23 Mayıs 2025 Cuma

Atatürk’ün Hayatı – Bölüm 5

 


Atatürk’ün Hayatı – Bölüm 5: Son Yıllar ve Ölümünün Ardından Türkiye


Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından sonra sadece bir devlet başkanı değil, aynı zamanda bir ulusun öğretmeni, rehberi ve vizyoner lideri olarak çalışmalarını sürdürdü. Ancak yoğun çalışma temposu, ülkenin yeniden inşası için gösterdiği fedakârlık ve dönemin zorlukları, sağlığını olumsuz etkiledi. Bu bölümde Atatürk’ün son yıllarını, hastalığını, vefatını ve ardından Türk milletinin yaşadığı büyük acıyı ele alıyoruz.



---


Yoğun Çalışmalar ve Sağlık Problemleri


1930’ların ortalarına gelindiğinde Atatürk, hem iç hem dış politikada büyük başarılar kazanmıştı. Hatay’ın ana vatana katılması süreci (1938), onun diplomatik yeteneğini bir kez daha ortaya koymuştu. Ancak bir yandan da sağlığı giderek bozuluyordu.


1937 yılından itibaren ciddi sağlık sorunları yaşamaya başladı. Uzun süre teşhis edilemeyen karaciğer rahatsızlığı, 1938 başlarında siroz hastalığı olarak tanımlandı. Buna rağmen devlet işlerini aksatmadan yürütmeye devam etti. Hastalığını uzun süre kamuoyundan saklamaya çalıştı.



---


Vefatı: 10 Kasım 1938


Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 09.05’te İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu. Tüm Türkiye ve dünya, onun kaybıyla derin bir üzüntüye boğuldu. Cenazesi önce büyük bir törenle Ankara’ya taşındı. 21 Kasım 1938'de geçici kabre defnedildi. 10 Kasım 1953’te ise ebedi istirahatgâhı olan Anıtkabir’e nakledildi.



---


Ardından Türkiye: Emanetine Sahip Çıkmak


Atatürk’ün ölümü, Türk milleti için büyük bir kayıptı. Ancak onun bıraktığı miras, ilke ve inkılaplarıyla yaşatılmaya devam etti. Laik, demokratik, çağdaş Türkiye ideali, sonraki nesillere yol gösterici oldu.


Atatürk’ün ölümünün ardından İsmet İnönü Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhuriyet rejimi korunarak devam ettirildi. Onun “en büyük eserim” dediği Türkiye Cumhuriyeti, zorluklara rağmen ayakta kalmayı başardı.



---


Anısı ve Mirası


Atatürk bugün sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada modernleşmenin, bağımsızlığın ve halk egemenliğinin sembolü olarak anılmaktadır. 10 Kasım her yıl saat 09.05’te Türkiye genelinde saygı duruşuyla anılır. İdealleri hâlâ eğitimde, hukukta, bilimde ve toplumsal hayatta yol gösterici olmaya devam etmektedir.



---


Sonuç: Ölümsüz Lider


Mustafa Kemal Atatürk, bir imparatorluğun küllerinden çağdaş bir ulus yaratan eşsiz bir liderdi. Onun yaşamı; azmin, aklın, halk sevgisinin ve ileri görüşlülüğün abidesidir. Bugün Türkiye’nin ayakta durmasının en büyük nedeni, onun attığı sağlam temellerdir.



---


Etiketler:

#Atatürk #10Kasım1938 #Anıtkabir #MustafaKemal #TürkiyeCumhuriyeti #AtatürkünVefatı #Dolmabahçe #

Hatay #TürkMilleti #ÖlümsüzLider #ModernTürkiye

Atatürk’ün Hayatı – Bölüm 4


 Atatürk’ün Hayatı – Bölüm 4: Devrimler ve Yeni Türkiye’nin İnşası


Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte sadece yönetim şekli değil, toplumun tüm yapısı kökten değişmeye başladı. Mustafa Kemal Atatürk, askeri bir zaferle kazanılan bağımsızlığı sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda gerçekleştirdiği devrimlerle kalıcı hale getirmeyi hedefliyordu. Bu bölümde, onun gerçekleştirdiği büyük dönüşümü ve “muasır medeniyetler seviyesine ulaşma” idealini ele alıyoruz.


Saltanatın Kaldırılması ve Hilafetin Sonu


Cumhuriyet'in ilanından önce atılan en önemli adımlardan biri 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasıydı. Bu kararla Osmanlı hanedanı tarih sahnesinden çekildi. Ardından 3 Mart 1924’te hilafet kurumu da kaldırıldı. Böylece dinin devlet yönetimindeki etkisi sona erdirildi ve laiklik ilkesine ilk somut adım atıldı.


Eğitim ve Kültür Devrimi


Atatürk, cehaletle savaşın temelini eğitimle kurdu. 1928’de harf devrimi ile Arap alfabesi yerine Latin alfabesi kabul edildi. Bu değişim, halkın okuma yazmaya erişimini kolaylaştırdı. Aynı yıl “Millet Mektepleri” açıldı. Kendisi de başöğretmen unvanıyla bu sürecin öncüsü oldu.


Üniversiteler modernleştirildi, eğitim laikleştirildi. Türk Tarih Kurumu (1931) ve Türk Dil Kurumu (1932) kurularak milli bir kültür inşa edilmeye başlandı.


Hukuk, Kılık-Kıyafet ve Kadın Hakları


Medeni Kanun 1926’da İsviçre’den uyarlanarak kabul edildi. Bu, kadın-erkek eşitliği, evlilikte resmi nikah ve miras gibi alanlarda devrim niteliğindeydi. Kadınlara 1930’da belediye seçimlerinde, 1934’te ise genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı verildi. Türkiye, bu konuda birçok Avrupa ülkesinden daha önce davrandı.


Şapka Kanunu, tekke ve zaviyelerin kapatılması, takvim ve ölçü sistemlerinin yenilenmesi gibi adımlar da toplumun günlük yaşamını çağdaşlaştırma amacı taşıyordu.


Ekonomi ve Sanayileşme


1923 İzmir İktisat Kongresi ile milli ekonomi anlayışı benimsendi. Devletçilik ilkesi doğrultusunda sanayi tesisleri kuruldu. Demiryolları millileştirildi, bankacılık sistemi geliştirildi. Tarımda modernleşme çalışmaları başlatıldı.


Dış Politika ve Barış


Atatürk’ün dış politikadaki temel ilkesi “Yurtta sulh, cihanda sulh” idi. Türkiye, komşularıyla barışçıl ilişkiler kurdu. 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile boğazlar üzerindeki tam egemenlik yeniden sağlandı. 1938’de Hatay Türkiye topraklarına katıldı. Atatürk, savaşla değil diplomasiyle hak arayan bir dış politika örneği sergiledi.



---


Sonuç: Yeni Bir Ulus, Yeni Bir Çağ


Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimleri, sadece bir rejim değişikliği değil, toplumun zihniyet yapısını da değiştirmeyi amaçlayan köklü dönüşümlerdi. Türkiye Cumhuriyeti onun önderliğinde özgür birey, eşit yurttaş ve akılcı yönetim ilkelerine dayalı bir devlet haline geldi.



---


Devam edecek: Bölüm 5 – Son Yıllar ve Ölümünün Ardından Türkiye



---


Etiketler:

#AtatürkDevrimleri #Cumhuriyet #Laiklik #HarfDevrimi #KadınHakları #MedeniKanun #TürkTarihi #EğitimDevrimi #MustafaKemalAtatürk #TürkiyeCumhuriyeti


Atatürk’ün Hayatı – Bölüm 3


 Atatürk’ün Hayatı – Bölüm 3: Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşu


Osmanlı İmparatorluğu’nun fiilen sona erdiği Mondros Mütarekesi’nin ardından Anadolu’da işgaller başlamış, halkın umudu tükenmişti. Ancak bir kişi bu karanlık tabloyu değiştirmek için yola çıkmıştı: Mustafa Kemal Atatürk. Onun önderliğinde başlayan Milli Mücadele, sadece bir bağımsızlık savaşı değil, aynı zamanda modern Türkiye’nin doğum süreciydi.


Samsun’dan Anadolu’ya: Ateşle Yolculuk


19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı, Türk milletinin kaderini değiştirecek bir sürecin ilk adımı oldu. Önce Havza ve Amasya’da yayınladığı genelgelerle halkı direnişe çağırdı. Amasya Genelgesi’nde yer alan “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” cümlesi, halk egemenliğine dayalı bir devletin sinyallerini veriyordu.


Erzurum ve Sivas Kongreleri: Milli İradenin Temeli


Mustafa Kemal, 1919 yılı boyunca Anadolu’yu şehir şehir dolaşarak direnişi örgütledi. Erzurum Kongresi'nde "Vatan bir bütündür, parçalanamaz" kararı alındı. Ardından toplanan Sivas Kongresi’nde ise Anadolu’daki tüm direniş cemiyetleri “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirildi. Bu, merkezi ve güçlü bir halk hareketinin temelini oluşturdu.


İstanbul ile Kopuş: Ankara’ya Gidiş


İstanbul Hükümeti, bu faaliyetlerden rahatsız olmuş ve Mustafa Kemal’i görevden almıştı. Ancak o, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geçerek yeni merkezi burada kurdu. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açarak, halkın iradesini temsil eden yeni bir yapı kurdu. Bu tarih, artık milletin kendi kaderini kendisinin çizeceğinin ilanıydı.


İşgal Kuvvetlerine Karşı Direniş


İngiliz, Fransız, İtalyan ve özellikle Yunan işgaline karşı mücadele başlatıldı. Yunan kuvvetlerinin ilerleyişi karşısında büyük zorluklar yaşansa da Mustafa Kemal’in önderliğinde ordular yeniden düzenlendi. Sakarya Meydan Muharebesi (1921) ve ardından Başkomutanlık Meydan Muharebesi (30 Ağustos 1922) ile Yunan ordusu kesin olarak mağlup edildi.


Zaferin Taçlanması: Lozan ve Cumhuriyet


Savaşın askeri bölümü tamamlandıktan sonra sıra diplomasiye geldi. İsmet İnönü’nün başkanlığındaki heyet Lozan Antlaşması’nı imzalayarak Türkiye’nin bağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettirdi (24 Temmuz 1923).


Ve nihayet, 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Mustafa Kemal, oy birliğiyle Cumhurbaşkanı seçildi. Bu, sadece yeni bir devletin doğuşu değil, aynı zamanda halkın egemenliğine dayalı çağdaş bir yönetimin başlangıcıydı.



---


Devam edecek: Bölüm 4 – Devrimler ve Yeni Türkiye’nin İnşası



---


Etiketler:

#KurtuluşSavaşı #TBMM #MustafaKemalAtatürk #CumhuriyetinKuruluşu #MilliMücadele #LozanAntlaşması #SakaryaMeydanMuharebesi #Ankara #29Ekim1923 #ErzurumKongresi #SivasKongresi