuklarının vücut ağrılığının yaşıtlarına göre normal sınırlarda olduğu saptanmıştır.
73
Araştırmaya katılan ebeveynlerin “Çocuk Besleme Anketine (CFQ)” verilen
cevaplar incelendiğinde ebeveynlerin %70’ten fazlasının çocuklarının beslenmesini
takip ettiği görülmüştür. Yine annelerin %48,6’sı çocuklarının doğru besinleri tercih
etmesinden her zaman kendini sorumlu tutmakta ve çocuklarının yediği şekerli
(%78,4), abur cubur (%88,1) ve yağ içeriği yüksek besinleri (%83,2) kısıtlamadığı
saptanmıştır. Ankara’da yapılan bir çalışmada da benzer sonuçlar ortaya çıkmıştır.
Yapılan çalışmada genel olarak annelerin çocuklarının yeme davranışlarını kontrol
etmeye çalıştıkları ve annelerin çocuk yemek yerken yanında bulunmaları
gerektiğini, kontrol etmezlerse çocuğun gereğinden daha az ya da daha çok
yiyeceğini düşündüğü saptanmıştır (6). Çalışmamızda %30,8 anne çocuğunun kilolu
olması konusunda endişeli olduğunu belirtmiştir. İngiltere’de yapılan bir çalışmada
okul öncesi eğitimi alan 5 yaş altı çocuklarda uygun gıdalarla dengeli ve sağlıklı
beslenmenin ilgi ve destek gerektirdiği sonucuna varılmıştır (4). Yine Çin’de yapılan
bir çalışmada da anaokulu tabanlı beslenme eğitiminin okul öncesi çocukların
beslenmelerinde ve kendi kişisel beslenme alışkanlıklarında faydalı değişiklikler
meydana getirdiği ve annelerin de yaşam biçimini beslenme konusunda olumlu
yönde değiştirdiği bulunmuştur (5). Çalışmamıza katılan annelerin yeme konusunda
çocukları kısıtladığı ve baskı kurdukları gözükmektedir. Almanya’da 982 anne ile
yapılan bir çalışmada annelerin bir bölümünün çocuklarının beslenmesini kontrol
etmek için yeme baskısı ve kısıtlama davranışını sıklıkla kullandığı gösterilmiştir
(101). Camcı ve arkadaşlarının CFQ ölçeği Türkiye geçerlilik çalışmasında da
annelerin kısıtlama ve yeme baskısı kullandığını göstermiştir (81). Amerika’da
yapılan bir çalışma da çocuklarının kilosu hakkında endişe duyan anneler çocuklarını
daha fazla kontrol altında tutmak istediği gösterilmiştir (102). ABD’de yapılan bir
gözlemsel çalışmada ev ortamında ebeveynlerin zamanlarının çoğunda çocuklarına
istediklerini sormaksızın besin sunduğu, ebeveynlerin %85’inin çocuklarının daha
fazla yemesi için uğraştığı görülmüştür (103). Anneler çocukları yemek yerken
çocuğa çok fazla uyarı yapmamalı ve ısrarda bulunmamalıdır. Bir çalışmada, çeşitli
sosyoekonomik ve etnik kökenden gelen annelerin çocuklarının tok olduğunu
söylediği zaman onlara inanmadıkları bildirilmiştir (104). Ebeveynler baskı kurarak
çocuklarına doygunluk noktasına ulaşmasını ve tokluk sinyallerini fark
74
edememelerine yol açabilirler. Ebeveynlerinde yeme baskısı olan çocuklarda daha
sık yeme problemleri oluşabilmektedir (105).
Çalışmamızda anne besleme davranış tutumlarının kendi arasında kolerasyon
değerlendirmeleri yapıldığında; çocuk besleme konusunda algılanan sorumluluğu
yüksek ebeveynlerin çocuk ağırlığı hakkında ilgisinin de daha yüksek olduğu ve daha
fazla yeme baskısı yaptıkları; çocuk ağırlığı hakkında ilgisi yüksek ebeveynlerin,
çocukları daha fazla kısıtladığı; yine yeme baskısı yüksek ebeveynlerde daha fazla
kısıtlama davranışı görüldüğü saptanmıştır. Özdoğan ve arkadaşlarının Ankara’da
yaptığı çalışmada, ebeveynlerin çocuğun düşük ağırlıklı olması endişesi ile yeme
baskısı arasında pozitif korelasyon bulunmuştur. Aynı çalışmada çalışmamıza benzer
şekilde annelerin yeme baskısı ile kısıtlama ve çocuk ağırlığı hakkındaki ilgi
davranışları arasında pozitif yönlü ilişki olduğu görülmüştür (6). İspanya CFQ ölçeği
geçerlik ve güvenilirliği için yapılan bir çalışmada da çocuk ağırlığı hakkındaki ilgi
ile kısıtlama ve yeme baskısı pozitif yönlü ilişki göstermektedir (106). İstanbul’da 61
obez ve 61 normal vücut ağrılığı olan okul öncesi çocukta ebeveyn tutumları ile
obezite arasındaki ilişkinin kıyaslandığı bir çalışmada kısıtlama ve yeme baskısı
davranışlarının birlikteliği gösterilmiştir (107). Avusturalya’da 2-4 yaş aralığında
çocuğa sahip 183 anne ile yapılan çalışmada; çocuğun düşük ağırlıklı olması endişesi
ile annelerin yeme baskısı ve kısıtlama ile çocuğun fazla kilolu olma endişesi ve
çocukların besin seçiciliği ile annenin yeme baskısı pozitif ilişkili bulunmuştur (108).
CFQ ölçeği Türkiye geçerlilik çalışmasında annelerin algılanan sorumluluk tutumları
ile ağırlık hakkında ilgi, yeme baskısı ve izlem tutumları arasında pozitif yönde bir
ilişki saptanmıştır. Aynı çalışmada annelerin yeme baskısı tutumu ile izlem ve
kısıtlama tutumları arasında da pozitif ilişki bulunmuştur (90). Malatya’da 158 anne
ile CFQ ölçek uygulanabilirliğine yönelik olarak yapılan bir çalışmada algılanan
sorumluluk ile çocuk ağırlığı hakkında ilgi arasında pozitif ilişki saptanmıştır. Aynı
çalışmada annelerin kısıtlama tutumu ile algılanan sorumluluk ve çocuğun ağırlığı
hakkında ilgi tutumları; yeme baskısı tutumu ile algılanan sorumluluk, çocuk ağırlığı
hakkında ilgi ve kısıtlama tutumları arasında ilişki saptanmıştır (109). İsveç’te 478
ebeveyn ile yapılan bir çalışmada; ebeveynlerin sınırlama davranışı, çocuklarının
besin tercihlerinden daha çok ebeveynlerin çocuklarının ağırlıklarından endişe
duymaları ile ilişkili bulunmuştur. Bu çalışmada iştahsız ve besin seçen çocuğa sahip
75
ebeveynlerde daha fazla yeme baskısı görülürken, çocuklarının fazla kilolu
olmasından endişe duyan ebeveynlerin daha fazla sınırlayıcı davrandığı saptanmıştır
(105). Yapılan diğer çalışmalarda zayıf çocuğa sahip ebeveynler çocuklarına daha
çok yeme baskısı yapmakta iken; kilolu ve şişman çocuğa sahip ebeveynler daha az
yeme baskısı yapmaktadır ve daha fazla yiyecek yasaklamaktadır (89,90).
Çalışmamızda da şu ana kadar literatürde olan sonuçlara benzer sonuçlar elde
edilmiştir.
Çalışmaya katılan ebeveynlerin çocukların yeme davranışı anketi (CEBQ)
yanıtları incelendiğinde duygusal aşırı yeme sorularına ebeveynlerin %80 den
fazlasının asla yanıtını verdiği görülmüştür. Ebeveynlerin %79,7’si izin verilirse
çocuğum tüm zamanını yemek yiyerek geçirir ifadesine asla yanıtını vermiştir.
Besinden keyif alma davranışına yönelik sorulan sorularda yalnızca %7 ebeveyn
çocuğum çok iştahlıdır ifadesine, %6 ebeveyn çocuğum yemekleri hızlı tüketir
ifadesine, %9,2 ebeveyn, çocuğum yemeğe önem verir ifadesine %13 ebeveyn
çocuğum yemek yemekten hoşlanır ifadesine her zaman yanıtını vermiştir. Bu
besinden keyif alma davranışının az görüldüğünü düşündürebilir. Benzer şekilde
tokluk hevesliliğine yönelik sorulan sorulardan çocuğum yemek sonunda tabağında
yemek bırakır ifadesine %8,6; çocuğum çabuk doyar ifadesine %6,7; çocuğum
yemeğini bitirmeden doyar ifadesine 8,3, çocuğum yemekten önce aperatif birşeyler
yedi ise yemek yemez ifadesine %9,5 ebeveyn asla cevabı vermiştir. Özdoğan’ın
Ankara’da yaptığı çalışmada da duygusal aşırı yeme davranışı ile ilgili sorulara
yüksek oranda ‘Asla’ yanıtı verilmiştir (6). Erkorkmaz ve arkadaşlarının CEBQ
ölçeği ile yaptığı bir çalışmada da yeme davranış ölçeği alt gruplarından en az puanı
duygusal aşırı yeme alt grubu almıştır (110). İsveç’te CEBQ ölçeği kullanılarak
yapılan bir çalışmada duygusal aşırı yeme davranışına en az oranda rastlanmışken,
besinden keyif alma davranışı en sık rastlanan davranış olmuştur (105,111).
Çocukların yeme davranışları kendi aralarında kıyaslandığında yüksek iştah
ile ilişkili olabilecek besin hevesliliği, besinden keyif alma, duygusal aşırı yeme
davranışları arasında ve düşük iştah ile ilişkili olabilecek tokluk hevesliliği, duygusal
az yeme ve yavaş yeme davranışları arasında birliktelik beklenebilir. Bizim
çalışmamızda da besin hevesliliği ile duygusal aşırı yeme, besinden keyif alma ve
besin seçiciliği davranışları arasında pozitif yönlü bir ilişki saptanmışken besin
76
hevesliliği ile tokluk hevesliliği ve yavaş yeme arasında negatif yönlü ilişki
saptanmıştır. Ayrıca besinden keyif alma davranışı ile besin seçiciliği arasında pozitif
yönde bir ilişki saptanmıştır. İştahsızlık ile ilişkili olabilecek davranışlardan tokluk
hevesliliği, yavaş yeme, içme tutkusu ve duygusal az yeme davranışları arasında
pozitif yönde bir ilişki saptanmışken bu davranışlar ile yüksek iştah ilişkili olabilen
besin hevesliliği, duygusal aşırı yeme ve besinden keyif alma davranışları arasında
negatif bir ilişki saptanmıştır. Özdoğan ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada besin
seçiciliği ile tokluk hevesliliği ve yavaş yeme davranışları arasında pozitif yönlü
ilişki olduğu gösterilmiştir. Bizim çalışmamızda bu gruplar arasında negatif ilişki
saptanmıştır. Aynı çalışmada diğer beslenme davranış modelleri arasında
çalışmamıza benzer sonuçlar ortaya çıkmıştır (6). Wardle ve arkadaşlarının CEBQ
ölçek geliştirme çalışmasında besin seçiciliği ile besin heveslisi ve besinden keyif
alan gruplar arasında negatif bir ilişki saptanmışken biz aynı gruplar arasında pozitif
bir ilişki saptadık. Aynı çalışmada besinden keyif alma davranışı ile duygusal az
yeme davranışı arasında negatif; duygusal aşırı yeme davranışı ile içme tutkusu
davranışı arasında pozitif; besin seçiciliği davranışı ile içme tutkusu davranışı
arasında pozitif; besinden keyif alma davranışı ile duygusal az yeme davranışı
arasında negatif; duygusal az yeme davranışı ile duygusal aşırı yeme davranışı
arasında pozitif; duygusal az yeme davranışı ile besin seçiciliği davranışı arasında
pozitif bir ilişki saptanırken, çalışmamızda bu gruplar arasında ilişki saptanmamıştır
(112). Hollanda’da CEBQ ölçeği ile yapılan bir çalışmada besin seçiciliği ile besin
hevesliliği ve besinden keyif alma davranışları arasında negatif ilişki saptanmışken
bizim çalışmamızda pozitif ilişki saptanmıştır (113). Aynı çalışmada besin seçiciliği
ile tokluk hevesliliği ve yavaş yeme davranışları arasında pozitif ilişki saptanmışken
çalışmamızda bu davranışlar arasında negatif ilişki saptanmıştır. Yine aynı çalışmada
duygusal az yeme ve duygusal aşırı yeme davranışları arasında pozitif ilişki
saptanmışken çalışmamızda bu davranışlar arasında ilişki saptanmamıştır.
İzlanda’da CEBQ ölçeğinin dünyanın çeşitli yerlerinde kullanılan 4 farklı
modelinin doğrulayıcı faktör analizlerini kullanarak karşılaştırdığı bir çalışmada
çalışmamızda kullanılan 8 alt birimli modelin kullanılmasının desteklenmesini
önerilmiştir. Bu çalışmada en kuvvetli ilişkiler tokluk hevesliliği davranışı ile
besinden keyif alma davranışı arasındaki ve besin hevesliliği davranışı ile duygusal
77
aşırı yeme davranışı arasındaki pozitif ilişki ve besin seçiciliği davranışı ile besinden
keyif alma davranışı arasındaki negatif ilişkide saptanmıştır (114). Çalışmamızda bu
çalışmanın aksine tokluk hevesliliği ile besinden keyif alma arasında negatif,
besinden keyif alma ile besin seçiciliği arasında pozitif ilişki saptanmıştır.
Çalışmamızda ve diğer çalışmalarda elde edilen verilere bakılarak besin
hevesliliği, duygusal aşırı yeme ve besinden keyif alma davranışları birlikteliği
olduğu görülürken bu grubun karşısında tokluk hevesliliği, duygusal az yeme ve
yavaş yeme davranışlarından oluşan ikinci bir grup oluştuğu düşünülebilir. Bu
davranış grupları kendi aralarında pozitif ilişki gösterirken karşı gruptaki davranışlar
ile aralarında negatif bir ilişki görülür (6,112,113).
Annelerin çocukları besleme uygulamaları (CFQ ölçeği) ile çocukların yeme
davranışları (CEBQ ölçeği) birbirleriyle karşılaştırıldığında; algılanan sorumluluk
yüksek ebeveynlerin çocuklarında besin hevesliliğinin daha az görüldüğü saptandı.
Çocuk ağırlığı hakkında ilgisi yüksek ebeveynlerin çocuklarında besin hevesliliği ve
besinden keyif alma gibi iştah ile ilgili davranışlar daha sık görülürken, tokluk
hevesliliği, yavaş yeme ve duygusal az yeme gibi iştahsızlık ile ilgili davranışların
daha az görüldüğü saptanmıştır. Ebeveynlerinde kısıtlama davranışı olan çocuklarda;
besin hevesliliği, tokluk hevesliliği ve duygusal az yeme davranışları daha sık
görülmektedir. Yeme baskısı yapan ebeveynlerin çocuklarında, tokluk hevesliliği,
yavaş yeme ve duygusal az yeme davranışlarının daha sık görüldüğü, besinden keyif
alma davranışının daha az görüldüğü bulunmuştur. Özdoğan ve arkadaşlarının
yaptığı çalışmada da benzer şekilde yeme baskısı yapan ebeveynlerinin çocuklarında
besinden keyif alma davranışı daha az görülürken; besin seçiciliği, tokluk hevesliliği
ve yavaş yeme davranışı daha sık saptanmıştır. Aynı çalışmada kısıtlama davranışı
fazla olan ebeveynlerin çocuklarında tokluk hevesliliği davranışının daha sık
görüldüğü bulunmuştur (6). Tokyo’da anaokullarına devam eden 3-6 yaş aralığında
çocuğu olan 617 annenin katıldığı bir çalışmada; annelerin yeme baskısı ile
çocukların besinden daha az keyif alma ve besin seçiciliği ilişkili bulunmuştur (115).
Hollanda’da toplum tabanlı yapılan kohort bir çalışmada CFQ alt gruplarından
ebeveynlerin izlem tutumu ile CEBQ alt gruplarından çocukların tokluk hevesliliği,
besin seçiciliği, duygusal aşırı yeme, besin hevesliliği ve içme tutkusu davranışları
arasında negatif; CFQ alt gruplarından ebeveynlerin kısıtlama tutumu ile CEBQ alt
78
gruplarından çocukların duygusal az yeme, tokluk hevesliliği, besin seçiciliği,
duygusal aşırı yeme, besin hevesliliği ve içme tutkusu davranışları ile pozitif; CFQ
alt gruplarından ebeveynlerin yeme baskısı tutumu ile CEBQ alt gruplarından
çocukların duygusal az yeme, tokluk hevesliliği, besin seçiciliği, duygusal aşırı
yeme, içme tutkusu davranışları ile pozitif; besin hevesliliği ve besinden keyif alma
davranışları ile negatif ilişki saptanmıştır (116). Yine bir çalışmada annelerde yüksek
yeme baskısı tutumu çocuklarda düşük besinden keyif alma ve besin hevesliliği
davranışları ile ilişkili bulunmuştur (111). Aynı çalışmada çocukluk döneminde
yeme konusunda baskıcı ailelerin çocuklarında yeme bozuklukları daha sık olarak
görüldüğü ve çocukların daha seçici olduğu saptanmıştır (111). 1-5 yaş aralığında
çocuğa sahip 203 anne ile yapılan bir başka çalışmada da; yavaş yeme, besinden
daha az keyif alma ve tokluk hevesliliği (yeme isteksizliği) gibi iştahsızlık belirtileri
gösteren çocukların annelerinde yeme baskısı daha fazla görülmekte iken; duygusal
aşırı yeme ve besin hevesliliği (sürekli yeme isteği) gibi yüksek iştah belirtileri
gösteren çocukların annelerinde daha çok kısıtlama davranışı görüldüğü saptanmıştır
(117). Bu nedenle ailelerin bu konuda dikkatli olmaları ve çocuklarına baskı
yapmaktan kaçınmaları gerekmektedir. Yine bir çalışmada anneleri tarafından gıda
alımının kısıtlandığı çocuklarda daha fazla duygusal aşırı yeme davranışının
görüldüğü gösterilmiştir (118). Bir çalışmada iştahsız seçici yiyen obez çocukların
ebeveynlerinin, normal kilolu ya da zayıf çocuklara göre daha az yeme baskısı
yaptıkları gösterilmiştir (119).
CEBQ ve CFQ ölçeklerinin grup duyarlılıklarını karşılaştırmak için yapılan
bir çalışmada CFQ alt gruplarından ağrılık hakkında ilgi ve algılanan sorumluluk alt
gruplarının tüm çalışmalarda tutarlı sonuçlar verdiği, yeme baskısı, kısıtlama ve
izlem alt gruplarının çalışmalarda daha az tutarlı sonuçlar verdiği saptanmıştır.
CEBQ alt gruplarından duygusal aşırı yeme, besinden keyif alma ve tokluk heveslisi
alt gruplarının tutarlı sonuçlar verdiği; besin seçiciliği, içme tutkusu, yavaş yeme ve
duygusal az yeme alt gruplarının daha az tutarlı sonuçlar verdiği gösterilmiştir (120).
Çalışmamızda çocukların VKİ’leri ile ebeveynlerin besleme tutumları
kıyaslandığında; VKİ SDS’si +2’nin üzerinde olan çocukların ebeveynlerinin çocuk
ağırlığı hakkında ilgisinin daha düşük olduğu saptanırken, diğer besleme tutumları ile
ilgili anlamlı bir sonuç saptanmamıştır. Çocukların yeme davranışları ile VKİ
79
SDS’leri kıyaslandığında; VKİ SDS’si +2’nin üzerinde olan çocuklarda daha fazla
besin hevesliliği ve besinden keyif alma davranışlarının görüldüğü bulunmuştur. Bu
konuda yapılan çalışmalarda; Nowicka ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada
çocukların VKİ’leri ebeveynlerin yeme baskısı tutumları ile negatif ilişkili, sınırlama
tutumları ile pozitif ilişkili bulunmuştur (121). Japonya’da 3-6 yaş arası 614 çocuğun
ebeveyni ile yapılan benzer bir çalışmada VKİ değerleri arttıkça sınırlayıcı yeme
davranışlarının arttığı görülmüştür (115). İspanyada 1623 ebeveyn ile yapılan bir
çalışmada, çocuk VKİ’leri ile annelerin yeme baskısı tutumları negatif ilişkili iken,
izlem ve kısıtlama tutumları ile pozitif ilişkili bulunmuştur (106). Yine bazı
çalışmalarda ebeveynlerin kısıtlama tutumları ile yüksek VKİ arasında ilişki
saptanmıştır (122–124). Hollanda’da 4987 çocuğun katıldığı bir kohort çalışmasında,
CEBQ alt gruplarından duygusal az yeme, tokluk hevesliliği, besin seçiciliği ve CFQ
alt gruplarından yeme baskısı daha düşük VKİ değerleri ile ilişkili iken; CEBQ alt
gruplarından besinden keyif alma, besin hevesliliği, duygusal aşırı yeme ve CFQ alt
gruplarından kısıtlama daha yüksek VKİ değerleri ile ilişkili bulunmuştur (116).
Londra’da 482 üç yaşında çocuğu olan ebeveyn ile yapılan bir kohort çalışmada;
tokluk hevesliliği, yavaş yeme davranışı, seçici yeme davranışı ve duygusal az yeme
davranışı olan çocuklar daha düşük VKİ değerleri ile ilişkili bulurken, duygusal aşırı
yeme davranışı, içme tutkusu davranışı, besin hevesliliği ve besinden keyif alma
davranışı daha yüksek VKİ değerleri ile ilişkili bulunmuştur (125). Japonya’da
yapılan bir çalışmada yüksek besin hevesliliği olan çocuklar daha yüksek obezite
indeksine sahipken, düşük besin hevesliliği ve yüksek besinden keyif alma davranışı
olan çocukların obezite indeksleri daha düşük saptanmıştır (111). Aynı çalışmada
VKİ değerleri ile annelerin kısıtlama davranışı pozitif, annelerin yeme baskısı ile
negatif ilişkili bulunmuştur (111). CEBQ ölçeği ile yapılan çalışmalarda CEBQ alt
gruplarından besin hevesliliği ve besinden keyif alma yüksek VKİ ile ilişkili
saptanmıştır (112,113,126–129). Bazı çalışmalarda da tokluk hevesliliği ve yavaş
yeme davranışları düşük VKİ ile ilişkili olduğu görülmüştür (127,128). Yine yapılan
bazı çalışmalarda annelerin yeme baskısı davranışı düşük VKİ ile ilişkilendirilmiştir
(130,131).
Çalışmamızda çocukların doğum haftası, hastaneye yatış öyküsü olması,
cinsiyet, anne sütü alım süresi ile CEBQ ve CFQ ölçek alt grupları arasında anlamlı
80
ilişki saptanmamıştır. Öncelikli bakımı anneden alan çocuklarda yavaş yeme
davranışının, bakımı anneden almayan çocuklara göre daha düşük görüldüğü
saptandı. Yeme baskısı tutumlarının geniş ailede yetişen çocukların ebeveynlerinde
çekirdek ailede yetişen çocukların ebeveynlerine göre daha düşük oranda görüldüğü
saptanmıştır. Almanya’da CFQ ölçeğinin psikometrik özelliklerini analiz etmeyi
amaçlayan bir çalışmada CFQ alt grup analizlerinin yaş ve cinsiyet ile ilişkisi
saptanmamıştır (101). Ancak CFQ ölçek alt gruplarının cinsiyet, yaş, ebeveyn vücut
ağırlıkları, sosyoekonomik düzey ve etnik köken ile değiştiğini gösteren çalışmalar
mevcuttur (81,102,106,121,132–136).
Çalışmamızda ebeveynlerde yeme baskısı tutumu ile gelir düzeyleri arasında
ilişki saptanmışken, diğer anne besleme davranışları ve çocuk beslenme davranışları
ile gelir düzeyleri arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. Gelir düzeyi düşük
ebeveynlerde yeme baskısı tutumları gelir düzeyi yüksek ebeveynlere göre daha
düşük oranda bulunmuştur. Yapılan bir çalışma da sosyoekonomik düzeyi daha
yüksek olan ebeveynlerde kısıtlama ve yeme baskısının daha düşük görüldüğü
gösterilmiştir (134).
Çalışmamızda hazır mama kullanan çocukların annelerinin izlem tutumları ve
çocukların içme tutkusu davranışları, hazır mama kullanmayan çocuklara kıyasla
anlamlı yüksek saptanmışken, ebeveynlerin kısıtlama tutumları anlamlı düşük
saptanmıştır. Ayrıca çalışmamızda besinden keyif alma davranışlarının ek gıdaya 6
aydan önce başlayan çocuklarda, ek gıdaya 6 aydan sonra başlayan çocuklara göre
daha fazla olduğu görülmüştür. Yapılan bir çalışmada hazır mama ile beslenen
çocukların ebeveynlerinin daha kontrol edici tutum içinde olduğu, düşük doğum
ağırlıklı çocukların ebeveynlerinin daha fazla yeme baskısı ve çocuğun ağırlığı
hakkında ilgi gösterdiği saptanmıştır (137). Ayrıca kısıtlayıcı ve dışardan yemek
yiyen annelerin bebeklerini daha kısa süre emzirdiği ve daha çok hazır mama
kullandığını gösteren bir çalışma vardır (138). Avusturalya’da 977 çocuk ile yapılan
bir çalışmada CEBQ ölçeği sosyo demografik verilerle değerlendirilmiş ve bu
çalışmada besin hevesliliği ve tokluk hevesliliği davranışlarının erkek cinsiyet, yaş
ve ebeveyn VKİ değerleri ile değiştiği saptanmıştır. Gıda hevesliliği davranışının
ebeveyn stresi ve çocuk yaşı ile pozitif, ebeveyn VKİ’si ile negatif ilişkili olduğu
bulunmuştur. Besinden keyif alma davranışı çocuğun uyku süresi, ebeveynin tek
81
olması ile pozitif, ebeveyn depresyonu ve 6 aydan kısa anne sütü alma ile negatif
ilişkili bulunmuştur (139). Aynı çalışmada tokluk hevesliliği ebeveyn VKİ’si ve
çocuk yaşı ile pozitif, çocuk uyku süresi ile negatif ilişkiliyken; besin seçiciliği çocuk
yaşı ve emzirmenin 6 aydan kısa olması ile pozitif, çocuğun uyku süresi, ebeveyn
depresyonu ve ebeveynin tek olması ile negatif olarak ilişkili saptanmıştır. Yine aynı
çalışmada 6 aydan kısa süreli anne sütü ile beslenmenin besin seçiciliğini arttırdığı;
daha uzun süre emzirmek, artan uyku süresi ve ebeveyn depresyonun kontrol
edilmesi ile çocuklarda besin seçiciliğinin azalarak besinden keyif almanın arttığı
gösterilmiştir (139). İngiltere’de 298 anne ile yapılan bir çalışmada daha uzun süre
anne sütü ile beslenen bebeklerin daha fazla tokluk heveslisi olduğu gösterilmiştir.
Ancak doğumda kullanılan besleme yöntemi (mama-anne sütü) ile arada fark
gösterilememiştir. Doğumdan itibaren formül mamalar ile beslenen bebeklerle
karşılaştırıldığında, artan tokluk duyarlılığının ortaya çıkması için en az 6 haftalık
emzirme gerektiği bulunmuştur. Aynı çalışmada besin hevesliliği herhangi bir
emzirme davranışından bağımsız saptanmıştır (140). Formül mama kullanımı ile
ilgili olarak İngiltere’de yapılan bir çalışmada mama kullanan çocuklarda
kullanmayanlara göre besin hevesliliği, besinden keyif alma, tokluk hevesliliği,
yavaş yeme ve besin seçiciliği alt grup puanları daha düşüktür (141).
Çalışmamızda abur cubur tüketen çocukların ebeveynlerinde, abur cubur
tüketmeyen çocukların ebeveynlerine göre daha az kısıtlama tutumu görüldüğü
saptanmıştır. Abur cubur yiyen çocuklarda daha fazla içme tutkusu ve tokluk
hevesliliği davranışlarının görüldüğü saptanmıştır. 4-5 yaşlarında ilkokula giden
çocukların 5 öğününün CEBQ ölçeği ile kıyaslanarak yapılan bir çalışmada besinden
keyif alma davranışı olan çocukların daha az abur cubur daha çok beyaz ekmek
tükettiği, tokluk hevesliliği olan grubun ise tüm öğünlerde tüm besin gruplarından
daha az tüketmelerine rağmen daha çok fazla abur cubur tükettiği gösterilmiştir
(142). Abur cubur tüketimi ile CEBQ ölçeği kıyaslanarak yapılan bir çalışmada
duygusal az yiyici çocukların olumsuz ruh hali durumunda daha az cips ve kurabiye
tükettiği, nötr ruh halinde abur cubur tüketmediği gösterilmiştir. Duygusal aşırı
yiyiciler ile abur cubur tüketimi arasında ilişki bulunmamıştır (143).
Çalışmamız kesitsel tipte bir durum saptama çalışmasıdır. Kesitsel bir
çalışma olduğundan kanıt düzeyi düşüktür. Ayrıca çalışmamızda kullanılan anket
82
formlarında fazla sayıda soru olması nedeniyle katılımcıların ilgi düzeyinde düşüşler
görülmüştür. Özellikle son sırada bulunan besin seçiciliği ile ilgili
değerlendirmelerde daha önce yapılan çalışmalardan farklı sonuçlar elde edilmiştir.
Bunun sonuçların katılımcıların ilgi düşüklüğünden mi kaynaklandığı yoksa
gerçekten anlamlı bir veri olduğu konusu tartışmalıdır. Çalışmaya alınan grup olarak
hastaneye başvuran çocukların ebeveynleri seçilmiştir. Bu neden ile araştırma
verilerimiz sağlıklı %100 sağlıklı bireylerin de bulunduğu toplum verilerini
yansıtmayabilmektedir. Ayrıca anketler doldurulurken çocukların hastane
başvurusunda yanında olan ebeveynler ile veriler doldurulmuştur. Bu da bazı
çocuklar için çocuğun bakımından öncelikli ilgilenen kişilerden veri alınamaması ile
sonuçlanmaktadır. Bu durum da yine çalışmamız için bir kısıtlılık oluşturmaktadır.
Daha önce çalışmamamıza benzer çalışmalar literatürde bulunmak ile birlikte
bu çalışmalarda genellikle seçilen iki ölçeğin alt grupları arasında kolerasyon
analizleri yapılmıştır, ya da seçilen bir ölçek için belirleyici olabilecek faktörlere
yönelik çalışmalar yapılmıştır. Bizim çalışmamızda hem iki ölçek alt gruplarının
birbirleri ile olan kolerasyon analizleri yapılırken hem de her iki ölçek için belirleyici
olabilecek ortak faktörler birlikte değerlendirilmiştir. Anketler bire bir soru cevap
şeklinde yapılmıştır. Dolduran anket formlarında çok az eksik veri mevcuttur.
Sonuç olarak çalışmamızda anne beslenme tutumlarının çocuk beslenme
davranışlarının belirleyicilerinden biri olduğu görülmüştür. Toplumuzda de diğer
toplumlar gibi annelerin çocuklarının kiloları üzerine yanlış algılamalarının mevcut
olduğu görülmüştür. Bu yanlış algılamalar sonucunda anneler çocuklar üzerine yeme
baskısı kurabilmekte ya da çocukların yemek yemelerini kısıtlayabilmektedirler.
Bizim toplumumuzda da annelerin kısıtlama ve yeme baskısı tutumlarının sık
görüldüğü saptanmıştır. Ebeveynlerin kısıtlama tutumu ile çocuklarda iştahsızlığa
eşlik edebilen tokluk hevesliliği ve duygusal az yeme davranışlarının görüldüğü
saptanmıştır. Yeme baskısı tutumları olan ebeveynlerin çocuklarında iştahsızlık ile
birlikteliği olan tokluk hevesliliği, yavaş yeme ve duygusal az yeme davranışları
daha sık görülürken, yüksek iştah ile ilişkili besinden keyif alma davranışı daha az
görülmektedir. Buradan yola çıkarak ailelerin bu konularda dikkatli olmaları ve
çocuklarına baskı yapmaktan ya da yemelerini kısıtlamaktan kaçınmaları
gerekmektedir. Aileler aynı zamanda çocuklarını yeme konusunda bağımsız
83
davranabilecek şekilde yetiştirilmelidir. Ancak bu durum gerçekleştirilirken
çocukların sağlıklı seçimler yapabilmesi için gerekli beslenme bilgisinin doğru
şekilde verilmesi de önemlidir. Annelerin bu konudaki bilgileri çocuklarının
beslenmesini etkilemektedir ve annelerin doğru beslenme uygulamalarını bilmeleri
bu açısından önem kazanmaktadır.
Yine araştırmamızda çocukların doğum haftası, hastaneye yatış öyküsü
olması, cinsiyet, anne sütü alım süresi ile besleme uygulamaları ve beslenme
davranışları arasında anlamlı ilişki saptanmazken, ebeveyn gelir düzeyleri, çocuklara
öncelikli bakımı veren kişinin anne olması, hazır mama kullanımı, çocukların ek
gıdaya 6 aydan önce başlaması ve abur cubur tüketimi ile ilişki saptanmıştır.
Verilemiz ileride yapılacak izlem çalışmaları ile birlikte değerlendirilmelidir.
Çocukların beslenme davranışlarını etkileyebilecek faktörlerin belirlenmesi ve bu
konuda ebeveyn eğitimleri planlanmalıdır.
84
6. SONUÇLAR
1. Çalışmaya Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji
Eğitim Araştırma Hastanesi ve Ankara Şehir Hastanesi polikliniklerine
başvuran 315 ebeveyn katılmıştır. Katılan çocukların %46,7’si kız (147
kişi) iken %53,3’ü (168 kişi) erkek cinsiyetteydi.
2. Çalışmaya katılan çocukların %2,2’sinin kilosu 3 persentilin altında iken
%4,8’inin kilosu 97 persentilin üzerinde idi. %5,1 çocuğun boyu 3
persentilin altında iken %3,5 çocuğun boyu 97 persentilin üzerinde
saptandı. Çalışmaya katılan çocukların ortalama VKİ’lerinin 15,28 kg/m2
olduğu, en küçük VKİ’nin 9,83 ve en yüksek VKİ’nin 30,61 olduğu
görüldü. Çocukların VKİ’leri incelendiğinde 16 çocuğun (%5,1) SDS
değerinin +2’nin üzerinde olduğu; 28 çocuğun (%8,9) SDS değeri -2’nin
altında olduğu görüldü.
3. Çalışmaya katılan çocukların %52,1’inin öncelikli bakımından sadece
anne sorumlu iken; %41,9’unun öncelikli bakımından anne ve babanın
birlikte sorumlu olduğu görüldü. %67,8 çocuk ev dışında bakım almaz
iken, %16,9 çocuğun kreşte bakım aldığı, %13 çocuğun okulda da bakım
aldığı saptandı. Sadece 1 anne (%0,3) okuma bilmemekte 2 anne de
(%0,6) sadece okur-yazar olup okula gitmemişti. Okur yazar olmayan
baba yok iken sadece 3 baba (%1) okur-yazar olup okula gitmemişti.
Çocukların %87,6’sının çekirdek ailede yaşadığı ve %12,4’ünün geniş
ailede yaşadığı saptandı.
4. Çalışmaya katılan çocukların ortalama 18 ay boyunca anne sütü aldıkları
saptandı. Çalışmaya katılanlardan en uzun süre anne sütü alan 48 ay anne
sütü almıştı. Çalışmaya katılan çocukların %21,9’u 12 aydan daha az süre
anne sütü almışken %38,1’inin hazır mama kullanımı mevcuttu.
Çocukların ortalama 6 aylıkken ek gıda alımına başladıkları; en erken 1
aylıkken ek gıda alımına başlandığı ve en geç 13 aylıkken ek gıdaya
başlandığı görüldü. %20,3 çocuk 6 aydan önce ek gıdaya başlamıştı.
85
5. Çocuklar tarafından en sık tüketilen (1. sırada tercih edilen) besin grupları
%30,9 ile süt ve süt ürünleri; %23,6 ile et, balık, tavuk grubu ve %18,8 ile
yumurta olurken en az tüketilen besin grubunun ise %4,8 ile baklagiller
olduğu saptandı. Çalışmaya katılan çocukların %83,8’inin abur cubur
tükettiği görüldü.
6. Ebeveynlerin %66,7’sinin çocuğunun kilosunu normal olarak algıladığı,
%24,8’inin çocuğunu zayıf olarak gördüğü, %4,4’ünün çocuğunu şişman
ve %4,1’inin de çocuğunu aşırı zayıf olarak algıladığı görüldü. Çalışmaya
katılan ebeveynlerden çocuğunu aşırı zayıf olarak algılayanların
%23,1’nin çocuğunun VKİ değeri -2 SDS’nin altında iken %76,9’unun
çocuğunun VKİ değeri -2 ile +2 arasında; çocuğunu zayıf olarak
algılayanların %17,9’unun çocuğunun VKİ değeri -2 SDS’nin altında
iken, %82,1’inin çocuğunun VKİ değeri -2 ile +2 arasında idi. Çalışmaya
katılan ebeveynlerden çocuğunu şişman olarak algılayanların %57,1’inin
çocuğunun VKİ SDS değeri -2 ile +2 arasında, %42,9’unun çocuğunun
VKİ SDS değeri +2’nin üzerindeydi.
7. Çalışmaya katılan annelerin Çocuk Besleme Ölçeğine (CFQ) verdiği
yanıtlar incelendiğinde izlem davranışı diğer davranış modellerine göre
belirgin daha fazla tercih edilmişken Çocukların Yeme Davranışı
Ölçeğine (CEBQ) verilen cevaplardan duygusal aşırı yeme davranışı
diğer davranış modellerine göre belirgin daha az tercih edilmişti.
Çalışmaya katılan çocukların CFQ ve CEBQ ölçekleri verilen cevaplar
incelendiğinde cinsiyetler arasında anlamlı bir farklılık saptandı.
8. Çalışmamızda anne besleme davranış modellerinin kendi arasında
kolerasyon değerlendirmeleri yapıldığında; algılanan sorumluluğu yüksek
ebeveynlerin çocuk ağırlığı hakkında ilgisinin de daha yüksek olduğu ve
daha fazla yeme baskısı yaptıkları; çocuk ağırlığı hakkında ilgisi yüksek
ebeveynlerin, çocukları daha fazla kısıtladığı; yine yeme baskısı yüksek
ebeveynlerde daha fazla kısıtlama davranışı görüldüğü saptandı.
86
9. Çalışmamızda çocukların yeme davranışları ölçeğinin (CEBQ) alt
grupları değerlendirildiğinde; besin heveslisi çocuklarda daha fazla
duygusal aşırı yeme, besinden keyif alma, içme tutkusu ve besin seçiciliği
davranışlarının görüldüğü saptandı. Tokluk hevesliliği ile yavaş yeme
davranışları arasında negatif yönlü bir ilişki saptandı. Duygusal aşırı
yeme davranışı ile besinden keyif alma ve besin seçiciliği davranışları
arasında pozitif yönde; tokluk hevesliliği davranışı ile negatif yönde bir
ilişki saptandı. Besinden keyif alma davranışı ile besin seçiciliği arasında
pozitif yönde; tokluk hevesliliği ve yavaş yeme davranışları arasında
negatif yönde ilişki saptandı. İçme tutkusu ile tokluk hevesliliği ve
duygusal az yeme davranışları arasında pozitif yönde ilişki saptandı.
Tokluk hevesliliği ile yavaş yeme ve duygusal az yeme davranışları
arasında pozitif yönde; besin seçiciliği davranışı ile negatif yönde bir
ilişki saptandı. Yavaş yeme davranışı ile duygusal az yeme arasında
pozitif yönde; besin seçiciliği davranışı ile negatif yönde ilişki saptandı.
10. Annelerin çocukları besleme uygulamaları (CFQ ölçeği) ile çocukların
yeme davranışları (CEBQ ölçeği) birbirleriyle karşılaştırıldığında;
algılanan sorumluluk yüksek ebeveynlerin çocuklarında besin
hevesliliğinin daha az görüldüğü saptandı. Çocuk ağırlığı hakkında ilgisi
yüksek ebeveynlerin çocuklarında besin hevesliliği ve besinden keyif
alma davranışı daha sık görülürken, tokluk hevesliliği, yavaş yeme ve
duygusal az yeme davranışlarının daha az görüldüğü saptandı.
Ebeveynlerinde kısıtlama davranışı olan çocuklarda besin hevesliliği,
tokluk hevesliliği ve duygusal az yeme davranışlarının daha çok
görüldüğü saptandı. Yeme baskısı yapan ebeveynlerin çocuklarında
tokluk hevesliliği, yavaş yeme ve duygusal az yeme davranışlarının daha
sık görüldüğü, besinden keyif alma davranışının daha az görüldüğü
saptandı.
11. Çalışmamızda çocukların Vücut Kitle İndeksleri ile ebeveynlerin besleme
davranışları kıyaslandığında; VKİ SDS’si +2’nin üzerinde olan
çocukların ebeveynlerinin çocuk ağırlığı hakkında ilgisinin daha düşük
87
olduğu saptanırken, diğer davranış modelleri ile ilgili anlamlı bir sonuç
saptanmadı. Çocukların yeme davranış ölçeği ile VKİ kıyaslandığında;
VKİ SDS’si +2’nin üzerinde olan çocuklarda daha fazla besin hevesliliği
ve besinden keyif alma davranışlarının görüldüğü saptandı. Diğer yeme
davranış modelleri ile VKİ arasında ilişki saptanmadı.
12. Çalışmamızda çocukların doğum haftası, hastaneye yatış öyküsü olması,
cinsiyet, anne sütü alım süresi ile CEBQ ve CFQ alt grupları arasında
anlamlı ilişki saptanmadı.
13. Ebeveynlerde yeme baskısı olması ile gelir düzeyleri arasında ilişki
saptanırken diğer anne besleme davranışları ve çocuk beslenme
davranışları ile gelir düzeyleri arasında anlamlı ilişki saptanmadı. Gelir
düzeyi düşük ebeveynlerde yeme baskısı davranışı gelir düzeyi yüksek
ebeveynlere göre daha düşük oranda saptandı. Çocuk yeme davranışı
ölçeği ile gelir düzeyleri kıyaslandığında anlamlı ilişki saptanmadı.
14. Çalışmaya katılan çocuklarda öncelikli bakım veren kişiler ile çocukların
yavaş yeme davranışı arasında ilişki saptanırken diğer anne besleme
davranışları ve çocuk beslenme davranışları ile anlamlı ilişki saptanmadı
Öncelikli bakımı anneden alan çocuklarında yavaş yeme davranışının,
bakımı anneden almayan çocuklara göre daha az görüldüğü saptandı.
15. Çalışmaya katılan çocuklarda aile tipi (çekirdek aile veya geniş aile) ile
ebeveynlerin yeme baskısı tutumları arasında ilişki saptanırken diğer anne
besleme davranışları ve çocuk beslenme davranışları arasında anlamlı
ilişki saptanmadı Geniş ailelerde yaşayan çocukların ebeveynlerinin yeme
baskısı tutumları, çekirdek ailelerde yaşayan çocukların ebeveynlerine
göre anlamlı olarak düşük saptandı.
16. Hazır mama kullanan çocukların annelerinin izlem tutumları ve
çocukların içme tutkusu davranışı, hazır mama kullanmayan çocuklara
kıyasla anlamlı yüksek saptanmışken, ebeveynlerin kısıtlama tutumları
anlamlı düşük saptandı.
88
17. Ek gıdaya 6 aydan önce başlayan çocukların besinden keyif alma
davranışları, ek gıdaya 6 aydan sonra başlayan çocuklara göre anlamlı
olarak yüksek saptandı.
18. Abur cubur yiyen çocukların annelerinin kısıtlama tutumları, abur cubur
yemeyen çocukların annelerinin kısıtlama tutumlarından anlamlı olarak
düşük saptandı. Abur cubur yiyen çocuklarda daha fazla içme tutkusu ve
tokluk hevesliliği davranışları görüldüğü saptandı.
89
7. KAYNAKLAR
1. Özmert EN. Erken çocukluk gelişiminin desteklenmesi. 2005;179–95.
2. Bryant-Waugh R, Markham L, Kreipe RE, Walsh BT. Feeding and eating
disorders in childhood. Int J Eat Disord. 2010;43(2):98–111.
3. Erkan T, Yalvaç S, Erginöz E, Çullu Çokuğraş F, Kutlu T. İstanbul
Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Yuvası’ndaki çocukların
beslenme durumlarının antropometrik ölçümlerle değerlendirilmesi. Türk
Pediatr Arşivi. 42(4):142–7.
4. Lloyd-Williams F, Bristow K, Capewell S, Mwatsama M. Young children’s
food in Liverpool day-care settings: A qualitative study of pre-school nutrition
policy and practice. C. 14, Public Health Nutrition. 2011. s. 1858–66.
5. Hu C, Ye D, Li Y, Huang Y, Li L, Gao Y, vd. Evaluation of a kindergartenbased
nutrition education intervention for pre-school children in China. Public
Health Nutr. 2010;13(2):253–60.
6. BALABAN S, ÖZDOĞAN Y, UÇAR A. Annelerin Çocuk Besleme
Uygulamaları ve Çocukların Yemek Yeme Davranışları. Nevşehir Bilim ve
Teknol Derg. 30 Haziran 2018;
7. Kremers SPJ, Brug J, De Vries H, Engels RCME. Parenting style and
adolescent fruit consumption. Appetite. 01 Ağustos 2003;41(1):43–50.
8. Arlı M, Şanlıer N, Küçükkömürler S, Yaman M. Anne ve çocuk beslenmesi.
Anne ve çocuk beslenmesi. 2017.
9. Dietary recommendations for toddlers, preschool, and school-age children -
UpToDate [Internet]. [kaynak 07 Mart 2020]. Available at:
https://www.uptodate.com/contents/dietary-recommendations-for-toddlerspreschool-
and-school-age-children?search=Dietray recommendations for
toddlers,&source=Out of date - zh-Hans&selectedTitle=2~150
10. Galloway AT, Lee Y, Birch LL. Predictors and consequences of food
neophobia and pickiness in young girls. J Am Diet Assoc. Haziran
2003;103(6):692–8.
11. Cooke L, Fildes A. The impact of flavour exposure in utero and during milk
feeding on food acceptance at weaning and beyond. Appetite. Aralık
2011;57(3):808–11.
12. Reau NR, Senturia YD, Lebailly SA, Christoffel KK. Infant and toddler
feeding patterns and problems: Normative data and a new direction. J Dev
Behav Pediatr. Haziran 1996;17(3):149–53.
13. Carruth BR, Ziegler PJ, Gordon A, Barr SI. Prevalence of picky eaters among
infants and toddlers and their caregivers’ decisions about offering a new food.
J Am Diet Assoc. Ocak 2004;104(SUPPL. 1).
14. Saarilehto S, Lapinleimu H, Keskinen S, Helenius H, Talvia S, Smell O.
Growth, energy intake, and meal pattern in five-year-old children considered
as poor eaters. J Pediatr. 2004;144(3):363–7.
90
15. Kerzner B, Milano K, MacLean WC, Berall G, Stuart S, Chatoor I. A practical
approach to classifying and managing feeding difficulties. Pediatrics.
2015;135(2):344–53.
16. Joseph F. Hagan, Jr., MD, FAAP, Judith S. Shaw, RN, MPH, EdD and Paula
M. Duncan M. Promating healthy nutrition. In: Bright Futures: Guidelines for
Health Supervision of Infants, Children and adolescents. 4th ed. 2017. 167 s.
17. Kleinman RE, Greer FR (Eds), American Academy of PEdiatrics I. American
Academy of Pediatrics Committee on Nutrition. Feeding the child. In:
Pediatric Nutrition, 8th ed,. 2019. 189 s.
18. Picciano MF, Smiciklas-Wright H, Birch LL, Mitchell DC, Murray-Kolb L,
McConahy KL. Nutritional guidance is needed during dietary transition in
early childhood. Pediatrics [Internet]. Temmuz 2000 [kaynak 09 Aralık
2019];106(1 Pt 1):109–14. Available at:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/10878158
19. Gidding SS, Dennison BA, Birch LL, Daniels SR, Gillman MW, Gilman MW,
vd. Dietary recommendations for children and adolescents: a guide for
practitioners: consensus statement from the American Heart Association.
Circulation [Internet]. 27 Eylül 2005 [kaynak 09 Aralık 2019];112(13):2061–
75. Available at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16186441
20. Nicklaus S, Chabanet C, Boggio V, Issanchou S. Food choices at lunch during
the third year of life: Increase in energy intake but decrease in variety. Acta
Paediatr. 02 Ocak 2007;94(8):1023–9.
21. Fruit Juice in Infants, Children, and Adolescents: Current Recommendations. -
PubMed - NCBI [Internet]. [kaynak 07 Mart 2020]. Available at:
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed?term=28562300
22. Gooze RA, Anderson SE, Whitaker RC. Prolonged bottle use and obesity at
5.5 years of age in US children. J Pediatr [Internet]. Eylül 2011 [kaynak 09
Aralık 2019];159(3):431–6. Available at:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21543085
23. Phalen JA. Managing feeding problems and feeding disorders. Pediatr Rev.
2013;34(12):549–57.
24. Johnson SL, Bellows L, Beckstrom L, Anderson J. Evaluation of a social
marketing campaign targeting preschool children. Am J Health Behav
[Internet]. [kaynak 09 Aralık 2019];31(1):44–55. Available at:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/17181461
25. Wardle J, Herrera ML, Cooke L, Gibson EL. Modifying children’s food
preferences: The effects of exposure and reward on acceptance of an
unfamiliar vegetable. Eur J Clin Nutr. 2003;57(2):341–8.
26. Muñoz KA, Krebs-Smith SM, Ballard-Barbash R, Cleveland LE. Food intakes
of US children and adolescents compared with recommendations. Pediatrics
[Internet]. Eylül 1997 [kaynak 09 Aralık 2019];100(3 Pt 1):323–9. Available
at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/9282700
27. Parks PE, Shaikhkhalil A, Groleau V, Wendel D, A. Stalling V. Feeding
91
Healthy Infants, Children, and Adolescents. Içinde: NELSON TEXBOOK of
PEDİATRİCs. 2016. s. 286–94.
28. PEKCAN G, ŞANLIER N, BAŞ M. Türkiye Beslenme Rehberi 2015. 2015.
29. Academy A, Pediatrics OF, Milk H. Breastfeeding and the use of human milk.
Pediatrics. 2005;115(2):496–506.
30. ÇOBAN Münevver TÜRKMEN Doç Tuğba GÜRSOY A. TÜRK
NEONATOLOJİ DERNEĞİ sarılık. 2014;
31. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü- 2018 Türkiye Nüfus ve
Sağlık Araştırması [Internet]. [kaynak 05 Şubat 2020]. Available at:
http://www.hips.hacettepe.edu.tr/tnsa2018/analiz.shtml
32. Yıldırım M, Şahin K, Elevli M, Duru HNS, Çivilibal M. Bebeklerde beslenme
şeklinin büyüme üzerine etkileri. Haseki Tip Bul. 2015;53(3):199–203.
33. Flaherman VJ, Aby J, Burgos AE, Lee KA, Cabana MD, Newman TB. Effect
of early limited formula on duration and exclusivity of breastfeeding in at-risk
infants: An RCT. Pediatrics. 2013;131(6):1059–65.
34. WHO. Global strategy for infant and young child feeding. Fifthy-fourth world
Heal Assem. 2001;(1):5.
35. Kleinman RE GF (Eds). American Academy of Pediatrics Committee on
Nutrition. Feeding the child. Içinde: Pediatric Nutrition. 2019. s. 189.
36. Robert MK, Bonita FS, Joseph WSG, Nina FS. Nelson Textbook of Pediatrics
20th Ed. 2016. 286 s.
37. Dernekler VEY, Kilavuzlari T. Sosyal Pediatri Kilavuz. 2014;(2).
38. Nutrition AA of PC on. Pediatric Nutrition Handbook 6th Edition. 2009.
39. Akman M, Tuzun S, Unalan PC. Healthy eating patterns and physical activity
status of adolescents [Internet]. [kaynak 06 Aralık 2019]. Available at:
https://www.researchgate.net/publication/289632833
40. MyPlate | ChooseMyPlate [Internet]. [kaynak 13 Şubat 2020]. Available at:
https://www.choosemyplate.gov/
41. Stang J, Taft Bayerl C, Flatt MM. Position of the American Dietetic
Association: child and adolescent food and nutrition programs. J Am Diet
Assoc. 2006;106(9):1467–75.
42. Garipaǧaoǧlu M, Sahip Y, Budak N, Akdikmen O, Altan T, Baban M. Food
types in the diet and the nutrient intake of obese and non-obese children. J
Clin Res Pediatr Endocrinol. 2008;1(1):21–9.
43. BAKANLIĞI S. Okul öncesi ve okul çağı çocuklara yönelik beslenme
önerileri ve menü programları. Sağlık Bakanl Halk Sağlığı Kurumu Ankara.
2013;
44. Okul/Kurumlardaki Yemekhane, Kantin, Kafeterya, Büfe, Çay Ocağı Gibi
Gıda İşletmelerinin Kontrol ve Denetimine İlişkin Uygulama Kılavuzu
Güncellendi. [Internet]. [kaynak 09 Mart 2020]. Available at:
https://okulsagligi.meb.gov.tr/www/okulkurumlardaki-yemekhane-kantin92
kafeterya-bufe-cay-ocagi-gibi-gida-isletmelerinin-kontrol-ve-denetimineiliskin-
uygulama-kilavuzu-guncellendi/icerik/93
45. Dovey TM, Staples PA, Gibson EL, Halford JCG. Food neophobia and
“picky/fussy” eating in children: A review. C. 50, Appetite. 2008. s. 181–93.
46. Jacobi C, Agras WS, Bryson S, Hammer LD. Behavioral validation,
precursors, and concomitants of picky eating in childhood. J Am Acad Child
Adolesc Psychiatry. 2003;42(1):76–84.
47. Wardle J, Guthrie CA, Sanderson S, Rapoport L. of Child Psychology and
Psychiatry : Development of the Children ’ s Eating Behaviour Questionnaire
Development of the Children ’ s Eating Behaviour Questionnaire.
2014;(October 2001):963–70.
48. Chatoor I. Diagnosis and treatment of feeding disorders in infants, toddlers,
and young children. Zero Three. 2009;
49. Pediatric Feeding Disorders : Journal of Clinical Gastroenterology [Internet].
[kaynak 10 Aralık 2019]. Available at:
https://journals.lww.com/jcge/Abstract/2000/01000/Pediatric_Feeding_Disord
ers.7.aspx
50. Feeding disorders in infants and toddlers - Chatoor.pdf. :undefined-undefined.
51. Pediatric Feeding Disorders : Journal of Clinical Gastroenterology [Internet].
[kaynak 29 Aralık 2019]. Available at:
https://journals.lww.com/jcge/Abstract/2000/01000/Pediatric_Feeding_Disord
ers.7.aspx
52. Feeding and Eating Disorders. Içinde: Diagnostic and Statistical Manual of
mental Disorders Fifth Edition DSM-5. 2013. s. 329–54.
53. KIZILKAN MP, KANBUR NÖ. BESLENME VE YEME
BOZUKLUKLARI. Içinde: Yurdakök PEDİATRİ. 2017. s. 1377–85.
54. Dominé F, Berchtold A, Akré C, Michaud PA, Suris JC. Disordered Eating
Behaviors: What About Boys? J Adolesc Heal. Şubat 2009;44(2):111–7.
55. Gard MCE, Freeman CP. The dismantling of a myth: A review of eating
disorders and socioeconomic status. Int J Eat Disord [Internet]. Temmuz 1996
[kaynak 01 Ocak 2020];20(1):1–12. Available at:
http://doi.wiley.com/10.1002/%28SICI%291098
56. Peebles R, Hardy KK, Wilson JL, Lock JD. Are diagnostic criteria for eating
disorders markers of medical severity? Pediatrics. Mayıs 2010;125(5).
57. Franko DL, Keshaviah A, Eddy KT, Krishna M, Davis MC, Keel PK, vd. A
longitudinal investigation of mortality in anorexia nervosa and bulimia
nervosa. Içinde: American Journal of Psychiatry. American Psychiatric
Association; 2013. s. 917–25.
58. Bryant-Waugh R, Markham L, Kreipe RE, Walsh BT. Feeding and eating
disorders in childhood. Int J Eat Disord [Internet]. 2010 [kaynak 04 Ocak
2020];NA-NA. Available at: http://doi.wiley.com/10.1002/eat.20795
59. Kreipe RE, Palomaki A. Beyond picky eating: Avoidant/restrictive food intake
93
disorder. Curr Psychiatry Rep. Ağustos 2012;14(4):421–31.
60. Kerzner B. Clinical Investigation of Feeding Difficulties in Young Children:
A Practical Approach. 2009 [kaynak 04 Ocak 2020]; Available at:
http://clp.sagepub.com
61. Davies WH, Satter E, Berlin KS, Sato AF, Silverman AH, Fischer EA, vd.
Reconceptualizing feeding and feeding disorders in interpersonal context: The
case for a relational disorder. J Fam Psychol. Eylül 2006;20(3):409–17.
62. Coulthard H, Harris G, Emmett P. Delayed introduction of lumpy foods to
children during the complementary feeding period affects child’s food
acceptance and feeding at 7 years of age. Matern Child Nutr [Internet]. Ocak
2009 [kaynak 04 Ocak 2020];5(1):75–85. Available at:
http://doi.wiley.com/10.1111/j.1740-8709.2008.00153.x
63. Shim JE, Kim J, Mathai RA, STRONG Kids Research Team. Associations of
infant feeding practices and picky eating behaviors of preschool children. J
Am Diet Assoc. Eylül 2011;111(9):1363–8.
64. Hughes SO, Power TG, Orlet Fisher J, Mueller S, Nicklas TA. Revisiting a
neglected construct: Parenting styles in a child-feeding context. Appetite. 02
Şubat 2005;44(1):83–92.
65. Baumrind D. Current patterns of parental authority. Dev Psychol. Ocak
1971;4(1 PART 2):1–103.
66. Clark HR, Goyder E, Bissell P, Blank L, Peters J. How do parents’ childfeeding
behaviours influence child weight? Implications for childhood obesity
policy. J Public Health (Bangkok) [Internet]. 01 Haziran 2007 [kaynak 04
Ocak 2020];29(2):132–41. Available at:
http://academic.oup.com/jpubhealth/article/29/2/132/1505733/How-doparents-
childfeeding-behaviours-influence
67. Development of Eating Behaviors Among Children and Adolescents |
American Academy of Pediatrics [Internet]. [kaynak 13 Ocak 2020].
Available at:
https://pediatrics.aappublications.org/content/101/Supplement_2/539.short
68. Kröller K, Warschburger P. Associations between maternal feeding style and
food intake of children with a higher risk for overweight. Appetite. Temmuz
2008;51(1):166–72.
69. Hughes SO, Power TG, Orlet Fisher J, Mueller S, Nicklas TA. Revisiting a
neglected construct: Parenting styles in a child-feeding context. Appetite. 02
Şubat 2005;44(1):83–92.
70. Wardle J, Sanderson S, Guthrie CA, Rapoport L, Plomin R. Parental Feeding
Style and the Inter-generational Transmission of Obesity Risk. Obes Res
[Internet]. Haziran 2002 [kaynak 04 Ocak 2020];10(6):453–62. Available at:
http://doi.wiley.com/10.1038/oby.2002.63
71. Aula Médica G, Yilmaz E, Erkorkmaz R;, Ozcetin Ü;, Karaaslan M;, Aula G,
vd. How does parents’ visual perception of their child’s weight status affect
their feeding style? Nutr Hosp [Internet]. 2013 [kaynak 04 Ocak
94
2020];28(3):741–6. Available at:
http://www.redalyc.org/articulo.oa?id=309226242028
72. Clark HR, Goyder E, Bissell P, Blank L, Walters SJ, Peters J. A pilot survey
of socio-economic differences in child-feeding behaviours among parents of
primary-school children. Public Health Nutr. Ekim 2008;11(10):1030–6.
73. Birch LL, Fisher JO. Mothers’ child-feeding practices influence daughters’
eating and weight. Am J Clin Nutr [Internet]. 01 Mayıs 2000 [kaynak 04 Ocak
2020];71(5):1054–61. Available at:
https://academic.oup.com/ajcn/article/71/5/1054/4729156
74. Carnell S, Wardle J. Measuring behavioural susceptibility to obesity:
Validation of the child eating behaviour questionnaire. Appetite. Ocak
2007;48(1):104–13.
75. Powers SW, Chamberlin LA, van Schaick KB, Sherman SN, Whitaker RC.
Maternal Feeding Strategies, Child Eating Behaviors, and Child BMI in Low-
Income African-American Preschoolers*. Obesity [Internet]. Kasım 2006
[kaynak 04 Ocak 2020];14(11):2026–33. Available at:
http://doi.wiley.com/10.1038/oby.2006.237
76. Faith MS, Scanlon KS, Birch LL, Francis LA, Sherry B. Parent-Child Feeding
Strategies and Their Relationships to Child Eating and Weight Status. Obes
Res [Internet]. Kasım 2004 [kaynak 04 Ocak 2020];12(11):1711–22.
Available at: http://doi.wiley.com/10.1038/oby.2004.212
77. Vereecken C, Legiest E, De Bourdeaudhuij I, Maes L. Associations between
general parenting styles and specific food-related parenting practices and
children’s food consumption. Am J Health Promot [Internet]. [kaynak 04
Ocak 2020];23(4):233–40. Available at:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/19288844
78. Musher-Eizenman DR, de Lauzon-Guillain B, Holub SC, Leporc E, Charles
MA. Child and parent characteristics related to parental feeding practices. A
cross-cultural examination in the US and France. Appetite. Şubat
2009;52(1):89–95.
79. Savage JS, Fisher JO, Birch LL. Parental Influence on Eating Behavior:
Conception to Adolescence. J Law, Med Ethics [Internet]. 23 Mart 2007
[kaynak 04 Ocak 2020];35(1):22–34. Available at:
http://journals.sagepub.com/doi/10.1111/j.1748-720X.2007.00111.x
80. Galloway AT, Fiorito LM, Francis LA, Birch LL. “Finish your soup”:
Counterproductive effects of pressuring children to eat on intake and affect.
Appetite. Mayıs 2006;46(3):318–23.
81. Camci N, Bas M, Buyukkaragoz AH. The psychometric properties of the
Child Feeding Questionnaire (CFQ) in Turkey. Appetite [Internet].
2014;78:49–54. Available at: http://dx.doi.org/10.1016/j.appet.2014.03.009
82. Satter EM. The feeding relationship. C. 86, Journal of the American Dietetic
Association. 1986. s. 352–6.
83. Patrick H, Nicklas TA, Hughes SO, Morales M. The benefits of authoritative
95
feeding style: Caregiver feeding styles and children’s food consumption
patterns. Appetite. 2005;44(2):243–9.
84. Patrick H, Nicklas TA. A Review of Family and Social Determinants of
Children’s Eating Patterns and Diet Quality. J Am Coll Nutr. 01 Nisan
2005;24(2):83–92.
85. Conrade G, Ho R. Differential parenting styles for fathers and mothers. Aust J
Psychol [Internet]. Nisan 2001 [kaynak 04 Ocak 2020];53(1):29–35. Available
at: http://doi.wiley.com/10.1080/00049530108255119
86. Nicklas TA, Baranowski T, Baranowski JC, Cullen K, Rittenberry L, Olvera
N. Family and Child-care Provider Influences on Preschool Children’s Fruit,
Juice, and Vegetable Consumption. Nutr Rev [Internet]. 27 Nisan 2009
[kaynak 04 Ocak 2020];59(7):224–35. Available at:
https://academic.oup.com/nutritionreviews/article-lookup/doi/10.1111/j.1753-
4887.2001.tb07014.x
87. O’Brien LM, Heycock EG, Hanna M, Jones PW, Cox JL. Postnatal
Depression and Faltering Growth: A Community Study. Pediatrics. Mayıs
2004;113(5 I):1242–7.
88. Rhee KE, Lumeng JC, Appugliese DP, Kaciroti N, Bradley RH. Parenting
styles and overweight status in first grade. Pediatrics. Haziran
2006;117(6):2047–54.
89. Birch LL, Fisher JO, Grimm-Thomas K, Markey CN, Sawyer R, Johnson SL.
Confirmatory factor analysis of the Child Feeding Questionnaire: A measure
of parental attitudes, beliefs and practices about child feeding and obesity
proneness. Appetite. 2001;36(3):201–10.
90. Camci N, Bas M, Buyukkaragoz AH. The psychometric properties of the
Child Feeding Questionnaire (CFQ) in Turkey. Appetite. 01 Temmuz
2014;78:49–54.
91. Yilmaz R, Esmeray H, Erkorkmaz Ü. Yılmaz ve ark. 287 Çocuklarda Yeme
Davranışı Anketinin Türkçe uyarlama çalışması Adaptation study of the
Turkish Children’s Eating Behavior Questionnaire. C. 12, Anatolian Journal
of Psychiatry. 2011.
92. CHILD METRICS [Internet]. [kaynak 08 Mart 2020]. Available at:
https://www.ceddcozum.com/Home/Change?LanguageAbbreviation=tr
93. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu [Internet]. [kaynak 08 Mart 2020].
Available at: http://www.turkis.org.tr/HAZIRAN-2019-ACLIK-ve-
YOKSULLUK-SINIRI-d249748
94. Koyuncuoglu N. OBEZİTE VE METABOLİK SENDROM. Içinde: yurdakök
pediatri. 2017. s. 4127–41.
95. Peker E, Topaloğlu N, Şahin EM, Eşsizoğlu E, Uludağ A, Güngör S, vd. The
comparison of parent’s perception on weight, appearance and appetite of their
children with objective criteria. Turkiye Aile Hekim Derg. 2014;18(3):142–8.
96. Nur İ, Temizel S. İştahsız Çocuk. 2008;176–81. Available at:
http://cshd.org.tr/csh/pdf/pdf_CSH_309.pdf
96
97. Baughcum AE, Chamberlin LA, Deeks CM, Powers SW, Whitaker RC.
Maternal perceptions of overweight preschool children. Pediatrics.
2000;106(6):1380–6.
98. Maynard LM, Galuska DA, Blanck HM, Serdula MK. Maternal Perceptions of
Weight Status of Children [Internet]. 2003 [kaynak 06 Şubat 2020]. Available
at: www.aappublications.org/news
99. Young-Hyman D, Herman LJ, Scott DL, Schlundt DG. Care Giver Perception
of Children’s Obesity-Related Health Risk: A Study of African American
Families. Obes Res [Internet]. Mayıs 2000 [kaynak 06 Şubat 2020];8(3):241–
8. Available at: http://doi.wiley.com/10.1038/oby.2000.28
100. Lee K, Song YM. Parent-Reported Appetite of a Child and the Child’s Weight
Status Over a 2-Year Period in Korean Children. J Am Diet Assoc. Nisan
2007;107(4):678–80.
101. Schmidt R, Richter R, Brauhardt A, Hiemisch A, Kiess W, Hilbert A. Parental
feeding practices in families with children aged 2–13 years: Psychometric
properties and child age-specific norms of the German version of the Child
Feeding Questionnaire (CFQ). Appetite. 01 Şubat 2017;109:154–64.
102. Cachelin FM, Thompson D. Predictors of maternal child-feeding practices in
an ethnically diverse sample and the relationship to child obesity. Obesity
[Internet]. Ağustos 2013 [kaynak 06 Şubat 2020];21(8):1676–83. Available at:
http://doi.wiley.com/10.1002/oby.20385
103. Orrell-Valente JK, Hill LG, Brechwald WA, Dodge KA, Pettit GS, Bates JE.
“Just three more bites”: An observational analysis of parents’ socialization of
children’s eating at mealtime. Appetite. 01 Ocak 2007;48(1):37–45.
104. Sherry B, McDivitt J, Birch LL, Cook FH, Sanders S, Prish JL, vd. Attitudes,
practices, and concerns about child feeding and child weight status among
socioeconomically diverse white, Hispanic, and African-American mothers. J
Am Diet Assoc. 01 Şubat 2004;104(2):215–21.
105. Ek A, Sorjonen K, Eli K, Lindberg L, Nyman J, Marcus C, vd. Associations
between parental concerns about preschoolers’ weight and eating and parental
feeding practices: Results from analyses of the child eating behavior
questionnaire, the child feeding questionnaire, and the lifestyle behavior
checklist. PLoS One. 01 Ocak 2016;11(1).
106. Canals-Sans J, Blanco-Gómez A, Luque V, Ferré N, Ferrando PJ, Gispert-
Llauradó M, vd. Validation of the Child Feeding Questionnaire in Spanish
Parents of Schoolchildren. J Nutr Educ Behav. 01 Haziran 2016;48(6):383-
391.e1.
107. Melis Yavuz H, Selcuk B. Predictors of obesity and overweight in
preschoolers: The role of parenting styles and feeding practices. Appetite
[Internet]. 2018;120:491–9. Available at:
https://doi.org/10.1016/j.appet.2017.10.001
108. Gregory JE, Paxton SJ, Brozovic AM. Pressure to eat and restriction are
associated with child eating behaviours and maternal concern about child
97
weight, but not child body mass index, in 2- to 4-year-old children. Appetite.
2010;54(3):550–6.
109. Polat S, Erci B. Psychometric properties of the child feeding scale in Turkish
mothers. Asian Nurs Res (Korean Soc Nurs Sci) [Internet]. 2010;4(3):111–21.
Available at: http://dx.doi.org/10.1016/S1976-1317(10)60011-4
110. Erkorkmaz Ü, Yilmaz R, Demir O, Sanisoglu SY, Etikan I, Özçetin M.
Analysis of the correlation between children’s eating behavior and parent’s
feeding style using canonical correlation analysis. Turkiye Klin J Med Sci.
2013;33(1):138–48.
111. Swyden K, Sisson SB, Morris AS, Lora K, Weedn AE, Copeland KA, vd.
Association Between Maternal Stress, Work Status, Concern About Child
Weight, and Restrictive Feeding Practices in Preschool Children. Matern
Child Health J. 01 Haziran 2017;21(6):1349–57.
112. Wardle J, Guthrie CA, Sanderson S, Rapoport L. Development of the
children’s eating behaviour questionnaire. J Child Psychol Psychiatry Allied
Discip. 2001;42(7):963–70.
113. Sleddens EFC, Kremers SPJ, Thijs C. The Children’s Eating Behaviour
Questionnaire: Factorial validity and association with Body Mass Index in
Dutch children aged 6-7. Int J Behav Nutr Phys Act. 2008;5:1–9.
114. Njardvik U, Klar EK, Thorsdottir F. The factor structure of the Children’s
Eating Behaviour Questionnaire: A comparison of four models using
confirmatory factor analysis. Heal Sci Reports. 2018;1(3):e28.
115. Ainuki T, Akamatsu R. Association between Children’s Appetite Patterns and
Maternal Feeding Practices. Food Nutr Sci. 17 Mayıs 2011;02(03):228–34.
116. Jansen PW, Roza SJ, Jaddoe VWV, Mackenbach JD, Raat H, Hofman A, vd.
Children’s eating behavior, feeding practices of parents and weight problems
in early childhood: Results from the population-based Generation R Study. Int
J Behav Nutr Phys Act. 2012;9:1–11.
117. Jani R, Mallan KM, Daniels L. Association between Australian-Indian
mothers’ controlling feeding practices and children’s appetite traits. Appetite.
01 Ocak 2015;84:188–95.
118. Roach E, Viechnicki GB, Retzloff LB, Davis-Kean P, Lumeng JC, Miller AL.
Family food talk, child eating behavior, and maternal feeding practices.
Appetite [Internet]. 01 Ekim 2017 [kaynak 09 Şubat 2020];117:40–50.
Available at: https://linkinghub.elsevier.com/retrieve/pii/S0195666316304858
119. Sandvik P, Ek A, Somaraki M, Hammar U, Eli K, Nowicka P. Picky eating in
Swedish preschoolers of different weight status: Application of two new
screening cut-offs. Int J Behav Nutr Phys Act. 2018;15(1):1–12.
120. Perez M, Ohrt TK, Bruening AB, Taylor AB, Liew J, Kroon Van Diest AMW,
vd. Measurement equivalence of child feeding and eating measures across
gender, ethnicity, and household food security. BMC Obes [Internet]. 11
Aralık 2018 [kaynak 09 Şubat 2020];5(1):17. Available at:
https://bmcobes.biomedcentral.com/articles/10.1186/s40608-018-0192-6
98
121. Nowicka P, Sorjonen K, Pietrobelli A, Flodmark CE, Faith MS. Parental
feeding practices and associations with child weight status. Swedish validation
of the Child Feeding Questionnaire finds parents of 4-year-olds less
restrictive. Appetite. 01 Ekim 2014;81:232–41.
122. Birch LL, Fisher JO, Davison KK. Learning to overeat: Maternal use of
restrictive feeding practices promotes girls’ eating in the absence of hunger.
Am J Clin Nutr. 2003;78(2):215–20.
123. Fisher JO, Birch LL. Restricting access to foods and children’s eating.
Appetite. 01 Haziran 1999;32(3):405–19.
124. Fisher JO, Birch LL. Restricting access to palatable foods affects children’s
behavioral response, food selection, and intake. Am J Clin Nutr [Internet]. 01
Haziran 1999 [kaynak 10 Şubat 2020];69(6):1264–72. Available at:
https://academic.oup.com/ajcn/article/69/6/1264/4714994
125. Dalrymple K V., Flynn AC, Seed PT, Briley AL, O’Keeffe M, Godfrey KM,
vd. Associations between dietary patterns, eating behaviours, and body
composition and adiposity in 3-year-old children of mothers with obesity.
Pediatr Obes. 2019;(December):1–11.
126. Carnell S, Wardle J. Measuring behavioural susceptibility to obesity:
Validation of the child eating behaviour questionnaire. Appetite. 01 Ocak
2007;48(1):104–13.
127. Viana V, Sinde S, Saxton JC. Children’s Eating Behaviour Questionnaire:
Associations with BMI in Portuguese children. Br J Nutr. 2008;100(2):445–
50.
128. Carnell S, Wardle J. Appetite and adiposity in children: Evidence for a
behavioral susceptibility theory of obesity. Am J Clin Nutr. 01 Temmuz
2008;88(1):22–9.
129. Braet C, Van Strien T. Assessment of emotional, externally induced and
restrained eating behaviour in nine to twelve-year-old obese and non-obese
children. Behav Res Ther. Eylül 1997;35(9):863–73.
130. Francis LA, Hofer SM, Birch LL. Predictors of maternal child-feeding style:
Maternal and child characteristics. Appetite. 01 Aralık 2001;37(3):231–43.
131. May AL, Donohue M, Scanlon KS, Sherry B, Dalenius K, Faulkner P, vd.
Child-Feeding Strategies Are Associated with Maternal Concern about
Children Becoming Overweight, but not Children’s Weight Status. J Am Diet
Assoc. 01 Temmuz 2007;107(7):1167–74.
132. Corsini N, Danthiir V, Kettler L, Wilson C. Factor structure and psychometric
properties of the Child Feeding Questionnaire in Australian preschool
children. Appetite. 01 Kasım 2008;51(3):474–81.
133. Kaur H, Li C, Nazir N, Choi WS, Resnicow K, Birch LL, vd. Confirmatory
factor analysis of the child-feeding questionnaire among parents of
adolescents. Appetite. 01 Temmuz 2006;47(1):36–45.
134. Cardel M, Willig AL, Dulin-Keita A, Casazza K, Mark Beasley T, Fernández
JR. Parental feeding practices and socioeconomic status are associated with
99
child adiposity in a multi-ethnic sample of children. Appetite [Internet]. Şubat
2012 [kaynak 10 Şubat 2020];58(1):347–53. Available at:
https://linkinghub.elsevier.com/retrieve/pii/S0195666311006349
135. Anderson CB, Hughes SO, Fisher JO, Nicklas TA. Cross-cultural equivalence
of feeding beliefs and practices: The psychometric properties of the child
feeding questionnaire among Blacks and Hispanics. Prev Med (Baltim). 01
Ağustos 2005;41(2):521–31.
136. Blissett J, Bennett C. Cultural differences in parental feeding practices and
children’s eating behaviours and their relationships with child BMI: A
comparison of Black Afro-Caribbean, White British and White German
samples. Eur J Clin Nutr. 12 Şubat 2013;67(2):180–4.
137. Brown A, Lee M. Breastfeeding Is Associated with a Maternal Feeding Style
Low in Control from Birth. PLoS One [Internet]. 30 Ocak 2013 [kaynak 10
Şubat 2020];8(1):e54229. Available at:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23382881
138. Brown A. Maternal restraint and external eating behaviour are associated with
formula use or shorter breastfeeding duration. Appetite [Internet]. 01 Mayıs
2014 [kaynak 10 Şubat 2020];76:30–5. Available at:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/24463067
139. Boswell N, Byrne R, Davies PSW. Eating behavior traits associated with
demographic variables and implications for obesity outcomes in early
childhood. Appetite [Internet]. 01 Ocak 2018 [kaynak 11 Şubat
2020];120:482–90. Available at:
https://linkinghub.elsevier.com/retrieve/pii/S0195666317308929
140. Brown A, Lee M. Breastfeeding during the first year promotes satiety
responsiveness in children aged 18-24 months. Pediatr Obes [Internet]. Ekim
2012 [kaynak 11 Şubat 2020];7(5):382–90. Available at:
http://doi.wiley.com/10.1111/j.2047-6310.2012.00071.x
141. Syrad H, Van Jaarsveld CHM, Wardle J, Llewellyn CH. The role of infant
appetite in extended formula feeding. Arch Dis Child [Internet]. 01 Ağustos
2015 [kaynak 11 Şubat 2020];100(8):758–62. Available at:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/25838333
142. Carnell S, Pryor K, Mais LA, Warkentin S, Benson L, Cheng R. Lunch-time
food choices in preschoolers: Relationships between absolute and relative
intakes of different food categories, and appetitive characteristics and weight.
Physiol Behav [Internet]. 02 Şubat 2016 [kaynak 11 Şubat 2020];162:151–60.
Available at: http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/27039281
143. Blissett J, Farrow C, Haycraft E. Relationships between observations and
parental reports of 3–5 year old children’s emotional eating using the
Children’s Eating Behaviour Questionnaire. Appetite [Internet]. 01 Ekim 2019
[kaynak 11 Şubat 2020];141:104323. Available at:
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/31220476
100
ÖZGEÇMİŞ
I- Bireysel Bilgiler
Adı-Soyadı: Cihan İNAN
Doğum yeri ve tarihi: Malatya, 12.08.1990
Uyruğu: T.C.
Medeni durumu: Bekar
İletişim adresi ve telefonu: cihaninan1990@gmail.com / 0(538) 274 50 33
Yabancı dili: İngilizce
II- Eğitimi
Ankara Şehir Hastanesi (2019-Halen devam etmekte)
Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi SUAM (2016-
2019)
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi (2008-2015)
Malatya Fatih Lisesi (2003-2008)
Malatya Ali Fevzi Ağan İlköğretim Okulu (1996-2003)
III- Unvanları
Doktor – 2015
IV- Mesleki deneyim
Ankara Şehir Hastanesi (2019-Halen devam etmekte)
Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi SUAM (2015-
2019)
Adıyaman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi / Pratisyen Hekim (2015-2016)
101
V- Üye Olduğu Bilimsel Kuruluşlar
VI- Bilimsel ilgi Alanları
VII- Bilimsel Etkinlikler
1. Aralık 2018 Ankara, NRP (Neonatal Resusitasyon Programı) Kursu,
Katılımcı
2. Kasım 2019 Ankara, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü-Çocuk Acil Tıp ve
Yoğun Bakım Derneği, Ankara Çocuk İleri Yaşam Desteği Eğitimleri,
Katılımcı
VIII- Diğer Bilgiler
102
EKLER
EK-1. VERİ TOPLAMA ANKET FORMU
2-6 yaş arası
ANKET FORMU
DEMOGRAFİK BİLGİLER
DOĞUM HAFTASI: ……………. DOĞUM KİLOSU: ………….
KUVÖZ BAKIMI ALDI MI?: ………….
HASTANE YATIŞI, KAÇ KEZ, YATIŞ SEBEBİ BELİRTİNİZ…………..
ANKETE KONU OLAN ÇOCUĞUNUZUN YAŞI (AY VEYA YIL
OLARAK):………………
CİNSİYET :………….. KARDEŞ SAYISI: ………..
KAÇINCI ÇOCUK: ……………..
BOY: …………… (………….PERSANTİL)
KİLO:………….. (………….PERSANTİL)
ANNENİN EĞİTİM DÜZEYİ: ……….
BABANIN EĞİTİM DÜZEYİ: ………..
AİLENİN AYLIK ORTALAMA GELİRİ: ……….
ÇOCUĞUN BAKIMI İLE ÖNCELİKLE İLGİLİ KİŞİ
A-) ANNE B-) BABA C-) ANNE-BABA BİRLİKTE
D-) ANNEANNE VEYA BABANNE E-) BAKICI F-) KREŞE GİDİYOR
AİLE YAPISI: A-) ÇEKİRDEK AİLE B-) GENİŞ AİLE
EV DIŞINDA BAKIM ALDIĞI KURUM VAR MI?
KREŞ.......... OKUL........... DİĞER: …………
BESLENME ÖYKÜSÜ
ANNE SÜTÜ DEVAM SÜRESİ (AY OLARAK) ...............
HAZIR MAMA KULLANIMI A-EVET B-HAYIR
EK GIDALARA BAŞLAMA ZAMANI (AY OLARAK) ..........
KATI GIDA TÜKETİMİNE BAŞLAMA ZAMANI (AY OLARAK) ..............
İNEK SÜTÜ TÜKETİMİ BAŞLAMA ZAMANI (AY OLARAK) ..............
GÜNDE BESLENDİĞİ ANA VE ARA ÖĞÜN SAYISI, AYRI AYRI BELİRTİNİZ
............... ANA ÖĞÜN ……………… ARA ÖĞÜN
103
BESLENME ŞEKLİ
A-AİLE SOFRASINDAN BESLENİR B-AYRI YEMEK HAZIRLANIR
C-HER İKİSİ
ÇOCUĞUNUZUN TÜKETTİĞİ BESİN GRUPLARINI EN ÇOKTAN EN AZA DOĞRU
SIRALAYINIZ (EN ÇOK TÜKETTİĞİNE 1 NUMARA VERİNİZ)
A---ET-BALIK-TAVUK B---SÜT, SÜT ÜRÜNLERİ (YOĞURT, PEYNİR VS)
C---YUMURTA D---SEBZE-MEYVE
E---BAKLAGİLLER (NOHUT, FASÜLYE, MERCİMEK, BEZELYE) F---TAHIL-TAHIL
ÜRÜNLERİ (BULGUR PİLAVI, MAKARNA, EKMEK VS)
SIRALAMA ……………………..
ÇOCUĞUNUZ ABUR-CUBUR TÜKETİR Mİ?
A-) EVET B-) HAYIR
ÇOCUĞUNUZ ABUR-CUBUR TÜKETİYORSA NE SIKLIKLA TÜKETİR?
A-) ÇOK NADİR B-) NADİR C-) SIK
D-) ÇOK SIK
ÇOCUĞUNUZ BESLENİRKEN TELEVİZYON İZLER Mİ?
A-) EVET B-) HAYIR
ÇOCUĞUNUZUN KİLOSUNU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
A-) AŞIRI ZAYIF B-) ZAYIF C-) NORMAL
D-) ŞİŞMAN E-) AŞIRI ŞİŞMAN
104
‘’Çocuk Besleme Anketi (Child FeedingQuestionnaire-CFQ)’’
Her Zaman
Çoğunlukla
Bazen
Nadiren
Hiç
Algılanan Sorumluluk
Çocuğunuz evdeyken, onu ne sıklıkla siz yedirirsiniz?
Çocuğunuzun yediği yiyeceğin miktarına ne sıklıkla siz karar verirsiniz?
Çocuğunuzun doğru yiyecek çeşitlerini yemeye karar vermesinde ne sıklıkla siz
sorumlusunuz?
İzlem
Çocuğunuzun yediği şekerli besinlerden (dondurma, kek, şeker, pasta) ne sıklıkla haberiniz
olur?
Çocuğunuzun yediği abur cubur besinlerden ne sıklıkla haberiniz olur?
Çocuğunuzun yediği yüksek yağlı besinlerden ne sıklıkla haberiniz olur?
Çocuk Ağırlığı Hakkında İlgi
Çocuğunuzun siz yanında değilken çok yemesi konusunda ne sıklıkla endişelenirsiniz?
Çocuğunuzun arzu edilen kiloyu korumak için diyet yapmak zorunda olmasından ne sıklıkta
endişelenirsiniz?
Çocuğunuzun kilolu olma konusu sizi endişelendirir mi?
Katılıyorum
Biraz Katılıyorum
Kararsızım
Biraz
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kısıtlama
Çocuğumun şekerli besinleri (dondurma, kek, şeker, pasta) gereğinden çok yemediğinden
emin olmalıyım
Çocuğumun yağlı besinleri gereğinden çok yemediğinden emin olmalıyım
Çocuğumun kendi sevdiği yiyecekleri (favori besinlerini) gereğinden çok yemediğinden
emin olmalıyım
Bazı yiyecekleri bilerek çocuğumun ulaşamayacağı yerlerde saklarım.
Çocuğumun yaptığı iyi davranışlara ödül olarak ona şekerli besinler (dondurma,
kek, şeker, pasta) veririm.
Çocuğuma istediğim şeyi yaptırabilmek için ona kendi sevdiği favori besinini sunarım
Eğer çocuğumun yediklerini kontrol etmezsem veya ona rehberlik yapmazsam, çok fazla abur
cubur yer
Eğer çocuğumun yediklerini kontrol etmezsem veya ona rehberlik yapmazsam, çok fazla
kendi favori besinini yer
Yeme Baskısı
Çocuğum tabağındaki yemeği her zaman bitirmelidir
Çocuğumun yeterince yediğinden emin olmak için özellikle dikkatli olmak zorundayım
Çocuğum aç değilim dese bile, ben ona yemek yedirmeye uğraşırım
Eğer çocuğumun yediklerini kontrol etmezsem veya ona rehberlik yapmazsam, yemesi
gerekenden daha az yer
105
“Çocukların Yeme Davranışı Anketi (Child Eating
Behavior Questionnaire- CEBQ)”
Asla
Nadiren
Bazen
Sık sık
Her Zaman
Besin heveslisi
Çocuğum sürekli yiyecek bir şeyler ister
Eğer izin verilirse çocuğum daha çok yer
Çocuğum tok olsa bile en çok sevdiği yiyeceği yer
İzin verilse çocuğum tüm zamanını yemek yiyerek geçirir
Çocuğum yemek zamanını iple çeker
Duygusal aşırı yeme
Çocuğum üzüldüğünde normalden çok yemek yer
Çocuğum sıkıntılı, rahatsız olduğunda daha fazla yer
Çocuğum kaygılıyken, huzursuzken, endişeliyken daha çok yer
Çocuğum yapacak bir şeyi olmadığında daha fazla yiyor
Besinden keyif alma
Çocuğum yemek yemeyi sever
Çocuğum çok iştahlıdır
Çocuğum yemekleri hızlı tüketir
Çocuğum yemeğe önem verir, yemeklerle ilgilidir
Çocuğum yemek yemekten hoşlanır
İçme tutkusu
Çocuğum sürekli bir içecek ister
Çocuğuma izin verilirse gün boyunca bir şeyler içer
Çocuğum yemek yerine daima içecek bir şeyleri tercih eder
Tokluk heveslisi
Çocuğum yiyeceği tatmadan tadının kötü olduğunu söyleyerek yemez
Çocuğum yeni yiyecekleri başlangıçta reddeder
Çocuğum yemek sonunda(bitiminde) tabağında yemek bırakır
Çocuğum yemekle mutlu etmek zordur
Çocuğum çabuk doyar
Çocuğum yemeği bitmeden doyar
Eğer çocuğum yemekten önce aperatif bir şeyler yemişse yemek yemez
Yavaş yeme
Çocuğumun yemeğini bitirmesi 30 dakikadan fazla sürer
Çocuğum yemekleri yavaş yer
Çocuğum yemek süresi boyunca yavaş, daha yavaş yer
Duygusal az yeme
Çocuğum yorgunken normalden daha az yer
Çocuğum sinirliyken, kızgınken normalden daha az yer
Çocuğum mutsuz olduğu zaman daha az yer
Çocuğum mutlu olduğunda daha çok yemek yer
Besin seçiciliği
Çocuğum yeni yiyeceklerin tadına bakmaktan zevk alır
Çocuğum çok çeşitli yemeklerden hoşlanır
Çocuğum daha önce tatmadığı bir yiyeceği yer
106
EK-2. KLİNİK ARAŞTIRMALAR ETİK KURUL ONAM FORMU
107
108
109
EK-3. AYDINLATILMIŞ GÖNÜLLÜ ONAM FORMU
ARAŞTIRMA AMAÇLI ÇALIŞMA İÇİN AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU
Bu araştırma Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Hematoloji Onkoloji Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi ’inde ‘’Annelerin çocukları
besleme uygulamaları ile çocukların yeme davranışları arasındaki ilişkinin İncelenmesi
‘’ amacıyla yapılan bir yüksek lisans tez çalışmasıdır. Bu çalışma ile annelerin çocuklarını
besleme uygulamaları ile çocuklarda oluşan yeme davranışları arasındaki ilişki anlaşılmaya
çalışılacaktır.
Sizin de bu araştırmaya katılmanızı öneriyoruz. Ancak hemen söyleyelim ki bu
araştırmaya katılıp katılmamakta serbestsiniz. Çalışmaya katılım gönüllülük esasına
dayalıdır. Kararınızdan önce araştırma hakkında sizi bilgilendirmek istiyoruz. Bu bilgileri
okuyup anladıktan sonra araştırmaya katılmak isterseniz formu imzalayınız.
Eğer araştırmaya katılmayı kabul ederseniz size içerisinde tarafımızca hazırlanan
demografik bilgiler ve çocuğunuzun beslenme alışkanlıklarını anlamaya yonelik sorular
içeren anket ile birlikte annelerin çocuklarını besleme davranlarını anlamaya yönelik “Çocuk
Besleme Anketi (Child Feeding Questionnaire-CFQ)” ve çocukların yeme davranışlarını
anlamaya yönelik “Çocukların Yeme Davranışı Anketi (Child Eating Behavior
Questionnaire- CEBQ)” soru cevap şeklinde uygulanacaktır. Sizinle ilgili tıbbi bilgiler gizli
tutulacak, ancak çalışmanın kalitesini denetleyen görevliler, etik kurullar ya da resmi
makamlarca gereği halinde incelenebilecektir.
Bu çalışmaya katılmanız için sizden herhangi bir ücret istenmeyecektir. Çalışmaya
katıldığınız için size ek bir ödeme de yapılmayacaktır.
Bu çalışmaya katılmayı reddedebilirsiniz. Bu araştırmaya katılmak tamamen isteğe
bağlıdır ve reddettiğiniz takdirde size uygulanan tedavide herhangi bir değişiklik
olmayacaktır. Yine çalışmanın herhangi bir aşamasında onayınızı çekmek hakkına da
sahipsiniz.
110
(Katılımcının/Hastanın Beyanı)
Sayın Dr. …………………………………tıbbi bir araştırma yapılacağı belirtilerek bu
araştırma ile ilgili yukarıdaki bilgiler bana aktarıldı. Bu bilgilerden sonra böyle bir
araştırmaya “katılımcı” olarak davet edildim.
Eğer bu araştırmaya katılırsam hekim ile aramda kalması gereken bana ait bilgilerin
gizliliğine bu araştırma sırasında da büyük özen ve saygı ile yaklaşılacağına inanıyorum.
Araştırma sonuçlarının eğitim ve bilimsel amaçlarla kullanımı sırasında kişisel bilgilerimin
ihtimamla korunacağı konusunda bana yeterli güven verildi.
Projenin yürütülmesi sırasında herhangi bir sebep göstermeden araştırmadan çekilebilirim.
(Ancak araştırmacıları zor durumda bırakmamak için araştırmadan çekileceğimi önceden
bildirmemim uygun olacağının bilincindeyim) Ayrıca tıbbi durumuma herhangi bir zarar
verilmemesi koşuluyla araştırmacı tarafından araştırma dışı tutulabilirim.
Araştırma için yapılacak harcamalarla ilgili herhangi bir parasal sorumluluk altına
girmiyorum. Bana da bir ödeme yapılmayacaktır.
İster doğrudan, ister dolaylı olsun araştırma uygulamasından kaynaklanan nedenlerle
meydana gelebilecek herhangi bir sağlık sorunumun ortaya çıkması halinde, her türlü tıbbi
müdahalenin sağlanacağı konusunda gerekli güvence verildi. (Bu tıbbi müdahalelerle ilgili
olarak da parasal bir yük altına girmeyeceğim).
Bu araştırmaya katılmak zorunda değilim ve katılmayabilirim. Araştırmaya katılmam
konusunda zorlayıcı bir davranışla karşılaşmış değilim. Eğer katılmayı reddedersem, bu
durumun tıbbi bakımıma ve hekim ile olan ilişkime herhangi bir zarar getirmeyeceğini de
biliyorum.
Bana yapılan tüm açıklamaları ayrıntılarıyla anlamış bulunmaktayım. Kendi başıma belli bir
düşünme süresi sonunda adı geçen bu araştırma projesinde “katılımcı” olarak yer alma
kararını aldım. Bu konuda yapılan daveti büyük bir memnuniyet ve gönüllülük içerisinde
kabul ediyorum.
İmzalı bu form kağıdının bir kopyası bana verilecektir.
Katılımcı (ebeveyn)
Adı, soyadı:
Adres:
Tel.
İmza
Katılımcı
Adı, soyadı:
Adres:
Tel.
İmza
Katılımcı ile görüşen hekim
Adı soyadı, unvanı:
Adres:
Tel.
İmza
Sayfalar
- ANA SAYFA
- HAKKIMIZDA
- İLETİŞİM
- GALERİ
- YAZARLAR
- BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ
- ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ
- SELÇUKLU TARİHİ
- SELÇUKLU TEŞKİLATI
- SELÇUKLU MİMARİ
- SELÇUKLU KÜLTÜRÜ
- SELÇUKLULARDA EDEBİYAT
- TOPLUM VE EĞİTİM
- SELÇUKLU BİLİM
- SELÇUKLU EKONOMİSİ
- TEZLER VE KİTAPLAR
- SELÇUKLU KRONOLOJİSİ
- KAYNAKLAR
- SELÇUKLU HARİTALARI
- HUN İMPARATORLUĞU
- OSMANLI İMPARATORLUĞU
- GÖKTÜRKLER
- ÖZ TÜRÇE KIZ İSİMLERİ
- ÖZ TÜRKÇE ERKEK İSİMLERİ
- MÜZELERİMİZ
- GÖKTÜRKÇE
- SELÇUKLU FİLMLERİ
- SELÇUKLU DİZİLERİ
- KÜTÜPHANELERİMİZ
5 Eylül 2024 Perşembe
53
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder