28 Mart 2024 Perşembe

Kuruluş Osman seyirciyi ekrana kilitledi! Bala Hatun pusuya düşen Osman Bey’i buldu!

 'Kuruluş Osman', 154. Bölümüyle Tüm Kişiler kategorisinde %7,05 reyting, %18,56 izlenme payı AB kategorisinde %4,63 reyting, %13,54 izlenme payı 20+ABC1 kategorisinde de %6,06 reyting %15,43 izlenme payı alarak iki kategoride de en çok izlenen yapım oldu. Ekranların reyting rekortmeni dizisi 'Kuruluş Osman', atv ekranlarındaki 154. Bölümüyle sosyal medyada #KuruluşOsman etiketiyle çok konuşuldu.

Kuruluş Osman'ın 154. Bölümünde Bala Hatun'un pusuya düşen Osman Bey'i bulması ve ikilinin tanıştıkları ilk günü yad etmesi bölüme damga vurdu. Boran ve Konur'un kavgasının obada büyük ses getirmesinin ardından Osman Bey, beyleri ve alpları divanda toplayıp kararını açıkladı.



"Sizler ordunun başıydınız. Bu yaptığınız nizamı bozmak! Nizamın bozulmasına asla müsaade etmem. Devlet benlik kaldırmaz! Sizler gaflete düştünüz. Sizi uykudan uyandıracak şey ölümdür. Ama bilirim ki sizler can vermekten çekinmezsiniz… Ölüm sizi korkutmaz, ölüm sizin için ceza değil. Sürüleceksiniz!" diyerek hükmünü açıklayan Osman Bey; Boran'ı ve Konur'u gazadan, sevdiklerinden ve obalarından uzak tutmakla cezalarını verdi.

"Mehmed: Fetihler Sultanı"


Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen ilk bölüm izlemesine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun'un yanı sıra dizinin oyuncuları ve teknik ekibi katıldı.

TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, gazetecilere, TRT olarak özel kanalların gerçekleştirmekte zorlanacağı projeleri yapmaya gayret ettiklerini belirterek, "Türkiye'nin kamu yayıncısı olarak tarihimizi, milli, manevi ve kültürel değerlerimize sahip çıkmayı, ecdadımızın kahramanlık hikayelerini anlatmayı, şerefli tarihimizin şanlı sayfalarını ekrana getirmeyi bir sorumluluk olarak görüyoruz." dedi.

Sobacı, "Mehmed: Fetihler Sultanı" projesine çok titizlikle hazırlandıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Uluslararası film platolarında tarihi yapıları aslıyla aynı şekilde inşa ettik. Dizimizin ilk bölümü için Mısır'ın en önemli platolarından biri olan Noor Cinema City'de günlerce çekim yaptık. Dizimizde önemli bir karakteri ifade eden Eyüp el-Ensari için Hollywood yıldızı Gassan'ı kamera karşısına geçirdik. Sadece ilk bölümünü çekmek 30 gün sürdü. 20 binden fazla kostüm üretildi. İstanbul'un fethini yeniden canlandırmak için 50 tane Osmanlı şahi topu, 50 tane Macar topu, 50 tane gemi topu üretildi. 500 kişilik dev bir sanat ekibi dekorları inşa etti. Dekorlar, aksesuarlar üç boyutlu modelleme ile özel olarak tasarlandı. Dolayısıyla Fatih Sultan Mehmet Han'ın büyük zaferine yaraşacak bir yapıtı ortaya çıkarabilmek açısından çok büyük bir gayret sarf ettik. Biliyoruz ki bizim tarihimiz mücadele ve zaferler tarihi. Bizim tarihimizdeki en önemli zaferlerden biri İstanbul'un fethidir. Bu fetih dünya tarihi açısından bir dönüm noktası oldu."
logo
logo
×
KÜLTÜR

TRT'nin yeni dizisi "Mehmed: Fetihler Sultanı"nın galası yapıldı
Fatih Sultan Mehmet'in hayatını ele alan "Mehmed: Fetihler Sultanı" dizisi, TRT 1'de ekran yolculuğuna başladı.
Fatih Türkyılmaz  |
27.02.2024 - Güncelleme : 28.02.2024
TRT'nin yeni dizisi "Mehmed: Fetihler Sultanı"nın galası yapıldıFotoğraf: Arif Hüdaverdi Yaman/AA

İstanbul
Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen ilk bölüm izlemesine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun'un yanı sıra dizinin oyuncuları ve teknik ekibi katıldı.

TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, gazetecilere, TRT olarak özel kanalların gerçekleştirmekte zorlanacağı projeleri yapmaya gayret ettiklerini belirterek, "Türkiye'nin kamu yayıncısı olarak tarihimizi, milli, manevi ve kültürel değerlerimize sahip çıkmayı, ecdadımızın kahramanlık hikayelerini anlatmayı, şerefli tarihimizin şanlı sayfalarını ekrana getirmeyi bir sorumluluk olarak görüyoruz." dedi.

Sobacı, "Mehmed: Fetihler Sultanı" projesine çok titizlikle hazırlandıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Uluslararası film platolarında tarihi yapıları aslıyla aynı şekilde inşa ettik. Dizimizin ilk bölümü için Mısır'ın en önemli platolarından biri olan Noor Cinema City'de günlerce çekim yaptık. Dizimizde önemli bir karakteri ifade eden Eyüp el-Ensari için Hollywood yıldızı Gassan'ı kamera karşısına geçirdik. Sadece ilk bölümünü çekmek 30 gün sürdü. 20 binden fazla kostüm üretildi. İstanbul'un fethini yeniden canlandırmak için 50 tane Osmanlı şahi topu, 50 tane Macar topu, 50 tane gemi topu üretildi. 500 kişilik dev bir sanat ekibi dekorları inşa etti. Dekorlar, aksesuarlar üç boyutlu modelleme ile özel olarak tasarlandı. Dolayısıyla Fatih Sultan Mehmet Han'ın büyük zaferine yaraşacak bir yapıtı ortaya çıkarabilmek açısından çok büyük bir gayret sarf ettik. Biliyoruz ki bizim tarihimiz mücadele ve zaferler tarihi. Bizim tarihimizdeki en önemli zaferlerden biri İstanbul'un fethidir. Bu fetih dünya tarihi açısından bir dönüm noktası oldu."


Türk dizileri 170'ten fazla ülkede 750 milyon kişiye ulaşıyor
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Batuhan Mumcu, dizinin Osmanlı Devleti'nin önemli zaferlerinden birine ışık tutacak olmasının büyük bir önem taşıdığını ifade ederek, arkasında büyük bir prodüksiyonun olduğunu ve TRT başta olmak üzere emeği geçen herkesi tebrik ettiğini dile getirdi.

Mumcu, Türk dizilerinin dünya genelinde büyük ilgi gördüğüne ve ABD'den Rusya'ya, Uzak Doğu'dan Latin Amerika'ya kadar 170'ten fazla ülkede yayımlanarak, yaklaşık 750 milyon kişiye ulaştığına dikkati çekti.



Türk dizi-film sektörünün, ihracatta dünyada ilk 3 ülke arasında yer aldığını ifade eden Mumcu, Türk dizilerinin satıldığı bölgelerde Türkiye'nin ve Türk kültürünün tanıtılmasında büyük bir rol oynadığını belirtti.

Mumcu, Bakanlık olarak sinema ve dizi film endüstrisinin gelişmesi ve nitelikli yapımların arttırılması amacıyla faaliyetlerine ve desteklerine yoğun bir şekilde devam edeceklerini söyledi.



"Özverili bir çalışma içerisindeyiz"
Oyuncu Sinan Albayrak da AA muhabirine, yapımda "Zağanos Paşa" karakterini canlandırdığını aktararak, "Gerçekten büyük bütçelerle, büyük hazırlıklarla hayata geçti. Hazırlığı biraz sıkılaştırmak zorunda kaldık yayına daha hızlı geçebilmek adına. Gerçekten çok özverili bir çalışma içerisindeyiz." diye konuştu.

Fatih Sultan Mehmet'in omuz omuza savaş verdiği önemli bir karaktere hayat verdiğini ifade eden Albayrak, Zağanos Paşa'nın güvenilir, sağlam, sert ve disiplinli bir karakter olduğunu dile getirdi.


"Seyirciyi soluksuz bir macera bekliyor"
Oyuncu Ali Nuri Türkoğlu ise İstanbul'un Fethi'nin nasıl gerçekleştiğini tüm yönleriyle anlatan bir yapıma imza attıklarını vurgulayarak, "Şehzade Orhan gibi seyircimizi biraz kızdıracak, üzecek bir karakteri oynuyorum. Seyirciyi gerçekten soluksuz bir macera bekliyor. Seyirciyle beraber izlemeyi bekledim. Hepimizi çok heyecanlandıran bir iş oldu. Ben de izleyebileceğim işlerde oynamaya çalışıyorum." dedi.

Çekimlerin keyifli ve zor geçtiğine de değinen Türkoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kolay olanın zevki yok zaten. Zor bir iş bu. Bol at sahnemiz var, zorlanıyoruz tabii. Kışı, çamuru, yağmuru var ama bir işi yapmak için eğer aşkla sarıldıysanız o iş zevkli hale geliyor. Biz inanın öyle özveriyle iki ekip çekiyoruz. Zamanla da yarışıyoruz. TRT seyircisi iyi projeleri hak ediyor. Son zamanlarda sorumlu yayıncılık meselesinin altını bu işlerle çiziyor."

Yapımcılığını Eyüp Gökhan Özekin'in, yönetmenliğini Şafak Bal'ın üstlendiği dizinin oyuncu kadrosunda ayrıca Serkan Çayoğlu, Selim Bayraktar, Fikret Kuşkan, Tuba Ünsal, Kenan Çoban, Bülent Alkış, Seçkin Özdemir ve Esila Umut yer alıyor.

İlk bölümü yayınlanan dizinin birinci bölüm konusu ise şöyle:

"Şehzade Alaaddin'in beklenmedik ölümüyle sarsılan Murad Han, Bursa'ya çekilir. Yerine oğlu Şehzade Mehmed geçer. Mehmed, Avrupalı devletler tarafından toy gözükse de gerçekte durum farklıdır. Tahta çıkan Sultan Mehmed, ilk büyük mücadelesini Bizans'a sığınan ve destek alan Orhan'a karşı verecektir. Orhan, Mehmed'in genç ve toy olduğunu düşünerek onu alt etmek isterken, Mehmed tahtın sahibi olduğunu kanıtlamak için onunla mücadele etmektedir. Sultan Mehmed'in aklında bir düş vardır: Konstantiniyye'yi fethetmek. Bu hedefi gerçekleştirmek için vezirleri toplar. Ancak çevresindekiler Mehmed'in maksadını anlamazlar. Çandarlı'nın liderliğindeki bir grup, Konstantiniyye'nin alınmasının zor olduğunu düşünerek Mehmed'i ikna etmeye çalışır."

11 Ocak 2024 Perşembe

Selçuklu sultanlarının DNA analiziyle heykelleri yapıldı

 

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce yürütülen "Türkiye Selçukluları Konya Hanedan Türbesindeki Naaşların Tanzimi" projesi kapsamındaki çalışmaları, farklı bilimsel alanlardan onlarca uzman 6 yılda tamamladı.




Sergide, sultanlardan 1. Kılıçarslan, Şahinşah Melikşah, 1. Rükneddin Mesud, 2. Kılıçarslan, 2. Rükneddin Süleyman Şah, 3. Kılıçarslan, 1. Gıyaseddin Keyhüsrev, 1. Alaeddin Keykubat, 2. Gıyaseddin Keyhüsrev, 4. Kılıçarslan, 3. Gıyaseddin Keyhüsrev ve 2. Gıyaseddin Mesud'un yüz ve beden gerçekliklerine uygun heykeli yer alıyor.

Tarihi minyatürler dikkate alınarak hazırlanan aslına uygun kıyafetlerle, Anadolu Selçuklu Devleti'nin mimari zenginliğini yansıtan taç kapılar önünde ziyaretçilerini karşılayan hükümdarlar, yüz ifadeleri, saçları, sakalları, duruşları ve bakışlarıyla dikkati çekiyor.
Anadolu Selçuklu Devleti'nin tarihine ışık tutan, 2017'de başlayıp ve 6 aşamada tamamlanan projenin her aşaması, sergide yer alan ziyaretçi bilgilendirme metinlerinde ayrıntılı şekilde anlatılıyor.
Sergideki bilgilendirme metinlerine göre, projenin ilk aşamasında, Alaaddin Camii avlusundaki hanedan türbesinden çıkarılan kalıntılarla, beden bütünlüğü tamamlanan naaşların, Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tomografisi çekildi.

Kafataslarından ve dişlerden alınan sürüntüler, İstanbul Adli Tıp Kurumu Biyokimya İhtisas Dairesine gönderildi. Elde edilen DNA ve anatomik özelliklerine göre hanedan üyelerinin kafatasları ve yüzleri oluşturuldu.


Bilimsel sonuçlara göre, 12 sultan, 1 hanedan büyüğü, 1 melik (şehzade), hanedana mensup 2 kadın ve 1 kız çocuğuna ait naaşın, tomografi sonuçlarıyla elde edilen 3D flament kafatası kopyaları üzerine, doku kalınlıkları hesaplanarak, yüz kasları yerleştirilip, fiziki karakter yüklemesi yapıldı. Bir sonraki aşamada kaslandırma ve dokulandırma yapılarak kalıplara alınan silikon dökümlere saç, sakal, kaş ve bıyık ekimi yapıldı.

Kıyafetler için ise dönemin kumaşları özel koleksiyonlardan ve müzelerden alınan örneklere göre, tarihi verilere uygun olarak raportlama (düzenleme işlemi), iplik analiziyle rengine ve dokusuna kadar araştırılarak dokutturuldu. Minyatürler ve tarihi veriler dikkate alınarak kıyafetler tasarlanıp, her bir sultan ve hanedan üyesine uygun olacak şekilde özel olarak diktirildi.

Tarihi veriler, minyatürler ve özel koleksiyonlarla müzelerdeki mevcut örneklerden yola çıkılarak dönemin aksesuarları, takıları, silahları ve diğer malzemeler uzman kişilere özel olarak imal ettirildi.

İşte Türkiye Selçuklu Hanedan Sergisi'nden yansıyan görüntüler...
















Anadolu'ya 1077-1308 yıllarında hükmeden sultanların görünüşünü yansıtan heykellerle oluşturulan "Türkiye Selçuklu Hanedan Sergisi" kent merkezindeki Dar-ül Mülk Sergi Sarayı'nda ziyarete açıldı.

8 Mart 2021 Pazartesi

2021 Yılı ve Değişen Tarih

 Merhaba,

Uzun bir aradan sonra blog sayfasına yazma ihtiyacı hissettim. Başta özellikle Selçuklu tarihi hakkında bilgi veren sanal kaynakların azlığı dolayısıyla, tamamen ansiklopedik bir sayfa oluşturmak istemiştim. Aradan geçen yıllardan sonra halkımızın tarihiyle daha barışık, daha meraklı olduğunu görmek beni sevindirdi. Trt yapımı diriliş Ertuğrul ve sonrasında uyanış büyük selçuklu dizileri eskiden hayalimi kurduğum, tarihimizin gençlere anlatılması yönünde son derece kıymetli eserlerdir. 

20 Kasım 2016 Pazar

Diriliş Ertuğrul 3 sezonun rekorunu kırdı

Diriliş Ertuğrul 3 sezonun rekorunu kırdı


TRT 1 ekranlarında yayınlanan "Diriliş Ertuğrul", dizisi son bölümüyle 3 sezonun en yüksek reytingini aldı.

TRT 1 ekranlarında yayınlanan Ertuğrul Gazi'nin ve Osmanlı'nın kuruluş hikayesini anlatan, "Diriliş Ertuğrul", dizisi son bölümüyle 3 sezonun en yüksek reytingini aldı.

Tekden Film'den yapılan açıklamaya göre, dizinin bu haftaki bölümü, AB'de 15.20, ABC1'de 16.00, Total'de 11.42 reyting alarak rekor kırdı.

Diriliş Ertuğrul, 3 sezonun en yüksek reyting oranıyla birincilik koltuğuna oturdu.

43. Pantene Altın Kelebek ödül töreninde, dizinin yapımcı ve senaristi Mehmet Bozdağ, aldığı ödülü selamlama ve teşekkür konuşması yaptırılmaması dolayısıyla iade etmişti.

Sosyal medyada izleyicilerin büyük ilgi gösterdiği dizi, #DirilişErtuğrul etiketiyle yayın saati boyunca Twitter'ın Türkiye listesinde birinci, dünya listesinde ise ikinci sırada yer aldı.

Diriliş Ertuğrul'un yapımcı ve senaristi Mehmet Bozdağ ödül töreninin ardından yaptığı açıklamada, "Yılın En İyi Dizisi" ödülünü aldıkları "43. Pantene Altın Kelebek Ödülleri" töreninde teşekkür konuşması yapmasının engellendiğini belirterek, "Bu engellenmenin haklı başarımız ve izleyicilerimize yapılan bir nezaketsizlik olduğuna inanarak, ödül törenini protesto ederek 'Diriliş Ertuğrul' dizisi yapımcı ve senaristi olarak haklı olarak aldığımız ödülü kuliste iade ettim" demişti.

Dizinin bazı oyuncuları da 43. Pantene Altın Kelebek Ödülleri'nde yaşananlara sosyal medya hesaplarından tepki göstermişti.

16 Ekim 2016 Pazar

Tarih Sevenler için Kitap Tavsiyeleri

Anadolu tarihini daha iyi anlayabilmemiz için birkaç kitap tavsiyesinde bulunacağım. ilk olarak daha Hammer'ın osmanlı tarihi kitabının ikinci cildini yeni bitirdiğimi ve bu listedeki hiçbir kitabı daha okumadığımı söylemeliyim. En kısa zamanda kitaplığıma eklemek isteğim birkaç kitap önerim. Okuyan varsa yorumlarsa sevinirim.

Anadolu Selçuklu Devleti - Vladimir Aleksandroviç Gordlevskiy



Çizgilerle Anadolu Selçukluları - Ülfet Taylı

Malazgirt'ten Vatana Anadolu Selçuklu Devleti Tarihi - Yaşar Bedirhan, Zeki Atçeken

Selçukluların haberleşme sistemi araştırılıyor

Akdeniz Üniversitesince başlatılan çalışmayla Anadolu Selçuklu döneminin haberleşme sistemi gün yüzüne çıkarılacak.
Üniversiteden yapılan yazılı açıklamaya göre, Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü, Akdeniz Ortaçağ Araştırmaları Anabilim Dalı Başkanlığı öğretim üyeleri ve yüksek lisans öğrencileri ile mimar, sanat tarihçisi ve arkeologların da katılımıyla Anadolu Selçuklu dönemine ait haberleşme sistemlerini ortaya çıkarmak için Alanya-Konya güzergahında yüzey araştırması başlatıldı.

Açıklamada, konuya ilişkin değerlendirmesine yer verilen Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Proje Başkanı Doç. Dr. Mehmet Emin Şen, "13. Yüzyıl Anadolu Selçuklu Devleti Haberleşme Sistemleri Projesi"ni hayata geçirerek çalışmalara start verdiklerini aktardı.

Tarihte önemli bir yeri olan Anadolu Selçuklu Devleti dönemine ait haberleşme sistemlerini ortaya çıkarmayı amaçladıklarını vurgulayan Şen, şunları kaydetti:

"Haberleşme sistemi üzerine yaptığımız çalışmanın sonuçları, sadece Türk tarihini değil dünya tarihindeki istihbarat ve iletişim yöntemlerinin tarihini de etkileyecek niteliktedir. Şu an için Alanya lokalizasyonunda kısmen tamamladığımız çalışmanın verileri, önümüzdeki aylarda kapsamlı toplantılarla değerlendirilecek. Projenin çıkış noktasını Alanya olarak belirledik. İleriki araştırma aşamalarında çalışmalarımız, Selçukluların hakim oldukları geniş bir coğrafyaya yayılacak."

Çivril'in Zaferini TBMM'de Anlattı

Çivril'in Zaferini TBMM'de Anlattı Çivril Düzbel mevkisinde, Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında gerçekleşen Miryokefalon Zaferi, TBMM Genel Kurulunda anlatıldı.

Denizli Milletvekili Av. Cahit ÖZKAN TBMM’de yaptığı konuşmasında Miryokefalon Savaşı hakkında bilgi verdi. Özkan; “17 Eylül 1176'da Türkleri Anadolu'dan tamamen atmak için yola çıkan Bizans komutasındaki Haçlı ordusu Miryokefalon Savaşı'yla bozguna uğratılmıştır. Papa'nın emriyle harekete geçen Haçlı dünyası Bizans komutasında Denizli'mizin Çivril ilçesine kadar gelmiş Düzbel geçidinde Türk ordusu tarafından pusuya düşürülerek imha edilmiştir. Bu zaferle Anadolu coğrafyası Türk yurdu hâline geldi. Avrupalı tarihçiler de bu zaferin ardından Anadolu'ya "Türkiye" ismini vermişlerdir. Türk İslam dünyası üzerindeki Bizans baskısı sona ermiş, Türklerin Batı'ya olan ilerleyişini daha da hızlandırmıştır. II. Kılıçarslan komutasındaki Server Gazi, Mehmet Gazi gibi tümen komutanları şehit düşmüşlerdir. Bizans askeri bu savaşta o kadar fazla kayıp vermiştir ki savaşın adı "Binbaşlar" olarak yani Rumca "Miryokefalon" olarak kayıtlara geçmiştir.” dedi. 15 Temmuz hain darbe girişiminden de bahseden Özkan; “Aynı şuurla yine Haçlı saldırısı olan ve 15 Temmuzda hortlayan hain FETÖ darbe teşebbüsünü aziz milletimiz Miryokefalon Savaşı'nda olduğu gibi püskürtmüş ve tüm dünyaya yeniden milletimizin diz çökmez, boyun eğmez olduğunu göstermiştir." ifadelerini kullandı. Bu sene 840. Yıl dönümü olan Miryokefalon Zaferini kutlayan Özkan, Anadolu coğrafyasını kanlarıyla ebedî Türk yurdu hâline getiren tüm şehitlerimize rahmet dileyerek sözlerini bitirdi.

10 Temmuz 2016 Pazar

İhtişamlı Selçuklular MET’te

New York’taki Metropolitan Museum of Art’ta açılan Court and Cosmos sergisi, Selçuklular hakkında bugüne kadar düzenlenmiş en kapsamlı uluslararası proje. Müzenin tek Türk küratörü Deniz Beyazıt, serginin yıllardır hayali olduğunu anlatıyor

Herhangi büyük bir müzeye girerken şu geliyor mu aklınıza: Neden her eser evinde değil? O heykeller, mezarlar, vazolar, tablolar sanki hepsi yerinden yurdundan koparılmış da başka bir ülkede saklanıyor gibi? Halbuki UNESCO Genel Kurulu 1970’te Dünya Kültür Mirası’nın yerinde korunması ve zorla yağmalananların iade edilmesini öngören bir kararı kabul etmişti, kimsenin pek bu kararı dikkate almadığı da ortada. Yoksa Museum of Art’ın ortasında devasa Mısır piramidi ne arar değil mi? MET girişinde duran vazolarda taze ağaç dalları, kubbesinden yayılan ışığın altında uyuyanlar da Mısır’dan gelen piramit gibi, sabit. Benim randevum “Saray ve Kozmos: Selçukluların Yükselme Dönemi” sergisinin ve MET’in tek Türk küratörü Deniz Beyazıt’la.
DÖRT YILDIR BU SERGİ İÇİN ÇALIŞIYOR
 Beyazıt’ın Sorbonne’daki günlerinden kalma bir hayalin gerçekleştiği yerdeyiz. Beyazıt, 2010’dan bu yana İslam bölümünde küratör olarak çalışıyor. Court and Cosmos sergisi de Selçuklular hakkında bugüne kadar düzenlenmiş en kapsamlı uluslararası proje. 1038’de kurulan ancak 1307’ye kadar varlık gösterebilen bu devletin ardında bıraktığı kültürel mirası anlatan sergi, müzenin ve Beyazıt’ın da içinde bulunduğu ekibin dört senesini almış. Beyazıt yıllardır Selçuklu dönemiyle ilgilendiğinden her detaya hâkimse de hem katalog hem de sergiye getirilecek her parça için dolaşmadığı şehir, müze kalmamış, hepsiyle yaptıkları çetin pazarlıkları anlatıyor. Çünkü buraya gelen parçaların birçoğu, müzelerini ilk kez terk edip de gelmiş ve bu sebepten de serginin tarihlerinin uzaması gibi bir ihtimali yok, söz verdikleri tarihlerde tüm eserler geldikleri yerlere dönecekler. Tüm Selçuklu devletlerini kapsayan sergi için eserler MET’in kendi koleksiyonu haricinde Kuzey Amerika, Avrupa, Ortadoğu ve Orta Asya’daki çeşitli koleksiyonlardan toplanmış. Orta Asya ve İran’dan sikkeler, yazıtlar, mezartaşları, Kuran-ı Kerim’ler, 1217’de yazılan Pers ulusal destanı Şehname (Krallar Kitabı) ve Blacas ibriği serginin baş misafirlerinden. İnce ince işlenen altın gümüş tabaklar, gündelik hayatta kullandıkları gümüş kaşıklar, her döndürdüğünüzde bir başka hikâyeyi anlatan, üzerlerine şiirler yazılan ibrikler, sırf ava gittiklerinde başlarına gelenlerin resmedildiği vazolar, kaseler o dönemin şatafatlı hayatını, gücü ve sarayda geçen ‘dolce vita’ günleri anlatıyor!
NEVRUZ’U BULAN ÖMER HAYYAM
 Serginin astroloji ve bilime ayrılan bölümü hayranlık uyandırıcı! Meğer yıldızların durumuna bakmadan bina bile dikmezler, saraydaki sandalyenin yerini dahi değiştirmezlermiş. Halley yıldızını görüp de dünyanın sonunun geldiğine inanan astrolojistler her şeyi bir kenara not etmişler. Defterlere çizdikleri resimler, kenarlarına ekledikleri notlar arasında yıldızın 80 senede bir dünyaya uğrayacağı bilgisi hep Selçuklu döneminden kalma. İşlemeli, gümüş kakmalı ve karmaşık astrolojik imgelerle bezenmiş kapaklı bir kasenin kapağında dahi sekiz gezegenin temsili ile birlikte 12 burç simgesi var.
 O dönemin astrolojiye, bilime, matematiğe verdiği önemi anlatırken konu Ömer Hayyam’a geliyor. Şair diye bildiğimiz ama aslen matematikçi Ömer Hayyam. Oturup da hesap ettiği, bulduğu en önemli şeylerden biri baharın başlangıç tarihi. Nevruz’u bilen, ilk bulan, tarihi budur, bu da baharın başıdır diyen Ömer Hayyam’dan başkası değil. Selçuklu idaresindeki 300 yıl icatlarla dolu.
 13. yüzyıl başlarından kalma resimli el yazmasının adı bile şahane, ‘Marifetli Mekanik Cihazların İrfan Kitabı’. Saatler, su çarkları, otomatik makineler ve hatta robotlara kadar çeşitli icatları olan Müslüman bilim adamı ve yaratıcı dâhi İbn-i Rezzaz El Cezeri’nin fantastik icatlarının yanı sıra karmaşık yön bulma cihazı o zamanın Google Maps’i gibi, Mekke’nin yönünü bulmak için kullanırlarmış. Küratör Beyazıt, o dönemde Selçukluların Avrupa’dan çok daha ileride olduğunu, birçok buluşun da Avrupa’ya buradan yayıldığını, Selçuklu döneminde kitapların hem çevrilip hem de resimlendirildiğini anlatıyor, zira 10. yüzyılda kâğıdın Çin’den İslam dünyasına gelmesi kitapların artması demek!
 SAYFALARI ÖZEL GÖREVLİLER ÇEVİRİYOR
 Serginin en korunaklı bölümlerinden biri irili ufaklı Kuran-ı Kerim’lerin bulunduğu bölme. Ufak boyuttaki Kuran-ı Kerim tam da Selçukluların kurulduğu tarihten kalma, Konya’da iki tane âlim tarafından yazılmış. Dünyada tek örnek ve Deniz Beyazıt bu eseri buldukları anki heyecanlarını anlatırken gözleri doluyor. “Yan yana yaşarken, Süryaniler, Hıristiyanlar, Müslümanlar barış içindeydiler ve birbirlerinden de çok etkileniyorlardı, Selçuklu dönemi barış içinde geçen bir dönem.”
 Birçok eserin içinde durduğu camlı bölmedeki termometrelerden burada da var. Sayfaların eskimemesi, yıpranmaması lazım. Deniz Beyazıt, altı haftada bir sayfaların çevirilip başka sayfaların açılacağını, hatta ödünç aldıkları müzelerden yetkililerin gelip sayfaları çevireceğini anlatıyor. Duvarda Suriye’deki iç savaşta yıkılan Halep’teki Ulu Cami minaresinin fotoğrafının önünden geçerken konu DAEŞ’e ve Batı dünyasının terör saldırılarının ardından İslamiyeti ve İslam sanatını anlama çabasına geliyor. Beyazıt, 11 Eylül saldırılarından sonra İslam’a duyulan merakın arttığını, müzeyi her yıl gezen 5-6 milyon civarındaki insanın İslam galerilerine özel ilgi gösterdiğini anlatıyor. Zira koleksiyonda 13 bine yakın eser var ve MET aynı anda 1200 eseri sergileyebiliyor. DAEŞ’in yarattığı tahribattan sonra ise özellikle bu işlerle ilgilenen insanların en azından Musul’un nerede olduğunun DAEŞ’ten sonra öğrendiğini söylüyor. Katalogda DAEŞ’in yok ettiği Selçuklu dönemine ait eserlere de yer verildiğini anlatan Beyazıt, aslında birilerinin oturup yok edilen şeylerin de envanterinin çıkarması gerektiğini vurguluyor. Bir sergi için bu kadar detaylı çalışan Türkiyeli bir küratöre denmez ama Türkiye’de açılan sahte sergilerden haberi olup olmadığını soruyorum. Yokmuş. “Hay Allah” diyor: “Sergilenen eserlerin gerçeklerini göstermek lazım ama herkeste o kapasite yok, yeterli altyapıları mı yoktu acaba?” Türkiye’de okumamış, çalışmamış birine bunu anlatmak imkânsız.


 11-12. yüzyıldan kalma sabahlığın detayları ilginç. Bunca yıldır nasıl hiç hasar görmediğini Deniz Beyazıt anlatıyor: “İran toprağı kuru, nemli değil ve bu sayede sultanların mezarlarından bu sabahlık gibi duran ve aslında ipekten kefen, pek de hasar görmeden günümüze kadar gelmiş.” O vakitler mezara bir kefenle gidenler sade vatandaşlar, zira sultanın mezarından çıkan yastık bile toprağın altında hizmetin devam ettiğini gösteriyor sanki. Kefenin kuşağında yazanlar ise bir ömrün üç kelimelik özeti: “Refah, şeref, zafer!”
50 YERDEN TOPLANAN 270 ESER
270 eserden oluşan sergi; Saray’daki Hayat, Bilim, Tıp, Teknoloji, Astroloji, Sihirbazlık ve Hayvanların Dünyası, Din ve Yazın Hayatı, Mezar Sanatı adı verilen 6 bölümden oluşuyor. Sergiyle ilgili bilgilere www. metmuseum.org’dan, #CourtandCosmos hashtagi ile Twitter’dan ulaşabilirsiniz. Sergi, 24 Temmuz’a kadar.  kaynak:habertürk

8 Temmuz 2015 Çarşamba

MÜZELERİMİZ

Türkiye’nin en önemli müzeleri

Anadolu toprakları çok zengin bir kültüre ev sahipliği yapmaktadır. Medeniyetlerin beşiği olarak adlandırılan Anadolu’da tarihin birçok dönemine ışık tutan tarihi kalıntı ve eserler, ortaya çıkarıldığı bölgelerdeki müzelerde tüm zenginliğiyle sergilenmektedir. İşte, Türkiye’nin en önemli müzeleri;
Topkapı Sarayı Müzesi – İstanbul: Dünyanın sayılı birkaç müzesinden biridir. Kutsal emanetler, el yazması eserler, değerli Çin ve Japon porselenleri ile Osmanlı’ya ait zengin eşyaların bulunduğu ve korunduğu bir yer olarak 1924 yılında müzeye çevrilmiştir.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi – Ankara: 1967 yılında açılan müzede taş devri ve tunç çağı arkeolojik eserler ve buluntuların yer aldığı müzede, Hitit, Frig, Urartu sikkeleri ve altın süs eşyaları Paleolitik çağdan başlayarak sergilenmektedir.
 Etnoğrafya Müzesi –  Ankara: Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlenen birçok eserin sergilendiği müze, Ankara’nın başkent olmasından sonra kurulan ilk müzedir.
Arkeoloji Müzesi – İstanbul: 1880 yılından bugüne müze olan İstanbul Arkeoloji Müzesinde, eski Yunan ve Roma eserleri, Mısır, Mezopotamya ve Türk çini ve seramiklerinin en güzel örneklerini sergilenmektedir.
Arkeoloji Müzesi – Uşak: 1996 yılında bulunan Karun Hazinelerinin de sergilendiği Uşak Arkeoloji müzesinde 35 binden fazla tarihi eser bulunmaktadır.
Zeugma Mozaik Müzesi – Gaziantep: Zeugma’da ortaya çıkarılan muhteşem güzellikteki mozaikler, heykeller ve küçük tarihi buluntular sergilenmektedir. Ayrıca Paleolitik dönemden başlayarak Osmanlı dönemine kadar pek çok eser yer almaktadır.

 Gordion Müzesi – Ankara: Polatlı’da Yassıhöyük köyünde bulunan müzede tunç çağı, Hitit ve Frig dönemi buluntuları sergilenmektedir.
Arkeoloji Müzesi – Afyon: Tunç çağı ve Taş devrinden kalma birçok eserin sergilendiği müzede Kibele, Zeus ve Eros heykelleri de sergilenmektedir.


 Sualtı arkeoloji Müzesi – Bodrum: Dünyanın önemli sualtı arkeoloji müzelerinden biri olan Bodrum sualtı müzesinde, dünyanın bilinen en eski batığının yanı sıra, sualtı kazılarında elde edilmiş olan nadir eserler sergilenmektedir.



 Arkeoloji Müzesi – Hatay: Dünyanın ikinci büyük mozaik koleksiyonunun sergilendiği müzede çeşitli tarihi yapıtlar da sergilenmektedir.