14 Mayıs 2014 Çarşamba

Selçuklu Müzesi açıldı

Selçuklu dönemine ait tarihi eserler ve birbirinden ilginç dijital uygulamaların yer aldığı Selçuklu Uygarlığı Müzesi ziyarete açıldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, Selçuklu medeniyetine olan bir borcu ödemenin ve Türkiye'de bir ilki gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi.
Selçuklu Uygarlığı Mezesi'ne dönüşen Gevher Nesibe Medresesi önünde yapılan açılış töreni, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Törene; Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, eşi Neşe Özhaseki ve kızı Merve Özhaseki ile birlikte katıldı. Özhaseki'nin yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanlığı Müzeler Daire Başkanı Mustafa Güneş, Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, AK Parti İl Başkanı Ömer Dengiz, Kocasinan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, Hacılar Belediye Başkanı Ahmet Herdem, Ticaret Odası Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, belediye başkan adayları, daire müdürleri, sivil toplum kuruluşlarının başkan ve yöneticileri, büyükşehir belediyesi yöneticileri ve kalabalık bir halk topluluğu da bu önemli ana şahitlik etti.
Törende bir konuşma yaparak müze hakkında bilgi veren Büyükşehir Belediyesi Etüt ve Projeler Daire Başkanı Hamdi Elcüman, Gevher Nesibe Medresesi'nin restorasyonu için 1.7 milyon, müze için 3 milyon lira harcama yaptıklarını söyledi. Müzenin birçok açıdan ilk ve Selçuklu medeniyetini anlatan tek müze olduğunu vurgulayan Elcüman, aynı zamanda engelli dostu bir müze olduğunu ve görme engelliler için de uygulamalar bulunduğunu belirtti. Elcüman, müzede 650 eser sergileneceğini ve dijital uygulamaların yoğun olarak müzede kullanıldığını kaydetti.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki de konuşmasına, Türkiye'de bir ilk gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadığını belirterek başladı. Anadolu'nun en önemli medeniyetlerinden olan Selçuklu medeniyetinin bugüne kadar anlatılamadığını dile getiren Özhaseki, "Ne yazık ki Selçuklu, tarihin tozlu raflarında kaybolup gitmiş. Bu anlamda Selçuklu'ya bir borcu ödemenin, bir ilki yapmanın mutluluğu içindeyim. Bizim genlerimizde Selçuklu'nun kanı var. Ahlakımızda Selçuklu'nun prensipleri var. Seyyid Burhaneddin, 1200'lü yıllarda Kayseri'de manevi eğitimi vermiş. Ahi Evran atalarımıza meslek öğretmiş ve ticaretin prensiplerini koymuş. Onlar bizim geçmişimizdir." dedi.

SELÇUKLU HANEDANLARI

17 Şubat 2014 Pazartesi

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomik ve askerî anlamda yaşadığı çöküş, I. Dünya Savaşı’nın ardından imparatorluk topraklarının işgal edilmesine neden olmuş, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulmuş, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türk milleti tarafından verilen milli mücadelenin ardından TBMM’de 29 Ekim 1923 tarihinde “Türkiye Cumhuriyeti” kuruluşu ilan edilmiştir.

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte, Türk kültür ve sanat hayatında da önemli değişimler yaşanmıştır. Yeni devlet, millî kültür üzerine inşa edildiğinden, Türk dili, edebiyatı ve tarihi ile ilgili çalışmalar bu dönemde hız kazanmıştır. Yeni devletin temelleri, her şeyden önce Türk kültürüne dayanmaktadır. Kültürel anlamda yaşanan bu yenilik, devlet yönetimi ve sisteminde de görülmektedir. Cumhuriyet’in ilan edilmesi, Halifeliğin ve Saltanat’ın kaldırılması, Latin harflerinin kabulü gibi yenilikler, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti devletinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli dildir, kültürdür.” sözleri ile özetlenebilecek olan Türk kültürü temeline dayalı millî devlet anlayışı, Kurtuluş Savaşı sonrasında yapılan çalışmalarda da kendini göstermektedir.

İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra Ziya Gökalp ve Fuat Köprülü tarafından “Halk Bilimi”ni tanıtmak amacıyla kaleme alınan yazılar ve sonrasında yapılan alan araştırmaları ile elde edilen veriler, Türk kültürü ile ilgili bilimsel çalışmaların hız kazanmasını sağlamıştır. Bu dönemde kültürel çalışmalar “Türk Yurdu”, “Türk Ocağı” ve “Türk Derneği” gibi dernekler tarafından yürütülmüştür.

1 Kasım 1927’de kurulan “Anadolu Halk Bilgisi Derneği”, bir süre sonra adını “Türk Halk Bilgisi Derneği” olarak değiştirmiştir ve bu dernek, Türk kültürü ile ilgili çalışmalar yapan ilk bağımsız bilimsel organizasyon olarak tarihe geçmiştir. Derneğin ilk yayın organı olan “Halk Bilgisi Mecmuası” ve daha sonra çıkardığı “Halk Bilgisi Haberleri”ndeki yazılar, bu dönem halk bilimi çalışmalarının akademik ve bilimsel zemine oturtulması bakımından önemlidir.

1931 yılında Türk Ocaklarının kapanmasıyla birlikte, 1932’de Halkevleri kurulur. Halkevleri, çıkardığı dergiler ve yaptığı araştırma ve eğitim faaliyetleriyle Türk kültür ve sanatının gelişmesine katkı sağlamıştır. Mustafa Kemal Atatürk döneminde, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin “millî mimari, millî sanat ve millî kültür” temeline dayalı bir devlet olması için çalışmalar yapılmıştır ve Atatürk bu dönemde dil, tarih ve kültür araştırmalarına büyük önem vermiştir. 1931’de “Türk Tarih Kurumu”, 1932’de de “Türk Dili Tetkik Cemiyeti” Türk tarihi ve dili alanında çalışmalar yapmak üzere kurulmuştur.

1939’da Ankara Üniversitesi, DTCF’de Pertev Naili Boratav ve 1960’lı yıllarda Mehmet Kaplan tarafından Atatürk Üniversitesinde yürütülen çalışmalar, Türkiye’de halk kültürü ile ilgili çalışmaların bilimsel ve akademik bir zeminde yürütülmesini sağlamıştır.

kaynak: Turizm Bakanlığı