Göktürk Yazıtları; Türklerin bilinen ilk yazılı belgeleridir. Orkun ırmağı yanıñda bulunduğu için Orkun Yazıtları adı ile de anılır.
1893 yılında Danimarkalı dil bilimci Vilhelm Ludvig Peter Tomsen tarafından, Rus Türklük bilimcisi Vasili Vasilyeviç Radlof’uñ yardımıyla çözülmüş ulayı aynı yılın 15 Aralık günü “Danimarka Kağanlık Bilimler Kurumu’nda” bilim yertinciñe açıklanmıştır.
Özellikleri :
- Arapça gibi sağdan sola yazılır.
- Lâtin damgalarında olduğu gibi büyük, küçük damga ayırımı yoktur.
- Sözcükler arasına boşluk konmaz; ayırmak için “:” imi kullanılır. Aynı oğurda tümce sonlarına da “:” imi konur.
- Eski Türkçede “C, F, Ğ, H, J, V” sesleri olmadığından, bunların simgeleyen damgalar da yoktur.
- Damgalar kalın-ince olmak üzere nitelenmektedir.
- “d” sesiyle sözcük başlamaz. Türkçede “d” ile başlayan sözcükleriñ tümü “t” sesi ile karşılanır.demir > temir, düzen > tözen
- “g” sesiyle sözcük başlamaz. Türkçede “g” ile başlayan sözcükleriñ tümü “k” sesi ile karşılanır.gelir > kelir, gezegen > kezegen
- “h” sesi yoktur, yazılmak istenirse bunu karşılayan ses “k” dir. Bunuñ yanıñda “f” sesiñi “p” simgelerken, “v” sesi için “b” kullanılır. Buñlar varsayım/taplama olmayıp, oğur içinde oluşan evrilmelerin karşıtıdır.ev > eb, fısıltı > pısıltı, han > kan (baş+kan > başkan)
- Ünlü uyumu vardır. Kalın ünlü ile başlamışsa kalın, ince ile başlamışsa ince ile sürer.kelecek (ince ünlülü), kalacak (kalın ünlülü)
- Dudak benzeşmesi vardır. Örneğiñ sözcük “a” ünlüsü ile başlamışsa, “e” ünlüsü ile bitmesi olanaksızdır. Sözcükteki ünlüleriñ tümü “a” olabileceği gibi eğer başka bir ünlü gelmeliyse, bu kesinkes “ı” sesi olmalıdır. Genel kural şöyledir;a > ı , e > i , o > u, ö > ü
- “o” ile “ö” sesleriñde durum biraz ayrıdır. “o>a” ile “ö>e” durumlarınıñ olduğu sözcüklere deñ gelinebilir. Nedeni, alınañ eklerin “a/e” sesleri ile başlıyor olmasıdır.
- “o/ö” sesleri yalnızca ilk seslemde olur. Soñraki seslemlerde “u/ü” sesiñe dönüşür.konuşuruz (o > u), öpücük (ö > ü)
Yazım Bilgisi
Göktürkçe, kendine ait özel abecesi ile yazılır. Adı, “Göktürk (Orkun) abecesi” dir. Biz kısaca Türk Âbecesi diyoruz. Kökü, kurganda bulunañ ulayı İsa’dan önce 5. yüzyılda yazıldığı belirlenen bir betine değin dayanmaktadır.
Âbecede toplam 38 damga bulunur; 4’ü ünlü, 34’ü de ünsüz.
Ünlüleriñ durumu, Lâtin abecesindekinden ayrıdır. Bir ünlü duruma göre iki ses verebilmektedir. İlk duyuşunuzda bir karışık gelebilir ançıp bu durum kurallar çerçevesiñde olduğundañ kolaylıkla ayırt edilebilmektedir.
Ünlüleriñ kullanımı
ilen damgalarınıñ verdikleri sesi añlamak için, sözcüğün yapısına bakılır. Sözcük kalın ünsüzlerden oluşuyorsa “a – ı” sesleriñi verirken, ince ünsüzlerde “e – i” sesleriñi verir.
damgası, ince damgalı sözcüklerde kullanılır. İlk seslemde “ö” sesiñi verirken soñraki seslemlerde “ü” sesiñe dönüşür.
> ölüm , > közel (güzel)
damgası, kalın damgalı sözcüklerde kullanılır. İlk seslemde “o” sesiñi verirken soñraki seslemlerde “u” sesiñe dönüşür.
> oran , > os (akıl)
Ünlü kullanımı Lâtin abecesiñde olduğu gibidir ançıp kimi özgün özellikleriñden ötürü bâzen yazılmasıña gerek duyulmaz.
Örneğiñ sözcükteki ünlüleriñ tümü “a” sesiñi içeriyorsa, bir tike “a” yazılır, soñraki gelenler yazılmaz.
(kalacak), (kelecek)
Bâzende “dudak benzeşmesi” ile hangi ünlü geleceğini bildiğimizden, o ünlüyü kullanmayız.
(baarsıl, “varsıl : zengin”)
Bu örnekde sesiñi kullanmadık. Çünkü dudak benzeşmesi ile ‘dan soñra geleceğiñi biliyorduk. “E şimdi, ben onu ‘baarsal” diye de okuyabilirdim” diyebilirsiñiz ançıp bildiğiñiz üzere “baarsal” diye bir sözcüğümüz yok. Bu abeceniñde böyle bir özelliği var; dilde olmayan sözcükleri ulayı yad sözcükleri kolay kolay hatta bâzen hiç yazamıyorsuñuz.
“ö” ile “o” ünlüleri yalnızca ilk seslemde (hecede) kullanılır, soñraki seslemlerde “u/ü” sesiñe dönüşür. Yiñe, sözcüğün ilk sesleminde olan ünlüyü gördükten soñra, ardınıñ ne olacağını bildiğimizden ünlüleri yazmayız.
(öpücük) , (konum)
Kimi oğur da, aldığı ek ayrık olduğundan dudak benzeşmesi dışında kalır.
(közel > köz + el)
“’ö’ ünlüsü ile başladı ‘ü’ ile biter” diye düşünebilirsiniz ançıp sözcük “közül” olur ki böyle bir sözcük dilde yoktur. Bu nedenle karıştırma gibi bir durum olmaz.
Ünsüzleriñ kullanımı
Başlarıñda ünlü olması, o sözcüğüñ uzun ünlülü olduğunu belirtir.
> aat (ad / isim)
Bize sıradışı gelecek kurallardan biride seslemli (heceli) yazılıştır. Bu kuralı iyi bilmek gerekiyor, yoksa birçok sözcüğü karıştıracağınızdan kuşkum yok.
Sözcükleri yazarken, iyi bir biçimde seslemlerine (hecelerine) ayırmanız gerekiyor. Örneğin “kättim (gittim)” sözcüğünü ele alırsak;
diye yazılır. “Bunu kätitim diye okumayacak mıyız?” diyenler olacaktır. Ancak yanılacaklardır. Çünkü “kä – ti – tim” diye seslemlemiyor, “kät – tim” diyoruz. Demeli ilk seslemimiz kät , ikinci seslemimiz ise tim‘dir, birlikte okuyunca “kättim” olur. Eğer “kätitim” yazılmak isteniyorsa, araya bir “i” damgasınıñ daha eklenmesi gerekiyor; .
Bir başka örnek olarak “yorgan”ı verelim. biçiminde yazılır, “yoragan” ile karıştırılabilir. Ancak seslemlerimiz “yor – gan” olduğundan sorun yok. “Yoragan” yazmak isteyen araya bir “a” damgası daha eklemelidir;
Bilmenizde yarar olacak bir başka örnek sözcük; “Tengrim – ”
Dudak benzeşmesi kuralından sondaki “i” tamgasınıñ yazılmasına gerek yok gibi duruyor ançıp bunu yapmak yanlış olur. Çünkü kök sözcük, “Tengri”dir, sonuna ise iyelik eki “m” gelmiştir. Bu yüzden “Tengri” olduğu gibi yazılır, “m” eki ise sonuna eklenir.
Konunuñ iyice kavranması için bir başka örnek olarak “Türkçesi” sözcüğünü inceleyelim. Bu sözcüğü yazarken sırasıyla şunları yapacağız;
> Kök sözcük olan “Türk” yazılır,
> “-çe” eki eklenir, “Türkçe” olur.
> “-si” eki gelir, “Türkçesi” olur
Seslemler “Türk – çe – si” olarak ayrılacağından “Türk – çes – i” diye bir ayırma yanlış olur.
(yañlış), – (doğru)
KAYNAKLAR: turkcesivarken.com ve damgalık.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder