Sayfalar

14 Eylül 2024 Cumartesi

553



iv
ÖZ
Bu  tez  slam Tarihinde ortaya çkan  ilk  ihtilaflar ve bu  ihtilaflarn mezhep-
lemedeki  rolünü, Kemaleddin  ükrü’nün  “slam  Tarihinde  Nifak:  Ali”  adl  eseri
çerçevesinde ele alan bir çalmadr.  
Tezimiz bir giri üç bölüm ve bir  sonuçtan olumaktadr. Girite çalmann
konusu, amac, metodu ve Kemaleddin ükrü’nün hayat ele  alnmtr. Birinci bö-
lümde Hz. Peygamber zamannda Müslümanlar arasnda ortaya çkan ilk ihtilaflar ele
alnmtr.  kinci Bölümde Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer  ve Hz. Osman  dönemlerinde
Müslümanlar arasnda zuhur eden nifak hareketleri ele alnmtr.  
Üçüncü  bölümde  ise Kemaleddin  ükrü’nün  söz  konusu  eseri  çerçevesinde
Hz. Ali’nin hilafeti esnasnda ortaya çkan dinî-siyasî iç çekimeler ve bu çekimele-
rin sebep olduu ihtilaflarn mezheplemedeki rolünden bahsedilmitir. Bu bölümde
ayrca Haricilik, îa ve Ehl-i Sünnet’in douuna ksaca deinilmitir. Tez, çalma-
lar neticesinde elde edilen bilgiler dorultusunda yaplan deerlendirmelerin yer al-
d bir sonuç ile tamamlanmtr.
v
ABSTRACT
This  study has  taken up comprehensively  first disunions  that emerged  in  Is-
lamic History and these disunions’ effects on Muslim’s fractionalization, within the
limits of Kemaleddin Shukru’s book that its name “In Islamic History Faction: Ali”.
Our study has consisted of one introduction and there section. In the introduc-
tion we inform about the subject, the purpose, the method and biyografi and books of
Kemaleddin Shukru.
In the first chapter we have discussed first factions that emerged among Mus-
lims in prophet hood life of the Prophet Muhammad. In the second chapter we have
revealed that factions came about among Muslims in the caliphate life of Abu Bakr
and Omar and Osman.
As  for  the  last  chapter, we  have mentioned  in  terms  of  In  Islamic History
Faction: Ali book, religious and political civil strifes and factions that occurred in the
caliphate period of Caliph Ali b. Ebî Tâlib and  impact of  this disorders on  the  fac-
tions of Muslims. Also in this chapter we refer briefly to emerging and origin of the
Khawaric and the Shi’a and the Ahl al-Sunne. In the final, we have mentioned briefly
that our opinion that we have reach in the end of this study.
vi
ÖNSÖZ
nsanolunun  ayn  durum  veya  olay  karsnda  farkl  düünce  ve  tutumlar
sergilemesinde dinî,  siyasî,  toplumsal ve ekonomik bir  takm nedenlerin önemli  rol
oynad  bilinmektedir. Bu  nedenler,  bir  taraftan  insanlar  farkl  görüler  etrafnda
kümelenmeye sevk ettii gibi dier taraftan da oluan bu kümeleri birbirine zt kla-
bilmektedir.  
slam Tarihinde bata Hz. Peygamber dönemi olmak üzere Hulefâ-i Raidîn
döneminde meydana gelen bir  takm dinî,  siyasî,  içtimaî ve  iktisadî  ihtilaflar, Müs-
lümanlarn arasna fitne tohumlarn ekmi ve bu ihtilaflar, baz münafklarn da gay-
retleriyle zamanla ümmeti tefrikaya düürmütür. Bu balamda slam'n ilk yllarnda
en önemli süreci Osman b. Affan dönemi oluturmaktadr. Zira Hulefâ-i Raidîn dö-
neminde Hz. Osman’n ehit edilmesiyle nifak hareketleri yeni bir boyut kazanmtr.
Hz. Ali döneminde meydana gelen Cemel ve Sffîn vakalaryla, ihtilaflar daha da de-
rinlemi  ve  slam  tarihinde Müslümanlar  arasnda  ortaya  çkan  anlamazlklar  ilk
defa bu derecede derin ayrlklar meydana getirmitir. Nitekim söz konusu durum k-
sa  sürede Müslümanlar  iç  savalara  sürüklemi  ve  nihayet  ilk  bölünmeler  gerçek-
lemi; Müslümanlar  çeitli  görüler  etrafnda  toplanmaya  balamtr.  Bu  durum
bata Havariç ve îa gibi bir  takm mezheplerin ortaya çkn hazrlayan nedenler
olarak tarihteki yerini almtr.
Bu  ihtilaflardan  yaklak 13 asr  sonra, Cumhuriyet Dönemi müelliflerinden
Kemaleddin ükrü ORBAY,  slam Tarihinde Nifak:  Ali  adl  eserinde dinî-siyasî  iç
çekimeleriyle birlikte Hz. Ali dönemi ve olaylar yeniden ele alp, yorumlamtr.  
Biz  de  çalmamzda,  Hz.  Peygamber’in  salndan  Hz.  Osman’n  ehit
edilmesine  kadar  geçen  süreçte Müslümanlar  arasnda  ortaya  çkan  ilk  problemleri
inceledikten sonra özellikle Kemaleddin ükrü ORBAY’n bakyla Hz. Ali Dönemi
mezheplemeye etki eden iç siyasî ihtilaflar ve bu ihtilaflarn mezheplerin douun-
daki rolünü slam Mezhepler Tarihi metodolojisi çerçevesinde inceledik.  
vii
Hem Asr- Saadet ve dört halife döneminde meydana gelen siyasi çekimele-
rin Müslümanlarn bölünüp frkalamasndaki rolünü incelemek, hem de çeitli alan-
larda 30’dan fazla eser ve makale kaleme alm olan Kemaleddin ükrü ORBAY’n
bu eserinde ortaya koyduu görüleri deerlendirmek için böyle bir tez hazrlamay
uygun gördük.
Çalmamz  bir  giri,  üç  bölüm  ve  sonuçtan  olumaktadr.  Birinci  bölümde
Hz. Peygamber’in hayat esnasnda, ölürken ve öldükten hemen sonra ümmet arasn-
da ortaya çkan ilk ihtilaflar ve bu ihtilaflarn frkalamadaki önemini ele aldk. Hz.
Peygamber’in salnda, münafklarn ve müriklerin slam Dini karsndaki tutum-
larn  ve mezheplemeye  etki  eden  hareketlerini  anlattk. Ölüm  hastal  esnasnda
ise Krtas Hadisesini ve Üsâme ordusu meselesini ve bu meselelerdeki iî düüncele-
ri aktardk. Ölümünden hemen  sonra  ise, Rasûlullah’n öldüüne  inanlmamas, ne-
reye gömülecei ve mâmetin kime verilmesi gerektii hususlarnda sahabiler arasn-
da çkan  ihtilaflar ve mezheplemedeki  rolünü ele aldk.  lk Üç Halife Döneminde
Ortaya Çkan htilaflar balkl ikinci bölümde ise Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz.
Osman döneminde Müslümanlar arasnda ortaya çkan, frkalamaya etki edebilecek
problemleri  ve  kargaalar  ele  aldk. Hz.  Ebû Bekir  döneminde Hz.  Peygamber’in
miras  ve  Fedek Arazisi meselesindeki  tartmalar, Zekât  vermeyenlere  kar  nasl
davranlmas gerektii hususundaki ihtilaf ve îa’nn bu husustaki görülerini ele al-
dk. Hz. Ömer  döneminde,  birtakm  fkhî meselelerde  ortaya  çkan  ihtilaflar, Hz.
Ömer’in suikasta urayp öldürülmesini, ûrâ Olayn ve Hz. Osman’n halife seçil-
mesini ve bunlarn frkalamadaki önemini aktardk. Hz. Osman döneminde ise, hali-
fenin valilerle ilgili güttüü tayin politikasnn, Sahabilere ve Umeyyeoullarna kar-
 tutumunun, birtakm iktisadî politikalarn, dinî hususlardaki baz uygulamalarnn
ve Abdullah bn Sebe’nin nifak faaliyetlerinin isyanlara etkisini, Hz. Osman’ isyan-
lar neticesinde feci bir ekilde ehit edilmesini, bütün bu ihtilaflarn Mürcie’nin do-
uuna ve Harici zihniyetinin olumasna olan etkisini ayrntl bir biçimde ele aldk.
Üçüncü bölümde ise Kemaleddin ükrü Orbay’n “slam Tarihinde Nifak: Ali” adl
eserinde ele ald Hz. Ali dönemini, kaleme ald çerçeve içerisinde, fikirlerini kla-
sik  dönem  müelliflerin  fikirleriyle  kyaslayp  eserindeki  bilgileri  dipnotlandrarak
naklettik. Bu balamda Hz. Ali’nin halife seçilmesindeki ihtilaflar, Cemel Vakas ve
viii
Sffîn  Sava’n,  Haricilerin  douunu,  Haricilerle  yaplan  mücadeleleri  ve  Hz.
Ali’nin öldürülmesini ve bütün bu ihtilaflarn etkisiyle îa ve Ehl-i Sünnet’in dou-
unu  ele  aldk. Sonuç ksmnda  ise  aratrmalar  neticesinde varlan  yarg ve deer-
lendirmelere yer verdik.

ix
ÇNDEKLER
ÖZ ------------------------------------------------------------------------------------------------- iv
ABSTRACT ------------------------------------------------------------------------------------- v
ÖNSÖZ ------------------------------------------------------------------------------------------- vi
ÇNDEKLER ---------------------------------------------------------------------------------- ix
KISALTMALAR ------------------------------------------------------------------------------- xi
GR
ARATIRMANIN KONUSU, ÖNEM, AMACI, METODU VE SINIRLARI
1. ARATIRMANIN KONUSU VE ÖNEM ---------------------------------------------- 2
1.1. Aratrmann Konusu ------------------------------------------------------------------ 2
1.2. Konunun Önemi ------------------------------------------------------------------------ 2
2. ARATIRMANIN AMACI, METODU VE SINIRLARI ----------------------------- 4
2.1. Aratrmann Amac -------------------------------------------------------------------- 4
2.2. Aratrmann Metodu ve Snrlar ---------------------------------------------------- 6
3. KEMALEDDN ÜKRÜ ORBAY’IN  HAYATI VE ESERLER ------------------ 7
3.1. Kemaleddin ükrü’nün Hayat ------------------------------------------------------- 7
3.2. slam Tarihinde Nifak: Ali Adl Eseri ----------------------------------------------- 8
3.3. Dier Eserleri --------------------------------------------------------------------------- 9
BRNC BÖLÜM
ASR-I SAADETTE ORTAYA ÇIKAN HTLAFLAR
1. ASR-I SAADETTE ORTAYA ÇIKAN HTLAFLAR FIRKALAMALARA
ETKS ------------------------------------------------------------------------------------------ 13
1.1. Hz. Peygamber’in Salnda Zuhur Eden htilaflar ---------------------------- 13
1.1.1. Zü’l-Huveysra et-Temîmî Olay------------------------------------------- 14
1.1.2. Kaza-Kader Balamnda Tartmalar ve Frkalamaya Etkisi --------- 15
1.2. Hz. Peygamber’in Vefat Esnasndaki htilaflar Ve iîlerin Ana kitleden
Ayrlmasndaki Etkisi ---------------------------------------------------------------------- 19
1.2.1. Krtas Hadisesi ve îa’nn Ayrlna Etkisi ------------------------------ 19
1.2.2. Üsâme b. Zeyd’in Sefere Çkmas Hadisesi ve Frkalamaya Etkisi - 22
1.3. Hz. Peygamber’in Vefatndan Hemen Sonra Ortaya Çkan htilaflar ---------- 24
1.3.1. Hz. Peygamber’in Vefat ---------------------------------------------------- 25
1.3.2. Hz. Peygamber’in Defnedilecei Yer ------------------------------------- 26
1.3.3. mâmet Meselesi ve Frkalamadaki Rolü -------------------------------- 27
KNC BÖLÜM
LK ÜÇ HALFE DÖNEMNDE ORTAYA ÇIKAN HTLAFLAR
(FTNE HAREKETLER VE ZÜMRELEMELER)
1. HZ. EBÛ BEKR DÖNEMNDE ORTAYA ÇIKAN HTLAFLAR VE
GRUPLAMALARA ETKS --------------------------------------------------------------- 36
1.1. Fedek Arazisi Meselesi --------------------------------------------------------------- 36
1.2. Ridde Olaylar ve Zekât Vermeyenlerin Durumu --------------------------------- 38
x
1.3. Hz. Ömer’in Halifelie Tayini ve iî Zihniyetin Olumasndaki Yeri -------- 41
2. HZ. ÖMER DÖNEMNDEK HTLAFLAR ------------------------------------------ 43
2.1.  Hz. Ömer’in slam Hukukunda Baz Meselelerle lgili çtihatlar ------------- 43
2.2. ûrâ Olay ve iâ’nn Douundaki Rolü ------------------------------------------ 45
3. HZ. OSMAN DÖNEMNDEK HTLAFLAR VE MEZHEPLEMELERE
ETKS ------------------------------------------------------------------------------------------ 50
3.1. Valilerle lgili Tutumu Nedeniyle Ortaya Çkan htilaflar ---------------------- 51
3.2. Ümeyyeoullar’na Kar Tutumu ve Ekonomik Politikalar -------------------- 54
3.3. Sahabe ile ilgili Tutum ve Davranlar -------------------------------------------- 60
3.4. Halifenin Dini Hususlarla ilgili Baz Uygulamalar ------------------------------ 63
3.5. Abdullah b. Sebe’nin Faaliyetleri ve Müslümanlarn Ayrmasna Etkisi ---- 64
3.6. Hz. Osman Dönemi htilaflarn Frkalamalardaki Rolü ------------------------ 66
3.7. Hz. Osman’n ehit Edilmesi ve Mürcie’nin Douu ---------------------------- 67
3.7.1. Hz. Osman’n ehit Edilmesi ----------------------------------------------- 67
3.7.1. Osman b. Affan Dönemi Olaylar ve Mürcie’nin Douu ------------- 69
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KEMALEDDN ÜKRÜ’YE GÖRE HZ. AL DÖNEMNDE ORTAYA ÇIKAN
NFAK HAREKETLER VE BU HAREKETLERN MEZHEPLEMEYE
ETKLER
1. AL B. EBÎ TALB DÖNEMNDEK HTLAFLAR VE BU HTLAFLARIN
HARC-Î-SÜNNÎ AYRIMASINDAK ROLÜ -------------------------------------- 77
1.1. Hz. Ali’nin Hilafete Seçilmesi ve Mezheplemedeki Rolü ---------------------- 77
1.2. Cemel Vakas ve Frkalamadaki Yeri --------------------------------------------- 83
1.3. Sffîn Vakas ve Hariciliin Douu ------------------------------------------------ 90
1.3.1. Sffîn Vakas: ----------------------------------------------------------------- 90
1.3.2. Hariciliin Douu ve Siyasî Faaliyetleri --------------------------------- 95
1.4. Hz. Ali’nin ehit Edilmesi ve Frkalamadaki Rolü ---------------------------- 101
1.5. lk Dönem htilaflar Çerçevesinde îa’nn Douu ---------------------------- 102
1.5.1. îa ve Douu ---------------------------------------------------------------- 102
1.5.2. lk Dönem htilaflarn îa’nn Douuna Etkisi ------------------------ 105
1.6. Ana Kitle: Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat --------------------------------------------- 108
SONUÇ ---------------------------------------------------------------------------------------- 112
KAYNAKÇA --------------------------------------------------------------------------------- 116
xi
KISALTMALAR
a.g.e.    :  Ad Geçen Eser
a.g.m.    :  Ad Geçen Makale
a.g.md.  :  Ad Geçen Madde
a.y.    :  Ayn Yer
AÜF    :  Ankara Üniversitesi lahiyat Fakültesi
Bkz.    :  Baknz
Bs.    :  Basm
Bsk.    :  Bask
C./c.    :  Cilt
çev.    :   Çeviren
der.    :  Derleyen
DA    :  Diyanet slam Ansiklopedisi
ed.    :  Editör
h.    :  Hicrî
haz.    :  Hazrlayan
ilv.    :  lave
SAM    :   slam Aratrmalar Merkezi
Kr.    :  Kartrnz
Nr.    :   Nereden
OMÜF  :  Ondokuz Mays Üniversitesi lahiyat Fakültesi
red.    :  Redaktör
s.    :  Sayfa/Sayfalar
t.y.    :  Basm Tarihi Yok
TDK    :  Türk Dil Kurumu
TDV    :  Türkiye Diyanet Vakf
Thk.    :  Tahkik Eden
trc.    :   Tercüme Eden
tsh.    :  Tashih Eden
v.d.    :  Ve Devam
v.di.    :   Ve Dierleri
y.y.    :  Basm Yeri Yok/Yaymc Yok
Yay.    :  Yaynlar
1
GR
ARATIRMANIN KONUSU, ÖNEM, AMACI, METODU
VE SINIRLARI
2
1. ARATIRMANIN KONUSU VE ÖNEM
1.1. Aratrmann Konusu
Aratrmamzn  konusunu,  Asr-  Saadetle  birlikte  ilk  halifeler  döneminde
Müslümanlar arasnda ortaya çkan  ilk  ihtilaflar ve Kemaleddin ükrü Orbay’n  s-
lam Tarihinde Nifak: Ali eserine göre Hz. Ali’nin halifelii döneminde Müslümanlar
arasnda zuhur eden ihtilaflarn  slam mezheplerinin oluumundaki rolünü tekil et-
mektedir. Konu üç önemli süreci içermektedir. Öncelikle asr- saadette ortaya çkan
ihtilaflar, ikinci olarak ilk üç halife dönemi ihtilaflar üçüncü ve son olarak da Ali b.
Ebî  Tâlib  döneminde  ortaya  çkan  anlamazlklar  bu  süreçlerin  temel  sorunlardr.
Ayrca bu sorunlarn mezheplemeye etkisi ve tarihsel süreç içerisinde ortaya çkan
mezheplerin söz konusu ihtilaflar kullanma ekilleri, baka bir ifade ile Müslüman-
lar arasnda ortaya çkan ilk görü ayrlklarnn mezheplemeye etkisi de aratrma-
mzn temel konusunu oluturmaktadr.
Aratrmamz ilk dönem slam corafyasnda ortaya çkan gruplarn veya si-
yasî-dinî oluumlarn ortaya çk sebeplerine k tutabilecek bir çalma olup, ayn
zamanda  Kemaleddin  ükrü  Orbay’n  Hz.  Ali  Döneminde Müslümanlar  arasnda
meydana gelen siyasî ve dinî ihtilaflara bak açsn ve düüncelerini yanstmaktadr.  
1.2. Konunun Önemi  
slam  Tarihinde  ashabn  ve  tabiinin  birbirleriyle  mücadele  ettii,  kaoslarn
birbiri ardnca devam ettii, ortaya çkan problemlerin çözümünün neredeyse imkân-
szlat ve bu sorunlarn birçok yeni problemin ve frkann ortaya çkmasna sebep
olduu  bilinmektedir.  Bu  kaos  döneminin  en  önemli  devresini,  üphesiz,  Hz.  Os-
man’n  ehit  edilmesinden  balayp Hz. Ali’nin  ehit  edilmesine  kadar  olan  süreç
oluturmaktadr. Nitekim klasik slam Tarihi ve slam Mezhepler Tarihi eserleri dik-
kate alndnda bu düünceye ulamak mümkündür.
Hz. Peygamber’in salnda ve özellikle ilk üç halife döneminde, Ali b. Ebî
Tâlib zamannda ortaya çkan nifak hareketlerinin tohumlar saçlm ve kaosa zemin
hazrlanmtr. Daha  dorusu,  her  bir  olay  kendisinden  sonra  ve  kendisinden  daha
büyük bir baka olayn çkmasn tetiklemitir. Hz. Peygamber devrinde Müslüman-
3
lar arasna fitne sokmak için büyük bir çaba harcayan münafklar ve mürikler; Mü-
minleri dinden soutmak ve Hz. Peygamber’in davasna engel olmak amacyla Müs-
lümanlarn birleip  çoalmalarnn önüne geçmek  için  ellerine geçen her  frsat de-
erlendirmekten asla geri durmamlardr. Onlarn bu çalmalar birçok ihtilaf bera-
berinde getirse de Hz. Peygamber’in hayatta oluu bu problemlerin bazlarnn geçici
olarak çözümünü, bazlarnn ise tamamen ortadan kaldrlmasn salamtr. Çünkü
Ashab karlat sosyal, siyasî, dinî vb. her türlü meselede Hz. Peygamber’e müra-
caat ediyor, ondan ne yaplmas ve nasl hareket edilmesi gerektiine dair öütler al-
yordu. Ancak  özellikle  geçici  olarak  bastrlan  ihtilaflar,  daha  sonraki  dönemlerde
ayn ya da benzer artlarn vuku bulmas durumunda tekrar zuhur etmitir.  
Hz. Peygamber’in vefat esnasnda ve hemen sonrasnda ortaya çkan ihtilaf-
lar da Müslümanlar arasnda ayrmaya neden olmutur. Bu ihtilaflarn bir ksm yine
mevcut sahabe otoritesi tarafndan geçici olarak çözülmü, bir ksm ise çözülmeden
braklmtr. Hz. Ebu Bekir devrinde ise Hz. Peygamber’in miras meselesi ve Ridde
savalar Müslümanlarn huzurunu bozduu gibi, daha sonralar ortaya çkacak baz
ihtilaflarn da nedeni olmutur.  
Hz. Ömer’in halifeliinde ise onun sert mizacnn ve adaletinin ar basmas,
büyük  siyasi  kargaalarn,  ekonomik  ve  askeri  ihtilaflarn  vuku  bulmasn  engelle-
mitir. Kazanlan savalar, hzla genilemekte olan topraklar, halkn dikkatini içerden
çok darya yöneltmitir. Fakat buna ramen, bu dönemde birtakm fkhî uygulama-
larda anlamazlklar çkmtr ancak bu gayet tabiidir. Çünkü yeni yerlerin fethedil-
mesi; farkl rklarn ve kültürlerin  slam corafyasna katlmas; slamî düünce sis-
teminin  farkl düünce  sistemleriyle kar karya kalmas ve devletin zenginleme-
siyle sosyal ve ekonomik artlarn giderek deimesi slam Hukuku’nda da birtakm
ihtilaflarn domasna sebep olmutur. Bu anlamazlklarn bazlar kalc olarak ba-
zlar ise geçici olarak Hz. Ömer’in içtihatlaryla çözüme kavuturulmutur.
Hz. Osman’n halifelii bütün bu ihtilaflarn yava yava zirveye ulat bir
dönemdir.  Bir  yanda  Hz.  Osman  ve  asabiyet  duygularyla  hareket  eden
Umeyyeoullar, dier yanda ise Hz. Osman’a muhalif olan kesim birbirlerine kar
amansz bir mücadele içindeydiler. Evvela sözlü olarak balayan aykrlklar, giderek
artm ve fiilî bir hal almtr. Bütün bu olumsuz koullar, Osman b. Affan’n sonunu
getirmi ve evinde canice katledilmitir.
4
Osman  b. Affan’n  ehit  edilmesi,  problemlerin  sonu  olmaktan  öte,  Cemel
Vakas, Sffîn Sava gibi daha büyük sorunlarn balangc olmu ve ihtilaflarn çö-
zümünü  imkânsz  hale  getirmitir.  Bu  açdan  bakldnda  Hz.  Ali’nin  halifelii
problemlerin zirveye ulat ve aralksz devam ettii en kark dönemdir. Bu dö-
nemde artan nifak hareketleri bir  takm dinî  siyasi oluumlar meydana getirmi ve
bu oluumlarn neticesinde Hz. Ali de ehit edilmitir.
Yüzlerce-binlerce sahabenin ve tabiinin kan, yine sahabe ve tabiin tarafndan
dökülmütür. Bu ölümler birtakm yeni ihtilaflara da kap aralamtr: “Ölenlerin du-
rumu ne olacakt? ehit mi deil mi? Öldürenlerin durumu ne idi? Ebedi cehennem-
lik mi deil mi? Hakl kimdi? Haksz kimdi? Bu savalarn ve dökülen kann müseb-
bibi kimdi?”
Bütün bu meselelerin bata Haricîlik olmak üzere, birbirinden farkl düünen
ve  farkl  hareket  eden  bir  takm  frkalarn  domasna  ne  derecede  sebep  olduu
önemli bir sorundur. Böylesine siyasi, dini, askerî, ekonomik, sosyolojik ve psikolo-
jik yönden kark olan bir dönemi incelenmesi elbette oldukça önemlidir. Ortaya ç-
kan meselelerin ve sebeplerinin neler olduunu, bu meselelerin hangi problemleri te-
tiklediini  ve  hangi  frkalarn  olumasna  sebep  olduunu,  zaman-mekân,  sebep-
sonuç  ilikileri çerçevesinde;  tarafszlk  ilkesi dorultusunda  frkalamalardaki etki-
sini  tespit  etmek  slam Mezhepleri  tarihi  açsndan  önemli  olduu  kadar  günümüz
Müslümanlarnn mezhep  savalarndan uzak durmas açsndan da hayati bir önem
arz etmektedir.
2. ARATIRMANIN AMACI, METODU VE SINIRLARI
2.1. Aratrmann Amac
Tarih dinî,  siyasî, kültürel ve  ekonomik birçok  etkinin oluturduu  sebepler
zincirinden ibarettir. Öyle ki bu sebepler zinciri geçmite yaanm olsa bile gelecek-
te de tekerrür edebilmektedir. Tarihi anlamak, farkl bak açlaryla bu sebepler zin-
cirinin çeitli yaplardan oluan her bir halkasn tek tek incelemekle mümkündür. s-
lam Mezhepleri  Tarihinde  de Mezheplerin  ve  alt  frkalarnn  douunda  dorudan
veya dolayl olarak etkili olan bütün vakalar tarihsel gerçeklere uygun bir biçimde
5
ortaya koymak,  sebepler zincirinin her bir halkasn  farkl bak açlaryla  inceleyip
anlamakla mümkündür.
Hz. Peygamber, 73 Frka Hadisi adyla mehur olan bir rivayette “Yahudiler
71  frkaya  bölündü, Hristiyanlar  72  frkaya… Ümmetim  ise  73  frkaya  bölünecek.
Biri hariç hepsi atetedir. Kurtulan frka ise benim ve ashabmn yolundan gidenler-
dir.”1 buyurmutur. Söz konusu rivayette ifade edilen bir realite vardr ki o da Tari-
hin her dinde olduu gibi slam dininde de vuku bulan bir takm bölünmelere ve fr-
kalamalara ahitlik ettiidir. Dier dinlerin ümmetlerinde olduu gibi slam Toplu-
munu da ayrmaya ve mezheplemeye götüren sebepler zincirinin halkalarn olutu-
ran ihtilaflarn neler olduunu aratrmak “tarihsel düünme” açsndan büyük önem
arz etmektedir. Bu balamda Mezhepler Tarihi’nin temel amac slam Tarihinde be-
lirli dönemlerde çeitli nedenlerden dolay ortaya çkan bu oluumlarn dou sebep-
lerini; mevcut din, siyaset, tezahür ettii toplum ve corafyayla olan ilikilerini, top-
lumun dinî ve siyasî hayatndaki olumlu ve olumsuz etkilerini aratrarak, tarihi va-
kalara ve gerçeklere uygun bir biçimde, tarafsz olarak yanstmaktr.2 Tezimizi, slam
Mezhepler  Tarihi’nin  çizdii  bu  snrlar  ve  belirledii  bu  amaçlar  çerçevesinde,
Mezhepler Tarihi biliminin misyonuna hizmet edecek ekilde oluturduk.
Bu balamda aratrmamzn amac; slam Mezhepler Tarihi’nde Müslüman-
lar arasnda mezheplemeye etki eden ilk ihtilaflar; bu ihtilaflarn ortaya çk süre-
cini  ve  Hz.  Ali’nin  halifelii  dönemindeki  dinî-siyasi  kargaalara  olan  etkilerini;
Kemaleddin ükrü Orbay’a göre Ali b. Ebî Tâlib’in halifelii srasnda ortaya çkan
ihtilaflar ve bu ihtilaflarn frkalamadaki rolünü; kronolojik olarak, mezkûr sebepler
zincirine riayet etmek suretiyle, tarafsz bir biçimde aratrp ortaya koymaktr.
Ayrca Orbay’n “slam Tarihinde Nifak: Ali” adl eseri bu balamda deer-
lendirdik ve nitekim çalmamzn üçüncü bölümünü Kemaleddin ükrü’nün mezkûr
eserindeki  görülerine ve onun bak  açsyla Ali b. Ebî Tâlib döneminde mezhep-
                                                
1   Ebû  Abdullah Muhammed  b.  Yezid  er-Rebei  el-Kazvini  bn Mâce  (273/887),  Sünen-i  bn
Mâce, thk. B. A. Ma’rûf, Beyrut, Dâru’l-Cîyl, 1998, Fiten 17; Süleyman b. E’as b. shak el-
Ezdi Ebû Davud es-Sicitânî (275/889), Kitabu’s-Sünen: Sünen-i Ebû Davud, 1. Bsk., Riyad,
Darü’s-Selâm, 1999, Sünnet 1; Ebû sa Muhamed b. sa b. Sevre es-Sülemî Tirmîzi, (279/892),
Sünenü’t-Tirmîzî, thk. Ahmed Muhammed akir, y.y., t.y., man 18.
2   Ayrntl bilgi için bkz: Sönmez Kutlu, Mezhepler Tarihine Giri, 1. Bs., st., Deerler Eiti-
mi Merkezi Yay., 2008, s. 11-13.
6
lemeye dorudan ve dolayl olarak  etki  eden  siyasî, dinî ve  toplumsal kargaalara
ayrdk.  
2.2. Aratrmann Metodu ve Snrlar
Bir  çalmann  bilimsel  olmas,  ulalan  bilgilerin  nasl  bir  yöntemle  ortaya
konulduuyla yakndan ilgilidir. Aratrmalarn iyi bir yöntemle kaleme alnmas ise
bilgilerin sistemli ve düzenli bir biçimde anlatlmasyla mümkündür. Elde edilen bil-
giler ve yaplan deerlendirmelerin metodu ne kadar iyi olursa, çalmann deeri ve
önemi de o derece iyi olur. Özellikle tarihle ilgili çalmalarda yöntem, içerii ve an-
latm oldukça etkilemektedir. Tarihî olaylarn iyi bir metotla, sistematik ve kronolo-
jik bir ekilde anlatlmas, sebep-sonuç ve fikir-hadise irtibatlarn daha güzel ortaya
koymakta ve metne anlam kazandrmaktadr. Bu kurgulama ise slam Mezhepleri Ta-
rihi aratrmalar açsndan hayati bir önem tamaktadr.
Çalmamzda Tarihi olaylar ele alrken, olaylar vuku bulduu dönem içeri-
sindeki sosyal, siyasî ve kültürel artlar dorultusunda, aralarndaki sebep-sonuç ili-
kilerini deerlendirerek, kronolojik  sraya göre aktarmaya gayret ettik. Ayrca ara-
trmamzda oldukça önemli bir yeri olan  slam Tarihinde ortaya çkan  ilk  ihtilaflar
“Fikir-Hadise  rtibat”  esasna  uygun  olarak  deerlendirmeye  çaltk.  slam Mez-
heplerini ve Frkalarn ele alrken ise bata E’arî ve ehristânî olmak üzere birçok
mezhepler  tarihçisinin kullandklar bir  yöntem olan “Tarihsel-Betimleyici Metot”u
kullanmaya çaltk.  
Uyulmas  gerçekten  zor  olan  nesnellik  ilkesi,  slam Mezhepler Tarihi  çal-
malarnda  da  önemli  bir meseledir. Aratrmaclarn  bu  kural  ihlal  etmesi  halinde
mezhepler hakknda birçok  ayia ortaya  çkabilmektedir. Çünkü  tarihî  çalmalarda
gerçee uygunluk ve nesnellik bir ölçü olarak alnmadnda, hisler ve inançlar dev-
reye  girmekte  ve  bu  durum  tarihçileri  tek  yönlü  yaklamlara  sevk  edebilmektedir.
Dolaysyla çalmamza bilimsel bir boyut kazandrabilmek için, olaylar aktarrken
bütün fikirlere ve düünce sistemlerine kar mümkün olduunca mesafeli bir duru
sergileyip; dini hassasiyetlerimizi, inançlarmz ve hislerimizi bir kenara koyarak, ta-
rafszlk ilkesine dorultusunda hareket etmeye çaltk. Yararlandmz kaynaklar-
da da buna oldukça dikkat ettik.  
7
Çalmamzda her konuyu ele alrken vakalar naklederken slam Mezhepleri
Tarihi bilminin belirledii snrlar içerisinde hareket etmek için olaylarn tarihsel sü-
reçte nasl gelitiini ayrntlaryla ele almaktan öte sadece bilim dalmzla ilgili olan
konular ve ayrntlar aktarmakla yetindik. Özellikle üçüncü bölümde bu hassasiyete
daha çok dikkat etmeye çaltk. Çünkü Yazar eserinde genellikle yapt nakillerde
tarihi  olaylar  ayrntl  bir  biçimde  ele  alm,  tarihi  ayrntlara  çokça  yer  vermitir.
Fakat biz olaylara, Mezhepler Tarihi Metodolojisi açsndan yaklap, her ayrnt ve
her olay nakletmeden sadece ilgi alanmza giren konular ele aldk.
3. KEMALEDDN ÜKRÜ ORBAY’IN  
HAYATI VE ESERLER
3.1. Kemaleddin ükrü’nün Hayat  
Hangi  tarihte  nerede  doduu  bilinmemekle  beraber  1890’l  yllarda  stan-
bul’da  doduu  tahmin  edilmektedir.  Kalelizade  künyesi  ile  de  mehur  olan
Kemaleddin ükrü, Soyad Kanunu zamannda ise “Orbay” soyadn almtr. yi de-
recede Arapça ve Franszca bilen Kemaleddin ükrü’nün; Edebiyat, Tarih, slam Ta-
rihi ve Biyografi gibi alanlarda makalelerinin haricinde, 30’dan  fazla eseri mevcut-
tur. Eserlerinden bir tanesini ise Franszca kaleme almtr. Ne yazk ki bu çalmala-
rn bir ksm günümüze ulaamadan kaybolmutur. Türkiye’deki önemli kütüphane-
lerin arivlerinde dijital ortamda aratrma yaparak ulaabildiimiz eserleri derledik,
ulaamadklarmzn ise sadece isimlerini alarak aada zikrettik.  
Eserlerini  daha  çok  1918  ile  1935  yllar  arasnda  kaleme  alan Kemaleddin
ükrü; Ahmed Cevat’n 1930’lu yllarda  stanbul’da çkard ve Reat Nuri, Mah-
mut Yesari gibi mehur yazarlarn makalelerinin yaynland Yeni Muhit Aylk Aile
Mecmuas’nda  1930  ylnda  Tahrir  Müdürlüü  yapmtr.  Orbay,  ayn  dönemde,
Ahmet Cevat’n  bamuharrirlik  yapt  bu mecmuada  birçok makale  de  kaleme  al-
mtr.  Vecihi  Timurolu,  Cumhuriyet  Dönemi  Türk  Edebiyat  Sempozyumu’nda
8
yaynlanan bir makalesinde Kemaleddin ükrü Orbay’n 1968’de öldüünü kaydet-
mektedir.3
3.2. slam Tarihinde Nifak: Ali4 Adl Eseri
176 sayfadan oluan bu eser, Hz. Ali’nin halifelii devrinde vuku bulan dini-
siyasi ihtilaflar konu edinmektedir. stanbul’da 1918’de Necm-i stikbal matbaasnda
bastrlm  Eserde  konusal  balklandrma  açsndan  sistematik  bir  dizili  bulunma-
maktadr.  Kendi  balklar  çerçevesinde  izah  edilecek  olursa  mukaddime  hariç,
Cemel Vakas, Sffîn Vakas, Msr’n Muaviye Tarafndan Zabt ve ehadet Facias
olmak üzere dört ayr bölüm ihtiva etmektedir.
Yazar mukaddimesinde Hz. Osman’n ehit ediliini, onun ehit edilmesinden
sonra vuku bulan olaylar ve Hz. Ali’ye olan biatin nasl gerçekletiini, ardndan ise
hzlanan nifak hareketlerinin geliim süreçlerini ayrntl bir biçimde ele almaktadr.
Cemel Vakas adl  ilk bölümde Cemel Vakasn hazrlayan  sebepleri, bu  se-
beplerden kaynaklanan olaylar, Cemel Vakas’nda cereyan eden olaylar,  sava  ta-
raflar  arasndaki  diyaloglar, Hz. Aie’nin, Talha’nn  ve Zübeyr’in  durumunu, Hz.
Ali  ile Muaviye  arasnda  geçen  çekimeli  siyasetin  ayrntlarn,  Amr  b.  el-As’n
Muaviye’nin safnda bulunmasnn sebeplerini tarihî rivayetler çerçevesinde, baz s-
lam Tarihi Klasiklerinden  faydalanarak  aktarmaktadr.  Sffin Vakas  adl  ikinci  bö-
lümde ise yazar, Sffîn savan hazrlayan sebepleri, bu sebeplerin sava hazrlama-
sndaki rolünü, Sffin Sava esnasnda vuku bulan diyaloglar ve sava sahnelerini,
Tahkimnamenin hazrlanmasn, Sffin’den dönüü ve Hariciliin douunu hazrla-
yan  sebepleri  ve Haricilerin  ortaya  çkn, Hakemlerin  nihai  karar  açklamalarn
ayrntl bir biçimde ele almtr. Msr’n Muaviye Tarafndan Zabt adl üçüncü bö-
lümde  ise Msr  halknn Hz. Ali’ye  biat  etmemelerini  frsat  bilen Muaviye  b. Ebî
Süfyan’n Amr b. el-As komutasndaki alt bin askerle Msr’n nasl ele geçirildiini
anlatmaktadr. ehadet Facias adl dördüncü bölümde ise Hz. Ali, Muaviye ve Amr
                                                
3   Vecihi  Timurolu,  “1923–1940  Yllar  Arasnda  Ekinimizin  ve  Yaznmzn  Kaynaklar”,
Cumhuriyet  Dönemi  Türk  Edebiyat  Sempozyumu,  Yayna  Haz.  Hüseyin  Ataba-Aydn
imek-Devrim Dirlikyapan, Ankara, Edebiyatçlar Dernei Yay., 1998, s. 63.
4   Kalelizâde Kemaleddin ükrü Orbay, slam Tarihinde Nifak: Ali, Necm-i stikbal Matbaas,
stanbul 1928.
9
b.  el-Âs’a düzenlenen  suikast ve bu  saldr  sonucunda Hz. Ali’nin  yaralanp,  ehit
edilmesini ayrntl bir biçimde anlatmaktadr.
Yazar  eserde  tarihsel-betimleyici-öyküleyici  bir  üslup  kullanmtr. Mukad-
dimesinde, eserini kaleme alrken güvenilir slam Tarihi kitaplarndan ve Tarihi kay-
naklardan  yararlandn  ileri  sürmekte,  ancak  bu  kaynaklar  belirtmemektedir. Biz
bu eserden naklettiimiz ksmlar slam Tarihi, slam Mezhepleri Tarihi ve Tabakât
kitaplarn  kartrarak  kaynak  olarak  kulland  eserleri  ve  yerleri  tespit  edip  ve
dipnotlandrmaya çaltk.  
3.3. Dier Eserleri
Kemaleddin ükrü bata  tarih ve biyografi olmak üzere  farkl alanlarda bir-
çok eser kaleme  almtr. Bu eserlerin bazlar  risale denilebilecek kadar küçük ha-
cimlidir. Eserlerin bazlar günümüze kadar ulam bazlar  ise kaybolmutur. Ula-
abildiimiz eserleri öyle sralayabiliriz:
 slam Tarihinde Nifak: Kerbelâ Hasan-Hüseyin: 68 sayfalk bir eserdir.
Basm 1928’de stanbul’da Matbaa-i Amidi tarafndan yaplmtr. Hz. Ali’nin ölü-
münden Hz. Hüseyin’in ehit edilmesine kadar geçen sürenin ayrntl bir biçimde ele
alnd bir kaynaktr.
 Tevfik  Fikret’in Hayat  ve  iîrleri:  157  sayfadan  ibarettir.  stanbul’da
Kanaat Kütüphanesi tarafndan 1931 ylnda basm yaplmtr.
 Namk Kemal Hayat Eserleri: 160 sayfalk bir eserdir.  stanbul’da Ka-
naat Kütüphanesi tarafndan 1931 ylnda bastrlmtr.
 Vie de Nasreddine Hodja: Nasreddin Hoca’nn biyografisinin anlatld,
Franszca kaleme alnm, 185 sayfalk bir eserdir. Yine Kanaat Kütüphanesi tarafn-
dan stanbul’da bastrlmtr.
 Nasreddin Hoca: 1934 ylnda Kanaat Kütüphanesi tarafndan bastrlm-
tr.
 Nasreddin Hoca  ve Temirlenk:  1930  ylnda Kanaat Kütüphanesi  tara-
fndan basm yaplan, 47 sayfalk bir eserdir.
 Nasreddin Hoca:  htiyarlk ve Kadlk Hayat: 80 Sayfalk bir eserdir.
1930 ylnda Kanaat Kütüphanesi tarafndan baslmtr.
10
 Nasreddin Hoca: Gençlii ve Medrese Hayat: 1931 ylnda Kanaat Kü-
tüphanesi tarafndan batrlm, 80 sayfalk bir çalmadr.
 Ebû Ali Sîna: 1930 ylnda Kanaat Kütüphanesi tarafndan bastrlm bir
biyografi eseridir.
 Napoleon Bonapart: 1932’de Kanaat Kütüphanesi  tarafndan bastrlm
olan 80 sayfalk bir biyografi eseridir.
 Kristof Kolomp: Kanaat Kütüphanesi tarafndan 1931 ylnda bastrlm,
80 sayfalk bir biyografi eseridir.
 Büyük Fransz htilali: Kanaat Kütüphanesi tarafndan 1931 ylnda bas-
trlm 80 sayfalk bir eserdir.
 Mütareke Aclar: Selâmet Matbaas tarafndan stanbul’da 1930’da bas-
trlm 200 sayfalk bir eserdir.
 Bozkurt: Kanaat Kütüphanesi  tarafndan  1932’de  bastrlm  30  sayfalk
bir çalmadr.
 Ouz Han: Kanaat Kütüphanesi tarafndan 1932’de bastrlm 37 sayfalk
küçük bir çalmadr.
 Hatemtay: 1930 ylnda bastrlm olan 79 sayfalk bir eserdir.
 Venedikli Köle: Tarihî Roman: 1931 ylnda yaynlanm 66 sayfalk bir
romandr.
 Türk nklâb: Albüm tarznda bir çalmadr.
 Tevfik Fikret: Albüm tarznda bir çalmadr.
 Abdurrahman Emevî: 37 sayfadan olumaktadr. stanbul’da Kanaat Kü-
tüphanesi tarafndan 1932’de baslmtr.
 Mûsa  bin  Nasr  ve  Tark  b.  Ziyad:  37  sayfadan  olumaktadr.  stan-
bul’da Kanaat Kütüphanesi tarafndan 1932’de baslmtr.
 Puvatya  Muharebesi: stanbul’da  Kanaat  Kütüphanesi  tarafndan
1932’de baslmtr. 36 sayfadan ibarettir.
 Sivastopol: stanbul’da Kanaat Kütüphanesi tarafndan 1932’de baslm-
tr. 32 sayfalk bir çalmadr.
 Turgut Reis: stanbul’da Kanaat Kütüphanesi  tarafndan  1932’de  basl-
mtr. 44 sayfadan ibarettir.
11
 Barbaros Kardeler: stanbul’da Kanaat Kütüphanesi tarafndan 1932’de
baslmtr. 44 sayfadan ibarettir.
 Harunreid: stanbul’da  Kanaat  Kütüphanesi  tarafndan  1932’de  basl-
mtr. 52 sayfadan ibarettir.
 Kemal  ve  Burak  Reisler: stanbul’da  Kanaat  Kütüphanesi  tarafndan
1932’de baslmtr. 30 sayfadan içermektedir.
 Sultan Cem: 44  sayfadan  ibarettir.  stanbul’da Kanaat Kütüphanesi  tara-
fndan 1932’de baslmtr.
 Plevne: stanbul’da Kanaat Kütüphanesi tarafndan 1932’de baslmtr. 46
sayfadan ibarettir.
 Klç Ali Paa: stanbul’da Kanaat Kütüphanesi tarafndan 1932’de basl-
mtr. 32 sayfadan ibarettir.
 Öz  Türkçe Adlar  ve  Sözler: stanbul’da Hilmi Kütüphanesi  tarafndan
1935’te baslm, 80 sayfadan ibarettir.
12
BRNC BÖLÜM
ASR-I SAADETTE ORTAYA ÇIKAN HTLAFLAR
13
1. ASR-I SAADETTE ORTAYA ÇIKAN HTLAFLAR
FIRKALAMALARA ETKS
Kaynaklarda zikredildii üzere Hz. Peygamber hayattayken, vefat esnasnda
ve vefatndan  sonra ümmet  arasnda birçok  ihtilaflar vuku bulmu, bu  ihtilaflardan
bazlar günümüze kadar  süregelmi ve problem olma özelliini korumutur. Bütün
bu meseleler Hz. Peygamber’in vefatndan sonra Müslümanlar belirli görüler etra-
fnda toparlayarak, ana çizgiden saptrm ve mezheplemeye götürmütür.  
1.1. Hz. Peygamber’in Salnda Zuhur Eden htilaflar
Klasik slam Tarihi Kaynaklarnda, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik
hayat, Hicretten Önce (Mekke Dönemi) ve Hicretten Sonra (Medine Dönemi) olarak
iki fasl halinde ele alnmaktadr. Mekke Dönemi, Hz. Peygamber’in Allah tarafndan
risaletle  vazifelendirilmesiyle  balayan  iman-küfür mücadelelerinin  yaand;  ehl-i
imann mürikler tarafndan sürekli dinî, siyasî ve iktisadî basklara maruz brakld-
; nazil olan ayetlerin pratie dökülmesinden öte okunmasna bile müsaade edilme-
dii bir dönem olduundan, kaynaklarda bu dönemde müminler arasnda herhangi bir
nifak vuku bulmadn nakletmektedir.1
slam tarihinde ilk nifak hareketleri Medine Dönemi’nde ortaya çkmtr. Ni-
tekim Kur’an- Kerim’de, münafklarla ilgili nazil olan ayetlerin tamamnn Hicretten
sonra  nazil  olmas,  nifak  hareketlerinin Mekke  döneminde  deil  de Medine  döne-
minde baladn ifade etmektedir. Çünkü devletleme yönündeki ilk hareketler Me-
dine döneminde ortaya çkm, Müslümanlar orada bileerek gerçek güçlerini ortaya
koymutur. Müminlerin bu siyasî, dinî hatta iktisadî birliini bozmak için, daha Hz.
Peygamber’in  salnda  birçok münafk  ortaya  çkmt.  te  bu münafklarn  bir
ksm, Müslümanlar arasnda nifak sokmak ve onlarn iç ilerini örenmek için mü-
min olduunu  iddia  edip, Müslümanlarla beraber hareket  etmi, dier bir ksm  ise
sadece kendi kiisel çkarlar dorultusunda hareket etmitir.
                                                
1   Ayrntl  bilgi  için  bkz: Seyyid  b. Kutub  b.  brâhim  Seyyid Kutub  (1386/1966),  Fî  Zilâli’l-
Kur’ân, Trc. B. Karlga-. H. engüler-Emin Saraç, 16 c., stanbul, Hikmet Yaynlar, 1970, I,
s. 57 v.d.; Ahmed Sezikli, Hz. Peygamber Devrinde Nifak Hareketleri, Ankara, TDV Yay.,
2001, s. 29-30.
14
Özetle farkl fikirler etrafnda toplanp frkalamann tohumlar Hz. Peygam-
ber  daha  hayattayken  balamt. Nitekim  aada  aktaracamz  olaylar, Hz.  Pey-
gamber  salnda  vuku  bulmu  ve  Müslümanlarn  bölünüp  frkalama  sürecinde
bizzat rol oynam olaylardr.  
1.1.1. Zü’l-Huveysra et-Temîmî Olay
Hadis  kaynaklarnda  deiik  ekillerde  yer  alan  bu  rivayete  göre2 Hz.  Pey-
gamber hicretin 8. ylnda, Huneyn Sava sonrasnda elde edilen ganimetlerin taksi-
mini yaparken, Zu’l-Huveysra et-Temîmî adnda bir kii yanna gelmi ve ona: “Ey
Muhammed! Adaletli davran. Adil davranmadn. Bu Allah’n rzas gözetilerek yap-
lan bir taksim deildir.” demiti. Hz. Peygamber ise onun bu kaba hareketi karsn-
da hem üzülüp hem de kzarak: “Yazklar olsun  sana! Ben adalet göstermemisem
kim gösterir? Ben isyan edersem Allah’a kim itaat eder? Allah bana yeryüzünde ya-
ayan insanlar hakknda güvenirken siz nasl olur da bana güvenmezsiniz? Ben ada-
let göstermemisem o halde sen adil olmayan bir imama tâbi olmakla hüsrandasn.”
buyurmutu. Bu  srada orada bulunan bir  sahabe, Hz. Peygamber’den bu adam öl-
dürmesi için izin istemi ancak Rasûlullah o sahabiye müsaade etmemi ve öyle bu-
yurmutu: “Bu adamn  soyundan öyle bir kavim  türeyecek ki Kur’an’ okuyacaklar
fakat  grtlaklarn  geçmeyecek, Müslümanlar  öldürecekler  fakat  putlara  tapanlar
brakacaklar. Onlar okun yaydan çkt gibi dinden çkacaklardr.”3
Zu’l-Huveysra’nn bu davran hem imam hem de nebi konumunda olan Hz.
Peygamber’e kar bir isyan niteliindeydi. Bu olay mezheplemeye etki eden olay-
lar arasnda zikreden ehristânî’nin ifadesine göre; eer bir kimse hak üzere olan bir
imama kar isyan ettiinde Harici olarak kabul edilecek olursa, Hz. Peygamber’e is-
                                                
2   Ebû Abdullah Ahmed  b. Muhammed  e-eybanî Ahmed  bn Hanbel  (241/855),  el-Müsned,
thk. Muhammed Abdülkadir Ata, Beyrut, Daru’l-Kütübi’l-lmiyye, 2008, III, s. 73; Ebu Abdul-
lah  Muhammed  b.  smail  Buhârî  (256/870),  Sahihu’l-Buharî,  Riyad,  Mektebetü  Dâru’s-
Selam,  1999, Menâkb  25, Megâzî  62;  Ebu'l-Hüseyin  el-Kueyri  en-Nisaburi Müslim  b.  el-
Haccâc  (261/875),  Sahîh-i Müslim,  Riyad, Mektebetü Dârü’s-Selam,  2000,  Zekât  142-144,
147, 148, 154, 156, 159; Ebû Davud, Sünne 28; Tirmizi, Fiten 24; Ebû Abdurrahman Ahmed
b. Ali b. uayb en-Nesâî (303/915), es-Sünenü’l-Kübrâ, 1. Bsk., Beyrut, Müessesetü’r-Risâle,
2001, Zekât 81.
3   Ebu'l-Feth Taceddin Muhammed  b. Abdülkerim  ehristânî  (548/1153),  el-Milel  ve’n-Nihal:
Dinler Mezhepler ve Felsefi Sistemler Tarihi,  çev. Mustafa Öz,  ed. Mehmet Dalklç,  st.,
Litera Yay., 2008, s. 33; Ebü'l-Fida maduddin smail b. Ömer bn Kesîr (774/1373), el-Bidâye
ve’n-Nihâye, çev. Mehmet Keskin, 14 c. st., Çar Yay., 1994, VI, s. 475; Adnan Demircan,
Haricilerin Siyasi Faaliyetleri, stanbul, Beyan Yay., 1996, s. 35.
15
yan  eden  evleviyetle Harici  olarak  saylabileceinden,  bu  zat Harici  zihniyetin  ilk
temsilcisi  saylmalyd.4  Hz.  Peygamber’e  nispet  edilen  yukardaki  rivayetin  son
ksmndaki söz ile Hariciler kastedildii açktr. Sonuç olarak, konuyu ehristânî’nin
bak açsyla deerlendirdiimizde, Harici zihniyetinin izlerinin Hz. Peygamber za-
mannda bile zaman zaman tezahür ettiini görmemiz mümkündür.  
1.1.2. Kaza-Kader Balamnda Tartmalar ve Frkalamaya Etkisi
ehristânî’nin naklettii gibi Hz. Peygamber zamannda baz müriklerin ve
münafklarn “kaza ve kader” ile ilgili söyledii baz sözler de frkalamay etkileyen
unsurlardand.5 Nitekim Hz. Peygamber’den  sonra, kaza ve kader mevzuu üzerinde
yaplan tartmalar neticesinde Cebriye, Kaderiyye ve Mu’tezile gibi mezheplerin or-
taya  çkt  bir  gerçektir.  Bu  tartmalar  temelde  iki  eksen  üzerinde  incelememiz
mümkündür:
Uhud Sava’nda Münafklarn  ve Müriklerin Tutumu: Hicretten  sonra
Müslümanlarn Hz. Peygamber eliinde girdii en büyük savalardan biri muhakkak
ki 625 ylnda yaplan Uhud Sava idi. Savan balangcnda Müslümanlar yirmiden
fazla müriki  öldürmü,  galip  durumdayd. Ancak  bu  galibiyeti  yakndan  hisseden
baz sahabiler, müriklerin bozguna uradn görünce, bulunduklar stratejik mev-
kileri terk etmi; bunu frsat bilen Mekke mürikleri de Müslümanlara tekrar saldra-
rak, Müslümanlar için lehte olan sava onlarn aleyhine çevirmiti. Netice itibari ile
Uhud Sava Müslümanlar için aclarla, skntlarla ve zorluklarla dolu yenilgiyle ne-
ticelenmi bir savat.6
Kaynaklarda belirtildiine göre Uhud Sava Müslümanlarn  aleyhinde neti-
celenince  baz münafklar  ve Yahudiler  kendi  aralarnda  savan Müslümanlar  için
büyük bir yenilgi olduunu konuup, bununla elenmekteydi. Bazlar Müslümanlar
küçümsemek ve dinden soutmak için “Muhammed eer peygamber olsayd hezime-
te uramazd. Muhammed  sadece  krallk peinde kouyor. Hiçbir peygamber böyle
                                                
4   ehristânî, a.g.e., s. 33.
5   ehristânî, a.g.e., s. 33.
6   Bu  hususta  ayrntl  bilgi  için  bkz:  Ebû Muhammed  b. Ali  b. Ahmed  b.  Saîd  ez-Zâhirî  bn
Hazm (456/1064), Cevâmiu’s-Sîre: Siyerin Özü, çev. M. Salih Ar, st., Çra Yay., 2004, 156-
164;  bn  Kesîr,  a.g.e.,  IV,  s.  21-94;  Ebu'l-Hasan  zzeddin  Ali  b. Muhammed  b.  Abdülke-
rim bnü’l-Esîr  (630/1233), el-Kâmil  fi’t-Tarih, 13  c. Beyrut, Dâru’s-Sadr, 1979,  II,  s. 156-
157.
16
bir  sonla yüzlememitir. Hem  kendisine hem de arkadalarna büyük darbe vurul-
du.” demekteydi. Bazlar ise Hz. Peygamber’le birlikte ayn safta olan arkadalarn,
akrabalarn ve kardelerini ayplayp knayarak; “Eer onlar bizimle beraber olsa-
lard, ölmeyecek, öldürülmeyecek ve yaralanmayacaklard.” diyorlard.7 Müslüman-
larn arasnda bulunan baz münafklar ise kendi aralarnda “O zaman bir karar yet-
kisine sahip miydik? Eer bir karar yetkimiz olsayd burada öldürülmü olmazdk.”8
diye söylenmekteydi.9
Uhud Sava sonrasnda Abdullah bn Ubey10 hal ve hareketleriyle dikkat çe-
ken önemli münafk  simalardan biri  idi. Kaynaklarda  zikredildiine  göre, Hz. Pey-
gamber  savatan önce, baz hususlar görümek  için ashabla baz  toplantlar düzen-
lemiti. Bu toplantlarda müminlerin bir ksm Medine’nin dna çkarak müriklerle
savamay isterlerken, bn Ubey ve Hz. Peygamber’in de içinde bulunduu dier bir
ksm Medine’de  kalmak  istiyordu.  Fakat  Rasûlullah  çounluun  görüüne  uyarak
sava için Medine dna çklmasna karar verip klcn kuanm ve askerlerle bir-
likte yola çkmt. Rivayetlere göre ordu Medine ile Uhud arasnda bir mevkîye gel-
diinde,  bn Ubey savamaktan vazgeçmi orduda bulunan 300 askerle birlikte geri
dönmütü. Hz. Peygamber’in kendi sözünü dinlemeyip de dierlerinin sözünü dinle-
dii için geri döndüünü müminlere iddia etse de, onun ölümden korktuu için geri
döndüü  açktr. Zira  onun  için müriklere meydan  okurcasna  üzerlerine  gidilerek
balayacak olan bu savatan sa kurtulmak imkânszd ve dolaysyla burada göz gö-
re göre ölüme gitmek gereksizdi. Eer kendi dedii gerçekleseydi direkt savaa git-
mekten öte Medine’de kalnp dümanlarn üzerlerine gelmesini bekleyeceklerdi. Sa-
va ise meydan savandan öte bir savunma sava olacakt.11 Onun bu tutumlarndan
                                                
7   ehristânî, a.g.e., s. 33; Ayrca ayrntl bilgi için bkz: Martin Lings, Hz. Muhammed’in Ha-
yat, çev. Nazife iman, st., nsan Yay., 2006, s. 220-222.
8   Âl-i mrân Suresi 3/154.
9   ehristânî,  a.g.e.,  s.  33. Münafklarn  savalardaki  tutumlaryla  ilgili  ayrntl  bilgi  için  bkz:
Adnan Demircan, “Rasûlullah’n Münafklarla likileri”, slam’da nsan Modeli ve Hz. Pey-
gamber Örnei (Kutlu Doum Haftas Sempozyumu 1993),  Ank., TDV Yay., 1995, s. 145-
151.
10   bn Ubey’in ve dier münafklarn Uhud Sava’ndaki nifak hareketleriyle ilgili ayrntl bilgi
için bkz: Sezikli, a.g.e., s. 64-97; Demircan, a.g.m., s. 144-148.
11 Muhammed  b. Ömer  b. Vakd  el-Eslemî Vâkdî  (207/823), Kitâbu’l-Megâzi,  thk. Marsden
Jones, 3 c., Beyrut, Â’lemu’l-Kütüb, 1966, I, s. 299; Ebû Muhammed Cemaleddin Abdülmelik
Ebu Muhammed Cemaleddin Abdülmelik  bn Hiâm  (213/828),  es-Sîretu’n-Nebeviyye,  thk.
Mustafa es-Sakkâ,  trc. Hasan Ege, 4 c.,  st., Kahraman Yay., 1985, III,  s. 68-69;  bnü’l-Esîr,
a.g.e., II, s. 150-151.
17
olmaldr ki, Hz. Peygamber çarpmadan sonra kaçan Mekke müriklerinin ardndan
gitmek için yola çkaca zaman Abdullah b. Ubey kendisiyle beraber gitmek istedi-
ini söylemi fakat Hz. Peygamber buna müsaade etmemiti. Savatan sonra ise her
yerde “Tanrya and olsun ki sonuç tam tahmin ettiim gibi oldu. Eer öldürülenler
bizimle beraber geri dönmü olsalard öldürülmezlerdi.” diye söylenmekteydi.12
Uhud Savandan sonra, Münafklarn ve Müriklerin bu tutumu üzerine; Hz.
Peygamber’e ve müminlere bir teselli; müriklere ve münafklara ise bir cevap niteli-
inde u ayetler nazil olmutu:  
“Ey man edenler" Dini inkâr edip de Allah için seferde ölen veya gazalarda öl-
dürülen arkadalar hakknda  ‘Bizim yanmzda olsalar ne ölürler ne de öldürü-
lürlerdi.’ diyenler gibi olmayn. Allah bunu, onlarn gönüllerinde bir hasret, bir
yürek yaras olarak braksn diye yapt.” 13  
“Bir ksmnz ise can derdine dümü bir halde Allah hakknda Cahiliye devrin-
dekine benzer gerçek d  eyler düünüyorlar,  ‘Bu  iin kararlatrlmasnda bi-
zim  yetkimiz mi  var? Ne  gezer"’  diye  söyleniyorlard. De  ki:  ‘Bütün  karar  ve
yetki  Allah’ndr.’  Onlar  aslnda  içlerinde,  sana  kar  aça  vuramadklar  bir
eyler  saklyor ve kendi  aralarnda:  ‘Bu  emir ve  komuta  iinde bir paymz ol-
sayd, imdi burada olmaz, öldürülmezdik.’ diyorlard.”14
Baz Müriklerin Kaderle lgili Sözleri: Hz. Peygamber’in “Allah’a kulluk
edin. Tauttan uzak durun.”15 çarsn iiten baz mürikler kiisel irade özgürlüü-
nü inkâr ederek bunun sorumluluunun Allah’a ait olduunu savunurcasna öyle di-
yorlard: “Eer Allah dileseydi, hem biz hem de atalarmz, ondan baka hiçbir eye
kulluk etmezdik. O’nun emri olmadan hiçbir eyi haram klmazdk.”16 Onlar bu söz-
leri ile ahireti ciddiye almadklar gibi, iledikleri çirkinliklerden kendilerinin sorum-
lu  olmadn,  suçun Allah’a  ait  olduunu  kastetmekteydiler. Yine  onlar, Hz.  Pey-
gamber, “Allah’n  size  lütfettiinden  siz  de muhtaçlar  için  harcayn.”  emr-i  ilâhiyi
onlara ilettiinde, müminlere, “Allah’n diledii takdirde doyuraca kimseleri biz mi
                                                
12   Ayrntl  bilgi  için  bkz:  Lings,  a.g.e.,  s.  221-222; Celaleddin Vatanda, Hz. Muhammed’in
Hayat ve slâm Daveti Medine Dönemi, 4. Bsk., st., Pnar Yay., 2007, s. 176-177; Ayrca
Abdullah b. Ubeyy hakknda baknz: Ebû Abdullah Muhammed b.  shak b. Yesar  bn  shak
(150/767),    Sîret-i  bn  shak,  thk. Muhammed Hamidullah,  2. Bsk., Konya, Hayra Hizmet
Vakf Neriyat, 1981, s. 295-296.
13   Âl-i mrân Suresi 3/156.
14   Âl-i mrân Suresi 3/154.
15   Nahl Suresi, 16/36.
16   Nahl Suresi, 16/35.
18
doyuraca z?”17  diyorlard.  Fakat Allah  Teâlâ Kur’an- Kerim’de  onlara  cevaben:
“Bunlardan! öncekiler! de! böyle! söylemi,! böyle! yapm lard .! Buna! kar l k! olarak!
peygamberlere!aç k!bir!tebliden!baka!bir!ey!düer!mi?”!buyurmutur.18
Bu iddialarn tamam, Hz. Peygamber’in üzerinde tartlmasn bile yasakla-
d, son derece hassas bir konu olan, kader inancyla çelitii açktr. Hz. Peygamber
henüz sa iken yaplm olan bu gibi itirazlar, özde onun faaliyetlerine, düüncelerine
ve Allah’n emirlerine kar bir direni ve saldr niteliindeydi. ehristânî bu husus-
ta, onlarn bu sözlerle apaçk bir cebir düüncesi ortaya koyduklarn ve neticede bi-
rer  tohum mesabesinde olan bu  itirazlardan yetiip gelien bitkiler gibi, daha  sonra
birçok  büyük  üphe  ve  kukular  filizlenip  ortaya  çktn  nakletmektedir.19 Netice
itibariyle baz Yahudilerin, Münafklarn ve Müriklerin kaderle alakal bu söylemle-
ri,  slam  Tarihi’nin  ilerleyen  safhalarnda  özellikle  Emevîlerin  ilk  yllarnda  frka-
lamada Kaderiye ve Mu’tezile gibi frkalarn ortaya çkmasnda büyük rol oynam-
tr. Baz Münafklarn ve Müriklerin Kaza-Kader balamnda Hz. Peygamber’e yap-
tklar  itirazlarda kullandklar  akli metotlar  sonraki  yllarda, Cebriye, Kaderiye ve
Mu’tezile’nin  kendi  kelâmî  görülerini  oluturmak  için  kulland  açktr. Kaynak-
larda zikredildiine göre kader hususunda cebri görüün öncüsü Cehm b. Safvan’dr.  
Ona göre Allah’tan baka hiçbir fail bulunmamaktadr. Fail sadece Allah’tr. nsanla-
ra  ise  fiiller mecazen  nispet  edilir.  nsan  fiiller  hususunda mecburdur. Kudreti  de,
iradesi de ihtiyari de yoktur. te bu fikir Hicretin ikinci asrnda ortaya çkan Cebri-
ye’nin temelini oluturmaktadr.20  
Mabed  el-Cühenî  ve  onun  takipçisi  Gaylan  ed-Dmekî  ile  özdeleen,
Emevîler!zaman nda!ortaya!ç kan21 Kaderiye frkasna göre ise Allah insanda tam ve
eksiksiz bir fiil yapma gücü/kudreti var etmitir. nsann fiilleri ise tamamen kendisi-
ne braklmtr. nsana güç verilen hususta Allah’n kudreti bulunmamaktadr. Dola-
                                                
17   Yâsîn Suresi, 36/47.
18   Nahl Suresi, 16/35.
19   ehristânî, a.g.e., s. 33-34
20   ehristânî, a.g.e. s. 85-86.
21   Ayrntl bilgi için bkz: Mahmut Ay, Mu’tezile ve Siyaset, 1. Bs., stanbul, Pnar Yay., 2002,
s. 101-106.
19
ysyla insann fiilleri Allah tarafndan takdir edilmi ve yaratlm deildir, bizzat in-
sanlar tarafndan takdir edilmi ve yaratlmtr.22  
Kaderiyye  ayn  zamanda  siyasi  olarak Emevî  idaresine  kar  bir  bakaldr
niteliinde olduu için Emevîler’in güttüü siyaset neticesinde ortadan kaldrlmtr.
Ancak Abbasiler zamannda Kaderiyye’nin kaderle ilgili görüleri Mu’tezile ile ye-
niden vücud bulmu ve devam etmitir. Mutezililerin kelamî görüleri usul-i hamse
adnda be esasla ifade edilmektedir ki bu esaslarn ikincisi olan Adl’in içerisinde ka-
der  konusuna  yer  verilmektedir.  ehristânî’nin  naklettiine  göre  onlar,  kulun  ister
hayr olsun ister er bütün fiillerinin yaratcsnn bizzat kendisi olduuna inanmakta-
dr.23
Görüldüü gibi Kaderiyye ve Mu’tezile’nin kader ideolojisi, Hz. Peygamber
zamanndaki kaza-kader tartmalarnda müriklerin ve münafklarn öne sürdüü id-
dialarla paralellik arz etmektedir. Dolaysyla durum bu açdan deerlendirildiinde,
daha  Hz.  Peygamber  hayattayken  yaplan  kaza-kader  tartmalar  Kaderiyye  ve
Mu’tezile’nin nüvelerini oluturduunu söylememiz mümkündür.
1.2. Hz. Peygamber’in Vefat Esnasndaki htilaflar Ve iîlerin Ana kit-
leden Ayrlmasndaki Etkisi
Hz. Peygamber daha ölüm döeindeyken  iki  ayr  ihtilaf vuku bulmu, üm-
met bu ihtilaflarn neticesinde de fikren ikiye bölünmütü. Bunlardan biri Krtas ola-
y, dieri ise Üsâme ordusunun sefere çkp çkmamas meselesidir.
1.2.1. Krtas Hadisesi ve îa’nn Ayrlna Etkisi
Buhârî,  Müslim  ve  bn  Hanbel’in  bn  Abbâs’tan  rivayet  ettii  bu  olay
ehristânî’ye  göre Mezhepler  Tarihindeki  frkalamalar  açsndan  büyük  önem  arz
etmektedir.24 Rivayetlere göre Hz. Peygamber, hastal iddetlendii bir anda, ölüm
döeindeyken,  etrafnda bulunan ashaba: “Bana kât ve kalem getirin de  size bir
yaz  yazdraym  ki  benden  sonra  yolunuzu  hiç  armaynz”  buyurmutu.  Bunun
üzerine orada bulunanlar istenenleri getirip getirmeme hususunda ihtilafa düüp tar-
                                                
22   Kasm  Turhan, Kelâm  ve  Felsefe  Açsndan  nsan  Fiilleri:  Âmirî’nin Kader  Risalesi  ve
Tercümesi,  ed.  Hüseyin  Kader,  2.  Bs.,  st., Marmara  Üniversitesi  lahiyat  Fakültesi  Vakf
Yay., 2003, s. 51.
23   ehristânî, a.g.e., 57-58.
24   ehristânî, a.g.e., s. 34.
20
tmaya balamlard. Hz. Ömer’in de içinde bulunduu bir grup Rasûlullah’n has-
talnn  artk  iyice  arttn  ve Kur’an’n müminlere  zaten  yeteceini  söylüyordu.
Bazlar ise hemen bir kât-kalem (krtas) getirilmesi gerektiini, Hz. Peygamber’in
belki de müminleri kurtaracak ve onlar doru yoldan ayrmayacak bir vasiyetname
yazacan iddia ediyordu. Bazlar ise “Peygamberin hali nedir? Acaba hastaln-
dan dolay m sayklad? Kendisine bu yaz yazma isteini iyice sorun da anlayn.”
diyor ve ardndan ne istediini iyice tespit etmek amacyla, söyledii sözü ona tekrar
ettirmeye  çalyordu.  Bu  ihtilaflar  bir  karklk  haline  gelmi  ve  gürültü  gittikçe
artmt. Bunun  üzerine Hz.  Peygamber müminlerin  bu  tavrna  üzülerek  öyle  bu-
yurmutur:25  
“Benim yanmdan kalkn gidin. Beni kendi halime brakn. Benim yanmda çe-
kimeniz doru deildir. Benim u içinde bulunduum hal, sizin bana istediimi
tekrar ettirmeye çalmanzdan daha hayrldr.”
Kaynaklar bn Abbas’n bu hadisi naklettikten sonra öyle diyerek aladn
nakletmektedir:
“O ne büyük musibettir ki, o musibet Rasûlullah ile onlara yazmak istedii o ya-
z arasna engel oldu. Bunun sebebi orada bulunanlarn aralarnda ihtilaf etmeleri
ve seslerini yükseltmeleriydi.”26
bn Abbâs’tan rivayet edilen ve Hz. Peygamberi rahatsz edecek dereceye ka-
dar varan tartmalar neticesinde sonuçsuz kalan bu olay, Hz. Peygamber’in vefatn-
dan  sonra îa ve dier  frkalar  arasnda büyük  tartmalara ve  ayrlklara  sebebiyet
vermitir. Daha sonra îa bu hususta “Eer oradakiler Rasûlullah’n bu yazy yaz-
masna izin verseydiler, Rasûlullah kâda, vefatndan sonra Ali b. Ebî Tâlib’i halife-
lik  makamna  getireceini  yazacakt.”  iddiasnda  bulunmutur.  Dier  frkalar  ise
Kur’an- Kerim’in  tamamlanmasyla  yazlacak bir  ey kalmadn  ifade  edip, “te
bugün sizin dininizi kemale erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladm. Sizin için
din olarak slam’ beendim”27 anlamndaki ayeti buna delil olarak göstermitir.28
                                                
25   Ebû  Bekr  Abdürrezzâk  b.  Hemmam  es-San'ani  Abdurrezzak  (211/827),  el-Musannef,  thk.
Habîburrahman el-A’zamî, 12 c., 1. Bsk., Beyrut, Mektebu’l-slâmî, 1972, V, 438-439; Buhârî,
lim 39, Cihâd 176, Megâzî 84; Müslim, Vasiyye 21, 22; bn Hanbel, I, 325.
26   Abdurrezzâk, a.g.e., V, 439; Buhârî, lim 39, Cihâd 176, Megâzî 84; Müslim, Vasiyyet 20; bn
Hanbel, I, 325.
27   Maide Suresi, 5/3.
28   Ethem Ruhi Flal, “Mezheplerin Douuna Tesir Eden Sebepler”, slam limleri Enstitüsü
Dergisi, A.Ü..F. No: 4, Ank., 1980, s. 127.
21
Yani iîler çeitli varyantlarla rivayet edilen “Krtas Olay”n slam tarihin-
deki mezhepleme sürecinde olayn gerçeklemesinden yllarca sonra siyasi bir mal-
zeme yapmtr. Bu nedenle söz konusu olay mâmetin “vasiyet” nazariyesine, Sün-
netten delil olarak sunmu ve bu olayn Hz. Ali’nin hilafetiyle ilgili olduunu ispat-
lamak  amacyla  birçok  batnî  yorumlara  gitmitir.  iî  anlaya  göre,  Hz. Muham-
med’in Ali  b.Ebî Tâlib’i  halife  tayin  etmek  için  kât  ve  kalem  istemesi  bata Hz.
Ömer  olmak  üzere  Kureylileri  endielendirmitir.  Zira  onlara  göre  Hz.  Peygam-
ber’in ne vasiyet edeceini iyi bilen Hz. Ömer ve dier ashab isteklerin yerine geti-
rilmesini engellemilerdir.29 Bu yüzden îa hilafetin, Hz. Ali’nin elinden haksz ola-
rak “gasb” edildiini ileri sürmütür. Hatta daha da ileri giderek Krtas hadisesinden
dolay  ashabn  kahir  ekseriyetini Allah Rasûlünün  emirlerine  uymadklar  gerekçe-
siyle  zalim,  gaspç,  kâfir  ve mürted  olduklarn  iddia  etmilerdir.  Zira  onlara  göre
mâmet Allah’n  tayin etmesiyle gerçekleir.30 Bu  tayini  ise ancak Allah ve Rasûlu
yapabilir. Tayinin gerçekleme ekli ise sadece nass ve Rasûlullah’n bilindirmesiyle
mümkündür. Böylelikle îa devlet bakanl gibi siyasi bir olay dini naslara dayan-
drmak suretiyle kendi siyasi emellerine ulama yolunu Krtas olayn kullanmak su-
retiyle bulmutur.
iîlere göre Krtas olayndanki tutumlarndan dolay ashaptan Hz. Ömer, Hz.
Ebû Bekir, Hz. Osman’n suçlar affedilecek türden deildir. Zira onlar Allah’n ta-
yin  ettii  ve Hz.  Peygamber’in  bildirecei  imam  kabul  etmemilerdir. Bu  yüzden
bata onlar olmak üzere bu duruma itirak eden bütün ashab küfre ve irtidada dü-
mekle suçlamlardr. Böylece bata Hulefâ-i Raidin’den üçü olmak üzere ilk Müs-
lüman  neslin  neredeyse  tamamna  yaknndan  teberrî  edip  onlara  dümanlk  besle-
mi,  sadece Ali b. Ebî Tâlib, arkadalar ve Ehl-i Beyte  tevellî etmilerdir. Hâlbuki
Sünnîler, ashabn tamamna sayg göstermekte kusur etmezler.31  
                                                
29   Bu hususta Hz. Ömer’e yöneltilen îa zihniyeti eletiriler hakknda ayrntl bilgi için bkz: Al-
lâme Seyyid Muhammed Hüseyin b. Muhammed et-Tabtabâî (1402/1981), slam’da îa, çev.
Kadir Akaras-Abbas Kazimli, y.y., Kevser Yay., ty. s. 50.
30   Üstad  Ali  Asker  Rzvânî,  Kur’an  ve  Sünnet  Inda  Ehl-i  Beyt Mektebi,  çev.  Ebulfez
Kocada, y.y., Kevser Yay., t.y. 158.
31   Muhammed  Rza  el-Muzaffer,  îa  nançlar:  Akâidu’l-mamiyye,  terc.  Abdülbaki
Gölpnarl, stanbul, Zaman Yay., 1978, s. 50, 57-58.
22
îa’nn  iddia  ettii  mâmet  nazariyesini  deerlendiren  Sönmez Kutlu  öyle
demektedir:  
“mametin genelde Haimîlerde veya Alioullarndan Hasan veya Hüseyin'in so-
yundan her hangi bir Ehl-i Beyt mensubunda devam ettiini savunan kiiler veya
gruplarn her birisi iî bir frka olarak Makâlât eserlerinde yerini ald. Öyle ki bu
soydan her birinin imametini iddia için birden çok frka ortaya çkt. Bunlar, ait
olduklar daha önceki din, felsefe ve kültür havzalarna ait motifleri devreye so-
karak  tabi  olduklar  imamlarn  merulatrma  yoluna  gittiler.  Böylece  vâsilik,
Mehdilik, ilahi nur, hulûl, karizmatik liderlik (masumiyet), Recat, beda, takiyye
gibi baz ar fikirler gelitirildi. Sonunda mamlar, yar ilahi bir varla bürün-
dürülerek bunun  ispatna  çalld. Bu miras devralan Onikiimamiyye îa'snn
önde  gelen müfessirleri  de  harekete  geçerek,  “Ehl-i Kisa”  rivayetini*  ayetin**
ini  sebebi  olarak  gösterdiler  ve  ayetteki  Ehl-i  Beyt'in,  Hz.  Peygamber,  Hz.
Fatma, Ali, Hasan ve Hüseyin'i kapsadn iddia ettiler. Bu sürecin bir devam
olarak iî yazarlar, siyasi bakmdan imamlara, sefirlere ve naiplere itaati meru-
latrmak için, dier baz ayetlerle Peygamber'e nisbet edilen baz rivayetleri esas
alarak onun soyundan gelen Oniki mam Ehl-Beyt kapsamna almlardr. Onlar,
yeni ve yapay bir tarihin inas için üretilen krtas olay, sakaleyn hadisi, Gadir
Hum ve daha pek çok rivayetlerle Hz. Ali'nin vasi olduu, ondan sonra da baba-
dan  oula  geçerek Oniki  mamda  devam  ettii  eklinde  bir  mâmet  nazariyesi
gelitirdiler.”32
1.2.2. Üsâme b. Zeyd’in Sefere Çkmas Hadisesi ve Frkalamaya Etkisi
Hz. Peygamber, hastal henüz iddetlenmeden evvel, Zeyd b. Harise, Câfer-
i Tayyâr ve Abdullah b. Revâhâ’nn ehit dütüü am’n Belka nahiyesi yaknlarna
bir yere sefere göndermek üzere bir ordu hazrlatmt.33 Ordunun bana da Üsâme
b. Zeyd’i komutan olarak tayin etmi ve “Üsâme ordusunu hazrlayn. Ondan döne-
                                                
32   iî  mâmet  düüncesinin  geliimi  konusunda  daha  geni  bilgi  için  bk. Sönmez Kutlu,  “Ehl-i
Beyt Sembolik Kapitalinin Tarihi Süreç çinde Semerelendirilmesi”, slamiyat Dergisi, C. III,
No: 3, 2000, s. 99-120.
*  Kaynaklarda  rivayet  edildiine  göre  bu  hadis  öyledir:  “Ümmü  Seleme’nin  evinde Hz. Pey-
gamber’e  ‘Ey  Ehl-i  Beyt"  Allah  sizden  günahlar  gidermek  ve  sizi  tertemiz  yapmak  ister.’
(Ahzab Suresi 33/33) ayeti nazil olunca; Rasûlullah; Fatma, Hasan ve Hüseyin’i yanna ça-
rarak üzerine bir örtü örttü. Hz. Ali de onun ardndayd. Onun üzerine de bir örtü örttü ve son-
ra: ‘Allahm bunlar benim ehl-i beytimdir. Onlardan günahlar gider ve onlar tertemiz kl.’ di-
ye  dua  etti.” Ayrntl  rivayetler  için  bkz: Müslim,  Fedâilü’s-Sahabe  61;  Tirmîzi,  Tefsir  34,
Menâkb 31, 60; Ahmed b. Hanbel, VI, 292, 304, 298; IV, 107.
**  Ey Ehl-i Beyt" Allah sizden günahlar gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister. (Ahzab Suresi
33/33)
33   Seferin  ne  tarafa  doru  olaca  hususunda  kaynaklarda  çelikili  bilgiler  yer  almaktadr.
Zehebî’nin naklettiine göre Hz. Peygamber Üsâme ordusunu Zeyd’in babasnn vurulduu yer
olan Mute  halk  üzerine,  Filistin  taraflarna  göndermek  için  hazrlklara  balamt. Ayrntl
bilgi için bkz: Ebû Abdullah emseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman Zehebî (748/1348),
Tarihu’l-slâm  ve Vefeyâtü’l Meahir  ve’l-A’lâm,  thk. Ömer Abdüsselam Tedmürî,  25  c.,
Beyrut, Daru’l-Kitabi’l-Arabî, t.y. II, s. 566.
23
ne Allah lanet etsin.” diye buyurmutu.34 Ordu tam da Medine’den ayrlaca sralar-
da, Hz. Peygamber’in hastal iyice artmt. Hatta Zehebî’nin naklettiine göre Hz.
Peygamber birazck iyileir gibi olunca, Hz. Üsâme’yi yanna çarm, ona “Haydi!
Allah’n  bereketi,  yardm  ve  afiyeti  üzerinize  olsun.  Yolunuz  açk  olsun.”  demiti.
Üsâme ise ona birazck daha iyiletiini, Allah’n ona ifa vereceini umduunu, do-
laysyla durum böyleyken sefere çkmaya gönlünün raz olmayacan ve insanlarn
kendisine onun hakknda bir eylerin sormasndan çekindiini söyleyerek ondan iyi-
leene kadar kalmasn istemiti. Ancak Hz. Peygamber ona herhangi bir cevap ver-
memiti.35 Üsâme b. Zeyd  tam da bu kararszlk  içindeyken Hz. Peygamber birden
arlam ve sahabiler onun için endie etmeye balamt. te bu srada ordunun se-
fere  gitmesi  hususunda  Müslümanlar  ikiye  ayrlmt.  Bir  ksm,  ne  olursa  olsun
Rasûlullah’n emrine itaat etmek gerektiini, zaten ordunun da Medine’den ayrlmak
üzere olduunu, savunmaktayd. Dier bir ksm ise Hz. Peygamber’in gittikçe fena-
latn, ondan ayrlmaya gönüllerinin raz olmayacan, vefat ederse cenazesine bi-
le katlamayacaklarn ve dolaysyla biraz bekleyip,  sabredip neticeye göre hareket
etmelerini iddia etmekteydi.36 Netice olarak Üsâme b. Zeyd, ordusuyla Cüruf’a kadar
gitmi ve orada Hz. Peygamber’in daha da arlat haberini alnca netice için bek-
lemeye balam, seferi geciktirmiti.37
Bu durumda muhtemelen ordudaki askerler de ne yapacaklarn bilemiyorlar-
d. Gitseler bir emri yerine getirmi olacaklar ve gönülleri emri ifa etmekten dolay
mutmain olsa da Hz. Peygamber’in  son halini  göremediklerinden, vefat  etmesi du-
rumunda cenazeye katlamamaktan dolay hüzün içinde olacaklard. Gitmemeleri du-
rumunda ise Hz. Peygamber’e itaatsizlik etmi olacaklard. Öte yandan Müslümanla-
r ikiye bölen olaylar artk ümmetin birlik ve beraberliine zarar vermekteydi. Her iki
görüün de hakllk paylarnn bulunmas Müslümanlarn ayn düünce etrafnda ke-
netlenmesini zorlatrmaktayd.  
                                                
34   Buhârî, lim 39, Merdâ 17, ’tisâm 26; Müslim, Vasyye 21,22; bn Hanbel, I, 325; bn Vazh
Ahmed b.  shak b. Ca'fer  el-Ya'kubi  (292/905), Tarih-i Ya’kûbî, 2  c., Beyrut, Dâru’s-Sadr,
t.y. II, s. 113.
35   Zehebî, a.g.e., II, s. 566.
36   ehristânî, a.g.e., s. 34; Ayrca ayrntl bilgi için bkz: bn Kesîr, a.g.e., VI, s. 425-432.
37   bn Hiâm, a.g.e., IV, s. 403-404.
24
ehristânî  el-Milel  ve’n-Nihâl’inin  Mukaddime  ksmnda  Krtas  olay  ve
Üsâme Ordusu meselelerinden  ksaca  bahsetmi,  ardndan  bu  iki  olay mezheple-
meye etki eden olaylar arasnda zikretmesinin sebebini öyle izah etmitir:
“Bu iki anlamazl naklettim. Zira muhalifler bazen bunlar din konusunda et-
kili olan ihtilaflar arasnda saymlardr. Oysa durum öyle deildir. Bütün bunla-
rn  asl maksad  kalplerin  sarsld  bir  durumda  eriatn  gereklerini  yerine  ge-
tirmek ve ilerin deiiklik göstermesi annda fitne ateini söndürmektir.”38
Üsâme Ordusu meselesi de îa tarafndan tenkid edilmi ve siyasi-dinî fikirle-
rinin olumasnda, özellikle  mâmet  inançlarnn  temellendirilmesinde, bir malzeme
olarak kullanlmtr. iî kaynaklara göre, Hz. Peygamber, Hz. Ali’nin mâmetini ra-
hat ve  ferah bir ortamda  ilan etmesi  sebebiyle Üsâme ordusunu  sefere yollamak  is-
temekteydi. Hatta onlara göre Rasûlullah bu orduya Hz. Ömer ve Hz. Ebû Bekir’i de
katarak, Hz. Ali’nin halifeliinin önündeki engelleri ehirden uzaklatrmak istemek-
teydi. Fakat ordu Rasûlullah’n emrini yerine getirmedi ve buna da bata Hz. Ömer
ve Hz. Ebû Bekir sebebiyet vermiti.39 te bu sebeple Üsâme b. Zeyd’in sefere gön-
derilmemesinin  doru  olduuna  inanan  bütün  sahabilerden, Hz. Ali’nin  mâmetine
engel  olduklar  için  ve Hz.  Peygamber’in  emrini  yerine  getirmedikleri  için  teberri
etmitir.
îa’ya göre Hz. Peygamber halifelii Ali b. Ebî Tâlib’e vermek  için  sürekli
frsat kollamaktayd. Hz. Perygamber, Ali b. Ebî Tâlib’in halifeliini ilan etmesi için
Krtas hadisesi ile Üsâme Ordusunu sefere göndermekle gerekli ortam oluturmakta
ve hazrlamaktayd.40 Ancak bata Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer olmak üzere birçok
sahabe buna kar olmulardr.  
1.3. Hz. Peygamber’in Vefatndan Hemen Sonra Ortaya Çkan htilaflar
Rasûlullah’n vefatndan sonra ilk ihtilaf Hz. Peygamber’in vefat konusunda,
ikincisi defnedilecei  yer hususunda, üçüncü ve  en büyük  ihtilaf  ise  mâmet husu-
sunda olmutur.
                                                
38   ehristânî, a.g.e., s. 34.
39   bnü'l-Mutahhar Cemaleddin Hasan b. Yusuf b. Ali Hilli (726/1325), Kefu’l-Murad fî erhi
Tecridi’l-i’tikad,  Kum,  y.y.  1988,  s.  401;Muhammed  Rza  el-Muzaffer,  es-Sakîfe,  Necef,
y.y., 1980, s. 76-84.
40   Rzvânî, a.g.e., s. 156-158.
25
1.3.1. Hz. Peygamber’in Vefat
Müslümanlar arasnda önemli bir ihtilaf da Hz. Peygamber’in vefat hususun-
da olmutur.41 Kaynaklarda nakledildiine göre Hz. Peygamber vefat ettii haberini
alan Hz. Ömer ayaa kalkp u sözleri yüksek sesle söylemeye balamt:
“Münafklardan baz kimseler Rasûlullah’n vefat  ettiini  iddia  ediyorlar. Oysa
Allah’a yemin ederim, muhakkak ki o ölmemitir. Kim ‘Muhammed öldü’ derse
u klcmla onu öldürürüm. O sa gibi göe yükseldi.”42
Hatta Zehebî’nin Urve’den naklettii bir  rivayete göre  sadece Hz. Ömer de-
il, Müslümanlarn bir ksm da “Hayr, o ölmedi. Biz  insanlara, o da bize  ahitlik
yapacakken nasl olur da ölmü olabilir ve insanlara görünmez. Lakin o tpk Mer-
yem olu Îsâ’da olduu gibi canl olarak göe yükseltildi” diye söyleniyorlard Ce-
nazenin bulunduu yere gelip oradakilere “Sakn Rasûlullah’ defnetmeyin, zira o di-
ridir” diyorlard. nsanlar alayarak Mescîd-i Nebevî’ye doru akn akn gidiyorlar-
d.43 Hz. Ebû Bekir olayn mahiyetini anlam ve orada bulunan Müslümanlara hitap
etmek üzere  yüksekçe bir  yere  çkm, hamd ve  sena  ile  sözlerine balayarak: “Ey
nsanlar! Kim Muhammed’e  ibadet  ediyorsa  bilsin  ki  o  ölmütür. Kim  de  Allah’a
ibadet ediyorsa bilsin ki Allah diridir. Ölmez ve ölmeyecektir.” demi ve ardndan u
ayet-i kerimeyi okumutur:44
“Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan evvel de peygamberler gelip geç-
mitir. O ölür veya öldürülürse gerisin geri mi döneceksiniz? Eer kim geri dö-
nerse Allah’a  hiçbir  ey  ile  zarar  veremez. Allah  ükredenleri mükâfatlandra-
caktr.”45
                                                
41   ehristânî, a.g.e., s. 34-35.
42   ehristânî, a.g.e., s. 34-35; bn Hiam, a.g.e., IV, s. 411; bnü’l-Esîr, a.g.e., II, s. 323; Zehebî,
a.g.e., II, 563-564; Ruhi Ethem Flal, “Sakife Olay veya Hz. Ebu Bekir’in Halife Seçimi”,
slam Medeniyeti Mecmuas, C. V, No: 3, stanbul, 1982, s. 15.
43   Ebû Abdullah el-Esedi el-Kurei Urve b. Zübeyr b. Avvâm (93/712), Meazî Rasûlillah, thk.
Muhammed  Mustafa  A’zâmî,  Riyad,  Mektebetü’t-Terbiyeti’l-Arabî,  1981,  s.  222-223;
Abdurrezzâk, a.g.e., V, s. 434; Zehebî, a.g.e., II, s. 567.
44   Urve, a.g.e. s. 223-224; Abdurrezzâk, a.g.e., V, s. 436-437; bn Hiam, a.g.e., IV, s. 411-412;
Ya’kûbî, a.g.e.,  II,  s. 113-114; ehristânî, a.g.e.,  s. 35; bnü’l-Esîr, a.g.e.,  II,  s. 324; Zehebî,
a.g.e.,  II,  s.  564.  Ayrca  Hz.  Ebu  Bkir’in,  Hz.  Peygamberin  ölümünden  dolay Müminlerin
irtidat etmelerini engellemesindeki rolü ile ilgili ayrntl bilgi için bkz: Kenan Ayar, “Hz. Ebû
Bekir Dönemi Olaylarnda Kur’an’n Referans Olarak Kullanlmas”, OMÜFD, No:  24-25,
Samsun, 2007, s. 153-155.
45   Âl-i mrân, 3/144.
26
Bunun üzerine orada bulunan bütün Müminler Hz. Peygamber’in hakikatten
vefat ettiini ve bunu kabullenmek gerektiini anlam ve  soukkanllklarn koru-
maya çalmlard.46 Hz. Ömer’in bu ayeti duyunca öyle dedii nakledilir:  
“Onun  vefat  beni  öyle  hayret  ve  dehete  düürmütü  ki,  Ebû  Bekir  bu  ayeti
okumadan önce sanki ben bu ayeti hiç iitmemi gibi oldum.Allah'a yemin ede-
rim bunu iitir iitmez bacaklarmn derman kesildi. Ayaklarm beni tamaz ol-
du ve yere dütüm. Rasûlullah’n vefat etmi olduunu da böylece örenmi ol-
dum.”47
Hz.  Peygamber’in  ölümü  hususunda  ümmet  arasnda  vuku  bulan  bu  ihtilaf,
ksa  süreli  bir  ihtilaf  olup  çözüme  kavuturulduundan Mezhepler  tarihi  açsndan
ayrlk  veya  frkalama  nedenleri  arasnda  çok  önemli  bir  yer  tutmamtr.  Ancak
kaynaklarda  nakledildiine  göre  sonraki  dönemlerde  îa  bu  hususu  Hz.  Ömer’in
mâmetini geçersiz klmada ve ona ta’n etmede kullanmtr. Özellikle Hz. Ömer’in
“Ben bu ayeti  sanki hiç duymamtm.”  sözünü delil  tutarak, onun hiç Kur’an oku-
mad  ve  ayetler  üzerinde  hiç  düünmediini  dolaysyla  onun  mâmete  layk  ola-
mayacan öne sürmütür.48
1.3.2. Hz. Peygamber’in Defnedilecei Yer
Hz.  Peygamber’in  dâr-  bekaya  irtihalinin  ardndan  defnedilecei  yer  husu-
sunda Ashab arasnda  yeni bir anlamazlk vuku bulmutu. Mekkeliler onun doup
büyüdüü,  yetitii ve bir zamanlar özlemini de  çektii  yer olmas hasebiyle Mek-
ke’ye defnedilmesini istiyorlard. Medineliler ise hicret yurdu ve kendisinin en büyük
yardm gördüü ve vefat ettii yer olmasndan dolay Medine’ye defnedilmesini isti-
yordu. Bu arada bir baka grup ise onun, birçok peygamberin defnedildii ve Mirac’a
çkn balangc olmasndan dolay Beytü’l-Makdis’e defnedilmesini istiyordu. Öte
yandan Hz. Peygamber’in Bâki Mezarlna gömülmesini arzu edenler de vard.49
                                                
46   Abdullah  Ünalan,  “Ehl-i  Sünnet  ve  îa’nn  mâmette  Dayand  Hadisler”  (Baslmam
Doktora Tezi), Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, anlurfa, 1998, s. 62.
47   Ayrntl bilgi için bkz: Ebû Ca’fer bn Cerîr Muhammed b. Cerîr b. Yezid et-Taberî (310/923),
Tarihu’t-Taberî:  Tarihu’l-Umem  ve’l-Mülûk,  thk.  Muhammed  Ebu’l-Fazl  brahim,  Am-
man, Beytu’l-Efkâru’d-Devliyye, t.y.,  s. 485-486; E’arî, a.g.e., s. 28-29; ehristânî, a.g.e., s.
34-35; bnü’l-Esîr, a.g.e., II, s. 321; Zehebî, a.g.e., II, s. 563-565.
48   Hillî, a.g.e. , s. 401.
49   ehristânî,  a.g.e.,  s.  35; Zehebî,  a.g.e.,  II,  s.  579-580; Ayrca  ayrntl  bilgi  için  bkz:  Lings,
a.g.e., s. 394-395,  
27
Hz. Ebû Bekir sahabilere “Peygamberler nerede ölmülerse oraya defnedilir-
ler”50 hadis-i erifini hatrlatarak bu tartmalara son noktay koymutur. Bunun üze-
rine Hz. Peygamber’in na, Medine’de, vefat ettii yere, yatt iltesinin hemen al-
tna, defnedilmi ve bu duruma dier sahabiler de raz olmutur. Bu olay da balan-
gçta Müslümanlar  arasnda  tartma  ve  anlamazlklara  neden  olsa  bile Mezhepler
tarihi açsndan frkalama nedenleri arasnda çok önemli bir yer tutmamaktadr. 51
1.3.3. mâmet Meselesi ve Frkalamadaki Rolü
Hz. Peygamber’in vefatndan sonra vuku bulan ve urunda birçok kan dökü-
len slam Tarihinde ayrlklara, frkalama veya mezheplemelere en çok neden olan
olaylardan biri, beklide  birincisi olan  mâmet meselesi, Müslümanlar  arasndaki  en
büyük ihtilaf olup, etkileri günümüze kadar süregelmektedir. Bu mesele, frkalama
sürecinin  adeta  bel  kemii  niteliindedir. Bu  ihtilaf  tarihsel  süreçte  birçok  frkann
ortaya çkmasna sebep olduu gibi ayn frkaya mensup kiilerce bile farkl yorum-
lanm52  ve  ayrlklara  sebebiyet  vermesi  nedeniyle  frkalamalar  hzlandrmtr.
E’ârî, Makâlât’nda  mâmet  meselesinin  Hz.  Peygamber’den  sonra Müslümanlar
arasnda meydana gelen ilk ihtilaf olduunu zikretmektedir.53 ehristânî ise mâmet
meselesi hakknda “imâmet konusunda olduu kadar slam’da dinî hususlarn hiçbi-
rinde  taraflarn  birbirlerine  kar  silaha  sarlmadklarn  ve  kan  dökmediklerini”
zikrederek mâmetin Müslümanlarn frkalamasnda büyük önem arz ettiini belirt-
mektedir.”54
Kaynaklarda ifade edildiine göre Hz. Peygamber’in na henüz defnedilme-
den Medineliler,  önemli  hususlarn  tartlp  karara  baland  yer  olan Benî Saîde
Sakife’sinde toplanp, Rasûlullah’n vefatndan sonra yerine kimin geçeceini tart-
                                                
50   Zehebî,  a.g.e.,  II,  s.  579-580;  bn  Hiam,  a.g.e.,  IV,  s.  422;  bnü’l-Esîr,  a.g.e.,  II,  s.  333;
Tirmizî, Cenâiz 33.
51   Mezheplemeye etki etmemesine ramen Hz. Peygamber’in ölümü husus ve defnedilecei yer-
le alakal  sahebiler arasnda çkan  tartmalar burada zikretmemizin  sebebi,  slam Mezhepler
Tarihçisi ehristânî’nin bu iki ihtilaf, lk Dönem mezheplemeye etki eden ihtilaflar arasnda
zikretmesidir. Ayrntl bilgi için bkz: ehristânî, a.g.e. s. 35.
52   Adem Özkurt,  “Nevbahtî’nin Firaku’-îa’snda  iî Mezheplere Yaklam”  (Baslmam
Yüksek Lisans Tezi), Ondokuz Mays Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun, 2009,
s.10
53   Ebu’l-Hasen bn Ebu Bir Ali b. smail b. shak el-E’arî (324/936), lk Dönem slam Mez-
hepleri: Makâlâtü’l-slâmiyyîn ve  htilâfu’l-Musallîn,  çev. Mehmet Dalklç-Ömer Aydn,
1. Bs., stanbul, Kabalc Yaynevi, 2005, 27-28.
54   ehristânî, a.g.e., s. 35.
28
maya balamlard. slam devletinin askerî gücünün kendilerinden olumas, onlarn
Emirlie de  scak bakmasn  salyordu.55 Uzun  tartmalar neticesinde Ensar, Sa’d
b. Ubâde’nin  imâmeti üzerinde  ittifak etmeye balamt. Bu  srada,  toplant haberi
Hz. Ebû Bekir’e ulanca, Müslümanlarn bu konuda da ihtilafa düüp bölünecein-
den endie ederek, Hz. Ömer, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh ve baz Muhacirleri de yan-
na alarak Ensârn  topland yere gitmiti. Hz. Ebû Bekir onlara ne yaptklarn  so-
runca,  onlar  da,  Hz.  Peygamber’den  sonra  birinin  imâmete  seçilmesi  gerektiini,
Rasûlullah’a ve Muhacirlere yardmlarndan dolay da bunu kendilerinin hak ettiini
ve Sa’d b. Ubâde’nin imâmeti üzerinde ittifak ettiklerini söylediler. Fakat Ebû Bekir
buna  raz olmayarak  mâmetin Kurey’in hakk olduunu  söylemise de Ensar ba-
langçta bunu kabul etmemiti. Bunun üzerine aralarndan Ensar’dan Ebû Ömer el-
Habbâb b. el-Münzir adnda bir sahabi ayaa kalkarak Ensar’dan bir imam, Muhacir-
lerden de bir imam olmasnn bu ie kesin çözüm getireceini dile getirmitir.56
Ebû Bekir ise bir ümmetin banda iki imamn olamayacan onlara izah et-
mi, sonra Hz. Peygamber’in “mâmet Kurey’tendir” rivayetini onlara hatrlatarak57
Müslümanlara hitaben öyle demitir:  
“Hilâfet  için  insanlarn  itaat  edecekleri  bir  ahs  lazmdr.  Siz  Evs  ve
Hazreçlilersiniz. Cahiliyeden beri sizin üstünlüünüzü hiçbir Arap tanmamtr.
Hâlbuki Araplar  eskiden  beri Kurey’in  üstünlüünü  kabul  etmiler  ve  onlarn
riyasetine  ses  çkarmamlardr.  Araplar  Kurey’in  dnda  birinin  halifeliini
kabul etmez. Emirler bizden vezirler de sizden olsun.”58
Hz. Ebû Bekir’in bu  sözleri karsnda orada bulunanlar biraz  yumuamt.
Fakat  Ebû  Ömer  el-Habbâb  b.  el-Münzir  bu  duruma  raz  olmamt.  E’arî  bu
sahabinin, “Ben Ensarn yükünü çeken bir direi ve asil bir ferdiyim. Kim bana kar
                                                
55   Hüseyin Algül,  “Hz. Ebû Bekir’in Hicretten Vefatna Kadar Olan Dönemdeki Faaliyetlerine
Genel Bir Bak”, stem, C. III, No: 6, 2005, s. 108.
56   Ya’kûbî, a.g.e., II, s. 123; Taberî, a.g.e., s. 487.
57   bn Hanbel, Müsned, III, 129; Ebû Ömer Ahmed b. Muhammed el-Endelusî bn Abd Rabbihî
(327/939), Kitabu’l-kdü’l-Ferîd, rh ve tsh. Ahmed Emin, 4 c., Kahire, y.y.,1948, IV, s. 258;
E’ârî, a.g.e., s. 28; Ayrca bu hadis hakkndaki tartmalar için bkz. Mehmet S. Hatibolu, “s-
lam’da lk Siyasi Kavmiyetçilik: Hilâfetin Kureylilii”, AÜFD, No: 23, Ank., 1978, s. 121-
213; Ali Bakkal,  “Ebû Bekir’in Halife  Seçilmesinde  mamlar Kurey’tendir Hadisinin Rolü
Üzerine”, stem, C. III, No: 6, 2005, s. 87-104; Flal, “Sakife Olay veya Hz. Ebû Bekir’in
Halife Seçimi”, s. 9-14.
58   Taberî, a.g.e., s. 488-489; Mehmet Saffet Sarkaya, slam Düünce Tarihinde Mezhepler, Is-
parta, Tura Matbaas, 2001, s. 39; Murat Ergin, “Siyasî ve tikadî Mezheplerin Douunda
Kabile Asabiyetinin Rolü”  (Baslmam Doktora Tezi), Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, anlurfa, 2000, s. 35.
29
çkabilir ki?” diyerek ayaa  frlayp Hz. Ömer’e klç çektiini, Sa’d b. Ubade’nin
olu Kays b. Sa’d’n da babasna destek olmak için ayaa kalktn nakletmektedir.
Bunun üzerine Hz. Ömer onlar yattrmak üzere söz alm ve ikna edici bir konu-
ma  yapmtr.  Hz.  Ömer’in  ne  dediini  E’arî  zikretmemektedir.59  Ancak  bn
Hiâm’n naklettii bir rivayette Habbâb b. el-Münzir’in Hz. Ömer’e “Vallahi biz bu
ite size rahat vermeyiz” dediini; Hz. Ömer’in ise ona: “Vallahi bize muhalefet ede-
ni öldürürüz” diye cevap verdiini nakletmektedir.60
Hz. Ebû Bekir’in meseleyi geniçe ortaya koyarak, sakin ve olgun bir ekilde
ifade  etmesi  yükselen  tansiyonu  düürmü  ve  ortam  iyice  yumuamt.61 Bu  uzun
tartmalar neticesinde Müslümanlar hilâfetin Kureyliliine raz olmutu. Ardndan
Ebû Bekir; “Ben sizlere Ömer ile bu ümmetin emini olan Ebû Ubeyde’den birini tav-
siye ediyorum.” diyerek onlara iki ayr seçenek sunmutur. Hz. Ömer ise bu duruma
raz olmayp Ebû Bekir’i kastederek; “Rasûlullah’n öne geçirdii iki aya hanginiz
gönül holuuyla geride brakabilir ki?” demi ve Ebû Bekir’e yönelip ona biat et-
mitir. Hz. Ömer’in ardndan, Muhacirler ve Ensar, Ebû Bekir’in  mâmeti üzerinde
ittifak edip ona biat etmilerdir.62  
Baz kaynaklar Benî Saîde Sakifesi’ndeki tartmalarda, Ensar’n, Muhacirle-
rin ileri sürdüü deliller ile deil de, aralarnda ihtilafa dümeleri sebebiyle Hz. Ebû
Bekir’e  biat  ettiini  ileri  sürmektedir.  Bu  görüe  göre  Ensar’da  bulunan  Evs  ve
Hazreç  kabileleri  arasnda  slâm’dan  önce  ciddi  bir  üstünlük mücadelesi  vard.  s-
lam’  kabul  etmelerinden  sonra  da  bu  rekabet  zaman  zaman  tezahür  etmekteydi.63
Ensar’n  uygun  gördüü  Halife  Sa’d  b.  Ubâde  de  Hazreç  kabilesine  mensuptu.64
                                                
59   E’arî, a.g.e., s. 28-29; Ayrca bkz: Taberî, a.g.e., s. 493.
60   Ayrntl  bilgi  için  bkz:  Ebû  Muhammed  Abdullah  b.  Müslim  bn  Kuteybe  (276/889),  el-
mâme  ve’s-Siyâse,  thk. Üstaz Ali  eyrî,  2  c., Beyrut, Dâru’l-Edva,  1990,  I,  24-25;  Ergin,
a.g.e., s. 35.
61   Ünalan, a.g.e.,  s. 63; Mehmet Çelik,  “slam Tarihinde Dinin Politikaya Alet Edilmesinin  lk
Örnekleri”, Frat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. X, No: 1, Elaz, 2000,  s. 31
62   Ayrntl bilgi için bkz: Ya’kûbî, a.g.e., II, s. 123-126; E’arî, a.g.e., s. 27-29, bn Abd Rabbihî,
a.g.e. s. 258; bnü’l-Esîr, a.g.e.,, II, s. 325; ehristânî, a.g.e., s. 35-36; Mustafa Öz, Avni lhan,
“mâmet”, DA, C. XXII, s. 201-203; Ramazan Boyacolu, “Hz. Muhammed’in Hastal S-
rasnda Hz. Ömer’in Tavr  ve Halife  Seçimi”, Cumhuriyet Üniversitesi  lahiyat Fakültesi
Dergisi, C. VI, No: 1, Sivas, 2002, s. 90-92. Ayrca Ben-i Sâide Sakifesinde yaplan tartmalar
hakknda ayrntl bilgi için bkz: bn Hiâm, a.g.e., IV, s. 412-419; Taberî, a.g.e., s. 486-489,
491-493.
63   Ahmet Akbulut, Sahabe Dönemi ktidar Kavgas, Ank., Pozitif Matbaaclk, 2001, s. 44.
64   Hatipolu, a.g.m., s. 159; Akbulut, a.g.e., s. 46.
30
Evsliler Hazreçlilerin bir halife aday çkarp da Benî Saîde Sakifesi’nde toplandkla-
r duyunca; buna engel olmak için durumu Hz. Ebû Bekir’e bildirmilerdi.65 Akabin-
de Hz. Ebû Bekir beraberindekilerle oraya varm ve gerekli görümeleri  yapmt.
Bata Beîr b. Sa’d olmak üzere bütün Evsliler, Kureyli Hz. Ebû Bekir’i Hazreçli
Sa’d b. Ubâde’ye tercih ederek Hz. Ebû Bekir’e biat etmilerdi.66 Bu rivayeti nakle-
denlere göre, Benî Saîde Sakife’sinde yaplan mâmet seçimi, aslnda Ensar ve Mu-
hacirler  arasndaki  bir  rekabet  deil,  tam  aksine  ikisi  de  Ensar’dan  olan  Evs  ve
Hazreç kabileleri arasnda bir mücadeleydi. slam’dan önce toplumsal, ekonomik ve
dini  sorunlarn  belirleyicisi  konumunda  olan  kavmiyetçilik  anlay,  daha Hz.  Pey-
gamber defnedilmeden yeniden dirilmi ve “mâmet meselesi” gibi önemli bir soru-
nun hallini de siyasallatrmt. Bu ayn zamanda kabile asabiyetinin baz sahabiler
üzerinde canlln korumas veya yeniden dirilmesi demekti.67
Kaynaklarda zikredildiine göre Hz. Ömer bu süreci öyle anlatmaktadr:
“Oraya giderken, yolda, orada  söyleyeceklerimi zihnimde  tasarlamtm. Vard-
mzda da konumak için yeltendim fakat Ebû Bekir bana “Sus.” dedikten sonra
Allah’a hamd ve senâ ederek, sanki kendisine gayptan haber verilmiçesine be-
nim söylemeyi planladm her eyi söylemeye balamt. Sonra Ensar söze ba-
lamadan ben elimi Ebû Bekir’e uzattm ve biat ettim. Bunun üzerine insanlar da
ona biat ettiler ve böylece fitne atei söndü.”68
Böylece  Hz.  Ebû  Bekir’in  ileri  düüncelilii  sayesinde  çkmas  muhtemel
olan büyük bir fitne atei geçici olarak söndürülmütü. Fakat öte taraftan Hz. Ali ve
Haimoullar’nn ileri gelenleri Hz. Peygamber’in nan defnetmekle ilgilendikleri
için Benî  Saîde  Sakifesi’nde  yaplan  bu  toplantda  bulunamamlard. Kaynaklarda
ifade edildiine göre; Hz. Ali, Abbâs b. AbdulmutTâlib, Zübeyr b. Avvâm, Selman-
Fârisî, Ebû Zeri’l-Gffârî, Ammar b. Yâsir, Mikdat b. Esved, Ubey b. Ka’b ve Talha
b. Ubeydullah gibi birçok sahabe; halife seçiminin kendi görülerine bavurulmadan
oldubittiye getirilmesine gücenmi ve bundan dolay Hz. Ebû Bekir’e biat geciktir-
                                                
65   Abdullah b. Muhammed Ebu’l-Abbas Nai  el-Ekber  (293/906), Mesâilu’l-mâme,  thk.  Josef
van Ess,  Beyrut, y.y., 1971, s. 12.
66   Julius Wellhausen (1336/1918), Arap Devleti ve Sükûtu, trc. Fikret Iltan, Ankara, A.Ü..F.
Yay., 1963, s. 8; Akbulut, a.g.e., s. 45.
67   Ergin, a.g.e., s. 36.
68   ehristânî, a.g.e., s. 35.
31
miti. Hatta baz kaynaklarda Hz. Ali’nin biat geciktirme süresi alt ay olduu zikre-
dilmektedir.69  
Ali b. Ebî Tâlib ile Hz. Ebû Bekir arasndaki bu soukluu frsat bilen Müna-
fklar ve baz mürikler bu süre içerisinde Müslümanlarn arasna nifak sokmak için
ellerinden  geleni  yapmlard.  Bazlar  ortaya  çkp Ömer  ve  Ebû  Bekir  aleyhinde
Ali’yi  kkrtmaya  çalm;  bazlarysa Ali’nin  mâmetini  iddia  edip Ebû Bekir’in
hilâfetini  reddediyordu.  Hatta  rivayetlere  göre  mâmet  ihtilafnn  giderilmesinden
sonra Ebû Süfyan Hz. Ali’ye öyle demiti:
“Ben öyle bir karklk görüyorum ki bunu  ancak kan dindirebilir. Ey Abdu’l-
Menâf soyundan gelenler! Ebû Bekir nasl olur da sizin ilerinizi çekip çevirebi-
lir? O iki sknty çekmi olan Ali ile Abbas nerede? Niye bu i Kurey’in en az
kalabalk ailesine verildi? (Hz. Ali’ye dönerek) Uzat elini sana biat edeyim. Al-
lah’a yemin ederim sen dilersen buray ona kar süvari ve piyadelerle dolduru-
rum.”
Fakat Hz. Ali vakar bir tavrla ona u cevap vererek onu azarlamtr:
“Allah’a yemin ederim ki sen bununla ancak fitneyi körüklemeyi arzu ediyorsun.
Allah’a yemin ederim ki sen uzun bir müddet slâm’a kötülük etmi birisin. Bi-
zim senin nasihatine ihtiyacmz yok.”70
Ebû Süfyan’n bu  sözlerine bakacak olursak,  yukarda da  zikrettiimiz gibi,
asabiyetçiliin  baz  sahabiler  üzerinde  ne  derece  etkili  olduunu  görmemiz müm-
kündür. Çünkü Ebû Süfyan’n Ümeyyeoullar’na mensuptu ve böyle önemli bir gö-
revin Kureyli birine verilmesine verilmesini veya az kalabalk/güçsüz bir kabileye
verilmesini  kabullenememiti.71  Ebû  Süfyan’n  bu  sözleri,  ayn  zamanda  Cahiliye
devrinde onun zihnine yerleen klasik “zengin ve maddi açdan güçlü bir ahsn dev-
let bakan olabilecei” tasavvurunun slam dinine ramen deimediinin gösterge-
sidir. Öte yandan Ebû Süfyan’n bu mâmet meselesi hususundaki bu pozisyonu ade-
ta  ümmetin  bölünmesinde  ve  frkalamasnda  etkili  olabilecek,  bilinçlere/zihinlere
ekilen  nifak  bir  nifak  tohumuydu.  Fakat  u  husus  da  bir  gerçektir  ki;
“Umeyyeoullar’nn çou slamiyet’i yeni kabul ettikleri için, onlarn ilk Müslüman-
                                                
69   bnü’l-Esîr, a.g.e., II, s. 325; Hasan brahim Hasan, Siyasî-Dinî-Kültürel-Sosyal slam Tari-
hi, çev. smail Yiit-Sadrettin Gümü, stanbul, Kayhan Yaynevi, 1987, I, s. 268.
70   Taberî, a.g.e., s. 488; bnü’l-Esîr, a.g.e.,, II, s. 325-326; Mehmet Atalan, “Hz. Muhammed’in
Vefatndan  Sonraki Hilafet  Tartmalar”,  Frat Üniversitesi  lahiyat  Fakültesi Dergisi, C.
IX, No: 2,  Elaz, 2004, s. 62-63.
71   Ergin, a.g.e., s. 38.
32
lar gibi veya Mekke döneminde  slamiyet’i kabul eden  sahabiler gibi davranmalar
beklenemezdi. Bunun için Ebû Süfyan’n Hz. Ali’yi tahrik etmeye çalmas dier bir
açdan normal gözükmektedir.”72   
Dier bir rivayete göre ise Zübeyr b. Avvâm, Hz. Ali’nin halifeliini uygun
görerek “Ben Ali’ye biat edilmedikçe klcm knna sokmayacam” demitir. Bunu
duyan Hz. Ömer sinirlenerek Zübeyr’in yanna gitmi, Hz. Ali bata olmak üzere di-
er ad geçen sahabilerle görüerek onlar Ebû Bekir’e biate tevik etmitir. Ardndan
da Hz. Ali, Ebû Bekir’e biat etmi ve kendi lehine gelien tutumlarn tamamn red-
detmitir. Netice itibari ile sahabe, Hz. Ebû Bekir’e biat etmi ve bu durum mescitte
halka ilân edilerek biat genelletirilmitir.73
mâmet tartmalar Hz. Ebû Bekir’e biat etmekle son bulsa da burada Müs-
lümanlar görü itibariyle dört ayr gruba ayrlmt:74  
Birinci  Grup:  Hz.  Ebû  Bekir’in  hilâfetini  kabullenmeyip  içten  içe  Sa’d  b.
Ubâde’nin halifeliini destekleyen Medinelilerin bazlardr.  
kinci Grup: Hz. Ebû Bekir’in halifeliine raz olan Ensar ve Muhacirlerdir.  
Üçüncü Grup: Hz. Peygamber’in defni ile ilgilenen ve dolaysyla Benî Saîde
Sakifesi’ndeki  toplantda bulunamayan ve Hz. Ali’nin hilafete  getirilmesini  isteyen
Ammâr b. Yâsir, Ebû Zerr’il-Gfârî gibi sahabiler oluturmaktadr.  
Dördüncü Grup: Abdullah b. Ömer liderliindeki grup olup adaylardan han-
gisinin bu makama  layk olduuna karar veremeyip, olaya müdahale etmeyerek ce-
maatin kararna sayg duyanlardr. Müslümanlar evvela fikren dört gruba ayrlm fa-
kat daha sonra çounluun görüüne sayg duyarak Ebû Bekir’in halifeliinde ittifak
etmiler75 ve aralarna nifak tohumlarnn ekilmesine izin vermemitirler.
Ancak bu süreç içerisinde yeni bir grup daha zuhur etmitir. Bu grup ise Hz.
Peygamber’in ölümünden sonra Ebû Bekir’i halife olarak kabul etmeyip, onu kendi-
lerinin  imam olarak  saymamaktaydlar.  mâmetin kime ait olduu ve Hz. Peygam-
                                                
72   Hasan Onat, Emevîler Devri iî Hareketleri ve Günümüz iîlii, Ank., TDV Yay. 1993, s.
27;  mâmet  meselesinden  çkarlabilecek  sonuçlar  hakknda  ayrntl  bilgi  için  bkz:  Ergin,
a.g.e., s. 38-40; Atalan, a.g.m., s. 65-68.
73   bnü’l-Esîr, a.g.e., II, s. 325.
74   Bu hususta benzer görüler için bkz: Ergin, a.g.e., s. 33-34.
75   E’arî, a.g.e., s. 29.
33
ber’in halifelik görevini kime devrettii aça kavuana dek ona zekât vermeyecekle-
rini söylemekteydiler.76  
mâmet Meselesi  ve  Hz.  Ebû  Bekir’in  mâmet makamna  geçmesi  sonraki
dönemlerde  mezhebi  açdan  bir  krlma  noktasdr.  îa’da  bunun  örneini  barizce
görmek mümkündür. îa, Krtas olay ve Üsâme ordusu meselesinde olduu gibi, bu
meseleyi de bir siyasi malzemeye çevirmi ve mâmet prensiplerini bu ihtilaf üzerine
bina etmitir. iî düüncede, Benî Sâide Sakifesi’ndeki mâmet seçimini, Krtas olay
ve Üsâme b. Zeyd’in ordusunun sefere gönderilmesi meselesinden ayr tutmamak ge-
rekmektedir. Çünkü îa’ya  göre  bu meseleler  özü  itibariyle  ayn  konuyu  ihtiva  et-
mekteydi. Onlara  göre Hz. Ebû Bekir  ve Hz. Ömer,  hem Üsâme  ordusunun  sefere
çkmasn engellemi, hem Hz. Peygamber’in Hz. Ali’yi tayin etmesi için vasiyetini
yazmasna engel olmu, hem de Hz. Ali defin ilemleri ile itigal ederken hilafet me-
selesini  bir  oldu-bittiye  getirerek  kendi  kendilerine  halife  seçmilerdir.77  Murtaza
Askerî, Ömer b. Hattab ile Ebû Bekir b. Ebî Kuhafe’nin mâmet meselesindeki tutu-
munu u sözlerle eletirmektedir:
Sakife’de Ebû Bekir’e biat edildikten sonra biat edenler gelin götürüyormuças-
na onu esenlikle mescide götürdüler. Onlar, Rasûlullah’n cenazesini defnetmeyi
unutmu kendi ileriyle megul olmulard!”, “Ebû Bekir’e biat töreni bitince sal
günü Rasûlullah’n cenazesini hatrlayarak Hz. Peygamber’e yöneldiler ve birkaç
kiilik gruplar halinde gelerek hiç kimse kendilerine imamlk yapmakszn gyabî
olarak Hz. Rasûlullah’n cenazesine namaz kldlar.78
Öte yandan, îa, Beni Saide Sakifesi’ndeki ashabn tutumundan ötürü kendi-
lerinin zulme uratldn öne sürmekte ve Ebû Bekir b. Ebî Kuhafe’yi zalim olarak
nitelendirmektedir. Ayrca iî kaynaklar, Hz. Ali’nin, insanlarn slam’dan dönmele-
rini  ve  tekrar  putlara  tapmalarn  engellemek  amacyla,  kendi  niyetini  gizleye-
rek/takiyye  yaparak Hz. Ebû Bekir’e biat  ettiini nakletmektedir.   Onlara göre Hz.
Ebû Bekir’i halife  seçenler  ise  iledikleri bu günah  sebebiyle kâfir olmutu. Ancak
                                                
76   Ebu Halef el-Kummî (301/913)/ Ebû Muhammed Hasan b. Mûsa b. Hasan Nevbahtî (310/922),
iî Frkalar: Kitabu’l-Makâlât  ve’l-Firak  ve Firaku’-îa,  çev. Hasan Onat  v.di., Ank.,
Ankara Okulu Yay., 2004, s. 54; Ergin, a.g.e., s. 25.
77   Benzer görüler için bkz: Abdülcabbar Adgüzel, “Erken Dönem Politik htilaflarn iî-mâmî
Ekoldeki Teolojik zdüümleri”, e-Makalât Mezhep Aratrmalar, C. IV, No: 2, Güz–2011,
s. 70.
78   Allâme Murtaza Askerî, Ehl-i Beyt ve Ehl-i Sünnet Ekolleri –mâmet ve Sahabe, çev. Cafer
Bendiderya – smail Bendiderya, stanbul, Kevser Yay., ty., I, s. 171-173.
34
bilgisizce  biat  edenler  ve  biat  ederek  Hz.  Ali  taraftarln  sürdürenler  slam’dan
çkmamtr.79  
îa’nn Hz. Ali’nin halifelii meselesindeki bu tutumu, iî fikirlerin sistema-
tiklemesinde tevellî-teberrî ve takiyye kavramlarnn olumasna zemin hazrlam-
tr.  leride  ortaya  çkan  bir  takm  ihtilaflarla  beraber Hz.  Ebû  Bekir  ve Hz. Ömer
hakkndaki bu honutsuzluk, sahabilerin çounu içine alacak ekilde geniletilmi ve
tevellî-teberrî kavramlar ortaya çkmtr.80 Öte yandan Hz. Ali’nin Ebû Bekir b. Ebî
Kuhafe’ye biati hususundaki tutumlar ise takiyye prensibinin olumasnda etkin rol
oynamtr.81
te görüldüü gibi Hz. Ebû Bekir’in  mam olarak  seçilmesinin beraberinde
götürdüü ashab arasndaki tartmalar ve ihtilaflar, yaklak bir asr sonra ortaya ç-
kan îa  tarafndan  siyasete  alet  edilmi  ve  bu  ihtilafn  varl E’arî’nin  deyimiyle
bugüne kadar süregelmitir.82
                                                
79   Ebu Cafer Muhammed b. Ya’kûb b.  shak  el-Kuleynî  (329/941),    el-Kâfî,  thk. Ali Ekber  el-
Gfârî, V. Bs. Tahran, Dâru’l-Kütübü’l-slâmî,  1971, VIII,  s.  295-296; Muhammed Bakr  b.
Muhammed  Taki  b.  Maksud  Ali Meclisi  (1110/1698),  Biharü'l-Envari’l-Câmia  li-Düreri
Ahbari’l-Eimmeti'l-Ethar  :  el-Akl ve’l-Cehl,  thk. Muhammed  el-Bâkr  el-Behbûdî, 111  c.,
II. Bs. Beyrut, Dâru hyâ, 1983, XXVIII, s. 254-256; Adgüzel, a.g.m. 75-76.
80   Metin Bozan, mâmiyye’nin mâmet Nazariyesinin Teekkül Süreci, stanbul, SAM Yay.,
2009, s. 47-48
81   Meclisî, a.g.e., XXVIII, s. 75-76.
82   E’arî, a.g.e., s.27-28.
35
KNC BÖLÜM
LK ÜÇ HALFE DÖNEMNDE ORTAYA ÇIKAN
HTLAFLAR
 (FTNE HAREKETLER VE ZÜMRELEMELER)
36
1. HZ. EBÛ BEKR DÖNEMNDE ORTAYA ÇIKAN
HTLAFLAR VE GRUPLAMALARA ETKS
Hz.  Ebû  Bekir  döneminde Müslümanlar  gerçekten  zor  durumda  brakacak
birtakm problemler vuku bulmutur. Nitekim bunlarn en önemlisi irtidat olaylarnn
artmas ve yalanc peygamberlerin çoalmas idi. Bunun yan sra Hz. Fatma’nn Hz.
Ebû Bekir’le arasnda geçen Fedek arazisi ile ilgili olay ve yerine Hz. Ömer’i halife
tayin etmesi onun döneminde vuku bulan önemli ihtilaflardr. ehristânî bu olaylar
mezheplemeye etki eden olaylar arasnda saymasna ramen1, E’arî Hz. Ebû Bekir
döneminde Müslümanlar  frkalamaya  götürecek  herhangi  bir  ciddi  ihtilafn  vuku
bulmadn belirtmektedir.2 Dolaysyla burada E’arî’nin Hz. Ebû Bekir döneminde
yaanan irtidat olaylar, yalanc peygamberlerin zuhuru, Fedek arazisi tartmas gibi
bir  takm  olaylarn  frkalamaya  neden  olabilecek  önemli  ihtilaflardan  saymadn
söylemek mümkündür.
1.1. Fedek Arazisi Meselesi
Fedek, bugün Hâit adyla bilinen Medine’ye yaklak 150 km. uzaklkta olan
Yahudilerin yaad bir yerdi. Hicretin 7. ylnda Hayber’in fethinden sonra Fedekli
Yahudiler,  topraklarnn  yarsn Hz.  Peygamber’e  vermek  artyla  bar  anlamas
yaplmt. Yani Fedek  arazisi, Fedek halk  ile Hz. Peygamber  arasnda  yaplan bir
anlama  ile  savaa  gidilmeden  elde  edilmiti.  Sava  yaplmadan  kazanld  için
Fedek  arazisi  ganimet  olarak  askerlere  datlmam, Hz.  Peygamber’e  tahsis  edil-
miti.3 Fedek arazisinin yan sra Medine ve Hayber’de bulunan baz küçük araziler
de Hz. Peygamber’e aitti.4
Hz. Peygamber’in vefatndan sonra önemli bir ihtilaf da bu arazi ve mallarla
ilgili yaanmt.5 Hz. Peygamber’in kz Fatma, harp ganimetlerinden babasna ka-
lan mallardan, bata Fedek arazisi olmak üzere Medine ile Hayber’deki dier bütün
                                                
1   ehristânî, a.g.e., s. 36.
2   E’arî, a.g.e., s. 29.
3   bn  Hiam,  a.g.e.  III,  s.  465;  smail  Hakk  Atçeken,  “Hz.  Osman  Dönemi  ç  Olaylarnda
Mervan b. Hakem’in Rolü”, Selçuk Üniversitesi  lahiyat Fakültesi Dergisi, No: 9, Konya,
2000, s. 327-328; Ayrca bu hususta nazil olan ayet-i kerime için bkz: Har Suresi 50/6.
4   Ayrntl bilgi  için bkz:  bn Hiâm, a.g.e.,  III, 465; Hüseyin Algül,  “Fedek”, DA, C. XII,  s.
294-295; Algül, a.g.m., s. 116-117.
5   ehristânî, a.g.e., s. 36.
37
arazilerden kendisine intikal eden miras Hz. Osman ile haber göndererek halifeden
istemiti. Hatta kaynaklarda zikredildiine göre Hz. Fatma, evvela bu mallarn vera-
set yoluyla kendisine verilmesini istemi ardndan ise kendisine temlik edilmesi ge-
rektiini de iddia etmitir. Hz. Ebû Bekir de bunun üzerine “Biz Rasûller, miras b-
rakmayz. Bizim braktmz her ey sadakadr.”6 hadisini Hz. Osman’a hatrlatarak,
Rasûlullah’n  braktklarndan  ona  pay  veremeyeceini  ve  o mallarn  sadaka  hük-
münde olduunu Hz. Osman araclyla Fatma’ya bildirmi öyle demitir:
“imdi ben, Vallahi Rasûlullah’n sadakalarn kendi hayatnda sadaka olarak b-
rakm olduu ekilden baka bir ekle çeviremem. Bu konuda kesinlikle Allah
Rasûlü  nasl  amel  etmise  o  ekilde  uygulamada  bulunacam.  Nefsim  elinde
olan Allah’a  yemin  olsun  ki  Rasûlullah’n  akrabalarna  kar  sla-i  rahim  yap-
mam,  onlarla  olan  ba  ve  hakk  devam  ettirmem  bence  kendi  akrabalarmdan
daha öncelikli ve daha efdaldir. Ama bu mal hususunda benimle  sizin aranzda
sürtüme konusu olan mevzuda asla haktan dönmem. Rasûl-ü Ekrem’i uygular-
ken gördüüm bir eyi asla uygulamaya koymadan asla brakmam.”7
Bunun üzerine kaynaklar Hz. Fatma’nn, Hz. Ebû Bekir’e gücendiini riva-
yet etmektedir. Hatta onunla ölene dek konumad da rivayetler arasndadr ki Hz.
Fatma, Rasûlullah’tan yaklak alt ay sonra vefat etmitir.8  
îa’nn  Douuna  Etkisi: îa,  Hz.  Ebû  Bekir’in  halifeliine  kar  olduu
için, onunla  alakal olan hemen hemen her  ihtilaf kendine malzeme olarak kullan-
mtr. Önceki bölümde naklettiimiz ihtilaflarn yan sra Fedek Arazisi hususunu da
îa halifeyi acmaszca  eletirmektedir. Hz. Ebû Bekir’in bu görüünün “Süleyman
Davud’a mirasç oldu.”9 ve “Dorusu benden sonra yerime geçecek yaknlarmdan
endielenmekteyim.”10  ayetleri  ile  çelitiini  ve  onun  kendi  fikrine  dayanak  olarak
hadis uydurduunu iddia etmektedir.11
Ayrca îa, bu olay,  sonraki yllarda oluturduklar  mâmet nazariyesindeki
masumiyet  prensibiyle  ilikilendirmi, Hz.  Fatma’nn masum  olduunu  ona  itiraz
                                                
6   Buhârî, Humus 1,  Fezâilü’l-Ashab 12, Megâzî 14, Ferâiz 3; Müslim, Cihâd 49-52, 54-56; Ebû
Davud, mâre 19; Tirmizî, Siyer 44; Ebû Abdullah el-Asbahi el-Himyeri Malik b. Enes mam-
Malik  (179/795),  el-Muvatta,  Kahire,  Daru’r-Riyâni  li’l-Terât,  1988,  Kelâm  27  (208);  bn
Hanbel I, 6, 9, 10, 25, 47-49, 60; II, 463; VI, 145, 262; ehristânî, a.g.e.,, s. 36.
7   Buharî, Humus 1,  Ferâiz 3, Fezâilü’l-Ashab 12, Megâzî 14; Müslim, Cihâd 49-52, 54-56; Ebû
Davud, mâre 19; Zehebî, a.g.e., II, s. 591.
8   Buharî, Ferâiz 3; Zehebî, a.g.e., II, s. 591.
9   Neml Suresi 27/16.
10   Meryem Suresi 19/5.
11   Hillî, a.g.e., 398.
38
etmenin asla doru olmayacan bu nedenle Hz. Ebû Bekir’in günah ilediini öne
sürmütür.12 Bu  hususta modern  dönem  aratrmaclarndan Abdulcabbar Adgüzel
bir makalesinde öyle demektedir: 13
“Fedek arazisi meselesi îa nezdinde son derece önemli bir konu haline gelmi-
tir. Öyle  ki, bu mesele dolaysyla Ebû Bekir b. Ebî Kuhâfe’nin  gazap olunan,
sapk, ate ehli olduu iddia edilirken bir yandan da Hz. Fatma’y kzdrd için
hilafeti  deil,  laneti  hak  ettii  eklinde  deerlendirmeler  yaplmtr.  Kummî,
Tefsir’inde: “Allah ve elçisini incitenler var ya, Allah onlar dünyada da ahirette
de lanetleyip rahmetinden uzaklatrm; ayrca onlar zelil ve perian edici bir
azap  hazrlamtr.”14  ayetinin  Ali  b.  Ebî  Tâlib’in  karsnda  olan,  Hz.
Fatma’nn hakkn yiyen ve ona eziyet eden herkes hakknda indiini söylemi-
tir. Bu  arada Kummî, Hz. Peygamber’den:  “Ben  hayatta  iken Fatma’ya  eziyet
veren  ben  öldükten  sonra  da  ona  eziyet  etmi  gibidir. Ben  öldükten  sonra  ona
eziyet eden de ben hayatta  iken ona eziyet etmi gibidir. Ona eziyet eden bana
eziyet etmi, bana eziyet eden Allah’a eziyet etmitir.”  eklinde bir nakilde bu-
lunduktan sonra böyle kimselerin de bu ayet kapsamnda olduunu ifade ederek
ayrca bir  sonraki ayette  “Bir de mü’min erkek ve mü’min bayanlar ncitenler”
ibaresinde geçen incitilen kimselerin de Ali b. Ebî Tâlib ile kz Fatma olduunu
belirtir. Böyle bir vebale girenler için de ayetin sonunda yer alan “ite böyleleri
çok büyük bir iftira ve düpedüz bir günah ilemitir.” tehdidini de özellikle ifade
eder. Bu yorumlama biçiminde Kummî, üstü kapal bir ekilde, bilhassa Ebû Be-
kir b. Ebî Kuhâfe’ye ve sonra da dier iki halife ile taraftarlarna gönderme yap-
t ortadadr.”15
1.2. Ridde Olaylar ve Zekât Vermeyenlerin Durumu
Hz.  Peygamber’in  hastaln  ve  ardndan  ölümünü  frsat  bilen  Esved  el-
Ansî,16 Tuleyha b. Huveylid el-Esedî,17 Müsylimetü’l-Kezzab18 ve Talib19 peygam-
berlik iddiasyla ortaya çkm halkn bir ksmn da kendilerine inandrarak pelerin-
                                                
12   Ali b. Hüseyin el-Musevî e-erif el-Murtazâ, e-âfî fi’l-mâme, Müessesetu smâiliyyât, II.
Bsk, Kum, 1989, s. 94-97; Adgüzel, a.g.m., s. 80.
13   Adgüzel, a.g.m. s. 80.
14   Ahzab Suresi 33/57.
15   Ebu’l-Hasan Ali b. brahim el-Kummî (301/913), Tefsîru’l-Kummî, tsh. es-Seyyid Tayyib el-
Musevî el-Cezâirî, Kum, Dâru’l-Kitâb,1984, II, s. 196.
16   Zehebî, a.g.e., III, s. 14-19; Mustafa Fayda, “Ridde Olaylar”, DA,  C. XXXV, s. 91-92. Ayr-
ca ayrntl bilgi için bkz: Bahriye Üçok, slâm’dan Dönenler ve Yalanc Peygamberler Hic-
rî 7. - 11. Yllar, Ank., AÜF Yaynlar, 1967, s. 35-49; Muhammed Ali Sallabî, I. Halife Hz.
Ebu  Bekir  Hayat  ahsiyeti  ve  Dönemi,  trc.  erafettin  enaslan-Faruk  Akta,  st.,  Ravza
Yay. 2009, s. 265 v.d.
17   Üçok, a.g.e., s. 50-67; Fayda, a.g.md., s. 91 v.d.; M. Salih Ar, Hz. Ebu Bekir ve Ridde Sa-
valar, st., Beyan Yay., 1996, s. 109-114; Murat Sarck, Bütün Yönleriyle Dört Halife Dö-
nemi, st., Nesil Yay., 2010 s. 53-55.
18   Ayrntl bilgi için bkz: Kummî/Nevhabtî, a.g.e., s. 54-55; Zehebî, a.g.e., III, s. 38-41; Üçok,
a.g.e., s. 80-104; Ar, a.g.e., s. 119-128; Sarck, a.g.e., s. 58-68.
19   Ayrntl bilgi için bkz: Zehebî, a.g.e., III, s. 36-37; Üçok, a.g.e., s. 68-79; Ar, a.g.e., s. 114-
118.
39
den sürüklemeye balamt. Bu kiilerin tamam, slam toplumunda adeta zehir saçar
gibi nifak ve ihtilaf tohumlarn halkn arasna saçyorlard. Aslnda yalanc peygam-
berlerin zuhuru Müslümanlarn frkalamasna dorudan bir tesiri olmam ancak do-
layl olarak etkiledii bir gerçektir. Çünkü bu akmlar dolayl olarak kalplerine henüz
iman yerlememi olan baz Müslümanlar peinden sürüklemi ve Hz. Ebû Bekir’e
olan isyan sürecini hzlandrmtr.
Kaynaklarda zikredildiine göre, Üsâme ordusunu sefere gönderilmesinin ar-
dndan,  yalanc  peygamberlerin  de  ve  onlara  inananlarn  da  etkisiyle  Kurey  ve
Sâkiflîler hariç, hemen hemen bütün kabilelerden irtidat haberleri gelmeye balam-
t.20  Öte  yandan  Hz.  Peygamber’in  vefatn  ve  Müslümanlarn  Benî  Saide
Sakife’sinde yaadklar olay frsat bilen baz kabileler; Hz. Ebû Bekir’in halifeliini
tanmayarak, Müslüman olduklarn, namaz klp  slam’n  rükünlerini yerine getire-
ceklerini, ancak zekât vermeyeceklerini, verirlerse de Hz. Ebû Bekir’e vermeyecek-
lerini iddia etmeye balamt.21 Onlarn bu tutumu yaylma eilimi göstermi ve is-
yan hareketine dönümütü. Hatta onlardan bazlar “Rasûlullah’a aramzda bulun-
duu sürece itaat ettik. Ama bu Ebû Bekir’in hâkimiyeti de ne demek oluyor? Buna
ayoruz.”  diyorlard. Onlarn  bu  tutumu Hz. Ebû Bekir’i  onlara müdahale  konu-
sunda skntya sokmaktayd.22
Hz. Ebû Bekir bata olmak üzere dier bütün Müslümanlar yalanc peygam-
berlerle savamann gerekli olduu hususunda hemfikirdi. Fakat zekât vermeyenlere
gelince bu hususta hemfikir deildiler. Kaynaklarda zikredildii üzere Ashab bu hu-
susta ikiye bölünmütü. Bir ksm “lâ ilâhe illallah” diyen bir kimseyle savamann
doru olmayaca kanaatindeydi ancak bunlar da kendi aralarnda ihtilafa dümütü.
Bazlar zekât toplanmasndan vazgeçilmesini tavsiye etmekte, baz sahabiler ise on-
lar, zekât hususunda kendi hallerine brakmas, kalplerine  iman  tamamen yerlein-
ceye kadar onlara kar  slam’a  sndrc bir  tavr  içine olmas hususunda Hz. Ebû
Bekir’e  baz  nasihatler  vermekteydi.  Fakat Hz.  Ebû  Bekir  bata  olmak  üzere  baz
sahabiler de zekât vermeyenlerle savamann doru olduuna inanmaktayd. Dolay-
                                                
20   bn kesîr, a.g.e., VI, s. 430; Ramazan Hurç, “Hz. Ebu Bekir Döneminde Bamszlk Hareket-
leri”, F rat!Ümiversitesi!lahiyat!Fakültesi!Dergisi, No: 8, Elaz, 1998, s. 35-37
21   Ayrntl bilgi için bkz: el-Kummî/Nevbahtî, a.g.e., s. 54; Ergin, a.g.e., s. 25.
22   bn Kesîr, a.g.e., VI, s. 442.
40
syla Hz. Ebû Bekir,  kendisine  yaplan  teklifleri  kabule  yanamam  ve  onlarla  sa-
vamaya karar vermiti.23
Kaynaklarda nakledildiine göre Hz. Ömer ile Hz. Ebû Bekir arasnda geçen
u diyalog Hz. Ebû Bekir’in Zekât vermeyenlerle ilgili düüncesini açkça ifade et-
mekteydi:
“-nsanlarla niçin savayorsun? Oysa Rasûlullah ‘Allah’tan baka ilah bulunma-
dna, Muhammed’in de Allah’n Rasûlü olduuna ahadet etmelerine kadar in-
sanlarla  savamakla  emrolundum.  Eer  onlar  bu  sözü  söylerlerse  canlarn  ve
mallarn bana kar korumu olurlar.’ demiti.”  
“-Allah’a yemin ederim ki, onlar bana, Rasûlullah’a zekât olarak getirdikleri bir
olan yularn bile getirmezlerse onlarla  savarm. Çünkü zekât maln hakk-
dr. Allah’a yemin ederim ki namaz ile zekât arasnda ayrm yapan kimse ile so-
nuna kadar savaacam.”24
Hz. Ebû Bekir Zekât vermeyenlerin hareketini isyan olarak deerlendirmiti.
Ona göre merkezi otoriteye kar ayaklanan bu asilere askerî müdahale artt.25 Neti-
ce  itibariyle  o,  toplumu  küfre  sürükleyen  bu  nifak  hareketlerine  engel  olmak  için,
“Eer tövbe eder, namaz klar, zekât verirlerse yollarn serbest brakn.”26 ayeti ge-
reince kendi halifeliini kabul etmeyip zekat vermek istemeyen kabilelerle, kafirler-
le  savat  gibi,  savamt. Bu  savalarda  onlarn  bir  ksm  öldürülmü,  bir  ksm
esir olarak alnm, dier bir ksm ise slam’a döndürülmütü.27
Hz. Ömer ise yukarda zikrettiimiz vecihle, Ebû Bekir’den farkl düünmesi
nedeniyle ve içtihad gereince halifelii döneminde Hz. Ebû Bekir’in zekât verme-
yenlerden  ald mallar  sahiplerine  iade  etmi ve  esir olarak  aldklarn  serbest b-
rakmt.28  
Hz. Ebû Bekir’in ehl-i mürtede ve Zekât vermeyenlere kar savamas sonra-
ki dönemlerde  yine îa’nn  tartma konusu olmutu. Zira îa’ya  göre bu kimseler
                                                
23   bnü’l-Esîr, a.g.e., II, s. 342 v.d.; bn Kesîr, a.g.e., VI, s. 442-443; Ayar, a.g.m., s. 159.
24   Buharî, ’tisâm 2, Zekât 1; Müslim, man 20; Ebû Davud, Zekât 1; Nesâî, Zekât, 3; Ayrca s-
lam’dan dönen Araplar ve bunlara kar Hz. Ebu Bekir’in  tutumuyla  ilgili  ayrntl bilgi  için
bkz: Hasan, a.g.e.,,  I,  s. 13-21;  bn Kesîr, a.g.e., VI,  s. 443; ehristânî, a.g.e.,  s. 36; Zehebî,
a.g.e., III, s. 27-28.
25   Akbulut, a.g.e., s. 116. Ayrca Zekât vermeyenlerle yaplan savalarla ilgili ayrntl bilgi için
bkz: Hurç, a.g.m., s. 39-44; Bahriye Üçok, “Ridde”, AÜFD, C. VI, 1958-1959, s. 104-112
26   Tevbe Suresi, 9/5.
27   Ayrntl bilgi  için bkz: Zehebî,  III,  s. 27-32; Ahmed Arakça, Hz. Ebu Bekir Devri  slam
Tarihi, st., Buruc Yay., 1998, s. 83-201;
28   ehristânî, a.g.e., s. 36.
41
Hz. Ebû Bekir’in mâmetini tanmad için ayaklanmt. Zaten Hz. Ebû Bekir’in hi-
lafeti bir zulümdü. Ayrca kaynaklarda zikredildiine göre iîler, sonraki dönemler-
de, Muaviye, Talha ve Zübeyr’in de Ali b. Ebî Tâlib’e zekât vermediini, ancak Hz.
Ali’nin bu sebeple onlarla savamadn öne sürerek Hz. Ebû Bekir’in zekât vermek
istemeyenlerle savamasnn yanl olduu kanaatindeydi.29
Ayrca  iî müellifler  zekât  vermek  istemeyerek  isyan  edenlere  ehl-i  Ridde
denilmesinin doru olmadn iddia etmitir. Modern dönem aratrmaclarndan M.
Salih Ar eserinde bu konudan öyle bahsetmektedir:  
“iî müellifler Hz. Ebû Bekir’e  kar  gelip,  irtidat  hareketlerine  karan  birçok
insan  “Ridde  ehli”  olarak  görmemektedirler.  Onlara  göre  Medine  dndaki
Müslüman gruplardan birçou seçime kar olduklarndan bu adla mehur olmu-
lardr. Onlar sadece Ebû Bekir’in hilafete getirili yöntemine itiraz etmilerdi. O
zamann maslahat ve sonralar tarihin maslahat, bunlarn mürtetlikle suçlanma-
sn gerektiriyordu. Bundan dolay onlara Ehl-i Ridde denilmitir.”30
1.3. Hz. Ömer’in Halifelie Tayini ve iî Zihniyetin Olumasndaki Yeri
iî düüncede tpk Hz. Ebû Bekir’in hilafetinde olduu gibi Hz. Ömer’in ha-
life seçilmesi de Ali b. Ebî Tâlib’in hakkn gasp etme olarak deerlendirilmitir. Bu
nedenle Hz. Ali’den önce ashabn kendilerini idare etmek üzere seçtii halifeler yasal
olarak kabul edilmemi ve bu durum onlara kar kin ve nefret beslemelerine neden
olmutur. Olay ksaca öyle gerçeklemitir:
Hz.  Ebû  Bekir,  h.  13.  ylda  hastalanp,  ölüm  annn  yaklatn  anlaynca
Abdurrahman b. Avf ve Osman b. Affan ile istiare ettikten sonra, Hz. Ömer’i yanna
çarm, ona “Ey Ömer! Ben seni, Rasûlullah’n ashab üzerine halife seçiyorum.”
demi ve Hz. Osman’ yanna çararak ahitnameyi ona yazdrp, bunu halka duyur-
masn  emretmiti.  Akabinde  bütün  ordu  komutanlarna  “Banza  Ömer’i  seçtim.
Kendim için de Müslümanlar için de hayr seçtim” diye mektup yazarak göndertmi-
ti.31
                                                
29   Fadl b. âzân el-Ezdî bn âzân, el-Îzâh, thk. Es-Seyyid Cemaluddin el-Huseynî el-Urmevî el-
Muhaddis, Tahran, Müessesetu ntiarât, 1363/1944, s. 182-183; Ayrca ayrntl bilgi için bkz:
Mehmet Salih Ar, mamiye îas Kaynaklarna Göre lk Üç Halife Dönemi, stanbul, Dü-
ün Yaynclk, 2011, s. 238-241.
30   Ar, mamiye îas Kaynaklarna Göre lk Üç Halife Dönemi, s. 238.
31   bn Kuteybe, el-mâme, I, 36-37; Ya’kûbî, a.g.e., II, s. 136-137; Taberî, a.g.e., s. 563; bnü’l-
Esîr, a.g.e., II, s. 425. Ebû Muhammed Vecihüddin Abdurrahman b. Ali bn Deyba (944/1537),
42
Hz. Ebû Bekir’in halifelik seçiminde olduu gibi Hz. Ömer’in halifelie tayi-
ninde de ümmet arasnda farkl görüler zuhur etmiti. Müslümanlar bu hususta ihti-
lafa dümü ve ikiye ayrlmt. Bazlar onun adaletine ve cesaretine güvenerek hali-
feliine razyd. Bazlar ise onun sert ve kaba mizaçl olduunu ön plana çkarp on-
dan  korkup  çekindiklerinden  dolay,  onun  halifelik  için  uygun  olamayacan  dü-
ünmekteydi. Baz sahabiler halifelik makamna Ömer b. Hattab’n tayin edildii ha-
berini alnca, Hz. Ebû Bekir’e müracaat ederek ona: “Sen sert ve kaba bir adam bi-
zim bamza geçirdin.”32 diye yaknmaya balamlard. Hatta baz kaynaklar Talha
b. Ubeydullah’n bizzat halifeye gelerek öyle demiti: “Sen insanlara Ömer'i halife
mi  tayin  ettin? Hâlbuki  sen  onunla  birlikte  olduun  halde  insanlarn  ondan  neler
çektiini görüyorsun. Peki, onlar Ömer'le ba baa brakp Rabbinle kavumaya gi-
derken,  Rabbin  sana  bunu  sorarsa  ne  diyeceksin?”  Fakat Hz. Ebû Bekir Talha’ya
“Sen beni  Allah  ile mi  korkutmak  istiyorsun? Eer Rabbim bana  kyamet gününde
bunu sorarsa, ben ‘Balarna en iyilerini geçirdim’, derim.” eklinde cevap vermi
ve  bu  sözler  de muhalif  görüte  olanlar  susturarak  bu  ihtilaflara  son  noktay  koy-
mutu.33
Hz. Ebû Bekir’in Ömer b. Hattab’ halife tayin etmesinin altnda onun adalet-
li,  sert ve bilgili olmas, akrabas olmamas gibi bir  takm nedenlerin varolduu bir
gerçektir. Hz. Ömer’in tayin usûlü ile halifelik makamn elde etmesi ve Hz. Ömer’in
halifeliine raz olmayanlarn tutumu sonraki dönemlerde îa tarafndan eletiri ko-
nusu olmu ve Hz. Ebû Bekir’in bu hareketini  fasid  saymt. îa’ya göre Ömer b.
Hattab, Hz. Peygamber’in bile Hayber’in  fethinden baka hiçbir  ey  için görevlen-
dirmedii bir kiiydi, böyle bir kie devletin idaresini ve ümmetin imamln teslim
etmek ayn zamanda Hz. Peygamber’e kar gelmek demekti.34 îa bu eletirileriyle
hem Hz. Ebû Bekir’in  fasit  bir  i  yapmakla  günaha  girdiini  hem  de Hz. Ömer’in
mâmetinin geçersiz olduunu öne  sürmektedir. Modern dönem aratrmaclarndan
M. Salih Ar, îa’nn Hz. Ömer’in halifelie getirilmesi hakkndaki düüncesini öy-
le izah etmektedir:
                                                                                                                                         
Teysiru’l-Vüsûl ilâ Câmii’l-Usûl: Kütüb-i Sitte Hadis Ansiklopedisi, çev. ve haz. brahim
Canan, st., Zaman Gazetesi Akça Yaynevi, t.y., V, s. 452-453 (1741); Algül, a.g.m., s. 118.
32   ehristânî, a.g.e., s. 36.
33   bnü’l-Esîr, a.g.e., II, s. 425.
34   Hillî, a.g.e., s. 401; Ar, mamiye îas Kaynaklarna Göre lk Üç Halife Dönemi, s. 146.
43
“îa  kaynaklarna  göre35 Hz. Ömer, Ebû Bekir  ile  daha  önce  yapm  olduklar
anlamadan  dolay  halife  olarak  tayin  edilmitir.  Sakife  toplantsnda, Ömer’in
Ebû Bekir’e biate raz olmasnn sebebi ise ancak, Hz. Ali’nin biatine engel ol-
masndan dolaydr. ayet serbest braklsayd, kendi nefsini tercih eder ve orada
kendini halife seçtirirdi.”36
2. HZ. ÖMER DÖNEMNDEK HTLAFLAR
Hz. Ömer’in halifelii, dier halifelerinkine kyasla  frkalama açsndan  s-
lam Tarihinin en problemsiz devri olarak tanmlayabileceimiz bir zaman dilimidir.
Nitekim E’arî, Makalâtu’l-slamiyyin’inde bu devrin  ihtilafsz bir  ekilde geçtiini
zikretmektedir.37 ehristânî ise, bu devirde  slam Hukuku alannda Miras ve diyetle
ilgili, hakknda nass bulunmayan baz meselelerde baz  ihtilaflarn  çktn naklet-
mektedir.38  
Nitekim Hz. Ömer döneminde siyasi manada hiçbir ekilde frkalamaya veya
nifak hareketlerine neden olabilecek bir hareketin veya bir protestonun vuku buldu-
una dair herhangi bir malumata rastlanmamtr. Bize göre bunun en önemli neden-
lerinden biri onun dini, idari ve mali hususlardaki ar titizlilii ve tatl-sertliidir.39
Dieri ise giriilen birçok fetih hareketleri baaryla neticelenmesiyle dikkatlerin dâ-
hilden çok hariçte yönelmesidir. Zira Hz. Ebû Bekir zamannda Ridde ehli ile yaplan
savalardan dolay fetihler hususunda ciddi bir duraklama devri yaanm, fakat Hz.
Ömer  kendi  devrinde  bu  duraanl  aarak  birçok  yeni  yerler  fethetmi,40 Müslü-
manlar ve slam medeniyetini yeni kültür ve corafyalarla tantrmt.41  
2.1.  Hz. Ömer’in slam Hukukunda Baz Meselelerle lgili çtihatlar
Hz. Ebû Bekir’den sonra Hz. Ömer devrinde snrlarn genilemesi ve hazine-
nin zenginlemesi, hakknda açkça nass bulunmayan baz toplumsal ve hukuki prob-
                                                
35   erif el-Murtazâ, a.g.e., IV, S. 126.
36   Ar, mamiye îas Kaynaklarna Göre lk Üç Halife Dönemi, s. 313.
37   E’arî, a.g.e., s. 29.
38   ehristânî, a.g.e., s. 36.
39   Hz. Ömer’in devlet yönetimindeki baars hakknda ayrntl bilgi için bkz: srafil Balc, “Dip-
lomat ve Devlet Adam Yönüyle Hz. Ömer”, OMÜFD, No: 16, Samsun, 2003, s. 192-199.
40   Hz. Ömer zamanndaki fetihler için bkz: Doutan Günümüze Büyük slam Tarihi, ed. Ke-
nan Seyithanolu, Red. Hakk Dursun Yldz,  stanbul, Ça Yay., 1992, II, s. 66-106.
41   Fetihlerin  ve  kazanlan  topraklarn Müslümanlara  ve devlet  yönetime  etkisi  ile  ilgili  ayrntl
bilgi için bkz: Hayri Erten, “Hz. Ömer Döneminde Toplumsal Deime”, Selçuk Üniversitesi
lahiyat Fakültesi Dergisi, No: 6, 1996, s. 300-301.
44
lemleri de beraberinde getirmiti. Bu problemlerin almas fkhî anlay kuvvetli ve
eriatn maksatlarna iyice vakf olan Hz. Ömer’in görü ve içtihatlar sayesinde ger-
çeklemitir.  
Bu problemlerden biri miras hukukunda yaanmtr. Hz. Ömer miras dal-
mnda kadn ölür de geride ei ve ebeveyni kalrsa ee mirasn yarsn, anneye kala-
nnn üçte birini, babaya da kalannn  tamamnn verilmesine hükmetmitir. Ayrca
adam ölür de geride eini brakrsa, ee mirasn dörtte birini, annesine kalannn üçte
birini, babasna da kalannn  tamamnn verilmesi gerektiine hükmetmitir. Bu  iki
içtihat  slam Hukukunda  “Ömer’in  ki Meselesi”  adyla mehurdur. Nineye  düen
miras ile ilgili olarak çok da olsa altda bir pay verilmesi gerektiine hükmetmitir.
Anne, dede ve kz kardein mirastaki pay ile ilgili ise yarm payn kz kardee, kala-
nnn  üçte  biri  anneye,  geriye  kalannn  tamamnn  da  dedeye  verilmesine  hükmet-
mitir. Ayrca yine o, mirasta hakk olanlarn haricindeki akrabalara da mirasn geri
kalanndan pay verilmesi gerektiine hükmetmitir. Hz. Ömer, Kelâlenin, geride ba-
bas  ve  çocuu  olmayp  da  ölen  kimse  olduuna  ve  ölen  kiinin  kz  kardelerinin,
ölenin  kzlaryla  asabe  olduuna  hükmetmitir.42  Hz.  Ömer  görüldüü  gibi Miras
Hukukuyla ilgili ihtilafl meseleleri kendi içtihadyla çözüme ulatrmtr.  
Yine Hz. Ömer kendi devrinde yaanan ktlk senesinde zekât almayp zekât
ertelemesi  ve  hrszlk  gibi  had  cezalarn  geçici  olarak  uygulamamas,  vuku  bulan
anlamazlklar engellemitir.43 Onun önemli bir karar da Haraç konusundadr. öyle
ki; O, Hz. Ali ve Muaz’n görülerini de alarak fethedilen yerlerin mücahitlere da-
tlmamasna karar vermiti. Bu durum yine sahabiler arasnda ihtilafa neden olmutu.
Hz. Ömer bu hükmünün sebeplerini ve delillerini sahabilere anlatnca bu duruma raz
olmulard.44 Dier  bir  ihtilaf  da  dilerin  ve  parmaklarn  diyetleri  hususunda  vuku
                                                
42   Hz. Ömer’in Miras Hukuku’ndaki hükümleriyle  ilgili ayrntl bilgi  için bkz: Muhammed Ali
Sallâbî,  II. Halife Hz. Ömer Hayat  ahsiyeti  ve Dönemi,  trc Mehmet Akba,  st., Ravza
Yay. 2008, s. 385-386.
43   Ayrntl  bilgi  için  bkz:  Ebû Muhammed Muvaffakuddîn  Abdullah  b.  Ahmed  bn  Kudame
(620/1223),  el-Mugnî, Riyâd, Mektebetü’r-Riyadi’l-Hadise,  t.y., VIII,  s.  278. Ayrca  bu  ko-
nuyla  ilgili  tartmalar  için  bkz:  Saffet Köse,  “Hz. Ömer’in  Baz Uygulamalar  Balamnda
Ahkâmn Deimesi Tartmalarna Bir Bak”, slam Hukuku Aratrmalar Dergisi, No: 7,
Nisan 2006, s. 29-35
44   Ayrntl bilgi için bkz: Sallabî, a.g.e., s. 319-322.
45
bulmutur.45 Hz. Ömer dilerin diyetiyle ilgili olarak her az di için bir deveye hük-
metmiti.46 Baparmak ile iaret parmana yarm diyet, orta parman diyeti olarak
on deve, küçük parman diyeti olarak alt deve, orta parman yanndaki parman
diyeti olarak  ise dokuz deve ödenmesi gerektiine hükmetmitir. Ancak bu hususta
Hz. Ali, Abdullah b. Mes’ud ve Abdullah bn Abbas, parmaklarn diyeti hususunda,
Hz. Ömer’e muhalif olarak, her bir parmak için on deve ödenmesi gerektiine hük-
metmilerdir.47
te Hz. Ömer zamannda iyice sistematiklemeye balayan slam Hukuku bu
fkhi süreçte bir takm ihtilaflarla karlalm ve Hz. Ömer de bu hukuki meseleler-
de, ashabn ileri gelenleriyle istiare edip içtihadyla hükmederek, bu ihtilaflar orta-
dan kaldrmtr. Ancak zaman zaman Hz. Ömer’in içtihadlar da ashab arasnda tar-
tma konusu olmutur. Bu ihtilaflar, fkhî mezheplerin olumas açsndan önem arz
etse  de,  itikadî-siyasî mezheplerin  olumas  açsndan  pek  dikkate  deer  bir  ihtilaf
deildir. Bu  sebeple olsa  gerektir ki,  yukarda da  zikrettiimiz gibi E’arî48 bu dö-
nemde Müslümanlarn  frkalamasnda  rol  oynayan  sebepleri  sralarken Hz. Ömer
döneminin sorunsuz geçtiini zikretmektedir.
2.2. ûrâ Olay ve iâ’nn Douundaki Rolü
Kaynaklarda nakledildiine göre Muîre b. u’be’nin Ebû Lü’lü adnda, H-
ristiyan bir kölesi vard. Hz. Ömer arasnda geçen bir diyalog sebebiyle,49 Ebû Lü’lü
Hz. Ömer’i öldürme karar alm ve bir gün sabah namaz esnasnda Hz. Ömer’i ze-
                                                
45   ehristânî, a.g.e., s. 36.
46   Muvatta, Ukûl 7.
47   Bu  husustaki  hükümler  için  bkz: Ebu’l-Velid Muhammed  b. Ahmed  b. Muhammed Kurtubî
bn Rüd  (595/1198), Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetu’l-Muktesd: Mezhepleraras Mu-
kayeseli  slam Hukuku,  red. Vecdi Akyüz,  trc. Ahmed Meylani,  st., Beyan Yay., 1991,  s.
270-271;  Vehbe  Zuhayli,  slam  Fkh  Ansiklopedisi,  red.  Hamdi  Arslan,  trc.  Ahmet  Efe
v.di., 10 c., st., Zaman Gazetesi Feza Yaynclk, 1994, VIII, s. 121-122.
48   E’arî, a.g.e., s. 29.
49   Ebû  Zeyd  Ömer  b. ebbe b.  Abide  en-Nemeri  bn  ebbe  (262/876),  Târihu’l-Medîneti’l-
Münevvera,  thk. Fehim Muhammed eltut, 4  c., y.y.,  t.y.,  III,  s. 893; Taberî, a.g.e.,  s. 702-
703; bnü’l-Esîr, a.g.e.,, III, s. 49-50; M. Necati Bursal, Hz. Ömer, st., Çelik Yay., 2010, s.
367-370; Sarck, a.g.e., s. 271-273.
46
hirli bir hançerle ar bir ekilde yaralamt. Hz. Ömer ise yaral halde evine getiril-
miti.50  
Hz. Ömer’in Halife Brakmak  stememesi: Rivayetlere  göre  baz Müslü-
manlar sk sk Hz. Ömer’e gelip yarasnn ölümcül olduunu öne sürerek ona yerine
bir halife brakmasn önermekteydi. Fakat Hz. Ömer’in onlara öyle buyurduu nak-
ledilmektedir:  
“Yani iinizi saken de öldükten sonra da ben mi üstümde tayaym? Mamafih,
birisini  seçecek olsam bu caizdir. Zira benden daha hayrl olan Ebû Bekir seç-
mitir. Birisini  seçmeyecek olsam bu da  caizdir. Zira benden daha  hayrl olan
Rasûlullah da seçimi terk etmitir. Ben isterim ki bundan nasibim baa ba olsun.
Ne lehime ne de aleyhime…”51
ûrân n!Belirlenmesi: ûrânn belirlenmesi ve istiare meclisinin kurularak
Hz. Osman’n halifelie seçilmesi slam Tarihinin sancl dönemlerinden biridir. Ni-
tekim ehristânî  el-Milel  ve’n-Nihâl’inde  bu  döneme  deinerek, Müslümanlarn  bu
olayda ihtilafa dütüklerini, ancak istiare meclisi üç gün içinde gerekli görümeleri
yapp  ittifakla Hz. Osman’  halifelik makamna  seçmekle  bu  ihtilafn  giderildiini
kaydetmektedir.52  
Temel  slam Tarihi  eserlerinde  nakledildiine  göre Hz. Ömer’e  halifelik  ile
ilgili sorulan sorular sklam, artk bu durumdan rahatsz olmaya balamt. Bunun
üzerine, uzun bir müddet düünerek, gördüü bir rüyann da tesiri altnda kalp, hic-
retin 23. ylnda Aere-i Mubeere’den olan sahabilerden alt kiilik bir ûra meclisi
belirlemiti.  Bu  sahabiler;  Hz.  Osman,  Hz.  Ali,  Talha  b.  Ubeydullah,  Zübeyr  b.
Avâm, Sa’d b. Ebî Vakkas ve Abdurrahman b. Avf idi. Nakillere göre Hz. Ömer ni-
faka  sebebiyet  vermemesi  için ûrâ  üyelerinin  seçiminde  çok  hassas  davranm  ve
akrabalarn ise bu iten uzak tutmutu.53
Bunun üzerine Hz. Ömer bu alt sahabeye haber göndererek onlar huzuruna
çartm fakat Talha b. Ubeydullah Medine dnda bulunduundan o Hz. Ömer’in
                                                
50   Ya’kûbî, a.g.e.,  II,  s. 159; Ebü'l-Hasan Ali b. Hüseyin b. Ali Mes’ûdî  (345/956), Murûcu’z-
Zeheb!ve!Ma’âdinü’l-Cevher, thk. Muhammed Muhyiddin Abdülhamid, 2 c., Beyrut, Daru’l-
Fikr, t.y., II, s. 329-330; bnü’l-Esîr, a.g.e.,, III, s. 50; Sarck, a.g.e., s. 273-274.
51   bn Deyba, a.g.e., V, s. 453-457 (1742). Ayrca bu konuda Abdullah bn Ömer’in rivayeti için
bkz:  Buharî,  Ahkâm  51; Müslim,  mâret  12;  Tirmizî,  Fiten  48;  Ebû  Davûd,  Harac  8;  bn
Deyba, a.g.e., V, s. 457-458 (1743).
52   ehristânî, a.g.e., s. 36.
53   bn ebbe, a.g.e., III, s. 896; Taberî, a.g.e., s. 703; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 238.
47
huzuruna gelememiti.54 Hz. Ömer onlara ölümünden  sonra Müslümanlarn  ihtilafa
dümesinden  korktuunu  anlatarak  bu  sebeple  aralarndan  birini  seçmek  üzere  bir
odaya kapanp istiare etmelerini onlardan istemiti.55 ûrâ üyeleri bir odaya kapana-
rak istiareye balamt. Fakat rivayetlere göre içerde bir ara ciddi hararetli tartma-
lar olmu ve sesler yükselmiti. Bunun üzerine Hz. Ömer istiareyi geçici olarak iptal
etmi ve onlara kendisi öldükten sonra ayn ekilde toplanmalarn, üç gün içinde ni-
hai karar vermelerini, bu iin dördüncü güne kesinlikle sarkmamasn, olu Abdul-
lah’ da istiare müaviri yapmalar gerektiini ancak onu emirlie bulatrmamalar
gerektiini onlara anlatmt. Öte yandan eer Talha bu üç günde Medine’ye gelmez-
se onu da seçilen halifeye itaat hususunda ikna etmelerini emretmiti. Akabinde, Ebû
Talha el-Ensârî'ye elli kiilik bir birlik oluturup seçimin güvenli ve özgür bir ortam-
da yaplabilmesi için istiare meclisini korumasn; Mikdâd b. Esved'e ûrâ üyelerini
istiare yaplacak yerde toplamasn; Süheyb b. Sinan’a ise bu üç günlük süreçte na-
maz kldrmasn emretmiti. Ardndan Ebû Talha’ya öyle buyurmutu:56
“Eer onlardan be kii bir görüte birleip de birisi muhalefet ederse, onun ba-
n klçla vur. Eer dört kii bir arada görü beyan eder de  iki kii  ters düerse
onlarn da balarn vur. Eer onlarn üçü bir arada bir görüe  sahip olur, dier
bir üçü de baka bir görü  ileri  sürerse Abdullah b. Ömer'i hakem  tayin ediniz.
Ve eer Abdullah'n hakemliini kabul etmezlerse Abdurrahmân b. Avf in içinde
bulunduu üç kiiye uyunuz ve ümmetin içtima ettii görüe muhalefet ederlerse
dier üç kiiyi de öldürünüz”57
Sonra Ali b. Ebî Tâlib, Osman b. Affan ve Sa’d b. Ebî Vakkas’ halife seçil-
meleri durumunda kendi soylarn ve akrabalarn insanlara yük etmemeleri hususun-
da tek tek ikaz etmitir.58
Görüldüü gibi, Ömer b. Hattab, önce ûra üyelerini, daha sonra da dier gö-
revlendirdii kiileri birer birer ikaz etmi ve salkl bir seçim yaplmas için bütün
tedbirleri almt. Çünkü ûra üyelerinden herhangi birinin raz olmad bir imamn
                                                
54   bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 66.
55   bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 66.
56   Taberî, a.g.e., s. 715-716; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 65-67; Zehebî, a.g.e., III, s. 303-304
57   Ya’kûbî, a.g.e., II, s. 160.
58   bnü’l-Esîr,  a.g.e.,  III,  s.  65-76; Bursal,  a.g.e.,  s.  373; Adem Apak,  “Hz. Osman’n Hilafeti
Döneminde Umeyyeoullar’nn Devlet daresindeki Yeri”, Uluda Üniversitesi lahiyat Fa-
kültesi Dergisi, C. VII, No: 7, Bursa, 1998, 488-490.
48
seçilmesi, etkileri belki de asrlar boyu devam edebilecek bir nifaka ve ihtilafa sebe-
biyet verecekti.  
Hz. Osman’n Halifelie Seçilmesi: Hz. Ömer ald yaralarn etkisiyle gi-
derek arlamaya balam ve hicretin 23. ylnda vefat etmiti. Süheyb b. Sinan er-
Rumî  tarafndan klnan cenaze namaznn ardndan Hz. Peygamber’in kabrinin ya-
nna  defnedilmiti.59 Ardndan, Kaynaklarda  zikredildiine  göre, Mikdad  b.  Esved
ûra üyelerini toplamt. Üyeler bir araya geldiklerinde Talha b. Ubeydullah henüz
Medine’ye varamamt. Ebû Talha  el-Ensarî  ise Hz. Ömer’in  salnda kendisine
buyurduu gibi elli kiilik bir askerî bölük oluturarak istiare mekânnn kapsnda
beklemeye koyulmutu.60  
Uzun  tartmalar  neticesinde  Zübeyr  b. Avvâm  mâmet  hakkn Ali  b.  Ebî
Tâlib’e, Sa’d b. Ebî Vakkas da emirlik hakkn Abdurrahman b. Avf’a brakmtr.61
Bundan sonra Abdurrahman b. Avf, Hz. Ali ve Hz. Osman’a hilafetten vazgeçtiini,
ikisinden halifelie en layk olann imam seçeceini, seçtii imama kaytsz artsz
itaat etmeleri gerektiini  söylemiti.62 Kaynaklarda anlatldna göre Abdurrahman
b. Avf o gece Rasûlullah’n ashabnn ileri gelenleriyle bir bir görüüp hepsinin görü-
ünü almt. Daha sonra Medine’de karlat zatlarla, ordu komutanlaryla, asker-
lerle,  mümin  kadnlarla,  çocuklarla,  Medine’ye  gelen  kervanlarla,  göçebelerle  ve
Müslümanlarn ileri gelenleriyle birçok istiarelerde bulunup ve onlarn da görüleri-
ni deerlendirmiti. Son gün bütün ashab mescide toplamt. Ardndan hutbeye ç-
karak,  Hz.  Osman’  halifelie  tayin  etmiti.  Bunun  üzerine Müslümanlar  Hz.  Os-
man’n  yanna  gelerek  ona  biat  etmeye  balamt.63 Talha  b. Ubeydullah, Hz. Os-
man’a biat edildii gün ehre varmt. Olanlar örenince uyumsuzluk çkartmayp,
Hz. Osman’a biat etmiti.64
                                                
59   Ya’kûb’i, a.g.e.,  II,  s. 160-161;  bn Abd Rabbihi, a.g.e.,  IV,  s. 276;  bn Kesîr, a.g.e., VII,  s.
239.
60   Taberî, a.g.e., s. 716; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 68; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 239.
61   bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 239.
62   Taberî, a.g.e., s. 717; bnü’l-Esîr, a.g.e. III, s. 68-69.
63   Ayrntl bilgi  için bkz: Taberî, a.g.e.,  s. 717-718, 719; Zehebî, a.g.e.,  III,  s. 304-305. Ayrca
ayrntl bilgi için bkz: bn Kuteybe, el-mâme, I, 44-46; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 69-71; bn
Kesîr, a.g.e., VII, s. 239-242.
64   bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 72.
49
Görüldüü gibi, Abdurrahman b. Avf bütün sorumluluu kendi üzerine alm
ve en faziletli olan seçmek için elinden gelen bütün gayreti sarf etmeye koyulmu-
tur. Sonra ûrâ üyelerinin saysn ihtilafa dümeden, ikiye indirmi, bu iki kii hak-
knda da kamuoyu aratrmas yaparak Medine’nin nabzn yoklam ve Hz. Osman’
halife seçmiti.
ûrâ olay ve Hz. Osman’n halifelie seçilmesi meselesi frkalamada önemli
rol  oynamtr.  îa’nn  en  çok  eletirdii mevzulardan  biri  bu meseledir.  îa, Hz.
Ömer yerine halife brakmak istememesi hususunda kendini Hz. Ebû Bekir’le kyas-
lamasn Rasûlullah’n sünnetini terk etmek ve sradan birinin yapt bir ii kendine
ölçü  edinmek  olarak  yorumlamtr.  Ayrca  onun  ûrâ  oluturmakla  Rasûlullah’n
sünnetine  riayet  etmediini  iddia  etmektedir.65 Bununla beraber baz iî müellifler,
Hz. Ömer’in ihtilafa dümeleri durumunda kimin öldürülüp kimin öldürülmeyeceiy-
le ilgili rivayetini eletirerek; ûrâ’y evvela alt kii ile snrladn; sonra ise her bi-
rini imamlk için eksik bularak ii evvela dört kiiye, sonra ise eksiklikle ve güçsüz-
lükle  niteledii  bir  kiiye  havale  ettiini;  dolaysyla  seçim  sistemine muhalif  dav-
randn ve seçimin fasid olduunu öne sürmütür.66
Ayrca  iî  müellifler  Hz.  Ali’nin  dndaki  dier  bütün  üyeler  için  Hz.
Ömer’in sözlerini naklederek, onun Ali b. Ebî Tâlib’in dndaki dier üyelerin hep-
sini kusurlu bulduunu ancak yine de halifelik için aday gösterdiini, bunun bir çe-
liki olduunu iddia etmitir.67 iî müellifler Hz. Ömer’in Hz. Ali’yi seçmek istedi-
ine dair baz rivayetlere eserlerinde yer vererek aslnda gönlünün Hz. Ali’den yana
olduunu, ancak bu iin sorumluluunu üslenmek istemediini nakletmekte ve böyle
düündüü  için  eletirilmektedir.68 Netice  itibariyle Hz. Ömer’in ûrâ  tayin  etmesi
ve  ûrânn  da Hz. Osman’  halife  seçmesi  sonraki  dönemlerde  îa’nn  douunda
önemli rol oynamtr.
                                                
65   Ayrntl bilgi için bkz: erif el-Murtazâ, a.g.e., IV, s. 199; Hillî, a.g.e., s. 404.
66   Hillî,  a.g.e.,  s.  404-405;  bn  Mutahhar  Cemaleddin  Hasan  b.  Yusuf  el-Hillî  (726/1335),
Nehcu’l-Hakk  ve Kefu’s-Sdk,  nr. Aynullah  el-Hasenî  el-Urmevî, Kum,  y.y.,  1986,  287-
288; Ar, mamiye îas Kaynaklarna Göre lk Üç Halife Dönemi, s. 416-417, 421.
67   Ayrntl bilgi için bkz: bn âzân, a.g.e., s. 162-165; erif el-Murtazâ, a.g.e., IV, s. 202; Ar,
mamiye îas Kaynaklarna Göre lk Üç Halife Dönemi, s. 419-420.
68   Ayrntl bilgi için bkz: Ar, mamiye îas Kaynaklarna Göre lk Üç Halife Dönemi, 423.
50
3. HZ. OSMAN DÖNEMNDEK HTLAFLAR VE
MEZHEPLEMELERE ETKS
Hz. Osman dönemini tarihçiler sükûnet açsndan iki döneme ayrmaktadr.69
Birinci dönem h. 24 ile 30 yllar arasndaki zaman dilimidir ki bu zaman zarf ihti-
lafsz, sükûnet içinde geçmitir. Çünkü olaylarn d politikada younlamt.70 Ka-
rada ve denizde devam eden fetihler; Afrika, Endülüs, Ermenistan ve Kbrs gibi bir-
çok yerlerde yaplan savalar ve elde edilen fetihler halkn yüzünü güldürmü.71 Do-
laysyla dikkatler dâhilden daha çok harice yönelmi durumdayd. kinci dönem ise
h. 30 ile 36 yllar arasdr. Bu dönem ise karklklarn, ihtilaflarn ve fitnelerin vu-
ku bulduu dönemdir.72
Hz. Ömer’den  sonra  ûra  ile halifelik makamna  intihap olunan Hz. Osman,
kendi döneminde baz sebeplerden dolay pek çok siyasi ve dini kararlar alarak uygu-
lamaya koymutur. Hz. Osman’n dinî, ekonomik, idarî, askerî ve siyasî alanlardaki
icraatlarnn çou, baz Müslümanlar tarafndan iddetle tenkit edilmi ve Müslüman-
larn frkalamasna neden olmutur. Öte yandan zuhur eden bu ihtilaflar, hem halkn
bir ksmn halifeye kar isyana sevk etmi hem de Ali b. Ebî Tâlib zamannda cere-
yan eden olaylarn sebebi olmutur. Netice itibariyle asiler, Osman’n hataya dütü-
ünü ve doru yoldan ayrldn iddia ederek, isyan etmi ve onu ehit etmitir ki73
onlarn  kar  çktklar  hususlar  ne  yazk  ki  asrlarca  bir  ihtilaf  konusu  olmutur.74
Bunun yan sra Hz. Osman’n öldürülmesi slam devletinin en önemli siyasî ve dinî
meselesi olmutur. Çünkü ilk kez Müslüman olduunu iddia eden bir grup tarafndan
Müslüman bir kimse/halife canice katledilmiti.  
                                                
69   Yaar Kutluay, slam ve Yahudi Mezhepleri, Ank., AÜF Yay. 1965, s. 31; Apak, a.g.m., s.
506.
70   rfan  Aycan,  Saltanata Giden  Yolda Muaviye  b.  Ebî  Süfyan,  Ank.,  Ankara  Okulu  Yay.,
2010, s. 76.
71   Hz. Osman döneminde yaplan  fetihler üzerine ayrntl bilgi için bkz: Adem Apak, “Hz. Os-
man Dönemi Fetihleri”, Uluda Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, C. IX, No: 9, Bursa,
2000, s. 437-446.
72   Kutluay, a.g.e., 31; Mehmet Kubat, “Hariciliin Douunda Münafklarn Rolü”, Din Bilimle-
ri Akademik Aratrma Dergisi, C. VI, No: 4, 2006, s. 121.
73   ehristânî, a.g.e., s. 36.
74   E’arî, a.g.e., s. 29.
51
3.1. Valilerle lgili Tutumu Nedeniyle Ortaya Çkan htilaflar
Velid b. Ukbe’nin Kûfe Valiliine Tayini: Hz. Osman Halife olduktan son-
ra Kûfe valisi olan Muîre b. u’be’yi hicretin 24. senesinde görevden alarak yerine
Sa’d b. Ebî Vakkas’ görevlendirmiti. Sa’d b. Ebî Vakkâs, Hz. Osman döneminde
görevlendirilen ilk valiydi. Fakat tayin halkn tepkisine yol açmamt. Kaynaklarda
belirtildiine göre Hz. Osman bu atamann sebebinin Muîre b. u’be olmadn ve
bu tayini Hz. Ömer’in vasiyeti üzerine gerçekletirdiini olduunu zikretmiti.75
Bu atamadan yaklak bir yl sonra Sa’d b. Ebî Vakkas ile Kûfe Beytü’l-Mal
idarecisi olan Abdullah b. Mes’ûd’un arasnda cereyan eden76 bir tartma neticesin-
de,  Hz.  Osman,  Sa’d’  görevinden  azledip  yerine  Hz.  Ömer  devrinden  beri  el-
Cezire’de valilik yapmakta olan, halifenin üvey kardei olan Velîd b. Ukbe’yi77 tayin
etmiti.78 Bu atama sükûnet döneminde çok fazla dikkat çekmemi, ancak Hilafetinin
son yllarnda, halk Velîd b. Ukbe’nin uygulamalarndan rahatsz olunca, bu tayinden
ötürü  halifeyi  suçlamaya  balamt. Kûfeliler  bu  tayin  için: “Halife, Rasûlullah’n
sadk, tecrübeli ve mülayim bir dostunu valilikten azlederek; fâcir, serseri ve ahmak
kardeini valilik makamna getirmitir.” diye söylenerek halifenin bu icraatna kar
olan tavrlarn ortaya koymutu.79
Said b. el-Âs b. Umeyye’nin Kûfe Valiliine Tayini: Kaynaklarda nakledil-
diine göre h. 30 ylnda, vali ile halk arasnda cereyan eden bir takm olaylar80 Velid
b. Ukbe’nin valilikten alnmasna neden olmutu. Bu olaylarn keyfiyeti hususunda
kaynaklarda  farkl  rivayetler  yer  almaktadr. Tarihçilerin mehur  olarak  nitelendir-
dikleri  bir  rivayete  göre, Velid  b. Ukbe,  kendisiyle  ile  aralarnda  husumet  bulunan
Züheyr b. Cundeb, Mürevvi b. Ebî Mürevvî, ebyl b. el-Ubey adl gençler tarafndan
                                                
75   Taberî, a.g.e., s. 721; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 79-80;  
76   Taberî, a.g.e.,  s. 725;  bnü’l-Esîr, a.g.e.,  III,  s. 82; Ahmed Cevdet Paa  (1312/1895), Ksâs-
Enbiyâ, haz. Mahir z, II. Bsk., Ank., Kültür ve Turizm Bakanl Yay., 1985, II, s. 271.
77   Velid b. Ukbe hakknda ayrntl bilgi için bkz: Adem Dölek, “el-Velid b. Ukbe’nin Hayat ve
Sahabe Adaleti Açsndan Deerlendirilmesi”, Cumhuriyet Üniversitesi  lahiyat  Fakültesi
Dergisi, C. VI, No: 1, Sivas, 2002, s. 93-110.
78   Taberî, a.g.e., s. 725; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 82-83.
79   Ebu’l-Abbas  Ahmed  b.  Yahyâ  b.  Câbir  Belâzürî  (279/892),  Ensâbu’l-Erâf,  thk.  Suheyl
Zekkâr-Riyad Zirikli, 13 c., Beyrut, Dâru’l-Fikr, 1996, VI, s. 139; Mustafa Demirci, “Hz. Os-
man Devri Fitne Olaylarnn Sosyoekonomik Boyutlar”, slâmiyât Dergisi, C. VII, No: 1, s.
157.
80   Bu olaylar hakknda ayrntl bilgi için bkz: Ebû Ömer Cemaleddin Yusuf b. Abdullah b. Mu-
hammed Kurtubî bn Abdülber en-Nemerî (463/1071),  el-stîâb fî Ma’rifeti’l-Ashab, thk. Ali
Muhammed Bicavî, 12 c., Kahire, Dâr-u Nehdati Msr, t.y., IV, 1555.
52
içki içmekle suçlanmt, bu iftiralarna delil getirmek için de valinin mührünü çalp
halifeye getirmilerdi. Bunun üzerine halife Velid b. Ukbe’yi görevden almt.81  
Osman  b.  Affan,  akabinde,  h.  30  ylnda  Velid’in  yerine
Umeyyeoullar’ndan olan, Said b. el-Âs b. Umeyye’yi tayin etmitir. Said b. el-Âs
görevinde yeni olduu ilk yllarda Kûfe halk ile çok iyi ilikiler gelitirmitir. Fakat
kaynaklarda  ifade  edildiine  göre  o,  bir  toplantsnda  Kûfe’nin  ileri  gelenlerine
“Kûfe arazisi Kurey’in bahçesidir.” söyleyince, bu söz halk ile arasnn açlmasna
sebep olmu ve daha sonra da durum düzeltme yoluna gitmemitir. Özellikle muha-
lifler tarafndan bu söz daha sonra büyük tepkilere yol açm; Hz. Osman’n ve Said
b. el-Âs’n aleyhinde propagandalara ve kkrtmalara sebep olmutur.82
Abdullah b. Sa’d’n Msr Valiliine Tayini: Hz. Osman, h. 18 ylnda Hz.
Ömer  döneminde  onun  iznini  alarak Msr’  fetheden83  ve  ardndan  da  buraya  vali
olarak göreve balayp uzun süredir burada valilik yapan Amr b. el-As’ h. 27. ylda
görevden alarak yerine halifenin sütkardei Abdullah b. Sa’d’ tayin etmiti.84
Bu olay Hz. Osman’n aleyhinde  fitne ateini bir derece daha körüklemitir.
Çünkü Amr b. el-As Msr topraklarn fethederek uzun bir süre de yönettii için M-
sr ve civarnda onun ciddi bir saygnl ve çevresi vard.85 Hal böyle iken Hz. Os-
man’n kendisini azledip yerine baka bir vali tayin etmesi, üstelik tayin ettii bu va-
linin, halifenin sütkardei olmas ve halk arasnda büyük bir tepkiye sebep olmutu.
Ayrca  tepkilere  neden  olan  dier  bir mesele  de Abdullah  b.  Sa’d’n  geçmii  idi.
Kaynaklarda anlatldna göre Abdullah b. Sa’d Medine’ye hicretten  sonra bir dö-
nem  irtidat ederek Mekke müriklerinin yanna dönmütü. Sadece dinden çkmakla
                                                
81   Ayrntl  bilgi  için  bkz:  Taberî,  a.g.e.,  s.  733;  bnü’l-Esîr,  a.g.e.,  III,  s.  105-109;  Ebû  Zeyd
Veliyyuddin  Abdurrahman  b.  Muhammed  bn  Haldun  (808/1406),  Tarihu  bn  Haldun
Kitabu’l-ber  ve Divânu’l-Mübtede  ve’l-Haber  fî Eyyâmi’l-Arab  ve’l-Acem  ve’l-Berber
ve men Asârahum min Zevi’s-Sultâni’l-Ekber,  8  c., Beyrut, Daru’l-Fikr,  2000,  II,  s.  589-
590; Adem Apak, “Hz. Osman’n Döneminde Meydana Gelen Siyasi Problemler ve Sebepleri
Üzerine Baz Deerlendirmeler”, Usûl slam Aratrmalar, No: 4, Temmuz-Aralk 2005, s.
161-162.  
82   bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 108–109; bn Haldun, a.g.e., II, s. 589.
83   Amr b. el-As’n Msr’ fethiyle ilgili ayrntl bilgi için bkz: Adem Apak, slam Siyaset Gele-
neinde Amr b. el-As, Ank., Ankara Okulu Yay., 2001, s. 84-114.
84   Belâzürî, a.g.e., VI, s. 134; Taberî, a.g.e., s. 726-727; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 88; Philip Hitti,
Siyasi ve Kültürel slam Tarihi, çev. Salih Tu, st., y.y., 1980, I, s. 243-244.
85   Apak, “Hz. Osman’n Döneminde Meydana Gelen Siyasi Problemler ve Sebepleri Üzerine Ba-
z Deerlendirmeler”, s. 162-163.
53
kalmayp,  Mekke  müriklerini  Müslümanlar  aleyhine  kkrtmaya  balamt.  Hz.
Peygamber bütün bu yaptklarn göz önünde bulundurarak Mekke’nin fethinde onu
kan helal  saylanlar  arasna dâhil  etmiti. Bu  emre  göre  görüldüü  yerde  ilk öldü-
rülmesi gerekenlerdendi. Daha sonra ise sütkardei olan Osman b. Affan araclyla
Hz. Peygamber’den af dilemiti. Hz. Peygamber ise ksa bir tereddüdün ardndan Hz.
Osman’n ricas üzerine onu affetmiti.86 te, daha sonra Hz. Osman’a kar ayakla-
nan asiler, hassaten Msrllar, bu olay göz önünde bulundurarak “geçmiinin böyle-
sine karanlklarla dolu olan, Hz. Peygamber’in bir zamanlar kann helal sayd bu
ahsn valilie getirilmesinin uygun olmadn” iddia etmekteydi. Bu mesele de fit-
neyi derinden körüklüyordu.
Abdullah  b. Amir’in  Basra Valiliine  Tayini: ehrsitânî’nin  naklettiine
göre Hz. Osman’n Müslümanlar  arasnda  tepkilere  yol  açan  dier  bir  faaliyeti  de
Basra’da valilik görevinde bulunan Ebû Musa el-E’arî’nin h. 29. ylda azledilip ye-
rine Hz. Osman’n daysnn olu olan Abdullah b. Amir’in tayin edilmesiydi.87  
Bu  tayinin  arkasnda da  bir  takm  sebepler bulunmaktayd. Zira Basra halk
vali Ebû Musa’nn idari ve siyasi icraatlarn beenmiyordu. Bu durum halkn zaman
zaman tepkilerine de sebep olmaktayd. Nitekim bir gün Basra’da zec halk ile Kürt-
lerden bazlar valiye kar isyan etmi, halkn büyük çounluu da bu isyan destek-
lemiti. Bu durumu haber alan Hz. Osman olaya müdahale etmi ve Ebû Musa’y az-
letmiti. Hatta isyanclarla Hz. Osman arasnda öyle bir diyalog geçmitir: “Hz. Os-
man  onlara  vali  olarak  kimi  istediklerini  sorunca,  onlar  Ebû Musa’y  kastederek:
‘Bizim topraklarmz yiyen bu adamdan baka kim olursa olsun kabul ediyoruz.’ ce-
vabn vermiti.” Bunun üzerine Hz. Osman Ebû Mûsa’y azledip yeeni Abdullah b.
Amir’i valilik makamna getirmiti.88
am  Valisi Muaviye  b.  Ebî  Süfyan’n  Yetkilerinin  Geniletilmesi:  Hz.
Ebû Bekir döneminde kardei Yezid’le beraber öncü kuvvet olarak h. 13 ylnda Su-
riye fetihleri için sefere gönderilmi olan Muaviye bu savalarda kardeiyle beraber
ciddi  baarlara  ve  fetihlere  imza  atmt. Gazze, Dasin, Ürdün, Hms, Dmek  ve
                                                
86   ehristânî, a.g.e., s. 37; Mustafa Fayda, “Abdullah b. Sa’d b. Ebû Serh”, DA, C. I, s. 130-131.
87   ehristânî, a.g.e., s. 37.
88   Taberî, a.g.e.,  s. 730-731;  bnü’l-Esîr, a.g.e.,  III,  s. 99; Mustafa Fayda,  “Abdullah b. Amir”,
DA, C. I, 84-85.  
54
am gibi birçok yerlerde yaplan savalarda da ciddi baarlar elde edince h. 19 y-
lnda Hz. Ömer tarafndan am’a vali olarak tayin edilmiti.89 Hz. Osman döneminde
de Muaviye’nin görevine devam etmesi ve azledilmemesi daha  sonra asiler  tarafn-
dan onun da dier atanan valiler gibi Umeyyeoullar’ndan olmasyla ilikilendirile-
rek “Muaviye b. Ebî Süfyan  zaten Umeyyeoullar’ndandr, dolaysyla halife  tara-
fndan deitirilmesine gerek duyulmamtr.” eklinde yorumlanmtr.90 Bu durum
daha sonra çkabilecek fitne hareketlerini de körüklemeye yetmitir.
Hz. Osman Muaviye’nin yetkilerini daha da artrmt. el-Cezire, Knnesrin,
Hama, Hms ve Havran  bölgeleri am bölgesine  yakn olmasna  ramen Umeyr b.
Sa’d’n valilii altndayd. Muaviye b. Ebî Süfyan’n sorumlu olduu bölgeler ise sa-
dece am ve civar idi. Umeyr b. Sa’d yann ilerlemesi ve hastalanmas sebebiyle
valilik görevinden çekilmek isteyince, Hz. Osman onu azlederek, valilii altnda bu-
lunan  tüm  bölgeleri Muaviye’nin  bölgesine  dâhil  etmitir.91 Bu  durum  onun  zaten
potansiyel olarak var olan nüfuzunu ve prestijini daha da artrmt. Hz. Osman dö-
nemindeki valilerin en baarl olan, halk üzerinde ciddi etki brakan, siyasi, askeri
hem de ekonomik anlamda büyük baarlara imza atan Muaviye b. Ebî Süfyan’d. Bu
yüzden am’da oluturduu tekilat baz tarihçiler tarafndan Emevî saltanatnn alt
yapsn oluturmak eklinde yorumlanmtr.92  
3.2. Ümeyyeoullar’na Kar Tutumu ve Ekonomik Politikalar
Hakem b. Ebi’l-As’n Sürgünün Kaldrlmas: Hakem b. Ebi’l As Hz. Os-
man’n  amcas  olup, Hz.  Peygamber  bata  olmak  üzere  birçok Müslümana  eziyet
eden  azl Mekke müriklerindendi. Bu  durum Mekke’nin  fethine  kadar  devam  et-
miti. Mekke’nin fethinde hicretin 8. ylnda olu Mervan ile birlikte Müslüman ol-
mutu.93 Rivayetlere göre mürikken Hz. Peygamber’e olan saygszln Müslüman
                                                
89   Taberî,  a.g.e.,  s.  656;  Aycan,  a.g.e.,  s.  60-65;  Apak,  “Hz.  Osman’n  Hilafeti  Döneminde
Umeyyeoullar’nn Devlet daresindeki Yeri”, s. 502-503.
90   Örnek olarak bkz: Apak, “Hz. Osman’n Hilafeti Döneminde Umeyyeoullar’nn Devlet da-
resindeki Yeri” s. 501.
91   Taberî, a.g.e., s. 675-676; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 20-21.
92   Örnek olarak bkz; Apak, “Hz. Osman’n Hilafeti Döneminde Umeyyeoullar’nn Devlet da-
resindeki Yeri”, s. 504.
93   Ayrntl  bilgi  için  bkz:  Ebû  Abdullah  Muhammed  b.  Sa'd  b.  Meni'  ez-Zühri  bn  Sa'd
(230/844),  et-Tabakâtü’l-Kübrâ,  9  c.,  Beyrut,  Dâru’s-Sadr,  1968,  V,  447; Ebu’l-Fazl
ehabeddin Ahmed  bn Hacer  el-Askalânî  (852/1449),  Fethu’l-Bârî,  thk. Muhammed  Fuad
55
olduktan  sonra  da  devam  ettirmekteydi.  Kaynaklarda  Hakem  b.  Ebi’l-As’n,
Rasûlullah biriyle konuuyorken onun arkasnda durup baz hareketlerini ve mimik-
lerini ka göz yapp burnunu oynatarak alay edercesine onu taklit ettii nakledilmek-
tedir.94 Yine bir gün Hz. Peygamber Hakem’in de aralarnda bulunduu bir toplulua
bir konudan bahsetmi, ardndan anlatt bu meseleyi bakalarna kesinlikle  söyle-
memeleri için onlar uyarmt. Fakat o, Hz. Peygamber’in sözlerini deitirip ilave-
ler ve eksiltmeler yaparak birçok kiiye aktarmt.95  
Hz. Peygamber bütün bu olumsuz durumlarn göz önünde bulundurarak, onu
Taif’e  sürmütü.96  Rasûlullah’n  vefatndan  sonra  Hz.  Ebû  Bekir  döneminde  Hz.
Osman srarla halifeye giderek amcasnn sürgün cezasnn kaldrlmasn istemi fa-
kat Hz. Ebû Bekir buna müsaade etmemiti. Hz. Ömer’in halifelik zamannda da ayn
talepte bulunmu ancak bir netice elde edememi, hatta bir rivayete göre Hz. Ömer
bu duruma kzarak Hakem’i bulunduu yerden 40 fersah daha öteye sürmütü.97  Bu
rivayetlerden  de  anlalaca  üzere  Hz.  Ebû  Bekir’le  Hz.  Ömer’in  fikri
“Rasûlullah’n  kovduu  bir  adamn  tekrar  sürgün  cezasnn  kaldrlmasnn  doru
olmayaca” yönündeydi. Fakat Hz. Osman’n fikri ise “hiçbir kii ömrünün sonuna
kadar sürgünde kalamayaca” yönündeydi.
Nitekim Hz. Osman kendi halifeliinde Hakem b. Ebi’l-Âs’n sürgün cezasn
kaldrarak onu oluyla birlikte Medine’ye çarm, kendisine de yüz bin dirhem tah-
sis etmiti.98 Ashab Hz. Osman’a bu  icraatnn  sebebini  sorunca, Ashaba: “Rasûl-ü
Ekrem onun tlakn bana va’d buyurdu fakat icrasna vakit müsait olmad.” eklinde
cevap vermiti. Bu sözüyle o Rasûlullah hayattayken ondan amcasnn geri getirilme-
                                                                                                                                         
Abdulbakî-Muhîbuddîn el-Hatîb, 13 c., Beyrut, Dâru’l-Maârif, 1988, XIII, s. 9-12; Selman Ba-
aran, “Hakem b. Ebü’l-Âs”, DA, C. XV, s. 175.
94   Ebü'l-Abbas  Takyyüddin  Ahmed  b.  Ali  b.  Abdülkadir  Makrizî  (845/1442),  en-Niza  ve’t-
Tehâsum  fî mâ beyne Benî Umeyye  ve Benî Hâim,  thk. Huseyn Mu’nis, Kahire, Daru’l-
Maârif, 1988, s. 45.
95   bn Abdülber en-Nemerî, a.g.e., III, s. 1387; Ayrca Hakem b. Ebu’l-As hakknda ayrntl bilgi
için bkz: Markizi, a.g.e. 44-46.
96   Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 163; Ebû Abdullah emseddin Muhammed b. Ahmed b. Osman
Zehebî  (748/1348),  Siyeru  A’lâmi’n-Nübelâ,  thk.  uayn  el-Arnaût,  25  c.,  Beyrut,
Müessesetü’r-Risâle, 1996, II, s. 107-108; Baaran, a.g.md., C. XV, s. 175; Atçeken, a.g.m.,
s. 317.
97   ehristânî, a.g.e., s. 37.
98   Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim bn Kuteybe (276/889), el-Maârif, thk. Servet Ukkâe,
4. Bsk., Kahire, Dâru’l-Maârif, t.y. s. 194.
56
si hususunda söz aldn kastetmekteydi.99 Fakat her ne kadar durum böyle olsa da
Hz. Osman’a kar  ayaklananlar bunu bir  sebebi olarak  saymt. Hz. Osman’n bu
faaliyeti de halk arasnda honutsuzlua ve ihtilaflara sebebiyet vermiti. Sonraki dö-
nemlerde îa tarafn da eletirilmi100 ve Osman b. Affan Allah’n emirlerine uyma-
makla suçlanmt.
Mervan b. Hakem’in Devlet Kâtipliine Tayini ve Evlendirmesi: Hz. Os-
man  amcas Hakem’in  sürgün  cezasn kaldrp onu Medine’ye  çarmasnn  ardn-
dan 20 yalarnda olan olu Mervan b. Hakem’i devlet kâtipliine tayin etmiti. Dev-
let kâtiplii, o dönemde devletin sekreterlii ve halifenin mührünün taycl gibi
önemli görevleri  ihtiva etmekteydi. Bu  tayin halkn çounu pek kzdrmt. Çünkü
Ensar ve Muhacirînden, ashabn büyüklerinden birçok güvenilir ve mühim ehas du-
ruyorken genç ve  tecrübesiz birinin babakanla denk  saylabilecek böylesine mü-
him bir göreve getirilmesi ashab tarafndan ho karlanmamt. Öte yandan Mervan
b. Hakem genç ve görevinde tecrübesiz olmasna ramen sahabeden bazlaryla tar-
tmaya girmekte ve onlar eletirmekteydi. Hatta kaynaklarda Hz. Ali ile bile sk sk
tartmaya girdii de nakledilmektedir.101
Bunun  yan  sra halife adna baz kararlar  alp yanl uygulamalara varmak-
tayd. Buna en önemli örnek Msr’a halifenin mührünü kullanarak Hz. Osman’dan
habersiz mektup yollamas meselesiydi. Kaynaklarda anlatldna göre Msr valisi-
nin yanl uygulamalarndan rahatsz olan halkn ileri gelenleri Hz. Osman’a gelip bu
durumu ikâyet etmilerdi. Hz. Osman, Hz. Ali’nin de fikrini alarak bu kiilerin ara-
snda bulunan Muhammed b. Ebû Bekir’i vali tayin ederek Msr’a yollamt. Onlar
Msr’a doru yola çktklarnda hzlca yanlarndan gelip geçen bir köle görmü ve
onun bu acelesinden üphelenmiler. Onu durdurup konuturduklarnda o Mervan b.
Hakem’in kölesi olduunu ve Msr valisine doru gitmekte olduunu itiraf etmiti.
Bunun üzerine kölenin üstünü arayan Msrllar üzerinde Mervan b. Hakem’in yazp
mühürledii  öyle bir mektup ele geçirmitiler: “Muhammed b. Ebû Bekir ve  falan
falan kiiler sana geldiklerinde onlar öldür ve bu mektubu imha et. Yeni bir emir ve-
                                                
99   Baaran, a.g.md., C. XV, s. 176.
100   erif el-Murtazâ, a.g.e., IV, s. 269-270; Ar, mamiye îas Kaynaklarna Göre lk Üç Hali-
fe Dönemi, s. 452-453.
101   Ayrntl bilgi için bkz: Zehebî, Siyeru A’lâm, III, s. 477; Atçeken, a.g.m., s. 321-323; rfan
Aycan, “Mervân I”, DA, C. XXIX, s. 225-226.
57
rinceye  kadar  ilerine  devam  et.  Seni  ikâyet  için  bana  gelenleri  hapset.” Bu  olay
bütün Medine’de yaylnca artk Mervan’n halifeden habersiz halife adna yapmaya
çalt bu uygulama ortaya çkm oldu. Bu ve bu gibi dier baz olaylar muhalifle-
rin Hz. Osman’a kar eletiriye sevk etmeye yetmiti.102
ehristânî’nin naklettiine göre Hz. Osman bu tayinin ardndan kzn Mervan
b. Hakem’le evlendirmiti.103 Mervan b. Hakem, yukarda bahsettiimiz gibi babas-
nn Rasûlullah’a kar olan tutumuyla, kendisinin tecrübesizliiyle, baz yanl uygu-
lamalaryla  ve  baz  sahabilerle  giritii  tartmalarla  zaten  halkn  gözünden  iyice
dümütü. Halifenin böyle birine kzn vermesi elbette baz  tartmalar da berabe-
rinde getirmi ve nifak hareketlerine neden olmutu.
Halifenin Baz Akrabalarna hsanlar: Hz. Osman’n tenkit edilen ve ihti-
laflara sebebiyet veren icraatlarndan biri de devlet hazinesinden kendi akrabalarna
baz tahsisatlarda bulunmasdr. Bu tahsisat hakknda en çok eletirilere maruz kalan
hareket ise  frikiyye ganimetleri ile ilgiliydi. Fakat bu hususla alakal nakledilen ri-
vayetler  tetkik  edildiinde  tarihçiler  arasnda  görü  birlii  olmad  görülecektir.
Kaynaklarda ifade edildiine göre Hz. Osman Abdullah b. Sa’d b. Ebî Serh’i Afrika
seferlerine gönderirken, savatan galip ayrlmas halinde kendisine ganimetlerin be-
te  birinin  bete  birini,  yani  yüzde  dördünü  vereceini  vaat  etmitir. Bunun  üzerine
Abdullah  b.  Sa’d Afrika  gazvesinde  galip  gelince  ele  geçirdii  ganimetlerin  bete
dördünü askerlere datm, geri kalan bete birlik payn bete birini kendi alp, dör-
dünü Hz. Osman’a vermitir. Baz rivayetlere göre Hz. Osman kendine ait olan ksm
be yüz dinar karlnda Mervan b. Hakem’e satmtr. Fakat bnü’l-Esîr’in rivaye-
tine göre Abdullah b. Sa’d önderliinde yaplan ilk gazvelerden Abdullah b. Sa’d’a;
Mervan b. Hakem komutalnda yaplan ikinci gazvelerden de Mervan b. Hakem’e
pay  verilmitir.104 ehtristânî  ise Hz. Osman’n  iki  yüz  bin  dirhem  deerinde  olan
frikiyye ganimetlerini Mervan b. Hakem’e teslim ettiini nakletmekte ve bu durumu
                                                
102   Belâzürî, a.g.e., V, s. 66-67; Atçeken, a.g.m., s. 330-331; Aycan, a.g.md.,, C. XXIX, s. 226.
103   ehristânî, a.g.e., s. 37.
104   bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 92-93; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 249.  
58
Hz. Osman  döneminde mezheplemeye  etki  eden  ihtilaflarn  arasnda  zikretmekte-
dir.105
Öte yandan dier bir tahsisat da Fedek arazisi ile ilgili olmutur. Fedek arazi-
sinin Hz. Peygamber zamanndan Hz. Ömer zamanna kadar durumunu yukarda Hz.
Ömer zamannda Hz. Ali ile Hz. Abbas arasndaki anlamazlktan dolay Hz. Ömer
bu araziyi Fatma’nn mirasçs olan bu iki sahabeye temlik edememiti. Hz. Osman
döneminde ise bn Kuteybe, el-Ma’ârif adl eserinde, Hz. Osman’n Fedek arazisini
Mervan b. Hakem’e ikta olarak verdiini rivayet etmektedir.106
Yine bn Kuteybe’nin naklettii bir rivayete göre Hz. Osman, Mervan’n ba-
bas Hakem b. Ebi’l-As’n sürgün cezasn kaldrp onu Medine’ye çardnda ken-
disine yüz bin dirhem para vermitir.107 Medine Çars’nn gelirlerini de Hakem’in
dier olu Haris’e vermitir.  Bunlarn yan sra Hz. Osman, damad olan Abdullah b.
Halid’e de dört yüz bin dirhem  tahsis etmitir.108 Hz. Osman’a bu  tahsisatlar  sorul-
duunda o öyle cevap verdii nakledilir:
“Benim aile ve akrabam sevdiimi onlara mallar verdiimi söylüyorlar. Ben bü-
tün Müslümanlarla birlikte onlarn hukukunu gözetiyorum. Ben onlara ne veri-
yorsam kendi malmdan veriyorum. Ben Müslümanlarn maln ne kendim  için
helal sayyorum ne de bir bakalar için. Ben bundan önce, Rasûlullah zamann-
da, Hz. Ebû Bekir’in, Hz. Ömer’in zamanlarnda da kendi malmdan büyük mik-
tarda hediyeler veriyordum. Mülhidler ne derse desinler. Beytülmale gelen mal
sadece bete birdir. Bunlar hiçbir zaman kendim için helal görmedim. Allah’n
malndan bir kuru veya daha fazlasna iltifat etmedim.”109
Hz. Osman her ne kadar durumu izah etse de, bu tahsisatlar dedikodu olarak
abartlarak halk arasnda yaylmtr. Onun bu sla-i rahim düüncesi akrabalar tara-
fndan suiistimal edilmitir. Hassaten akrabalarna yapt bu tahsisatlar muhalif ke-
sim tarafndan iddetle eletirilmi ve halkn halifeye olan güveni sarslmt.
Maa Dalmdaki Dengesizlikler ve Araziler: Hz. Ebû Bekir kendi halife-
liinde bütün maalar ve arazilerin dalmn eitçe paylatrmt. Maa ve mal da-
                                                
105   ehristânî, a.g.e., s. 37; Bu hususla alakal nakledilen rivayetleri incelemek için bkz: Belâzürî,
a.g.e., VI, s. 133; Atçeken, a.g.m., s. 324-327.
106   bn Kuteybe, el-Maârif, s. 195.
107   bn Kuteybe, el-Maârif, s. 194.
108   bn Kuteybe, el-Maârif, s. 195; Ya’kûbî, a.g.e., II, s. 168; bn ebbe, a.g.e., III, s. 1091.
109   Taberî, a.g.e.,  s. 762; Atçeken, a.g.m.,  s. 326–327. Ayrca bu hususta ayrntl bilgi  için bkz:
Taberî, a.g.e., s. 759-768.
59
tmnda eitlik ilkesine göre hareket etmiti. Fakat Hz. Ömer, kendi devrinde, maa
ve mülk  dalmn  bir meclis  oluturarak  ‘Hz.  Peygamber’e  yaknlk’  ve  ‘slam’a
girmede öncelik’ gibi esaslar dikkate alarak oluturmutu. Hz. Ömer’in bu uygula-
mas  toplumun belli bir kesiminin,  yani  sadece Kurey’in  ileri gelenlerinin  zengin-
lemesine neden olmutu.110 Örnein; kaynaklarda ifade edildiine göre, ilk Müslü-
manlardan olan Zübeyr b. Avvâm’n vefat ettii zaman, Medine’de 11, Basra’da 2,
Kûfe ve Msr’da birer evi bulunmaktayd.111 Halk, bu durumda, onun ahsi gayretle-
rinin yan sra devletten ald maan da etkisi olduunu düünmekteydi.112
Hz. Osman maa dalmndaki bu politikay devam  ettirmi,  ayn  zamanda
da fey arazileri, ganimet ve ikta sisteminde baz deiiklikler yapmt. Onu yapt
bu deiiklikler, Hz. Ömer’den kalma politikayla birleince, bu durum zenginler ile
fakirler arasnda maddi anlamda büyük dengesizlikler oluturmutu. Bu durum  top-
lumda gelirlerin ve arazilerin adil datlmad kanaatini yerletirmi ve halifeyi tar-
tmalarn oda haline getirmiti.113
Öte yandan, Hz. Osman baz meralarda halkn hayvanlarn otlatmasna  izin
vermemi ve bu alanlarn kullanmn halka kapatmt. Kaynaklarda  rivayet edildi-
ine göre bu icraatnn nedeni zekât develerinin otlatlmas idi. Fakat halk, Hz. Os-
man’n kendi develerini otlatmak için böyle bir uygulamaya gittiini iddia ediyordu.
Hz.  Osman  bu  durumdan  ötürü  de  ciddi  eletirilere  maruz  kalmt.114  Oysa  Hz.
Ömer de Hz. Osman da kendi devirlerinde baz meralarn kullanmn yasaklamalar-
na ramen halk sesini çkarmamt. Dorusu Hz. Osman’n yumuak yüzlülüü gi-
rimi olduu bir takm icraatlarn dorudan eletirilmesine neden olmaktayd.115  
                                                
110   Muhammed Abid Cabiri, slamda Siyasal Akl, trc. Vecdi Akyüz,  st., Kitabevi Yay., 1997, s.
317, 357-359. Ayrca  bu  konuda  ayrntl  bilgi  için  bkz: Demirci,  a.g.m.,  s.  164-165;  smail
Yiit,  “Osman”, DA,  C. XXXIII,  s.  440  v.d.; Halis Demir,  “Meruiyet Açsndan Hz. Os-
man’n Öldürülmesinin ncelenmesi”, KSÜFD, C. VI, No: 11, 2008, s. 90-92; Sarck, a.g.e.,
s. 216-217.
111   Ayrntl bilgi içib bkz: bn Sa’d, a.g.e., III, s. 108.
112   Ayrntl bilgi için bkz: Cabiri, a.g.e., s. 357 v.d.
113   Câbirî, a.g.e., s. 357-359; Demirci, a.g.m., s. 165-166.
114   Selim Nu’aymî, “Haricilerin Douu” çev. Harun Yldz, OMÜFD, No: 10, Samsun, 1998, s.
515-516.
115   Ayrntl  bilgi  için  bkz:  Ebû  Bekr Muhammed  b.  et-Tayyib  el-Bâkllânî  (403/1013) Kitâbu
Temhîdi’l-Evâil ve Telhîsi’d-Delâil, thk. mâduddin Ahmed Haydar, 3. Bsk., Beyrut, 1993, s.
534; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 282-283.
60
Yönetimde  stiare Meclisinin Umeyyeoullar’ndan Olumas: Hz. Pey-
gamber hayattayken de Hz. Ebû Bekir ve Hz. Osman dönemlerinde de halkn  ileri
gelenlerinden  ve  önde  gelen Müslümanlardan  oluan  bir meclis  vard. Yönetimde,
siyasi, ekonomik veya toplumsal mevzularda bu meclis toplanp bir karar alr ve isti-
are neticesinde alnan karara herkes muvafk kalarak ileri yürütürlerdi.116 Bu konu-
da  birçok misal  zikredilebilir. En  önemli  örnek Hz. Osman’n  intihab  ile  ilgilidir.
Hz.  Osman’n  halifelik  makamna  seçilmesinde  Hz.  Ömer’in  oluturduu  ûra  bu
konuda en güzel örnei tekil etmektedir. Fakat Hz. Osman döneminde bu uygulama
devam etmesi halk tatmin etmemitir. Çünkü Hz. Osman’n istiare meclisi çoun-
lukla Umeyyeoullar’ndan olumaktayd. Kaynaklarn naklettiine göre bu mecliste
Abdullah b. Sa’d, Muaviye b. Ebî Süfyan, Abdullah b. Amir ve Said b. el-As bulun-
maktayd. Halifenin istiare meclisini kendi akrabalarndan oluturmas belki de ken-
di akrabalarna daha çok güvenmesiyle  izah edilebilir  fakat halk bu durumu önceki
halifelerin  uygulamalaryla  karlatrnca  halifeye  olan  güvenleri  sarslm  ve  ona
olan desteklerine son vermiti.117  
3.3. Sahabe ile ilgili Tutum ve Davranlar
Ebû Zer el-Gfârî’nin Rebeze’ye Sürgünü: Asl ad Cündeb b. Cüdâne olan
Ebû  Zer  el-Gfârî  ilk  Müslüman  sahabeden  biriydi.  Müslüman  olduktan  sonra
Rasûlullah Medine’ye  hicret  edinceye  kadar  kendi  köyüne  giderek  orada  yaam,
hicretten sonra Hendek Gazvesi’nin akabinde o da Medine’ye tanmt. lk Müslü-
manlardan olduundan, açlk, ktlk ve müriklerin basks gibi birçok eza ve cefalara
katlanm buna ramen Müslümanlarn yanndan ayrlmamt.118  
Kaynaklarda zikredildiine göre  sade ve münzevi bir hayat  tarzn benimse-
yen bir kiilie sahip olduundan fetihlerle beraber zenginleen ve modernleen ha-
yat  tarzn  sevmemekte ve bata halife ve valileri olmak üzere bütün Müslümanlar
eletirmekteydi. Örnein;  nakledilen  bir  rivayete  göre Muaviye,  el-Hadrâ Saray’n
ina ettirdiinde ona: “Eer bunu Müslümanlarn hazinesinden yaptrdysan sen ha-
                                                
116   Demir, a.g.m., s. 93.
117   bn ebbe, a.g.e., III, s. 1095; Demir, a.g.m., s. 93-94.
118   Ayrntl  bilgi  için  bkz:  bn  Kesîr,  a.g.e.,  VII,  s.  271-272;  Abdullah  Aydnl,  “Ebû  Zer  el-
Gfârî”, DA, C. X, s. 267-269; srafil Balc, “Bir Yalnz Sahabi Ebû Zer el-Gfârî”, OMÜFD,
No: 10, Samsun, 1998, s. 351-357.
61
inlerdensin, eer kendi malndan istifade ederek yaptrdysan sen muhakkak ki müs-
riflerdensin.”119 demiti.  Bir Müslümann bir günlük yiyeceinin dnda hiçbir ma-
lnn ve yiyeceinin olmamas gerektiini, kesinlikle mal biriktirmeyip Allah yolun-
daki kimselere ve hak  sahiplerine verilmesi gerektiini düünüyordu. “Altn ve gü-
müü yp da Allah yolunda sarf etmeyenlere ac bir azab müjdele.”120 ayetinin za-
hirine göre hüküm verirdi. Hatta kaynaklar onun Dmek sokaklarnda ve çarlarnda
dolarken insanlara: “Ey zenginler, ey günahkâr fakirler" O altn ve gümüü birikti-
rip  de  Allah  yolunda  harcamayanlarn  cehennem  ateinde  yanp  kavrulacaklarna
dair haberler vardr. Onlarn yüzleri önleri ve arkalar bu ateten demirlerle dala-
nacaklardr.” diye  seslendiini ve bu  sebeple çar esnafnn durumu  sk  sk valiye
ikâyet  ettiini nakletmektedir.121 Hicretin 30.  senesinde, Muaviye  artk bu durum-
dan iyice sklp Hz. Osman’a durumu mektupla bildirmi, Hz. Osman da Ebû Zer el-
Gfârî’yi yanna çarm ve onunla görümü ardndan ise ehristânî’nin nakline gö-
re onu Rebeze’ye sürgüne göndermitir.122 Fakat Bakllânî, bnü’l-Esîr ve bn Kesîr
gibi baz büyük tarihçiler onun kendi istei üzere Rebeze’ye gittiini nakletmektedir-
ler. Hatta bnü’l-Esîr Hz. Osman’n ona birkaç deve, hizmetçi ve günlük ihtiyaçlarn
karlayabilecek  kadar  para  verdiini  nakletmektedir.123 Ebû Zer’in Rebeze’ye  yer-
lemesinin sürgün olup olmad hususunda tarihçiler arasnda görüldüü gibi ihtilaf
vardr.
Sahabeden bazlarnn Tedip için Cezalandrlmas: slam devletinde hali-
fenin baz suçlar ileyenlere; haddi atklar için, onlar arlktan alkoymak ve te-
dip etmek amacyla ceza verme yetkisinin olduu nakledilmektedir.124 Nitekim Hz.
Osman, kendine kar gelen, kendine iftira atan baz kiileri tedip amaçl cezalandr-
dna dair rivayetler kaynaklarda bulunmaktadr.  
                                                
119   Ebu  Bekr  Ahmed  b. Muhammed  b.  shak  el-Hemedânî  bnu’l-Fâkih  (289/902), Muhtasar
Kitabu’l-Buldan, thk. M. J. de Goeje, Leiden, 1885, I, s. 156; Aycan, a.g.e., s. 76.
120   Tevbe Suresi 9/34.
121   bn Kesîr, a.g.e. VII, s. 256-257; Adnan Demircan, “Üçüncü Halife Osman’a Yöneltilen Eleti-
rilere Bakllânî’nin Cevaplar”,  slam-Sanat-Tarih-Edebiyat ve Musiki Dergisi, C.  IV, No:
8, 2006, s. 13-14. Ayrca benzer rivayetler için bkz: Buhârî, Zekât 4.
122   ehristânî, a.g.e., s. 37.
123   Ayrntl  bilgi  için  bkz: Bakllânî,  a.g.e.,  s.  530-543; bnü’l-Esîr,  a.g.e.,  III,  s.  113-116;  bn
Kesîr, a.g.e., VII, s. 256-257; Adnan Demircan, “Üçüncü Halife Osman’a Yöneltilen Eletirile-
re Bakllânî’nin Cevaplar”, s. 13-14; Cevdet Paa, a.g.e., II, s. 297-299.
124   Demircan, “Üçüncü Halife Osman’a Yöneltilen Eletirilere Bakllânî’nin Cevaplar”, s. 11.
62
Bakllânî’nin naklettii bir rivayete göre Ammar b. Yâsir, halifeyi saygszca
eletiren muhaliflerden, halifeden ikâyetçi olduklar hususlarn kendisine yazl hal-
de vermelerini talep etmi ve bunu halifeye ulatracan söylemitir. Bunun üzerine
muhalifler, ikâyetçi olduklar hususlar yazarak Ammar b. Yâsir’e teslim etmi, o da
bu mektubu alarak halifeye getirmi ve onunla bu hususta konumaya balamt. Fa-
kat Ammar b. Yasir halkn rahatsz olduklar hususlar Hz. Osman’a anlatrken say-
gszca  bir  üslup  kullanmas  ve  halifeye  kar  iftiralarda  bulunmas  halifeyi  kzdr-
mt. Bunun üzerine Hz. Osman onu tedip için iddetli bir ekilde dövdürmütü.125
bn Kesir’de nakledilen baka bir rivayete göre ise Ammar b. Yâsir, Abbas b. Utbe b.
Ebî Leheb’e aralarnda çkan tartma sonucu küfredince Abbas b. Utbe durumu hali-
feye  ikâyet etmi, halife de  ikisini de cezalandrmt. Hatta Ammar’n bu  sebeple
Hz.  Osman’a  kzgn  olduu  ve  halk  ona  kar  ayaklandrmaya  davet  ettiini  bn
Kesîr el-Bidâye’sinde kaydetmektedir.126
Bakllânî’de  nakledilen  bir  baka  rivayete  göre  ise  Hz.  Osman  Kur’an-
Kerîm’in Kurey kraati üzere olan  istinsah  etmi, bunun haricinde var olan bütün
farkl kraatli Mushaflar toplatmak için bir karar alm ve halktan bütün Mushaflar
toplatmtr. Fakat Ebû Zer’in sürgününden dolay halifeye zaten krgn olan Abdul-
lah b. Mes’ud127, kendine ait olan Mushaf vermemek için diretmi ve hatta halifenin
bu  faaliyetine  de  engel  olmak  istemiti.  Bu  husustaki  anlamazlk  büyüyünce Hz.
Osman  onu  tedip  etmek  ve  bu  ekilde  davranmaktan  alkoymak  için  dövdürmü-
tür.128 Ayrca baz kaynaklarda Ebû Zer ve Muhammed b. Ebû Bekir’in de halife ta-
rafndan cezalandrldna dair rivayetler yer almaktadr.129  
Bata Hz. Aie olmak üzere Ashabdan bazlar da buna kar gelmi ve Hz.
Osman’ suçlamlardr.130 Bu rivayetlerin hepsi, tarihsel balamndan koparlmadan,
o dönemin artlar içerisinde deerlendirildiinde Hz. Osman aleyhinde ayaklananla-
                                                
125   Ayrntl bilgi için bkz: Bakllânî, a.g.e., s. 530-531.
126   bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 282.
127   smail Cerraholu, “Abdullah b. Mes’ûd”, DA, C. I, s. 115.
128   Ayrntl bilgi için bkz: Bakllânî, a.g.e., s. 531-532; Demircan, “Üçüncü Halife Osman’a Yö-
neltilen Eletirilere Bakllânî’nin Cevaplar”, s. 12.
129   Belâzürî, a.g.e., VI, s. 134-135.
130   Bakllânî, a.g.e., s. 539.
63
rn bu vakay da ayaklanma sebepleri arasnda saymalarnn gayet doal olduu görü-
lecektir.
3.4. Halifenin Dini Hususlarla ilgili Baz Uygulamalar
Kur’an- Kerim’in stinsah Edilmesi: Bilindii üzere Hz. Osman halifelii
süresince yapm olduu hizmetlerin en büyüü Kur’an- Kerim’i istinsah etmesidir.
Kaynaklarda nakledildiine göre hicretin 30. ylnda Huzeyfe b. el-Yemân, Abdullah
b. Rebîa’ya yardm etmek üzere Ermenistan ve Azerbaycan’n fethi için sefere gön-
derilmiti.  Sefer  esnasnda  Huzeyfe  orduda  Suriyeli  ve  Irakl  askerlerin  Kur’an’
farkl kraatlerle okuduklarna, hatta bu farkllklardan dolay kendi aralarnda ihtilafa
dütüklerine  ve  birbirlerinin  kraatlerini  inkâr  ettiklerine  ahit  olmutu.  amllar
Ubey b. Ka’b’n kraatini,  Irakllar  ise  bn Mes’ûd’un kraatini okumaktayd. Sefer
dönüünde Huzeyfe durumu halifeye bildirmiti. Halife kraatlere yönelik bu farkl-
lklarn  korkutulacak  bir  noktaya  geldiini  anlaynca, Hz. Ömer’in  kz Hafsa’dan
Kurey Kraati  üzere  yazlan  bir  nüsha  alm,  Zeyd  b.  Sâbit, Abdullah  b.  Zübeyr,
Saîd b. el-As ve Abdurrahman b. Hâris b. Hiâm’ yanna çararak onlara bu nüsha-
y çoaltmalarn emretmiti. Böylece Halife, Kur’an- Kerim’i Kurey kraati üzeri-
ne çoaltarak idari merkezlere birer nüsha göndertmi ve istinsah edilen bu nüshann
haricindeki dier farkl nüshalarn hepsinin, toplanp yaklmasn emretmiti.131  
stinsah  edilen Mushaf’n  haricindeki  farkl Mushaflarn  toplatlmas  husu-
sunda Abdullah bn Mes’ud ile halife arasnda vuku bulan anlamazlkla ilgi nakledi-
len rivayeti yukarda ayrntl bir ekilde ifade etmitik. te bu olay neticesinde ehl-i
Irak’tan bazlar Abdullah  bn Mes’ud’un  yannda  yer  alarak, Mushaflarn vermek
istememi ve halifeyi eletirmeye balamt. Bu durum  ise kendi kraatlerinden ol-
mad için amllarn kraatini tekfir edebilecek kadar ileri giden baz Irakllarn Hz.
Osman’a kar cephe almasna neden olmutur.132
                                                
131   Ayrntl  bilgi  için  bkz:  Buhârî,  Fedâilu’l-Kur’an,  3; Ya’kûbî,  a.g.e.,  II,  s.  170;  bnü’l-Esîr,
a.g.e., III, s. 111-112; Cevdet Paa, a.g.e., II, s. 290-295; Rahim Tural, “Kur’an’n Cem’i ve
stinsahnda Üç Önemli Nokta”, Diyanet Degisi, C. 26, No: 1, Ocak-ubat-Mart 1990, s. 95-
100.
132   Ayrntl bilgi için bkz: Bâkllânî, a.g.e., s. 530-531; Demircan, “Üçüncü Halife Osman’a Yö-
neltilen Eletirilere Bakllânî’nin Cevaplar”, s. 12-13.
64
Baz çtihatlar: Hz. Osman’n eletirilen icraatlarnn bazlar da dini mev-
zularla ilgiliydi. Kaynaklarda anlatldna göre bunlardan biri Hz. Osman’n, Hac s-
rasnda Mina’da namaz seferi olduu halde ksa deil de mukîmmi gibi tam klmas
mevzusuydu. Hz. Osman bu eletirilere cevaben: “Hz. Peygamber de seferde nama-
zn bazen tam klar, bazen de ksaltrd. Hem ailem Mekke’de bulunduu için seferî
deildim.” demiti. Fakat baz Müslümanlar onu, Hz. Peygamber’in sünnetine ve Al-
lah’n seferîlikle ilgili hükmüne muhalif davrandn iddia etmeye balamt. 133
Öte yandan Hz. Osman hutbe verirken Hz. Peygamber’in kulland basama-
n üstüne çktna dair baz rivayetler kaynaklarda yer almaktadr. Bu husus da tar-
tma konusu olmu ve Hz. Osman bu  faaliyetinden dolay  ciddi  eletirilere maruz
kalmtr.134 Bâkllânî bu durumu eletirip, bu rivayetin sahih olamayacan, olsa da
kasten yaplm olamayacan söylemektedir. Hz. Osman’n deil Hz. Peygamber’e
kar büyüklenmek, Hz. Ömer ve Hz. Ebû Bekir’in karsna bile çkamayacak kadar
saygl olduunu zikretmektedir.135
3.5. Abdullah b. Sebe’nin Faaliyetleri ve Müslümanlarn Ayrmasna
Etkisi
Abdullah b. Sebe, Sanal bir Yahudi olup, Hz. Osman döneminde slamiyet’i
kabul etmi bir kiiydi. Ancak bir müddet  sonra halk arasnda belde belde gezerek,
Müslümanlarn akidesini bozmak için birtakm gayr-i slami fikirler yaymaya bala-
d; Hicaz, Basra, Msr, Dmek ve Kûfe gibi ehirleri gezerek buralarda insanlar
halifeye ve devlete kar  ayaklandrmaya  çalt ve muhaliflerle görüüp mektup-
lat nakledilmektedir.136 bnü’l-Esîr’in naklettii bir  rivayete göre o, muhaliflere:
“Bu konuda bakaldrmanz lazm. Kalkn, bu ie giriin ve emirlerinize bunlar bil-
dirip onlar bu  konuda knayn. Kötülükten  sakndrmay bu  konuya hasrederek  in-
                                                
133   Bâkllânî, a.g.e., s. 536-537; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 103-104.
134   Ya’kûbî, a.g.e., II, s. 162-163.
135   Bu husustla ilgili tartmalar için bkz: Bâkllânî, a.g.e., s. 541.
136   bnü’l-Esîr,  a.g.e.,  III,  s.  154-155;  Cevdet  Paa,  a.g.e.,,  II,  s.  299  v.d.;  Ethem  Ruhi  Flal,
“Abdullah b. Sebe”, DA, C. I, s. 133; Kutluay, a.g.e., s. 34-37. Baz modern dönem aratrma-
clar,  bn Sebe’yi bir vehim  olarak  saymaktadrlar. Örnek olarak bkz: Taha Hüseyin,  “Fitne
Döneminde bn Sebe’nin Rolü Hakknda Bir Deerlendirme”, trc. Adem Apak, Uluda Üni-
versitesi  lahiyat Fakültesi Dergisi, C. VI, No: 6, 1994,  s. 421-424; Sddk Korkmaz,  “bn
Sebe Rivayetinin Tarih ve Makâlât Türü Eserlere Yansmas”, Dinî Aratrmalar Dergisi, C.
X, No: 29, Eylül-Aralk 2007, s. 130-131.
65
sanlar doru yola iletmeniz mümkün olur.” söyleyerek muhalifleri halifeye kar is-
yana çarmaktayd.137
Zaten halifenin yukarda saydmz bütün uygulamalar nifak ortamn hazr-
lam, halkn halifeye güveni ve destei azalm, ihtilaflar giderek büyümeye bala-
mt. Böyle bir ortamda Abdullah bn Sebe’nin nifak çalmalar adeta fitne ateini
körüklemitir.  bn  Sebe’nin  bu  çalmalarnn  da  tesiriyle  halifeyi  eletirenlerin  ve
ona  kar  ayaklananlarn  says  gittikçe  çoalmt.138  Hatta  Muhammed
Hamidullah’a göre bn Sebe’nin uzun zamandan beri planlayp üzerinde düündüü
bu komplo Hz. Osman’n ehit edilmesiyle tamamlanm ve amacna ulamtr.139  
Müslümanlarn siyasî ve dinî olarak partilemesinde, Hurkus b. Züheyr, Zu’l-
Huveysra et-Temîmî ve  bn Sebe gibi münafklarn büyük bir rol oynad muhak-
kaktr. Özellikle Hariciliin douunda etkili olan en önemli münafk simalardan biri
Abdullah bn Sebe’dir.140 Nitekim Hz. Ali ile Hz. Âie Cemel sava balamadan ba-
r  yaplmas muhtemel  iken, Abdullah  bn  Sebe’nin  birtakm Haricî  zihniyetlileri
yanna toplayp gizli bir toplant düzenleyerek “Bu sulh gerçekleirse bizim sonumuz
olur. Osman’n kanna karlk bizim de kanmz isteyeceklerdir.” dedii ve iki taraf
birbirine düürdüü slam Tarihi klasiklerinde kaytldr.141 Öte yandan bn Sebe’nin
bu sözü, aslnda Hz. Osman’ öldürenlerin ve öldürenleri destekleyip onlara yardm
edenlerden biri olduunu da ortaya koymaktadr. Aslnda bn Sebe kadar önemli ol-
masa da Hurkus b. Züheyr de Hariciliin douunda etkili bir ahstr. Kaynaklarda
ifade edildiine göre Hurkus, Hz. Osman’ öldürmek için huruç edip Basra’dan ge-
lenlerin reisi konumundayd. Modern dönem aratrmaclarndan Mehmet Kubat bir
makalesinde bu durumu öyle aktarmaktadr:
“Hakemlerin  kararlar  ilan  edildikten  sonra  Hz.  Ali’nin  ordusundan  ayrlan
Hâricîler, Hurkus’u kendilerine namazlarnda imâmlk yapmas için seçmilerdir.
Münâfk  olduu  hususunda  kaynaklarn  ittifak  ettii  Hurkus’u,  Nehrevân’da
Hâricîler  tarafndan  emîr  (bakan)  tayin  edilen  iki  kiiden  biri  olarak  görüyo-
ruz.142 Demek  oluyor  ki münâfklyla  ünlenen  bu  ahs,  sonradan Hâricîlerin
                                                
137   bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 154.
138   Sabri  Hizmetli,  “Tarihi  Rivayetlere  Göre  Hz.  Osman’n  Öldürülmesi”,  AÜFD,  C.  XXVII,
Ank., 1985, s. 174.
139   Muhammed Hamidullah, lk slam Devleti, st., Beyan Yay., 1992, s. 66.
140   Kubat, a.g.m., s. 116.
141   Taberî, a.g.e., s. 816-817; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 236.
142   Demircan, Haricilerin Siyasi Faaliyetleri, s. 106.
66
önderi olmutur. Hurkus, hakem olay esnasnda yannda baka Hâricîler de ol-
duu halde Hz. Ali’ye gelerek, “Hüküm ancak Allah’ndr” demi; Hz. Ali de,
“evet, dorudur; hüküm ancak Allah’ndr” deyince o, “hatandan dolay  tövbe
et, davana geri dön  (hakemi  kabul  etme), bizimle beraber  ol, Rabbimize  kavu-
uncaya kadar dümanla savaalm” demitir. Bunun üzerine Hz. Ali, “benim de
önceleri sizden istediim buydu; fakat siz bana âsi oldunuz, bana kar çkan siz-
lerdiniz” buyurmutur. Hz. Ali’nin Hurkus’a söylediklerinden, onu hakeme zor-
layanlarn Hâricîler olduu  ve daha  sonra hakeme bavurduu bahanesiyle ona
isyan  edenlerin  de  yine  Hâricîler  olduu  açkça  belli  olmaktadr. …O,  dier
münâfklarla beraber Müslümanlar arasnda fitne yayarak, Hâricî grubunun Müs-
lüman ordusundan  ayrlmasnda ve  sonuçta Nehrevân’da Hz. Ali’nin ordusuyla
savamalarnda belirleyici bir rol oynamtr.”143
3.6. Hz. Osman Dönemi htilaflarn Frkalamalardaki Rolü
Yukarda naklettiimiz  ihtilaflar neticesinde halkn üç ksma ayrldn zik-
retmemizde fayda vardr. Bunlardan birincisi Umeyyeoullar ile Hz. Osman’ faali-
yetlerinde hakl gören taraftr. kincisi ise onun fiillerini eletirip siyasî idareye kar
huruç eden Harici zihniyetli kiilerdir. Üçüncü grup ise tarafsz olup bu siyasi ortam-
da görü beyan etmeyenlerdir.  
Hz. Osman’n  vali  atamalarnda  hep Umeyyeoullar’n  ön  planda  tutmas,
Hz.  Osman’n  akrabalarna  kar  olan  tutumu,  onlara  çeitli  hibelerde  bulunmas,
Umeyyeoullar’ndan bazlarnn da bu durumu istismar etmesi gibi yukarda zikret-
tiimiz  bütün  ihtilaflar,  halifeye  kar  huruç  eden  ve  halifelikten  çekilmedii  için
onun kann helal  sayan Haricî zihniyetinin ortaya çkmasnda etkin  rol oynamtr.
Hz. Osman’n mezkûr faaliyetleri, sonraki yllarda Hz. Osman’a kar huruç eden ha-
ricilerin, siyasî idareye kar gelmelerini meru bir zemine oturtmak için birer sebep
olarak görmütür. Ayrca Hz. Osman’n bu politikalar, sonraki dönemlerde Haricile-
rin Hz. Osman’ ve ondan taraf olanlar tekfir etmek, zalim kiinin mâmetini kabul
etmemek ve böyle imamlara isyan etmenin vacip saymak gibi kelâmî görülerinin144
ekillenmesinde büyük önem arz etmektedir.
Öte yandan Hz. Osman’n bu politikalar îa’nn bölünmesinde etkin bir  rol
oynamasa da, sonraki dönemlerde yaayan baz iî müellifler Hz. Osman’n baz ic-
raatlarn  eletirmitirler. Örnein Hicrî  7.  asrda  yaam  olan  iî müellif  bn Ebî
                                                
143   Kubat, a.g.m., s. 139-140.
144   Hariciliin  Kelâmi  görüleri  hakknda  ayrntl  bilgi  için  bkz:  Cihat  Kutluay,  “Haricilikte
Hurûç, Ku’ûd  ve Hicret”,  (Yaynlanmam Yüksek Lisans Tezi), Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çanakkale, 2007, s. 10-13.
67
Hadîd, Hz. Osman’n vali tayin politikasn eletirerek, atad valiler hakknda “fsk
ve fesatlar açkça bilinen, liyakatsiz, cahil ve güvenilmez” kii olduklarn, onun dinî
hassasiyetlerde  dikkatli  davranmadn  öne  sürmektedir.145  Yine  Ebû  Zer  el-
Gfârî’nin Rebeze’ye  sürgünü  ile  ilgili  îa Hz. Osman’  eletirmektedir. Günümüz
aratrmaclarndan M. Salih Ar bu hususu öyle dile getirmektedir:
“Hz. Osman ile Ebû Zer arasnda sert tartmalarn olduuna dair rivayetler nak-
leden iî müellifler, bu  tartmalarn neticesinde Hz. Osman’n, halkn Ebû Zer
ile konumasn yasakladn; Hz. Ali’nin ise Ebû Zer’i savunduunu ve bu ko-
nuda Hz. Osman ile tarttn belirtmektedirler. Neticede Hz. Osman Ebû Zerr’i
Rebeze’ye sürgün ettiini ve vefat edinceye dek orada kaldn kaydetmektedir-
ler.”146
3.7. Hz. Osman’n ehit Edilmesi ve Mürcie’nin Douu
3.7.1. Hz. Osman’n ehit Edilmesi
Bata  halifenin  yukarda  bahsettiimiz  bütün  icraatlar  olmak  üzere Müslü-
manlar arasna nifak sokmak isteyen bn Sebe ve onun gibilerin hummal çalmala-
ryla, h. 35’te, Msr’dan ilk ayaklanma haberleri gelmeye balamt. Özde halifeye
kar olan ayaklanmalar ve protestolar zahiren Msr valisi Abdullah b. Sa’d b. Ebû
Serh’e kar olmutu. Daha sonra alt yüz kiilik bir grup oluturularak halifeyi açk-
ça protesto etmek için Medine’ye yola çklmt. Duruma müdahale etmesi için Hz.
Ali ile birlikte Sa’d b. Ebî Vakkas bu alt yüz kiilik asi grubuyla görüüp onlarn ha-
lifeyle alakal olan sorularna bir bir cevap vermi ve zihinlerindeki soru iaretlerini
gidermiti.  Bu  grup  halifeden mutmain  olarak  geri  dönmütü.147 stediklerini  elde
edemeyen asiler haberleerek yeni bir plana girimilerdi. Msr’dan dört grup halin-
de saylar bine yakn olan muhalifler balarna el-Gâfikî b. Harb el-Akkî’yi komutan
olarak  tayin  ederek Medine’ye  yola  çkmt.  Basra’daki muhalifler  ise Hurkus  b.
Züheyr  es-Sa'dî  önderliinde Msrllarla  e  zamanl  olarak Medine’ye  doru  yola
koyulmutu. Msrllar  halifenin  azledilip Hz. Ali’nin  halife  olmasn, Kûfeliler  de
Zübeyr’in  halife  olmasn  istiyordu. Basrallar  da Talha’nn  halifeliinden  yanayd.
Bu gruplar evvela Medine yaknlarnda bir yerde konaklayp baz  sahabe  ile görü-
                                                
145   Ebû Hamîd zzuddîn Abdülhamîd b. Hibetullah el-Medâinî bn Ebi’l-Hadîd (656/1258), erh-
u Nehci’l-Belâa, thk. M. Ebu’l-Fazl brahim, 20 c., Kum, y.y., 1959, III, s. 11; Ar, mamiye
îas Kaynaklarna Göre lk Üç Halife Dönemi, s. 453-453.
146   Ar, mamiye îas Kaynaklarna Göre lk Üç Halife Dönemi, s. 494-495.
147   Ayrntl bilgi için bkz: bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 154-167; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 281-286.
68
müler,  bir  netice  elde  edemeyince  hep  birlikte  ehre  girerek Hz. Osman’n  evini
muhasara altna almt. Muhalifler ona iki teklif sunmulard; ya hilafetten çekilecek
ya da öldürülecekti. Kararn vermesi için kendisine belli bir müddet tannmlard.148
Kaynaklar  bn Abbas, Talha, Zübeyr ve Hz. Ali gibi baz  sahabilerin asileri
engellemek çok çaba harcadn ancak bir netice elde edemediklerini nakletmekte-
dir.149   Asiler giritikleri bu  icraatn  yanl olduunu  alglayamayacak kadar kzgn
ve kindar; bedeviler kadar inatç ve srarc olduklar için onlarn itidal sözlerine kulak
asmamlard.150 Hicretin 35. senesinde, isyanclarn Hz. Osman’a verdikleri süre bi-
tince,  kapdaki  nöbetçileri  atlatp  duvarn  delip  içeri  girerek  onu  yatanda Kur’an
okuyorken canice katletmilerdi. Hatta onu öldürmek için sallanan klçlarn biri ei
Nâile’nin parmaklarna isabet edince parmaklar kesilip dümütü.151
Hz. Osman’n katledilmesi, Hz. Peygamber’den beri devam eden nifak hare-
ketlerinin ilk ve en önemli neticelerinden biridir. Küçük olaylarla filizlenmeye bala-
yan ilk ihtilaflar halifenin öldürülmesiyle birlikte korkunç boyutlara ulam, ümmet
arasna  fitne  sokmak  isteyen münafklar  da  ilk  zaferlerini  elde  etmilerdi. Nitekim
Müslümanlar  bütün  bu  olaylar  neticesinde  dört  ayr  gruba  ayrlmt.  Birinci  grup
Hz. Osman’n eylemlerinde haksz olduunu iddia edip onu katledenler ve katledil-
mesine  yardm  edip  katilleri  destekleyen  Haricî  zihniyetli  kiilerdi.  Ekseriyetini
Umeyyeoullar’nn oluturduu ikinci grup ise Hz. Osman’n icraatlarnda tamamen
hakl olduunu savunmaktayd.152 Nitekim bu grubun says Hz. Ali’nin mâmet ma-
kamna geçip katiller hususunda  esnek davranmas neticesinde  artm ve Cemel ve
Sffîn  vakalarnn  yaanmasna  sebebiyet  vermiti. E’arî  ve ehristânî  bu  iki  grup
                                                
148   bnü’l-Esîr, a.g.e.,  III,  s. 158-162;  bn Kuteybe,  el-Maârif, 195-s. 196; Mes’ûdî, a.g.e.,  II,  s.
354-355.
149   bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 160-161, 172.
150   Baz klasik dönem tarihçiler ve modern dönem yazarlar Ensar ve Muhacirlerin Hz Osman’n
öldürmek için gelen asileri ne engellediklerini ne de onlara destek olduklarn, yani onlar ken-
di  haline  braktklarn  nakletmektedirler.  Örnek  olarak  bkz:  Ebu'l-Fazl et-Temîmî  Nasr  b.
Müzahim Minkârî  (212/827), Vak’atü  Sffîn,  thk. Abdüsselâm Muhammed Hârûn,  3. Bsk.,
Kahire,  el-Müessesetü’l Arabiyeti’l-Hadîse, 1981,  s.77, 552; Muhammed b. Abdillah b. Mu-
hammed el-Endelusî bn Arabî (543/1148),  el-Avâsm mine’l-Kavasm, thk. Muhîbuddîn El-
Hatîb, Kahire, 1979, s. 136-137, 166; Akbulut, a.g.e., s. 163-164, 177.
151   Ayrntl bilgi için bkz: Taberî, a.g.e., s. 786-787; bn Abd Rabbihi, a.g.e., IV, 286; ehristânî,
a.g.e., s. 37; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, 168-169.
152   E’arî, a.g.e., s. 29.
69
arasndaki  ihtilafn  yaadklar  asra  kadar  süregeldiini  nakletmektedir.153 Üçüncü
grup ise Hz. Osman’n baz mevzularda hatal olduunu azledilmesinin uygun oldu-
unu  fakat öldürülmemesi gerektiini düünmekteydi. Dördüncü grup  ise bütün bu
tartmalardan ve siyasi çekimelerden uzak duran kimin hakl kimin haksz olduu
hususunda yorup yapmayarak durumlarn Allah’a havale edenlerin tekil ettii top-
luluktu.  
Bütün bunlar slamiyet'in ilk dönemlerinde Kur'an ve sünnet  altnda dinî
konular yorumlamamann neticesinde, dini anlay farkllklarndan doan bir takm
ihtilaflar meydana getirdiini ortaya koymaktadr. Gerek fikrî, itikadî, gerekse siyasî
alanda vukua gelen bu ihtilaflarn akabinde mezhepler veya frkalar ortaya çkmtr.
Fkh alannda ortaya çkanlar bir kenara brakrsak  slam Mezhepleri  tarihinin ko-
nusunu oluturan Haricilik, Mürcie, îa, Mu’tezile ve Cebriye gibi  itikadî ve  siyasî
frkalardr.  lk  dönemlerde  ortaya  çkan  fitnelerin  dourduu  frkalardan  biri  olan
Mürcie ortaya çk itibariyle de Hz. Osman dönemi referansldr.
3.7.1. Osman b. Affan Dönemi Olaylar ve Mürcie’nin Douu
Mürcie, sözlük anlam itibariyle “irca’ edenler” demektir. rca’ kelimesinin
ise birçok anlam vardr.154 Ancak iki anlam önemlidir. Bunlardan ilki, “geri brak-
mak ve mühlet vermek”, ikincisi ise “ümit vermek, ummak” anlamdr. Kavram ola-
rak irca’ kelimesi, büyük günah sahibi hakkndaki hükmü Ahiret Günü’ne brakmak
manasndadr. Onun cennet ehlinden veya cehennem ehlinden olup olmadna ise bu
dünyada karar verilmez.  kinci  anlama  göre  ise mürtekib-i  kebîrenin  affedileceine
dair  inanç  beslemektir. Çada slam Mezhepleri Tarihi  aratrmaclar Mürcie’nin
douunu hazrlayan nedenleri genellikle üç ana grupta incelemektedirler.155 Bunlar-
dan  ilki  Harici  Zihniyeti,  ikincisi  Emevî-Haimî  Çekimesi,  üçüncüsü  ise  Sosyo-
Politik ve Ekonomik Durum eklinde ifade edilmektedir.
Harici Zihniyet: Müslümanlar arasnda meydana gelen ilk ayrlkç fikir sa-
hiplerinden biri Hz. Osman’n hilafeti esnasndaki uygulamalarnda haksz olduunu
                                                
153   E’arî, a.g.e., a.y.; ehristânî, a.g.e., s. 37.
154   Mesela bkz: Sönmez Kutlu, “Mürcie Mezhebi: Douu, Fikirleri, Edebiyat ve slam Düünce-
sine Katklar”, Gazi Üniversitesi Çorum  lahiyat Fakültesi Dergisi, C. I, No: 1, 2002/1, s.
168-169.
155   Örnein bkz: Kutlu, “Mürcie Mezhebi”, s. 172.  
70
iddia edip onu katledenler ve katledilmesine yardm edip katilleri destekleyen Harici-
ler’di. Bata  söz  konusu  uygulamalar  gerçekletirenleri  olmak  üzere  kendileri  gibi
düünmeyen bütün Müslümanlar tekfir eden bu kat zihniyete kar bir takm lml
tavr da gelimeye balamtr. Bu durumu Sönmez Kutlu öyle izah etmektedir:
“Hz.  Osman'n  öldürülmesinden  sonra  yaanan  dramatik  olaylardan  Cemel  ve
Sffîn’de Müslümanlar, birbiriyle savatlar. Daha sonra hakl tarafn tespiti için,
hakeme bavuruldu. Hz. Ali'nin yannda, onunla birlikte Muaviye'ye kar sava-
an bir grup, hakeme bavurulmasna, önce taraftar iken daha sonra Hz. Ali’nin
hakemlerin verdii karar kabul etmesine kar çkarak, “Hüküm ancak Allah'n-
dr” deyip ondan ayrldlar ve bu gruba Hariciler dendi. Bunlar bir araya gelerek,
Hz.  Ali’yi  ve  tahkimi  kabul  eden  herkesi  tekfir  edip  onlarla  savamaya  karar
verdiler. Bundan  sonra Hz. Ali’ye, Muaviye ve Emevîlere kar  ard  arkas ke-
silmeyen isyanlar gerçekletirdiler. En sonunda kendileri gibi düünmeyen bütün
Müslümanlar  tekfir  ederek,  basknlar  yapmak  suretiyle  kanlarnn  aktlmasn
helal gördüler. Nâfi b. el-Ezrak ve grubu, Haricilerin say ve kuvvet bakmndan
en güçlü ve en büyük frkas oldu. Onlara göre, “büyük günah ileyen küfre gir-
mitir ve küfür topluluundandr. O, bütünüyle slâm'dan çkm olup, dier kâ-
firlerle beraber  ebedi  cehennemliktir.”156 Ayrca onlar, kendileri gibi düünme-
yenleri  tekfir ederek onlardan  teberrî ediyorlar ve zalim  imama kar  isyan ge-
rekli görüyorlard.  Aslnda Haricilik, bedevî hayattan yerleik hayata geçi dö-
nemi yaayan bedevî Arap zihniyetinin tipik bir tezahürüdür. Bu hayattan gelme-
leri, onlarn olaylar ve hadiseler üzerinde derinlemesine ve sistematik düünme-
lerine  engel olmu  ferdiyetçilikten  çok karizmatik bir  cemaat  anlayn  savun-
malarna sebep olmutur. Devlet geleneine sahip olmayan ve farkl fikirlerin bir
arada yaad, bütün Müslümanlarn eit haklara sahip olmas gerektii medeni
hayata  alamayan bu  zihniyetin karsnda, devlet gelenei olan, bütün Müslü-
manlarn  eitliini  ve  istikrarl  medenî  bir  hayat  savunan  lml  ve  uzlamac
zihniyetin domas kaçnlmazd. Bu frkann fikirleri ve davranlar, kendileri-
ne  kar,  kart  bir  grubun  müesseselemesini  gerekli  klmtr.  Genelde  Arap
olmayan Müslümanlarn temsil ettii bu zihniyetin ad Mürcie olmutur.”157
Emevî-Haimî  Çekimesi:  Mürcî  anlayn  domasna  zemin  hazrlayan
önemli etkilerden biri de Emevî-Haimî çekimesidir. Kutlu’ya göre Hz. Peygamber-
'in  vefatyla  birlikte Hilafeti  eline  geçiren Kurey  kabilesi, Hz. Osman  döneminde
meydana gelen fitne hadisesine kadar zahiren bütünlük içinde olmulard. Siyasî ida-
re, her ne kadar Kurey'in elinde idiyse de, cahiliye döneminde Arap siyasî hayatnn
çekirdei durumundaki kabilecilik anlay hiç bir zaman yok edilememiti.158 O, bu
durumu öyle izah etmektedir:
                                                
156   ehristânî, a.g.e.,, s. 113-114.
157   Kutlu, “Mürcie Mezhebi”, s. 172-173.
158   Kutlu, “Mürcie Mezhebi”, s. 173.
71
“Kurey  içinde,  hilafet  konusunda,  rakip  iki  kabileden,  Umeyyeoullar,  yeni
Müslüman olduklarndan Hz. Ebû Bekir'in halife  seçilmesi  srasnda  sessiz kal-
mak durumundaydlar. Ancak Haimoullar Hz. Peygamber'in kendi aralarndan
çkt için, hem Umeyyeoullarna, hem de dierlerine kar daha nüfuzlu idiler.
Bu sebepten hilafetin kendi haklar olduuna inanyorlard. Ebû Bekir, halife se-
çilirken  Haimoullar'nn  halifelii  gündeme  gelmitir.  Ancak  Kurey'in  baz
endieleri dolaysyla  fazla dikkate alnmamtr. Kureyin, bu konudaki iç den-
geyi  kaybetmesiyle, Hz. Osman  dönemi  fitne  hadiseleri  çkm,  sonra  da  Ali-
Muaviye çekimesi halinde devam etmitir. Cahiliye döneminde var olan Emevî-
Haimî  çekimesi, Hz. Ömer'in  ölümü  üzerine,  tekil  edilen  ûrâda Hz. Ali  ile
Hz. Osman’n kar karya kalmalaryla ve Hz. Osman'n ölümüyle sonuçlanan
fitne hadiseleriyle  tekrar  su yüzüne  çkmtr. Hz. Peygamber  zamannda  siyasî
nüfuzunu kaybeden Umeyyeoullar, Hz. Osman'n hilafete gelmesiyle tekrar nü-
fuz  sahibi  olmular  ve  önemli  mevkilere  gelmilerdir.  Bu  en  fazla,
Haimoullar’n  rahatsz  etmekteydi.  Emevî-Haimî  mücadelesi,  Sffîn  sava
ile tekrar su yüzüne çkmt. Ali b. Ebî Tâlib taraftarlar bu savaa Emevîler’le
yaplan ikinci sava gözüyle bakmlardr. Hz. Ali'nin ölümünden sonra, Hasan-
'n hilafeti Muaviye'ye devretmesiyle, hilafet konusundaki Emevî-Haimî çeki-
mesi bir ara durmu gibi gözükmektedir. Hatta h. 41 ylna “Cemaat Yl” ad ve-
rilmitir. Emevî-Haimî mücadelesinde, Sffîn'den itibaren birçok insan öldürül-
dü. Basra'da zaman zaman Haricîler boy gösterirken, Kûfe’de Hz. Ali taraftarlar
sürekli isyan halindeydi. Emevîler ise, sürekli onlarla fiilî mücadele içerisindey-
di.  te bu mücadelenin  temelinde  iktidar mücadelesinin yattn bildiklerinden
olmal ki, birçok kii Sffîn’de, ne Hz. Ali ne de Muaviye’nin yannda yer alm-
tr. Özellikle Medine halknn geneli Hasan’n hilafeti Muaviye’ye devretmesin-
den sonra, Abdullah b. Zübeyr’i desteklemeleri bir kenara braklacak olursa, si-
yasî olaylardan el çekerek, tarafsz kalmay ve ilimle uramay tercih etmitir.159
Bu çevre ne Kûfe ve Basra’daki olaylar ne de Emevîler’in tutumunu tasvip et-
ti.”160
Sosyo-Politik ve Ekonomik Durum: Mürcie Mezhebinin douunu hazrla-
yan nedenlerden biri de dönemin sosyo-politik ve ekonomik durumun neden olduu
görüü dile getirilmektedir. Kutlu, Emevîler’in iktidar ele geçirdikten sonra kendile-
rini merulatrma yollar aradklarn ifade eder. Bunun için de Allah'n kaza ve ka-
deriyle  halife  olduklarn  ve  onun  hükmünü  icra  ettiklerini,  bu  sebeple  kendilerine
yaplan isyann Allah'a kar yaplm bir isyan olacan iddia ettiklerini belirttikten
sonra durumu öyle izah etmektedir:
“Hatta kendilerinin Allah’n en yüce askerleri, insanlarn en hayrllar olduklar-
n  ve  dillerinin  en  üstün  dil  olduunu  söylemeye  baladlar. Bu  durum  onlarn
Emevî soyu dndakileri ve Arap olmayanlar hakir görmeleriyle ve Müslüman-
lar arasnda asabiyet ruhunun yeniden ortaya çkmasyla neticelendi. Emevî hali-
felerinin, Araplarn tarafn tutup mevaliyle onlar arasnda eit muamele yapma-
                                                
159   Malâtî, a.g.e., s. 36.
160   Kutlu, “Mürcie Mezhebi”, s. 173-174.
72
malar, Arap olmayanlarn bir araya gelerek onlara kar zaman zaman ayaklan-
malarna sebep oldu. Irak’ta ve hilafetin dou bölgelerinde slâm toplumuna me-
vali  sfatyla  katlanlarn  says  her  geçen  gün  artmaktayd. Onlarn Müslüman
olarak  kendilerini  tanmlamas,  cizye  ve  haraçtan muaf  tutulmalarn  gerektiri-
yordu. Haccac’n, haraç  toplamak  için görevlendirdii kimseler, kendisine zim-
mîlerin Müslüman olduunu, bu nedenle haraç sisteminin iflas ettiini yazdlar.
Bunun  üzerine, Haccac Basra  ve  dier  ehirlere  yerlemi  ve  haraç  ödemeyen
kim varsa onlarn ehirlerden çkarlmasn emretti. Daha sonra, bunlar, bir mey-
danda  toplanarak  nereye  gideceklerini  bilemedikleri  için  “Ey Muhammed!  Ey
Muhammed!”  diye  barp  alamaya  balamlard.  Hatta  bir  ksm  Basra’l
kurrâ’nn da kyafet deitirerek yanlarna gidip onlar destekledikleri bilinmek-
tedir. Haccac, onlarn her birinin ellerini damgalatarak gitmek istedikleri yerlere
gönderdi. Yeni valinin bu uygulamasyla, bir ara din kardeleriyle tam bir eitlik
ümidine kaplan mevali, topraklarna geri dönmeye ve eskiden olduu gibi harac
ödemeye  mecbur  oldu.  Ancak  bu  davranlar,  birçok  kurrâ'nn  da  katld
Abdurrahman  b. E’as’n  isyanna  sebep  oldu. Haccac,  böyle  bir  uygulamayla,
Emevî iktidarnn ayakta durmas ve ekonomik güç uruna slâm'n “müminlerin
kardelii” ilkesini ihlal ederek cemiyete üyelikte arap olmay birinci, Müslüman
olmay ikinci plana koyuyordu. Haccac, Abdurrahman b. E'as'la birlikte, kendi-
sine kar isyan eden Said b. Cubeyr de dâhil pek çok kimseyi ikenceyle öldürt-
tüünden halkn ve ulemann nefretini kazand.”161
Tarafszlar Grubu:  lk Mürcîler:  Aratrmaclar  özellikle Müslümanlarn
üçüncü halifesi Hz. Osman'n ehit edilmesi üzerine meydana gelen siyasi çekimele-
ri, Mürcie'nin ortaya çkmasnn önde gelen sebeplerinden biri olarak göstermektedir-
ler. Zira onlarn mezhebin ilk nüvelerini bu hadiselere kar gelitirilen tavrlar ara-
snda aramak gerekecektir. Zira Mürcie “Hz. Osman ve Ali'nin durumlarnn Allah'a
braklarak cennetlik veya cehennemlik olduklarna ehadette bulunulmamas” ek-
lindeki ircâ’ fikrini benimsemitir. Bu durum öyle izah edilmektedir:
“Hz. Osman döneminden  itibaren meydana gelen  fitne hadiselerinden uzak du-
ran, Cemel ve Sffîn savalarnda Hz. Ali, Talha, Zübeyr ve Muaviye’nin yann-
da yer almayan, bunu da srf slâm ümmetinin birlii için yapan, Hz. Ali ve Os-
man  taraftarlarnn  dnda  tarafszlar  diye  tanmlanan  üçüncü  bir  grup  vardr.
Böyle bir tavrn,  ilk defa Hz. Osman'n öldürülmesinden sonra Medine'ye dönen
ve    “üpheciler”  (ükkâk)  olarak  tanmlanan  gaziler  tarafndan  sergilendiini
görmekteyiz. Bunlar Hz. Osman'n ölümü üzerine Medine'ye döndüklerinde, bir-
lik ve beraberlik içerisinde braktklar insanlarn birbirini öldürmekte ve birbir-
leriyle  çekimekte  olduklarn  görünce,  onlardan  hangisinin  hakl  olduundan
üpheye düerek öyle dediler: “Biz sizi birlik, beraberlik içerisinde brakmtk.
imdi ise, sizin ayrla dütüünüzü, bir ksmnzn, “Hz. Osman mazlum olarak
öldürüldü, o ve ashab en adil kiilerdi”, baznzn  ise,  “Hz. Ali ve ashab daha
adil ve dorudur” dediinizi görüyoruz. Hâlbuki bize göre, onlarn hepsi güveni-
lir ve doruluu kabul edilen kimselerdir. Biz onlardan hiç birisinden nefret et-
                                                
161   Kutlu, “Mürcie Mezhebi”, s. 174-175.
73
mez, lanet etmez ve aleyhlerinde ahitlikte bulunmayz. Onlarn durumlarn Al-
lah'a ircâ ederiz. Allah kyamet gününde o ikisi arasnda hükmedecektir.”162 Bu-
rada  sergilenen  tavr,  bn  Sa’d'n  “lk Mürciîler”’le  ilgili  kaydettiklerine  tama-
men uymaktadr. Çünkü bn Sa'd onlar u ekilde tarif eder: “lk Mürcie, Hz. Ali
ve Osman'n durumunu tehir eden ve onlarn iman ve küfürlerine ahitlik etme-
yen  kimselerdir.”163 Benzer  bir  siyâsî  tavr,  yukarda  zikrettiimiz  gazilerin  d-
nda,  siyâsî  çekimelere  karmayanlar  (Mu’tezile)  veya  köeye  çekilenler
(Huleysiye)164 olarak tanmlanan dier baz sahabiler arasnda da vard.”165
Savaan iki taraftan hiç birisine katlmama eklinde bir tavr sergilemi olun-
masnn, siyasi olarak gayet tabii ve kaçnlmaz bir durum olduu ifade edilmektedir.
Nitekim Müslümanlar arasnda ortaya çkan bu tür bir siyasi tavr ve ileri sürülen gö-
rüler, daha  sonralar,  rcâ  fikrine dönütürülebilecek cinsten  fikirlerdi. Dolaysyla,
Sönmez Kutlu, Nâî  el-Ekber, Nevbahtî, Kummî  ve  bn Asâkîr  bata  olmak  üzere
pek  çok  yazar, Mürcie'nin  tarih  sahnesine  çkn, Hz. Osman'n  öldürülmesinden
sonra meydana  gelen  iç  kargaalara  kadar  gerilere  götürdüklerini  ifade  etmektedir.
Ancak  onlarn  dorudan  doruya  Mürcie'nin  temsilcileri  olmadn  sadece
“Mürcie'nin ilk nüveleri” olarak kabul edilebileceini hatrlatmaktadr.166
Bütün bunlardan  sonra Mürcie  frkasnn  ilk  tohumlarnn Hz. Osman'n  son
devirlerinde  ekildii  söylenebilir. Özellikle Hz. Osman'n  hâkimiyeti,  valileri  hak-
knda tenkitler ve dedikodular artp siyasi kargaa neticesinde Hz. Osman ehit edi-
lince, bu konuda Ashabdan bir ksm susmay veya tarafsz kalmay tercih edip, Müs-
lümanlar birbirine düüren bu fitneye itirak etmekten kaçndlar. Fakat bu fitnenin
sonuçlar Hz. Ali zamanna kadar uzaynca, onlar da bu türlü çekimser davranmaya
devam ettiler ve hatta mü’minlerin emîri Hz. Ali ile Muaviye arasnda cereyan eden
                                                
162   Ebî'l-Kâsm Ali b. el-Hasen b. Hibetüllah b. Abdillah e-âfi'î bn Asâkîr (571/1175), Târîh-u
Medîneti Dmak, thk. Sekîne e-ihâbî, Dmek, y.y., 1954, s. 504.
163   bn Sa'd, a.g.e., VI, s. 308.
164   Nâî el-Ekber, a.g.e., s. 16.
165   Bazlarnn Hz. Osman tarafndan çeitli görevlere getirilmeleri dolaysyla, “Osmânî” diye de
tanmlanan bu tarafszlar grubu içerisinde, Abdullah b. Ömer, Sa’d b. Ebî Vakkâs, Muhammed
b. Mesleme, Üsâme b. Zeyd, Kudâme b. Maz’ûn, Ka'b b. Mâlik, Sa'd b. Malik, Zeyd b. Sabit,
Hassan b. Sabit, Mesleme b. Muhalled, Ebû Saîd el-Hudrî, en-Nu'mân b. Beîr, Rafi' b. Hadîc,
Fedâle b. Ubeyd, Ka'b b. Ucre, Kays b. Hâzm, Eymen b. Hureym (Huzeym ?), Muhammed b.
Ebî Bekre, Velîd b. Ukbe, Imrân b. Husayn bata olmak üzere sahabe ve tabîundan Hz. Ali’ye
balangçta biat etmekten kaçnan ancak daha sonra biat edip harbe katlmay ve Ehl-i Kble’ye
klç çekmeyi reddeden pek çok kii bulunmaktadr. Bkz. Kutlu, “Mürcie Mezhebi”, s. 176.
166   Kutlu, “Mürcie Mezhebi”, s. 177.
74
savalar hakkndaki görü ve kanaatlerini Allah’a havale  edip  açktan  söylemek  is-
temediler.167
Hz. Osman'n  ehit  edilmesinden  sonra  zuhur  eden  çeitli  frkalarla birlikte,
bu dönemden sonra Cemel, Sffîn savalar sonucunda ölen ve öldürenler hakkndaki
hüküm, mürtekib-i kebire yani büyük günah ileyen kiinin durumu veya kader prob-
lemi gibi ümmette bir takm ciddî itikadi problemler ortaya çkmtr. Bu problemle-
rin  çözülmesi  hengâmnda  ise  gruplar  arasnda münakaalar  olmu  ve  neticede  her
frka kendi görülerini  tatbik  için arkasna  siyasî destei almaya çalmtr. Hilafet
meselesiyle birlikte münakaalar daha da alevlenmeye balamtr. Mevcut yönetimin
hilafetini merulatrmak  için  kendilerine  yakn  bulduu  frkalar  desteklemesi,  di-
erlerini ise bask altna almas, olay siyasî boyuta kaydrmtr. Nitekim Emevîler,
kendi  hilafetini  merulatrmak  için  bir  dönem  Mu’tezile'yi  ve  ayn  zamanda
Mürcie'yi desteklemi, Kaderiye’ye kar zaman zaman istibdat uygulamtr.168
Mürcie  frkas  siyasî  ihtilaflarn  artmas  ve  kelamî meselelerin  çözümlene-
memesi nedeniyle, zamanla ikiye ayrlmtr. lki, Ashab ve Emevîler devrinde vukua
gelen  ihtilaflar veya haksz yere mü’minin mü’mini öldürmesi gibi büyük günahlar
konusunda  hüküm  vermekten  çekinen,  onlar  hakkndaki  hükmü  Allah’a  brakan
gruptur. kincisi ise “Allah, küfürden baka her günah affeder” görüünü benimse-
yerek imanla beraber masiyetin zarar vermeyecei gibi küfürle beraber taatin de fay-
da  vermeyeceini  ileri  sürmülerdir.169  Böylelikle  Hz.  Osman’n  ehit  edilmesiyle
balayan  ve Müslümanlarn  birbirlerini  öldürmesiyle  devam  eden  süreçte meydana
gelen olaylarda Müslümanlar görü ayrlna dümüler hatta balangçta ayn görü
etrafnda toplananlar çok geçmeden kendi aralarnda da anlamazla düerek frkala-
ra  ayrlmlardr. Ayn  olaylar  daha  sonra  ana  kitleden  bir  baka  grubun  ayrlarak
mezheplemesinde  önemli  rol  oynamtr.  Söz  konusu  grup  “el-menziletü  beyne
menzileteyn” görüünü savunarak soruna çözüm üretmeye çalmtr. Bu grup ba-
                                                
167   Mesela  bkz:  Muhammed  Ebu  Zehra,  slam'da  Siyasî  ve  tikadî  Mezhepler  Tarihi,  çev.
Ethem Ruhi Flal-Osman Eskiciolu, 1. Bsk., stanbul, Yamur Yay., 1970, s. 167.
168   Emevîler döneminde Mürcie ile ilgili ayrntl bilgi için bkz: Kutlu, “Mürcie Mezhebi”, s. 181-
185;  Sönmez Kutlu, Türklerin  slamlama  Sürecinde Mürcie  ve  Tesirleri, Ankara,  TDV
Yay., 2000, s. 91-99.
169   ehristânî, a.g.e., s. 129.
75
langçta Kaderiye daha sonra da Mu’tezile adn almtr.170 Böylelikle bu devirdeki
olaylar Müslümanlar arasnda yeni anlay ve mezheplerin domasnda etkili olmu-
tur.  
                                                
170  bnü'l-Murtaza  Ahmed  b.  Yahyâ  b.  Murtaza  Mehdi  Lidinillah  (840/1437),  Tabakâtü’l-
Mu’tezile, thk. Susana Dwald Wlzer, Beyrut, Dâru’l-Mektebeti’l-Hayat, 1961, s. 3. Ayrca bu
hususta ayrntl bilgi için bkz: ehristânî, a.g.e., s. 129.
76
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KEMALEDDN ÜKRÜ’YE GÖRE HZ. AL
DÖNEMNDE ORTAYA ÇIKAN NFAK HAREKETLER
VE BU HAREKETLERN MEZHEPLEMEYE
ETKLER
77
1. AL B. EBÎ TALB DÖNEMNDEK HTLAFLAR VE BU
HTLAFLARIN HARC-Î-SÜNNÎ AYRIMASINDAK ROLÜ
Hz. Osman’n halifelii döneminde zuhur eden ihtilaflarn slam toplumunda
neden olduu kargaalar Hz. Ali’nin halifelii döneminde de ba göstermeye bala-
mt.  Bu  olaylarn  tamam  Hz.  Osman’n  halifeliindeki  hiçbir  sorunun  çözümü
olamam aksine çözümü  imkânszlaan birçok problemi beraberinde getirmiti. Bu
siyasi kaos ortamnda da mezheplemeleri hazrlayan sebepler olumaya balanm-
tr. Ayrca bütün bu anlamazlklar ayn zamanda Hz. Ali döneminin slam Mezhep-
ler Tarihi’nin en kark ve en problemli dönemi olduunu göstermektedir.
Kemaleddin ükrü Hz. Ali döneminde cereyan eden siyasi-dini olaylar slam
Tarihinde Nifak: Ali adl eserinde kronolojik olarak bir araya getirip durumlar kar-
sndaki kiisel görülerini de metne  yanstarak  aktarmtr. Biz  ise bu bölümde Hz.
Ali  döneminde Müslümanlar  arasnda  cereyan  eden,  dorudan  veya  dolayl  olarak
mezheplemeyi  etkileyen  vakalar  onun  fikirleri  çerçevesinde  ayrntl  bir  biçimde
eserinden nakledip, bu görüleri slam Mezhepler Tarihi Klasikleri ve slam Tarihi-
nin  temel kaynaklar  ile kyaslamak  suretiyle çalmamzda bütün yönleriyle ortaya
koymaya çalacaz.  
1.1. Hz. Ali’nin Hilafete Seçilmesi ve Mezheplemedeki Rolü
Hilafet  çin  Yaplan  Görümeler:  Kemaleddin  ükrü’nün  ifadesine  göre,
Hz. Osman’n ehit edilmesinden sonra Halifelik makam dört gün bo kalmt. Asi-
ler de dâhil bütün Müslümanlar devlet bakanlna ve halifelik makamna münasip
birinin  geçmesi  hususunda  hemfikirdiler.1 Bunun  üzerine Msrllar  devletin  bana
bir an önce imamn geçmesi gerektii hususunda birleerek, yeni halifeyi seçmek ve
bu  belirsizlie  son  vermek  için  Hz  Ali’ye  gelerek;  
Ümmetin imamsz kaldn, bu makamn da kendisine layk olduunu, bunun için de
ona biat etmek  istediklerini  söylemiti. Fakat Hz. Ali, buna  raz olmayp  isteklerini
geri çevirmiti.2 Bunun üzerine, yazarn naklettiine göre Msrllar, zaman kaybet-
                                                
1   Orbay, a.g.e., s. 37; bnü’l-Esîr, a.g.e., s. 180.
2   Orbay, a.g.e., s. 38. Ayrca bkz: Taberî, a.g.e., s. 790; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 190-191.
78
meden Talha ve Zübeyr’e halifelik için müracaat etmilerdi, fakat ikisi de onlarn bu
isteklerini geri çevirmiti.3 Msrllar umduklarn bulamaynca Medinelilere, Medi-
neliler  de Hz. Ali’ye  bask  yapmt,  ancak Hz. Ali  kararnda  srar  etmi  ve:  “Siz
benden baka kimi isterseniz seçiniz. Ben ona biat ederim.” demiti.4 Müellifin nak-
line göre Msrllar  mâmet  iinin gittikçe uzadn görünce, Ensar ve Muhacirîn’e
halifelik  seçimi  için  iki gün mühlet verdiklerini, bu zaman zarfnda bir halife  seçe-
memeleri durumunda Ali b. Ebî Tâlib, Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvâm’ da
öldüreceklerini söyleyerek onlar tehdit etmilerdir.5 Bu durum Hz. Ali’ye  izah edi-
lince o Talha ve Zübeyr’i kastederek, intihap emrinin Bedir ehlinin ii olduunu, do-
laysyla onlarn muvafakat etmesi durumunda kendisinin bu görevi kabul edebilece-
ini söylemitir. Bunun üzerine Talha ve Zübeyr’e giden halk durumu izah etmiler-
dir. Onlar  ise halka uyum  salayarak: “Siz  seçiniz, biz de  kimi  seçerseniz ona biat
ederiz.”  demitir. Fakat Hz. Ali, Talha  ve Zübeyr’in  böyle  söylemelerinin  yetersiz
olduunu ve onlarn bizzat yannda bulunmalar gerektiini, yoksa bu  teklifi  redde-
deceini  söylemitir. Bunun üzerine hemen Hâkim b. Cebel  ile Malik b. Eter Hz.
Ali’yle görüerek onu mescide götürmeye ikna etmi; Talha ve Zübeyr’i de mescide
getirmeleri hususunda ona söz vermiti.6
Artk Ali  b. Ebî Tâlib’in  halifelii  kesinlemiti. Bu  durum  bata Ensar  ve
Muhacirler olmak üzere bütün Müslümanlara rahat bir nefes aldrm ve ayn zaman-
da domas muhtemel olan yeni bir tehlikenin/nifakn önüne geçilmiti. Kemaleddin
ükrü’nün dedii gibi Hz. Ali ise halifelik seçiminde oldukça titiz davranmt. Çün-
kü o, ileride zuhur edebilecek bir takm fitnelerin önüne geçmek için çaba harcamak-
ta ve vuku bulabilecek  yeni  ihtilaflara kap aralamamak  için oldukça  temkinli dav-
ranmaktayd.7
                                                
3   Kemaleddin ükrü,  Talha ile Zübeyr’in halifelii istememelerinde Hz. Ali’den çekinmelerinin
veya halifelik makamnda Hz. Ali taraftarlarnn onlar rahat brakmayacan düünmelerinin
etkili olabileceini iddia etmektedir. Bkz: Orbay, a.g.e., s. 39.
4   Orbay, a.g.e., s. 40; Taberî, a.g.e., s. 790; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 190.
5   Orbay, a.g.e., s. 40; Taberi, a.g.e., s. 792; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 1892-193; Seyf b. Ömer el-
Esedî ed-Dabî  (200/816), el-Fitne ve Vak’atu’l-Cemel, der. ve  tsnf. Ahmet Râtib Armu, 1.
Bsk., Beyrut, Dâru’n-Nefâis, 1971, s. 93-94.
6   Orbay, a.g.e.,  s. 41; bnü’l-Esîr, a.g.e.,  III, s. 193.
7   Orbay, a.g.e., s. 40-41.
79
Ali b. Ebî Tâlib’e Biat: Müellifin ifadesine göre Hicretin 35. Ylnda Talha
b. Ubeydullah,  Zübeyr  b. Avvâm  ve  Emevîler8  hariç  bütün Müslümanlar mescide
toplanmt. Hâkim b. Cebel ile Malik Eter bir grup askerle Talha ve Zübeyr’in bu-
lunduklar yere giderek onlar mescide davet etmilerdi. Fakat onlar: “Hele siz seçe-
ceiniz  zata biat ediniz. Ondan  sonra biz de  icabna göre hareket  ederiz.” diyerek
gelmek istemediklerini belirtmilerdi. Bunun üzerine Hâkim b. Cebel ile Malik Eter;
Hz. Ali’nin seçilmesinde karar klmadan evvel hilafeti onlara da srayla arz ettikleri-
ni;  fakat kendi  istekleriyle bu  ie  yanamadklarn; buna  ramen biat  için mescide
gelmemelerinin  anlamsz olduunu onlara  söyleyip: “Buna  ramen  ittifak  ettiimiz
kimseye biat etmez ve cemaate itirak etmezseniz, ikinizin de kann dökmek helal ve
mubahtr.”9  demek  suretiyle  onlar  tehdit  etmitir.  10  Bunun  üzerine  Talha  ve
Zübeyr,11 Malik  Eter  ve  Hakîm  b.  Cebel’in  etkisiyle  karar  deitirerek  mescide
gelmitir. Fakat yazarn naklettiine göre Hz. Ali onlarn mescide zorla geldiklerini
anlam ve bunun üzerine onlara emr-i hilafete rabeti olmadn, ikisinden birinin
bu  ite arzusu varsa elini uzatmas durumunda ona hemen biat edebileceini  söyle-
miti. Fakat onlarn buna  raz olmam ve ardndan Hz. Ali’nin elini alarak biat et-
miti.12  
Kemaleddin ükrü’nün naklettiine göre ilk biat eden Talha b. Ubeydullah’t.
Uhud Sava’nda sa eli sakatland için sol elini kullanarak biat etmiti.13 Müslü-
manlar arasnda ilk biat eden elin sakt olduu için yaplan biatin de geçersiz oldu-
uyla  ilgili bir dedikodu  yaylmt.14 Sa’d b. Ebî Vakkas, Abdullah b. Ömer, Mu-
hammed b. Mesleme, Zeyd b. Sabit, K’ab b. Mâlik ve Hasan b. Sâbit gibi birçok sa-
                                                
8   Orbay, a.g.e., s. 45.
9   Cemaleddin  Ataullah  Huseynî,    Ravzatü’l-Ahbâb,  trc. Magnisavi  Benlizade,  2.  Bsk.,  st.,
Matbaa-i Âmire, 1871,  III, s. 349; Orbay, a.g.e., s. 41-42.
10   Taberi, bnü’l-Esîr gibi baz tarihçilerin nakillerinde bu cümleyi bizzat teyit edecek bir bilgiye
rastlanmamtr.   Ancak Talha ve Zübeyr’in kararlarn deitirmelerinde Malik Eter  ile Ha-
kîm b. Cebel’in dorudan etkili olduuna; hatta Hâkim b. Cebel’in Zübeyr’e, Malik Eter’in de
Talha’ya klç çekerek onlar tehdit ettiklerine dair rivayetler kaynaklarda mevcuttur. Ayrntl
bilgi için bkz:  Taberi, a.g.e., s. 792-793; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 193.
11   Talha ve Zübeyr’in Hz. Ali’ye biatleri ile ilgili ayrntl bilgi için bkz: Zehra Çakr, “Dört Hali-
fe Döneminde Talha b. Ubeydullah”  stem, C.  IV, No: 7, 2006,  s. 185-186; Mustafa Çiçek,
“Hz. Peygamber ve Hulefâ-i Râidîn Döneminde Zübeyr b. el-Avvâm”, stem, C. IV, 4, No: 7,
2006, s. 147-148.
12   Orbay, a.g.e., s. 44; Taberî, a.g.e., s. 790; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 191.
13   Orbay, a.g.e., s. 45; Taberî, a.g.e., s. 791; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 194.
14   Orbay, a.g.e., s. 45; Taberî, a.g.e., s. 791; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 194, 191.
80
habe ise biati en sona tehir etmitir. Hatta bir rivayete göre bu hususta aralarnda tar-
tma balam fakat Hz. Ali’nin müdahalesiyle bu tartma sonlandrlmtr.15
Frkalamadaki Rolü: Hz. Osman’n öldürülmesinin ardndan, nann def-
nedilerek, hilafetin Hz. Ali  için uygun görülmesi ve biatin gerçeklemesi, yeterince
gergin ve kark olan bu  siyasi ortamn biraz yumuamasna neden olacana daha
büyük  skntlar beraberinde getirmiti. Özellikle Hz. Osman’n ölümünün  siyasete
alet edilmesi ve biat gerçekleene dek yaplan görümeler baka anlamazlklarn zu-
hur etmesine zemin hazrlamtr. Fakat burada üzerinde durulup düünülmesi gere-
ken birkaç nokta vardr. Bunlardan biri Hz. Osman’n ehit edilmesi meselesidir. Hz.
Osman’n  evi  kuatldnda,  günlerce muhasara  altnda  aç  ve  susuz  brakldnda
ashab- kibriyâ ve özellikle de Hz. Ali asilere engel olmak için acaba neden bu ile
bizzat ilgilenmemiti?16 Kaynaklarda Hz. Ali’nin Hz. Osman’a destek için olu Ha-
san ve Hüseyin’i ona gönderdiine dair rivayetler bulunsa da, bu durum, bu sorunun
sorulmasna engel  tekil etmemektedir. Zira Hz. Ali hem  tecrübe hem de  saygnlk
bakmndan oullar Hasan ve Hüseyin bata olmak üzere Talha ve Zübeyr gibi bir-
çok sahabeden de önde, sözü dinlenir bir ahsiyetti.  
kinci bir husus Talha b. Ubeydullah ile Zübeyr b. Avvâm’n biatleri mesele-
sidir. Bu hususta birbirine muhalif birçok nakil mevcuttur. Fakat gerçek udur ki da-
ha sonralar Hz. Ali’ye muhalif kesimin arasnda yer alan bu iki sahabe ya hakikatten
cebr  altnda  kalarak;  ya  gönülsüz  kalarak Hz. Ali’ye  biat  etmilerdir. Ya  da  gönül
honutluuyla  biat  etmiler  fakat  daha  sonra Hz. Ali, Hz. Osman’n  katilleri  husu-
sunda aceleci davranmaynca ona muhalif olmulardr. Bu konudaki görüler net ol-
mamakla birlikte esas sorun tekil eden Kûfe ve Basrallarn Talha ve Zübeyr’e olan
tutumlardr ki kaynaklarda zikredildiine göre Hz. Ali’ye olan biatlerinden dolay,
Kûfeliler Zübeyr’e, Basrallar da Talha’ya kin beslemeye balamlard. Çünkü Hz.
Osman’dan  sonra Kûfeliler Zübeyr’in, Basrallar da Talha’nn halife olmasn arzu-
lamaktaydlar.  Öte  yandan  ekseriyetini  Hz.  Osman’n  aleyhtarlarnn  oluturduu
                                                
15   Orbay, a.g.e.,  s. 44-45; Taberî, a.g.e.,  s. 791;  bnü’l-Esîr, a.g.e.,  III,  s. 191; Çakr, a.g.m.,  s.
185.
16   Bu hususta benzer yaklamlar için baknz: Adnan Demircan, Ali-Muaviye Kavgas, 2. Bsk.,
stanbul, Beyan Yay., 2010, s. 69-70.
81
Msrllar Hz. Ali’nin halife seçilmesine hatta Talha ve Zübeyr’in de Hz. Ali’ye biat
ettiklerine ve bu konuda fikir birlii içinde olduklarna bir hayli sevinmilerdi.17  
Öte  yandan  nakledilen  rivayetler  nda  olay  ele  alacak  olursak; Hz. Ali
Talha ve Zübeyr’e biat annda bile “kendisinin bu ie pek de istekli olmadn, eer
isterlerse halifelie onlarn geçebileceini” defalarca söylemitir. Buna ramen aca-
ba  neden Talha  ve  Zübeyr  bu  ie  yanamamtr? Bu  durumda  ise Malik Eter  ile
Hakîm  b. Cebel’in  bu  hareketinin  ne  derece  doru  olduunu  ve  ayrca  onlarn  bu
yaptklarndan Hz. Ali’nin haberdar olup olmadn sorgulamak gerekir. Dorusu bu
sorulara cevap vermek oldukça güç görünmektedir. Çünkü yukarda da izah ettiimiz
gibi kaynaklarda bu hususta birbirine muhalif birçok rivayet mevcuttur. Fakat bizim
bu husustaki kanaatimiz, siyasî idareye kar huruç ederek Hz. Osman’ katleden Ha-
rici zihniyetli kiiler, mâmet makamna Hz. Ali’yi geçirmek için Talha ve Zübeyr’i
tehdit etmi olduudur. Çünkü Hariciler, Talha veya Zübeyr hilafete geçmesi duru-
munda Hz. Osman’n katli hususunda katilleri cezalandracan bilmekteydiler. Hz.
Ali’nin  ise  bir  takm  sebeplerden  ötürü  bu  hususta  esnek  davranacan  da  çok  iyi
bilmekteydiler. Öte yandan öyle düünmek gerekir ki; Müslümanlar zaten Hz. Os-
man’ öldürüldükten sonra siyasî olarak tefrikaya dümütü. Hem siyasi hem de dinî
açdan adeta kaosu andran bu ortamda yaplan halifelik seçiminde halkn salam ve
kararl iradesini ortaya koymas beklenemezdi.  
Üçüncü olarak üzerinde düünülmesi gereken nokta Hz. Ali’ye biat etmeyen-
lerle ilgilidir. Bilinmektedir ki; seçim esnasnda Sa’d b. Ebî Vakkas ve bn Amir gibi
baz  sahabiler  biatini  tehir  etmi;  Hassan  b.  Sâbit,  Ka’b  b.  Mâlik,  Mesleme  b.
Muhallid, Ebû Saîd el-Hudrî, Muhammed b. Mesleme, Nu’man b. Beir ve Zeyd b.
Sâbit gibi baz sahabiler ise Hz. Ali’ye biat etmemilerdi.18 Neden baz sahabiler bi-
atlerini  tehir ederken bazlarysa hiç biat etmemilerdir? Özellikle biat etmeyenleri,
sadece “Hz. Osman taraftar” olarak nitelemek eksik ve belki de yanltr. Onlar bi-
at hususunda temkinli davranmalarnda, hatta biate hiç bulamamalarnda toplumun
her açdan tamamen kargaa içerisinde olmasnn önemli bir rol oynayabileceini de
                                                
17   bnü’l-Esîr, a.g.e.,  III,  s. 193. Ayrca Hz. Ali’ye biat konusunda  ayrntl  rivayetler  için bkz:
bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 365-369.
18   bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 191-192.
82
söylemek mümkündür.19 Bu kaos ortam, baz  sahabileri biatlerini  tehir  etmelerine,
bazlarn ise seçime hiç karmamasna (Mürcie) sevk ettii ise açktr.  
Ksaca  söylemek gerekirse Hz. Ebû Bekir’in ve Hz. Osman’n halifelie  se-
çilmesinde  “mâmet” meselesinde Müslümanlar  arasnda  bir  takm  anlamazlklar
vuku  bulduu  gibi, Hz. Ali’nin  de  halifelie  intihabnda  da  benzer  sorunlar  yaan-
mtr. Hz. Ali’nin seçimi için yaplan görümeler ve bu görümeler neticesinde onun
mâmet makamna geçii bir takm tefrikalar ve nifaklar da beraberinde sürüklemi-
tir. Yukarda da izah ettiimiz gibi baz Müslümanlar onun mâmetini kabul ederken
bazlar  reddetmi, bazlar  ise bu hususta  tarafsz  ya da kararsz kalmay  tercih  et-
mitir ki bu ihtilaf, Müslümanlarn frkalamasnda bizzat rol oynayan ve E’arî’nin
nakline göre ‘as rlarca!süren’ bir ihtilaftr.20
Hz. Ali’nin  hilafete  seçilmesi, Müslümanlarn  frkalamasnda  bir  rol  oyna-
mtr. Harici zihniyetli asîler, Hz. Ali’nin mâmet getirilmesine raz olmutur. Çün-
kü  bu  siyasi  ortamda, Hz. Osman  aleyhtarl  duygular,  onlar Hz. Ali’ye  yanda
olmaya itmitir. Öte yandan Hz. Osman’n öldürülmesinde Harici zihniyete bir tepki
olarak doan ve tarafszln ilan eden Mürcie Hz. Ali’nin  mâmete intihabnda da
tarafszln sürdürmü ve siyasetten uzak durmutur.  
Hz. Ali’nin hilafete geçmesi, iî zihniyetinin olumasna hz kazandrd bir
gerçektir. Bilinmektedir  ki; îa’ya  göre;  imamlar,  tpk  peygamberler  gibi masum-
durlar. Onlar Allah’n kanunlarn koruyan, gözeten ve sürekliliini salayan kimse-
ler olduklar için konumlar itibariyle peygamberler gibidirler. Mazlumun intikamn
zalimden almalar, fesat ve nifakn ortadan kaldrlmas için imama ihtiyaç vardr ve
bu sebeple imam onlara göre Allah’n lütfudur.21 Dolaysyla îa’ya göre Hz. Ali’nin
mâmete  geçmesi  nifak  ve  ihtilaflarn  ortadan  kaldrlacana,  gasbedilen  imamlk
hakknn  geri  kazanlacana, mazlumun  ahnn  zalimlerden  alnacana  delalet  et-
mektedir.
                                                
19   Bu hususta ayrntl bilgi için bkz: Adnan Demircan, Hz. Ali Dönemi ve Ehl-i Beyt, stanbul,
Beyan Yay. 2008, s. 58-59.
20   E’arî, a.g.e., s. 29-30.
21   Bu hususta ayrntl bilgi için bkz: Adgüzel, a.g.m., s. 98-99.
83
1.2. Cemel Vakas ve Frkalamadaki Yeri
Yukarda da  izah  ettiimiz gibi Hz. Osman’n öldürülmesiyle  çözümü nere-
deyse  imkânszlaan  sorunlar Cemel Sava’yla  artk  iyice  içinden  çklmaz  bir  hal
almt. Bir tarafta Bedir, dier tarafta ise Uhud kahramanlar bata Arap Yarmadas
olmak üzere bütün  slam Memleketlerini  saran  siyasi havadan  etkilenerek birbirine
klç çekmiti. Binlerce mümin, binlerce müminin kann dökmütü. Böylesine kanl
bir  sava  tarihe kazyan ve  aradaki nifak  tohumlarn  eken münafklar  ayn  sadece
Müslümanlarn  kann  dökmesine  sebebiyet  vermemi,  asrlar  boyu  problem  olarak
devam edecek olan büyük bir ayrmaya sebep olmutur.  
Talha  ve Zübeyr’in Tutumu: Müellifin  nakline  göre  biat  akam Talha  b.
Ubeydullah ile Zübeyr b. Avvâm, Ali b. Ebî Tâlib’i ziyarete gelmi; ondan Hz. Os-
man’n katillerinin ksasn istemiti. Ancak Hz. Ali onlara hakl olduklarn, ama e-
hir isyanc kuvvetlerin elinde olduu için ve kuvvet bakmndan onlar daha üstün ol-
duu için katillerin cezalandrlmasnn henüz imkânsz olduunu, dolaysyla böyle
kark bir ortamda bir icraat yapmann uygun olmayacan ve ortaln biraz yat-
mas gerektiini dile getirmiti.22 Yazarn naklettiine göre bunun üzerine, Talha ve
Zübeyr biatten sonra Hz. Ali’ye gelerek Basra ve Kûfe valiliklerini istemi, fakat Hz.
Ali onlarn kendisi için birer müavir olduklarn gitmeleri durumunda çevresinde is-
tiare edebilecei kimsenin kalmayacan ileri sürerek isteklerini reddetmiti.23
Cemel Sava: Kaynaklarda nakledildiine göre Hz. Aie Hz. Osman’n öl-
dürülmesinden yaklak 20 gün evvel, hicretin 35. ylnda, Hac için Mekke’ye gitmi,
fakat Hac dönüünde halifenin öldürüldüünü ve yerine Ali b. Ebî Tâlib’in halife se-
çildiini duyunca, bir müddet Mekke’de kalmaya karar vermiti.24 Ayrca halifenin
ehit  edilmesinin  ardndan  huzur  ve  sükûnetin  bozulmas  sebebiyle  bata  Talha,
Zübeyr, Basra  ve Yemen’in  eski  valileri  olmak  üzere Hz. Osman’n  yandalarnn
                                                
22   Orbay,  a.g.e.,  s.  47-48; Taberî,  a.g.e.,  s.  794-795;  bnü’l-Esîr,  a.g.e.,  III,  s.  195-196; Çakr,
a.g.m.,  s.  187; Çiçek,  a.g.m.,  s.  148. Orbay Talha  ve Zübeyr’in  bu  tutumunu  “akl  hocal
yapmak” olarak deerlendirmekte ve onlar eletirmektedir. Bkz: Orbay, a.g.e., s. 48.
23   Orbay, a.g.e., s. 55; Ya’kûbî, a.g.e., II, s. 180; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 196.
24   ed-Dabî, a.g.e.,  s. 112-113; Ya’kûbî, a.g.e.,  II,  s. 180; Taberi, a.g.e.,  s. 799-780;  bnü’l-Esîr,
a.g.e., III, s. 206; Çakr, a.g.m., s. 188; Çiçek, a.g.m., s. 149; Mustafa Özkan, “Siyasi-Sosyal
Gelimeler Karsnda Hz. Aie’nin Duruu Üzerine”, Diyanet lmî Dergi, C. XXXXV, No: 1,
Ocak-ubat-Mart 2009,  s. 61.
84
çou Mekke’ye gelmiti.25 Özetle, Medine  ile kyaslanacak olursa Mekke’de  topla-
nanlarn çounu Hz. Osman taraftarlar ve onun katillerinin bulunup cezalandrlma-
sn  isteyen kiiler oluturmaktayd ve Hz. Ali’nin derhal katilleri  cezalandrmasn
arzuluyorlard. Mekke’de  bir  araya  gelen  bu  kitle, Hz. Ali  karsnda  ayaklanmak
için, zaman zaman Hz. Aie önderliinde baz toplantlar düzenlemiti.26 Bu istiare-
lerin  neticesinde  Hz.  Aie  ve  beraberindekiler,  Ali  b.  Ebî  Tâlib’ten  Osman  b.
Affân’n  katillerinin  ksasn  talep  etmek,  hakkn  yerini  bulmas  için  gerekirse  sa-
vamak ve katilleri savata öldürmek için bir ordu hazrlayp Hz. Ali’nin üzerine yü-
rümeye karar vermi27 ve üç bin kiilik bir orduyla, hicretin 36. senesinde, Basra’ya
hareket  etmiti.28 Kemaleddin ükrü,  orduyu  “arzular  tatmin  edilmemi, hrslarn
alamam, ahsi duygularyla hareket eden fesatçlar” olarak, Hz. Aie’yi ise “nifak-
çlarn  eleba”  olarak  nitelendirmektedir.29  Ayrca  amaçlarnn  sadece  “nifak  ve
bozgunculuk  çkarmak” olduunu öne  sürmekte30 ve  fk Hadisesini kastederek Hz.
Aie’nin; vali olmak istediklerini kastederek Talha ve Zübeyr’in, Hz. Ali’ye muhalif
davranmasnda kiisel duygularnn önemli bir ekilde rol oynadn iddia etmekte-
dir.31  
Yazarn ifade ettiine göre Mekkeliler hazrladklar orduyla Basra’ya vardk-
larnda, Basra valisi Osman b. Huneyf ve ordusuyla arasnda Mekkeliler kanl müca-
deleler vuku bulmutu.32 Bu mücadelelerde, Mekkeliler Osman b. Huneyf’i bayln-
                                                
25   Orbay,  a.g.e.,  s.  58;  ed-Dabî,  a.g.e.,  s.  107-108,  113-114;  Ya’kûbî,  a.g.e.,  II,  s.  180-181;
Taberi,  a.g.e.,  s.  797-800; Mes’ûdî,  a.g.e.,  II,  s.  366;  bnü’l-Esîr,  a.g.e.,  III,  s.  207-208;  bn
Kesîr a.g.e., s. 370-371; Mustafa Akçay, “Hz. Ali’nin Hayat ve Kiilii”, Anadoluda Alevîli-
in Dünü ve Bugünü, ed. Halil brahim Bulut, 1. Bsk., Sakarya, Sakarya Üniversitesi Yaynla-
r, 2010, s. 198.
26   Bu hususta ayrntl bilgi için bkz: Taberi, a.g.e., s. 799-801; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 207-211;
bn Kesîr a.g.e., VII,  s. 372-373; Çakr, a.g.m., s. 189.
27   Ayrntl  bilgi  için  bkz: Orbay,  a.g.e.,  s.  58-61; Mes’ûdî,  a.g.e.,  II,  s.  366-367;  bnü’l-Esîr,
a.g.e., III, s. 207-209; bn Kesîr a.g.e., VII, s. 372-373.
28   Orbay,  a.g.e.,  s.  60;  ed-Dabî,  a.g.e.,  s. 116; Taberi,  a.g.e.,  s.  802-803; Mes’ûdî,  a.g.e.,  II,  s.
366-367; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 208; bn Haldun, a.g.e., II, s. 608-609.
29   Orbay, a.g.e., s. 56-58;  
30   Orbay, a.g.e., s. 60-61.
31   Orbay, a.g.e., s. 57; M. Saîd Hatipolu, “Hz. Peygamberin Vefatndan Emevîlerin Sonuna
Kadar Siyasi-çtimai Hadiselerle Hadis Münasebetleri”  (Yaynlanmam Doçentlik Tezi),
Ankara 1967, 31; Özkan, a.g.m., s. 61-62.
32   Orbay, a.g.e., s. 62-63; ed-Dabî, a.g.e., s. 127-129; Taberi, a.g.e., s. 804-806; Mes’ûdî, a.g.e.,
II, s. 366-367; bn Haldun, a.g.e., II, s. 608-609; Çiçek, a.g.m., s. 152-154.
85
caya  kadar  döverek,  saçn  sakaln  yolup  önce  hapsetmi,33  sonra  ise  hapsedildii
yerden  çkarlarak,  çplak  bir  vaziyette  Medine’ye  sürmütü.  dare  ise  tamamen
Mekkelilerin eline geçmiti.34
Bunun  üzerine,  hicretin  36.  senesinde,  tamamn Ensar  ve Sahabilerin  olu-
turduu Hz. Ali komutasnda bir ordu, Basra’ya hareket etmiti.35 Osman b. Huneyf,
Zikâr adnda bir yerde Hz. Ali karlam ve ona kendisine yaplanlar iletmiti. Bu-
nun üzerine Hz. Ali’nin bu durum karsnda çok üzülmü ve ellerini kaldrp, yaptk-
lar  hatalar  anlamalar  ve  nedamet  duymalar  hususunda Mekkelilere  dualarda  bu-
lunmutur.36 Yazarn naklettiine göre Hz. Ali, Basra’ya varnca bar görümelerini
balatm,  bu  görümeler  netice  vermeye  balam  ve  tansiyon  iyice  dümütü.37
Kemaleddin ükrü’nün naklettii bilgilere göre; Hz. Ali konumasnda Talha’ya38 ve
Zübeyr’e  serzenite bulunmu ve onlara  yaptklarnn yanl olduunu  ayetlerle ha-
dislerle izah etmitir. Hz. Ali’nin, “Hatrnda m? Bir gün Rasûl-ü Ekrem sana hita-
ben: ‘Zübeyr sen zalim ve haksz olduun halde bir gün gelecek Ali ile mukatele ede-
ceksin’ demiti. Bu hadisi ne çabuk unuttun?” sözü üzerine Zübeyr b. Avvâm yapt-
na piman olmu ve Hz. Ali’nin yanndan ayrlmtr.39
Bu  görümelerin  neticesinde  ortalk  biraz  yumuasa  da  iki  tarafta  da  sava
iddetle arzu edenler vard. Özellikle Talha ve Zübeyr’in oullarnn savamay arzu-
ladklar eserde kaytldr. Bu yüzdendir ki Zübeyr b. Avvâm, Hz. Ali ile görütükten
sonra Hz. Aie’nin ve kendi oullarnn yannda “Yemin ederim ki ben Ali ile sava-
                                                
33   Orbay,  a.g.e., s. 64; ed-Dabî, a.g.e., s. 129; Taberi, a.g.e., s. 806; Mes’ûdî, a.g.e.,, II, s. 367;
bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 215; bn Kesîr a.g.e., VII, s. 376.
34   Orbay, a.g.e., s. 64-65; Taberi, a.g.e., s. 806, 807-808; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 215-216.
35   Ayrntl bilgi  için bkz: Orbay, a.g.e.,  s. 70-71; ed-Dabî, a.g.e.,  s. 136; Taberî, a.g.e.,  s. 810-
811; Mes’ûdî, a.g.e., II, s. 367, 369-370; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 377.
36   Ayrntl bilgi için bkz: Orbay, a.g.e., s. 70-71; bn Kesîr a.g.e., VII, s. 380.
37   Orbay a.g.e., s. 75-77; ed-Dabî, a.g.e., s. 145-146; Taberî, a.g.e., s. 814-815; bnü’l-Esîr, a.g.e.,
III, s. 232-234; bn Kesîr a.g.e., s. 384-385; Çakr, a.g.m., s. 194.
38   Taberî, a.g.e., s. 821; Mes’ûdî, a.g.e., II, s. 373.
39   Orbay, a.g.e., s. 79; Baz slam Tarihi kaynaklarnda Hz. Ali ile Talha ve Zübeyr arasnda ge-
çen  bu  diyaloun  sava  baladktan  sonra  geçtii  nakledilmektedir.  Ayrntl  bilgi  için  bkz:
Ya’kûbî, a.g.e., II, s. 182-183; Taberî, a.g.e., s. 821; Mes’ûdî, a.g.e., II, s. 371-372; bnü’l-Esîr,
a.g.e., III, s. 239-240; bn Haldun, a.g.e., II, s. 616-617.
86
mam.  Buradan  çekip  gideceim”  demesi  üzerine  ona  ilk  itiraz  bizzat  olu Abdul-
lah’tan gelmitir.40  
Görümeler  neticesinde,  Cemel  Vakas  bar  ile  sonlandrlacakken,  Malik
Eter, Halit b. Mülcem ve Abdullah Reâ,41 gibi bir takm Haricî zihniyetli nifakçlar,
geceleyin, aralarnda gizli bir toplant düzenleyip, “Eer Ali; Talha, Zübeyr ve Aie
ile  sulh  yaparsa  yarn bunlar hep birleirler  ve Osman’n  katili  sizsiniz diye bizim
üzerimize hücum ederler. Ne yapacaksak hemen bu geceden yapalm.” diyerek;  sa-
baha kar kendi kuvvetlerinin de desteiyle iki taraf birbirine düürmek için gizlice
hem Mekkelilere  hem  de Medinelilere  saldrma  karar  almlardr.42    slam  tarihi
eserlerinde emri altndaki askerlerin yaklak 2500 kiiyi bulduu nakledilen43 bu ni-
fakçlarn bir ksm, h. 36’da, Cemaziyelahir’in 14’ünde sabaha kar gizlice Mekke-
lilerin üzerine hücum ederken, dier bir ksm  ise Medinelilere  saldrmt. Yazarn
naklettiine göre bu olay Cemel Sava’nn balangc olmu, iki taraf da ne oldukla-
rn  anlamadan  savaa  sürüklenmiti. Hz. Aie’nin  yan  sra, Talha  b. Ubeydullah,
Zübeyr b. Avvâm ve onun oullar da  savaa dâhil olmutu.44 Bu  srada Zübeyr b.
Avvâm  harp meydanndan  kaçmaya  balamt.  Bu  durumu  gören Ahnef  b. Kays,
Amr b. Cürmüz’ü Zübeyr’in üzerine göndermi, bn Cürmüz ise Vedây Sâya adnda
bir mevkide onu  yakalayarak öldürmütü.45 Öte  yandan Mervan b. Hakem’in att
bir okla Talha b. Ubeydullah ölmütü.46 Kemaleddin ükrü’nün nakline göre, sava
iddetlendii bir srada, Hz. Ali, Hz. Aie’yi öldürmek isteyen askerleri görünce he-
men onun devesinin  yanna  sokulup “Bu deve  çökmedikçe bu  kanl  sava bitmez.”
                                                
40   Orbay, a.g.e., s. 79-80; Ya’kûbî, a.g.e., II, s. 182-183; Taberî, a.g.e., s. 821; Mes’ûdî, a.g.e., II,
s. 372; bn Kesîr a.g.e., VII, s. 390-391; bn Haldun, a.g.e., II, s. 617.
41   Baz kaynaklara göre Albâ’ b. Heysem, Adiyy b. Hatem, Sâlim b. Sa’lebe el-Kaysî, Süreyh b.
Evfâ, Abdullah b. Sebe gibi birçok Hâricî de bu toplantda yer alan isimler arasndayd. Ayrn-
tl bilgi için bkz: ed-Dabî, a.g.e., s. 147-148; Taberî, a.g.e.,  s. 816; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s.
234-235; bn Kesîr a.g.e., VII, s. 386.
42   Orbay,  a.g.e.,  s.  81; Bu  toplantda  yaplan  görümeler  hakknda  ayrntl  bilgi  için  bkz:  ed-
Dabî, a.g.e., s. 147-155; Taberî, a.g.e., s. 816-817; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 236.
43   Örnein bkz: bn Kesîr a.g.e., VII, s. 386.
44   Orbay, a.g.e., s. 83; Taberî, a.g.e., s. 820-821; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 242-243.
45   Orbay,  a.g.e.,  s.  83-84;  Ayrca  ayrntl  bilgi  için  bkz:  Ya’kûbî,  a.g.e.,  II,  s.  183;  ed-Dabî,
a.g.e.,  s.  174-175; Taberî,  a.g.e.,  s.  830; Mes’ûdî,  a.g.e.,  II,  s.  372;  ehristânî,  a.g.e.,  s.  37;
bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 244; bn Kesîr a.g.e., VII, s. 391; bn Haldun, a.g.e., II, s. 618.
46   Orbay, a.g.e., s. 83-84; Ya’kûbî, a.g.e., II, s. 182; Taberî, a.g.e., s. 821-822; Mes’ûdî, a.g.e., II,
s. 374; ehristânî, a.g.e., s. 37; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 244.
87
demi ve bunun üzerine  askerlerden biri devenin bacaklarn klçla keserek deveyi
düürmü ve sava bitirmiti.47  
Yazarn naklettiine göre Hz. Ali savan sona erdiini, kaçanlarn peine dü-
ülmemesini, yarallarn öldürülmeyip tedavi edilmesini ve evlere baskn yaplmama-
sn  askerlerine  ilan  etmitir.48  Akabinde  Ammar  b.  Yâsir  ile Muhammed  b.  Ebû
Bekr, Hz. Aie’yi sava meydanndan alarak Basra’da bir eve getirmiti. Hz. Ali sa-
vatan sonra Hz. Aie’yi ziyaret edip, hatrn sormu, onun için dualarda bulunmu
ve  istedii  yere  gitmesi  hususunda  ona  izin  vererek  gerekli  yardmlarda  da  bulun-
mutu. Hz. Aie ise Medine’ye dönmek isteyince ona yol boyu birkaç mil elik ede-
rek onu yollamt.49  
Ganimetler Hususundaki Anlamazlk: Nakledilen bilgilere göre  savatan
sonra Müslümanlar arasnda ganimetler hususunda yeni bir  fitne zuhur etmiti. Hz.
Ali ile beraber Cemel harbine katlanlarn bir ksm, özellikle Msrllar, ganimet elde
etmek için savaa katlmt. Sava lehlerinde sonlannca da Hz. Ali’ye müracaat ede-
rek bir an önce hisselerinin datlmasn talep etmilerdi. Hz. Ali ise onlar azarlayp
ve onlara ‘savalan tarafn Müslümanlar olduunu, savan da bir zaruret olduunu,
dolaysyla ganimetlerinin miras yoluyla ailelerine dütüünü’ söylemi ve ganimet-
leri ehitlerin varislerine datmt.50 Bunun üzerine onlar da Hz. Ali’ye, savaa ka-
tlmaktan pimanlk duyduklarn dile getirip, ona ta’n ederek Basra’dan ayrlm ve
Kûfe’ye gitmilerdir.51 Akabinde Hz. Ali de Basra’ya vali olarak Abdullah  bn Ab-
bas’ tayin ederek vakit kaybetmeden Kûfe’ye dönmü ve hilafet merkezi olarak ora-
y tercih etmitir ki Müellif Hz. Ali’nin Kûfe’ye dönmesini, Msrllarn ona muhalif
ve kzgn bir ekilde oraya gitmelerine balamaktadr.52 Nitekim bü’l-Esîr’in naklet-
tii  bir  rivayet  bu  görüü  teyit  etmektedir. Bu  rivayete  göre Hz. Ali  sava  sonras
                                                
47   Orbay, a.g.e., s. 84-85; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 251. Ayrca savataki dier ayrntlar hakknda
bkz: Mes’ûdî, a.g.e., II, s. 377-380; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 244-254.
48   Orbay, a.g.e., s. 85; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 253-254.
49   Orbay a.g.e., 85; ed-Dabî, a.g.e., s. 182-183; Taberî, a.g.e., s. 831, 832, 833; bnü’l-Esîr, a.g.e.,
III,  s. 254-255, 256;  bn Kesîr a.g.e., VII,  s. 395, 397-398;  bn Haldun, a.g.e.,  II,  s. 62-621;
Akçay, a.g.m., s. 198.
50   Ayrntl bilgi için bkz: bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 259. Ayrca bu hususta Hz. Ali’nin görüleri
için bkz: ed-Dabî, a.g.e  s. 181; Taberî, a.g.e.,  s. 832; Mes’ûdî, a.g.e.,  II,  s. 371;  bn Haldun,
a.g.e., II, s. 621.
51   Orbay a.g.e.,  s. 87-88.
52   Orbay a.g.e., s. 69; Taberî, a.g.e., s. 833.
88
mevcut karklklar önlemek için Basra’da biraz daha kalmak istemiti. Ancak Ab-
dullah  bn  Sebe  ve  dier  Haricîlerin  Hz.  Ali’den  izin  almadan  Basra’dan  ayrlp
Kûfe’ye  dönmelerini Hz. Ali  üpheyle  karlad  için  onlarn  hemen  akabinde  he-
men Kûfe’ye gitmitir.53
Cemel Vakas’nn Frkalamaya Etkisi: Cemel Sava, Hz. Osman’n ölü-
münden sonra ilk kez iki Müslüman grubun birbiriyle amansz bir mücadeleye girdi-
i ve binlerce Müslümann binlerce Müslüman katlettii bir sava olmas hasebiyle
slam Mezhepler Tarihi açsndan büyük bir önem ifade etmektedir. Modern dönem
aratrmaclarndan Abdulcabbar Adgüzel, bu konunun önemini öyle vurgulamtr:
“Bu  sava,  insanlarn zihninde birtakm problemlerin olumasna  sebebiyet ver-
mitir;  çünkü  savaan  ve  savalan  ile  öldüren  ve  öldürülenler  hep Müslüman
olmakla beraber her iki taraf da kendi safnda ölenleri ehit ilan etmekteydi. Hâl-
buki Peygamber’in:  “ki Müslüman çarprsa ölen de öldüren de cehennemde-
dir.”54 hadisine göre  iki  taraf da  tehlike  içerisindeydi. Bir ksm Peygamber  ile
savalara katlp  cennetle müjdelenmi olan bu  insanlarn durumu merak konu-
suydu. Osman  b. Affân’n  katlinden  sonra  bu  durum  ve  ilerde  de  devam  eden
olaylar, mezheplerin ayrm noktalarndan biri olan iman-amel, kaza-kader, husn-
kubh, halku’l-ef’al, salah-aslah, mürtekib-i kebire gibi Kelâm problemlerin orta-
ya çkmasna ve asrlar boyu tartlmasna zemin hazrlamtr.”55
Havaric  açsndan  düünüldüünde,  Cemel  vakas,  Hariciliin  douunda
dorudan etkili olmasa da, Harici zihniyetin olumasnda etkili olmu ve Haricilerin
giderek  tehlikeli  bir  hal  aldnn  altn  çizmitir. Aslnda, Kemaleddin  ükrü’nün
“harici” olarak niteledii asilerin ayaklanp Hz. Osman’ öldürmeleri, sonraki prob-
lemlere  zaten  kap  aralamt. Bu  problemler  tam  bar  yoluyla  çözülecekken, Hz.
Osman’n öldürülmesinde etkin bir ekilde rol oynayan Haricî liderler Cemel Sava-
’na sebebiyet vererek dolayl olarak binlerce Müslümann da katili olmutu.  
Öte yandan Cemel Vakas, iî zihniyetin teekkülünde de önemli bir rol oy-
namaktadr. Hz. Ebû Bekir’den beri snrl bir ekilde varln koruyan Hz. Ali’nin
taraftarl, Hz. Ali’nin halifelie geliiyle ve Cemel Savayla daha da güçlenmitir.
Cemel vakasn deerlendiren iî müelliflerinden Tabtabâî, Hz. Ali dönemi iç karga-
alarnda, Hz. Âie,  Talha  ve  Zübeyr’in  dier  iç  kargaalara  sebebiyet  verenlerin,
                                                
53   Orbay a.g.e., s. 88; Ya’kûbî, a.g.e., II, s. 184; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 260.
54   Buhârî, man 23, 31; Müslim, Fiten 4; bn Mâce, Fiten 4.
55   Adgüzel, a.g.m., s. 97-98.
89
ahsî menfaatleriyle hareket ettiklerini öne sürmektedir.56 Aslnda Kemaleddin ük-
rü’nün  bu  husustaki  düünceleri  îa  çizgisine  oldukça  yakndr. Nitekim  yukarda
naklettiimiz gibi Kemaleddin ükrü Orbay, Hz. Âie’nin de Talha ve Zübeyr’in de
ahsî duygularla hareket ettiini ileri sürerek onlar “Nifakçlkla” nitelendirmi hatta
Hz. Ali’ye kar ayaklanmalarn “hurûç etmek” olarak nitelendirmitir.
Aslnda îa’ya karakteristik bir renk kazandran mâmet anlay neticesinde
Hz. Ali’nin insanüstü bir varlk olarak tasavvur edilmekte, onun karsnda olan her-
kes iîler tarafndan zemmedilmekte ve lanetlenmektedir. Hatta iî müellifler, bu gö-
rülerini temellendirmek için baz ayetleri tevil etmekte ve baz hadisler nakletmekte-
ler. Bu  anlamda deiik bâtni yorumlara bavurmaktadrlar. Bu  inançla yola çkan
iîler, Hz. Ali’nin Cemel Vakas’nda  tamamen  suçsuz olduunu  (ki  zaten  imamlar
masumdur) ve ona kar gelen Talha, Zübeyr ve Hz. Âie’nin de ve onlarn ordusu-
nun kâfir olduunu iddia etmektedir. Nitekim iî müelliflerden eyh Müfîd, bir ese-
rinde Cemel olayndan bahsederken, Hz. Âie, Talha ve Zübeyr için: “Günahkârlar,
kalleler,  hainler,  dönekler,  fasklar,  hak  yoldan  sapanlar,  doruluktan  uzaklaan-
lar” olarak bahsetmektedir. Ayrca onlarn Hz. Osman’n kann talep etmeye hakla-
rnn olmadn, Hz. Osman’n katillerini bahane  ederek Hz. Ali’yi öldürmek  iste-
diklerini,  zaten  onlarn  evvelden  beri  kâfir  olduklarn  ve  bunu  gizlediklerini, Hz.
Peygamber’in ise bunu bildiini ve bu nedenle Hz. Ali’ye onlarla savamay farz kl-
dn, dolaysyla kanlarnn helal olduunu nakletmektedir.57
iî müelliflerinden Tabtabâî ise Cemel Savan birtakm ekonomik nedenlere
balamaktadr.  Bu  konuyu  Abdulcabbar  Adgüzel  bir  makalesinde58 öyle  naklet-
mektedir:
“’îa’nn  görüüne  göre  bu  iç  savalara  neden  olanlarn  ahsi menfaatlerinden
baka bir maksatlar yoktu. Üçüncü Halifenin kann gütme davas,  avam halk
aldatma  aracndan baka bir  ey deildi.’ diyerek  söze balayan Tabatabâî, de-
vam eden cümleleriyle savaa asl sebep olan eyin beytülmalin taksimi ile ilgili
olduunu  iddia  etmitir. Ona  göre; Ömer  b.  el-Hattâb’dan  bu  yana  beytülmal,
adaletsiz taksim ediliyordu ve belli bir kesim sürekli olarak hazineden nemalan-
yordu. Ali b. Ebî Tâlib halife olduktan sonra adaleti salamt; ancak bu durum
                                                
56   Tabtabâî, a.g.e., s. 60-62.
57   Muhammed b. Muhammed el-Badâdî eyh Mufîd, el-Cemel ve’n- Nusre li-Seyyidi’l-tre fî
Harbi’l-Basra, Kum, el-Mektebetu’d-Dâvirî,  t.y., s. 19-20; Adgüzel, a.g.m., s. 100.
58   Adgüzel, a.g.m., s. 100-101.
90
öteden  beri  ayrcalkl  olanlarn,  menfaatlerine  dokunmas  sebebiyle,  houna
gitmedii için ihtilaf ve fitne çkmt.”59
1.3. Sffîn Vakas ve Hariciliin Douu
1.3.1. Sffîn Vakas:  
Hz. Ali Halifelik makamna  geçince,  onun  önemli  bir  icraat Hz. Osman’n
atad  valilerin  ivedilikle  deitirilmesi  olmutu  ki  bu  durumu Kemaleddin  ükrü
“dareyi Ümeyyeoullar’nn elinden kurtarmak”60 olarak yorumlamaktadr. Valile-
rinin deitirilmesi politikasnn bir parças olarak, o evvela Amr b. As ile Muaviye
b. Ebû Süfyan’ azletmek istiyordu. Nakledildiine göre bu hususta Muire b. u’be
ve Abdullah b. Abbâs ile baz istiarelerde ve görü alveriinde bulunmutu.61
Hz. Ali,  yapt  görümeler  neticesinde  belli  bir  karara  varm  ve  bu  karar
mucibince Ubeydullah b. Abbâs’ Yemen’e, Osman b. Huneyf’i Basra’ya, Kasem b.
el-Abbas’ Mekke’ye, Sehl b. Huneyf’i am’a, Kays b. Sa’d’ Msr’a ve Umara b.
ihâb’ da Kûfe’ye tayin etmitir.62
Muaviye’nin Hz. Ali Aleyhinde Faaliyetleri: Kemaleddin ükrü’nün  nak-
lettiine göre, hicretin 35. ylnda, Nu’man b. Beîr, Muaviye’nin istei üzerine Hz.
Osman’n  kanl  gömleini  ve  ei  Nâile’nin  kesilmi  parmaklarn  alarak  am’a
Muaviye’ye  götürmütü.63 Muaviye  ise  bu  kanl  gömlekle  kesik  parmaklar Emevî
Camii’nin minberinde  tehir  etmek  suretiyle  halk  tahrik  edip Hz. Ali’ye  kar Hz.
Osman’n  katillerinin  cezalandrlmas  hususunda  kkrtyordu.64  Öte  yandan
Muaviye Hz. Ali’nin gönderdii vali Sehl b. Huneyf’i tanmam, Ali b. Ebî Tâlib’in
Hz. Osman’n katilleri hususunda  rahat davranmas Muaviye’yi ona biat  etmemeye
itmiti.65
                                                
59   Tabtabâî, a.g.e., s. 60-62.
60   Orbay, a.g.e., s. 48.
61   Ayrntl bilgi  için bkz: Orbay, a.g.e.,  s. 49-51; Taberî, a.g.e.,  s. 795-796;  bnü’l-Esîr, a.g.e.,
III, s. 197-198, Ayrca Orbay’n bu husustaki düünceleri için bkz: Orbay, a.g.e., s. 53-54.
62   Ya’kûbî,  a.g.e.,  II,  s.  179;  Taberî,  a.g.e.,  s.  797;  bnü’l-Esîr,  a.g.e.,  III,  s.  201. Ayrca Hz.
Ali’nin valileri deitirmesi politikas ile ilgili ayrntl bilgi için bkz: Ünal Klç, “Hz. Ali’nin
ehirlerin darecileriyle lgili Politikalar”, Cumhuriyet Üniversitesi lahiyat Fakültesi Der-
gisi, C. XII No: 2, 2008, s. 123-125; Ünal Klç, “Hz. Ali’nin Vali Politikas ve Valileri”, Hz.
Ali Sempozyum Bildirileri (24-25 Ekim 2007), zmir,  2009, s. 318-320.
63   Orbay, a.g.e., s. 55; Taberî, a.g.e., s. 739; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 192.  
64   Taberî, a.g.e., s. 797; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 203.
65   Orbay, a.g.e., s. 56; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 204.
91
  Yazarn  nakline  göre  savatan  sonra Msrllarn  az  bir  ksm  ve  am  hariç
birçok  ehirden  biatler  gelmeye  balamt.  am’da  ise  halk  ile  sk  bir  ba  olan
Muaviye Hz. Ali’ye biat etmeme hususunda kararlyd. Hz. Osman’n ehit edilme-
sinden arta alan kanl gömlek ve kesik parmaklarn minberde sergilenmesi halk ga-
leyana  getirmekle  kalmayp,  Hz.  Ali’ye  olan  kinlerini  de  artrmaktayd.  Her  gün
muhtelif  yerlerde halka hutbeler okunmakta ve Hz. Ali’nin bu  cinayetin gerçekle-
mesinde önemli rol oynad kanaati halka telkin edilmekteydi. Hz. Ali bütün bunlar
göz önünde bulundurarak, yaplacak en mühim iin kendi arzusuyla mutavaat etme-
yen Muaviye’yi ve halkn klç zoruyla boyun emeye mecbur etmek olduuna karar
vermiti.66
  Filistin’de bulunan Amr b. el-Âs da, “Muaviye b. Ebî Süfyan’n ve Msr hal-
knn bir ksmnn desteini kazanarak Hz. Ali’ye kar harekete geçeceini” duyunca
Hz. Ali’ye kar bir hamle yaparak, h. 36’da, Muaviye ile ittifak etmiti.67 Müellifin
naklettiine göre Amr, am Camii minberinde sergilenen Hz. Osman’n kanl göm-
leini  ve  ei Naile’nin  kesik  parmaklarn  “Onlar  kaldrp  bir  yerde  sakla  sonra
Muharebe vaktinde çkar ve halka tehir et. O zaman insanlarn gayret ve muhabbet
damarlar harekete gelerek Ali ile cenge hrslanrlar.” diyerek Muaviye’ye kaldrt-
mt.68
  Öte  yandan  Hz.  Ali  Kûfe’ye  gidince,  Azerbaycan  valisi  E’as  b.  Kays  el-
Kindî ve Hemedan valisi Cerîr b. Abdullah el-Becelî ile Muaviye hakknda çeitli is-
tiarelerde  bulunmutu. Ardndan  ise Muaviye’nin  kendisine  biat  edip  etmeyecei
hususunda kesin bir bilgi almas için Cerîr b. Abdullah’ am’a elçi olarak gönder-
miti. Fakat Muaviye Cerîr’i oyalayp ona net bir cevap vermeyerek zaman kazan-
maya  çalmtr.69  Muaviye  ayrca  Humus  Sanca  Emîri  urahbil  b.  Smt  el-
Kindi’nin desteini  almay baarm70 ve onun  araclyla bütün am’ Hz. Ali’ye
                                                
66   Orbay, a.g.e., s. 89, 91; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 203, 276-277; Taberî, a.g.e., s. 797-798.
67   Ayrntl bilgi için bkz: Orbay, a.g.e., s. 103-105; Taberî, a.g.e., s. 839; bnü’l-Esîr, a.g.e., III,
s. 275-276; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 411.
68   Orbay, a.g.e., s. 106-107, 114.
69   Orbay, a.g.e., s. 110-111; Taberî, a.g.e., s. 839-840; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 276-277.
70   Kemaeddin ükrü Orbay, Muaviye’nin Humus Emîrini kullanmasn iki sebebe balamaktadr.
Birincisi onun hileden  anlamayacak derecede  saf biri olmas, dieri  ise am halk  tarafndan
çokça sevilmesidir. Bkz: Orbay, a.g.e., s. 113.
92
kar  savaa davet  etmiti.71 Ardndan  ise Cerîr’e  gönül  rahatlyla  ret  cevab ver-
miti.72
  Müellifin naklettiine göre Muaviye ordusunda  sahabeden hiç kimsenin bu-
lunmamasndan rahatsz olduu için Amr b. el-Âs ile istiare ederek Medine’de baz
sahabilere73 davet babnda mektup göndermitir. Fakat mektuplardan istedii cevab
alamaynca  bu  defa  Ubeydullah  b.  Ömer,  Sa’d  b.  Ebî  Vakkas  ve Muhammed  b.
Meslemetü’l-Ensarî’ye ayr ayr mektup yazarak desteklerini istemi, fakat hepsi bu
ite  bitaraf  olduklarn, Müslümanlara  ve  özellikle  de  halifenin  olduu  tarafa  klç
çekmenin bir mümin olarak kendilerine yakmayacan (Mürcie) açkça yazmlar-
dr.74  
Sava ve Hakem Tayini: Yazarn nakline göre Hz. Ali, Muaviye’den ret ce-
vabn  alnca  vakit  kaybetmeden,  hicretin  36.  senesinde,  80’i Ashâb- Bedir  olmak
üzere toplamda 880 sahabenin içinde bulunduu75 bir ordu hazrlayarak sava için se-
fere çkmt.76 ki ordu Sffîn’de karlam ve aralarnda ilk tartma su meselesin-
den kaynaklanmt.77 amllar igal ettikleri Frat nehrinin suyundan  Irakllarn ya-
rarlanmalarn istememi ve “Onlar Hz. Osman’ nasl günlerce susuz braktysa biz
de onlar öyle susuz brakacaz.” diyerek suyun yasaklanmasn istemilerdi.78
Bunun üzerine ortalk yeniden kzarak çarpmalar balam ve bu çarpma-
lar Zilhicce aynn sonuna kadar, birer ikier gruplar halinde sürekli devam etmiti.79
Hz. Ali defalarca bar görümeleri için elçi göndermi ancak bu görümelerin hiçbi-
rinden bir netice elde edilememiti. Bunun üzerine Hz. Ali savamak üzere nihaî ka-
                                                
71   Bu hususta ayrntl bilgi için bkz: Orbay, a.g.e., s. 112-113; Minkarî, a.g.e., s. 46-51; bnü’l-
Esîr, a.g.e., III, s. 277-278. bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 451.
72   Orbay, a.g.e., s. 114-115, 121-122; Minkarî, a.g.e., 81-83; Taberî, a.g.e., s. 839-840.
73   Müellif eserinde nakletmese de, Sffîn Sava öncesinde Muaviye ile Hz. Ali arasnda mektup
trafii yaanmtr. Bu mektuplarla  ilgili bkz: Minkarî, a.g.e.,  s. 56-58, 86-91, 149-151, 200-
201.
74   Orbay, a.g.e., s. 117-121; Minkarî, a.g.e., s. 71-72, 74, 76.
75   Baz sahabiler bu savatan uzak durmu ve tarafszln ilan etmitir. Ayrntl bilgi için bkz:
Orbay, a.g.e., s. 125; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 410-411.
76   Ayrntl bilgi için bkz: Orbay, a.g.e., s. 125-129; Minkarî, a.g.e., s. 102-106; Taberî, a.g.e., s.
840-842; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 278-284.
77   Orbay, a.g.e., s. 130-132; Minkarî, a.g.e., s. 156-168; Taberî, a.g.e., s. 842-843.
78   Orbay, a.g.e., s. 132; Taberî, a.g.e., s. 843; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 284.
79   Orbay, a.g.e., s. 132-133; Taberî, a.g.e., s. 843-844.
93
rar vermiti ve çarpmalar balamt.80 Sava iyice iddetlenip de Hz. Ali’nin ordu-
su  üstünlük  elde  etmeye  balaynca, Amr  b.  el-Âs, Muaviye’ye  askerlerine  derhal
Kur’an’lar mzraklarn uçlarna takp havaya kaldrmalar hususunda emir vermesini
istemiti.81 Muaviye denileni yapm ve askerler mzraklarn uçlarna Mushaflar ta-
kp havaya kaldrarak “Sizi Kitabullah’a davet ediyoruz.” diye seslenmeye balam-
t. E’arî bu durumu öyle nakletmektedir:
“Ali b. Ebî Tâlib döneminde, öncelikle Talha, Zübeyr ve onlarn Ali’ye kar sa-
vamalar sonra da Muâviye’nin Ali ile sava konusunda ihtilaflar meydana gel-
di. Ali, Muâviye ile Sffîn’de kar karya geldi. Gerek Ali gerekse Muaviye’nin
ordular klçlar krlncaya, mzraklar parçalanncaya ve güçleri tükenip bitkin
düünceye kadar birbirleriyle savat. Savamaktan yorgun düen iki taraf da bir-
birlerini suçlamaya baladlar.  
Muâviye:  “Ey Amr! Sen  içine düüp de  çkmak  istediin her  türlü  skntl du-
rumdan çkmay baardn iddia etmedin mi?” dedi. Amr b. el-Âs: “Evet” dedi.
Bunun  üzerine Muaviye:  “Öyleyse  bamza  gelen  bu  skntdan  çk  yolu  ne-
dir?” dedi.  
Amr b. el-Âs: “Hayatta kaldm sürece Msr’n elimden çkmamas konusunda
bana  söz verir misin?” dedi. Muaviye de:  “Evet! Bu  konuda, Allah  adna  sana
söz veriyorum.” dedi.  
Amr:  “Mushaflar  yukar  kaldrmalarn  emret.  Sonra  amllar  Irakllara,  “Ey
Irakllar! Aramzda Allah’n Kitab’ vardr” desin. Eer bu isteini kabul ederse,
taraftarlar ona muhalefet eder. steine kar çkarsa, yine taraftarlar ona muha-
lefet eder.”
Amr  b.  el-Âs,  ona  bu  görüünü  söylerken  sanki  ince  bir  perdenin  arkasndan
gayb  görüyordu.  Muâviye,  taraftarlarna  mushaflar  yukar  kaldrmalarn  ve
Amr b. el-Âs’n söyledii eyi yapmalarn emretti. Onlar da bunu yaptlar. Bu-
nun  üzerine  Irakllar,  Hz.  Ali’nin  iine  kartlar  ve  onu,  Ali’nin  bir  hakem
Muâviye’nin  de  bir  hakem  gönderecei  tahkime  (hakem  tayinine)  zorladlar.
Irakllarn kendisine uymaktan kaçnmalar üzerine Ali bunu kabul  etti. Ali’nin
bunu kabul etmesi üzerine, Muâviye ve amllar Amr b. el-Âs’, Ali ve Irakllar
da Ebû Mûsâ’y hakem olarak gönderdiler ve birbirleriyle baz anlamalar yapt-
lar. Ali  taraftarlar  bunun  üzerine  ihtilafa  dütüler  ve  dediler  ki:  “Allah Teâlâ,
“Allah’n buyruuna dönünceye kadar onlarla savan.” diyor; “azgnlara hakem
tayin  edin” demiyor. Eer onlarla  savamaya dönmez  ve onlarla  tahkimi kabul
ettiin küfre girdiini kabul etmezsen, sana kar harp ilan eder ve seninle sava-
rz.” Bunun üzerine Hz. Ali  unlar  söyledi:  “in banda  size kar  çkmtm.
Siz ise onlarn istedikleri eyi kabul etmede direndiniz. Bunun üzerine onlarn is-
teklerini  kabul  ettik  ve  onlara  sözler  verdik. Bizim  (onlarla  savamak  için)  bir
gerekçemiz yoktur. Böylece onun azledilmesi ve tahkîm sebebiyle tekfîr edilme-
                                                
80   Savan  gidiat  hakknda  ayrntl  bilgi  için  bkz: Orbay,  a.g.e.,  s. 134-146; Taberî,  a.g.e.,  s.
845-859; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 285-316.
81   Minkarî, a.g.e., s. 477
94
sinde  direttiler  ve  ona  kar  çktlar. Onlara Havâric  ismi  verildi. Çünkü  onlar,
Ali b. Ebî Tâlib’e kar çktlar. Bu, bugüne kadar devam eden bir ihtilaftr.”82
Kûfelilerin  büyük  bir  ksm  (Hariciler)  Kitabullah’a  davet  olunduklar  için
sava brakmak istemiler, fakat Hz. Ali savamaya devam etmelerini, bunun bir hile
olduunu onlara anlatmsa da askerleri onu dinlememiti. “Kitabullah’a davet olun-
duumuz  cihetle  icabetten  baka  bir  ey  yapamayz.”  diyerek  sava  brakmlard.
Hz. Ali onlara  savamalar  için  srar edince, Haricilerin  ileri gelenlerinden biri ona
“Ya Ali" Kitabullah’a icabet et. Yoksa seni dümanlarna teslim ederiz. Veyahut da
bn Affân’a  yaptmz  sana da  yaparz.” diyerek Ali b. Ebî Tâlib’i  tehdit  etmiti.
Orada bulunan Hariciler83 ve baz Kur’an hafzlar84 da o adama destek olmutu. Hz.
Ali Eter’e haber göndererek ondan yardm dilemi fakat Eter onlara vazgeçmelerini
nasihat ettiyse de onlar bu iten bir türlü caydramamt.85 Bu srada Hz. Ali, E’as
b. Kays’, amacnn ne olduunu örenmesi  için Muaviye’ye göndermiti. Muaviye
ise ona öyle demiti:
“Amacmz Kitabullah’a müracaattr. ki taraftan birer hakem  seçilsin, onlardan
Kitabullah’a muvafk bir karar vermeleri için ahd alalm. Sonra tarafeyn onlarn
verdikleri karara tabi olsunlar.”86
Bunun  üzerine  E’as  b.  Kays  Hz.  Ali’ye  durumu  bildirerek,  hakemin  Ebû
Musa  el-E’ârî olabileceini öne  sürmütü ve Hariciler de bunu onaylamt. Fakat
Hz. Ali onlara: “Evvela bana asi oldunuz ve ii bu kerteye getirdiniz, bari bu hususta
da bana asi olup bu ii tamamen berbat etmeyiniz.” diye buyurmu, ancak onlar Ebû
Musa’dan bir türlü vazgeçirememiti. Nakledildiine göre Hz. Ali Ebû Musa’nn gü-
venilir  biri  olmadn,  onlara  defalarca  anlatp,  hakem  olarak  srayla Abdullah  b.
Abbas’, Malik Eter’i ve Ahnef b. Kays’ onlara önermi ancak onlar hiçbirini kabul
etmeyip Ebû Musa’da srarc olmulard. Sonunda onlarn dedii olmu ve Ebû Musa
hakem tayin edilmiti. Bu srada amllar da hakem olarak Amr b. el-Âs’ tayin et-
                                                
82   E’arî, a.g.e.,, s. 30-31.
83   Baz kaynaklar Hz. Ali’yi  tahkime  zorlayanlarn Hariciler olmadn öne  sürmektedirler. Bu
hususta ayrntl bilgi için bkz: Adnan Demircan, “Ali b. Ebî Tâlib’i Tahkîmi Kabule Zorlayan-
lar Üzerine”, stem, C. IV, No: 6, 2005, s. 51-58.
84   Hariciliin douunda Kurrâ’nn önemi hakknda ayrntl bilgi için bkz: Harun Yldz, “Hari-
cilerin Douunda Kurrâ’nn Rolü”, EKEV Akademi Dergisi, C. VIII, No: 18, K-2004,  s.
279-281.
85   Orbay, a.g.e., s. 149; Taberî, a.g.e., s. 859; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 317-318; bn Kesîr, a.g.e.,
VII, s. 441.
86   Orbay, a.g.e., s. 149; Taberî, a.g.e., s. 859-860; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 318.
95
miti.87 Müellif Ebû Musa’y Amr b. el-Âs ile kyaslayarak u yorumlarda bulunmak-
tadr:
“Ebû Musa fenn-i bahs ve cudûlde Amr b. el-Âs gibi bir dâhiye muadil deildir.
Çünkü Ebû Musa’nn lisan- sahihan kalbinin tercüman idi. Sâfderûn bir adam-
d. Amr ise ma fi’z-zamirini ketm ile adam aldatmakta mahirdi. Bir de Musa her
nasl olur  ise olsun mukatelenin ve kan dökülmesinin bertaraf  edilmesini düü-
nüyor. Amr ise Msr valiliine hail olmak için Muaviye menfaatna can ve gö-
nülden çalyordu. Bu dakikalar mülahaza eden baz erbâb- akl cidden dûçar-
endie oluyorlard.”88
  Kemaleddin ükrü’nün naklettiine göre, Safer aynn 13’ünde Amr b. el-Âs,
Ebû Musa  ile bir araya gelip Hz. Ali’nin huzurunda  tahkimnameyi  yazmaya bala-
mtr. Bu srada Hz. Ali ile amllar arasnda “Emîru’l-Müminîn” ibaresinin yazlp
yazlmamas hususunda bir tartma vuku bulmu ve netice olarak bu ibarenin yazl-
mamasna karar verilmitir.89 Nakledilen bilgilere göre anlama metni öyledir:
“Bu vesika Ali b. Ebî Tâlib ile Muaviye b. Ebî Süfyan arasnda bir kararnamedir.
Ali ehl-i Irak ile müttefikleri için, Muaviye ehl-i am ile müttefikleri için taahhüt
eylediler ki Allah’n hükmüne ve Kitabna raz olarak Kitabullah’n ihya ettiini,
ihya ve  imha eylediini  ihya ve  imha eyleyeler. Ebû Musa el-E’arî  ile Amr b.
el-Âs’tan ibaret olan hâkimler Kitabullah’ta bulduklar ahkâm ile ve onda bula-
madklar hususta sünnet-i âdile-i Nebeviye ile amel edeler.”90
Metin  yazldktan  sonra  Hakemler,  herkesin  huzurunda  Hz.  Ali’den
Muaviye’den ve iki tarafn askerlerinden verecekleri kararn uygulanacana dair söz
almt. Kendileri de bu hususta halkn huzurunda yemin etmiti. Hükmü ise Rama-
zan ayna veya isterlerse daha sonraki müsait bir zamana tehir etmek üzere aralarnda
anlamlard.91
1.3.2. Hariciliin Douu ve Siyasî Faaliyetleri
Haricilik ve Douu: Harici  sözcüü, h-r-c kökünden  türeyen bir  fiildir ve
“ortaya  çkan,  çkan,  çkaran, birini öldürmek amacyla ortaya  çkan,  isyan  eden”
                                                
87   Orbay, a.g.e.,  s. 150-151, 152; Minkarî, a.g.e.,  s. 499-503; Taberî, a.g.e.,  s. 860;  bnü’l-Esîr,
a.g.e., III, s. 318-319.
88   Orbay, a.g.e., s. 151-152. Kemaleddin ükrü ayrca Amr b. el-Âs’n zeki, kurnaz, bütün fesa-
dn ba, dünya hrs ve makam  sevdas gözünü bürümü, içi eytanlkla dolu, zekasn daima
kötü  eylere  kulanan,  dessâs  biri  olduunu  öne  sürmektedir. Ayrntl  bilgi  için  bkz: Orbay,
a.g.e., s. 101-103.
89   Orbay, a.g.e., s. 152-154; Taberî, a.g.e., s. 860; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 319-320; bn Kesîr,
a.g.e., VII, s. 445.
90   Orbay, a.g.e., s. 154; Taberî, a.g.e., s. 860-861; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 320.
91   Orbay, a.g.e., s. 154; Taberî, a.g.e., s. 861; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 320-321.
96
gibi  anlamlara  sahiptir. Haricilik  kelimesinin  terimsel  anlam  ise  hak  dinin,  hakkn
dna çkanlar ve Hz. Ali’den ayrlanlar anlamna gelmektedir.92 Kaynaklarda belir-
tildiine göre Hariciler, Harûra’da toplandklar için Harûriyye, tahkimi kabul etme-
dikleri  için el-Muhakkime, dinden çktklar  için  ise Mârika adyla da anlmaktadr-
lar.93  Kemaleddin  ükrü  “Harici”  sözcüünü  kelime  anlam  olarak  “isyan  eden,
hakkn dna çkan, ayaklanan” anlamlarnda,94 terimsel olarak ise “Tahkîm’i kabul
etmeyip Hz.  Ali’ye  itaatten  ve Ehl-i  Sünnet  ve’l-Cemaat’ten  ayrlanlar”  anlamnda
kullanmaktadr.95 Müellifin bu yaklam ehristânî’nin yaklamyla paralellik gös-
termektedir.  ehristânî  hangi  dönemde  olursa  olsun  imama  kar  ayaklanan  huruç
eden  her  kiiyi  Harici  olarak  nitelendirmektedir.96  E’arî  ise  Havaric  adn  Hz.
Ali’nin ordusundan çkanlar için kullanmaktadr.97
Hz. Peygamber’in ölümünden Cemel ve Sffîn savalarna kadar geçen sürede
yaanan ihtilaflar ve Cahiliye devri asabiyet duygularnn yeniden canlanmas Harici-
liin zihinsel arka plann oluturduu ve domasna zemin hazrlad bir gerçektir.
Fakat Hariciliin ortaya  çknn en  temel etkeninin ne olduu hususunda birbirin-
den farkl görüler mevcuttur. ehristânî Harici zihniyetinin zuhurunu çalmamzn
Birinci Bölümünde ayrntl bir ekilde anlattmz Zu’l-Huveysra et-Temîmî olay-
na dayandrmaktadr. Ona göre Zu’l-Huveysra bir Harici’ydi.98 E’arî ise Hariciliin
douunu Hakem olayna balamaktadr. Ona göre Kûfeliler tahkimi kabul ettii için
Hz. Ali’nin kâfir olduuna hükmedip ondan ayrldklar için onlara Havaric isminin
verilmitir.99  
Kemaleddin ükrü zihniyet olarak her ne kadar Hz. Osman’a isyan eden asi-
lerin ve Hz. Ali’ye kar ayaklanan Hz. Aie, Talha ve Zübeyr’in hareketini “Huruc
Etmek”  sözcükleriyle  ifade etse de, bu  sözcüklerle onlarn “devlet otoritesine kar
                                                
92   Ebu'l-Fazl Muhammed b. Mükerrem b. Ali el-Ensârî bn Manzur (711/1311),  Lisânu’l-Arab,
3. Bsk., Beyrut, Dâru hyâi’t-Turâsi’l-Arabî, 1999, H-R-C md. III, 106-111.
93   Ethem  Ruhi  Flal,  “Hariciliin  Douu  ve  Frkalara  Ayrl”,  AÜFD,  C.  XXII,  Ankara,
1978, s. 245-246; Sarkaya, a.g.e., s. 94.
94   Örnein bkz: Orbay, a.g.e., s. 24, 25, 69, 76, 80, 102.
95   Orbay, a.g.e., s. 157.
96   ehristânî, a.g.e., s. 33.
97   E’arî, a.g.e., s. 31-32.
98   ehristânî, a.g.e., s. 33. Ayrca Hariciliin douunda Zu’l-Huveysra’nn etkisi hakknda ay-
rntl bilgi için bkz: Kubat, a.g.m., s. 136-139.
99   E’arî, a.g.e., s. 31-32, 102.
97
ayaklandn  ve  imama  isyan  ettiini”  kastetmi, Hariciliin  douunu E’arî  gibi
Tahkim olayna balamtr.100 Aslnda Hariciliin douundaki en büyük etken Hz.
Osman’n öldürülmesi olaydr. Çünkü o zaman, halifeye kar halk kkrtan ve is-
yana çarp olaylar daha da alevlendirenler Haricilerin önde gelenleriydi.101 Müellif
eserinde Hz. Ali dönemini ele ald için bu husustan bahsetmemekte fakat kaynak-
larda  belirtildiine  göre  Basra’dan Hz.  Osman’  öldürmek  için  gelen  grubun  reisi
olan Hurkus b. Züheyr,102 Haricilerin ilk önderlerinden olup, Hz. Ali’ye tahkim ola-
ynda hüküm vermenin sadece Allah’a ait olduunu söyleyenlerden biriydi.103 Dola-
ysyla Hz. Osman ksm-  azam  tarafndan mazlumca katledilmiti. Hatta  yukarda
naklettiimiz gibi, Hz. Ali Sffîn savanda Mushaflar mzraklara takldnda Harici-
lerden  savamalarn  istediinde  ve  bunda  srarc  olduunda,  Hariciler  “Ya  Ali!
Kitabullah’a  icabet  et.  Yoksa  seni  dümanlarna  teslim  ederiz.  Veyahut  da  bn
Affân’a yaptmz sana da yaparz.” demekle104 aslnda Hz. Osman’ da kendileri-
nin öldürdüünü bizzat itiraf etmilerdi. Çünkü bata Hz. Osman’a kar ayaklanan-
lar da kendileriydi. Ayaklanarak ihtilali baaryla neticelendirmi ve balarna diledi-
i kimseyi seçmilerdi. Öte yandan kaynaklarn nakline göre Hariciliin douunda
bn  Sebe’nin  ve  arkadalarnn  büyük  rol  oynad  da  açktr.105 Nitekim  yukarda
bahsettiimiz  gibi Hz. Osman’n  öldürülmesinde  asileri  tahrik  edip  organize  eden,
Cemel Sava’nda iki taraf birbirine düüren etkili bir münafkt. Kemaleddin ükrü
bn Sebe’nin  ismini bizzat zikretmemekle beraber, onun dier arkadalarndan bah-
setmekte ve onlarn Cemel Vakas’nda bar anlamalarna büyük bir darbe vurdukla-
rndan ayrntl bir biçimde bahsetmektedir.106 Harici zihniyeti açsndan deerlendi-
rildiinde Hz. Osman’a  ve Hz. Ali’ye  isyan  eden  bn Sebe’nin, Rasûlullah’a  isyan
eden Zu’l-Huveysra et-Temîmî’den hiçbir fark bulunmamaktadr.  
                                                
100   Orbay, a.g.e., s. 157.
101   Kubat, a.g.m., s. 121-122.
102   Hariciliin  douunda  Hurkus  b.  Züheyr’in  rolü  hakknda  ayrntl  bilgi  için  bkz:  Kubat,
a.g.m., s. 139-140.
103   Kemaleddin ükrü Orbay,  tahkimden bahsederken bu kiinin  adndan bizzat bahsetmemi ve
“Hariciler’in reislerinden bazlar” ibaresini kullanmtr. Ancak kaynaklarda bu kiilerin ara-
snda Hurkus b. Züheyr’in olduu kaytldr. Ayrntl bilgi için bkz: Orbay, a.g.e., s. 159-160;  
bn Kesîr, a.g.e. VII, s. 457-458.
104   Orbay, a.g.e., s. 147.
105   Kubat, a.g.m., s. 123-124.
106   Orbay,  a.g.e.,  s.  81-82. Ayrca  bn Sebe’nin Hariciliin  douundaki  etkisi  ile  ilgili  ayrntl
bilgi için bkz: Kubat, a.g.m., s. 141-143.
98
Netice  itibariyle  aada  da  aktaracamz  olaylar  göz  önünde  bulundurdu-
umuzda varacamz kan udur ki; Zu’l-Huveysra, Hurkus b. Züheyr, bn Sebe gi-
bi önde gelen münafklardan hareketler Hariciliin douunu Hz. Peygamber döne-
mine  dayandrmak mümkün  gibi  görünse  de, Kemaleddin ükrü Hariciliin  Sffîn
sava ile artk net bir ekilde ortaya çktnn altn çizmektedir.107 Aada aktara-
camz olaylar ise bunun açk bir ekilde delilidir. O halde, müellifin naklettiklerine
bakacak olursak, aslnda Hariciliin dini deil de, siyasi nedenlerin etkisiyle dodu-
unu108 ve daha  sonra  görülerini oluturup  itikadiletirdiklerini  söylememiz müm-
kündür.109
Haricilerin Tahkimden Caymalar ve Hz. Ali’den Ayrl: Gerekli bütün
anlamalar  salandktan  sonra, Temimoullar’ndan  bir  grup  ve  baz Kûfeliler Hz.
Ali’ye gelerek onun bu iten vazgeçmesini ve harbe devam etmelerini istemitir. Fa-
kat Hz. Ali onlara verilen karara zaten kendinin de raz olmadn, fakat srf kendile-
ri  istedikleri  için  buna mecbur  kaldn,  rzadan  sonra  rucûnun,  ikrardan  sonra  ise
tebdîlin caiz olmadn, kendisini dinlemeyerek bu ie kalktklarn ve imdi sonu-
cunu da bekleyip görmeleri gerektiini onlara anlatmtr.110
Sava bitince, Hz. Ali’nin ordusu geri dönmek üzere yola çkmt. Fakat mü-
ellifin naklettiine göre saylar 12 000’i bulan Hariciler, balarna Emîr olarak ebes
b.  Rb'î’yi,  mam  olarak  ise  Abdullah  bn  Kevvâ’y  seçerek  ordudan  ayrlm,
Harûra’da toplanarak Nuhayle’de ordugâh kurmutu. Bu grup akdedilen mütarekeyi
ve bu ite insanlarn hakem tayin edilmesini büyük bir günah olarak addetmiti. Ya-
zarn naklettiine göre onlar hükmün yalnzca Allah’a ait olduuna ve ondan baka-
snn hüküm veremeyeceine; Müslüman kan dökmek gibi önemli bir meselede in-
                                                
107   Orbay, a.g.e., s. 157. Müellifin bu görüü son dönem baz tarihçilerin görüleriyle de paralellik
arz etmektedir. Örnein Kr. Muhammed Ebû Zehra (1394/1974), slam’da Siyasî tikadî ve
Fkhî Mezhepler Tarihi, trc. Hasan Karakaya-Kerim Aytekin-Abdülkadir ener, stanbul, Hi-
sar Yaynevi, 1983, s. 71.
108   Bu  görüe  sahip  olanlar  için  bkz:  Ethem  Ruhi  Flal,  bâdiyye’nin Douu  ve Görüleri,
(Yaynlanm Doktora Tezi), Ank., Ankara Üniversitesi lahiyat Fakültesi Yay., 1983, s. 56-57.
109   Haricilerin  siyasi görülerinin  itikadilemesi  ile  ilgili  ayrntl bilgi  için bkz: Ahmet Akbulut,
“Hariciliin  Siyasi  Görülerinin  tikadilemesi”,  AÜFD,  Fakültenin  Kuruluunun  40.  Yl
Özel Says, C. XXXI, s. 339-345; Harun Yldz, “Harici Düüncesinin Geliimi”, OMÜFD,
No:  11, Samsun,  1999,  s.  258-270. Ayrca Haricilerin Görüleri  hakknda  ayrntl  bilgi  için
bkz: Ebu’l-Hasan el-E’arî, “Haricilerin Temel Görüleri”, çev. Harun Yldz, OMÜFD, No:
9, Samsun, 1997, s. 351-356.
110   Orbay, a.g.e.,  s. 155; Taberî, a.g.e.,  s. 861-862; Mes’ûdî,  II,  s. 405;  bnü’l-Esîr, a.g.e.,  III,  s.
322.
99
sanlarn  hakem  olmasnn  caiz  olmadna;  biatin  ancak Allah  Teâlâ’ya  olacana;
doru yolun emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i a’ni’l-münker olduuna ve devlet idaresinin
ise ûrâ ile olmas gerektiine inanmaktayd. Ayrca yazar bu gruba Harici denmesini
Emiru’l-Müminine itaatten çkarak Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’ten ayrlm olmalarna
balamaktadr. 111
Haricilerin  ayrlmas üzerine Hz. Ali, Harûra’ya  giderek onlarla baz görü-
melerde bulunmutu. Yazarn naklettiine göre Hz. Ali burada onlarn reisleri konu-
munda  olan Yezid  b. Kays  ve  bn Kevvâ  ile  uzun  uzun  görümü112  ve  sorularna
açk ve fasih bir ekilde cevap vermek suretiyle kafalarndaki soru iaretlerini gidere-
rek bir ksmn Kûfe’ye getirmitir.113
Hakemlerin Karar ve Haricilerin Tekrar Ayrlmas: Ancak kaynaklarda
nakledildiine göre Hz. Ali tahkimnamede belirtilen zaman geldiinde Ebû Musa’y
Dumetü’l-Cendel’e  yollaynca114  Hariciler  onu  protesto  ederek,  verdikleri  sözden
caym ve tekrar Nehrevan’a toplanmlard. Müellifin de eserde naklettii gibi, Ebû
Musa’nn  gönderilmesinin  akabinde, Harîcilerîn  önde  gelenleri Hz. Ali’ye  gelerek,
hükmün ancak Allah’a ait olduunu,  insanlar hakem klmann da günah olduunu,
hakem tayinini kabul ederek günah ilediini ve günahndan da tövbe edip bu imza-
ladklar anlamay  feshetmesini  istemitir. Ancak Hz. Ali onlara bu anlamaya bo-
yun  emeleri  gerektiini  yine  belirtmitir.115  Hakemler  hicretin  37.  senesinde,  bir
araya gelmi ve imam olabilecek ahslar üzerinde tek tek düünüp tartmt. Yaza-
rn naklettiine göre Amr b. el-Âs, Ebû Musa’ya fevkalade bir tazim ve hürmette bu-
lunmu ondan evvel asla  söze balamamt. Uzun  tartmalar neticesinde hakemler
Ali b. Ebî Tâlib’in de Muaviye b. Ebî Süfyân’n da hal’ine ve seçimin ûrâya bra-
klmasna karar vermiti. Bunun üzerine, üzerinde anlam olduklar bu hususu halka
duyurmak için halkn huzuruna çkm ve ksa bir konuma yapmlard. Ebû Musa
bir adm öne çkarak öyle demitir:  
                                                
111   Orbay, a.g.e., s. 157. Ayrca benzer görüler için bkz: Taberî, a.g.e., s. 862.
112   Orbay, a.g.e., s. 158-159; Taberî, a.g.e., s. 865; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 327-328.
113   Orbay, a.g.e., s. 159; Taberî, a.g.e., s. 865. Ayrca bu görümeler hakknda ayrntl bilgiler için
bkz: Taberî, a.g.e., s. 864-865; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 326-329;
114   Orbay, a.g.e., s. 160; Taberî, a.g.e., s. 865; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 453.
115   Orbay, a.g.e., s. 159-160; Taberî, a.g.e., s. 867; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 457-458.
100
“Ey insanlar! Amr ile beraber bu ümmetin iine baktk ve en salih gördüümüz
re’y üzerine ittifak ettik. O re’y de ‘Ali ile Muaviye’yi hal’ etmek ve halka iste-
diini seçtirmektir.’ te ben bu karar mucibince Ali’yi ve Muaviye’yi hal ettim.
Siz kendi iinize baknz ve evla gördüünüzü intihap ediniz.”116  
Bunun üzerine Amr b. el-Âs öyle buyurmutur:
“Ey  insanlar! Ebû Musa’nn dediini iittiniz. Ali’yi hal’ etti ben de Ali’yi hal’
ettim. Muaviye’yi de makamnda sabit kldm. Zira o, Osman’n velisidir ve ka-
nnn tâlibidir. Onun makamna herkesten daha çok layktr.”117  
Ebû Musa ve beraberindekiler bu sözleri duyunca Amr’n onlar hile yaptn
anlamt. Bu srada nakledildiine göre aralarnda bir takm tartmalar ve kavgalar
vuku bulmu,118 ancak netice deimemi, Muaviye b. Ebî Süftyân Amr’n hilesi ile
halifelik makamn elde etmitir.
Haricilerin  Ayaklanmalar  ve  Nehrevan  Sava:  Amr’n  hilesiyle
Muaviye’nin halifelie intihab haberi Hz. Ali’ye ulanca bir hutbe irad ederek hem
Hakemleri hem de Kûfelileri eletirmiti.119 Ayrca Nehrevan’da bulunan Haricilere
bir mektup yazarak onlarla anlamak istemi, fakat onlar yazdklar cevapta kendileri
evvela tahkimi kabul etmekle kâfir olduklarn fakat daha sonra tövbe ettiklerini, Hz.
Ali’nin de tahkimi kabul etmekle kâfir olduunu120, ancak tövbe ederse Hz. Ali’nin
isteini  deerlendirmeye  alabileceklerini  bildirmilerdi.121  Bunun  üzerine  Hz.  Ali
Haricilerden ümidi keserek Muaviye’nin üzerine yürümeye karar vermiti. Ancak bu
srada Hz. Ali Nehrevan’daki Haricilerin, müslümanlar öldürmek ve mallarn ya-
malamak  gibi  çeitli  sorunlar122  oluturduunu  duyunca;  am  seferi  için  askerlerin
                                                
116   Orbay, a.g.e., s. 163; Minkarî, a.g.e., s. 545-546; Taberî, a.g.e., s. 866; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s.
332; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 455-456.
117   Orbay, a.g.e., s. 163; Minkarî, a.g.e., s. 546; Taberî, a.g.e., s. 866-867;  bnü’l-Esîr, a.g.e., III,
s. 332; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 456.
118   Bu tartmalar ve kavgalar hakknda ayrntl bilgi için bkz: Orbay, a.g.e., s. 164-165; Taberî,
a.g.e., s. 867; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 456.
119   Orbay, a.g.e., s. 164-165;  bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 338.
120   Ebu’l-Huseyin  Muhammed  b.  Ahmed  b.  Abdurrahman  Malatî  (377/987),  et-Tenbih  ve’r-
Redd  alâ  Ehli’l-Hevâ  ve’l-Bid’a,  Nr  ve  lv:  M.  Zahid  el-Kevserî,  Beyrut,  Mektebetu’l-
Maârif, 1968, s. 50.
121   Orbay, a.g.e., s. 166; Taberî, a.g.e., s. 869; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 338-339.
122   Hariciler Hakem Olayndan sonra devlete ba kaldrmaya ve kendisi gibi düünmeyen Müslü-
manlar  öldürmeye  balamt.  Dier  müslümanlarn  canlarn  ve  mallarn  kendilerine  helal
klmlard. Bunun en tipik örnei slam Tarihi klasiklerinde nakledilen bir rivayettir. Bu riva-
yete göre Basra Haricileri Nehrevan yaknlarna geldiklerinde yolda sahabi Habbab b. Eret’in
olu Abdullah’a ve hamile olan eine rastlamlard. Abdullah b. Habbab’a baz sorular  sora-
rak,  onun  siyasi  ve  dini  olaylarla  ilgili  fikrini  örenmilerdi.  Fakat  onlar,  Abdullah  b.
101
ehirden  ayrlmalar  durumunda  geride  kalan  korunmasz  halkn  Haricilere  hedef
olabileceini düünerek, evvelâ onlarn üzerine yürümeye karar vermiti. Bunun üze-
rine  hicretin  37.  senesinde, Nehrevan’a  giderek Haricilerle Nehrevan  savan  ger-
çekletirmiti. Bu savata onlarn bir ksm kaçm, bir ksm ise halife ile savaarak
ölmütü.123  
1.4. Hz. Ali’nin ehit Edilmesi ve Frkalamadaki Rolü
Savatan kaçarak  cann  zor kurtaran Hariciler Hz. Ali’nin bu büyük darbe-
sinden  sonra, Nehrevan’da  tekrar  eskisi  gibi  tekilatl  bir  biçimde  toplanamasa  da
küçük  gruplar  halinde  bir  araya  gelip  çeitli  faaliyetler124  icra  etmi  ve Hz. Ali’ye
‘kendilerinden  birçok  önemli  ahs  öldürdüü  için’  daha  çok  kinlenerek  öç  alma
duygularyla hareket  etmeye balamt.125 Bu  faaliyetlerin en önemlisi  ise Hz. Ali,
Muaviye  ve Amr  b.  el-Âs’a  kar  giriilen  e  zamanl  suikasttr. Kemaleddin ük-
rü’nün naklettii bilgilere göre bn Mülcem el-Himyerî, Berk b. Abdullah et-Temîmî
ve Amr b. Bekr adnda üç Harici bir araya gelerek; halk ifsat ettikleri iddiasyla, s-
rayla Ali b. Ebî Tâlib, Muaviye b. Ebî Süfyân ve Amr b. el-Âs’a e zamanl olarak
suikast düzenleyip onlar öldürme karar almlard.126 Bu karara muvafk olarak bn
Mülcem, ebîb ve Verdân’n adnda  iki Haricinin de desteini alp, hicretin 40. y-
lnda Ramazan aynda, sabah namaz esnasnda, “Ya Ali! Hüküm ancak Allah’ndr.
Senin  ve  ashabnn  deildir.”  diyerek  zehirli  klcyla Hz. Ali’ye  saldrm  ve  onu
                                                                                                                                         
Habbab’n fikrilerini beenmeyince, ikisinin de ellerini balayarak esir almlard. Bir müddet
ilerledikten sonra hamile olan einin huzurunda önce Abdullah b. Habbâb’n boazn keserek
öldürmüler,  ardndan  ise  bütün  yalvarmalarna  ve  yakarmalarna  ramen  önce  Abdullah’n
eini ve sonra karnn yararak karnndaki bebeini kesip öldürmülerdi. Bu olaydan hemen son-
ra onlar, Kays Kabilesine mensup üç kadn daha hunharca katletmilerdi. Bunun üzerine Hz.
Ali onlardan haber getirmesi  için Haris b. Mürre el-Abdî adnda bir elçiyi Nehrevan’a doru
göndermi ancak onlar bu elçiyi de yakalayarak katletmiti. Taberî, a.g.e., s. 870-871; bnü’l-
Esîr, a.g.e., III, s. 341-342.
123   Orbay, a.g.e., s. 166-167; Ayrca bu savan ayrntlar hakknda ayrntl bilgiiçin bkz: Taberi,
a.g.e., s. 870-875; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 343-348; bn Kesîr, a.g.e., VII, s. 462-465.
124   Kaynaklada zikredildiine göre Hariciler Nehrevan savandan sonra yine küçük gruplar halin-
de  bir  araya  gelerek  Hz.  Ali  taraftarlaryla  sk  sk  çarpmaya  devam  etmitir.  Ancak
Kemaleddin ükrü Orbay bu  faaliyetlerine deinmemitir. Bu hususta ayrntl bilgi  için bkz:
bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 372-373.
125   Kaynaklarda belirtildiine göre Hariciler, Emevîler zamannda bile çeitli faailyetlere girimi-
tir. Emevîlerde Muaviye  iktidar boyunca  tam 16 kere devlete  isyan giriiminde bulunmular
ancak bu isyanlarda baarsz olmulard. Ayrntl bilgi için bkz: Belâzürî, a.g.e., IV, s. 163-
168;  rfan  Aycan,  “Emevîler  Dönemi  ç  Siyasi  Gelimeleri  (41-132/661-750)”,  AÜFD,  C.
XXXIX, 1999, s. 150.
126   Orbay, a.g.e., s. 171; Taberî, a.g.e., s. 894-895; bnü’l-Esîr, a.g.e., III, s. 388; bn Kesîr, a.g.e.,
VII, s. 511-512.
102
ar  bir  ekilde  yaralamt. Hz. Ali,  bu  ar  yaradan  kurtulamayp,  olaydan  birkaç
gün sonra vefat etmiti.127
Hiç üphesiz îa’nn douunda rol oynayan en önemli olaylardan biri de Hz.
Ali’nin ölümü olmutur. Hz. Ali’nin ölümü Hariciler için büyük bir zafer olsa da îa
için büyük bir hezimetti. Çünkü Hz. Ali imamlarn ilkiydi. Onun ehadeti onlar Ehl-i
Beyt taraftarlnda daha da ileri götürmü,128 imam olarak Hz. Hasan’ belirlemele-
rine neden olmutu.  
1.5. lk Dönem htilaflar Çerçevesinde îa’nn Douu
1.5.1. îa ve Douu
îa, bir kimsenin taraftar olmak, bir kimsenin peinden gitmek, ayrlmak ve
frkalamak gibi anlamlara sahip olan -Y-A kökünden türeyen bir isimdir. Terimsel
olarak ise Hz. Peygamber’den sonra Ali b. Ebî Tâlib’in nass ve tayinle halife oldu-
una inanan, mâmetin Hz. Ali’nin soyundan devam edeceini ve imamlarn masum
olduunu iddia eden toplulua verilen isimdir.129 Mezhepler Tarihi Klasiklerinde îa
benzer ekillerde tanmlanmaktadr. E’arî bu gruba, Hz. Ali’yi dost edinip onu Hz.
Peygamber’in  dier  ashabndan  üstün  tuttuklar  için  îa  denildiini  nakletmekte-
dir.130 ehristânî’ye göre ise îa, mâmetin ancak Hz. Ali’nin soyundan devam ede-
bileceine, bunun tarihte vuku bulmamas kendilerinin zulme uradnn ve takiyye
yaptklarnn  delili  olduuna  inanan,  imamlarn  masum  olduunu  iddia  eden  Hz.
Ali’nin taraftardr.131 Nevbahtî, îa’nn Hz. Ali’nin taraftarlar olup onun mâmetine
inanan ve ümmet arasnda ortaya çkan ilk frka olduunu nakletmektedir.132 Ayrca
o, Hz. Peygamber’den sonra Hz. Ali’nin mâmetini arzulayan bir kitlenin varlndan
bahsederek, bu  sahabilerin  ilk defa  teeyyu  ismiyle anldn zikretmektedir.133 bn
                                                
127   Orbay,  a.g.e.,  s.  174-176;  Taberî,  a.g.e.,  s.  895-896;  bnü’l-Esîr,  a.g.e.,  III,  s.  389-393;  bn
Kesîr, a.g.e., VII, s. 513-516.
128   Mehmet Dalklç,  “Îa, Havariç  ve Ehl-i  Sünnette Takyye”,  (Baslmam Yüksek  Lisans
Tezi), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, stanbul, 1992,  s. 23.
129   Onat, a.g.e., s. 15; Hasan Onat, “iîliin Douu Meselesi”, s. 81,
130   E’arî, a.g.e., s. 35.
131   ehristânî, a.g.e., s. 135.
132   Kummî-Nevbahtî, a.g.e., s. 51, 87; Adem Özkurt, a.g.e., s. 10-11.
133   Kummî-Nevbahtî, a.g.e., s. 87-88; Özkurt, a.g.e., s. 11; Ayrca îi kaynaklarda îa’nn tanm
hakknda ayrntl bilgi için bkz: Ethem Ruhi Flal, “iîliin Douu ve Gelimesi”, Milletle-
raras Tarihte ve Günümüzde iîlik Sempozyumu, 1. Bsk.,  stanbul,  SAV  lmî Neriyat,
1993, s. 33-34.
103
Hazm ise Hz. Ali’nin Hz. Peygamber’den sonra en üstün olan ve halifelie en layk
kii olduuna inanan, mâmetin Hz. Ali’nin soyundan devam etmesi gerektiine ina-
nan  herkesi  iî  saymaktadr.134 Kemaleddin  ükrü  ise  eserinde  îa’dan  bahsetme-
mekte ve tamn yapmamaktadr.
îa’nn aslnn nereye dayand hususunda kaynaklarda farkl görüler mev-
cuttur. Bazlar onun ran,135 bazlar Yahudi,136 bazlar Yahudi-Hristiyan,137 bazla-
r ise Arap asll olduunu138 öne sürmektedir. îa’nn douu hakknda da çeitli gö-
rüler mevcuttur. Baz aratrmaclar douunu Hz. Peygamber dönemine dayandr-
maktadr.139 Baz  aratrmaclar Rasûlullah’n  vefatndan  sonra  ortaya  çktn  öne
sürmektedir.140  Fakat  bazlar Hz. Osman’n  halifeliinde  bn  Sebe’nin  aleyhtarlk
çalmalaryla  ortaya  çktn  öne  sürmektedir.141  Bu  görülerin  haricinde  Hz.
Ali’nin  halifeliinde,142  Hz.  Hüseyin’in  ahadetinden  sonra,143  Hicrî  birinci  asrn
sonlarnda,144 Emevîler  zamannda145  ve Hicrî  ikinci  asrda146  ortaya  çktna  dair
                                                
134   bn Hazm, a.g.e., II, s. 113. Ayrca ulemann îa tanm hakknda ayrntl bilgi için bkz: Ah-
met Vehbi  Ecer,  “îa  ve Douu”,  Erciyes Üniversiesi  lahiyat  Fakültesi Dergisi, No:  1,
Kayseri, 1983, s. 131-132.
135   Reinhart Pieter Anne Dozy  (1300/1883), Târih-i  slâmiyet,  çev: Abdullah Cevdet Karlda,
Kahire, Matbaa-i ctihâd, 1908, I, s. 281; Bu görüü savunanlar ve eletirenlerle ilgili bkz: rfan
Abdülhamid, slâm’da tikâdî Mezhepler ve Akâid Esaslar, trc: M. Saim Yeprem, st., Ma-
rifet Yay., 1981, s. 26-31.
136   Julius Wellhausen  (1336/1918),  slamiyetin  lk Devrinde Dinî-Siyasî Muhalefet Partileri,
çev: Fikret Iltan,  II. Bsk., Ankara, TTK Yay., 1989, s. 149-150.
137   Ignaz  Goldziher  (1339/1921),  el-Akîdetu  ve’-erîatu  fi’l-slâm  Arapçaya  çev: M.  Yûsuf
Mûsa-A. Hasan Abdulkâdir-A. Abdulhak, Kahire, Dâru’l-Kitabi’l-Msrî, 1946, s. 214.
138   Bernard Lewis, Tarihte Araplar çev: Hakk Dursun Yldz, st., stanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Yaynlar, 1979, s. 83-84.
139   Örnein bkz: Ali eraiti (1398/1977) Ali îas Safevi îas, çev: Feyzullah Artinli, st., Yöne-
li Yay., 1990, s. 198.
140   Hasan Onat, “iîlik ve Günümüz iîliinde Baz Yeni Yaklamlar Üzerine”, slâmî Aratr-
malar Dergisi, C. III, No: 3, 1989, s. 123.
141   Hasan, a.g.e., I, s. 322; De Lacy O’leary,  slâm Düüncesi ve Tarihteki Yeri, çev: Hüseyin
Yurdaydn-Yaar Kutluay, Ankara, AÜF Yay., 1971, s. 65.
142   Muhammed  Hatîb  Accâc,  Usûlu’l-Hadîs  Ulûmuhû  ve Mustalâhuhû, Beyrut,  Dâru’l-Fikr,
1989, s. 418.
143   Cemal Sofuolu  “îa’nn Hadis Anlay” (Baslmam Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ank., 1977, s. 22.
144   Abdülhamid, a.g.e., s. 19.
145   E. Ruhi Flal, “lk iî Olaylar”, AÜFD, C. XXVI, 1983, s. 336.
146   Onat, “iîlik ve Günümüz iîliinde Baz Yeni Yaklamlar Üzerine”, s. 138.
104
birçok  farkl  görü mevcuttur.147  Kemaleddin  ükrü  ise  bu  hususla  ilgili  eserinde
herhangi bir fikir beyannda bulunmamtr.  
Bu hususta her ne kadar farkl düünceler olsa da îa’nn çkn belli bir ta-
rihe veya olaya balamaktan öte, bir  sürece yaymak daha olumlu bir yaklam ola-
caktr. Baz aratrmaclarmzn da ifade ettii gibi îa uzun bir sürecin ürünüdür.148
Bu  sürecin  kökleri  ise Hz.  Peygamber’e  kadar  uzanmaktadr.  îa, Hz.  Peygamber
zamanndan beri zuhur eden  ihtilaflardan adeta kendisine pay çkarm ve özellikle
Emevîler  zamannda  bu  olaylara  binaen  görülerini  oluturmaya  balamtr.  Fakat
îa’da bir krlma noktas belirlenecek olursa bu noktann Sffîn sava olduunu söy-
lemek mümkündür. Zira aratrmamzn  kinci Bölümünde aktardmz  ilk üç hali-
fenin de seçiminde Hz. Ali’nin halife olmasn arzulayan bir takm kiilerin varln-
dan söz etmitik. Onlarn bu istei Hz. Ali’nin halifelik makamna geçmesiyle gide-
rilmi ancak Sffîn Vakasndan evvel, Muaviye’nin Hz. Ali’den Hz. Osman’n kann
talep etme bahanesiyle, onun halifeliinin geçersiz olduunu ve yerine Osman’n ve-
lisi  olarak  kendisinin  geçmesi  gerektiini149  ileri  sürmesiyle  yeniden  canlanmtr.
Öyle ki kaynaklarda nakledildiine göre, Muaviye bu  iddiasn dini zemine kaydr-
mak için “…Haksz yere öldürülenin velisine bir yetki tandk…”150 ayetini delil ola-
rak ileri sürmütür.151 Muaviye’nin bu tutumu ve Sffîn Sava Hz. Ali’nin mâmetini
destekleyenleri daha da kkrtmt. Özellikle Tahkim olay ve Hz. Ali’nin öldürül-
mesinden  sonra meydann  tamamen Muaviye  b.  Ebî  Süfyân’a  kalmas  bu  durumu
daha da körüklemitir. îa’nn  görüleri, Muaviye  zamanndaki Siyasi îa’yla ba-
lantl  olarak,  kabile  asabiyetinin  de  etkisiyle152  daha  sonraki  dönemlerde  Hucr  b.
Adiyy  ve Tevvabûn hareketi gibi olaylarn153  ardndan olumaya balamtr.154 Bu
                                                
147   îa’nn  douu  hakkndaki  görülerle  ilgili  ayrntl  bilgi  için  bkz:  Onat  a.g.e.,  s.  148-150;
Ecer, a.g.m., s. 36-41.
148   aban Öz, “îa’nn Asl ve Douu Üzerine Görüler”, e-Makâlât Mezhep Aratrmalar, C.
I, No: 2, 2008, s. 37.
149   Flal, bâdyye’nin Douu ve Görüleri, s. 40; Onat, a.g.e., s. 38.
150   srâ Sûresi 33.
151   Minkârî, a.g.e., s. 32-21; Onat, a.g.e., s. 38-39.
152   îa’nn douunda ve  fikirlerinde kabile asabiyetinin rolü ile ilgili ayrntl bilgi için bkz: Er-
gin, a.g.e., s. 136-161.
153   Bu hareketlerle ilgili ayrntl bilgi için bkz: Onat, a.g.e., s. 43-114.
154   Öz, a.g.m., s. 37. Ayrca ilk iî fikirlerin oluumu ile ilgili ayrntl bilgi için bkz: Onat, a.g.e.,
s. 115-121.
105
sebeple olsa gerektir ki; Kemaleddin ükrü sadece Hz. Ali Dönemini ele ald için
eserinde îa’nn douundan hiç bahsetmemektedir.
1.5.2. lk Dönem htilaflarn îa’nn Douuna Etkisi
Yukarda da bahsettiimiz gibi îa’ya karakteristik  rengini ve özelliini  ka-
zandran  görü,  mâmet  prensibidir. Yaplan  tanmlardan  da  anlalaca  üzere  îa
tamamen Hz. Ali’nin mâmeti prensibi üzerine dayanmaktadr. Aslnda çalmamzn
bandan  beri  her  ihtilafn  hangi  mezhebin  olumasna  etki  ettiine  deinirken,
îa’nn domasna ve iî zihniyetin olumasna etki eden ihtilaflar da zikrettik. An-
cak burada bu meseleleri daha genel bir tarzda ele alacak olursak unu söyleyebiliriz
ki; îa kendisini Hz. Ali’nin mâmetine götürebilecek slam tarihinde vuku bulan her
türlü olay frkann olumas için malzeme yapm ve tartmtr. Hz. Peygamber’in
ölümü  srasnda  vuku  bulan  Krtas  olay,  Üsâme  Ordusu  Meselesi,  Benî  Saîde
Sâkifesi, Fedek Arazisi meselesi, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer ve Hz Osman’n hali-
felie seçimleri, Cemel ve Sffîn Savalar ve son olarak da Hz. Ali’nin öldürülmesi
hususlarnda zuhur eden bütün ihtilaflara “Hz. Ali’nin mâmeti” açsndan bakm ve
öyle deerlendirmitir. Dolaysyla îa’nn oluumunda bütün bu olaylar önemli rol
oynamtr.155
îa Hz. Peygamber’in hastal esnasnda vuku bulan ihtilaflar, birbirinin ta-
mamlaycs olarak saymaktadr. iîlere göre Rasûlullah ölecei srada evvela Üsâme
ordusunu Hz. Ali halifelie rahatça geçsin diye sefere yollayacakt ancak Hz. Ömer
ve dier baz sahabiler buna engel olmutur. Saniyen Rasûlullah hasta yatanda Hz.
Ali’nin  mâmetini  bir  kâda  yazdrmak  için  kât-kalem  istemi  ancak  yine  Hz.
Ömer ve Hz. Ebû Bekir buna engel olmutur.156 Hatta bu  fikirlerine dayanak  tekil
etsin diye, îi kaynaklarda bahsedilen157 Gadîr-i Hum vakas ile158 baz hadislerle ve
baz  ayetlerin  tevili  ile  temellendirmeye  çalmaktadr. Çalmamzda  yukarda  de-
indiklerimizin haricindeki îa’nn dier delillerini ksaca ele alalm:
                                                
155   slam Tarihinde  ilk dönem problemlerin îa’nn douuna  etkileri  ile  ilgili  ayrntl bilgi  için
bkz: Ergin, a.g.e., s. 134-136.
156   Flal, Mezhepleri Douuna Tesir Eden Sebepler, s. 127.
157   Ebû  Ali  Emînuddîn  el-Fazl  b.el-Hasan  b.  Fazl  et-Tabersî  (548/1153),    ’lâmu’l-Verâ  bi’l-
A’lâmi’l-Hudâ, Beyrut, Dâru’l-Maârife, 1979, s. 138-139.
158   Sarkaya,  a.g.e.,  s.  159.  Ayrca  Gadîr-i  Hum  Vaks  ile  ilgili  ayrntl  bilgi  için  bkz:  Adnan
Demircan,  Hz.  Ali’nin  Hilâfet  Hakk Meselesinde  Gadîr-i  Hum  Olay, st.,  Beyan  Yay.
1996, s. 19-61; Ünalan, a.g.e., s. 75-76.
106
Gadîr Hum Vakas: iî müelliflerin nakline göre Hz. Peygamber Veda Hac-
c dönüünde Gadîr Hum denilen bir yerde “Ey Peygamber, Rabbinden sana indiri-
leni  duyur;  eer  bunu  yapmazsan, O'nun mesajn  duyurmam  olursun.  Allah  seni
insanlardan  korur. Dorusu  Allah,  kâfirler  toplumunu  yola  iletmez.”159  ayeti  nazil
olunca konaklama  emri vermi ve burada Hz. Ali’nin  faziletiyle  ilgili bir konuma
yaparak  Hz.  Ali’yi  yanna  çararak:  “Ben  kimin  mevlas  isem,  Ali  de  onun
mevlasdr. Allah’m onu seveni sev. Dümanna düman ol. Ona yardm et. Onu hor-
layan  hor  haykr  eyle. Nereye  giderse Hakk  onunla  beraber  kl.”  demitir.160 Bu
olayn üzerine de “Bugün size dininizi tamamladm..”161 ayeti nazil olmutur.  
Sakaleyn Hadisi: Rasûlullah öyle buyurmutur: “Size iki ar emanet bra-
kyorum. Onlara smsk sarldkça hiçbir zaman saptmazsnz. Bunlar, Allah’n Ki-
tab ve Itretimdir.”162
Ehli Beyt Hadisi: iî müellifler Hz. Peygamber’in  öyle dediini nakleder-
ler: “Benim Ehl-i Beyt’im szilerin arasnda Nuh’un gemisine benzer. Kim ona biner-
se kurtulur. Kim ondan yüz çevirirse boulur.”163
Menzile  Hadisi:  Hz.  Peygamber’in  Tebûk  gazvesine  giderken  Ali  b.  Ebî
Tâlib’e söyledii, “Senin benim yanmdaki konumum (menzile), Harun’un Mûsa’nn
yanndaki konumu gibidir.”164 sözünü îa Hz. Ali’nin mâmetine yormaktadr.165 iî
müellifler bu hadisi delil göstererek Hz. Ali’nin dier  sahabilerden üstün olduunu
öne sürmekte ve onlar kötülemektedirler.166
Vâsi Hadisi: Yine iî müelliflerden el-Muzaffer Hz. Peygamber’in Hz. Ali’yi
göstererek  öyle dediini nakleder: “Bu benim kardeim, vâsim ve halifemdir. Onu
dinleyiniz ve itaat ediniz.”167 Modern dönem müelliflerinden Hasan Onat, Vâsi hadi-
sine öyle bir eletiri getirmektedir:
                                                
159   Mâide Suresi 5/67.
160   el-Muzaffer, îa nançlar, s. 74-75.
161   Mâide 5/3.
162   Müslim, Fedâilu’s-Sahabe 35.
163   el-Muzaffer, îa nançlar, s. 70-71.
164   Buhârî, Megâzî 78; Müslim, Fedâilu’s-Sahabe 4.
165   Ar, mamiye îas Kaynaklarna Göre lk Üç Halife Dönemi, s. 49.
166   Meclisî, a.g.e., XXXXVII, s. 273.  
167   el-Muzaffer, îa nançlar, s. 75.
107
“Hz. Peygamber’in  “Ben  kimin mevlas  isem, Ali  de  onun mevlasdr.”  dedii
doru olsa bile, bunun hilafet  eklinde  anlaldn  ileri  sürebilmek hemen he-
men  hiç mümkün  deildir.  Çünkü  böyle  anlalm  olsayd,  en  azndan  sâkife
toplantsnda veya daha sonraki siyasîi hadiselerle birlikte bu hususun gündeme
gelmi olmas gerekirdi. Nitekim Ali b. Ebî Tâlib’in torunlarndan Hasan b. Ha-
san da Hz. Peygamber’in “Ben kimin mevlas isem Ali de onun mevlasdr.” sö-
züyle emirlik ve hilafeti kastetmi olsayd, namaz, zekât, oruç ve hacla ilgili hü-
kümleri açkça belirttii gibi bunu da belirtir ve  “Ey  nsanlar, bu benden  sonra
sizin  halifenizdir.”  derdi,  diyerek,  bunun  hilafetle  hiçbir  alakasnn mevcut  ol-
madn ifade etmitir.”168
Bu  hadislerle  beraber  ehristânî’nin  naklettii  “Sizin  en  iyi  hükmedeniniz
Ali’dir.”169 hadisini de zikretmemizde fayda vardr. Zira ehristânî, îa’nn bu hadisi
Hz. Ali’nin mâmetine delil olarak kullandn öne sürmektedir.170
îa bütün bu hadislerden ve Krtas olayndan ve Üsâme ordusunu olayndan
yola çkarak, birçok ayeti de tevil ederek Ali b. Ebî Tâlib’in nass ve tayinle halife ol-
duuna inanmakta ve dört halifenin  mâmet esnasndaki bütün olaylar bu görüleri
etrafnda deerlendirmektedir. Örnein, çalmamzn birinci bölümünde de ele ald-
mz gibi, Fedek Arazisi meselesinde, Ehl-i Beyt’ten olduu için Hz. Fatma’y ma-
sum saymakta ve istediini yapmad için Hz. Ebû Bekir’i lanetlemektedirler. Yine
yukarda deindiimiz gibi, Hz. Ali’nin halifeliine engel olduklar için ve ona hak-
szlk  ettikleri  için  ilk  üç  halifeyi, Hz. Ali’yle  savat  için Talha,  Zübeyr  ve Hz.
Âie’yi  de  tekfir  etmektedirler. Öte  yandan Emevîler  zamannda  iîlere  uygulanan
bir takm bask ve yldrma politikalar neticesinde îa Takiyye prensibini benimse-
mise171 de, Hz. Ali’nin ilk üç halifeye de biat etmesinin ve kendisini tahrik etmeye
çalanlar azarlamasnn îa’nn bu prensibi kabullenmelerinde az da olsa etkisi var-
dr.
Sffîn Vakas’na gelecek olursak, îa, bu savata Hz. Ali’nin kâfirlerle sava-
t gibi amllarla savatn, savata ölen Ali taraftarlarnn Adn cennetleri ile mü-
kâfatlandrlacan iddia ederek172 bu fikirlerini “Saldrya urayan mü’minlere sa-
va  izni  verildi.”173  ayetine  dayandrmaktadrlar.174  Bu  rivayetlerden  anlalaca
                                                
168   Onat, a.g.e.,, s. 24.
169   Buhârî, Tefsîru Sureti’l-Bakara 7; bn Mâce, Mukaddime, 2; bn Hanbel, V, 112.
170   ehristânî, a.g.e., s. 148.
171   Konuyla ilgili ayrntl bilgi için bkz: Dalklç, a.g.e., s. 23-26.
172   Kuleynî, a.g.e., V, s. 39-40.
173   Hacc Suresi 22/39.
108
üzere, îa Muaviye taraftarlarn kâfir/mürik saymaktayd. Hatta Meclisî, naklettii
bir hadiste  tarafsz kalanlar bile  eletirmekteydi.175 Tahkim olaynn kabulünde  ise
îa ihtilaf halindedir. Bir ksm tahkimi kabul etmekle Hz. Ali’nin isabetli davrand-
n öne sürerken, dier bir ksm ise Hz. Ali’nin tahkim olaynda ölümle tehdit edil-
dii  için Takiyye  yaparak  tahkime  raz  olduunu  iddia  etmektedir.176 Sffîn Sava
sonrasnda Ali b. Ebî Tâlib ile Muaviye arasnda yaanan mâmet mücadelesi îa’da
tevellî-teberrî kavramlarnn olumasna neden olmutu. Metin Bozan eserinde bunu
öyle açklamaktadr:
“Ali  b.  Ebî  Tâlib  ile Muaviye  arasndaki  mücadelede  kimin  hakl/merû  hali-
fe/imam olduu hususu  zamanla Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’i de  içine  alacak
ekilde  genilemi;  iî  çevrelerinde  bu  iki  halifenin  de Hz. Ali’nin  hakk  olan
mâmeti  gasp  ettii  düüncesi  gelimitir.  te  bu  düünce  zamanla Hz. Ali’yi
dost/velî/lider edinme anlamna gelen tevellî ve dümanlarndan/muhaliflerinden
uzak/beri olma anlamna gelen teberrî kavramlarn ortaya çkarmtr.”177
te görüldüü gibi Hz. Peygamber’in ölümünden Hz. Ali’nin ölümüne kadar
ümmet  arasnda  vuku  bulan  baz  ihtilaflar  îa’nn  douunda  ve  kelamî  fikirlerini
oluturmalarnda önemli rol oynamtr.
1.6. Ana Kitle: Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat
“Bir yere, kültüre, davran ekline, düünceye ait olma” gibi anlamlara ge-
len “Ehl” sözcüü ile “yol, gidi ve adet” anlamlarna gelen “Sünnet” sözcüünün
bir araya gelmesiyle olumutur.178 Bu kavram, müstakil olarak deil de Ehl-i Sünnet
ve’l-Cemaat olarak kullanlmaktadr. Kaynaklarda nakledildiine göre, slâm Dinini
anlamada Rasûlullah ile onun ashabnn takip ettii yolu benimseyenler179 anlamnda
kullanlan  bu  kavram  yaklak  dört  asrda  olumutur180  ve  ilk  defa Hicrî  4.  asrda
Ebu’l-Leys es-Semerkandî bu kitleden “Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat” adyla bahsetmi
                                                                                                                                         
174   Kummî, a.g.e., II, s. 84.
175   Meclisî, a.g.e., XXVIII, 16-17.
176   Adgüzel, a.g.m., s. 106-107.
177   Bozan, a.g.e., s. 49-50.
178   Râgb el-sfahânî, Müfredâtü Elfâzi’l-Kur’ân, Dmek, Dâru’l-Kalem, 2002, s. 96, 429-430.
179   A.  Saim  Klavuz,  slam Akaidi  ve Kelam’a Giri, stanbul,  Ensar Nesriyat,  1998,  s.  297;  
Henry Laoust, slam’da Ayrlkç Görüler, çev. E. Ruhi Fglal-Sabri Hizmetli, stanbul, P-
nar yay., 1999, s. 98.
180   Mehmet Zahit Ünver, “Son Dönem Bir Osmanl Âlimi M. Zahid Kevserî’nin Ehl-i Sünnet
Algs ve Mezheplere Bak” (Baslmam Yüksek Lisans Tezi), Sakarya Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Sakarya, 2011, s. 35; Sarkaya, a.g.e., s. 58.
109
ve daha sonra bu isim kullanlagelmitir.181 Bu grubu tekil eden alt gruplar ise Selef
ve Halef olmak üzere ikiye ayrlmaktadr. Selef, Ashâb- Rey ve Ashâb Hadis’ten;
Halef ise E’arîler ve Maturîdiler’den olumaktadr.182  
Douu ve Tarihsel Süreci: Hulefâ-i Raidîn dönemindeki iç dini-politik ça-
tmalar bedevî eilime yakn olan Hariciler ile Ehl-i Beyt’i yüceltip ve Ali evladna
nass ve tayinle mâmet yolunu açan îa frkalarnn ortaya çkmasna neden olmutu.
Birbirine zt konumda olan bu iki frkann zihniyetlerinin oluumuna etki eden olay-
lar, Hz. Osman’n Hariciler  tarafndan  katledilmesi  ve  özellikle Haricililerin  tekfir
hususunda arya gitmesi Mürcîe’nin douuna neden olmutu. Mürcie bir nevi bu
iki frkaya karlk doan bir mezhepti. Öte yandan Hz. Peygamber zamanndaki ni-
fak hareketleriyle ilk nüveleri oluan ve sonraki dönemlerde ortaya çkan birtakm ih-
tilaflar  neticesinde “insann  fiilleri”  hususunun  tartlmas  “insann  kaderin  tutsa-
nda bir robot olduunu söyleyen Cebriyeci düünce ile insann fiillerinde Allah’n
hiçbir müdahalesi olmadn söyleyen Kaderiyye”nin183 domasna neden olmutu.
Sonraki asrlarda ise yine dört halife dönemindeki ihtilaflardan referansla ortaya ç-
kan “büyük günah” kelamî meselesi Vasl b. Ata’nn ilk admyla “el-Menzile Bey-
ne’l-Menzileteyn” görüüne  sahip olan Mu’tezile  frkas olumutu.184 te bu  tarihî
süreç  içerisinde Müslümanlar  arasnda  vuku  bulan  bütün  ihtilaflarda,  bütün  itikadî
meselelerin  tartlmasnda,  Rasûlullah’n  çizdii  snrlar  içinde  yaamaya  çalan,
siyasete karmayp tarafgirlikten öte tarafszln korumak için uraan, ilim ve ir-
fanla itigal eden bir takm sahabilerin ve tabiinin oluturduu “ana bünye” diye ta-
rif edebileceimiz bir kitlenin varlndan bahsetmek mümkündür.185 Modern dönem
aratrmaclarndan Nadim Macit bu kitleyi öyle tarif etmektedir:
“Müslümanlar  frkalara ayrma yerine birlie, Hz. Peygamber’in ashabnn yo-
luna davet eden Abdullah b. Ömer  (ö. 74/693),  bnrahim en-Nehâi  (ö. 96/714),
e-abi (ö. 104/722) ve Hasan el-Basrî (ö. 110/728) ve benzerlerinin öncülük et-
tikleri ve orta yol olarak adlandrdklar mutedil grup sünnete ball ve ümme-
                                                
181   Sarkaya, a.g.e., s. 62.
182   Sarkaya, a.g.e., s. 74 v.d.
183   Nadim Macit, “Sünnî Ekolün  lk Öncüleri ve Görüleri”  (Yaynlanmam Çalma),   Van,
y.y., 1993, s. 13.
184   Ebû  Mansur  Abdülkahir  b.  Tahir  b.  Muhammed  Temimi  Abdülkahir  Badadî  (429/1037-
1038), Mezhepler Arasndaki Farklar: el-Fark beyne’l-Firak, trc. Ethem Ruhi Flal, Ank.
TDV Yay., 1991, s. 83.
185  Bkz: Câbirî, a.g.e. s. 477-479.
110
tin  birliini  korumay  hedeflemilerdir. Onlarn  takndklar  tavr,  bunu  açkça
göstermektedir. Birlii ve gelenei temsil eden bu ana bünyenin, ekol olarak do-
uunu kesin çizgilerle belirtmek güç olmasna karn, mutedil olarak tanmlanan
bu  anlayn  slâm’n  neetiyle  beraber  neet  edip  ve  bu  bünyenin  kendisinden
ayrlanlarla mücadele ettiini söylemek mümkün görünmektedir.”186
Bu kitlenin douunda Hz. Peygamber zamannda meydana gelen anlamaz-
lklar, Hulefâ-i Raidîn dönemindeki ihtilaflarn ve özellikle Hz. Osman’n öldürül-
mesiyle beraber balayan siyasi kargaalarn büyük etkisi vardr. Çünkü meydana ge-
len her ihtilaf Müslümanlar fikren hep birkaç gruba ayrm ancak bu gruplarn biri
mutlaka ana çizgiden ayrlmamtr. Siyasî olaylarda tarafszln ilan etmi ihtilaflar
hakknda  görü  beyan  etmemitir.187 Öte  yandan  bütün  bu  kargaalarn  neticesinde
ana kitleden ayrlarak oluan Havariç, Mürcie, îa, Mu’tezile, Kaderiyye gibi frkala-
rn  varl  ana  bünyenin  de  kendini  göstermesine  neden  olmutur.188  Kemaleddin
ükrü  eserinde Ehl-i  Sünnetin  tanmndan  veya  oluum  sürecinden  bahsetmemitir
ancak  olaylar  karsnda  tarafszln  koruyan  bir  kitlenin  varlna  zaman  zaman
deinmitir.189
Ehl-i Sünnet anlay Hz. Peygamber’in nübüvvetinden beri geçen süre içeri-
sinde vuku bulan ihtilaflarla zaman içerisinde geliip olusa da Modern dönem ara-
trmaclarn naklettiine göre, bu ekol belirgin bir ekilde, sonraki devirlerde ortaya
çkmtr. Bu husus Nadim Macit tarafndan öyle dile getirilmektedir:
“Ehl-i Sünnet h. III. yüzylda itikadî bir ekol olarak olutuu, baka deyile ehl-i
bidatn  zuhurundan  sonra muhafazakâr  çounluun  anlmaya baland bir  ad-
landrma olarak görülmektedir. slam’n büyük mirasn vurgulayan ve kendileri-
ni onunla özdeletiren ve iftihar tavr gelitiren bir oluumun görüntüsünü yan-
stmaktadr. Ancak bilinmesi gereken ve merak  edilen  sünnî kavramnn ban-
dan geçen semantik serüven deil bu mefhum ve kelimenin dinî bir anlay ola-
rak hangi nedenlerle ortaya çkt ve bu balamda tad özgül anlamdr. Han-
gi  nedenlerle ortaya  çkt  sorusunun  temelinde  siyasi bir  ihtilaf olarak ortaya
çkan hadiselerin kargaaya dönümesi ve bu olaylarn dini esaslar açsndan ye-
rini tayin etme yatmaktadr. Ortaya çkan olaylar karsnda kendilerini belli du-
rulu konumlandran frkalarn dini anlama biçimleri ikinci bir neden olarak gö-
                                                
186   Macit, a.g.e., s. 13-14.
187   Ayrntl bilgi  için bkz: Sarkaya, a.g.e.,  s. 59-63. Ayrca bu gruba örnek olarak bkz: Câbîrî,
a.g.e., s. 473-477.
188 Macit, a.g.e., s. 17.  
189   Orbay, a.g.e., s. 103-104, 117-121.
111
rülmektedir. Öyleyse bu ekolün ehl-i bidatten sonra kendisini gösterdii sözünü
hatrmzda tutmamz gerekmektedir.”190
Baz htilaflar Hakknda Görüleri: Hz. Peygamber zamanndaki ihtilaflar-
da  bu  grup  daima Rasûlullah’tan  taraf  olmutur.  mâmet  hususunda, Hz.  Ebû  Be-
kir’in ümmetin  icmasyla halifelie geçtii ve Hz. Peygamber’den  sonra  fazilet ba-
kmndan onun efdal olduu191 düüncesine sahip olmutur. Ehl-i Sünnet’e göre Hz.
Ömer halifelie Hz. Ebû Bekir’in tayini ile gelmitir, zaten halifeliin Hz. Ömer’in
hakkdr. Çünkü Hz. Ebû Bekir’den sonra ashabn en efdali odur.192 Onlara göre, Hz.
Osman ûrâ ile Hz. Ali ise icmâ ile halifelik makamna geçtiini ve fazilet sralama-
snn da böyle olduunu, kendi halifeliindeki bütün icraatlarnda isabetli onun oldu-
unu,  katillerin  onu  zulüm  ve  dümanlk  duygularyla  haksz  yere  öldürdüklerini
inanç olarak benimsemitir.193 Cemel ve Sffîn  savalarnda  ise  siyasete karmayp
kendi ileriyle megul olduklarn kaynaklar nakletmektedir.194
Görüldüü gibi, Hz. Peygamber’in salndan beri vuku bulan bütün ihtilaf-
lardan bir ekilde kendini soyutlamay baaran bu grup ana kitleyi tekil etmekteydi.
Kaynaklarda  nakledildiine  göre  Ehl-i  Sünnet’in  oluumu  yaklak  dört  asrlk  bir
zaman  diliminde  vuku  bulmutur  ve  ilk  defa  Hicrî  4.  asrda  Ebu’l-Leys  es-
Semerkandî bu kitleden Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat adyla bahsetmi ve daha sonra bu
isim kullanlagelmitir.195
                                                
190   Macit, a.g.e., s. 15.
191   Ebu’l-Abbâs  ehabeddin Ahmed  b. Hacer  el-Heytemî  (974/1566),  Savâiku’l-Muhrika  fi’r-
Reddi  ala  Ehl-i  Bida’  ve’z-Zendeka,  thk.  Abdülvahhab  Abdüllatif,  Kahire,  Mektebetü’l-
Kahire,  t.y.  s.  55;  Ayrca  Ehl-i  Sünnet’in  mâmet  Görüü  hakknda  ayrntl  bilgi  için  bkz:
Ünalan, a.g.e., s. 89-94.
192   Heytemî, a.g.e., s. 55.
193   E’arî, a.g.e., s. 29.
194   Sarkaya, a.g.e., s. 63.
195   Sarkaya, a.g.e., s. 62. Ayrca Ehl-i Sünnet’in öncüleri saylabilecek önemli ahisyetler hakkn-
da ayrntl bilgi için bkz: Ebû Mansur Abdülkahir b. Tahir b. Muhammed Temimi Abdülkahir
Badadî  (429/1037-1038),  Mezhepler  Arasndaki  Farklar:  el-Fark  beyne’l-Firak,  trc.
Ethem Ruhi Flal, Ank. TDV Yay., 1991,  s. 246-248, 289-292; Mehmet Zeki  can  “Ehl-i
Sünnet’in Oluumunda Öncü  ahsiyetler”, Tarihte  ve Günümüzde Ehl-i  Sünnet, stanbul,
Ensar Yay., 2006, s. 66-96.
112
SONUÇ
lk dönem slam corafyasnda Hz. Peygamber'in vefatyla birlikte Asr- Saa-
det'ten  zaman  ve mekân  boyutlu  uzaklaldkça  ve  bilhassa  hilafetin  saltanata  dö-
nümesi  hengâmnda  güncel  veya  geçmiteki  olaylar  referans  gösterilmek  suretiyle
bir takm frkalarn zuhur ettii aikârdr. Bu frkalarn bazlar, zamanla siyasî mese-
leler, kiisel çkarlar, cehalet veya art niyetli kiiler yüzünden dalâlet yoluna sapm-
lardr. Nitekim bunun en bâriz örneklerini Havaric, Mürcie, Mu’tezile ve iî mezhep-
leri içinde oluan birtakm frkalarda görmek mümkündür.
slam Tarihinde Mezheplerin ve alt kollarnn ortaya çknn/douunun se-
bepleri söz konusu edildiinde varlacak kan bu oluumlarn bir tarihsel süreç içeri-
sinde vuku bulduudur. Bu süreç ise Hz. Peygamber’in risaletine, hatta Cahiliye dev-
ri  kabileler  aras mücadelelere  ve  asabiyet  düüncesine  kadar  dayanmaktadr.  Hz.
Peygamber risaletle beraber, asabiyet duygular, kabilevî inançlar ve cahiliye anlay-
lar etrafnda yetien mürikleri, slam dairesi içerisine toplam ve onlarn görüleri-
ni, inançlarn ve deerlerini deitirmitir. Ancak onun zamannda baz münafkla-
rn, müriklerin ve Yahudilerin nifak hareketleri Müslümanlar arasndaki ilk ihtilafla-
r oluturmutur. Hatta henüz tam olarak kalplerine iman yerlememi olan baz mü-
minlerin de bu nifak hareketlerinden olumsuz etkilendii söylenebilir. Asr Saadette
meydana gelen bütün görü ayrlklarnn dorudan mezheplemeye etki ettiini söy-
lemenin pek mümkün olmad hatrlatlmaldr. Ancak ashab arasnda meydana ge-
len bir  takm  ihtilaflar vardr ki bunlarn  frkalamalara dorudan  etki ettiinde he-
men bütün bilginler görü birlii halindedir.
Hz. Peygamber’in  ölüm  döeinde  iken  zuhur  eden  ihtilaflar  salih  duygular
içerisinde olmalarna ramen sahabileri ikiye bölmü ve ilk iî ayrmann temelleri-
ni oluturmutur. Üsâme Ordusu Meselesi ve Krtas Olay buna örnek olarak zikredi-
lebilir. Ancak bu ihtilaflar Rasûlullah’n vefatyla birlikte giderek daha da artmtr.
Çünkü Ashab Allah Rasûlü hayatta iken karlat problemleri Ona sorarak zihinle-
rindeki sorunlarn rahatlkla gidermekte, toplumsal ve dinî problemlere çözüm bula-
bilmekteydiler. Rasûlullah’n  olmay  hem  bu  sorunlarn  çözümünün  zorlamasna
113
sebebiyet vermi hem de baz nifakçlara toplum yapsn gruplara bölmek suretiyle
bozma imkân vermitir.  
Hz. Peygamber’in ölümünden hemen sonra en büyük ihtilaf mâmet mesele-
sine yaanm, sahabe çeitli görüler etrafnda toplanmtr. Hz. Ebû Bekir’in halife
olarak  seçilmesi bu görü ayrlklarn geçici olarak arka plana  itse de ayrlklar zi-
hinlerde hep kalmtr. Hz. Ebû Bekir döneminde, Hz. Fatma, Rasûlullah’n miras
hususunda Halife ile anlamazla dümü ve bu ihtilaf Hz. Fatma’nn istei dorul-
tusunda  çözülmeyince  bu  mesele  îa’nn  ayrlk  malzemesi  haline  gelmitir.  Öte
yandan Hz. Peygamber’in vefatn frsat bilen birçok nifakç ve bozguncularn irtidat
ederek, zekât vermeyeceklerini  ilan etmeleri de Hz. Ebû Bekir devrinde önemli bir
mesele haline gelmitir. Dier ihtilaflarda olduu gibi bu ihtilafta da ashab görü ay-
rlna düerek ikiye bölünmütür. Hz. Ömer’in halifeliinde de bir takm Fkhî me-
selelerle ve ûrâ olay  ile  ilgili  çeitli  ihtilaflar ortaya  çkmtr. ûrâ olaynda Hz.
Ebû Bekir dönemindeki mâmet sorunu yeniden gündeme gelmi ve iî düüncenin
zuhuruna  zemin hazrlamtr. Hz. Osman’n halifeliinde  ise, uygulad bir  takm
siyasi, dini ve ekonomik politikalar sadece kendisinin sonu olmam, hem Harici dü-
üncenin domasna, hem de Hz. Ali dönemindeki problemlerin de sebebi olmutur.
Öte  yandan  Hz.  Osman’n  ölümü  Harici  zihniyetine  kar Mürcie’nin  douunun
önemli sebeplerinden biri olmutur. Hz. Ali dönemindeki ihtilaflar ise önceki ihtilaf-
lardan bamsz deildir. Hz. Osman’n ehit edilmesi ve görünüte katillerin yaka-
lanmas Hz. Ali’nin halifeliindeki  sorunlarn ana  sebebidir. Hz. Osman’n halifeli-
inde ortaya çkan problemler de aslnda önceki dönemlerden bamsz deildir. Hz.
Osman’n katillerini isteyen Hz. Aie, Talha ve Zübeyr taraftarlaryla yaplan Cemel
Sava, hem Hz. Osman’n kann talep eden hem de Hz. Ali’nin halifeliine raz ol-
mayan Muaviye b. Ebî Süfyan ve  taraftarlaryla  yaplan Sffîn Sava problemlerin
hiçbirini çözüme kavuturmam, bilâkis çözümünü imkânsz hale getirmitir.  
te bütün bu ihtilaflar, temelde Havaric, Mürcie, Kaderiye, îa ve Ehl-i Sün-
net  olmak  üzere  be  ana  mezhebin  zuhur  etmesini  bizzat  zemin  hazrlamtr.
Tahkimnameyi tanmayan, Hakem olayn kabul etmeyen, Hz. Ali’nin tahkimi kabul
ile  kâfir  olduunu  ileri  süren,  kendisi  gibi  düünmeyen  dier Müslümanlara  sava
açan, onlarn kanlarn ve mallarn helal sayan,  reislerinden biri de Hz. Peygamber
114
zamannda ona itiraz eden Zu’l-Huveysra et-Temîmî’nin olduu Hariciler’in zuhuru
Hz. Ali’nin sonu olmu ve Hariciler tarafndan ehit edilmitir. Haricilerin zuhurun-
dan sonra, onlara muhalif olarak, Hz. Osman’n öldürülmesinin de etkisiyle, siyaset-
ten  uzak  bir  yaam  tarzn  benimseyen,  siyasi  ve  dinî  ihtilaflarda  tarafszln  ilan
eden Mürcie frkas domutur.
Öte yandan Cemel, Sffîn ve Nehrevan savalarnda her daim Hz. Ali’nin ya-
nnda olan; lk htilaflardan da olumsuz etkilenip Krtas olayn kendi lehlerinde yo-
rumlayan; Hz. Ali’nin ve oullarnn mâmetini nass ve tayinle hak sayan; dier hali-
felerin mâmetine zulüm gözüyle bakan ve îa diye isimlendirilen bir baka oluum
daha domutur. Ayrca bütün bu olaylar kaderle ilikilendirme eiliminde olan bir
baka  grubun  da  temelleri  atlmaya  balamt.  Bu  düünceyi  benimseyenler  daha
sonra Kaderiye ve Mu’tezile olarak isimlendirildiler. Bu dört oluumun haricinde ta
Hz. Peygamber’in vefatndan beri hiçbir siyasi olaya karmayan, siyasî ve dini me-
selelerden uzak, dini ve tasavvufi hayat tercih eden, ilimle itigal eden, ana kitleden
ayrlmayp cemaate önem veren Rasûlullah’n çizdii snrlar içerisinde, sünnete uya-
rak yaamaya çalan bir baka mezhep daha domutur. Hz. Osman’n politikalarn-
da hakl olduuna ve mazlum olarak katlediline, halifelerin halifelik sralarnn ayn
zamanda  üstünlük  sras  olduuna  inanmakta  olan  bu  grup  sonraki  yllarda  Ehl-i
Sünnet ve’l-Cemaat olarak adlandrlmtr. Bu mezheplerin douunu baz tarihçiler
tek bir olaya balam, bazlar ise zamana yaymtr. Ancak tek bir olaya bal olsa
bile mezhebin  siyasî ve dinî  fikirlerinin olumas ve bir harekete dönümesi açsn-
dan deerlendirildiinde bunun uzun bir  sürece ve birden  çok nedene bal olduu
görülecektir. Bu süreci ise Hz. Peygamber’in risaleti ile balatmak mümkündür.
Çalmamzda Mezheplemede etkili olan ilk ihtilaflar ve Kemaleddin ükrü
Orbay’n,  slam Tarihinde Nifak: Ali eseri çerçevesinde, Hz. Ali devri olaylarn  ta-
rihsel arka plann da geniçe ele alarak aratrdk. Zira yazarn ele ald Hz. Ali dö-
nemi iç ihtilaflar; bir takm dinî, siyasî ve ekonomik çalkantlarn yaand dier dö-
nemlerin bir  sonucudur. Dolaysyla Hz. Peygamber ve dier üç halife dönemlerini
ele almadan, Hz. Ali dönemini anlatmak hem Mezheplemeye götüren sebepleri k-
stl klacak hem de tarihi arka plan göz önüne alnmad için eksik kalacakt.
115
Cumhuriyet dönemi yazarlarndan olan Kemaleddin ükrü Orbay’n, mezkûr
eserinde, Hz. Ali Dönemini dinî-siyasî ihtilaflar ekseninde, Temel slam Tarihi eser-
lerinden de  faydalanarak,  geniçe  ele  alp  aktarmas, Mezheplerin douunda  etkili
olan  fikir  ayrlklarnn  anlalmasnda  kolaylk  salamtr.  Ancak  eserin  slam
Mezhepleri  tarihi  açsndan  orijinal  saylabilecek  niteliklere  sahip  olmad  görül-
mütür. Çünkü çalmamzn giri ksmnda da belirttiimiz gibi müellif eserini daha
çok tarihsel bir üslupta ele alm ve Hariciliin haricindeki dier mezheplere dein-
memitir.
Bunun yan sra müellif eserinde konu edindii olaylar yorumlarken geni bir
perspektif  ile deerlendirmemi ve zaman zaman Ehl-i Sünnet çizgisinden uzak bir
takm yorumlamalara gitmitir. Cemel Sava’nda Hz. Aie ve taraftarlarn nifakç-
lkla suçlam, Sffîn savanda ise Muaviye b. Ebî Süfyan ile Amr b. el-Âs’tan me-
lun olarak bahsetmitir. Buna mukabil olarak Hz. Ali’nin her icraatnda isabetli oldu-
unu sk sk vurgulamtr. Müellifin olaylar hakkndaki bu tutum ve düünceleri yu-
karda da belirttiimiz gibi iî düünceye oldukça yakndr. Hatta müellifin eserinde
Haricilerden ve  siyasi  faaliyetlerinden  geniçe bahsetmesine  ramen îa’ya hiç de-
inmemesi “onu ana kitle olarak gördüü/kabul ettii” düüncesini de aklmza ge-
tirmektedir.  
116
KAYNAKÇA
Abdurrezzak,  Bekr  Abdurrezzâk  b.  Hemmam  es-San'ani  (211/827):  el-
Musannef, thk. Habîburrahman el-A’zamî, 12 c., 1. Bsk., Beyrut, Mektebu’l-slâmî,
1972.
Abdülhamid, rfan: slâm’da tikâdî Mezhepler ve Akâid Esaslar, trc: M.
Saim Yeprem, st., Marifet Yay., 1981.
Accâc, Muhammed Hatîb: Usûlu’l-Hadîs Ulûmuhû ve Mustalâhuhû, Bey-
rut, Dâru’l-Fikr, 1989.
Adgüzel, Abdülcabbar: “Erken Dönem Politik htilaflarn iî-mâmî Ekolde-
ki Teolojik  zdüümleri”,  e-Makalât Mezhep Aratrmalar, C.  IV, No:  2, Güz–
2011, s. 63-122.
Arakça,  Ahmed:  Hz.  Ebû  Bekir  Devri  slam  Tarihi, st.,  Buruc  Yay.,
1998.
Akbulut,  Ahmet:  “Hariciliin  Siyasi  Görülerinin  tikadilemesi”,  AÜFD,
Fakültenin Kuruluunun 40. Yl Özel Says C. XXXI, s. 331-348.
Akbulut, Ahmet: Sahabe Dönemi ktidar Kavgas, Ank., Pozitif Matbaac-
lk, 2001.
Akçay,  Mustafa:  “Hz.  Ali’nin  Hayat  ve  Kiilii”,  Anadoluda  Alevîliin
Dünü ve Bugünü,  ed. Halil  brahim Bulut, 1. Bsk., Sakarya, Sakarya Üniversitesi
Yaynlar, 2010, s. 175-214.
Algül, Hüseyin: “Fedek”, DA, stanbul, TDV, 1995, C. XII, s. 294-295.
Algül, Hüseyin: “Hz. Ebû Bekir’in Hicretten Vefatna Kadar Olan Dönemde-
ki Faaliyetlerine Genel Bir Bak”, stem, C. III, No: 6, 2005, s. 105-120.
Apak, Adem: “Hz. Osman Dönemi Fetihleri”, Uluda Üniversitesi lahiyat
Fakültesi Dergisi, C. IX, No: 9, Bursa, 2000, s. 437-446.
Apak, Adem: “Hz. Osman’n Döneminde Meydana Gelen Siyasi Problemler
ve  Sebepleri  Üzerine  Baz  Deerlendirmeler”,  Usûl  slam  Aratrmalar,  No:  4,
Temmuz-Aralk 2005, s. 157-170.
Apak, Adem: “Hz. Osman’n Hilafeti Döneminde Umeyyeoullar’nn Devlet
daresindeki Yeri”, Uluda Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, C. VII, No: 7,
Bursa, 1998, s. 487-522.
Apak, Adem: slam Siyaset Geleneinde Amr b. el-As, Ank., Ankara Okulu
Yay., 2001.
117
Ar, M. Salih: Hz. Ebû Bekir ve Ridde Savalar, st., Beyan Yay., 1996.  
Ar, M. Salih:  mamiye îas Kaynaklarna Göre  lk Üç Halife Dönemi,
stanbul, Düün Yaynclk, 2011.
el-Askerî, Allâme Murtaza: Ehl-i Beyt  ve Ehl-i Sünnet Ekolleri  –mâmet
ve Sahabe, çev. Cafer Bendiderya – smail Bendiderya, stanbul, Kevser Yay., t.y.
Atalan, Mehmet: “Hz. Muhammed’in Vefatndan Sonraki Hilafet Tartmala-
r”, Frat Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, C. IX, No: 2,  Elaz, 2004, s. 55-
68.
Atçeken,  smail Hakk:  “Hz. Osman Dönemi  ç Olaylarnda Mervan b. Ha-
kem’in Rolü”, Selçuk Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, No: 9, Konya, 2000,
s. 315-348.
Ay, Mahmut: Mu’tezile ve Siyaset, 1. Bs., stanbul, Pnar Yay., 2002.
Ayar, Kenan: “Hz. Ebû Bekir Dönemi Olaylarnda Kur’an’n Referans Olarak
Kullanlmas”, OMÜFD, No: 24-25, Samsun, 2007, s. 151-175.
Aycan,  rfan:  “Emevîler  Dönemi  ç  Siyasi  Gelimeleri  (41-132/661-750)”,
AÜFD, C. XXXIX, 1999, s. 147-174.
Aycan, rfan: “Mervân I”, DA, Ankara, TDV, 2004, C. XXIX, s. 225-227.
Aycan, rfan: Saltanata Giden Yolda Muaviye b. Ebî Süfyan, Ank., Ankara
Okulu Yay., 2010.
Aydnl, Abdullah: “Ebû Zer el-Gfârî”, DA, stanbul, TDV, 1994, C. X, s.
266-269.
el-Badadî,  Ebû  Mansur  Abdülkahir  b.  Tahir  b.  Muhammed  Temimi
Abdülkahir  (429/1037–1038): Mezhepler  Arasndaki  Farklar:  el-Fark  beyne’l-
Firak, trc. Ethem Ruhi Flal, Ank. TDV Yay., 1991.
Bâkllânî, Ebû Bekr Muhammed b. et-Tayyib (403/1013): Kitâbu Temhîdi’l-
Evâil ve Telhîsi’d-Delâil, thk. mâduddin Ahmed Haydar, 3. Bsk., Beyrut, 1993.
Bakkal, Ali: “Ebû Bekir’in Halife Seçilmesinde mamlar Kurey’tendir Hadi-
sinin Rolü Üzerine”, stem, C. III, No: 6, 2005, s. 87-104.
Balc,  srafil:  “Bir  Yalnz  Sahabi  Ebû  Zer  el-Gfârî”,  OMÜFD,  No:  10,
Samsun, 1998, s. 351-386.
Balc,  srafil:  “Diplomat  ve Devlet Adam Yönüyle Hz. Ömer”, OMÜFD,
No: 16, Samsun, 2003, s. 185-204.
Baaran, Selman: “Hakem b. Ebu’l-Âs”, DA,  stanbul, TDV, 1997, C. XV,
s. 175-176.
118
Belâzürî, Ebu’l-Abbas Ahmed b. Yahyâ b. Câbir (279/892): Ensâbu’l-Erâf,
thk. Suheyl Zekkâr-Riyad Zirikli, 13 c., Beyrut, Dâru’l-Fikr, 1996.
Boyacolu, Ramazan: “Hz. Muhammed’in Hastal Srasnda Hz. Ömer’in
Tavr  ve Halife Seçimi”, Cumhuriyet Üniversitesi  lahiyat Fakültesi Dergisi, C.
VI, No: 1, Sivas, 2002, s. 85-92.
Bozan, Metin:  mâmiyye’nin  mâmet Nazariyesinin Teekkül Süreci,  s-
tanbul, SAM Yay., 2009.
Buhârî,  Ebû  Abdullah  Muhammed  b.  smail  (256/870):  Sahihu’l-Buharî,
Riyad, Mektebetü Dâru’s-Selam, 1999.
Bursal, M. Necati: Hz. Ömer, st., Çelik Yay., 2010.
Cabiri,  Muhammed  Abid:  slamda  Siyasal  Akl,  trc.  Vecdi  Akyüz,    st.,
Kitabevi Yay., 1997.
Cerraholu, smail: “Abdullah b. Mes’ûd”, DA, stanbul, TDV, 1988, C. I, s.
114-117.
Cevdet  Paa, Ahmed  (1312/1895): Ksâs- Enbiyâ,  haz. Mahir  z,  II. Bsk.,
Ank., Kültür ve Turizm Bakanl Yay., 1985.
Çakr, Zehra:  “Dört Halife Döneminde Talha  b. Ubeydullah”  stem, C.  IV,
No: 7, 2006, s. 175-202.
Çelik, Mehmet:  “slam Tarihinde Dinin Politikaya Alet Edilmesinin  lk Ör-
nekleri”, Frat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. X, No: 1, Elaz, 2000,  s.
29-49.
Çiçek, Mustafa: “Hz. Peygamber ve Hulefâ-i Râidîn Döneminde Zübeyr b.
el-Avvâm”, stem, C. IV, No: 7, 2006, s. 135-158.
ed-Dabî, Seyf b. Ömer el-Esedî (200/816): el-Fitne ve Vak’atu’l-Cemel, der.
ve tsnf. Râtib Armu, Ahmet, 1. Bsk., Beyrut, Dâru’n-Nefâis, 1971.
Dalklç, Mehmet: “îa, Havariç ve Ehl-i Sünnette Takiyye”, (Baslmam
Yüksek  Lisans  Tezi),  Marmara  Üniversitesi  Sosyal  Bilimler  Enstitüsü,  stanbul,
1992.
Demir, Halis:  “Meruiyet Açsndan Hz. Osman’n Öldürülmesinin  ncelen-
mesi”, KSÜFD, C. VI, No: 11, 2008, s. 77-119.
Demircan,  Adnan:  “Rasûlullah’n  Münafklarla  likileri”,  slam’da  nsan
Modeli  ve Hz. Peygamber Örnei  (Kutlu Doum Haftas  Sempozyumu  1993),  
Ank., TDV Yay., 1995, s. 141-154.
119
Demircan,  Adnan:  “Üçüncü  Halife  Osman’a  Yöneltilen  Eletirilere
Bakllânî’nin Cevaplar”,  slam-Sanat-Tarih-Edebiyat  ve Musiki Dergisi, C.  IV,
No: 8, 2006, s. 9-20.
Demircan,  Adnan:  Ali-Muaviye  Kavgas,  2.  Bsk.,  stanbul,    Beyan  Yay.,
2010.
Demircan,  Adnan:  Haricilerin  Siyasi  Faaliyetleri, stanbul,  Beyan  Yay.,
1996.
Demircan,  Adnan:  Hz.  Ali  Dönemi  ve  Ehl-i  Beyt, stanbul,  Beyan  Yay.
2008.
Demircan,  Adnan:  Hz.  Ali’nin  Hilâfet  Hakk Meselesinde  Gadîr-i  Hum
Olay, st., Beyan Yay. 1996.
Demirci, Mustafa: “Hz. Osman Devri Fitne Olaylarnn Sosyoekonomik Bo-
yutlar”, slâmiyât Dergisi, C. VII, No: 1, 2004, s. 155-170.
Doutan Günümüze Büyük  slam Tarihi,  ed. Kenan  Seyithanolu, Red.
Hakk Dursun Yldz,  stanbul, Ça Yay., 1992.
Dozy, Reinhart Pieter Anne  (1300/1883): Târih-i  slâmiyet,  çev: Abdullah
Cevdet Karlda, 2 c., Kahire, Matbaâ-i ctihâd, 1908.
Dölek,  Adem:  “el-Velid  b.  Ukbe’nin  Hayat  ve  Sahabe  Adaleti  Açsndan
Deerlendirilmesi”,  Cumhuriyet  Üniversitesi  lahiyat  Fakültesi  Dergisi,  C.  VI,
No: 1, Sivas, 2002, s. 93-110.
Ebû  Davud,  Süleyman  b.  E’as  b.  shak  el-Ezdi  es-Sicitânî  (275/889):
Kitabu’s-Sünen: Sünen-i Ebû Davud, 1. Bsk., Riyad, Darü’s-Selâm, 1999.
Ebû Zehra, Muhammed (1394/1974): slam’da Siyasî tikadî ve Fkhî Mez-
hepler Tarihi, trc. Hasan Karakaya-Kerim Aytekin-Abdülkadir ener, stanbul, Hi-
sar Yaynevi, 1983.
Ebû Zehra, Muhammed: slam'da Siyasî ve tikadî Mezhepler Tarihi, çev.
Ethem Ruhi Flal-Osman Eskiciolu, 1. Bsk., stanbul, Yamur Yay., 1970.
Ecer, Ahmet Vehbi: “îa ve Douu”, Erciyes Üniversiesi lahiyat Fakülte-
si Dergisi, No: 1, Kayseri, 1983, s. 131-142.
Ergin, Murat: “Siyasî ve tikadî Mezheplerin Douunda Kabile Asabiye-
tinin Rolü” (Baslmam Doktora Tezi), Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-
tüsü, anlurfa, 2000.
Erten, Hayri: “Hz. Ömer Döneminde Toplumsal Deime”, Selçuk Üniversi-
tesi lahiyat Fakültesi Dergisi, No: 6, 1996, s. 297-308.
120
el-E’arî, Ebu’l-Hasen bn Ebû Bir Ali b. smail b. shak (324/936): “Harici-
lerin Temel Görüleri”, çev. Harun Yldz, OMÜFD, No: 9, Samsun, 1997, s. 351-
356.
el-E’arî, Ebu’l-Hasen bn Ebû Bir Ali b. smail b. shak (324/936): lk Dö-
nem slam Mezhepleri: Makâlâtü’l-slâmiyyîn ve htilâfu’l-Musallîn, çev. Meh-
met Dalklç-Ömer Aydn, 1. Bs., stanbul, Kabalc Yaynevi, 2005.
Fayda, Mustafa: “Abdullah b. Amir”, DA, stanbul, TDV, 1988, C. I, s. 84-
85.
Fayda, Mustafa: “Abdullah b. Sa’d b. Ebû Serh”, DA, stanbul, TDV, 1988,
C.I, s. 130-131.
Fayda, Mustafa: “Ridde Olaylar”, DA, stanbul, TDV, 2008, Ankara, TDV,
2002, C. XXXV, s. 91-93.
Flal, E. Ruhi: “lk iî Olaylar”, AÜFD, C. XXVI, 1983, s. 335-352
Flal, Ethem Ruhi: “Abdullah b. Sebe”, DA, stanbul, TDV, 1988, C. I, s.
133-134.
Flal, Ethem Ruhi: “Hariciliin Douu ve Frkalara Ayrl”, AÜFD, C.
XXII, Ankara, 1978, s. 245-275.
Flal,  Ethem  Ruhi:  “Mezheplerin Douuna  Tesir  Eden  Sebepler”,  slam
limleri Enstitüsü Dergisi, A.Ü..F. No: 4, Ank., 1980, s. 115-131.
Flal, Ethem Ruhi: “Sakife Olay veya Hz. Ebû Bekir’in Halife Seçimi”, s-
lam Medeniyeti Mecmuas, C. V, No: 3, stanbul, 1982, s. 7-27.
Flal, Ethem Ruhi: “iîliin Douu ve Gelimesi”, Milletleraras Tarihte
ve Günümüzde iîlik Sempozyumu, 1. Bsk., stanbul, SAV lmî Neriyat, 1993, s.
33-46.
Flal, Ethem Ruhi: bâdiyye’nin Douu ve Görüleri, (Yaynlanm Dok-
tora Tezi) Ank., Ankara Üniversitesi lahiyat Fakültesi Yay., 1983.
Goldziher,  Ignaz  (1339/1921):  el-Akîdetu ve’-erîatu  fi’l-slâm Arapçaya
çev: M.  Yûsuf Mûsa-A.  Hasan  Abdulkâdir-A.  Abdulhak,  Kahire,  Dâru’l-Kitabi’l-
Msrî, 1946.
Hamidullah, Muhammed: lk slam Devleti, st., Beyan Yay., 1992.
Hasan, Hasan  brahim:  Siyasî-Dinî-Kültürel-Sosyal  slam Tarihi,  çev.  s-
mail Yiit-Sadrettin Gümü, stanbul, Kayhan Yaynevi, 1987.
Hatibolu, M. Saîd: “Hz. Peygamber’in Vefatndan Emevîlerin Sonuna Kadar
Siyasi-çtimai  Hadiselerle  Hadis Münasebetleri”  (Yaynlanmam  Doçentlik  Tezi),
Ankara 1967.
121
Hatibolu,  M.  Saîd:  “slam’da  lk  Siyasi  Kavmiyetçilik:  Hilâfetin
Kureylilii”, AÜFD, No: 23, Ank., 1978, s. 121-213.
Hemedânî,  Ebû  Bekr  Ahmed  b. Muhammed  b.  shak  el-Hemedânî  bnu’l-
Fâkih (289/902): Muhtasar Kitabu’l-Buldan, thk. M. J. de Goeje, Leiden, 1885.
Heytemî, Ebu’l-Abbâs ehabeddin Ahmed  b. Hacer  (974/1566): Savâiku’l-
Muhrika  fi’r-Reddi  ala Ehl-i Bida’  ve’z-Zendeka,  thk. Abdülvahhab Abdüllatif,
Kahire, Mektebetü’l-Kahire, t.y.
el-Hillî,  bn  Mutahhar  Cemaleddin  Hasan  b.  Yusuf  (726/1335):  Nehcu’l-
Hakk ve Kefu’s-Sdk, nr. Aynullah el-Hasenî el-Urmevî, Kum, y.y., 1986,
el-Hilli,  bnü'l-Mutahhar Cemaleddin Hasan b. Yusuf b. Ali  (726/1325):
Kefu’l-Murad fî erhi Tecridi'l-’tikad, Kum, y.y. 1988.
Hitti, Philip: Siyasi ve Kültürel slam Tarihi, çev. Salih Tu, st., y.y., 1980.
Hizmetli,  Sabri:  “Tarihi  Rivayetlere  Göre  Hz.  Osman’n  Öldürülmesi”,
AÜFD, C. XXVII, Ank., 1985.
Hurç, Ramazan: “Hz. Ebû Bekir Döneminde Bamszlk Hareketleri”, Frat
Ümiversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, No: 8, Elaz, 1998, s. 33-66.
Huseynî,    Cemaleddin  Ataullah:  Ravzatü’l-Ahbâb,  trc.  Magnisavi
Benlizade, 2. Bsk., st., Matbaa-i Âmire, 1871.
Hüseyin, Taha:  “Fitne Döneminde  bn  Sebe’nin Rolü Hakknda Bir Deer-
lendirme”, trc. Adem Apak, Uluda Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, C. VI,
No: 6, 1994, s. 421-424.
bn Abd Rabbihî, Ebû Ömer Ahmed  b. Muhammed  el-Endelusî  (327/939):
Kitabu’l-kdü’l-Ferîd, rh ve tsh. Ahmed Emin, 4 c., Kahire, y.y., 1948.
bn Abdülber en-Nemerî, Ebû Ömer Cemaleddin Yusuf b. Abdullah b. Mu-
hammed Kurtubî  (463/1071):    el-stîâb  fî-Ma’rifeti’l-Ashab,  thk. Ali Muhammed
Bicavî, 12 c., Kahire, Dâr-u Nehdati Msr, t.y.
bn  Arabî, Muhammed  b.  Abdillah  b. Muhammed  el-Endelusî  (543/1148):  
el-Avâsm mine’l-Kavasm, thk. Muhîbuddîn El-Hatîb, Kahire, 1979.
bn Asâkîr,  Ebî'l-Kâsm Ali  b.  el-Hasen  b. Hibetüllah  b. Abdillah  e-âfi'î
(571/1175): Târîh-u Medîneti Dmak, thk. Sekîne e-ihâbî, Dmek, y.y., 1954.
bn  Deyba,  Ebû Muhammed Vecihüddin Abdurrahman  b. Ali   (944/1537):
Teysiru’l-Vüsûl ilâ Câmii’l-Usûl: Kütüb-i Sitte Hadis Ansiklopedisi, çev. ve haz.
brahim Canan, st., Zaman Gazetesi Akça Yaynevi, t.y.
122
bn Ebi’l-Hadîd, Ebû Hamîd  zzuddîn Abdülhamîd b. Hibetullah el-Medâinî
(656/1258): erh-u Nehci’l-Belâa,  thk. M. Ebu’l-Fazl  brahim,  20  c., Kum,  y.y.,
1959.
bn Hacer  el-Askalânî, Ebu’l-Fazl ehabeddin Ahmed  (852/1449): Fethu’l-
Bârî, thk. Muhammed Fuad Abdulbakî-Muhîbuddîn el-Hatîb, 13 c., Beyrut, Dâru’l-
Maârif, 1988.
bn Haldun, Ebû Zeyd Veliyyuddin Abdurrahman b. Muhammed (808/1406):
Tarihu bn Haldun Kitabu’l-ber ve Divânu’l-Mübtede ve’l-Haber fî Eyyâmi’l-
Arab ve’l-Acem ve’l-Berber ve men Asârahum min Zevi’s-Sultâni’l-Ekber, 8 c.,
Beyrut, Daru’l-Fikr, 2000.
bn  Hanbel,  Ebû  Abdullah  Ahmed  b.  Muhammed  e-eybanî  Ahmed
(241/855):  el-Müsned,  thk. Muhammed Abdülkadir Ata,  Beyrut, Daru’l-Kütübi’l-
lmiyye, 2008.
bn Hazm, Ebû Muhammed  b. Ali  b. Ahmed  b.  Saîd  ez-Zâhirî  (456/1064):
Cevâmiu’s-Sîre: Siyerin Özü, çev. M. Salih Ar, st., Çra Yay., 2004.
bn Hiâm, Ebû Muhammed Cemaleddin Abdülmelik (213/828): es-Sîretu’n-
Nebeviyye, thk. Mustafa es-Sakkâ, trc. Hasan Ege, 4 c., st., Kahraman Yay., 1985.
bn  shak,  Ebû Abdullah Muhammed  b.  shak  b. Yesar  (150/767):    Sîret-i
bn shak, thk. Muhammed Hamidullah, 2. Bsk., Konya, Hayra Hizmet Vakf Ne-
riyat, 1981.
bn Kesîr, Ebü'l-Fida madüddin smail b. Ömer (774/1373): el-Bidâye ve’n-
Nihâye, çev. Mehmet Keskin, 14 c., st., Çar Yay., 1994.
bn  Kudame,  Ebû  Muhammed  Muvaffakuddîn  Abdullah  b.  Ahmed
(620/1223): el-Mugnî, Riyâd, Mektebetü’r-Riyadi’l-Hadise, t.y.
bn  Kuteybe,  Ebû Muhammed  Abdullah  b. Müslim  (276/889):  el-Maârif,
thk. Servet Ukkâe, 4. Bsk., Kahire, Dâru’l-Maârif, t.y.
bn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim(276/889): el-mâme ve’s-
Siyâse, thk. Üstaz Ali eyrî, 2 c., Beyrut, Dâru’l-Edva, 1990.
bn  Mâce,  Ebû  Abdullah  Muhammed  b.  Yezid  er-Rebei  el-Kazvini  
(273/887):  Sünen-i bn Mâce, thk. B. A. Ma’rûf, 6 c., Beyrut, Dâru’l-Cîyl, 1998.
bn Manzur, Ebu'l-Fazl Muhammed b. Mükerrem b. Ali el-Ensârî (711/1311):  
Lisânu’l-Arab, 3. Bsk., Beyrut, Dâru hyâi’t-Turâsi’l-Arabî, 1999.
bn  Rüd,  Ebu’l-Velid  Muhammed  b.  Ahmed  b.  Muhammed  Kurtubî
(595/1198): Bidayetü’l-Müctehid  ve Nihayetu’l-Muktesd: Mezhepleraras Mu-
123
kayeseli slam Hukuku, red. Vecdi Akyüz, trc. Ahmed Meylani,  st., Beyan Yay.,
1991.
bn Sa'd, Ebû Abdullah Muhammed b. Sa'd b. Meni' ez-Zühri (230/844): et-
Tabakâtü’l-Kübrâ, 9 c., Beyrut, Dâru’s-Sadrt, 1968.
bn  âzân, Fadl  b.  âzân  el-Ezdî:  el-Îzâh,  thk.  Es-Seyyid  Cemaluddin  el-
Huseynî el-Urmevî el-Muhaddis, Tahran, Müessesetu ntiarât, 1363/1944
bn  ebbe,  Ebû  Zeyd  Ömer  b. ebbe b.  Abide  en-Nemeri  (262/876):
Târihu’l-Medîneti’l-Münevvera, thk. Fehim Muhammed eltut, 4 c., y.y., t.y.
bnü’l-Esîr,  Ebu'l-Hasan  zzeddin  Ali  b.  Muhammed  b.  Abdülkerim
(630/1233): el-Kâmil fi’t-Tarih, 13 c. Beyrut, Dâru’s-Sadr, 1979.
bnü'l-Murtaza, Ahmed  b. Yahyâ  b. Murtaza Mehdi  Lidinillah  (840/1437):
Tabakâtü’l-Mu’tezile,  thk.  Susana  Dwald  Wlzer,  Beyrut,  Dâru’l-Mektebeti’l-
Hayat, 1961.
mam- Malik, Ebû Abdullah el-Asbahi el-Himyeri Malik b. Enes (179/795):
el-Muvatta, Kahire, Daru’r-Riyâni li’l-Terât, 1988.
el-sfahânî,  Râgb:  Müfredâtü  Elfâzi’l-Kur’ân,  Dmek,  Daru’l-Kalem,
2002.
can, Mehmet  Zeki:  “Ehl-i  Sünnet’in Oluumunda Öncü  ahsiyetler”,  Ta-
rihte ve Günümüzde Ehl-i Sünnet, stanbul, Ensar Yay., 2006, 63-96.
Klavuz,  Ahmed  Saim:  slam  Akaidi  ve  Kelam’a  Giri, stanbul,  Ensar
Nesriyat, 1998.
Klç, Ünal: “Hz. Ali’nin ehirlerin darecileriyle lgili Politikalar”, Cumhu-
riyet Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, C. XII No: 2, 2008, s. 121-140.
Klç, Ünal:  “Hz. Ali’nin Vali  Politikas  ve Valileri”, Hz. Ali  Sempozyum
Bildirileri (24-25 Ekim 2007), zmir,  2009, s. 317-335.
Korkmaz,  Sddk:  “bn  Sebe  Rivayetinin  Tarih  ve  Makâlât  Türü  Eserlere
Yansmas”, Dinî Aratrmalar Dergisi, C. X, No: 29, Eylül-Aralk 2007,  s. 129-
144.
Köse, Saffet: “Hz. Ömer’in Baz Uygulamalar Balamnda Ahkâmn Dei-
mesi Tartmalarna Bir Bak”, slam Hukuku Aratrmalar Dergisi, No: 7, Nisan
2006, s. 13-50.
Kubat, Mehmet: “Hariciliin Douunda Münafklarn Rolü”, Din Bilimleri
Akademik Aratrma Dergisi, C. VI, No: 4, 2006, s. 115-151.
Kuleynî, Ebû Cafer Muhammed b. Ya’kûb b. shak (329/941):  el-Kâfî, thk.
Ali Ekber el-Gfârî, 5. Bs. Tahran, Dâru’l-Kütübü’l-slâmî, 1971.
124
el-Kummî,  Ebû  Halef  (301/913)/en-Nevbahtî,  Ebû  Muhammed  Hasan  b.
Mûsa b. Hasan (310/922): iî Frkalar: Kitabu’l-Makâlât ve’l-Firak ve Firaku’-
îa, çev. Hasan Onat v.di., Ank., Ankara Okulu Yay., 2004.
el-Kummî, Ebu’l-Hasan Ali b. brahim (301/913): Tefsîru’l-Kummî, tsh. es-
Seyyid Tayyib el-Musevî el-Cezâirî, Kum, Dâru’l-Kitâb,1984.
Kutlu, Sönmez: “Mürcie Mezhebi: Douu, Fikirleri, Edebiyat ve slam Dü-
üncesine  Katklar”,  Gazi  Üniversitesi  Çorum  lahiyat  Fakültesi  Dergisi,  C.  I,
No: 1, 2002/1, s. 168-210.
Kutlu, Sönmez: Türklerin slamlama Sürecinde Mürcie ve Tesirleri, An-
kara, TDV Yay., 2000.
Kutlu,  Sönmez:  “Ehl-i  Beyt  Sembolik  Kapitalinin  Tarihi  Süreç  çinde
Semerelendirilmesi”, slamiyat Dergisi, C. III, No: 3, 2000, s. 99-120.
Kutlu,  Sönmez: Mezhepler  Tarihine  Giri,  1.  Bs.,  st.,  Deerler  Eitimi
Merkezi Yay., 2008.
Kutluay,  Cihat:  “Haricilikte  Hurûç,  Ku’ûd  ve  Hicret”,  (Yaynlanmam
Yüksek Lisans Tezi), Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü-
sü, Çanakkale, 2007.
Kutluay, Yaar: slam ve Yahudi Mezhepleri, Ank., AÜF Yay. 1965.
Laoust,  Henry:  slam’da  Ayrlkç  Görüler,  çev.  E.  Ruhi  Fglal-Sabri
Hizmetli, stanbul, Pnar yay., 1999.
Lewis, Bernard: Tarihte Araplar,  çev: Hakk Dursun Yldz,  st.,  stanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay., 1979.
Lings, Martin: Hz. Muhammed’in Hayat,  çev. Nazife  iman,  st.,  nsan
Yay., 2006.
Macit, Nadim: “Sünnî Ekolün lk Öncüleri ve Görüleri” (Yaynlanmam
Çalma),  Van, y.y., 1993.
Makrizî, Ebü'l-Abbas Takyyüddin Ahmed b. Ali b. Abdülkadir  (845/1442):
en-Niza  ve’t-Tehâsum  fî mâ  beyne  Benî Umeyye  ve  Benî Hâim,  thk. Huseyn
Mu’nis, Kahire, Daru’l-Maârif, 1988.
el-Malatî, Ebu’l-Huseyin Muhammed b. Ahmed b. Abdurrahman  (377/987):
et-Tenbih ve’r-Redd alâ Ehli’l-Hevâ ve’l-Bid’a, Nr ve  lv: M. Zahid el-Kevserî,
Beyrut, Mektebetu’l-Maârif, 1968.
el-Meclisi,  Muhammed  Bakr  b.  Muhammed  Taki  b.  Maksud  Ali  
(1110/1698):  Biharü'l-Envari’l-Câmia  li-Düreri  Ahbari’l-Eimmeti'l-Ethar:  el-
125
Akl  ve’l-Cehl,  thk. Muhammed  el-Bâkr  el-Behbûdî,  111  c.,  II.  Bs.  Beyrut, Dâru
hyâ, 1983.
Mes’ûdî, Ebü'l-Hasan Ali b. Hüseyin b. Ali (345/956): Murûcu’z-Zeheb ve
Ma’âdinü’l-Cevher, thk. Muhammed Muhyiddin Abdülhamid, 2 c., Beyrut, Daru’l-
Fikr, t.y.
Minkârî, Ebü'l-Fazl et-Temîmî Nasr b. Müzahim  (212/827): Vak’atü Sffîn,
thk. Abdüsselâm Muhammed Hârûn,  3.  Bsk., Kahire,  el-Müessesetü’l Arabiyeti’l-
Hadîse, 1981.
el-Muzaffer,  Muhammed  Rza:  îa  nançlar:  Akâidu’l-mamiyye,  terc.
Abdülbaki Gölpnarl, stanbul, Zaman Yay., 1978.
el-Muzaffer, Muhammed Rza: es-Sakîfe, Necef, y.y., 1980.
Nai  el-Ekber, Abdullah  b. Muhammed Ebu’l-Abbas  (293/906): Mesâilu’l-
mâme, thk. Josef van Ess,  Beyrut, y.y., 1971.
en-Nesâî, Ebû Abdurrahman Ahmed b. Ali b. uayb (303/915): es-Sünenü’l-
Kübrâ, 1. Bsk., Beyrut, Müessesetü’r-Risâle, 2001.
en-Nisaburi,  Ebu'l-Hüseyin  el-Kueyri  en-Nisaburi  Müslim  b.  el-Haccâc
(261/875): Sahîh-i Müslim, Riyad, Mektebetü Dârü’s-Selam, 2000.
Nu’aymî, Selim: “Haricilerin Douu” çev. Harun Yldz, OMÜFD, No: 10,
Samsun, 1998, s. 513–536.
O’leary,  De  Lacy:  slâm  Düüncesi  ve  Tarihteki  Yeri,  çev:  Hüseyin
Yurdaydn-Yaar Kutluay, Ankara, AÜF Yay.,  1971.
Onat, Hasan: “iîliin Douu Meselesi”, AÜFD, C. XXXVI, 1997,  s. 79-
118.
Onat, Hasan: “iîlik ve Günümüz iîliinde Baz Yeni Yaklamlar Üzerine”,
slâmî Aratrmalar Dergisi, C. III, No: 3, 1989, s. 122-138.
Onat, Hasan:  Emevîler Devri  iî Hareketleri  ve Günümüz  iîlii, Ank.,
TDV Yay. 1993.
Orbay, Kemaleddin ükrü Kalelizâde:  slam Tarihinde Nifak: Ali, Necm-i
stikbal Matbaas, stanbul 1928.
Öz, Mustafa ve lhan, Avni: “mâmet”, DA, stanbul, TDV, 2000, C. XXII,
s. 201-203.
Öz, aban: “îa’nn Asl ve Douu Üzerine Görüler”, e-Makâlât Mezhep
Aratrmalar, C. I, No: 2, 2008, s. 29-47.
Özkan, Mustafa: “Siyasi-Sosyal Gelimeler Karsnda Hz. Aie’nin Duruu
Üzerine”, Diyanet lmî Dergi, C. XXXXV, No: 1, Ocak-ubat-Mart 2009, s. 57-74.
126
Özkurt, Adem: “Nevbahtî’nin Firaku’-îa’s nda!iî!Mezheplere!Yakla m ”!
(Bas lmam !Yüksek! Lisans! Tezi),!Ondokuz Mays Üniversitesi  Sosyal  Bilimler
Enstitüsü,!Samsun,!2009.!
er-R zvânî,!Üstad!Ali!Asker:!Kur’an ve Sünnet Inda Ehl-i Beyt Mekte-
bi,!çev.!Ebulfez!Kocada,!y.y.,!Kevser!Yay.,!t.y.!
Sallabî,!Muhammed!Ali:!I. Halife Hz. Ebû Bekir Hayat ahsiyeti ve Dö-
nemi,!trc.!erafettin!enaslan-Faruk!Akta,!st.,!Ravza!Yay.!2009.!
Sallabî,!Muhammed!Ali:!II. Halife Hz. Ömer Hayat ahsiyeti ve Dönemi,
trc.!Mehmet!Akba,!st.,!Ravza!Yay.,!2008.!
Sar c k,! Murat:! Bütün  Yönleriyle  Dört  Halife  Dönemi,! st.,! Nesil! Yay.,!
2010.!
Sar kaya,! Mehmet! Saffet:! slam  Düünce  Tarihinde  Mezhepler,! Isparta,!
Tura!Matbaas ,!2001.!
Seyyid!Kutub,!Seyyid!b.!Kutub!b.! brâhim!! (1386/1966):!Fî Zilâli’l-Kur’ân,
Trc.!B.!Karl ga-.!H.!engüler-Emin!Saraç,!16!c.,!stanbul,!Hikmet!Yay nlar ,!1970.!
Sezikli,! Ahmed:! Hz.  Peygamber  Devrinde  Nifak  Hareketleri,! Ankara,!
TDV!Yay.,!2001.!
Sofuolu,!Cemal:!“îa’nn Hadis Anlay” (Bas lmam !Doktora!Tezi),!An-
kara!Üniversitesi!Sosyal!Bilimler!Enstitüsü,!Ank.,!1977.!
ehristânî,! Ebu'l-Feth! Taceddin!Muhammed! b.!Abdülkerim! (548/1153):! el-
Milel ve’n-Nihal: Dinler Mezhepler ve Felsefi Sistemler Tarihi,!çev.!Mustafa!Öz,!
ed.!Mehmet!Dalk l ç,!st.,!Litera!Yay.,!2008.!
eriati,!Ali! (1398/1977): Ali îas Safevi îas,!çev:!Feyzullah!Artinli,! st.,!
Yöneli!Yay.,!1990.!
erif!el-Murtazâ,!Ali!b.!Hüseyin!el-Musevî:!e-âfî fi’l-mâme,!Müessesetu!
smâiliyyât,!II.!Bsk,!Kum,!1989.!
eyh!Mufîd, Muhammed!b.!Muhammed! el-Badâdî:! el-Cemel ve’n- Nusre
li-Seyyidi’l-tre fî Harbi’l-Basra,!Kum,!el-Mektebetu’d-Dâvirî,!!t.y.!
Taberî,! Ebû! Ca’fer! bn! Cerîr! Muhammed! b.! Cerîr! b.! Yezid! (310/923):!
Tarihu’t-Taberî:  Tarihu’l-Umem  ve’l-Mülûk,! thk.!Muhammed! Ebu’l-Fazl! bra-
him,!Amman,!Beytu’l-Efkâru’d-Devliyye,!t.y.!
Tabersî,!Ebû!Ali!Emînuddîn!el-Fazl!b.el-Hasan!b.!Fazl!(548/1153):!’lâmu’l-
Verâ bi’l-A’lâmi’l-Hudâ,!Beyrut,!Dâru’l-Maârife,!1979.!
Tabtabâî,!Allâme! Seyyid!Muhammed!Hüseyin! b.!Muhammed! (1402/1981):!
slam’da îa,!çev.!Kadir!Akaras-Abbas!Kazimli,!y.y.,!Kevser!Yay.,!ty.!
127
Timurolu, Vecihi: “1923–1940 Yllar Arasnda Ekinimizin ve Yaznmzn
Kaynaklar”,  Cumhuriyet  Dönemi  Türk  Edebiyat  Sempozyumu,  Yayna  Haz.
Hüseyin Ataba-Aydn imek-Devrim Dirlikyapan, Ankara, Edebiyatçlar Dernei
Yay., 1998, s. 25-75.
Tirmîzi, Ebû  sa Muhamed  b.  sa  b. Sevre  es-Sülemî  (279/892): Sünenü’t-
Tirmîzî, thk. Ahmed Muhammed akir, y.y., t.y.
Tural, Rahim: “Kur’an’n Cem’i ve  stinsahnda Üç Önemli Nokta”, Diya-
net Degisi, C. 26, No: 1, Ocak-ubat-Mart 1990, s. 89-101.
Turhan, Kasm: Kelâm ve Felsefe Açsndan nsan Fiilleri: Âmirî’nin Ka-
der Risalesi  ve Tercümesi,  ed. Hüseyin Kader,  2. Bs.,  st., Marmara Üniversitesi
lahiyat Fakültesi Vakf Yay., 2003.
Urve,   Ebû  Abdullah  el-Esedi  el-Kurei   b.  Zübeyr  b.  Avvâm  (93/712):
Meazî  Rasûlillah,  thk.  Muhammed  Mustafa  A’zâmî,  Riyad,  Mektebetü’t-
Terbiyeti’l-Arabî, 1981.
Üçok, Bahriye: “Ridde”, AÜFD, C. VI, 1958–1959, s. 97–113.
Üçok, Bahriye:  slâm’dan Dönenler  ve Yalanc Peygamberler Hicrî  7.  -
11. Yllar, Ank., AÜF Yay., 1967.
Ünalan, Abdullah:  “Ehl-i  Sünnet  ve  îa’nn  mâmette Dayand Hadisler”
(Baslmam Doktora Tezi), Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, anl-
urfa, 1998.
Ünver,  Mehmet  Zahit:  “Son  Dönem  Bir  Osmanl  Âlimi  M.  Zahid
Kevserî’nin Ehl-i Sünnet Algs ve Mezheplere Bak”  (Baslmam Yüksek Li-
sans Tezi), Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya, 2011.
Vâkdî,  Muhammed  b.  Ömer  b.  Vakd  el-Eslemî  (207/823):  Kitâbu’l-
Megâzi, thk. Marsden Jones, 3 c., Beyrut, Â’lemu’l-Kütüb, 1966.
Vatanda, Celaleddin: Hz. Muhammed’in Hayat ve slâm Daveti Medine
Dönemi, 4. Bsk., st., Pnar Yay., 2007.
Wellhausen, Julius (1336/1918): Arap Devleti ve Sükûtu, trc. Fikret Iltan,
Ankara, A.Ü..F. Yay., 1963.
Wellhausen, Julius (1336/1918): slamiyetin lk Devrinde Dinî-Siyasî Mu-
halefet Partileri”, çev: Fikret Iltan,  II. Bsk., Ankara, TTK Yay., 1989.
Ya'kubi, bn Vazh Ahmed b. shak b. Ca'fer (292/905): Tarih-i Ya’kûbî, 2
c., Beyrut, Dâru’s-Sadr, t.y.
Yldz, Harun: “Harici Düüncesinin Geliimi”, OMÜFD, No: 11, Samsun,
1999, s. 257-270.
128
Yldz,  Harun:  “Haricilerin  Douunda  Kurrâ’nn  Rolü”,  EKEV  Akademi
Dergisi, C. VIII, No: 18, K-2004, s. 263-282.
Yiit, smail: “Osman”, DA, stanbul, TDV, 2007, C. XXXIII, s. 438-443.
Zehebî,  Ebû  Abdullah  emseddin  Muhammed  b.  Ahmed  b.  Osman
(748/1348):  Tarihu’l-slâm  ve  Vefeyâtü’l  Meahir  ve’l-A’lâm,  thk.  Ömer
Abdüsselam Tedmürî, 25 c., Beyrut, Daru’l-Kitabi’l-Arabî, t.y.
Zehebî,  Ebû  Abdullah  emseddin  Muhammed  b.  Ahmed  b.  Osman
(748/1348):  Siyeru  A’lâmi’n-Nübelâ,  thk.  uayn  el-Arnaût,  25  c.,  Beyrut,
Müessesetü’r-Risâle, 1996.
Zuhayli, Vehbe:  slam Fkh Ansiklopedisi,  red. Hamdi Arslan,  trc. Ahmet
Efe v.di., 10 c., st., Zaman Gazetesi Feza Yaynclk, 1994.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder