Sayfalar

30 Ağustos 2024 Cuma

495


ii
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖNSÖZ ......................................................................................................................... i
ÖZET........................................................................................................................... iv
ABSTRACT ................................................................................................................. v
KISALTMALAR ........................................................................................................ vi
TABLOLAR .............................................................................................................. vii
GĠRĠġ ........................................................................................................................... 1
BĠRĠNCĠ BÖLÜM ....................................................................................................... 3
1. ÇOCUK VE ÇOCUĞUN TARĠHSEL SÜRECĠ ..................................................... 3
1.1.ÇOCUK VE ÇOCUKLUK KAVRAMI ............................................................ 5
1.1.1. Çocuğun Geleneksel Kimliği Ve Tanımı.................................................... 6
1.1.2. Çocuğun Modern Kimliği Ve Tanımı ....................................................... 11
1.2. TOPLUMSAL YAPI ĠÇĠNDE ÇOCUĞUN YERĠ ......................................... 14
1.2.1. Çocuk Eğitiminin Toplumsal Yapıdaki Yeri Ve Önemi .......................... 18
1.3. TARĠHSEL SÜREÇTE TÜRKĠYE'DE ÇOCUK OLMAK .......................... 20
1.4. ÇOCUK HAKLARIYLA ĠLGĠLĠ DÜZENLEMELER .................................. 20
1.5. ÇOCUK HAKLARININ KORUNMASINDA MEDYANIN ROLÜ ............ 28
1.6. MEDYA OKUR YAZARLIĞI EĞĠTĠMĠNDE ÇOCUK DERGĠLERĠNĠN ROLÜ ..................................................................................................................... 30
ĠKĠNCĠ BÖLÜM ........................................................................................................ 35
2. ÇOCUK DERGĠCĠLĠĞĠ VE ÇOCUK DERGĠLERĠNDE ÇOCUK ........ KĠMLĠĞĠ TASARIMI 35
2.1. ÇOCUK DERGĠLERĠ VE YAYIN HAYATI ................................................ 37
2.2. ÇOCUK YAYINCILIĞI TÜRLERĠ ............................................................... 38
2.2.1. Masallar .................................................................................................... 39
2.2.2. Çizgi Roman ............................................................................................. 41
2.2.3. ġiirler ........................................................................................................ 42
2.2.4. Resim Ve Kitap ......................................................................................... 42
2.2.5. Çocuk Dergileri......................................................................................... 43
2. 3. TÜRKĠYE'DE ÇOCUK YAYINLARI VE ÇOCUK DERGĠCĠLĠĞĠ ............ 43
2.3.1. Cumhuriyet Dönemi Çocuk Dergiciliği ................................................... 46
iii
2.3.2. Günümüz Çocuk Dergiciliği ..................................................................... 47
2.4. MEDYADA ÇOCUK KĠMLĠĞĠ TASARIMI ............................................. 50
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ................................................................................................... 54
3. TÜRKĠYE'DE YAYIMLANAN ÇOCUK DERGĠLERĠNDE ÇOCUK KĠMLĠĞĠ TASARIMI: ÇOCUK SESĠ, GÜRBÜZ TÜRK ÇOCUĞU, TRT ÇOCUK, BĠLĠM ÇOCUK DERGĠLERĠNĠN KARġILAġTIRMALI ANALĠZĠ .................................. 54
3.1 . ARAġTIRMANIN AMACI ........................................................................... 54
3.2. ARAġTIRMANIN YÖNTEMĠ ....................................................................... 54
3.3. ARAġTIRMANIN KAPSAM VE SINIRLILIĞI ........................................... 55
3.4.VARSAYIMLAR ............................................................................................. 55
3.5. ELDE EDĠLEN BULGULARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ .......................... 68
SONUÇ ...................................................................................................................... 71
KAYNAKÇA ............................................................................................................. 73
EKLER ....................................................................................................................... 76
ÖZGEÇMĠġ ............................................................................................................... 82
iv
ÖZET
Çocuk yayıncılığının geliĢimin en önemli öğesi ve örneği olan çocuk dergilerinin geçmiĢi 1926'lı yıllarda yayımlanan çocuk dergilerine dayanır. Cumhuriyetin ilanından sonra Latin Alfabesi'nin kabulüyle birlikte çoğunlukla dönemin gerekliklerine ve o zamanın milli duygusu olan milliyetçilik coĢkusuna yönelik yayımlanan çocuk dergilerinin 2002'li yıllardan sonra içeriği değiĢmeye baĢlaması ve iki farklı dönemde çocuk dergileriyle tasarlanan çocuk kimliği araĢtırmanın konusu olmuĢtur. Cumhuriyetin ilanından sonra yayımlanan çocuk dergilerinin sayısı hızlı bir Ģekilde artıĢ göstermiĢtir.. Cumhuriyetin ilanından 1950'li yıllara kadar çok sayıda aylık ve haftalık periyotlarda yayımlanan çocuk dergilerinin içeriklerini, görseller, milli duygular, vatan ve millet sevgisi ileten mesajlar oluĢturmuĢtur. 1923 yılından sonraki on altı yıl ve 2002 yılından bu yana geçen on altı yılda yayımlanan çocuk dergilerinde ise; görsel içerikler ön plana çıkmaya baĢlarken,yakın dönemde yayımlanan çocuk dergilerinin içeriği bambaĢka olmuĢtur. Tarihsel süreçte değiĢen çocuk dergiciliğinde tasarlanan çocuk kimliği ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Günümüzde aylık ve haftalık periyotlarda çeĢitli içeriklerde ve kategorilerde yayımlanan bir çok çocuk dergisi bulunmaktadır. Bu dergilerin bir çoğu zengin bir içeriğe ve eğiticiliğe sahip olsa da sosyo-politik konular, ekonomik bağlılıklar ve tüketim bağımlılığının yaratmıĢ olduğu etkilerle yeterli bilgi ve mesajı aktaramamaktadır. Bu çalıĢmada çocuk edebiyatının geliĢiminde önemli rolü olan çocuk dergilerinin Cumhuriyetin ilanından sonraki ilk on altı yıl içerisinde ve 2002 yılından bu yana yayımlanan çocuk dergilerinin içerikleri incelenmiĢ, Türkiye'de çocuk dergilerindeki çocuk kimliği tasarımı ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. ÇalıĢma kapsamında Cumhuriyetin ilanı döneminde yayımlanan Çocuk Sesi, Gürbüz Türk Çocuğu ile 2002 yılından sonra yayımlanan Bilim Çocuk ve TRT Çocuk dergilerinin ulaĢılabilen on sayısı analize tabi tutulmuĢtur. Anahtar Kelimeler: Dergi, Çocuk Dergiciliği, Çocuk Tasarımı, Çocuk Kimliği, Çocuk Edebiyatı
v
ABSTRACT
Children magazines is the history of the most important elements and examples of thedevelopment of children's publishing is based on the children magazine published in 1926. After the proclamation of the Republic, it was the topic of children's magazines published mostly for then ecessities of the period to get her with the acceptance of the Latin alphabet and the publications of children's magazines published fortheen thusiasm of nationalism at that time and after 2002 the contents started to change and the children's identities were designed with children's magazines in two different periods. The number of children's magazines published after the proclamation of there public has increased quickly. The proclamation of the Republic until the 1950s a large number of monthly and weekly periods in the content of children's magazines published, visual, national feelings, it has created postsconductivelovethemotherlandandthenation. Since 1923, the year 2002 is the last sixteen years, published in children's magazines; visual content when starting to come to the fore, the content of children's magazines published in the nearterm has been different. Historically, children's identity has been tried to be designed in a changing child magazine. Nowadays in the monthly and weekly periods there is a lot of children's magazines published in various content and categories. Although many of these magazines have rich content and training, they do not conveyenough information and messages with the effects of socio-political issues, economic loyalty and consumption dependence. In this study, the development of children's literature from the proclamation of the Republic of children's magazines have an important role during the first sixteen years and since 2002 have been examined for the content of published children's magazines since childhood identity in children's magazines in Turkey designs were tried to be revealed. The proclamation of the Republic during the period understudy published by the Children's Voice, Turkey Gurbuz Science published after 2002 with the Children Childrenand TRT can be reached on the number of children's magazines were subjected to analysis.
Keywords: Magazine, Children's magazine publishing, Child Design, Child Identity, Children's Literature
vi
KISALTMALAR
BM
BirleĢmiĢ Milletler
ABD
Amerika BirleĢik Devletleri
UNICEF
United Nations International Children's Emergency Fund ( BirleĢmiĢ Milletler Uluslararası Çocuklara Yardım Fonu)
YY
Yüzyıl
vii
TABLOLAR
Tablo 1:
Derginin Aylık Sayısının Konu BaĢlığı
57
Tablo 2:
Dergilerde Yer Alan Yazılı Metin Ġçerik Sayıları
58
Tablo 3:
Dergilerde Kullanılan Görsel Öğeler
59
Tablo 3.1:
Fotoğrafların Ġçerik Özellikleri
60
Tablo 3.2:
Resimlerin Ġçerik Özellikleri
61
Tablo 4:
Ġçeriklerin Ana Konuları
62
Tablo 5:
Ġletilerin Ġçeriği
63
Tablo 6:
Dergilerde Tasarlanan Çocuk Kimliği
64
Tablo 6.1:
Dergilerde Tasarlanan Kız Çocuğu Kimliği
66
Tablo 6.2:
Dergilerde Tasarlanan Erkek Çocuğu Kimliği
67
1
GĠRĠġ
Tüm iletiĢim araçlarının hedefi, kendi okur kitlesine ulaĢmaktır. Anneler-babalar, kadınlar- erkekler, gençler-yaĢlılar, çocuklar... Dergiler, bu iletiĢim araçlarının en yaygın olanlarıdır. Dergi yayıncılığı, dünyanın her yerinde etki alanı ve önemi büyük bir yayımcılık türüdür. Dergiler, özellikle edebiyatın geliĢmesinde önemli rol oynar. Hele ki söz konusu dergilerin hedef kitlesi çocuklar ise bu önem daha da artmaktadır. Her ne kadar ülkemizde çocuk dergicililiği Osmanlı Dönemi kadar eski bir tarihe dayansa da akademik çalıĢmalarda bu önemine ve geniĢ tarihine yer verilmemiĢtir. Çocuk edebiyatının geliĢiminin en önemli türü olan dergiler yeterince araĢtırma konusu olmamıĢtır. Çocuk dergilerinin araĢtırılması, sadece çocuk dergilerini okuyanlar, okutanlar ya da bu alanda çalıĢma yapan akademisyenler için değil, yerli yabancı bütün bireyler için son derece önemlidir. Bir toplumu anlamanın ve o toplum ile ilgili fikir sahibi olmanın en kolay ve doğru yöntemi o toplumun medyasını incelemektir. Medya daima toplumun yansıması olmuĢtur. Tarihten bu yana dergiler medyanın en önemli koludur. Özellikle çocuk dergileri toplumsal yapının inĢası sürecinde çocuklara iletilen mesajlar bağlamında toplumun alt yapısını oluĢturan önemli mecralardır. Tarihsel süreçten bu yana çocuk yayıncılığı ve çocuk dergilerini inceleyerek o toplumla ilgili, ideolojik, sosyolojik ve toplumsal çıkarımlarda bulunmak mümkün olmuĢtur. Çocuk dergileri bu açıdan ele alındığında çocuk edebiyatının ve çocuk dergiciliğinin Eğitim bilimleri kadar iletiĢim biliminin de inceleme alanına girdiğini söyleyebiliriz.
ĠletiĢim bilimi alanında en fazla incelemeye tabi tutulan kol hiç Ģüphesizdir ki medya ve medya araçlarıdır. ĠletiĢim araçları toplumun yapısının anlaĢılması için incelenmesi gereken mecraların baĢında gelir. Radyo, Sinema, gazete, televizyon,fotoğraf, afiĢ gibi bir çok iletiĢim aracı gibi dergi de çok önemlidir. Toplumun her alanına ulaĢan dergiler özellikle inceleme konusu olmayı hak ederken, toplumsal yapının temel taĢı olan çocukların, iletiĢimi, eğitimi, bilinçlenmesi, toplumsal kabullerinin oluĢması, duyarlılıklarının güçlenmesini sağlayan bunun için içerikler üreten ve ileten çocuk dergileri özellikle iletiĢim araçlarından incelenmeye tabi tutulması gereken türüdür.
2
Dünyada ve Türkiye'de dergicilik çok ayrı zamanlarda ve ayrı periyotlarda baĢlamıĢ olsa da her yerde ve her zaman çocuklara ulaĢan en etkili iletiĢim aracı çocuk dergileri olmuĢtur. Çocuklarla sağlam bağlar kuran, toplumsal kabullerin, çocuk kimliğinin ortaya konulmasını sağlayan çocuk dergileri dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye'de de yayın hayatına aralıksız devam etmektedir. Çocuk dergilerinde ideolojik ve toplumsal söylemelere de rastlamak oldukça normal bir hal almaya baĢlamıĢtır. Cumhuriyetin ilanından sonra yayımlanan çocuk dergilerinin iletilerinin içeriklerinin milli duygular olması ve tasarlanan çocuk kimliğinin, günümüze gelindikçe değiĢimlerin yine çocuk dergilerine yansıması bunun en belirgin örneğidir.
3
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
1. ÇOCUK VE ÇOCUĞUN TARĠHSEL SÜRECĠ
Çocuklar yarının yetiĢkinleri olarak görülür, onları bu ölçüde değerlendirdiğimiz zaman onlardan almak istediklerimizi, beklediklerimizi bugün onlara vermek gerekliliğine varabiliriz. ( Ertürk, 2011 : 49). Toplum için aile neyi ifade ediyorsa, aile için çocuk da odur. Çocuk bir ailenin en küçük parçası yani doğrudan toplumun en küçük parçasıdır. Çocuk kavramını tanımlayacak olursak; kısaca anne karnı ile ergenlik çağı olarak belirlenen yaĢ grubunun arasında bulunan birey olarak tanımlayabiliriz. Çocuk için her toplumdan topluma farklılık gösteren çeĢitli tanımlamalar bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının eğitim bilimciler ve iletiĢim bilimciler tarafından yapıldığı görülmektedir. Çocuk ve çocuklukla ilgili yapılan araĢtırmalar, gerek çocuk olgusuna bakıĢ açısının, gerekse çocuğun toplumda yer alıĢ Ģeklinin zaman içinde, değiĢtiğini göstermektedir. '' Çocuk biyolojik özellikleri itibariyle tüm dünyada ortak bir bakıĢı yansıtırken çocukluk, tarihsel ve kültürel inĢasıdır ( Ercan, 2014: 16). Çocuk, BiliĢsel katmanlardan oluĢan beynin bilgisayar gibi programlandığı bir makinedir. Ödül ve cezayla davranıĢları denetlenip yönlendirilebilen bir varlık. Kurban olduğu içgüdülerini dizginleyen toplumun mahkûmu (Ġnal, 2014 s: 11). Türk Dil Kurumu'nun tanımına göre (2012), Küçük yaĢtaki oğlan veya kız; soy bakımından oğul veya kız; bebeklik ile ergenlik arasındaki geliĢme döneminde bulunan oğlan veya kız olarak tanımlanmaktadır. Çocuk ve çocuk olma kavramı son zamanlarda oldukça fazla konuĢulan ve günlük hayatta da karĢımıza çıkan bir kavram olmaya baĢlamıĢtır. Çocuk karamı ve çocukluk algısı üzerine çalıĢmalar da son zamanların önemli konuları olmaktadır. Çocuk kavramı bugünkü önemli olma konumunu yüzyıllar boyu bu kavram üzerine çalıĢmalar açıklamalar yaparak kazanmaktadır.
GeçmiĢten bugüne çocuk ve çocukluk kavramını anlatan ve bu konuyu inceleyen kaynakları bir araya toplamak da bu kavramı kaynaklara dayanarak anlatmak da oldukça zor görünmektedir. Her çağın, her kültürün çocuğa bakıĢı farklı. Tarihte kimilerine göre o, terbiye edilmesi gereken bir Ģeytan olmuĢ, kimilerine göre
4
korunacak melek. Modern zamanlarda birbiriyle uyuĢmayan bin bir çeĢit bilimsel kuramın nesnesi ( Ġnal, 2014 s: 11-15). Bebeklikten ergenliğin baĢlangıcına kadar süren devre içinde bulunanlar, çoğu kültür ve toplumda genellikle'' çocuk'' olarak değerlendirilmiĢtir. KiĢilik (yani yetiĢkin tutum ve düĢünceleri ) edinme sürecinde yetiĢkinliğe \ olgunluğa (manurity) eriĢme açısından dikkate alınan ve yaĢam döngüsünde ilk evre olarak görülen çocukluk ( childhood, enfance ), bir dizi fiziksel ve zihinsel eksikliği ifade eden bir yetersizlikler çağı olarak tanımlanmıĢtır ( Ġnal, 2014: 68). Günümüzde çocuk kavramını açıklamak çok da kadar kolay değildir. Eğitim bilimciler bu kavramı bazı sınıflandırmalara göre açıklamaktadır. Bu sınıflandırmanın en belirgin olanı yaĢ gruplarına göre yapılan bir sınıflandırmadır. Çocuk kavramının açıklanmaya çalıĢılması, çocuğun toplumsal yapı içindeki yeri ve öneminin anlaĢılmasını sağlamıĢ, çocuk eğitimin nasıl olması gerektiği üzerine yapılan çalıĢmalar çocuk edebiyatı kavramının da bugünkü alt yapısının oluĢturmuĢtur. Çocuk kavramının tanımlanması önemli olduğu kadar zor bir faaliyettir. Bu sebeple psikolojik, sosyolojik tanımlama mı yoksa hukuksal bir tanımlamamı doğru olduğu konusunda tartıĢmalar devam etmektedir. Çocuk Hakları SözleĢmesi'nde de tanımlandığı gibi; Daha erken yaĢta reĢit olma durumu hariç, on sekiz yaĢına kadar her insan çocuktur. Çocukluk, bireyin dünyaya geliĢinden itibaren birçok etki altında kaldığı pasif bir dönemine iĢaret eder. Bu dönem bireyin yetiĢkinliğe dair değer ve özelliklerinin oluĢtuğu örgütlü bir toplumsallaĢ(tır)ma dönemidir ( Ġçin- Akçalı, 2015: 8). Çocuk bireysel düzlemde tanımlanırken, çocukluk kavramının yalnızca bu sınırlar içinde tanımlamak ve anlamak mümkün değildir. Çocukluk da yetiĢkinlik gibi bir yaĢam evresi olarak kabul edilir ve farklı farklı evrelerde tanımlanır. Bu evreler tanımlanıp, anlamlandırılırken uzak olan gelecek için hazırlanan dönem olarak isimlendirilir ( Güven, 2015: 35).
Çocukluk dönemi her ne kadar tek bir dönem olarak algılansa da kendi içerisinde farklı dönemler göstermektedir. Bu dönemler aslında iç içe girmiĢ bir çok yeti, yetenek, kazanım ve becerilerden oluĢmaktadır. Ġnsanın yaĢamı sürekli ilerleyen
5
ve değiĢen bir süreç olduğu için biz bu süreç içerisinde yer alan dönemleri bazen fark etmeden geçmiĢ olmaktayız. Her ne kadar hiç bir çocuk tek baĢına farklı farklı tanımlanmasa da, çocuğun geliĢmesi ile geliĢmiĢlik seviyesi birbirinden farklı tanımlanması gereken durumlardır ( Ertürk, 2011 : 51). Çocuklar geliĢim ve geliĢme çağlarını ne kadar verimli ve sağlıklı bir biçimde tamamlarlarsa, gelecek için de o kadar sağlıklı ve verimli birer birey olacaklardır. Çocuğun geliĢiminin en önemli unsurlarından biri de sosyal geliĢimdir. Sosyal geliĢim çocukların birey olarak var olmasının temel koĢuludur. Diğer insanlara nasıl davranılacağını öğrenmek, bir baĢka deyiĢle sosyal geliĢim ( sosyalleĢme), insan yaĢamının önemli bir yönüdür ( Morgan, 1981: 73). SosyalleĢme çocuklar için toplumu anlama, insanlarla uyum sağlama ve gelecek için toplum içinde bir yer edinmenin en vazgeçilmez yöntemi kabul edilmektedir. Çocuklarda oluĢan bir diğer yön ise ahlak değerlerinin geliĢimidir. Geleneksel toplumlarda bu çocuk eğitiminin önemli bir parçasıdır. Çocuğun ahlak değerlerinin oluĢumu, toplumsal ve kiĢisel değerlerden etkilenir. YaĢadığı toplumun kültürel yapısına, çevresinin inanç sistemine, aile içi iletiĢimine, kurduğu özdeĢim modellerine ve rollerine bağlı olarak toplumsal değerlerden etkilenmesi ve bu değerlere göre değerler benimseyip uygulaması beklenir ( Ertürk, 2011: 70 ).
1.1.ÇOCUK VE ÇOCUKLUK KAVRAMI
Toplumun temel yapı taĢı olan çocuk kavramının algılanması ve önemsenmesi toplumun devam için gereklidir. YaĢam biçiminin değiĢmez haklarından ve gerekliliklerinden biri olan çocukluk kavramı, her toplum için farklı anlamlar ifade etmekte, herkes tarafından farklı algılanmaktadır. Farklı toplumlar kadar aynı toplum içinde var olan farklı kültürde ve farklı coğrafyadaki topluluklar için de çocuk ve çocukluk kavramı değiĢkenlik göstermektedir. Çocukluk kavramının yetiĢkinlerden ayrı bir tanımlamayla kabul görmesi Liberal yaklaĢım perspektifinin bir getirisidir ( Güven, 2015: 32).
Çocuk ve çocukluk kavramıyla ilgili tanımların ve bu konudaki düĢüncelerin değiĢmesi, bilimsel alandaki ilerlemeler, teknolojik geliĢmeler ve beraberinde insan haklarıyla ilgili yapılan çalıĢmaların sonucunda gerçekleĢmeye baĢlamıĢtır. Çocukluk meselesi, Sosyolojinin de konusu ve ilgi alanına girmektedir. Çocuk olmak, çok uzun
6
zaman boyunca sadece yetiĢkin olmamıĢ, belli bir yaĢa, belli bir olgunluğa eriĢmemiĢ, kendi karalarını kendisi alamayan, bazı davranıĢların yetisinde olmayan, maddi bazen de manevi olarak bağımlılığı olan birey olarak algılanmaktaydı. Kısaca dünyaya gelen bireylerin biyolojik bir geçiĢ yaĢaması ve bu geliĢ esnasında yaĢanan durum çocuk olmak, çocukluk kavramıyla açıklanmaktaydı. Ortaçağ'dan günümüze doğru gelindiğinde geliĢmelerin, ilerlemelerin ve değiĢimlerin çocuk kavramını da kendisiyle beraber geliĢtirip ilerlettiğini ve tanımının sınırlarını geniĢlettiğini göstermektedir. Ortaçağ'da değersiz olarak tanımlanan çocuk ile Burjuvazinin önem verdiği çocuk aslında aynı çocuk. Burjuvazi ile baĢlayan çocuğa değer verme kavramı bilimsel ilerleme ile güç kazanmıĢ, Hümanist düĢünce felsefesinin giderek yaygınlaĢması bugünkü çocuk kavramının geliĢmesine ve temellerin atılmasına ön ayak olmuĢtur. GeliĢimsel bakıĢ açısı ve teknolojinin getirdiği kazanımlar günümüz çocuğu kavramının tanımını değiĢtirmekle birlikte, çocuk olma ve çocukluk kavramının önemini her geçen yıl biraz daha arttırmıĢtır. Bu önemin yanı sıra her geçen gün geliĢen teknoloji çocukları birer sanal ortama itmiĢtir. GeliĢen teknolojinin çocuklara faydası mı oldu? Yoksa zararı mı? TartıĢması her daim devam edecek bir tartıĢma olarak kalacaktır. Tarihsel süreçte çocuk ve çocukluk kavramının yaĢamıĢ olduğu değiĢimlerin anlaĢılması ve algılanması, çocuk ve çocukluk kavramına iliĢkin algının olumsuzdan çıkıp olumlu yöne doğru evirilmesine katkı sağlamaktadır.
1.1.1. Çocuğun Geleneksel Kimliği Ve Tanımı
Çocuk ve çocukluk kavramı farklı coğrafyalara, kültürlere ve milletlere göre değiĢiklik gösterebildiği gibi aynı coğrafya ve millet içindeki farklı toplum ve topluluklar tarafından da değiĢik biçimlerde tanımlanabilmektedir. Kadınlara, çocuklara farklı toplumlarda farklı Ģekillerde davranılabilmektedir. Bunun için coğrafi olarak çok farklı olunmasına gerek yoktur. Aynı ülke sınırları içinde farklı bölgelerde bulunan topluluklar içinde de kadınlara ve çocuklara verilen önem değiĢiklik göstermektedir. Örneğin, Türkiye'de Batı'da yaĢayan bir ailenin kadınlara ve çocuklara yüklediği anlam ve roller ile Doğu'da bir Ģehirde yaĢayan bir ailenin kadın ve çocuklara yüklediği anlam ve roller çok farklı olabilmektedir. Yani coğrafi olarak, millet olarak ya da topluluk olarak çocuklara yönelik ortam bir tanım ve tutum söz konusu olamamaktır. Toplumsal olarak kadın- erkek ayrımı yapılarak
7
verilen cinsiyet rolleri kadın ve çocuklar için de her daim ayrımını korumaktadır. Toplumlar çocuklara farklı roller yüklemektedir. 17. ve 18. yüzyıldan önce yani Aydınlanma Döneminden önce hemen hemen dünyanın bütün coğrafyalarında bütün milletlerinde insanlara yönelik cinsiyetçi yaklaĢımlar ayrımlar, ve sınıf farklılıklarının olduğu bilinmekteydi. Bu sınıf ayrımı tabi ki adil olmayan bir yaĢam biçimini ve eğitim düzenini beraberinde getirmiĢti. Yüzyıllar boyu eğitim için maddi olanaklar ve sosyal statüler ilk bakılan Ģey olmuĢtur. Eğitim hakkı sosyal sınıf olarak üstün olan ve maddi olarak daha üst seviyede olan ailelerin çocuklarına tanınmıĢtı. Sosyal statü olarak ve maddi imkan olarak diğer ailelerden ayrılan bu aileler içinde de bir statü farkı bulunmaktadır. Eğitim için sadece maddi olanakların yeterli olması ve sosyal sınıf olarak seçkin olmak yetmemekteydi. Bu ailelerde de eğitim hakkı sadece ailenin erkek çocuğuna verilmekteydi. Ġnsanlığın var oluĢundan bu yana bir cinsiyetçi ayrım olduğunu anlamak hiç de zor olmamıĢtır. Sümerler zamanında bile yapılan kazılara, kalıntılara bakıldığında tabletlerde ( o dönem için eğitim materyali sayılan defterler) cinsiyetçi yaklaĢımlara rastlamak mümkün olmuĢtur. Tabletlerde genellikle erkek çocukları tablet okurken (o dönem için eğitim materyali sayılan defterler) kızlar ise genellikle yün eğirirken çizilmiĢ olarak görülür. Sümerler döneminde de seçkin erkek çocuklarına eğitim hakkı verilirken , kızların bu haktan yoksun bırakılması için seçkin olması, ya da halktan olması gibi bir kriter söz konusu olmamıĢ, sadece cinsiyet yüzünden bu ayrımcılığa gidilmiĢtir. Bu duruma bakarak Ģunu söyleyebiliriz ki; insanlığın var oluĢundan bu yana yaklaĢık altı bin yıllık bir tarih gösteriyor ki; kadın erkek ayrımcılığı cinsiyetçi yaklaĢım insanlığın var oluĢuyla beraber gelen bir tutumdur. Milattan önce 700' lü yıllarda Antik Yunan' a bakıldığında o dönemde de durum pek farklı değildir. Asker ya da Bürokrat olmak için seçkin ailelerin erkek çocuğu olma koĢulu bulunuyordu. Sadece Seçkin aileden olmak ve erkek olmak da yetmez, sağlıksız doğan sakat çocuklar toplulukların yaĢadığı yerlerden uzak bir yerlere götürülüp hakkı elinden alınmaktadır.
Antik Yunada da sadece soylu ve asil aileden olmak ve erkek olmak yetmiyordu. Sağlıksız olmak ölümle cezalandırıldığı kadar sağlıklı olup yaĢamak da
8
hiç kolay değildi. Bu dönemde çocukların birer birey olmasını düĢünmek ve kavram olarak kabul etmek bir yana dursun, geliĢmemiĢ, olgunluğa eriĢmemiĢ eksik bir nesne muamelesi gördükleri için eğitimlerinin dayak yoluyla gerçekleĢebileceğine inanılırdı ve bu sistem sözde eğitim için ilk kullanılan bir yöntem olarak halk tarafından da kabul görürdü. En ilgin ve ürkünç olanı ise o dönemin sözü geçen düĢünürlerinden olan Platon da çocukların eğitiminin dayak yoluyla olması gerektiğini onaylayan kiĢilerdendi. M.Ö. 5. Yüzyılda Batı Roma imparatorluğunun yıkılması ile ortaya çıkan Hıristiyanlık yaygınlaĢmıĢ ve ilk kez çocuklar önemli birer birey olmaya baĢlamıĢtır. Hıristiyanlığın kabulüyle birlikte toplumsal yapı içinde çocukların durumu iyileĢmeye baĢlamıĢtır. Hıristiyanlık çocuğun değerli saf ve temiz olduğunu vurgular, korunması gerektiğini, hatasının affedilmesinin doğru bir davranıĢ olacağını savunur. Ortaçağ düĢünürlerinden Aziz Augustine yetişkinliğin köklerinin çocuklukta gizli olduğunu, erken çocukluğu önemsemek gerektiğini iddia eder. Fakat bu düĢünce Ortaçağ'da ilgi görmez ve kabul edilmez.. Ortaçağ‟da çocukların saf ve temiz oldukların, korunmaları gerektiği düĢünülmüĢ ve kabul edilmiĢ olsa da eğitim almaları konusundaki fikir ve düĢünceler bu denli olumluluk göstermemiĢtir. Bu dönemde çocukların hangi aileden olursa olsun, nasıl bir yapısı, zekası ya da kiĢiliği olursa olsun eğitim alma hakkının olmadığı düĢüncesi yaygın bir düĢünceydi. Bu çağda çocuk olma ve çocukluk kavramına yüklenen tek anlam 'saf ve temiz ' olma kavramından öteye gidememiĢti. Ortaçağ'da çocukların eğitimi ile değil karakteriyle var olmasına dayanan bir sistem geliĢmiĢ, roller bu karakter üzerinden normalleĢmiĢtir. Mevcut eğitim sistemi sosyal bilimler üzerine değil kilisenin uygun gördüğü eğitim üzerine odaklanmıĢtır. Kilise eğitimi almak sosyal bilimler alanında eğitim alıp sorgulamak, araĢtırmak yerine erdemli biri olmak olarak tercih edilmiĢtir.
Osmanlı‟da saraylı çocuğun hüzünlü tarihine kaydedilecek diğer iki durum kardeĢ katli ve kafes sistemidir. KardeĢ katli, Fatih Sultan Mehmet‟ten önce varsa da uygulanmıyordu; bu yasa onun iktidarında yürürlüğe konuldu. Taht kavgası olmasın diye, padiĢah olan Ģehzadenin, diğer Ģehzadeleri öldürtmesine izin veriliyor, öldürülen Ģehzadelerin çocukları da kafese kapatılıyordu. Kafesteki çocuklar ailelerinden, toplumdan soyutlanmıĢ halde yaĢatılıyordu (Onur, 2005: 65 ).
9
Romalılar Dönemine bakıldığında Romalılar Eski Yunan düĢüncesine üstün bir çocukluk bilinci geliĢtirdiği ve Eski Yunanlılardan okul fikrini aldığı görülmektedir ( Postman, 1995: 20 ). Ayrıca Romalılar sık sık çocuk figürlerini sanat eserlerinde kullanmıĢlar ve sıra dıĢı çocukluk anlayıĢını bu eserlerinde yansıtmıĢlardır ( Alver, 2004: 131). Çocuğun bilgiye eriĢim hakkı olarak tanımlanan kendi geliĢimine uygun olan, beceri ve yeteneklerinin arttırılması amacıyla toplumsal , fiziksel düĢüncel ve psikolojik geliĢimine yönelik bilgi ve belgeleri elde etme bunlardan faydalanarak geliĢme hakkı, bu çağda hiç de önemsenmeyen ve üzerinde durulmayan bir kavram olarak yerini akmaktadır. Çocuk olma ve çocuk kavramını açıklayan, çocuğun evrimini tanımalayan ve açıklamaya çalıĢan ilk çalıĢmayı 1960 yılında yayımlamıĢtır. Bu çalıĢmada çocukluğun modern ailede ortaya çıktığını, aydınlanma çağından önce çocukluk diye bir sürecin tanımlanmadığını ortaya koyan yazar, çocukların yetişkin dünyasından uzak olduğunu, öyle ki “çocuk” ya da “ergen” anlamına karşılık gelen sözcüklerin ne Fransızcada ne de İngilizcede olduğunu dile getirir. Fransızcadaki l‟enfant ve Ġngilizcedeki child sözcüğü Ģimdiki açık anlamlarını on yedinci yüzyılda ancak kazanmıĢlardır (Tan, 1989:77). Avrupa'da çocuk ve çocukluk algısı ülkelerde farklı zamanlarda değiĢim göstermeye baĢlamıĢ, toplumlar geliĢmelere paralel olarak çocuklara görevler ve anlamlar yüklemiĢtir. Çocuk algısının değiĢmesi ve çocuğun birey olarak önem kazanmasında yaĢanan geliĢmeler etkili olmaktadır.
Avrupa‟da başlayan Rönesans ve Reform hareketleri çocukluk algısını baştan sona değiştirir. Postman (1995:8) bu durumu “Çocukluk fikri Rönesans‟ın büyük icatlarından biridir. Belki de en insani olanıdır” sözleriyle yüceltir. Reform hareketlerinin önde gelen düşünürlerinden Calvin, çocuğun masumiyetini reddetmiş, çocukların günahla doğduğunu ve iyi yetiştirilmeleri koşuluyla iyi insan olabileceklerini öne sürmüştür. Ġlk kez bir çocuk geliĢimi modeli ortaya koyan Püritenler, çocuk yetiştirmeyi önemsedikleri için ebeveynlerin çocuk yetiştirmesine yardımcı olacak türde el kitapları yazmayı, çocukların okuması için özel kitaplar hazırlamayı akıl etmişlerdir (Onur, 2005: 24).
10
16. yüzyıl Avrupa düşünürleri eğitim ve çocuk üzerine yeni düşünceler geliĢtirdiler. Bu düşüncelerde temelde iki tür çocukluk imgesi ortaya çıktı: Diyonizoscu ve Apolloncu çocuk imgesi. Diyonizoscu çocuk imgesi, çocuğun içinde bir ilk kötülük ya da çürümüşlük olduğu; Apolloncu çocuk imgesi ise çocukların masum ve iyi olduğu ilkesine dayanıyordu. Descartes, “tin-beden ikiliği” (cartesian dualism) görüşünü ortaya atar; böylece insan doğasının bedensel ve tinsel olmak üzere ikiye ayrıldığı konuşulmaya başlanır. Locke, yeni doğan bir çocuğun belleğinin “boş levha” (tabula rasa) olduğunu, çocuğun doğuştan iyi ya da kötü olduğunun söylenemeyeceğini öne sürer. Locke, “insan çevresiyle biçimlenir” görüşüyle, çocuğun sorumluluğunu aileye, eğitime ve çevreye bırakır. Rousseau ise çocuğun doğuĢtan iyiliği görüĢünü yeniden canlandırır: Ona göre çocuk doğuştan iyidir fakat çevre onu olumsuz yönde değiştirir. Dolayısıyla çocuk eğitiminin kentlerden ve yanlışlıklarla dolu toplum yaşamından uzak, doğayla baĢ baĢa yapılması gerekir (Onur, 2000: 25). Bugün bildiğimiz kampüs sistemi Rousseau‟nun önerisiyle doğar. Rousseau‟nun eğitime yaptığı önemli katkılardan biri de, oyunun çocuk için gerekli olduğu görüĢüdür (Onur, 2005:35). Çocuğu değerli bir varlık olarak ele almanın en önemli aşamalarından biri de matbaanın icadıdır. Okuma-yazma bilmek, kiĢilerin toplumsal yaşamda iyi konumlara gelmelerini sağlıyordu. YetiĢkinler okuma-yazmayı öğrenmiş olanlardı; çocuklar ise öğrenmek zorunda olanlar. Okuma-yazma bilmek yetişkinlerle çocukları birbirinden ayırdı. Böylece okullar önem kazandı. Çocuklar okullarda okuma-yazmayı öğrenerek yetişkin olma hakkını kazanıyordu. Okuma-yazmanın öğrenildiği yer olan okul, böylece çocukluğu zorunlu kıldı (Postman, 1995: 52).
Modern çocukluk algısının doğuş yeri olan Avrupa, çocuk eğitiminde de öncü hareketlerin merkezidir. 1544‟te basılan Thomas Phaire‟in The Bake of Children adlı kitap, pediatri üzerine yazılan ilk kitaplardan biridir (Postman, 1995: 43). Öte yandan Ġskoçlar, 19. Yüzyıla kadar Avrupa‟daki en büyük temel okul sistemini, en gelişmiş orta okul sistemini geliştirdi ( a.g.e, 1995: 75). Johan Amos Comenius adlı Alman eğitimci tarafından 1658‟de yayımlanan „Orbis Picturs‟ (Resimlerle Görünen Dünya) adlı resimli çocuk kitabı, din dışı çocuk edebiyatına dönük ilk yapıt oldu. Latince ve Almanca yazılan bu resimli kitap, okuma-yazma öğretimi için tasarlanmıştı (Yıldırım, 2006: 9). 1850‟lere gelindiğinde ise çocukluk, Batı dünyasının tamamına
11
hem toplumsal bir ilke hem de toplumsal bir gerçek olarak yerleşti. 1900‟lerde Avrupa‟da çocuk, aileye, akrabalara ya da topluma ait bir canlı olarak görülmemeye, birey olarak öne çıkmaya başlar. Erikson‟un geliştirdiği eğitim modeline göre çocuk, yalnızca toplumun aynası değildir; aynı zamanda kültürün yaratıcısıdır. Bu anlamda çocuk, baĢlı baĢına dinamik bir güçtür. Bruner, Bloom, Hunt gibi eğitimciler, çocuğu küçümseyen düşüncelere karşı çıkmışlar, çocuğun dört yaşına kadar belleğini ve yeteneklerini kendi kendine düzenlediğini ortaya koymuşlardır ( Tan, 1989: 84). Her yaş grubunun kendine ait özellikleri olduğu gibi kendine ait ihtiyaç ve ilgi alanları da mevcuttur. Bu ilgi ve ihtiyaçlar, çocuklara sunulan olanaklar ve iletilerle doğru orantılı olarak gelişir. Bu unsurların içeriği ve niteliği, (toplumların çocuklardan beklentilerine göre) her tarihsel dönemde farklılıklar gösterir. Geleneksel toplumlarda bebeklik 7-8 yaĢına kadar sürmekteydi. Bu dönemde çocukluktan bahsetmek imkânsızdı. Bu durumda da bebekler çocukluk dönemi yaĢamadan ergenliğeBebekler çocuk olmadan yetişkinliğe adım atarlardı. YetiĢkinlerin birebir kopyası olan çocuklar, büyükleri gibi giyinir onların oyunlarını oynarlardı. YetiĢkinlerle aynı bilgiyi ve çevreyi paylaĢan çocuklar, onlar gibi davranırlardı. Dilleri yetişkinlerle aynı olduğu için bir edebiyatları da yoktur(Postman, 1995: s.17). YetiĢkinlerin dünyasında birer çocuk olmalarına karşın birer yetişkin gibi yaĢamak zorundaydılar.Matbaanın icadından önceki tarihsel döneme ait bu zaman diliminde çocukluk ile yetişkinlik birbirine geçmiş bir süreç olarak yaşanmaktaydı. Matbaanın icadıyla yetişkinler çocukluk sürecinden uzaklaşmaya başladılar. Ortak bilginin paylaşıldığı bu dönemde yetişkinliğe adım atman bir yolu da okur-yazar olmaktı. Bu ihtiyacın karşılanması için okul hayatı zorunlu hale geldi (Postman, 1995: s.18).
1.1.2. Çocuğun Modern Kimliği Ve Tanımı
Çocuk ve çocukluk kavramının giderek iyileĢmesi ve modern çocuk tanımının Ģimdiki anlamını almaya baĢlaması 19. yüzyıla denk gelir. Modern çocuk anlayıĢı kavramı, ilk kez bu yılda ortaya atılır ve konuĢulmaya değer bir kavram olur. Bu yüzyılın ikinci yarısında toplumsal bir gerçeklik olarak çocuk kavramı yerini almaya baĢlıyor. 19. yüzyılın sonlarına doğru artık çocuk kavramı toplum içinde eski
12
tanımlamaları olan nesne kavramını yitirmeye kabul görmeye baĢlar. Artık çocuk kavramı ilk çağlarda, Ortaçağda ve devamındaki bütün dönemlerdeki ekonomik sınıflandırma ve sosyal statüyü aĢıyor herkesin doğuĢtan kazandığı, vazgeçilmez bir hak olarak ideal bir tanımlama bulur. Çocuk artık kaçınılamayan kültürel bir ürün bir nesne değil, insan olmanın biyolojik evrelerinden biri olarak tanımlanır, biyolojik bir kategoriye girmiĢtir. Yani yüzyıllar geçtikçe, toplumsal ve ekonomik geliĢmeler, teknolojik buluĢlar geliĢmeye baĢladıkça ve insanlık evrilme geçirmeye baĢladığında çocuk ve çocukluk kavramı yeniden anlamlanmaya tanımlar kazanmaya baĢlamıĢtır. Toplumsal bilinçlenme, her alanda olduğu gibi çocuğun toplum içindeki tanımını da iyileĢtirmeye baĢlamıĢtır. Dolayısıyla, modern çocukluk anlayışının, matbaanın bulunması, bilimsel ilerlemeler, ulus devletin ortaya çıkışı, dinsel özgürlükle birlikte hem toplumsal bir yapı hem de psikolojik bir koşul olarak ortaya çıktığı, günümüze kadar inceltilip desteklendiği söylenebilir (Postman, 1995: 89). Teknolojik geliĢmelerle ve bilinçlenmeler ile ortaya çıkan modern toplumda kendisinden önceki toplumlara oranla çocuk kavramı daha önemli olmuĢtur. Modern toplumlar önceki toplumlara göre daha fazla çocuk odaklı toplumlar olarak karĢımıza çıkmaktadır. Her ne kadar modern toplumlar kendilerinden önceki toplumlara göre çocuk kavramını ılımlı kılmıĢ ve çocukluğu önemsemiĢ olsalar da hala bu toplumlarda ' Çocuk Kimdir?' sorusuna verilebilecek ortak ve uzlaĢılmıĢ bir tanım bulunmamaktadır. Çocukluğa ilişkin temel noktalardan en önemlileri, çocukların, negatif bir biçimde „yetişkin olmayanlar‟ olarak tanımlanması ve çocuk teriminin kronolojiden çok iktidarla ilgili olmasıdır. Çocukluk, bebeklikten on sekiz (kimi ülkelerde on dokuz, yirmi, yirmi bir) yaĢına kadar geniĢ bir yaĢ dönemini kapsamakta, birbirinden oldukça farklı yetenekleri, gereksinimleri ve potansiyelleri içermektedir. Oysa bu farklılıkların üzeri bütün genç insanların “çocuk” oldukları ve yetişkin faaliyetlerini yerine getiremeyecekleri varsayımıyla örtülmektedir (Franklin, 1993: 24).
Çocuk kavramının daha öncede aktarıldığı gibi çevresel, psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve bunun gibi bir çok faktörle iliĢkili olduğunu unutmamak
13
gerekir. Çocukluk bazen bir yaĢ kriteri ile değil de bir iktidar iliĢkisi ile açıklanabilmektedir. Çocuk olma kavramı bu Ģekilde de ifade edilmektedir. Aslında içinde bulunulan toplum çocuğu çocuk olarak tanımlama yetkisini elinde bulundurur. Çocuk, ergenliği bitmemiĢ, ekonomik olarak bağımlılığı olan, belli bir olgunluk seviyesine ulaĢmamıĢ, zayıf, genellikle birilerine bağımlılığı olan, güçsüz ve yetersiz canlılar olarak tanımlanır. Bazı toplumlar yaĢ kriterini göz önünde bulundurmadan bu özellikleri taĢıyan bireyleri de çocuk olarak ifade etmektedir. Çocuğun modern toplumlar içindeki tanımına bakıldığında geleneksel toplumlardan farkı sadece tanımlanama biçimi değil var olurken aldığı haklardır. Örneğin Ortaçağda çocuklara sosyal sınıfları yüzünden ayrım yapılırken hatta sosyal yeterliliği olduğu halde cinsiyet yüzünden ayrım yapılırken ve eğitim çocuk için bir hak olarak görülmezken Modern toplumlarda cinsiyetçi ya da sosyal statüye dayanan bir eğitim hakkı yoktur. Kız erkek fark etmeksizin bütün çocuklar için eğitim hakkı eĢittir ve bu yasalarla güvence altına alınmıĢtır. Çocukların eğitim hakkı eski çağlarda sadece seçkin ailelerin erkek çocukların tanınan bir hak gibi değildir. Çocuklar kız erkek fark etmeksizin bütün alanlarda eğitim eĢitliğine sahiptirler. Bu eğitim okuma yazma, teknolojik aletleri kullanma, yeni buluĢlara eriĢme, kendini geliĢtirecek bilgi ve belgelere istediği an ulaĢmanın ötesinde bir toplumda var olma bir birer olmaya kadar uzanır. Çocukların toplumun temel yapıtaĢı olması bilinci modern toplumlarda çocuk için bütün eğitim olanaklarını imkanlı kılar. Çocuklar okuma yazma, müzik aleti çalmaktan tutun cinsiyet ve cinsellik eğitimi hakkını kullanır. Çocuğun toplumsal yapı içinde kabul gördüğü modern toplumlarda tanımlanan çocuk kavramı için ilk hak her birey için olması gereken haktır. Yani yaĢam hakkı. Modern toplumlar her bireye olduğu gibi çocuğa da Evrensel Ġnsan Hakları Bildirgesi'nin 3. Maddesinde tanımlanan yaĢama hakkını verildiği kabul edilmiĢtir.
Modern toplumlarda çocukların hakları önceliklidir. Unicef'in tanımına göre; ''Belli bir eylem ve davranıĢtan korunma, belli Ģeyleri yapabilme, kendini ifade edebilme ve kendi hayatını ilgilendiren konularda söz sahibi olabilme ve belirli Ģeylerden ya da hizmetlerden yararlanma hakkı ( ġirin - Oktay- Altun, 2013 : 17).
14
Modern çocukluk düĢüncesinin temelinde iki önemli öğe yatmaktadır: burjuvazi ve bilim. Burjuvazi, bireyselleĢmeye dayalı yeni hayat tarzı içinde bilimle desteklenen bir çocukluk düĢüncesini, öncelikle kendi sınıfsal varoluĢ ve değerini yeniden üretmede kritik bir öğe olarak görmüĢtür. Bu bağlamda çocukların geçmiĢte hep var olmasına karĢın sonradan icat edildiği öne sürülen çocukluk, burjuvazinin değerlerine göre yeniden tanımlanan kurumlar ( aile, okul, bilim vb) içinde \ açısından ĢekillendirilmiĢtir ( Ġnal, 2014 : 69). Her ne kadar günümüzde modern toplum çocuğu kavramı var olsa da yaĢamın her alanında çocuklar en fazla yıpranan, hırpalanan ve zarar gören insan grubu olarak yerlerini almaktadır. Geleneksel çocuk kavramının modern çocuk kavramıyla yer değiĢtirme ihtiyacı içine girmesi buna ihtiyaç hissetmesi Ortaçağ'da Hıristiyanlığının etkisi yüzünden olmuĢtur. Hıristiyanlıkta günahkar olan çocuk kavramının yerini olumlu bir çocuk kavramı alsın düĢüncesi modern anlamda çocuğu tanımlama ihtiyacını getirmiĢtir. Bu düĢünce etkisiyle ilk çağdaki çocuk anlayıĢı değiĢmeye baĢlamıĢtır. Modern çocuk kavramında çocuğun kendine ait hakları olduğu, çocukluğun vermiĢ olduğu ayrıcalıklara sahip olduğu, özgür olması gerektiği bilinci giderek artmıĢtır.
1.2. TOPLUMSAL YAPI ĠÇĠNDE ÇOCUĞUN YERĠ
GeçmiĢten bugüne kadar varlığını sürdüren bütün toplumlarda çocuk kavramı farklı algılandığı gibi çocuğun toplum içindeki varlığı ve kabulü de farklı olmaktadır. Eski çağlarda sağlıksız doğduğu için yaĢam hakkı olmayan bir çocuğun toplumsal yapıdaki yerinin olumsuzluğu tartıĢılmaz bir gerçek olarak karĢımıza çıkmıĢtır. Yine Ortaçağ'da sadece soylu ailelerin erkek çocuklarına verilen bir kısım eğitim hakkı çocuğun bu toplumda da ne kadar önemsiz olduğu ve bir toplumsal kabulü olmadığının göstergesidir. Antik Yunanda da çocuk ve çocukluk kavramına verilen önem yine sadece ekonomik sınıf ve sosyal statü ile olurken çocuklar toplum içinde çocuk olarak kabul edilmemiĢ. Çok az da olsa verilen haklar çocuğun cinsiyeti ön planda tutularak verilmiĢtir.
Toplum denildiğinde ilk akla gelen herkesin de düĢündüğü gibi bir arada bulunan insan topluluğudur. Farklı toplum dediğimiz de iĢte o farklı insanların bir araya gelerek oluĢturduğu topluluktur.
15
Kısaca toplum aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaĢayan ya da yaĢamak zorunda olana, psikolojik, fizyolojik ve sosyal ihtiyaçlarının karĢılanmasını amaç edinen insan topluluğudur. Ġnsanların birer birey olabilmesi topluma bağlıdır insanlar toplumla birey olur, varlığını gerçekleĢtirir. Bir toplumun olumlu yönde geliĢme ve değiĢme göstermesi onun sağlıklı bir toplum olduğu, sağlıklı bir toplumun mensubu olan bireyler barındırdığını gösterir. Geleneksel toplumlarda özellikle geleneksel Türk toplumlarında çocuğa verilen önem ve değer ne kadar tartıĢmaya açık olsa da çocuk olmayan bir ev, bir evlilik bir aile düĢünülemez. Evlenmek çocuk yapmak çoğalmak ile eĢ tutulan bir eylem halini almıĢtır. Bu yüzden çocuk önemli olarak algılanır. Bir ailede çocuk olmayıĢı problem olarak algılanır ki bu da toplumda genellikle kadına yüklenen bir problem olarak karĢımıza çıkmaktadır. Son yüzyıl çocuklar için olumlu geliĢmelerin yaĢandığı bir yıl olmuĢtur. Teknolojik geliĢmeler, yenilikler, aile baĢta olmak üzere bütün kurumların çocuklara verdiği önemi arttırmıĢtır. Teknolojinin geliĢimi sosyal alanda bir değiĢime neden olurken en önemli geliĢmelerden biri ise sağlık alanındaki iyileĢmeler olmuĢtur. Tıp biliminin geliĢmesi çocukların sağlıklı geliĢip büyümesine olanak sağlamıĢtır. Ünlü düĢünürlerden olan Aristo çocukluk kavramını olumsuz tanımlayanların baĢında yer alır. Aristo'ya göre çocuk olmakla felaket eĢ anlam ifade etmiĢtir. DüĢünür çocukluk yıllarını her türlü olumsuzluğu yaĢamak için var olduğu zamanlar olarak aktarmıĢtır. Çocukların davranıĢlarını gerçekleĢtirirken akıl değil duygu kullandıkları için her türlü tehlike ve felakete yol açabileceklerini savunmuĢtur. Kendi haline bırakılan özgür çocuğun yapacağı her davranıĢ mutsuzluk ve huzursuzluk getireceğinden çocukların serbest bırakılmaması sürekli baskı altında tutulması savını desteklemiĢtir. Augustin de çocukluğu Aristo'dan farklı bir biçimde tanımlamaz. Aslında fizyolojik ihtiyacından dolayı annesinin göğsü ile bağ kuran çocuğun bu durumunu sapkınlık olarak açıklar, tehlike ile çocuk olma durumunu özdeĢleĢtirir. Çocuğun fizyolojik ihtiyacı için yaptığı bu davranıĢ onun için günahkar olmanın bir göstergesidir.
Ortaçağ çocuklar için olması gerekenden zor bir dönem olmuĢ, ceza kavramı çocuk için uygulanan bir yöntem olarak toplumda yerini almıĢtır. Toplum baĢta
16
olmak üzere aile bireyleri özellikle babalar çocukları Ģiddet yoluyla eğitme yöneliminde bulunmuĢtur. 19. yüzyılın son yarısında çocuk kavramı önemli olmaya baĢlamıĢ o döneme denk gelem toplumlarda çocuk kavramı toplum için önemsenmesi gereken, korunması gereken, eğitilmesi, yatırım yapılması gereken bir insanı ifade eder olmuĢtur. Hıristiyanlıkta çocuk kilise eğitimine tabi tutulması gereken 'erdemli insan olsun da sosyal bilimleri bilmese de olur' olan bir birey iken 19. yüzyılda bu düĢünme yavaĢ yavaĢ yıkılmaya baĢlanmıĢ, toplumun tem yapı taĢı olan çocuğun toplumda bir çok hak ile var olduğu kabul edilmeye baĢlanmıĢtır. 19. yüzyılın bitimi ile çocuk toplum için artık en önemli birey haline gelmiĢtir. Bir toplumu ayakta tutacak toplumun devamını sağlayacak tek bireyin çocuk olduğu bu yüzden çocuk eğitiminin toplumun devamı için olmazsa olmaz bir gereklilik olduğu olgusu yaygınlaĢmaya baĢlamıĢtır. Dünyada çocuk kavramı evrensel bir tanımda uzlaĢılmasa da önemli bir yer edinmiĢtir. BirleĢmiĢ Milletler Ġnsan Hakları Bildirgesi, Çocuk Haklarına Dair SözleĢme, Çocuk Hakları Beyannamesi gibi bir çok düzenleme çocukların toplumdaki yerini belirlemiĢtir (Ġnal, 2014: 24-29). Ortaçağdan günümüze gelinen sürece bakıldığında çocuk kavramının tanımlanması, çocuk haklarının iyileĢtirilmesi, çocuğun toplumda önemli bir birey olarak kabul edilmesi süreci gayet olumlu bir geliĢme yaĢamıĢtır. Fakat günümüze bakıldığında aslında tarihi düzenin çok da değiĢmediği görülmektedir. Bu düzen çocukların öldürülmesi ya da yok sayılması düzeni değil çocuk kavramının tanımlanması ve toplu içindeki kabulünün evrensel olmayıĢıdır. Çocuk kavramı, çocuklara tanınan haklar günümüzde dünyanın farklı coğrafyalarında farklı toplumlar tarafından farklı Ģekillerde bilinmekte ve benimsenmektedir. Toplumun her döneminde çocuklar her daim en zayıf ve korunmaya muhtaç bireyler olarak yer almıĢtır. Türk toplumlarında da Ortaçağ ve Antik Yunanda olgusu gibi çocuk kavramı farklı Ģekilde algılanmıĢ, davranıĢ biçimleri farklılık göstermiĢtir.
Aslında hala toplumsal yapı içinde çocuğun yerinin tam anlamıyla konumlandırıldığını söylemek mümkün olamamaktadır. Çocuklar için yapılan çalıĢmalar, çocukları amaç edinerek atılan adımlar aslında göründüğü kadar çocuk
17
odaklı değildir. Çocukları anlamadan, onları ideolojilerinin, amaçlarının, araĢtırmalarının nesnesi olarak gören sadece devlet, din, bilim değil. Soğuk SavaĢ'ın bitmesi, kapitalist sisteme alternatif sosyalist modelin siyasal gücünü yitirmesiyle, sosyal devlet anlayıĢının giderek terk edilmesinden doğan boĢluğu doldurmayı amaçlayan sivil toplum kuruluĢlarından çocuklara yönelik olanlar da onlara, amaçlarının nesnesi olarak bakıyor ( Ġnal, 2014 : 15 -16). 19. Yüzyılın sonlarına doğru değer kazanmaya baĢlayan çocukluk kavramı o dönemde meydana gelen savaĢlar sonucunda büyük zarar gören kesimin yine çocuklar olmasıyla çocukluk kavramının daha da önemli bir yere konmasına sebep olmuĢtur. Bu dönemdeki dünya savaĢlarının getirdiği yıkım çocuğa olan önemi arttırmıĢtır. Freud, Piaget, Ericsson gibi, bir çok düĢünürün çocukların cinsel eğitimini, sosyolojik eğitimini, geliĢimi gibi bir çok konuyu çok yönlü olarak ele almaları çocuğa verilen önemi bir kademe daha yükseltmiĢtir.
Çocuk kavramına ve çocuk haklarına yönelik düzenleme ve metinlerin ilk olarak hukuksal boyutunu almaya baĢlaması 1779 yılında Ġsviçre'deki bir beyanname ile olduğu bilinmektedir. Bu beyanname toplumsal politika belgesi olarak adlandırılmıĢtır. Ġsviçre'de atılan bu sağlam adımdan sonra gelen ilk ciddi adım ise Birinci Dünya SavaĢı sonrasında çocukların acil olan ihtiyaçlarının giderilmesi için kurulan Çocuklar Ġçin Uluslararası Yardım Örgütü olduğu kaynaklarda yer almaktadır. Bu örgüt daha sonra Uluslararası Çocuk Refahı Birliği adını aldığı ve yine bu örgütün yoğun çabaları ile 26 Eylül 1924 tarihinde Milletler Cemiyeti Genel Kurulu‟nda Cenevre Çocuk Hakları Beyannamesi kabul edilmiĢtir. Bu beyanname ilk uluslararası ve kapsamlı çocuk hakları düzenlemesi olarak tarihteki yerini almıĢtır. Bu yenilik ve geliĢmelerin olumlu etkileri 10 Aralık 1948 yılında kurulan BirleĢmiĢ Milletlerin 10 Aralık 1948 yılında Ġnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kabul etmesiyle devam etmiĢtir. Her ne kadar insan hakları için oldukça önemli bir belge olsa ve olumlu geliĢme olarak adlandırılsa da bu belgede çocuklar için özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu beyannameye karĢı , Ġnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile insan hakları, çocuk hakları da olarak ilan edilmiĢtir. Ġnsan hakları Beyannamesi Çocuk Hakları olarak yayınlandığı için çok olumlu ve devrim niteliğinde bir beyanname olarak algılansa da uygulamada durum böyle olmamıĢ, sorunlar yaĢanmıĢtır. Bu sorunların yaĢanmasının ardından çocuk hakları ile ilgili
18
düzenlemeler yapılmak istendiği için için 1959 yılında BirleĢmiĢ Milletler Genel Kurulu‟nda Çocuk Hakları Bildirgesi kabul edilmiĢtir. Bu bildirge çocuklara yönelik hakları barındırdığı için baĢlıca ihtiyaçlar olan eğitim, sağlık, korunma, barınma gibi hakları içermiĢtir. 1979 yılı çocuk hakları ile ilgili yapılan devrimlerin doruk noktası kabul edilmiĢ o yıl Uluslararası Çocuk Yılı ilan edilmiĢtir. Çocuk Hakları SözleĢmesi BirleĢmiĢ Milletler tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmiĢtir. Bu sözleĢme çocuk hakları için yapılmıĢ en önemli sözleĢmedir. Amerika BirleĢik Devletleri dıĢında Somali, Güney Sudan da içinde olmak üzere bütün ülkeler tarafından kabul edilmiĢ bu konudaki en önemli adımdır.
1.2.1. Çocuk Eğitiminin Toplumsal Yapıdaki Yeri Ve Önemi
Çocuk kavramı ve çocukluk tarihten bu yana her dönem ve her toplumda farklı algılanmıĢ, çok farklı yerlere konumlandırılmıĢ bazen çok fazla önemli bazen ise felaket ile eĢ değer tutulmuĢ bir birey olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bütün alanlarda olduğu gibi eğitimde de çocuklar için gerekli olan eğitim hakkı toplum ve zamana göre farklılık göstermiĢtir. Modern toplumların varoluĢu zaman olarak algılanan yeni yüzyılda, devrimler, yenilikler ve geliĢen teknoloji toplumun her alanını etkilemiĢ, bazı ihtiyaçlar meydana getirmiĢtir. Bu ihtiyaçların en önemli ve acil olanı hiç Ģüphesidir ki çocuk eğitimi konusudur. Toplumun devamı için var olan düzenin devamı için, gelecek nesillerin sağlıklı bir toplum oluĢturabilmesi için çocuk eğitimi temel Ģarttır. Toplum denen Ģey bireylerle ayakta durabildiği gibi bireylerin var olması da topluma bağlıdır. Bu yüzden bireylerin toplumun devamı ve yararı için yerine getirmesi gereken görevler bulunmaktadır. ġu bir gerçektir ki her toplum kendi içinde barındırdığı bireylerin çalıĢmaları ve çabaları sonucu elde edilen baĢarılar ile ayakta kalmayı baĢarmıĢtır. Bir toplumun geliĢmiĢlik seviyesini, eğitim seviyesini, sosyal ve ruhsal dengesinin sağlamlığını toplum içinde yaĢayan bireylerin yönlendirebileceği bir gerçektir.
Eğitimli, sosyal ve psikolojik değerleri sağlam bir toplum için, toplumun en küçük bireyleri ve aynı zamanda gelecekteki toplumun temel taĢı kabul edilen çocukların eğitiminin tam anlamıyla sağlanması gerekmektedir. Eğitim anlayıĢı tarihten bu yana değiĢiklik göstermiĢtir. Eski çağlarda babalar çocuklarını döverek
19
eğitme yöntemini seçmiĢtir. Hıristiyanlık yaygın olmaya baĢladı zamanlarda çocuklar için iyileĢme olduğu düĢünülse de bu dönemde de sadece din eğitimi verilmesi üzerinde durulmuĢtur. Bireylerin baĢarısını eğitime borçlu oldukları gibi toplumlar da baĢarılarını bireylere borçludur. Burjuvazi dönemi çocuk için daha ılımlı bir dönem olmuĢtur. Bu dönemde çocukların eğitim alamsı gerektiği üzerinde durulmuĢtur. Eski çağlara göre olumlu yönde bir ilerleme söz konusu olmuĢtur. Çocuk eğitimi bir toplumun geleceği için olmazsa olmaz temel eğitimdir. Bunu ilerleyen çağlarda düĢünürler, bilim insanları, filozoflar ve bunlar gibi bir çok kiĢi dile getirmiĢtir. Bir toplumun sağlam temeller üzerine kurulmasını istiyorsak o toplumda çocuğa yatırım yapmalıyız görüĢü su götürmez bir gerçektir. Çocuklara sadece eğitim verilmesi değil bu eğitimin doğru ve yeterli kiĢiler tarafından verilmesi oldukça fazla önem taĢımaktadır. Mustafa Kemal Atatürk'ün de dile getirdiği gibi Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene dayalıdır. Eğitimin önemi gün geçtikçe artmaktadır. ÇağdaĢ anlayıĢın savunusuna göre, eğitim yanlıĢların değil, doğruların yakalanmasıyla mümkün olmaktadır. Doğru eğitim toplum bilinci olan, sorumluluk sahibi bireylerin yetiĢmesi için yapılması gereken ilk aĢamadır. Eğitim yaĢamın her alanında daima vardır ve sonu gelmeyen bir yoldur. Çocuk önce ailede annesinden, babasından birinci dereceden akrabalarından eğitim alır. Daha sonra mahallesinde komĢusundan, arkadaĢından bu eğitimi alır. Okul çocuk için profesyonel eğitimin baĢlangıcı sayılan kurumdur. Burada alanlara ayrılan eğitim konusunda uzman kiĢilerce çocuklara verilir. Hayat boyu devam eden bu eğitimin niteliği çocukların baĢta olmak üzere, içinde bulundukları toplumun geleceğini belirler. Tarihsel süreçten bu yana bütün dönemlerde, dönemin ihtiyacına uygun eğitim olanakları önemli olmuĢtur. Özellikle geleceğin kurucu mimarları olmaya aday çocuklar eğitim kalitesi en üst düzeyde tutulması ve en önemsenmesi gereken grubu oluĢturur. Bu açıdan çocuk eğitimi ne kadar iyi, kaliteli ve doğru sağlanırsa gelecekteki düzende o kadar sağlam temeller üzerine kurulacaktır.
20
1.3. TARĠHSEL SÜREÇTE TÜRKĠYE'DE ÇOCUK OLMAK
Her toprak parçası üzerinde ve her toplumda olduğu gibi çocuk olma kavramı ve çocukluk algısı Türkiye'de de her dönemde farklılık göstermiĢtir. Ġslamiyet'in kabulünden bu yana hatta daha öncesinde çocuklara verilen önem ve değer cinsiyete bağlı bir tutumla değerlendirildiği için günümüz koĢullarında hala çocuk olmak cinsiyetinin getirdiği ayrıcalıklara da sahip olmayı, ya da eksik olmayı temsil eder. Öyle ki; ülkenin geleceği bile hükümdarın çocuklarına değil erkek çocuklarına teslim edilmiĢtir. Osmanlı'da çocuk olmak belki de tüm zamanlar için de en farklı çocuk algısının oluĢtuğu dönem olarak adlandırılmaktadır. Osmanlı zamanında DevĢirme Sistemi olarak adlandırılan sistem bürokrat yetiĢtirmek amacıyla uygulanan bir yönetim sistemdir. Osmanlı bu devĢirme sistemine Müslüman olmayan güzel ve yetenekli gençlerden belli sayıda seçer, seçilen bu Gayrimüslim çocuklar için ailelerine ödeme yapılmaktadır. Bu da çocukların birer sermaye kaynağı olarak görüldüğünü kanıtlamaktadır. Saraya seçilen bu çocuklar için tek olumsuz taraf sermaye kaynağı olarak görülmeleriyle sınırlı değildi. Osmanlı'da saraylı çocuğun hüzünlü tarihine kaydedilecek diğer iki durum kardeĢ katli ve kafes sistemidir. KardeĢ katli Fatih Sultan Mehmet 'ten önce vardı ama uygulanmıyordu; bu yasa onun iktidarlığında yürürlüğe konuldu. Taht kavgası olmasın diye padiĢah olan Ģehzadenin, diğer Ģehzadeleri öldürtmesine izin veriliyor, öldürülen Ģehzadenin çocukları da kafese kapatılıyordu. Kafesteki çocuklar ailelerinden, toplumdan soyutlanmıĢ halde yaĢatılıyordu ( Onur, 2005: 65 akt. Çelik, 2014: 7).
1.4. ÇOCUK HAKLARIYLA ĠLGĠLĠ DÜZENLEMELER
Çocuk hakları dünyadaki tüm çocuklara hukukun ve ahlaksal kuralların tanıdığı evrensel bir haktır. Toplum geleceğinin teminatı olan ve gelecekte toplumu ayakta tutacak yeni nesillerin psikolojik, fiziksel ve sosyal açıdan sağlıklı olması, gelecekte temellerini atacakları toplumun da bir o kadar sağlam ve sağlıklı olması için oldukça önemlidir.
Çocuk ve çocuk hakları kavramının evreni oldukça geniĢtir. Dünya nüfusunun üçte ikisi çocuklardan oluĢmaktadır. Her medeniyette yaĢanan çocukluk ve çocuk hakları farklıdır. Çocuk haklarının gündeme gelmesi yalnızca çocuklarla sınırlı olmayan, aynı zamanda dünyanın geleceğiyle ilgili kaygıya dayanıyor. Çocuk
21
hakları düzenlemeleri ile ilgili yapılan belgelere atılan imza sayısının çokluğu da kaygının resmini çizmeye yetiyor( ġirin, 2011: 11-13). Çocukların toplumsal yapı içerisinde kendi hak ve değerlerinin farkında olarak yetiĢmesi ve ilerleyen dönemlerde içinde bulanacakları toplum için bu değerleri fayda sağlamak amacıyla kullanabilmeleri için toplum içinde çocuklara sağlanacak koĢullar ve onlara verilecek eğitimler çok büyük önem ifade etmektedir. Her birey gibi çocuğun da temel hakkı yaĢama, hayatta kalma ve geliĢme hakkıdır. Bütün çocuklar haklarının etkin bir biçimde uygulanabilmesi için yaĢama, hayatta kalma ve geliĢme hakkı öncelikle sağlanması gereken hak grubudur; çocukların sağlıklı biçimde hayatlarını sürdürebilmeleri ve geliĢimlerini sağlamaları için gerekli ortamların ve imkanların hazırlanması Devlet'in ve toplumun görevidir ( ġirin - Oktay- Altun, 2013 : 17). Çocukların sağlıklı geliĢimini, birey olarak toplum içindeki varlığını kabul eden, çocuğun bilgiye eriĢim hakkını, çocuğun görüĢlerini ifade etme özgürlüğü hakkını tanıyan toplumlarda yetiĢen bireylerin gelecek nesiller için fayda sağlayan birer bireyler olmaması imkansızdır. Çocukların nitelikli, sorumluluk sahibi ve bilinçli birer birey olarak yetiĢtirilmesi hem içinde bulunulan toplum hem de gelecekteki toplum için son derece önemlidir. Toplumun bugünü ile geleceğinin örtüĢtüğü nokta toplumda çocuklara sağlanan bu olanaklardan geçmektedir. Birer birey olarak toplum içinde yaĢayan her çocuğun baĢta yaĢama hakkı, eğitim hakkı, sosyal ve ekonomik hakları vardır. Modern ve geliĢmiĢ bir toplum için çocuk haklarını ön planda tutmak geleceğe yapılan en büyük yatırımdır. Çocuğun görüĢlerine ve bu görüleri dile getirme özgürlüğüne saygı bir toplumun geliĢmesi için olmazsa olmaz ön koĢuldur. Çocuğun öncelikleri toplum tarafından ulusal ve uluslararası düzlemde koruma altına alınmıĢtır. Toplum bu kurallara uymalı ve çocukların eğitimini, bireysel ve toplumsal geliĢimini ön planda tutmalıdır. Çocuğun yüksek yararının önceliği kuralı geçerli olmalıdır. '' Çocuğun yararını her türlü yarardan daha önemli ve öncelikli görmek ve buna göre davranmak ( ġirin - Oktay- Altun, 2013 : 17).
Dünya üzerinde çocuk haklarıyla ilgili birçok düzenleme bulunmaktadır. Bu düzenlemeler çocuk haklarının gelecek için kaygısını taĢıyan birçok ulus tarafından
22
onaylanmıĢ ve imzalanmıĢtır. Çocuk, etkilenmeye ve öğrenmeye en açık birey olduğu için çocuklar için düzenlenen bütün uygulamalar özenli olmalıdır. Çoxuk haklarının korunmasında toplumun bütün birimlerine görevler yüklenmektedir. Medya bu birimlerin baĢında yer almaktadır. Çocuk gibi hassa bir konuda, kamusal açıklamaların da özenle yapılması gerekmektedir. Temsilin doğru yapılması da korunması gereken bir haktır. Kamusal açıklamalar yapacak olan isim, bölgenin en yetkili ve güvenilir ismi olmalıdır. Medya çocuk haklarının korunması için en doğru ve tarafsız bilgiyi almak ve bunu yayınlamakla yükümlüdür ( Nacaroğlu, 2011: 223). Toplumun geneli için kabul edilen ve sadık kalınması gereken birçok hak ve özgürlük söz konusudur. Genellikle dünyanın hiçbir yerinde bu hak ve özgürlükler çocuklarla ilgili alt maddeleri yeterince barındırmadığı için çocuklarla ilgili ayrı bir düzenlemeye her daim ihtiyaç duyulmaktadır. Bu düzenleme, sadece hukuksal alanda değil toplumsal hayatın her alanında ihtiyaç duyulan bir düzenlemedir. Örneğin; sağlık, eğitim, sosyal yaĢam gibi toplumsal konularda çocukların yetiĢkin bireylerden ayrıcalıklı durumlarda ele alınması gerekmektedir. Çocuk haklarının korunmasıyla ilgili yapılmıĢ düzenlemelerden bazıları aĢağıdaki gibidir. Çocuk Hakları Cenevre Bildirgesi: Uluslararası düzlemde çocuk haklarının korunmasına yönelik yapılan ilk düzenleme Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesidir. Bu bildirgenin temel felsefesi ve amacı çocukları korumaya yöneliktir. Bildirgede amaç; çocukların doğal ve sağlıklı bir biçimde geliĢmesine, aç çocukların beslenmesine, hasta çocukların tedavi edilmesine, terke edilmiĢ, evsiz ailesiz kalan çocukların barındırılmasına ve korunmasına, herhangi bir doğal afet, olumsuzluk ya da felaket anında öncelikli korunmanın çocuklara verilmesine, günümüzün en büyük sorunlarından biri olan çocuk istismarının önlenmesine, çocukların sevgi, saygı, kardeĢlik çerçevesi içerisinde eğitilmesidir Bu beyanname 20 Kasım 1959 tarihinde BirleĢmiĢ Milletler Kurulunda kabul edilmiĢtir. 10 Aralık 1948 tarihinde yine BirleĢmiĢ Milletler kurulunda kabul edilen Ġnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bu beyannamenin temeli niteliğindedir.
Ġnsanlığın geliĢimi, hakları, özgürlükleri için temel beyanname olan Ġnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, insanların onurunu, eĢitliğini ve vazgeçilmez haklarını tanımanın dünyada adalet, barıĢ ve özgürlüğün temeli olduğunu
23
vurgulamıĢtır. Ġnsanların zorbalıklara, haksızlıklara karĢı kendince bir tepki geliĢtirmemesi için bu hakların bütün insanlara eĢit olarak tanınması gerektiğinin önemini burgulamıĢtır. Bu beyanname temel insan haklarının korunması için gereken bütün ön koĢulları savunmuĢtur. Bu beyannameye üye olan ülkeler beyannamenin Ģartları olan insan hakları ile ilgili yükümlülükleri kabul ettiklerini belirtmiĢlerdir. Genel kurul, hak ve özgürlüklerin herkes için eĢit ve adil olması konusunda bir uzlaĢmaya varmak istediği için bu bildirgenin bütün koĢullarını, toplumun bütün birey ve organlarının göz önünde bulundurması bu doğrultuda eğitim ve öğretim planları yaparak topluma bunu anlatılması ve aĢılaması gerektiğini savunmuĢtur. Ġnsan Hakları Evrensel Bildirgesi bireylerin özgürlüklerini etkin ve evrensel bir biçimde tanıtılıp öğretilmesi ve gözetilmesi için çaba göstermeleri niyetiyle toplumdaki bütün bireyler hatta dünya üzerindeki bütün uluslar için ortak bir baĢarı ölçüsü olarak kabul ve ilan etmiĢtir. Ġnsan hakları ile ilgili beyanname tabi ki bütün toplumlar ve milletler için, bireylerin yararına yönelik olmuĢtur. Onların daha özgür, eĢit ve adil bir ortamda refah, huzur içinde yaĢamasını öngörmüĢ, bunu sağlamayı amaçlamıĢtır. Ġnsan Hakları Evrensel Beyannamesi genel bir birey haklarını içerdiği için çocuklara yönelik bir lat baĢlık içermemiĢtir. Çocuklar için de özellikle onları hedef alan bir hak bildirgesine ihtiyaç duyulmuĢtur.
1919 Versailles antlaşması ile kurulmuş olan Milletler Cemiyeti uluslararası anlaĢmazlıkları barıĢçı yollar ile çözmek için oluĢturulmuĢ bir örgüttü. Birinci Dünya SavaĢı‟ndan sonra ülkeler ağır kayıplar vermiĢti. Bu korkunç savaşın olumsuz sonuçlarından hiçbir şeyden haberi olmayan, birçok masum çocuk da nasibini almıştı. Toplumların geleceği olan çocukların insanlığın bu kara felaketlerinden etkilenmeden sağlıklı büyüyebilmeleri için bazı önlemlerin de alınması gerekiyordu. Bu nedenle 1924 yılında çalışmalarda bulunan “Çocukları Koruma Fonu Uluslararası Birliği” tarafından hazırlanarak kabul edilen Çocuk Hakları Cenevre Bildirgesi, çocukların hakkı olan temel koşulların bir yasa metnine geçirilmesi niteliğindedir. Bir taraftan Çocukları Koruma Fonu Uluslararası Birliği diğer taraftan milletlerarası kadınlar meclisinin, Cenevre Çocuk Hakları Beyannamesi‟nin kabul edilmesi
24
hususundaki gayretleri neticesinde Milletler Cemiyeti Genel Kurulunca 26 Eylül 1924 tarihinde beyanname kabul edilmiştir. Beyannamede yer alan prensiplerin çocukları koruma alanındaki faaliyetlerinde üyelerin yol gösterici olması istenilmiştir (Ġnan, 1968: 96). 1. Dünya Savaşı‟ndan çocukların önemli ölçüde etkilendiği düşüncesinden hareketle beş maddeden oluşan bildirge her türlü sadeliğine karşın çocukların hakları olduğunu ve bu hakların korunması gerektiğini vurgular. Çocukların yapısına uygun ortamlarda bulundurulmalarını, ihtiyaç sahibi çocukların ihtiyaçlarının karşılanması, felaket anlarında öncelikle yardım görmeleri ve her türlü sömürüye karşı korunmalarını vurgular. Çocuk Hakları Cenevre Bildirgesi, 1939 yılında başlayan Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın meydana getirmiĢ olduğu kaos ortamından dolayı uygulanamayan bir belge olarak tarihte yer almıştır. Çocuk Esirgeme Kurumları Birliği Çocuk Hakları Bildirgesi: 1948 yılında Uluslararası Çocuk Esirgeme Kurumları Birliği‟nin yayınladığı, Çocuk Hakları Bildirgesi, aslında yeni bir bildirge değil, 1924 tarihli Çocuk Hakları Cenevre Bildirgesini tekrarlamaya düzenlemeye yönelik bir bildirgedir. Ġki ilkesi dıĢında 1924 tarihli Çocuk Hakları Cenevre Bildirgesinin tekrarı Ģeklindedir. Bu ilke madde çocukların “ırk ulusallık ve din” gibi ayrımlara tabi tutulmadan korunması ile “çocuğun aile bütünlüğüne saygı gösterilmesi” ilkesi olmuştur. Çocuk Hakları Beyannamesi: Teknolojinin geliĢimi ile gün geçtikçe ilerlemeler olmuĢ, bu ilerlemeler çocuklara verilen önemi arttırmıĢ. Çocukların artık toplumlar tarafından önemli birer birey olarak kabul edilmesi, toplumsal düzenlemede de çocuklara verilen yerin artmasına sebep olmuĢtur. BirleĢmiĢ Milletler Ekonomik ve Sosyal Haklar Konseyi‟nin Ġnsan Hakları Komisyonu tarafından taslağı hazırlanmış olan Beyanname 20 Kasım 1959 tarihinde BirleĢmiĢ Milletler Genel Kurulunda oy birliği ile kabul edilmiştir (Dinç, 2004: 121).
Beyannamenin önsözünde, çocuğun fizik ve zihin açısından olgunlaşmamış olması nedeniyle, doğumdan sonra olduğu kadar doğumdan önce de, çocuğun yeterli hukuki korumaya ve özel bakıma ihtiyaç duyduğu ve bireyler ile grupların yasal ve diğer yöntemlerle çocuk haklarının sağlanması için çaba göstermeleri gerektiği
25
belirtilerek insanlığın çocuğa her şeyin en iyisini sağlamakla yükümlü olduğu açıklanmıştır (Ballar, 1998: 44). Genel Kurul, çocuğun ve toplumun refahı için, birey, özel ve resmi kurumlar ve hükümetleri beyannamede yer alan hak ve hürriyetleri kabule ve aşağıdaki ilkeler içinde alınacak karar ve korunacak konuların uygulanmasını denetlemeye çağırır (Dinç, 2004: 121). Bu beyannamede yer alan ilkeler çocukların, yaĢama hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı ve yaĢam standartlarının olumlanmasına yönelik hakları içermekteydi. Ġlk ilkeleri hiçbir ayrım yapılmazsızın çocuk haklarının bütün çocuklar için eĢit olması kuralını içermektedir. Çocukların barınmaları, himayelerinin sağlıklı bir Ģekilde sağlanması amaçlanmıĢtır. En önemli ve hayati ilkelerinden biri ise çocukların fizyolojik ihtiyaçlarından olana beslenme ihtiyacının bütün çocuklar için aynı hak olması ve sağlanması ilkesi olmuĢtur. Bütün dünyadaki uygulamalar gibi bu uygulamada çocukların, sağlıklı, huzurlu bir ortamda gerektiği gibi iyi koĢullarda yaĢamasını, yaĢam hakkı baĢta olmak üzere bütün insani haklarını kullanabilmelerini öngören ve hedefleyen bir uygulama olmak amacıyla uygulanmaya konulmuĢtur. BirleĢmiĢ Milletler Çocuk Hakları SözleĢmesi: Günümüzden birkaç yüzyıl geriye gidildiğinde çocuklarla ilgili bütün yetkilerin ailede olduğu, onların sadece ailelerinin sorumluluğunda olduğu bilinmekteydi. Çocukların da hakları ve özgürlükleri olduğu, toplum içinde ayrı birer birey oldukları ve korunup, kollanmaya, ayrı bir önem ve özen gösterilmesi gerekliliği düĢüncesi ilk olarak 1990'lı yıllarda ortaya çıktı. Bu düĢüncenin toplumda benimsenmesi , duyarlı bireylerin, akademisyenlerin ve hukukçuların uluslararası bağlamda çocuk haklarının korunması ve güvence altın alınması amacıyla bazı düzenlemeler yapılması gerektiğini ortaya attı. Çocuk haklarıyla ilgili düzenlemelerim temeli bu dönemde atılmıĢtır.
Çocuk hakları hareketi çocukların sadece yaĢlarından dolayı bir sınıfa konumlandırılması, bir çok Ģeyden mahrum bırakılması, eksik ve yetersiz bulunması duruma tepki olarak ortaya çıkmıĢtır.Günümüzde yaşa dayalı ayrımcılık ve statüler yaratan egemen toplumsal yapının, çocuklara yönelik tutumu bir yandan sert ve ihmalkar iken, öte yandan şefkatli ve koruyucudur. Toplum kendisini bu ikilemden
26
kurtarmak için insan statüsünü çocuklardan esirgeyerek onları insanlık dışı konumuna itmektedir (Franklin, 1993: 16). Aslında soruna, çocuğun özel konumu göz ardı edilmeden “çocuk hakları, çocuğun sadece insan olduğu için sahip olduğu haklardır” biçiminde bakılması çocuk haklarının belirlenmesini kolaylaştırır. Çocukların modern dünyanın tehlikelerinden korunmaları ve bağımsız bireyler olarak yetişmelerinin sağlanması, birbirine karşıt değil birbirini tamamlayan amaçlardır. Çocuk Hakları Sözleşmesi‟yle, çocukların yaĢamsal hakları (çocuğun beslenme, barınma, tıbbi hizmetlerinden yararlanma vb.); geliĢme hakları (çocuğun kendisini yetiĢtirebilmesi, oyun ve bilgi edinme hakları, din ve vicdan özgürlüğü); korunma hakları (çocuğun şiddet, sömürü, ihmal ve mülteci çocukların haklarının korunması); katılma hakları (çocuğun aile yaşamında ve toplumsal yaşamda etkin rol almasını sağlamaya yönelik hakları, karar alma mekanizmalarında yer alma, dernek kurma ve toplanma özgürlükleri) baĢlıkları altında incelenmektedir (Akyüz, 2000: 5). Çocuk hakları sözleĢmesi birleĢmiĢ Milletler tarafından 2989 yılında kabul edilerek imzaya açılmıĢtır. Bu sözleĢme Türkiye tarafından 1990 yılında imzalanmıĢ, 1994 yılında onaylanmıĢ, 25 Ocak 1995'te de yürürlüğe girmiĢtir. 54 maddeden oluĢan Çocuk hakları sözleĢmesi dört temek hak grubunu içerir. Bu dört temel hak grubunu, yaĢama yani hayatta kalma, korunma, geliĢme ve katılım oluĢturmaktadır. Hayatta kalma hakkı sadece yaĢama hakkı değil, çocukların barınma, varlığını sürdürebilmesi için gereken temel ihtiyaçları karĢılamayı da kapsar. Bu kapsama, beslenme, sağlık ve bir çocuk için gerekli hayat standardı da girmektedir. Korunma hakkı, çocukların her türlü olumsuzluğa karĢı korunması durumunu ifade eder. Farklı gruplardaki çocuklar için farklı koruma biçimleri içermektedir. GeliĢme hakkı, toplumda yer alan çocukların tam olarak var olabilmeleri için, yetkin potansiyellerine ulaĢabilmeleri için gereken fiziksel, duygusal, eğitim, dinlenme, eğlenme, kültürel faaliyet ve bunlar gibi sıralanabilecek bir çok sosyal aktiviteyi içermektedir. GeliĢim hakkının en önemli maddelerinden biri olan doğru bilgiye eriĢme hakkı bu hakkın en temel vazgeçilmezleri arasında yer almaktadır.
27
Dört temel haklardan biri olan katılım hakkı ise, çocukların toplumsal yaĢam içinde aktif rol almalarını sağlamak, onların hayatlarını doğruda etkileyen konularda karar verme hakkı ve toplum içinde düĢündüklerini ifade edebilmelerini sağlayan ifade özgürlüğünü içermektedir. BirleĢmiĢ Milletler Çocuk Hakları sözleĢmesinde yer alan baĢta bu dört temel hak olmak üzere, bütün hak ve özgürlükler, dil din, ırk, mezhep ayrımı yapılmazsızın dünyanın her yerinde, her toplu da yaĢayan çocuklar için eĢittir. Bu sözleĢme çocuklarla ilgili her türlü konuda çocukların yüksek yararının önceliğini vurgulamaktadır. Çocukların ifade özgürlüğü, kendilerini ilgilendiren konulardaki söz hakkı da bu sözleĢmenin temel maddelerini oluĢturmaktadır. BirleĢmiĢ Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi, çocukların çıkarları yönündeki özel ve kamusal nitelikteki girişimler açısından, o günden bu yana bir kılavuz işlevi görmüştür. Bu bildirgeler, devlet tarafından kabul edilen fakat uyulmadığı takdirde bağlayıcılığı ve yaptırımı bulunmayan genel ilkelerdir. Oysa, ÇHS, çocuk haklarına iliĢkin evrensel standartları belirleyerek, bağlayıcı bir hukuki belgede toplayan ilk sözleşmedir. 1924 Cenevre Bildirgesinden bu yana yalnızca evrensel çocuk hakları bildirgeleri yayınlanıp, belli konularda çocukların korunmasını ele alan bazı uluslararası sözleşmeler de yapılmıştır. Ancak, çocuk haklarının da insan hakları alanında yapıldığı gibi bütüncül bir yaklaşımla ve bağlayıcı bir sözleşme ile güvence altına alınması gerekli olmuştur (Akyüz, 2000: 18). Çocuk Hakları yasası, 1948 yılında kabul edilen Uluslararası İnsan Hakları Bildirgesinin oluşturduğu insan hakları hukukunun ayrılmaz bir parçasıdır. Nasıl ki insan haklarının savunulması için tutarlı bir yasalar bütününe ihtiyaç duyulduğunda bir bildirge ve özel bağlayıcı yasalar ile bu gereksinme karşılanıyorsa, aynı biçimde çocuk haklarının da böyle tutarlı ve bağlayıcı yasalar bütününe dayanması gerektiği savunulmuĢtur. ĠĢte Polonya yetkilileri, 1979 Uluslararası Çocuk Yılının öncesinde, bir çocuk hakları sözleşmesi hazırlanması önerisinde bulunurken bu gerekçeyi savunmuĢtur (Ballar, 1998: 62).
BM Çocuk Hakları SözleĢmesi'nin gerek genel ilklerde, gerekse hak gruplarında vurguladığı vizyon, çocuğu ailenin malı değil, bağımsız bir birey olarak öne çıkarmaktır. Bugün geldiğimiz noktada, artık çocuk hakları, çocukların yurttaĢ
28
olarak hak sahipliği perspektifini içermekte ve yapılan tartıĢmalar ilerlemenin sevindirici boyutlarını açığa çıkarmaktadır ( Roche , 1991:12 aktaran ġirin, 2011: 225). Her ne kadar akademik anlamda çocuk hakları ile ilgili çalıĢmalar yapılmıĢ olsa da , uluslararası düzelmede bu konuda olumlu adımlar atılmıĢ olsa da toplumda çocuk hakları bilincinin ve farkındalığın ne seviyede olduğu sorusunun cevabı sevindirici boyutlara ulaĢamamıĢtır. Bu bilincin tam olarak kazanılması hak temelli yaĢamın kabul edilmesi ve benimsenmesi ile doğrudan orantılıdır. Bu hak temelli yaklaĢımın baĢta çocuklar için olmak üzere toplumda yer alan her birey için geçerli olmasının bazı koĢulları vardır. Bunlardan ilki ve en önemlisi medyadır. Medya topluma mesajların iletilmesi konusunda büyük sorumluluklar üstlenmektedir. Medyanın çocuğu ve bireyleri temsil biçimi toplum için büyük bir örnek oluĢturmaktadır. Toplumun bu hak ve özgürlüklere karĢı tutumunu büyük ölçüde medya metinleri Ģekillendirmektedir. Medyanın bu misyonu medya çalıĢanları için en prestijli konumda bulunan uluslararası örgütlerden birisi Uluslararası Gazeteciler Federasyonu tarafından Çocuklara ĠliĢkin Habercilik Rehberi'nde açıkça tanımlanmıĢtır.
1.5. ÇOCUK HAKLARININ KORUNMASINDA MEDYANIN ROLÜ
Medya kavramı da çocuk kavramı ve çocuk hakları kavramı gibi geniĢ bir perspektiften bakılması gereken uçsuz bucaksız bir evren ve kendi içinde bir çok katmanı bulunan sorunlu bir alan olarak tanımlanmaktadır. ġirin'e göre ( 2011: 11) çocuk hakları konusunda medyanın ucu bucağı yoktur ve olamaz da . Medyada çocuğun nasıl yer aldığı çocuk haklarıyla ve kültürel kabullerle iliĢkili bir durumdur. Çocuk hakları ve medya iliĢkisi sadece ulusal sınırlar içinde yer alan bir sorun olmaktan çıkmıĢ, küresel bağlamda çözüm bekleyen bir problemdir.
Medya toplumun gündemini belirleyen temel unsurdur. Medyanın iĢlevleri sıralandığında dördüncü kuvvet olmasının yanında gündem belirleme özelliği sıralanmaktadır. Medya ve çocuk hakları 20. yüzyılın temel konuları arasında yer bulmaktadır. Teknolojik geliĢmeler medyanın sınırlarını yok etmiĢ, eriĢilme oranını arttırmıĢ bu durum medyanın elini güçlendirdiği kadar ona sorumluluklar da yüklemiĢtir.
29
Mine Gencel Bek'e göre ( 2011: 44 ) YaĢ, cinsiyet, sakatlık, ırk ya da etnik köken, dini inanç, sosyal ve ekonomik statü farkına bakılmaksızın medya içeriğinde çocuklar arasında ayrımcılığı önlemek ve onurlarının korunması konusunda gerekli duyarlılığı göstermek bütün medya çalıĢanlarının görevi olmalıdır. Bunun yanında çocuk hakları alanının en girift ve çözümsüz çerçevesini, çocuğun iletiĢim araçlarını kullanma ve bu araçlardan eĢitlikçi olarak yararlanma hakkı oluĢturuyor. Dünyada medyanın çocuklara olan yaklaĢımı ve onların haklarını koruma yolları çeĢitli olduğu kadar, çocukların medyayı kullanma durumu da çeĢitlilik gösteriyor. ( ġirin, 2011: 13) Medyanın kendi imkanlarının eĢit dağılmadığı bir dünya düzeninde çocuk haklarını koruması ile ilgili bir eĢitlik beklemek pek de imkanlı bir durum olmamaktadır. Çocukların her türlü, Ģiddet, sömürü, haksızlık, istismar gibi konularda risklerle karĢı karĢıya oldukları için bu risklerden korunma yolları bulunmalı, bu konuda politika geliĢtirilmelidir. Çocuk haklarının korunması ve mevcut yasaların uygulanabilmesi medyanın görevleri arasında yer almaktadır. Çocuklara verilen hakların korunmaya devam edilmesi, bu bağlamda yaygınlaĢtırılması medyanın bu konuya olan yaklaĢımı ile doğru orantı içerisindedir. Medya her konuda birincil faktör olarak yerini almaktadır. Eğer çocuk hakları konusuna yeterli önemi verirse yaygınlık kazanması ve konunun ulusal ve uluslararası düzlemde önem kazanması hiç de zor olmayacaktır. Medyanın çocuk algısının değiĢimini beklemeden önce toplumun çocuk algısının değiĢmesini beklemek gerektiğini unutmamakla birlikte; çocuk dostu bir medya düzeninin olması gerekliliğinin de altını çizmek önemlidir. Çocuk dostu yeni medya düzeni çocukların yüksek yararını düĢünen, çocuğa saygıya dayanan bir anlayıĢ ortaya koyan bir yaklaĢımı olması gerekmektedir ( ġirin, 2011 : 17).
Uzun ve zorlu bir mücadelenin sonucunda, geçmiĢte babanın mülkü olarak tanımlanan çocuklar, günümüzde hak sahibi yurttaĢlara dönüĢmektedir. Bu dönüĢümün gerçekleĢmesinde itici güç çocuk hakları mücadelesi olmuĢtur ( ġirin, 2011: 250). Çocuk haklarıyla ilgili geliĢmelerin daha da ilerlemesi gerekmektedir. Çünkü günümüzde hala geliĢmiĢ ya da geliĢmekte olan ülke fark etmeksizin çocuklar için gereken koĢullar sağlanamamıĢ, çocuk hakları yeterli oranda benimsenmemiĢtir. Çocuk haklarının evrenselleĢmesi noktasında medya üzerine düĢen görevi yerine
30
getirmekle mükelleftir. Ancak bu Ģekilde çocuk hakları gerçek anlamıyla yürürlükte olabilecektir. Medyada çocuk temsilinin, çocuklar ve çocukluğa yönelik tutumlar üzerinde derin bir etkisi vardır ve bu, yetiĢkinlerin çocuklara yönelik davranıĢlarında önemli bir etkiye sahiptir. Medyadaki temsiller, çocuklar için, onların tutum ve beklentilerini etkileyerek rol modeller sağlar. Medyanın çocukları temsil ve hatta onları önemsememe biçimi, onların adına alınan kararları ve toplumun onları nasıl gördüğünü etkileyebilir. Medya çoğu zaman çocukları sadece pasif , sesiz ''kurban''lar olarak resmetmektedir. o halde, medya profesyonelleri, çocuklara kendi adlarına, umut ve korkularına, baĢarılarına ve yetiĢkin davranıĢlarının onların yaĢamlarına olan etkisine dair konuĢma fırsatları tanıyarak topluma, çocukların bireysel varlıklar olarak saygı hak ettiklerini hatırlatabilirler (UNICEF, 2007 akt. Ġnal, 2011:423). Çocukların medyanın kendilerine sundukları karĢısında savunmasız ve beklentisiz olmaları, onların var olan haklarını göz ardı etmeyi gerektirmemektedir. Günümüzde çocuklar tek yönlü iletiĢim ile, eğlence nesnelerine yönelmekte, üç boyutlu olan gerçek dünya ve çift boyutlu olan sanal dünya kavramları, onların geliĢim basamaklarında karmaĢalar oluĢturmaktadır ( Ertürk, 2011: 73). Bu sebeple medya çocukların haklarını koruyan içeriklerden öte onlara mevcut gerçekleri de sunmayan bir sanal ortam sunmaktadır. Medya çocuk haklarının bizzat ihlalcisi konumuna düĢmektedir. Bek'e göre ( 2011: 36) Medya kuruluĢları, çocukların, BirleĢmiĢ Milletler Çocuk Hakları SözleĢmesi'nde yer alan ihlalleri ile ilgili davranıĢlar karĢısında yasal yaptırımlardan gücünü alan koruma giriĢimine ek olarak çocukların bedensel ve ruhsal refahlarının korunması ve geliĢtirilmesi için üzerine düĢen bütün sorumlulukları iyi niyetle ve yüksek düzeyde yerine getirmeyi bir görev bilmelidir.
1.6. MEDYA OKUR YAZARLIĞI EĞĠTĠMĠNDE ÇOCUK DERGĠLERĠNĠN ROLÜ
Medya; Ġngilizce ortam anlamına gelen “medium” kavramının çoğulu olarak “ortamlar” (media) anlamına gelmektedir. BaĢka bir ifadeyle medya resim, sembol, fotoğraf gibi görsel ortamlar; Ģarkı, ses efekti gibi iĢitsel ortamlar; film, müzik klibi
31
gibi hem görsel hem iĢitsel ortamlar; kitap ve dergi gibi basılı ortamlardan oluĢmaktadır (Çakmak, 2013:212). Medya okuryazarlığı eğitimi eriĢim becerisi ile kiĢinin baĢta internet ortamı olmak üzere farklı medyalarda belirli sistematik uygulamaları ve bazı stratejileri kullanarak ulaĢtığı çok sayıdaki bilgi yığını içerisinden önemsiz, yanıltıcı bilgilerin ayıklanarak, ihtiyaç duyduğu geçerli bilgiye en kısa sürede ulaĢması mümkün hale getirilmektedir ( Çakmak, 2013: 214). Çocuk yayınları geçmiĢte dergiler, Ģiirler, masal ve hikaye kitapları ile sınırlı olsa da geliĢen teknoloji bu alandaki yayınlara etki etmiĢ, ortamlarını değiĢtirmiĢtir. Çocuk yayınları toplumun temel yapı taĢına hitap eden yayınlar olduğu için son derece özenli ve dikkatli hazırlanması gereken yayınlardır. Teknolojinin doruk noktalara ulaĢtığı günümüz toplumlarında bu pek de mümkün olmadığı için medya aracılığıyla çocuklara ulaĢabilecek olumsuzluklara karĢı önlem almak da gereklilik olmuĢtur. Medya pedagojisi gençler baĢta olmak üzere her yaĢ grubundan bireyin medyayı anlaması üzerine yapılmıĢ çalıĢmalardır. ĠletiĢim teknolojilerindeki geliĢim ve değiĢimler içerik sorununu da beraberinde getirmiĢtir. Günümüzde medya bir çok olumsuz etkisi ile gündemden düĢmeyen bir sorun olarak yerini almaktadır. Dünyanın dört bir yanına birden fazla içeriği aynı anada sunabilme kapasitesi bir çok da beraberinde getirmektedir. Medya metinlerinin içeriklerinden kaynaklanan olumsuzluklardan korunmanın yolları medyadan uzak durmak olamayacağına göre bunun için bir çözüm yolu bulunması gerekmektedir. Medya metinlerinin olumsuz içeriklerinin etkisi ile baĢ edebilmek için oluĢturulabilecek en iyi savunma mekanizması bu içerikleri iyi anlamak, algılamak olumsuzluğu ve yorumlayabilmektir. Bu savunma mekanizmasının iĢlevini görebilmesinin yolu medya okuryazarlığından geçmektedir.
Medyanın her türlü içeriğine doymuĢ bir toplum olarak olumlu- olumsuz, doğru- yanlıĢ, gerçek ya da kurgu ayrımı yapabilmek gün geçtikçe daha zor bir hal almaya baĢlamıĢtır. Bu durum medya içeriklerinin tüketicisi olmak yerine bilinçli medya kullanıcısı olmayı gerekli kılmıĢtır. Medya metinlerine nasıl ulaĢılabileceğinden baĢlayıp, onları nasıl anlayıp, çözümlenmesi konusundaki
32
yeterlilik medya okuryazarlığı olarak tanımlanmaktadır. Medya okuryazarlığı yeterliliği eleĢtirel medya farkındalığı oluĢturabilmenin tek yoludur. Ġngiliz Kültürel çalıĢmalarında da medya metinlerinin okuyup kod açılımlarından söz edilir. Medya metinlerine maruz kalanların bunları anlamlandırması konusu iĢlenir. Medya okuryazarı olma yeterliliğine eriĢmiĢ okuyucu\ izleyici \ kod açıcı medya metinleri karĢı direnme ve izlediği olguları kendi tecrübeleri doğrultusunda anlamlandırma gücüne sahiptir. Medya metinlerinin okuyucu tarafından faydalı birer metin halini alması, okuyucu ya da izleyicilerin kendileri için gerekli olan bilgileri bilgi havuzundaki milyonlarca bilgi içinden çekip alabilmesi bu bilgilerin anlamlandırılması ancak medya okuryazarlığı ile mümkün olabilmektedir ( Yaylagül 2008: 126). Medya topluma karĢı olan görevlerini yerine getirecek objektifliği sağlayamadığı için toplumsal yapı içinde yer alan bireylerin bu görevleri kendisinin üstlenmesi ve medyaya karĢı kendisini koruması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Medyanın ekonomi politiği yaklaĢımı liberal yaklaĢımın medyayı kamusal sorumluluğu olan ve hükümetleri halk adına denetleyen kurumlar olarak gören yaklaĢımının geçersiz olduğunu belirtir. Çünkü kapitalist devlet ve kapitalist ekonomik iliĢkiler medyanın sadece kendilerini kontrol eden kapitalist bir grubun ekonomik ve siyasal çıkarlarına hizmet eden kuruluĢlar olmasına neden olmaktadır ( Yaylagül, 2008 : 128). Medya okuryazarlığı yazılı ya da sözlü olarak televizyon, radyo, gazete,reklam, internet gibi iletiĢim ortamlarında iletilen mesajların okunması, anlamlandırılması ve yorumlanması yetkinliğinin kazanılması olarak adlandırılabilir.
Medya okuryazarlığı medya metinlerinin okuyucular tarafından daha iyi okunmasına, anlamlandırılmasına, açıklanmasına ve buna karĢılık değerlendirilmesine yardımcı olur. Medya okuryazarlığı hedef kitlenin kendini daha iyi ifade edebilmesine, toplumsal hayat içinde aktif rol alabilmesine, medya metinlerini sadece tüketen değil aynı zamanda üreten birer birey olmasına da katkı sağlamaktadır. Medya okuryazarlığı seviyesine ulaĢmak belli bir zaman içerisinde gerçekleĢebilir ve okuyucular medya metinlerini doğru algılama yetisine ulaĢır. Medya okuryazarı olmasının önemi hiç Ģüphesiz çok büyüktür. Medya okuryazarı
33
olmak medya metinlerini algılamada kontrolün daha fazla olmasına katkı sağlamaktadır. Medya okuryazarlığı gerçekte olan dünya ile medyanın yarattığı dünya ayrımına eriĢebilmek için olmazsa olmaz bir Ģarttır. Medya okuryazarı yetkinliğine baĢta çocuklar olmak üzere toplumun tüm kesimlerinden bireyler ulaĢırsa medya aracılığıyla kendilerine sunulan metinlerin kurguladığı dünya düzeni ile gerçekte var olan dünya düzenini ayırt etmek de zorluk çekmez ve bu metinlerden en az derecede zarar görmektedir. Medya okuryazarlığı medyayı doğru anlayan, ülkesi için medya metinlerinin içeriklerini yorumlayabilen, doğru algılayan bir kitle oluĢturma amacı güden bir projedir. Özellikle çocukların medyanın nasıl bir kurum olduğu, içeriklerinin nasıl üretildiği ve nasıl okunması gerektiğini anlatmak amaçlanmaktadır. Dünyada medya okuryazarlığının amacı aslında çok net ve açıktır. Medya okuryazarlığının amacı medya metinlerini ileten teknolojiyi kullanabilme yetisine eriĢmek, medya metinlerini sadece okumakla yetinmeyip, anlamak ve yorumlamaktır. Dünyada medya okuryazarlığı eğitimleri ilk kez 1970 yılında baĢlamıĢtır. Dünyada Fransa, Ġngiltere, ABD gibi geliĢmiĢ bütün ülkelerde, eğitim kurumlarında çeĢitli yaĢ gruplarına göre medya okuryazarlığı bir ders olarak anlatılmaya baĢlanmıĢtır. Bu derslerde,öğrencilere medya okuryazarlığı sadece teorik olarak değil uygulamalı anlatılmakta, bireylerin eleĢtirel katıĢımcı ve yaratıcı yönlerini geliĢtiren bir sistem ile planlandığı görülmektedir.
Türkiye'de medya okuryazarlığı ile ilgili ilk çalıĢma TRT ve Basın- Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün katkılarıyla 20-21 ġubat 2003'te Ankara'da yapılan ĠletiĢim ġurasında gündeme gelmiĢtir. 2007- 2008 yıllarında Radyon Televizyon Üst Kurulu ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın çalıĢmaları sonucu ortaöğretimdeki öğrenciler için Medya Okuryazarlığı konusu seçmeli ders olarak okutulmaya baĢlanmıĢtır. 2014-2015 yıllarına gelindiğinde medya okuryazarlığı eğitimine verilen önem biraz daha artmıĢ, ''Medya Okuryazarlığı Öğretim Materyali'' kitabı okutulmaya baĢlanmıĢtır. Ülkemiz televizyon izlenme oranları dünya standartlarının çok üstünde olan bir ülke olmasına rağmen bu konuda yeteri kadar ilgili ve eğitim desteği sağlayan bir boyuta ulaĢamamıĢtır. Medyada gördüğümüz her
34
bilginin doğru olduğu, her içeriğin güvenilir olduğu konusunun aĢılması için medya okuryazarlığının bütün ülkeler ve özellikle geliĢmekte olan ülkeler için bir eğitim politikası haline dönüĢmesi gerekmektedir. Medya okuryazarlığı toplumsal yapı içinde bireylerin daha bilinçli, sorumluluk sahibi, çevresinde olup bitenlerden haberdar olan kiĢiler olmasını sağlar. Bu yüzden medya okur yazarlığı sağlıklı bir toplumsal yapı için bireylerin alması gereken eğitimlerin baĢında yer almaktadır. Medya okuryazarlığı dersini çocuklara ve gençlere veren eğitmenlerin de medya okuryazarı yeterliliğinin bulunması gerekmektedir.
35
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
2. ÇOCUK DERGĠCĠLĠĞĠ VE ÇOCUK DERGĠLERĠNDE ÇOCUK KĠMLĠĞĠ TASARIMI
Dergiciliğin tarihi bilimin tarihi ile iç içe girmiĢ durumdadır. 1965 yılında Fransa'da jounal de scavant adıyla il dergi yayımlanmıĢtır.Bu dergilerin bilimin baĢlangıcı ile eĢdeğer kabul edilmesinin sebebi içeriklerinin bilim içerikli olması ve dünyanın baĢka coğrafyalarında bulunan bilim insanları arasında bağ kurmasıdır. Çocuk dergilerinin ilk içeriklerini genellikle eğitici, öğretici yazıların yanı sıra dinsel içerikli masal ve hikayeler oluĢturmaktaydı. 19.yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde hem hayal ürünü yazılar hem de olgusal gerçeklikli olaylar da bu dergilerin içeriğinde yer bulurdu. Çocuk dergileri de tarihsel süreçteki diğer geliĢmeler gibi ilk baĢlarda çıktığında dar ve seçkin bir kesime hitap etmekteydi. Ġçeriklerindeki geliĢim ve değiĢimle birlikte çocuk dergileri olması gerektiği gibi bir konuma gelip orta halli halk çocuklarını da kapsayan bir kitleye hitap etmeye baĢladı ve herkes için içerik üretir bir konumda bulunması gerektiğini kavradı. Tam da olması gereken buydu, gelecek için göz ardı edilemeyecek bir önemi olan çocukların geliĢimi için üretilen içerikler her çocuğa eĢit ulaĢması gerekliliğini uyguladığı sürece baĢarıĢı olacaktır. Avrupa'da ilk çocuk dergileri etki alanları öğretici ve yüceltici olan ve dergilerin basımının baĢlangıcından yaklaĢık bir yüz yıl sonraya denk gelen zamanı kapsamaktadır. Medyanın iĢlevleri düĢünüldüğünde toplumda dördüncü kuvvet kabul edilmesi ona yüklenmiĢ en büyük görev ve sorumluluktur. Medya olaylar, durumlar, olgular hakkında topluma bilgi sunma görevi üstelenmiĢtir. Toplumun ulusal ve uluslararası düzlemde meydana gelen olaylardan haberdar olmasını, bunları okumasını izlemesini, dinlemesini ve yorumlamasını sağlamaktadır.
Kısacası kitle iletiĢim araçları aracılığıyla toplumda fikirler dolaĢma imkanı bulmaktadır. Medyanın topluma karĢı görevlerinin baĢında bilgi ve haber vermek olsa da medya toplumsallaĢmayı, bireylere değer katmayı, eğitim ve kültürün geliĢmesine katkı sağlamayı, eğlendirmeyi, dinlendirmeyi ve bunun gibi bir çok toplumsal görevi üstelenmiĢtir. Kitle iletiĢim araçlarının bu görev ve iĢlevleri medya
36
kavramının ortaya çıktığı anadan beri vardır. Gazete, Radyo, Televizyon gibi Geleneksel Medya araçlarıyla yerine getirilen bu iĢlevleri, teknolojik geliĢmeler, değiĢimler ve Kitle iletiĢim araçlarının mekan değiĢtirmesi ile görevine Yeni Medya araçlarıyla da devam etmektedir. Kitle iletiĢim araçlarının bütün toplumsal görevlerini yerine getiren Dergiler Türkiye'de de dünyada olduğu gibi önemli bir yere sahiptir. Dergiler hedef kitleleri farklılık gösterdiği için her kitleden bireylere, farklı farklı konularda değiĢik içerikler sunabilmektedir. Her ne kadar Basın Tarihi yayın hayatı olarak daha eskiye dayanan gazetelerle iliĢkilendirilse de Türk basın tarihi içinde dergilerin yadırganamaz bir yeri bulunmaktadır. Vakai- i Mısriye isimli ilk gazete 1828 yılında yayımlanmıĢ, ilk Türk dergisi olan Vakai-i Tıbbıye ise 1849-1851 yılları arasında yayımlanmıĢtır. Türk dergiciliğinin tarihi geliĢiminin baĢladığı dönem olarak Tanzimat dönemi bilinmektedir. Bu dönemde dergicilikte büyük bir geliĢme olan günlük gazetelerin yayında çıkma süreci baĢlamıĢtır. Bu dönemde çıkan dergiler genellikle Avrupa örnek alınarak yayımlanmıĢ, bilim dergisi Ģeklinde çıkarılmıĢtır. Çocuk dergiciliğini basın tarihinin geliĢiminden çok da farklı bir yere koymak mümkün olamamaktadır. Çocuklara, kadınlara, erkelere, gençlere, yaĢlılara yönelik tek bir yayın olamayacağı gibi, tek bir materyalle bütün kitlelere ulaĢılamayacağı için herkese özgü gazete, dergi gibi yayın grupları oluĢmuĢtur. Ġlk yayımlanan dergi ve gazeteler bir kesime hitap ederken ilerleyen zamanlarda toplumun bütün kesimlerine hitap etme kaygısına düĢmüĢtür. Ġlk yayımlanan çocuk dergilerinin dilinin oldukça ağır olması dönemin özelliklerini çocuklara anlatma konusunda baĢarılı olamamasına neden olmuĢtur. Her ne kadar dünyada çocuk dergiciliğinin ilk örneğinin 1722 yılında Lepigzig'de yayımlanan Leipziger Wochenblatt für Kinder mi yoksa 1988 yılında Ġngiltere'de yayımlanan Juvenile Magazine mi olduğu konusunda farklı kaynaklarda farklı bilgiler olsa da dünyada çocuk edebiyatı ve çocuk dergiciliğinin uzun yıllar önce baĢladığı ve öneminin büyük olduğu konusu uzlaĢmalı bir konudur.
19.yüzyılda yayımlanan dergilerin içerikleri genellikle görseller ve resimlerle dolmaktaydı. Her dönemde ve her alanda olduğu gibi çocuk dergileri de baĢlarda
37
seçkin ailelerin çocuklarını hedef kitlesi belirlemiĢ, dar bir okur kitlesine seslenmiĢti. Bu dergilerden sonra yayımlanmaya baĢlayan çocuk dergileri daha çok orta sınıf ailelerin çocuklarını kendine okur kitlesi olarak seçmiĢ, toplumun içinden içerikler üretmeye ve sunmaya baĢlamıĢtır. Kısacası baĢlarda sadece seçkin kesime hitap etmek için yayımlanan dergilerin yerini orta sınıfın ihtiyaç ve isteklerine yönelik içerikler barındıran dergiler almıĢtır. Çocuk dergiciliğinde ilk ve önemli olaylar Ġngiltere ve Amerika'da yaĢanmaya baĢlamıĢtır. 18. yüzyılda bilgi vermek amaçlı yayımlanan dergiler 19. yüzyılda hayale yönelik içerikler üretmeye baĢlamıĢtır. Çocuk yayıncılığına en önemli katkı Ġngiltere'den gelmiĢtir. Ġngiltere'nin 1986 yılında yayımlamaya baĢladığı The Boy's Own Paper bu alandaki en önemli yayımlardan bir tanesidir. Jules Verne' nin duygusal ve bilim kurgu ağırlıklı bir çok eserine de yer veren bu dergi çocukların eğitimi, geliĢimi, ve toplumsal yapı içinde var oluĢu için önemli bir adım niteliğindedir. Derginin amacının ve içeriğinin birbiri ile uyumlu olması, yola çıkma amacına hizmet eden içerikler üretmesi, toplum zamanından beğenilmesi ve kabul görmesi onun yaklaĢık bir yüzyıl kadar yayın hayatında var olmasını sağlamıĢtır. Amerika BirleĢik Devletleri'nde Pazar Okulu ( Kilise Okulu ) hareketinin baĢlaması ile çocuk edebiyatı ve çocuk dergiciliği baĢladı demek yanlıĢ bir çıkarım olmaz. Bu dönemde yayımlanmaya baĢlayan çocuk dergilerinin ortak amacı çocuklarının dini eğitimine katkı sağlamak, bu yönde eğitim vermektir. Bu dergiler dinsel toplulukların düĢünce ve inançlarını çocuklara aktarmak için birer aracı olarak kullanılmıĢlardır. The Children's Magazine, The Child's Friend, The Little Piligrim, Juveline Magazine isimli dergiler bunlardan bazılarıdır.
2.1. ÇOCUK DERGĠLERĠ VE YAYIN HAYATI
Çocuk yayıncılığının geliĢimi her alanda olduğu gibi ihtiyaçtan kaynaklanan bir geliĢmedir. Her yaĢ grubundaki bireylerin fizyolojik, sosyolojik ve psikolojik özellikleri farklı olduğu gibi ihtiyaçları da farklılık göstermektedir. Çocukların ihtiyaçlarına uygun içerikler ise bu özellikler göz önünde bulundurularak hazırlanmaktadır. Çocukluk kavramı farklı toplumlarda farklı yaĢ grupları ile sınıflandırıldığı için bu içerikler de farklılıklar göstermektedir. Geleneksel toplumlardaki çocuk tanımı ile modern toplumlardaki çocuk tanımının ayrımını burada çok net görmek mümkündür. Geleneksel toplumlarda 8 yaĢına kadar
38
çocuklara bebek denilirdi. bu da demek olurdu ki çocukluk evresi olmadan bebekler yetiĢkinliğe adım atmıĢlardır. Geleneksel toplumda çocuklar çocuk olmadan yetiĢkinleri taklit etmek durumunda kaldıkları için onların oyunlarını oynar, onlar gibi giyinmiĢ, onlar gibi oynamıĢ, çocuk olma kavramını yaĢayamamıĢlardır. YetiĢkinler gibi kabul edilen çocukların haliyle o dönemde bir edebiyatı da olmamıĢtır. YetiĢkin bireylerle çocuklar aynı çevreyi paylaĢtıkları için dil farkı da olmamıĢ, çocuklar yetiĢkinler gibi konuĢmuĢlardır. Postman,( 1995) Geleneksel toplumda yaĢayan çocukları, yetiĢkinlerinin dünyasında birer çocuk olmalarına karĢın yetiĢkin gibi yaĢamak zorundaydılar diye tanımlarken bu durumu referans almıĢtır. Matbaanın icadına kadar yetiĢkinlik ile çocukluğun iç içe girdiği dönem bilginin paylaĢılmaya baĢlanması ile son bulmaya baĢlamıĢtır. YetiĢkinlerin çocuk olma evresinden çıkması onların okur yazar olması ile de doğru orantılı olunca artık bu konuda çalıĢmalar yapılması gerektiğinin üzerinde durulmuĢ, okul hayatı toplumdaki bireyler için zorunlu bir hal alamaya baĢlamıĢtır ( Postman, 1995: 221). Çocuklar için hazırlanan süreli yayınlar özellikle de dergiler her dönemde çocukların , ailelerin ve eğitimcilerin ilgisini çekmeyi baĢarmıĢtır. Dergiler çocukların eğitim hayatına katkı sağlayan, eğlenmelerini, öğrenmelerini ve okuma alıĢkanlığı ile bilgi edinmelerini sağlamıĢtır. Çocuk dergilerinin önemini Ferhan Oğuzkan Ģu Ģekilde ifade etmiĢtir. ''Çocuklar için yayınlanan gazete ve dergiler, ders kitabı ile güncel olayların yeni ortaya çıkmıĢ gerçeklerin arasında var olan kaçınılmaz boĢluğu doldurmaya yarar. Yeterli ve dikkatli yayımcıların yönetimi altında hazırlanan, çekici bir biçimde basılan ve uygun bir fiyatla bu gazete ve dergiler, gündelik haberleri ve olayları değerli bir okuma materyali haline getirebilirler '' ( Oğuzkan, 2000: 338).
2.2. ÇOCUK YAYINCILIĞI TÜRLERĠ
Çocuk edebiyatının bir çok türü bulunmaktadır. Hikaye kitapları, Masallar, Ģiirler, çocuk dergileri bunların baĢlıca örnekleri olarak bilinmektedir. Çocuk edebiyatının geliĢimine en fazla katkı sağlayan tür çocuk dergileri olmuĢtur.
Çocuk yayınları, günümüzde de çocukların okuduğunu anlama, yazılı-sözlü anlatım, görsel okuma ve görsel sunu, kelime dağarcığının zenginleĢmesi, okumaya karĢı
39
isteklilik, zihinsel süreçlerin aktif kılınması gibi birçok geliĢmeye katkı sağlayarak çocuk geliĢiminin en önemli aktörlerinden biri olmuĢtur (TaĢdemir, 2005: 1).
2.2.1. Masallar
Batı dünyasında anlatılan ninniler ve masallar çocuk edebiyatının baĢlangıcı kabul edilir. Yazının icadından önce basılı hiçbir eserin olmayıĢı topluma gelenek görenek değer ve tarihin anlatılması görevini yaĢlı hikaye anlatıcısı bireylere verdi. Aslından o dönemde toplumun temel kabulleri hikaye anlatıcıları tarafından büyükler için anlatılsa da çocuklar bu konudan kendine ders çıkarır duruma gelmiĢtir. Ġlk defa 15. Yüzyılda Ġngiliz Matbaacısı Caxton küçük cep masallarını basmıĢtır. Fransa da ise 14.Lui Çocuk edebiyatının babası olarak kabul edilir.Çocuk Edebiyatı sözel geleneklerden beslenen ve derlenen masallardan oluĢmaktadır. Çocuk Edebiyatının baĢta olmak üzere, Edebiyat alanının en önemli eserlerinden biri olan masallar ortaya çıktığı zamandan bu yana önemini korumaktadır. Özellikle çocuk Edebiyatında vazgeçilmez bir yeri vardır. Masallar çocuklara edebiyat metinlerini okumak ve okutmak düĢüncesinden yola çıkılarak bunun nasıl daha serüven dolu, zevkli bir hal alabileceği düĢüncesinin ortaya çıkardığı bir türdür. En eski edebiyat türlerinden olan Masallar bu bakımdan oldukça önemlidir. En eski Edebiyat türü olan masallar ilk baĢlarda sözlü ürünler olarak ortaya çıkmıĢtır. Masallar günümüzde gerek eskilerinin derlenmesi, gerek sözlü olanların yazıya dökülmesi gerekse yeniden üretilmesi Ģekliyle olsun varlığını sürdürmektedir. Günümüz teknolojilerine dayanamayan eski bir çok türü gözden geçirecek olursak masalın hala geçerliliğini koruması hayal ürünü olarak çocuklar baĢta olmak üzere herkese sonsuz bir serüvenin kapısını açmasıdır. Bunun yanında masalın hala ürünü olarak yeniden derlenmesi ve uyarlanabilir olması onun hala önemli bir Edebiyat ürünü olarak yerini korumasına olanak sağlamaktadır.
Masallar ilk anlatılmaya baĢlandığı zamandan bugüne kadar geliĢinde sadece çocuklar için anlatılmıĢ ve yazılmıĢ olmasa da biz masalları çocuk edebiyatı kategorisinde değerlendirmekteyiz. Çocuk benliğinin geliĢmesi, diğer dünyalar ile kendi düĢüncesi arasında bir bağ kurması ve edebiyat metinlerine alıĢması için masallar çocuklara sunulan il olanaklar olmuĢtur. Masalların çocuklara etkisi, hayal
40
güçlerinin geliĢmesi, düĢünebilmeleri, kavrayabilmeleri, diğer dünyalar ile bağ kurabilmeleri gibi sayısız bir çok fayda içermektedir. Çocuk edebiyatı çocuklar evrensel bir sanat ve edebiyat bütünlüğüne götüren en önemli basamak olduğundan bu basamağın masallar gibi önemli ve bu amaca hizmet eden edebiyat türleriyle değerlendirilmesi çok önemli bir faaliyettir. Dünyada önemli edebiyatçılar çocuklar için masal yaĢının onları bireyleri, etrafında olup bitenleri ve birbirlerini yeni anlamaya baĢladıkları yaĢ olan 3-4 yaĢa aralığında baĢladığını ifade etmektedir. Dünyayı anlamak, bir bağ kurmak için en ideal dönem olduğu düĢünesi hakimdir. Masallar dil, din, ırk, mezhep ve toplum fark etmeksizin hemen hemen her kültürde yerini bulmuĢ ve önemini korumuĢ edebiyat ürünleridir. Masal kendi içinde bir çok türe ayrıldığı için masalın tanımı ayrıĢma ve değiĢiklik gösterse de masalın bir edebiyat ürünü olduğu ve toplumlar için vazgeçilmez olduğu konusunda evrensel bir uzlaĢma söz konusudur. Masalların mitolojik öykülere yaklaĢtırılması ve onlarla benzer kabul edilmesi içerdikleri hayal ürünü olaylar, düĢsel öğeleri mitolojik geliĢmelerden kaynaklanmaktadır. Masallar abartılı olarak insan ve tanrıyı konu alan edebiyat türleridir. Masalların genel özellikleri evrensel düzlemde aynıdır. Masallar anonim ürünlerdir ve yüksek seviyede hala ürünü içerir. Masalların olay örgüsünü olağanüstü olaylar oluĢturmaktadır. Masallar aslında karĢıtlıklardan oluĢur. Her masalda mutlaka iyisinin karĢıtı kötü, güzelin karĢıtı çirkin, var- yok gibi bir çok karĢıtlıklar bulunur. Masallar Ġçlerinde barındırdıkları ve bazen standart olan tiplerden oluĢur ve bütün masallarda tek yönlü bir ders verme durumu söz konusudur. Masalar insanı, mitolojik olayları, tanrıyı simgeler ve her daim kötü kiĢiler ve olaylar masalların vazgeçilmez kiĢi ve mesajlarını oluĢturur. Masallar kendi arasında çeĢitlilik gösterir. Bunların en bilinen ve kabul edilenleri Geleneksel masallar yani halk masallarıdır. Halk masalları evrensel düzlemde bütün toplumlar için kabul edilebilir düzeydedir. ÇağdaĢ masallar olarak kabul edilen masal türü ise eskiden söylenen masalların derlenmesi, yeniden üretilmesi ve toplumda var olması durumunu ifade etmektedir.
41
Masalların sadece çocuklar için üretilmeyen bir tür olduğundan bahsedilse de toplumsal olarak masaları çocuklara atfetme durumu her yerde eĢittir. Bunun sebebi ise masalların her daim olumlu bitmesi, bir serüven içermesi, hayal ürünü olması ve olumlayıcı özellikleri barındırması sayılabilir. Çocuklar iyilikle dolu bir dünya olduğunu, her Ģeyi baĢarabileceklerini düĢünür ve bu olumluluk içinde yer almayı tercih ederler. Bu tercihi ise masallar aĢılar. Çocukların masallara sıkı sıkıya bağlanmasının en önemli öğesi de düĢsel öğelerin masalda yer alamsıdır. YetiĢkin bireyler ile çocukları ayıran en belirgin özellik de budur. YetiĢkinler daha reel düĢünürken çocuklar gerçek algısını far edemezler. Çocuklar zaten fantastik bir dünyada kurguladıkları ve yetiĢkinler gibi kurallara uymak zorunluluğu hissetmediği için masallar çocukların kendini bulabildiği bir mecra olarak toplumlarda yer edinmektedir. Masallardaki eğitici öğeler çocuk eğitiminin ön koĢulu olarak eğitimin sağlıklı olması için gereken alt yapıyı sağlamaktadır. Tarihin en bilindik ve önemli masalı olan Dede Korkut Masallarını günümüzde çevirip çağımızın çocuklarına kazandıran Orhan Saik Gökyay ve Adnan Binyazar baĢta olmak üzere bir çok önemli masal yazarı bulunmaktadır.
2.2.2. Çizgi Roman
Çocuk Edebiyatının en eğlenceli türlerinden biri olan çizgi romanlar çocuklar baĢta olmak üzere bütün bireylerin sevdiği ve takip ettiği bir türdür. 20.yüzyılda geliĢme gösteren çizgi roman sadece edebiyat ve resim birleĢerek ortaya çıkardığı bir tür olmaktan çıkmıĢ, kendi tarzını ve kurgusunu anlatan bir sanat halini almıĢtır. Çizgi roman türünün ilk örneği Amerika'da Richard Fenton Outcalt'ın The Yellow Kid yani Sarı Çocuk isimli gazetesinde görmek mümkündür. Japonya çizgi roman yayınlarıyla geniĢ kitlelere ulaĢan ülkelerin baĢında yer almaktadır. Gazete üst bantlarında ek olarak yer alan çizgi romanlar daha sonra tek baĢına bir tür olmuĢtur. Ġkinci dünya savaĢından sonra çocuklar için yapılan çizgi romanlar senato tarafından birçok eleĢtiriye maruz kalmaktadır.
Türkiye'de çizgi roman örneğinin ilklerini Sedat Simavi vermiĢtir. Erol Simavi ve Sedat Simavi Tarkan adlı eserde Sezgin Burak'a destek vermiĢtir. Suat Yalaz da Simavi kardeĢler kadar çizgi romana emek veren isimlerdendir.1928 yılında tür tam anlamıyla örneklerini vermeye baĢladı. Türkiye'de yayınlanan ilk
42
Amerikan çizgi romanları Lee Falk'ın yarattığı Monndrake ve kızılmaske ile Gordondur. 1940 'lı yıllarda Türkiye'de Çocuk Dünyası isimli periyodik yayın yapan derginin eki olan Kara Maske önemli ve ilk çizgi roman örnekleri arasında yer almaktadır.
2.2.3. ġiirler
Seslerin uyumu, zengin semboller, ritme ayak uyduran sözlerin kullanımıyla oluĢturulan heceleri denk olan ve kendi baĢına bir edebi tür olan Ģiir geçmiĢten günümüzde önemli edebiyat türleri arasında yer almaktadır. Kendine özgü Ģekli, ritmi ve uyumu ile konu sınırlandırması olmayan, her duyguyu yaĢatabilen bu tür günümüzde hala devamlılığını korumaktadır. ġiir kitapları bugün de raflarda en ön sıralarda kendine yer bulmaktadır. Edebiyat türlerinin hepsi gibi çocuklar için yazılan Ģiirler de onların ruh ve beden geliĢimine katkı sağlar, hayal dünyasını zenginleĢtirerek, hayata karĢı olumlu bakmalarını sağlayan bir pencere açmaktadır.
2.2.4. Resim Ve Kitap
Resim bir metnin bütünlüğünü sağlayan ana karakterlerdendir. Resmin kullanıĢ amacına göre anlatımı güçlendirdiği ve zevkli hale getirdiği bilinen ve uygulanan yöntemler arasında yerini almaktadır. Metinlerde resim kullanımının oranı baĢta çocuklar olmak üzere bütün okuyucular için önemlidir. Resim kullanımının fazla olması okuyucuları tembelleĢtirdiği gibi az kullanımı da metinden sıkılmaya, hayal etmeyi güçleĢtirmeye sebep olmaktadır. Metin içinde resim kullanılırken göz önünde bulundurulması gereken bazı kriterler söz konusu olmaktadır. Resmin kullanılacağı yayının resmen uygun olması, edebi türü, baskı tekniği, kağıt türü hatta maliyeti bile göz önüne alınması gereken özelliklerdendir. Çocuk yayınlarında resim, içinde sunulacak olan metne uygun olmalı, çocuğun yaĢı, eğitimi, hatta fiziksel çevre etkileri düĢünülerek bir anlatım yolu seçilmelidir. Resmin metin içinde kullanımındaki temel amaç, metnin okunması anındaki motivasyonu ve dikkati en üst seviyeye çıkarmaktır. Çocuğa metin içinde verilen resimlerle aĢılanmaya çalıĢılan mesajlar, çocuğun hayal gücüne de yer bırakacak düzeyde olmalıdır.
43
Kitaplar çocuklar için geliĢimin en önemli anahtarlarındandır. Kitaplar eğitim için önemli olduğu kadar doğru kullanımı da önemlidir. Kitaplar seviyelerine, türlerine göre çocuk eğitiminde sıralı kullanılması gereken materyallerdendir. Çocukların kitap okuma alıĢkanlığı edinmesinde, kitap okumayı sevmesinde ve kitabı hayatında bir yere konumlandırmasında ailenin, eğitim kurumlarının ve en önemlisi doğru zamanda doğru Ģekilde okutulan kitapların önemi ve görevi büyüktür. Çocuklara kitap okuma alıĢkanlığı ailenin davranıĢlarıyla aĢılanmaktadır. Kitap okuyan, kütüphanelerde ve sahaflarda zaman geçiren ailelerin çocukları bu durumun içine doğdukları ve bunu normal bir yaĢantı olarak öğrendikleri için kitabı hayatının merkezinde önemli bir noktaya koyar. Çocuklara sadece ders kitapları değil, her tür kitap okumanın kendileri için ne kadar önemli olduğu anlatılmalıdır.
2.2.5. Çocuk Dergileri
Dergiler genel okuyucu kitlesinden daha fazla özel ilgi alanı olan okuyucu kitlesine seslenmektedir. Yazılı iletiĢim araçlarının baĢında yer alan kitaplardan sonra çocukların hayatına girmiĢ en önemli süreli yayın türü ve iletiĢim aracını çocuk dergileri oluĢturmaktadır. GeçmiĢten bu yana çocuklarla en iyi bağ kuran Edebiyat ürünü hiç Ģüphesidir ki çocuk dergileri olmuĢtur. Dergi her ne kadar sadece çocuklara değil, toplumun her kesiminden, her yaĢ grubundaki bireylerin eĢitli zevk ve isteklerine göre içerikleri barındıran bir edebiyat türü olsa da çocuklar için dergi eğitimin baĢlangıcının vazgeçilmez bir adımı olmaktadır. Dergiler her yaĢ grubundan ve her alandan birey için oldukça önemli eğlence, bilgilenme ve geliĢme materyalleridir. Dergiler okuyucularına eğlenme, öğrenme, keĢfetme, hayal etme, merak etme ve bunun gibi kiĢisel geliĢimi destekleyen bir çok aktivitenin kapısını aralamaktadır.
2. 3. TÜRKĠYE'DE ÇOCUK YAYINLARI VE ÇOCUK DERGĠCĠLĠĞĠ
Çocuk dergiciliğinde bize gelecek olursak Osmanlı zamanında ilk çıkan çocuk dergisi 1869 'da yayımlanan Mümeyyizdir. Osmanlı'da yayımlanan çocuk dergisinden sonra Tanzimat dönemine bakıldığında bu dönemdeki yazarlar ve aydınlar değiĢim ve geliĢmenin en büyük hedef kitlesinin çocuklar olduğunu düĢünmüĢler ve bir konuda bir mesaj iletmenin çocuklardan baĢlaması gerektiği konusunda uzlaĢmıĢlardır. Çocukların eğitimine katkıda bulunmak amacıyla
44
aydınlar çalıĢmalar yürütmüĢ ve bu konudaki ilk adım çocuk dergileri olmuĢtur. Mümeyyiz hem gazeteci hem de eğitimci kiĢiliği olan Sıtkı Efendi tarafından yayımlanır. kırk dokuz sayı çıkarılan mümeyyiz bir günlük gazete ekidir. Çocuk eğitimi ve ağırlıklı olarak çocukların bireysel terbiyesine yönelik içeriklerin yer aldığı Mümeyyiz çok ağır bir dille hazırlanmıĢ ve hiç görsel kullanılmamıĢtır. Bütün bu oluĢumlar Mümeyyizin istenilen hedefe ulaĢamamasına sebep olmuĢtur. Mümeyyiz ağırbaĢlı bir çocuk dergisi... Amacı ''yararlı'' olmak... Ama biliyor ki yararlı olabilmesi için önce okunması, çocuk tarafından sevilir, aranır olması gerekir... Öykülere, bulmacaya, öğrenci yazılarına, ''letaif'' baĢlığıyla 29. sayıda baĢlattığı küçük güldürücü öykülere yer vererek, bir çok bilgiyi soru yanıt biçiminde sunarak, sevilen bir dergi olmayı baĢarıyor( Kür, 1991: 17 ). Mümeyyizin kırk dokuz sayı yayımlanması ve içeriklerinden dolayı istenilen baĢarıya ulaĢamaması sonucunda 1875 yılında Sadakat adlı bir dergi yayımlanmaya baĢlanır. Yine çocuklara yönelik yayımlanan bu derginin içeriği Mümeyyizden farklıdır. Sadakat dergisinde yabancı içeriklerin dile uyarlanmıĢ çevirileri bulunmaktadır. Dergide çeviriler, hikayeler ve atasözleri kısımları yer almaktadır. Mümeyyiz ile kıyaslandığında Sadakat dergisinin dili daha yalındır. Sadakat dergisinden sonra her ne kadar Sadakat dergisinin devamı olarak isimlendirilse ve öyle yayımlanmıĢ olsa da Etfal dergisinin dili daha ağırdır. 1722'de baĢlayıp devam eden çocuk edebiyatı ve çocuklara yönelik yayınlar her geçen zaman daha farklı içerikler, amaçlar ve Ģekillerde yayımlanmaya baĢlanmıĢtır. Çocuk dergilerinden sonra 1896'da çocuklara yönelik çıkan yayın Çocuklara Mahsus Gazete ismi ile yayın hayatına baĢlamıĢtır. Gazete olarak isimlendirilse de bu yayın bir çocuk dergisidir. Bu derginin en önemli özelliği ise 600 küsür sayı yayınlanmıĢ olması ve on bir yıl yayın hayatının olmasının yanı sıra eski dille yazılmıĢ olmasına rağmen batı standartlarına en fazla uyan dergi olmasıdır.
Tanzimat döneminin dergilerinin içerikleri incelendiğinde, Fransız Edebiyatı'nın etkisinin çok yoğun hissedildiği görülmektedir. Aslında bu dergilerde Batı Edebiyat'ın etkisi hissediliyor olsa da içerik olarak çocukların eğitimi, terbiyesi, aileye, hocaya, devlete, padiĢaha itaat konuları yoğunluklu olarak içerikleri
45
oluĢturmaktadır. Yine bu dergilerde bu toplumsal iletilerin yanında Keloğlan, Karagöz, Köroğlu, Nasrettin Hoca gibi karakterlere de yer verilmiĢtir. Kısaca bu dönemde farklı kiĢiler tarafından ve farklı zamanlarda yayımlanan çocuk dergilerinin içeriklerine bakıldığında aslında her konudan yanı aile, ahlaklı ve çalıĢkan çocuklar yetiĢtirmek, hayvanlar ve eĢyalarla ilgili bilgiler vermek, özlü sözler söyleyerek çocuklara öğüt vermek mesajlı bir çok konu iĢlenmiĢtir. Tarihten baĢlayıp Osmanlı zamanlarının son dönemlerine kadar incelen çocuk dergilerine bakıldığında 1900'lü yıllarda değiĢimler olduğu gözle görülmeye baĢlanmıĢtır. Bu değiĢim ilk olarak 1910 yılına gelinciğinde meydana gelen Balkan SavaĢı'nın gergin ve endiĢeli etkileri çocuk dergilerinde gözlemlenmeye baĢlamıĢtır. Dönemin duygusunun dergilere yansıdığını anlamak hiç de zor olmamıĢtır. 1913 yılında yayımlanmaya baĢlanan, Türk Yavrusu, Çocuk Yurdu, Çocuk Bahçesi, Çocuk Duygusu, Mektepli gibi dergiler bu milli duyguların iĢlendiği çocuk dergileri olarak yerini almaktadır. 1900'lü yıllarda yayın hayatına baĢlayan çocuk dergilerinde artık yavaĢ yavaĢ görseller, resimler hikaye ve masallar yer almaya baĢlamıĢtır. Çizgi roman örnekleri de ilk kez bu tarihte yayımlanan dergilerde görülmeye baĢlanmıĢtır. Günümüzde hala çocuk dergilerinin, çocukların okul hayatındaki baĢarısını olumsuz yönde etkileyeceğine dair görüĢler olduğu bilinmektedir. Çocuk dergilerine bu sebepten dolayı yeteri kadar ilgi gösterilmemektedir. Aslında bu durum düĢünülenin tam aksidir. Süreli yayınları takip etmek, olayları dergilerden takip etmek, okumak çocukların hayal gücünü arttırdığı kadar, onları düĢünmeye ve problemleri çözmeye de yatkın kılmaktadır. Ne yazık ki ülkemizde çocuk yayınlarına verilen önem, yetiĢkin yayınlarına verilen öneme ulaĢamamıĢtır. Aslında geleceğin mimari olan çocuklar için yayımlanan süreli yayınlar baĢta olmak üzere bütün materyallere daha fazla önem vermek gerekir. Çünkü bugünün çocukları yarının okurları olmaya adaydır. Onların sadece okuma yazmaya olan ilgisinin artması değil daha bilinçli okur yazar olmaları için üretilen içeriklerin önemi artmaktadır.
46
Toplumdaki değer yargıları, tutumları yine topluma aktarmanın en iyi yolu medya araçları olarak bilinmektedir. Gazete, dergi, Radyo, Televizyon gibi bütün iletiĢim araçları bir toplum için önemli ve vazgeçilmez kitle iletiĢim araçlarıdır. Dergi her yaĢ grubu için, her zevk ve ilgi alanı için ayrılabildiği için çok daha önemli bir iletiĢim aracıdır.Dergi Siyaset, ekonomi, edebiyat, bilim, meslek, teknik gibi çeĢitli konuları gazeteden daha geniĢ inceleyen ve ele alan günlük olmayan periyodik basılı yayındır. (Yüksel- Gürcan 2001: 15) . Dergi okuyuculuğu sıralamasında Türkiye'nin farklı bölgeleri farklı sıralamalar içinde yer almaktadır. Türk toplumlarında düĢünsel yaĢamın halk kitleleriyle buluĢmasının en önemli aracı dergiler olmuĢtur. Dergiler fikirlerin topluma aĢılandığı yaygın mecralardır. Biçimsel farklılıklarının yanında hitap ettikleri kitleler de dergileri diğer yaygın basın mecralarından ayırmaktadır. Özellikle çocuk dergileri geleceğin teminatı olan bireylerin yetiĢmesi, toplumsal değerlerin devam ettirilmesi için çok önemli roller üstlenir.
2.3.1. Cumhuriyet Dönemi Çocuk Dergiciliği
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte toplumda hızla yayılan milliyetçi duygu, vatan millet sevgisi, milli birlik ve beraberlik inancı yayılmaya ihtiyaç duyulan kavramlardan olmuĢtur. Cumhuriyetin ilanıyla toplum için meydana gelen yeniliklerin yine topluma duyurulması, kamuoyunda benimsenmesi ve kabul görmesi için kamuoyuna doğru bir biçimde aktarılması gerekmiĢtir. Cumhuriyetin ilanından sonra meydana gelen yenilikler ve yapılan devrimlerin kalıcı olabilmesi için toplumun geleceği olarak kabul edilen yeni nesillere yani çocuklar ve gençlere doğru ve net bir Ģekilde aktarılmasının önemi artmıĢtır. Bu ihtiyaç ve içinde bulunulan durumdan kaynaklı olarak bu dönemde çocuk dergilerine verilen önem daha da artmıĢtır. Bu dönemde meydana gelen devrimler ve yenilikler çocuk dergileri ve gazeteleri üzerinde önemli etkilere sahip olmuĢtur. Söz konusu dönemin kuĢkusuz en büyük yeniliği ve devrimi olan Harf Devrimi, (1928) okuma yazma oranının da önem kazanmasını ve artmasını beraberinde getirmiĢtir. Okula giden çocuk sayısı arttıkça çocuk gazete ve dergilerinde de artıĢ gözlenmiĢtir.
47
Cumhuriyet döneminde yani cumhuriyetin ilan edilmesi ve 1928 yılındaki harf devriminden sonra yayımlanan çocuk dergilerinde dönemin coĢkusu ve biraz da gerekliliği çerçevesinde milli duygular, vatan millet sevgisi, öncelikli olanın vatan olması gibi konular iĢlenmiĢtir. Ġlk kez bu dönemdeki dergilerde eski harflerden vazgeçilmiĢ Latin harfleri ile basılmaya baĢlanan dergilerde dili halka aĢılama, öğretme amacı güdülmüĢtür. Musavver Çocuk Postası, Yeni yol, Haftalık Resimli Gazete bu dönemde yayımlanan çocuk dergilerindendir. Bu dergiler aynı dönemde yayımlanmıĢ olsa da içerik olarak farklı mesajlar verir. Musavver Çocuk Postası ve Yeni yol dergilerinin içeriğini resim ve karikatürler oluĢtururken, Haftalık Resimli Gazete dergisinin içeriğini daha çok öyküler, romanlar ve tarih konuları oluĢturmaktadır. Cumhuriyet dönemi çocuk dergiciliğinin geliĢiminin en önemli isimlerinden biri mesleği de eğitimci olan Öğretmen Tasin Demiraydır. Tahsin Demiray bu dönemde yeni yol ve resimli mecmua isimli çocuk dergilerini çıkartmıĢtır. Türk yayıncılığında önemli bir adım atan Demiray, 1925 yılında Türk yayınevini kurar ve Latin harflerinin baskısı hakkını alır. Bu adımları attıktan sonra ilk Alfabe'yi yayımlar. Harf Devrimi ile birlikte yaygın eğitimi destekleyen dergilerin sayısı artmaya baĢlamıĢ, çocuk dergilerinin içeriğini bu konuların mesajları oluĢturmaktadır. Cumhuriyetin ilanından sonra aralıklı yayımlanan çocuk dergilerinden bazıları ; Gençlik, ġen Çocuk, Yavru Türk, Oklahoma, Çocuk Gazetesi, Bin bir Roman, AteĢ, Cumhuriyet Çocuğu, Çocuk Gazetesi, Çocuk Haftası, Doğan KardeĢ, ġen Çocuk, Armağan, Yıldız, Büyük AteĢ, Gürbüz Çocuk gibi dergiler olmuĢtur.
2.3.2. Günümüz Çocuk Dergiciliği
Günümüz çocuk dergilerinde durum eski dönemde yayımlanan çocuk dergileri kadar iç açıcı değil. Bu durumun böyle olması ya da böle düĢünülmesi 1945 yılından sonra yayımlanmaya baĢlayan dergilerim içeriksel olarak oldukça kaliteli olmasıyla ilgili bir durumdur. Doğan KardeĢ, Milliyet Çocuk gibi çocuk dergilerinin içeriklerindeki kalite günümüz çocuk dergilerinin beğenilmemesine sebep olmaktadır.
48
Bu dergiler o zamanın okurları tarafından sıklıkla takip edilir ve gelecek sayıları heyecanla beklenirdi ki okurların kütüphanelerinin raflarındaki yerini alsın. O zamanın okurlarının bu denli bağlandığı dergiler olması günümüz dergilerini onlarla kıyas içine sokmuĢtur. Günümüzde sıkça okunan, her sayısı heyecanla beklenen, sayıları kütüphanelerin baĢ köĢelerinde yer bulan dergilerin sayısı yok denecek kadar azdır. Piyasa çeĢitli yaĢ grubundaki çocuklara ulaĢmayı hedefleyen bir çok derginin ürettiği popüler içeriklerle doludur. Bu dergilerin içerikleri incelendiğinde eğitici, merak ettirici, okutmayı hedefleyen yazılardan daha fazla popüler çizgi film kahramanlarının yer aldığı görülmektedir. ĠletiĢim teknolojilerinin geliĢmesi ve çeĢitlenmesi her alanı olduğu gibi çocuk edebiyatı ve çocuk dergilerini de etkilemiĢtir. Anlam ve ideolojiyi yeniden üreten bir araç olan medya hem içerik üreten hem de üretilmiĢ olan içeriği pazarlayan bir araçtır. Medya içeriklerini pazarlarken hedef kitleyi etkileyebilecek mesajlar üretilmektedir. Mesajların kabul görmesi amacıyla da mesaja uygun sosyal tipler ve kiĢilerden medya yararlanmaktadır. Bu bağlamda çocuğun medya ürünleri içerisinde yer alması veya piyasaya sürülen ürünlerin pazarlanmasında çocuktan yararlanılmasını da görmek mümkündür ( Güven, 2015 : 11). Medyanın pazarlama aracı olarak çocukları kullanması, çocuklar için üretilen metinlerde ve materyallerde de pazarlama yoluna gitmesine sebep olmuĢtur. Çocuk dergileri birer reklam mecrası halini almaktadır.Yayımlanan çocuk dergileri amaçlarının dıĢına çıkmıĢ, görsel malzemenin ağırlıklı olduğu, kapitalist düzene uyum sağlamıĢ birer reklam mecrası olduğu görülmektedir. Çocuk eğlence endüstrisi büyüleyici, kurtarıcı, masum, özgürleĢtirici, sıkıcılıktan kurtaran sevimli teknolojik deha üssü olarak ailelerce el üstünde tutulur. Kurtarıcı gibi koĢulur. Cılız kalan Ģiddet dozu ayarlansın eleĢtirileri ile, güya korunarak, çocuklar tüm bu ürünleri hemen Ģimdi tüketebilmeli; oyalama, oynama ve avutulma hakkı bu endüstriler eliyle hızla teslim edilmelidir ( ġirin, 2011 : 244).
Bütün bu olumsuzlukların yanında çıkan bazı çocuk dergileri hem eğlenceli hem de öğretici- bilgilendirici içerikleriyle aileler ve eğitimciler için umut verici
49
olmaya baĢlamıĢtır. Reklam mecrası olma yolunda giden dergilerin yanında saatlerce okunabilecek eğitici içeriği de barındıran çocuk dergileri yayımlanmaya baĢladığı görülmektedir. Günümüzde çocuk edebiyatı ve yayıncılığı konusunda oldukça iyi içerikler bulunduran çocuk dergilerinin alanlarının çeĢitli olması çocuklar için eğiticiliğin de çeĢitli olmasını sağlamaktadır. Bu dergilerden bazıları ; Dünyalı, Keçi Edebiyatı, araĢtırmacı Çocuk, Atlas Çocuk, Meraklı Minik, Bilim Çocuk, National Geographic Kids dergileridir. Dünyada, 8 yaĢ üstü okuyucuları hedef kitlesi belirleyen, bilgi aktarma, merak uyandırma, bilgi birikimi oluĢturma, ilginç ve önemli konulara dikkat çekme amacı güden genel kültür dergisidir. Bilim, sanat, spor gibi bir çok alanla ilgili içerikleri olan dergide, çizgi öyküler ve eğlenceli metinler okurların ilgisini çekmekte ve bilgi birikimlerini arttırmaktadır. Bilim Çocuk, aylık olarak her ayın 15 inde renkli ve resimli yayımlanan çocuk dergisi, çocuklara araĢtırma, soru sorma, merak ettirme, öğrenme isteği uyandırmayı hedefleyen, bilimi çocukların hayatının eğlenceli bir parçası haline getirmeyi amaç edinen öğretici bir çocuk dergisidir. National Geographic Kids ise; dünyanın on beĢ ülkesinde yayımlanan ve milyonlarca okuyucuya ulaĢabilme özelliği ile dünyanın en çok okunan çocuk dergisi olarak çocuk dergileri içindeki yerini almıĢtır. 7-12 yaĢa arası çocuklara hitap eden dergi dünyanın en çok satan çocuk dergisidir. Derginin amacı içerikleri ile çocukları hem bilgilendirmek hem de eğlendirmektir. National Geographic Kids dergisinde tarih, coğrafya, hayvanlar, doğa, bilim, teknoloji gibi birçok alandan içerik bulunmaktadır. Keçi Edebiyatı, AraĢtırmacı Çocuk, Meraklı Minik, Atlas Çocuk gibi bilim ve eğitim amacı güden çocuk dergileri de çocukların eğlenerek öğrenmeleri, hayal güçlerinin geliĢmesi ve sosyal yaĢam içinde varlıklarını koruyabilmeleri için önemli içerikler üreten eğitici çocuk dergilerindendir.
50
2.4. MEDYADA ÇOCUK KĠMLĠĞĠ TASARIMI
Medya, kurumlar, kiĢiler, olaylar ve olgularla ilgili temsiller üretir ve bunları sunar. Özellikle bu temsil biçimleri içinde çocuk temsili oldukça önemlidir. Çünkü medya, aracılığıyla oluĢturulan bu temsiller bireylerin toplumdaki yeri ve önemini ortaya koymakla birlikte var olan yerini de pekiĢtirir. Medya, var olan bir çocuk kimliğini gündemine taĢımaktan çok kendi var ettiği bir çocuk kiĢiliğini sunmaktadır. Medya'nın çocuk kimliğini yeniden ürettiği söylemi de bu yeniden üretimden kaynaklanmaktadır. Toplumda, çocuk algısının oluĢması, medyanın konuya önem vermesi ve bununla ilgili faaliyetlerde bulunmasıyla doğrudan iliĢkilidir. Medyanın bütün bireyleri olduğu gibi çocukları da temsil etme biçimi, çocuklara ve çocukluk kavramına karĢı toplumun bir tutum oluĢturması ve bakıĢ açısı geliĢtirmesi konusunda önemli bir etki yaratmaktadır. Medyanın çocukluk kavramına ve çocuğa iliĢkin temsil biçimi, gençler için önemli rol modeller oluĢturmaktadır. Onların beklentilerini, tutum be davranıĢlarını, kendi yaĢamlarıyla ilgili konuları etkilemektedir. Medyanın çocukları temsil ediĢ biçimi, tasarlaması, ya da görmezden gelmesi çocuklar için alınan kararları ve toplumda çocuklar için bir algı oluĢturmayı Ģekillendirmektedir. Bütün bu nedenler göz önünde bulundurulduğunda medyanın çocuğu temsil ediĢi ya da etmeyiĢi oldukça büyük önem teĢkil etmektedir. Medya kadınlara ve çocuklara temsil hakkı verirken genellikle, düĢkün durumda olan çocuklara, aciz, acınası, zayıf bir durum tasarlayarak temsil eder. Çocuklar medyada, genellikle zayıf ve kötü konularda temsil hakkı bulur. Görsel ve yazılı medyada çocuk temsili olumsuzluklar üzerine kurgulanmıĢ bir tasarım biçimi olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Günümüzün ekonomi anlayıĢında medyada yer alan içerik ve anlamların değiĢtirilerek izleyicilere ulaĢtırılması söz konusudur. Bu durumdan en çok etkilenenler ise çocuklardır (Postman, 1995). Medya kendi gündemindeki çocuk kimliği tasarımı ile kamuoyuna bir çocuk sembolü sunmaktadır. Medya bu sembolün toplum tarafından kabul edilip, içselleĢtirilmesi ve benimsenmesi aĢamasında önemli bir iĢleve sahiptir. Çocukların medyada sunuĢ biçimi hem onların kim olduğunu ortaya koyar, hem de yeniden bir kimlik üretir. Medya
51
toplumda çocuklar için var olan mevcut bakıĢ açısını yeniden üreterek topluma sunmaktadır. Kimlik kavramı, günümüzde sosyal bilimler alanında en çok tartıĢılan, günümüz toplumlarını anlamak için en çok rağbet edilen kavramlardan biridir. Kimlik kavramı, günümüzde sosyal bilimler alanında en çok tartıĢılan, günümüz toplumlarını anlamak için en çok rağbet edilen kavramlardan biridir. Kimlik kavramı, 1970'li yılların sonlarından günümüze değin toplumsal yalıtılmıĢlık, yabancılaĢma, çevre, araĢtırmaları, toplumsal cinsiyet, din, azınlık hakları ve göçler gibi birçok önemli alanda kullanılmaktadır . Klasik sosyolojik anlayıĢın konusu olan bu görüĢe göre kimlik, benlik ve toplum arasındaki etkileĢim içinde oluĢur. Bu bağlamda bireyin doğuĢtan bir özü bulunmaktadır fakat bireydeki bu öz kültürel unsurlarla birlikte biçimlenmektedir. Bu bağlamda kimlik, organizmanın iç ve dıĢ dünyası arasında yani kiĢisel ve kamusal alan arasında bir köprü kurmaktadır (Hall, 1992: 276). Kimlik kendisini ne olduğundan değil ne olmadığından hareketle ortaya koyarak, aynı anda ait olunan ve ait olunmayan, hem benzer hem farklı olunan bir yeri, bir konumu, 206 Girgin bir bağlamı tanımlamaktadır (Özdemir, 2010: 10). Kültürel çalıĢmalar, 1950'li yılların kinci yarısından itibaren Ġngiltere'de ortaya çıkan bir kuram tasarımıdır. Toplumsal alanda ortaya çıkan dönüĢümler bu kuram ekolünün öncülerinin çalıĢmalarında önemli yer tutmuĢtur. Bu kuramcılar toplumsal alanda meydana gelen değiĢikliklere büyük ilgi duymuĢ , araĢtırmalar yapmıĢlardır ( Alver, 2011: 242-244). Kültür kelimesi anlam olarak oldukça çeĢitli anlamlara gelebilen karmaĢık bir tanımlamadır. Kültür kavramıyla ilgili uzlaĢılmıĢ genel geçer bir tanım yapılamamıĢtır.
Herhangi bir toplumdaki toplumsal pratikler, temsiller, dil ve gelenekler o toplumun kültürü olarak değerlendirilir. Buna göre kültür kavramı bireysel değil, belli bir grup insan tarafından paylaĢılan anlamları ifade etmek için kullanılır. KüreselleĢme çağında kültür, küresel medya Ģirketleri tarafından bütün dünyaya
52
dağıtılan medya içerikleri aracılığıyla insanların büyük bir bölümü tarafından paylaĢılan anlamlardır ( Yaylagül, 2008:111). Kültürel çalıĢmalar gerçek dünyanın dil ve anlamlar aracılığıyla aslında nasıl tasarlanıp sunulduğu ( yapılandırıldığı ) sorunsalı ile ilgilenir. Kültürel incelemeler ideolojiyi anlatan bir kültürdür. Ġngiliz Kültürel ÇalıĢmaları ekolünün asıl adı Birmigham ÇağdaĢ Kültürel Ġncelemeler Merkezidir. 1980'lerde post modern ve post yapısalcı yaklaĢımları olan bu ekolün ilk dönemlerde Althusser ve Gramsci'nin teorik yaklaĢımlarına dayanan çalıĢmaları bulunmaktadır. Ġlk çalıĢmaları özellikle Edebiyat eserlerinin incelenmesi konusunda olan Ġngiliz Kültürel ÇalıĢmaları Yirminci yüzyıla gelindiğinde bu eserlerin incelemeye değer olmadığını düĢünmüĢtür Ġngiliz Kültürel Ġncelemelerinin öncülerinden olan Richard Hoggart, iĢçi sınıfının kültürünü anlayabilmek için popüler kültürün incelenmesi gerektiğini düĢünmüĢ ve bu konuda çalıĢmalarda bulunmuĢtur. Richard Hoggart Ġngiliz Kültürel ÇalıĢmalar geleneğinin yani Ģimdiki tanımıyla Birmingham ÇağdaĢ Kültürel Ġncelemeler geleneğinin 1960 yıllarındaki kurucusudur. Kurucusunun çeĢitli çalıĢmalar yapmıĢ olmasına rağmen okulun adının zirveye taĢındığı dönem Stuart Hall' ın yönetici olduğu zamana denk gelir. Hall medyanın anlam üretme pratiğini, Gramchi ve Althusser'in medyaya olan yaklaĢımlarını değerlendirerek anlamlandırmıĢ ve açıklamıĢtır. Hall'e göre medya egemen sınıfların çıkarlarına hizmet eden, onların ideolojilerini yansıtan bağımlı bir alandır ( Yaylagül, 2008: 115). Kültürel çalıĢmalar her zaman söyleme dayalı olmuĢtur. Kültürel çalıĢmalar medya araĢtırmalarına yönelerek iktidar ve egemenlik yapılarını medyaya eklemleyerek, çözümlemeyi amaçlamaktadır. Kültürel çalıĢmalar, medyayı eğlence medyası olarak tanımlamaktadır. Kültürel çalıĢmalar öncülerine göre; medya var olanı sunan değil, anlam tasarımı aktarandır. Hall medya metinlerinin anlamı yeniden ürettiğini ifade etmektedir. Medya bir anlam oluĢturma iĢlevi görmektedir. Anlam oluĢturma yalnızca alımlayıcı tarafından gerçekleĢtirilmemekte, daha çok medya metni ile alımlayıcı arasındaki iliĢki sürecinde oluĢmakta, sosyal ve kültürel tasarım baĢarı olarak kavranmaktadır ( Alver, 2011: 253-257).
53
Medya ekonomi politiği, bütün medya kuruluĢlarını kendilerinden bağımsız olarak bir kuruma bağımlı hale getirir, haber üretiminden, sunumuna kadar olan süreçte medya kuruluĢları nesnel ve tarafsız davranamazlar. Bu da güçlü olanın medyayı elinde bulundurduğu, medyanın aslında olanları değil, ekonomik gücü olanların istediklerini topluma verdiğini göstermektedir. Medya var olan gerçeği hiçbir zaman olduğu gibi sunmaz, sunduğunu doğallaĢtırmaya çalıĢır. Hall, kurumsal olarak insanların medya metinlerini nasıl algıladığının üzerinde duran çalıĢmalar gerçekleĢtirdi. Kapitalist toplumlarda medya içeriklerinin tüketiminin gündelik hayatın içinde yer alan bir iĢleyiĢi olduğunu belirtmektedir. Stuart Hall ( 1978) çalıĢmasında kültürelci yaklaĢımı sunar. Buna göre medya kamunun bilincini biçimlendiren ve ona etki eden güçlü bir araç olarak görülür. Kültürelcilik, ekonomizmi reddederek yapısalcılığı izler. Fakat Hall, medyanın ideolojik gücü üzerine söylemler geliĢtirir. Medya mesajlarının taĢıdığı ideolojinin çoklu anlamlandırmaya açık ve özerk göstergelere dönüĢtürülebilme ihtimalini göz önünde bulundurur ( Yaylagül, 2008 : 116- 117 ). Kültürel çalıĢmalar geleneğinin amacı belli bir bağlamda kullanılan, alımlanan içeriğin anlamını ortaya çıkarmaktır. Ġngiliz Kültürel incelemeler metinler üzerinde inceleme yaparken onları tarihten ve sosyal sınıflardan koparmıĢ bu da amaçlarına hizmet etmelerinde bir engel teĢkil etmektedir.
54
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3. TÜRKĠYE'DE YAYIMLANAN ÇOCUK DERGĠLERĠNDE ÇOCUK KĠMLĠĞĠ TASARIMI: ÇOCUK SESĠ, GÜRBÜZ TÜRK ÇOCUĞU, TRT ÇOCUK, BĠLĠM ÇOCUK DERGĠLERĠNĠN KARġILAġTIRMALI ANALĠZĠ
3.1 . ARAġTIRMANIN AMACI
ÇalıĢmada Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda ulus sürecinin inĢa edilmeye çalıĢıldığı bir dönemde basının iĢlevlerinden biri, ulus kimliğinin inĢasında etkin bir rol oynayabilmek ve değiĢim gerçekleĢmesinde araç olmaktır. Bu bağlamda Cumhuriyetin kurulduğu dönemde nasıl bir çocuk kimliği tasarımının yapıldığını o dönemde yayımlanan Çocuk Sesi ve Gürbüz Türk Çocuğu dergileri üzerinden analiz edilmesi amaçlanmıĢtır. Aynı Ģekilde 2002 yılı sonrası çocuk dergilerinin nasıl bir çocuk kimliği tasarladığı yakın dönemde yayımlanan TRT Çocuk ve Bilim Çocuk dergilerindeki içerikler incelenerek ortaya konulmak istenmiĢtir. Medyanın içerikleri sonsuz olsa da, görsel medyanın çocukları nasıl tasarladığı ile ilgili çalıĢmalar sınırlı olmuĢtur. Çocuklarla ilgili yapılan çalıĢmaların yeterli sayıda olmaması bu çalıĢmanın yapılmasına ihtiyaç duyurmuĢ, bu açığı kapatma yönünde bir katkı sunması amaçlanmıĢtır.
3.2. ARAġTIRMANIN YÖNTEMĠ
Çocuk dergilerindeki çocuk kimliği tasarımını ortaya koymak amacıyla çalıĢmada içerik analizi yöntemi uygulanmıĢtır. Dergilerin içerdiği mesajları analiz etmek ve ortaya koymak için nicel ve nitel içerik analizi yöntemine baĢvurulmuĢtur. ĠletiĢim içeriklerinin sistematik ve objektif betimlenmesini amaçlayan ampirik bir yöntem özelliği gösteren içerik analizi, zaman içinde metodolojinin geliĢmesiyle sosyal bilimsel verilerin analizini gerçekleĢtirme amacıyla kullanılmaya baĢlanmıĢtır. ĠletiĢim biliminde içerik analizi öncelikle haber aktörlerinin iletilerinin, medya içeriklerinin incelenmesinde ve iletiĢim araĢtırmalarının gerçekleĢtirilmesinde kullanılmaktadır. Ġçerik analizi, varsayımların formüle edilmesi ve buradan hareketle oluĢturulan değiĢkenlerin kategori sisteminde somutlaĢtırılmasına dayanan bir araĢtırma yöntemidir (Alver, 2003, s.241).
Bu çalıĢmada içerik analizi kapsamında çocuk dergilerinin incelenmesine yer verilmiĢtir. Cumhuriyetin ilanından sonraki on altı yıl ile 2002 yılı sonrasındaki on
55
altı yıllık süre zarfında yayımlanan çocuk dergilerindeki çocuk kimliği ve tasarımı araĢtırmaya tabi tutulmuĢtur.
3.3. ARAġTIRMANIN KAPSAM VE SINIRLILIĞI
AraĢtırmanın kapsamını tarihsel süreçte Türkiye'de yayımlanan çocuk dergileri oluĢturmaktadır. ÇalıĢma 29 Ekim 1923 yılından sonra yayımlanan Çocuk Sesi ve Gürbüz Türk Çocuğu dergisi ile 2002 yılın sonrası yayımlanan TRT Çocuk Dergisi ve Bilim Çocuk dergileriyle sınırlandırılmıĢtır. AraĢtırmanın sınırlılığı, incelenmek istenen dergilerin yayımlanma tarihlerinin çok eski olmasından kaynaklı ulaĢılabilirliği, zaman ve diğer etkenlerden dolayı belirlenen on altı yıllık süre zarfında ulaĢılabilinen on sayı olarak belirlenmiĢtir. AraĢtırma için seçilen Çocuk Sesi ve Gürbüz Çocuk dergilerin Cumhuriyetin ilanından sonraki süreçte Latin harfleriyle yayımlanmıĢ ve incelenebilir olması ile 2002 sonrası yayımlanan TRT Çocuk Ve Bilim Çocuk dergilerinin devlet kanalıyla çıkması, piyasa paylarının büyük olması araĢtırma için bu dergilerin belirlenmesinde etkili olmuĢtur.
3.4.VARSAYIMLAR
Cumhuriyet Dönemi Çocuk Dergileri Ġçin Öne Sürülen Varsayımlar;
 Cumhuriyetin dönemi yayımlanan Çocuk Sesi ve Gürbüz Türk Çocuğu dergilerinde ulusal dil, vatanseverlik, milli değerleri yücelten ve ulusal kimlik bilinci odaklı iletilerin yer aldığı varsayılmaktadır.
 Cumhuriyet dönemi çocuk dergilerinde vatansever, özverili- çalıĢkan, zeki, sevgi dolu, erdemli ve ahlaklı bir çocuk tasarımı yapıldığı düĢünülmektedir.
 Cumhuriyet dönemi çocuk dergilerinde çocuk ve çocukla ilgili görsel kullanımının diğer görsel içeriklere göre daha fazla olduğu varsayılmaktadır.
56
 Cumhuriyetin dönemi yayımlanan Gürbüz Türk Çocuğu ve Çocuk Sesi dergilerinde içeriklerin ana konusunu çoğunlukla ulusal milli içerikli metinlerin oluĢturduğu varsayılmaktadır.
Yakın Dönemde Yayımlanan Çocuk Dergileri Ġçin Öne Sürülen Varsayımlar;
 TRT Çocuk ve Bilim Çocuk dergilerinde dini ve geleneksel değerlere önem veren, bilgili, çalıĢkan bir çocuk tasarımı yapıldığı varsayılmaktadır.
 Bilim Çocuk dergisinin içeriklerinin çocukları bilgilendirmeye yönelik bilim odaklı iletilere daha fazla yer verdiği düĢünülürken, TRT Çocuk dergisinde din odaklı iletilerin fazla olduğu varsayılmaktadır.
 Yakın dönemde yayımlanan TRT Çocuk dergisinde geleneksel aile yapısına uygun davranan bir kız çocuğu tasarımı yapılırken, Bilim Çocuk dergisinde Ģefkatli, el iĢi becerileri olan bir kız çocuğu tasarımı yapıldığı düĢünülmektedir.
 TRT Çocuk ve Bilim Çocuk dergisinde görsel öğe kullanımında resim kullanımının fotoğraf kullanımından fazla olduğu düĢünülmektedir.
 TRT Çocuk dergisinde görsel öğe kullanımında resimlerin içeriklerini en fazla hayvanlar ve doğanın oluĢturduğu düĢünülürken, Bilim Çocuk dergisinde bilimsel aktivite yapan çocuk görsellerinin daha fazla olduğu varsayılmaktadır.
57
Tablo 1: Derginin Aylık Sayısının Konu BaĢlığı Derginin Aylık Sayısının Konu BaĢlığı TRT Çocuk Bilim Çocuk Çocuk Sesi Gürbüz Türk Çocuğu Eğitim 2 - 6 4 Kültür- Sanat 1 1 2 1 Bilim - 7 - - Din 4 - - - Siyaset - - - - Sağlık 1 2 - 1 Önemli Gün ve Haftalar - - 1 2 Sosyal YaĢam 2 - - 1 Diğer - - 1 1 Toplam 10 10 10 10
Dergilerde aylık konu baĢlığı incelemesi, eğitim, kültür sanat, bilim, din, siyaset, sağlık, önemli gün ve haftalar, sosyal yaĢam ve diğer değiĢkenleri üzerinden yapılmıĢtır. Ġncelenen dergilerin aylık sayılarının konu baĢlıkları incelendiğinde, TRT Çocuk dergisinin en fazla konu baĢlığı içeriğini Din değiĢkeninin oluĢturduğunu görmekteyiz. Din değiĢkenini sosyal yaĢam ve eğitim değiĢkeni takip ederken, bilim, önemli gün ve haftalar ve diğer değiĢkenine yer verilmediği görülmüĢtür. Bilim Çocuk dergisinin aylık sayısının konu baĢlığına bakıldığında bilim değiĢkeninin en fazla orana sahip olduğu görülmüĢtür. Bilim değiĢkeninden sonra sağlık değiĢkeninin oranının fazla olması dikkat çekmiĢtir. Eğitim, din , siyaset, önemli gün ve haftalar gibi birçok değiĢkene yer verilmediği görülmüĢtür. Çocuk Sesi dergisinin konu baĢlığında en fazla oranın Eğitim'e ayrıldığı görülmektedir. Din, siyaset, sosyal yaĢam gibi birçok değiĢkene Çocuk Sesi dergisinin de yer verilmediği ortaya konmuĢtur. Çocuk Sesi dergisinde olduğu gibi Gürbüz Türk Çocuğu dergisinde de en fazla oran Eğitim baĢlığına ayrılmıĢtır. Din, bilim, siyaset baĢlıklarının yer verilmediği bir diğer çocuk dergisi de Gürbüz Türk Çocuğu olmuĢtur.
58
Tablo 2 : Dergilerde Yer Alan Yazılı Metin Ġçerik Sayıları Dergilerde Yer Alan Yazılı Metin Ġçerik Sayıları TRT Çocuk Bilim Çocuk Çocuk Sesi Gürbüz Türk Çocuğu Masal- Hikaye 49 23 27 4 Milli yazılar 8 - 31 17 Bilimsel Yazı 20 83 7 2 AraĢtırma Yazısı 21 48 11 9 Kültürel Yazı 25 28 25 6 Dini Yazılar 45 - - - Tarihi Yazılar 13 12 19 4 Sağlık Yazıları 31 24 3 10 Birkaçı Bir Arada 25 20 11 - Diğer 28 8 15 6 Toplam 265 246 149 58
Analizde yazılı metin içerik sayıları: Masal- hikaye, bilimsel yazı, araĢtırma yazısı, kültürel yazı, dini yazılar, sağlık yazıları, tarihi yazılar, birkaçı bir arada ve diğer değiĢkenlerine göre analize tabi tutulmuĢtur. Ġncelemede, masal – hikaye içeriğinin en fazla TRT Çocuk dergisinde yer aldığı görülürken, en az Gürbüz Türk Çocuğu dergisinde olduğu görülmektedir. Bilimsel yazı, araĢtırma yazısı, kültürel yazı içeriğinin en fazla olduğu dergi masal ve hikaye de olduğu gibi TRT Çocuk dergisi iken, en az olduğu dergi Gürbüz Türk Çocuğu dergisidir. Dini yazıların en fazla yer aldığı dergi TRT Çocuk dergisi olurken, Bilim Çocuk, Çocuk Sesi, Gürbüz Türk Çocuğu dergilerinde bu içeriği yer verilmediği görülmüĢtür. Tarihi yazıların en fazla olduğu dergi Çocuk Sesi dergisi, en az olduğu dergi de Gürbüz Türk Çocuğu dergisi olmuĢtur. Sağlık içeirkli yazıların sayısı TRT Çocuk ve Bilim Çocuk dergilerinde fazla iken Çocuk sesi ve Gürbüz Türk Çocuğu dergilerinde az olduğu görülmüĢtür. Birkaçı bir arada değiĢkeni TRT Çocuk dergisinde fazla iken, Gürbüz Türk Çocuğu dergisinde hiç olmamıĢtır. Diğer seçeneğinin de en faz olduğu derginin TRT Çocuk dergisi olduğunu görmekteyiz. En az olduğu dergi ise diğer seçeneklerde de olduğu gibi Gürbüz Türk Çocuğu dergisi olmuĢtur.
59
Tablo 3: Dergilerde Kullanılan Görsel Öğeler Dergide Kullanılan Görsel Öğeler TRT Çocuk Bilim Çocuk Çocuk Sesi Gürbüz Türk Çocuğu Fotoğraf 155 562 84 4 Resim 1163 615 149 7 Toplam 1318 1177 233 11
Analiz kapsamında dergilerde yer alan içeriklerdeki görsel öğelerin kullanımı resim ve fotoğraf kullanımı olarak incelenmiĢtir. Analiz sonucunda elde edilen bulgulara göre, incelenen dört dergide de resim kullanımı fotoğraf kullanından fazladır. Görsel öğelerden resimin en fazla kullanıldığı dergi ise bin yüz altmıĢ üç resim kullanımı ile TRT Çocuk dergisidir. En az resim kullanılan dergi ise; yedi resim kullanımı ile Gürbüz Türk Çocuğu dergisi olmuĢtur. Fotoğrafın en fazla kullanıldığı dergi Bilim Çocuk dergisi olurken, en az kullanıldığı dergi resimde de olduğu gibi Gürbüz Türk Çocuğu dergisi olmuĢtur. Resim ve fotoğraf görsel öğelerinin toplamının en fazla olduğu dergi TRT Çocuk dergisi olurken, onu sırasıyla; Bilim Çocuk, Çocuk Sesi ve Gürbüz Türk Çocuğu izlemektedir.
60
Tablo 3.1: Fotoğrafların Ġçerik Özellikleri Fotoğrafların Ġçerik Özellikleri TRT Çocuk Bilim Çocuk Çocuk Sesi Gürbüz Türk Çocuğu Mustafa Kemal Atatürk 7 2 7 1 Siyasi Aktörler 3 4 5 - Okula Giden Çocuklar 17 12 21 2 Oyun Oynayan Çocuklar 20 17 15 1 Bilimle UğraĢan Çocuklar 9 159 1 - Veliler 8 8 1 - Öğretmenler 8 5 6 1 Bilimsel Aletler 5 104 1 - Türk Bayrağı 1 - 5 1 Hayvanlar 26 107 9 - Doğa 22 105 7 - Birkaçı Bir arada 10 33 2 1 Diğer 19 6 4 - Toplam 155 562 84 7
Dergide görsel öğe kullanımı olarak fotoğrafa da yer verildiği görülmektedir. Görsel öğelerde fotoğrafın incelendiği tabloda fotoğrafların içerikleri: Mustafa Kemal Atatürk, Siyasi Aktörler, okula giden çocuklar, oyun oynayan çocuklar, bilimle uğraĢan çocuklar, veliler, öğretmenler, bilimsel aletler, Türk bayrağı, hayvanlar, doğa, birkaçı bir arada, diğer değiĢkenlerine göre incelemeye tabi tutulmuĢtur. Elde edilen bulgulara göre, TRT Çocuk dergisinde en fazla hayvanlar değiĢkenine yer verilmiĢtir. Hayvanları sırasıyla; doğa, oyun oynayan çocuklar, okula giden çocuklar ve diğer değiĢkenler takip etmektedir. TRT Çocuk dergisinde
61
en az yer verilen Türk bayrağı olmuĢtur. Bilim çocuk dergisindeki fotoğraf öğeleri incelendiğinde en fazla oranın bilimle uğraĢan çocuklara ait olduğu görülmektedir. Bilimle uğraĢan çocukları sırasıyla, hayvanlar, doğa, bilimsel aletler ve diğer değiĢkenler takip etmektedir. Bilim Çocuk dergisinde oran olarak en az Mustafa Kemal Atatürk'e yer verilirken, Türk bayrağına hiç yer verilmemiĢtir. Cumhuriyet Dönemi çocuk dergilerinden Çocuk Sesi dergisinin fotoğraf değiĢkenleri incelendiğinde en fazla oranın okula giden çocuklara ayrıldığını görmekteyiz. Bu değiĢkeni oyun oynayan çocuklar, hayvanlar doğa gibi değiĢkenler takip etmektedir. En az oranla yer verilen değiĢkenler bilimle uğraĢan çocuklar, veliler ve bilimsel aletler olmuĢtur. Gürbüz Türk Çocuğu dergisinin fotoğraf içerik özellikleri incelendiğinde, en fazla okula giden çocuklara yer verildiği görülmüĢtür. Mustafa Kemal Atatürk, Türk bayrağı, oyun oynayan çocuklar, öğretmenler bu değiĢkeni takip etmektedirler. Siyasi aktörler, bilimle uğraĢan çocuklar, doğa, hayvanlar, bilimsel aletler, veliler gibi değiĢkenlere yer verilmediği görülmüĢtür. Tablo 3.2: Resimlerin Ġçerik Özellikleri Resimlerin Ġçerik Özellikleri TRT Çocuk Bilim Çocuk Çocuk Sesi Gürbüz Türk Çocuğu Oyun Oynayan Çocuklar 259 38 29 2 Kitap Dergi Vb. Okuyan Çocuklar 48 51 22 - Sanatsal ve Kültürel Aktivite Yapan Çocuklar 47 49 12 - Bilimsel Aktivite Yapan Çocuklar 53 166 5 - YetiĢkinler 69 20 15 1 Doğa 200 139 21 - Hayvanlar 285 96 23 - Birkaçı Bir Arada 99 37 9 - Diğer 103 19 13 1 Toplam 1163 615 149 4
62
Görsel öğelerin kullanımında resim içeriklerinin özellikleri: oyun oynayan çocuklar, kitap dergi vb okuyan çocuklar, sanatsal ve kültürel aktivite yapan çocuklar, bilimsel aktivite yapan çocuklar, yetiĢkinler, doğa, hayvanlar, diğer ve birkaçı değiĢkenlerine göre incelenmiĢtir. Analiz sonucunda dergilerden elde edilen bulgulara göre; en fazla hayvan içeriklerine sahip dergi TRT Çocuk dergisidir. Havyan içeriğinin en az olduğu dergi Çocuk Sesi iken, Gürbüz Türk Çocuğunda hayvan içeriğinin hiç olmadığı görülmüĢtür. Oyun oynayan çocuk içeriği en fazla TRT Çocuk dergisinde olurken, en az Gürbüz Türk Çocuğu dergisinde olduğu görülmektedir. Bilim Çocuk dergisinde en fazla içeriğin kitap dergi vb okuyan çocuklara ait olduğu görülmektedir. Çocuk sesi dergisinde en fazla içeriğin hayvanlar olduğu görülmüĢtür. En az içerik ise bilimsel aktivite yapan çocuklara ayrılmıĢtır. Genel olarak resim içeriğinin çok az olduğu Gürbüz Türk Çocuğu dergisinde en fazla içerik oranının yetiĢkinler olduğu görülmektedir. Gürbüz Türk Çocuğu dergisinde oyun oynayan çocuklar ve diğer değiĢkenine aynı oranda yer verilirken bunlar dıĢında kalan değiĢkenlere hiç yer verilmediği görülmüĢtür. Tablo 4: Ġçeriklerin Ana Konuları Ġçeriklerin Ana Konuları TRT Çocuk Bilim Çocuk Çocuk Sesi Gürbüz Türk Çocuğu Masallar- Hikayeler 36 12 13 10 Kültürel Ġçerikli Metinler 6 11 2 2 Ulusal - Milli Ġçerikli Metinler 4 4 15 16 Bilimsel Ġçerikli Metinler 12 35 2 8 Dini Ġçerikli Metinler 22 5 - - Oyunlar 5 14 9 3 Karikatürler 6 6 - - Bilmeceler 6 7 3 6 Birkaçı 12 11 4 13 Diğer 11 4 4 4 Toplam 120 110 52 62
Analize tabi tutulan dört dergide içeriklerin ana konuları : Masallar- hikayeler, kültürel içerikli metinler, ulusal - milli içerikli metinler, bilimsel içerikli
63
metinler, dini içerikli metinler, oyunlar, bilmeceler, karikatürler, diğer ve birkaçı değiĢkenleri olarak incelenmiĢtir. Elde edilen bulgulara göre, TRT Çocuk dergisinde masallar- hikayeler ve dini içerikli metinlerin sayısı diğer metinlere oranla fazladır. En fazla içerik masal ve hikayelere ait iken en az içerik ulusal- milli içerikli metinlere ayrılmıĢtır. Bilimsel içerikli metinlerin en fazla olduğu derginin Bilim Çocuk dergisi olduğu görülmektedir. Bilimsel içerikli metinleri masal- hikaye ve kültürel içerikli metinler takip etmektedir. Bilim Çocuk dergisinde en az yer verilen içerik diğer değiĢkeni olmuĢtur. Çocuk Sesi dergisinde en fazla içerik ulusal- milli içerikli metinler olmuĢtur. bu değiĢkeni masal- hikaye, oyunlar değikenleri takip etmektedir. Çocuk Sesi dergisinde en az yer verilen içerik kültürel içerikli metinler olurken, karikatür ve dini içerikli metinler Çocuk Sesi dergisinde değiĢkenler arasında yer almamıĢtır. Ulusal- milli içerikli metinler en fazla yer bulduğu diğer çocuk dergisi ise Gürbüz Türk Çocuğu dergisi olmuĢtur. Ulusal- milli içerikli metinleri sırasıyla; birkaçı, masallar- hikayeler, bilimsel içeirkli metinler, bilmeceler, diğer, oyunlar, kültürel içerikli metinler takip etmiĢ, dini içerikli metinler ve karikatürlere yer verilmemiĢtir. Ana konu içeriklerinin en fazla olduğu dergi sıralaması: TRT Çocuk, Bilim Çocuk, Gürbüz Türk Çocuğu ve Çocuk Sesi Ģeklindedir. Tablo 5 : Ġletilerin Ġçeriği Ġiletilerin Ġçerikleri TRT Çocuk Bilim Çocuk Çocuk Sesi Gürbüz Türk Çocuğu Geleneksel Türk Toplum Yapısına Yönelik Ġletiler 188 32 4 4 Ulusal Kimlik Bilinci Odaklı Ġletiler 6 12 44 51 Ulusal Dil Odaklı Ġletiler 4 26 21 12 Bilim Odaklı Ġletiler 20 211 3 2 Din Odaklı Ġletiler 54 7 1 1 Kültürel - Sosyal Değerler Odaklı Ġletiler 22 12 9 11 Milli Değerleri Yücelten Ġletiler 11 11 34 29 Vatanseverlik odaklı iletiler 4 9 21 18 Birkaçı Bir Arada 34 23 24 24 Diğer 16 18 11 9 Toplam 359 361 172 161
64
Ġncelenen çocuk dergilerinde yer alan iletilerin içeriği: Geleneksel Türk toplum yapısına yönelik iletiler, ulusal kimlik bilinci odaklı iletiler, ulusal dil odaklı iletiler, din odaklı iletiler, kültürel - sosyal değerler odaklı Ġletiler, milli değerleri yücelten iletiler, vatanseverlik odaklı iletiler, birkaçı bir arada, diğer değiĢkenlerine göre incelenmiĢtir. Elde edilen bulgulara göre, TRT Çocuk dergisinde en fazla geleneksel Türk toplum yapısına uygun iletiler olduğu görülmektedir. Bu iletileri din odaklı iletiler takip etmektedir. TRT Çocuk dergisinde din odaklı geleneksel Türk toplum yapısına uygun ve din odaklı iletileri sırasıyla; birkaçı bir arada, kültürel- sosyal değerler odaklı iletiler, bilim odaklı iletiler, diğer, milli değerleri yücelten iletiler, ulusal kimlik bilinci odaklı iletiler, ulusal dil odaklı iletiler ve vatanseverlik odaklı iletiler takip etmektedir. Bilim çocuk dergisinde en fazla iletiler bilim odaklı iletiler olurken, onu takip eden iletiler geleneksel Türk toplum yapısına uygun iletiler olmuĢtur. Bilim Çocuk dergisinde en az yer bulan iletiler ise; din odakli iletiler ve vatanseverlik odaklı iletiler olduğu görülmektedir. Cumhuriyetin ilanından sonra yayımlanmaya baĢlayan Gürbüz Türk Çocuğu ve Çocuk Sesi dergilerinde en fazl iletilerin ulusal kimlik bilinci odaklı iletiler olduğu görülmektedir. Ulusal kimlik bilinci odaklı iletilerden sonra en fazla yer bulan iletiler ise milli değerleri yücelten iletiler olmuĢtur. ''Örneğin; Haydi ileri Türk çocuğu, Atatürk'ün çocukları, büyük önderinle bin yaĢa.'' ''Sevgili Türk çocukları'' , '' Sevgili arkadaĢlar... Sevinç ve coĢkunlukla karĢıladığınız 23 Nisanımızı kutlarım bugün Türk ulusunun en büyük ve en Ģerefli günlerinden biridir.'' Gürbüz Türk Çocuğu ve Çocuk Sesi dergilerinde en az yer bulan iletiler din odaklı iletiler olmuĢtur. Genel olarak dört dergi içinde en fazla ileti içeren dergi Bilim Çocuk dergisi olurken onu sırasıyla TRT Çocuk dergisi, Çocuk Sesi dergisi ve Gürbüz Türk Çocuğu dergisi takip etmektedir.
65
Tablo 6 : Dergilerde Tasarlanan Çocuk Kimliği Dergilerde Tasarlanan Çocuk Kimliği TRT Çocuk Bilim Çocuk Çocuk Sesi Gürbüz Türk Çocuğu ÇalıĢkan Çocuk 11 11 25 25 Milli Değerlere Önem Veren Çocuk 1 1 21 31 Dini Değerlere Önem Veren Çocuk 61 12 1 2 Tarihi Değerlere Önem Veren Çocuk 6 11 6 21 Eğlenceli Çocuk 10 9 3 6 Maceracı- Meraklı- Öğrenen Çocuk 12 34 1 4 Erdemli- Ahlaklı Çocuk 2 2 9 11 Zeki ve Bilgili Çocuk 3 15 11 10 Hayvanları Seven Çocuk 17 11 3 7 Bilimsel Değerlere Önem Veren Çocuk 1 60 3 4 Geleneksel Değerlere Öne Veren Çocuk 41 9 1 3 Birkaçı Bir Arada 6 24 5 9 Diğer 2 5 3 5 Toplam 173 204 92 138
Dergilerde tasarlanan çocuk kimliği analizinde, ÇalıĢkan Çocuk, Milli Değerlere Önem Veren Çocuk, Dini Değerlere Önem Veren Çocuk, Tarihi Değerlere Önem Veren Çocuk, Eğlenceli Çocuk, Maceracı- Meraklı- Öğrenen Çocuk, Erdemli- Ahlaklı Çocuk, Zeki ve Bilgili Çocuk, Hayvanları Seven Çocuk, Bilimsel Değerlere Önem Veren Çocuk, Geleneksel Değerlere Öne Veren Çocuk, Birkaçı Bir Arada ve diğer değiĢkenleri incelenmiĢtir. TRT Çocuk dergisinde çocuk kimliği tasarımında en fazla Dini değerlere önem veren ve geleneksel değerlere önem veren çocuk kimliği tasarımı yapıldığı görülmüĢtür. Milli değerlere önem veren ve bilimsel değerlere önem veren çocuk kimliğüi tasarı ise en az yer bulan değiĢken olmuĢtur. Dini değerlere önem veren çocuk kimliği tasarımının en fazla yapıldığı dergi TRT Çocuk dergisi, en az yapıldığı dergi ise, Çocuk Sesi dergisidir. ÇalıĢkan çocuk kimliğinin en fazla yer aldığı dergi Cumhuriyet dönemi yayımlanan Çocuk sesi ve Gürbüz Türk Çocuğu dergisidir. Örneğin; Sevgili Türk Çocukları... Atatürk'ün açtığı ıĢıklı yollarda koĢacağız.'' En az yer bulduğu dergi ise eĢit oranda yer veren TRT Çocuk dergisi ve Bilim Çocuk dergisi olmuĢtur. Milli değerlere önem veren ve tarihi değerlere önem veren çocuk tasarımın en fazla yapıldığı dergi Gürbüz Türk Çocuğu dergisi olmuĢtur.Örneğin; '' Biz bu nesli doğuran Atatürk'ün kızıyız.'' Milli değerlere önem veren çocuk kimliğinin en az yer bulduğu dergi TRT Çocuk ve bilim Çocuk dergisi iken tarihi değerlere önem veren çocuk kimliğinin en az yer bulduğu dergi
66
TRT Çocuk dergisi ve Çocuk Sesi dergisi olduğu görülmektedir. Eğlenceli çocuk kimliği tasarımının en fazla olduğu dergi TRT Çocuk dergisi olurken en az olduğu dergi Çocuk Sesi dergisidir. Maceracı- meraklı ve öğrenen çocuk kimliği tasarımına en fazl yer veren derginin Bilim Çocuk dergisi olduu görülmektedir. Erdemli ve ahlaklı çocuk kimliği tasarımının en fazla yapıldığı dergi Gürbüz Türk Çocuğu dergisidir. Bilimsel değerlere önem veren, zeki ve bilgili çocuk kimliği tasarımının en fazla olduğu dergi Bilim Çocuk dergisidir. Geleneksel değerlere önem veren çocuk kimliği ve hayvanları seven çocuk kimliği tasarımının en fazla yapıldığı dergi TRT Çocuk dergisidir. Birkaçı bir arada değiĢkeninin en fazla olduğu dergi Bilim Çocuk dergisidir. Diğer değiĢkeni oranı Bilim Çocuk ve Gürbüz Türk çocuğu dergisinde eĢit iken TRT Çocuk ve Çocuk Sesi dergisinde bu iki dergiden az olduğu görülmektedir. Tablo 6.1 : Dergilerde Tasarlanan Kız Çocuğu Kimliği Dergilerde Tasarlanan Kız Çocuğu Kimliği TRT Çocuk Bilim Çocuk Çocuk Sesi Gürbüz Türk Çocuğu Duygusal- Kırılgan 10 11 2 3 Bilgili Üretken 11 24 8 12 El ĠĢi Becerisi Olan 10 5 2 6 Ev ĠĢlerinde Yetenekli 15 3 2 - Güzel Yemek Yapan 5 2 - - Geleneksel Aile Yapısına Uygun Davranan 28 9 5 2 ġefkatli 4 10 9 3 Birkaçı Bir Arada 2 20 10 24 Diğer 2 16 3 10 Toplam 86 100 42 60
Dergilerde tasarlanan kız çocuğu kimliği incelemesinde, duygusal- kırılgan, bilgili -üretken, el iĢi becerisi olan, ev iĢlerinde yetenekli, güzel yemek yapan, geleneksel aile yapısına uygun, Ģefkatli, diğer ve birkaçı bir arada değiĢkenleri incelenmiĢtir. Ġnceleme sonucu elde edilen bulgulara göre; TRT Çocuk dergisinde en fazla tasarlanan kız çocuğu kimliği geleneksel aile yapısına uygun davranan olmuĢtur. Bunu sırasıyla; ev iĢlerinde yetenekli, bilgili üretken, duygusal- kırılgan,
67
el iĢi becerisi olan, güzel yemek yapan, Ģefkatli, birkaçı bir arada ve diğer değiĢkeni takip etmektedir. Bilim Çocuk dergisinde en fazla tasarlana kız çocuğu kimliğini bilgili üretken değiĢkeni oluĢturmaktadır. Bilgili üretken değiĢkenini takip eden değiĢkenler, birkaçı bir arada, diğer, duygusal kırılgan, Ģefkatli, gelenksel aile yapısına uygun davranan, eli iĢi becerisi olan, ev iĢlerinde yetenekli ve güzel yemek yapan değiĢkeni takip etmektedir. Çocuk Sesi dergisinde kız çocuğu kimliği tasarımı birkaçı bir arada değiĢkeni olmuĢtur. Geleneksel aile yapısına uygun davranan ve diğer değiĢkenler oran olarak bu değiĢkenlerden azdır. Gürbüz Türk Çocuğu dergiinde birkaçı ve bilgili üretken kız çocuğu kimliği tasarımı fazla iken, ev iĢlerinde yetenekli, güzel yemek yapan kız çocuğu kimliği tasarımına yer verilmediği görülmektedir. Tablo 6.2 : Dergilerde Tasarlanan Erkek Çocuğu Kimliği Dergilerde Tasarlanan Erkek Çocuğu Kimliği TRT Çocuk Bilim Çocuk Çocuk Sesi Gürbüz Türk Çocuğu Güçlü 15 15 - 4 Zeki- BaĢarılı 9 20 9 14 Cesur 11 5 - 1 Sporcu 15 12 1 1 Yetenekli 9 11 - 1 Bilgili- Üretken 11 25 10 11 Babacan 9 - - - ÇalıĢkan Özverili 12 8 20 32 ġefkatli 4 - - 5 Birkaçı Bir Arada 2 2 6 6 Diğer - 2 4 3 Toplam 87 100 50 78
TRT Çocuk, Bilim Çocuk, Çocuk Sesi, Gürbüz Türk Çocuğu dergilerinde tasarlanan erkek çocuğu kimliği incelenirken kullanılan değiĢkenler sırasıyla: Güçlü, cesur, sporcu, yetenekli, üretken- bilgili, babacan, çalıĢkan özverili, Ģefkatli, birkaçı bir arada ve diğer Ģeklindedir. Elde edilen bulgulara göre; güçlü erkek çocuğu kimliği tasarımının en fazla olduğu dergiler aynı oranla TRT Çocuk dergisi ve Bilim Çocuk dergisidir. Bu iki dergiyi Gürbüz Türk Çocuğu dergisi takip ederken, Çocuk Sesi dergisinde güçlü erkek çocuğu kimliği tasarımına yer verilmediği görülmektedir. Zeki baĢarılı erkek çocuğu kimliği tasarımının en fazla yapıldığı
68
dergi Gürbüz Türk Çocuğu dergisi iken en az yapıldığı dergiler aynı orana sahip Bilim Çocuk ve Çocuk Sesi dergileri olmuĢtur. Cesur ve sporcu erkek çocuğu kimliği tasarımının en fazla olduğu dergi TRT Çocuk dergisidir. Bilgili- üretken ve yetenekli erkek çocuğu kimliği tasarımının en fazla yapıldığı derginin Bilim Çocuk dergisi olduğu görülürken, en az yapıldığı derginin Çocuk Sesi dergisi olduğu görülmüĢtür. Babacan erkek çocuğu kimliği tasarımın en fazla yağıldığı dergi TRT Çocuk dergi iken, diğer üç dergide bu değiĢkene yer verilmediği görülmektedir. ÇalıĢkan- özverili ve Ģefkatli erkek çocuğu kimliği tasarımının en fazla yapıldığu dergi Gürbüz Türk Çocuğu dergisidir. ġefkatli erkek çocuğu kimliği tasarımına diğer üç dergide yer verilmemiĢtir. Birkaçı ve diğer oranının en fazla olduğu dergi Çocuk Sesi dergisi olmuĢtur. TRT Çocuk dergisinde en fazla, Güçlü ve sporcu erkek çocuğu kimliği tasarımı yapılmıĢ, Bilim Çocuk dergisinde bilgili üretken erkek çocuğu kimliği tasarımı, Çocuk Sesi veGürbüz Türk Çocuğu dergisinde ise, çalıĢkan - özverili erkek çocuğu kimlik tasarımı yapıldığı görülmektedir.
3.5. ELDE EDĠLEN BULGULARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
'Türkiye'de Yayımlanan Çocuk Dergilerinde Çocuk Kimliği Tasarımı' konusunu Cumhuriyetin dönemi yayımlanan Çocuk Sesi ve Gürbüz Türk Çocuğu dergileri ile yakın dönemde yayımlanan TRT Çocuk ve Bilim Çocuk dergisini incelediğimizde, söz konusu dönem dergileri ile ilgili belirtmiĢ olduğumuz varsayımlarımız genel olarak doğrulanmıĢtır. Cumhuriyetin ilanından sonra yayımlanan Çocuk Sesi ve Gürbüz Türk Çocuğu dergilerinde ulusal dil, vatanseverlik, milli değerleri yücelten, ulusal kimlik bilinci odaklı iletilerin yer aldığı varsayımımız iletilerin içeriğinin analiz edildiği tablomuzdaki verilerle doğrulanmıĢ bulunmaktadır. Cumhuriyet dönemi çocuk dergilerinde vatansever, özverili, çalıĢkan, zeki, sevgi dolu, erdemli ve ahlaklı bir çocuk tasarımı yapıldığı düĢüncemiz, incelediğimiz tablolardaki verilere dayanarak doğrulanmıĢtır.
Cumhuriyet dönemi çocuk dergilerinde çocuk ve çocukla ilgili görsellerin kullanımının diğer görsel içeriklere göre daha fazla olduğunu ileri sürdüğümüz varsayımımız, resim ve fotoğraf içeriklerinin arı ayrı incelendiği tablodaki verilerle doğrulandı.
69
Cumhuriyet dönemi yayımlanan Gürbüz Türk Çocuğu ve Çocuk Sesi dergilerinde içeriklerin ana konusunu çoğunlukla ulusal milli içerikli metinlerin oluĢturduğu varsayımımız içeriklerin ana konusunun incelemeye tabi tutulduğu tablodaki verilerle doğrulanmıĢtır. TRT Çocuk ve Bilim Çocuk dergilerinde dini ve geleneksel değerlere önem veren, bilgili, çalıĢkan bir çocuk tasarımı yapıldığı varsayımı TRT Çocuk dergisi için doğrulanırken, Bilim Çocuk dergisinde bilimsel değerlere önem veren çocuk kimliği tasarımı oranı fazla olduğundan bu varsayım Bilim Çocuk dergisi için doğrulanamamıĢtır. Bilim Çocuk dergisinin içeriklerinin çocukları bilgilendirmeye yönelik bilim odaklı iletilere daha fazla yer verdiği düĢünülürken, TRT Çocuk dergisinde din odaklı iletilerin fazla olduğu varsayımı iletilerin içeriklerinin incelendiği tablonun verilerine göre doğrulanmıĢtır. Yakın dönemde yayımlanan TRT Çocuk dergisinde geleneksel aile yapısına uygun davranan bir kız çocuğu tasarımı yapılırken, Bilim Çocuk dergisinde Ģefkatli, el iĢi becerileri olan bir kız çocuğu tasarımı yapıldığı düĢüncesi TRT Çocuk dergisi için doğrulanırken, Bilim Çocuk dergisi için doğrulanamamıĢtır. TRT Çocuk dergisinde görsel öğe kullanımında resimlerin içeriklerini en fazla hayvanlar ve doğanın oluĢturduğu düĢünülürken, Bilim Çocuk dergisinde bilimsel aktivite yapan çocuk görsellerinin daha fazla olduğu varsayımı, elde edilen bulgular sonucunda doğrulanmıĢtır. TRT Çocuk ve Bilim Çocuk dergisinde görsel öğe kullanımında resim kullanımının fotoğraf kullanımından fazla olduğu düĢüncesi görsel öğe kullanımının incelendiği tabloda resim kullanımının fotoğrafa oranla fazla olması sonucuyla doğrulanmıĢ bulunmaktadır.
Günümüzde biliĢim teknolojilerinin hızlı bir biçimde geliĢmesi kitle iletiĢim araçlarının hem mecrasına hem içeriğine etki etmiĢtir. Toplumun tutum ve davranıĢlarını yönlendiren bu kitle iletiĢim araçları hele ki çocuklara yönelikse, bütün siyasi, ekonomik ve diğer bağımlılıklardan uzak durmalıdır. Bu sebeple çocuk dergilerindeki içerikler çocukların geliĢmesine ve içinde bulundukları toplum için
70
bir tutum geliĢtirmesine neden olur. Yapılan çalıĢma sonucu elde edilen bulgular gösteriyor ki, her dönemin çocuk dergileri içinde bulunduğu dönemde olmasını istediği çocuk kimliğini tasarlamıĢtır.
71
SONUÇ
Medya ve medya aracılığıyla topluma yayılan iletiler ve materyaller toplum yapısının Ģekillenmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Özellikle kitle iletiĢim araçları bir toplumda olaylara ve durumlara karĢı bakıĢ açısı geliĢtirmeye, toplumun tutum oluĢturmasına ön ayak olur. Medya aracılığıyla topluma aktarılan iletiler toplumun her kesimi için çeĢitli mesajlar içermektedir. Bir toplumun en büyük mirası genç nüfusu yani çocuklarıdır. Toplumlarda çocuklara yapılan yatırım, çocuklara verilen bilgi ve değer toplumun devamı için yapılmıĢ en büyük yatırımın ilk adımıdır. Çünkü bugünün küçükleri gelecek toplumun temel taĢlarıdır. Çocuklara en kolay ulaĢıbilen kitle iletiĢim aracı her dönem çocuk dergileri olmuĢtur. Cumhuriyetin ilanından sonra milli birliği ve ulus bilincini aĢılamak için çocuk dergilerine baĢvurulmuĢtur. Günümüzde sayısız çocuk dergisi yayımlanmaktadır. Çocuk dergileri aracılığıyla çocuk kimliği tasarımı yapılmakta ve bu tasarım yine çocuk dergileri aracılığıyla topluma sunulmaktadır. Bu yüzden bir toplumda çocukların doğru bir eğitim alabilmeleri ve topluma yararlı birer birey olarak yetiĢebilmeleri için, çocuklara hitap eden ve onların yönlendirilmesine katkı sağlayan çocuk dergileri bilinçli kiĢiler, profesyonel ekipler ve eğitimciler tarafından hazırlanmalıdır. ÇalıĢmada analiz edilen Cumhuriyet döneminde yayımlana çocuk dergileri ile yakın dönemde yayımlanan çocuk dergilerinin nasıl bir çocuk tasarımı yaptığı ortaya konulmuĢtur. Cumhuriyet dönemi yayımlanan Gürbüz Türk Çocuğu ve Çocuk Sesi dergisi ile yakın dönemde yayımlana TRT Çocuk ve Bilim Çocuk dergisi analiz kapsamında karĢılaĢtıırlmıĢtır. Cumhuriyet dönemi çocuk dergileri incelendiğinde eğitimin dergilerin temel konusu olduğu görülmürken, yakın dönemde yayımlanan TRT Çocuk ve bilim Çocuk dergilerinin konusunu çoğunlukla sosyal yaĢam ve din baĢlığının oluĢturduğunu görmekteyiz. Yakın dönem çocuk dergilerinin metin içeriklerini masal- hikaye, ve dini yazıların oluĢturduğu görülmektedir. KarĢılaĢtırılan çocuk dergilerinin görsel kullanımı incelendiğinde Cumhuriyet dönemi çocuk dergilerinde çocukların oranının daha fazla olduğu, Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflar ve resimler arasında yer aldığı görülmektedir.
72
Cumhuriyet döneminde yayımlanan Gürbüz Türk Çocuğu ve Çocuk Sesi dergilerinde kullanılan görsel öğeler, konuların içerikleri, metinlerin iletileri, çalıĢkan, erdemli, ahlaklı, milli değerlere önem veren, vatansever, ulusal kimlik bilinci olan çocuk kimliği tasarımı yapıldığı görülmüĢtür. Cumhuriyet dönemi çocuk dergilerinde, Ģefkatli, özverili – çalıĢkan çocuk tasarımı olduğu görülmüĢtür. Ulus kimliği, millet bilinci ve toplum sevgisi doğa, hayvanlar ve çocuklar iliĢkisi üzerinden anlatılmaya çalıĢılmıĢ, tarihi olaylar, milli birlik beraberlik mesajlarını içererek aktarılmıĢtır. Çocuk Sesi ve Gürbüz Türk Çocuğu dergilerinde toplumun ortak bilincini yücelten, Türk çocuğu olma kimliği içeren iletiler yer almaktadır. O dönemin çocuk dergilerinin milli çoĢkuyu halka aktarma amacı güttüğü ve bunu en iyi Ģekilde yerine getirdiği içerikler, görseller ve iletilerin türleri ile ortaya konulmaktadır. Vatanseverlik, milli değerleri yüceltme, milli ve tarihi değerlere önem verme dönemin dergilerinin temel felsefesi olmuĢ ve topluma aktarılmıĢtır. 2002 yılı sonrası yakın dönemde yayımlanmaya baĢlayan ve günümüzde hala yayımlanmakta olan TRT Çocuk ve Bilim Çocuk dergisi incelendiğinde, dini değerlere önem veren, geleneksel toplum yapısına uygun davranan çocuk kimliği tasarımı yapıldığı ve bunun görsellerle desteklendiği görülmüĢtür. Bilim Çocuk dergisinde görsel içeriklerin bilimle uğraĢan çocuklar ve bilimsel aletlerin çocuğunlukta olduğu çocuklara bilimle uğraĢan, meraklı, maceracı bier kimlik tasarlandığı görülmüĢtür.
73
KAYNAKÇA
Kitap;
 AkbaĢ, Onur. (2014). Dünyada ve Türkiye‟de Çocuk Edebiyatının GeliĢimi http://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TURK%20EDEBIYATI/onur_akbas_turkiyede_ve_dunyada_cocuk_edebiyatinin_gelisimi.pdf, EriĢim: 22.04.2014
 Akyüz, E. (2000). „„Ulusal Ve Uluslararası Hukukta Çocuğun Haklarının Ve Güvenliğinin Korunması‟‟ Meb, Ankara.
 Alver, Fisun. (2004) Neil Postman'ın Çocukluğun YokoluĢu Sürecinde ĠletiĢim Teknolojisi EleĢtirinin EleĢtirisi, ĠletiĢim AraĢtırmaları Dergisi, Ankara Üniversitesi ĠletiĢim AraĢtırmaları Ve Uygulamaları Merkezi, 2004- 2(2)- Bahar, 129 - 141
 Alver, Fisun. (2003). Basında Yabancı Tasarımı ve Yabancı DüĢmanlığı. Ġstanbul: Der Yayınları
 Alver, Fisun. (2011). Gazetecilik Bilimi ve Kuramları.Ġstanbul: Kalkedon Yayınları
 Atabek, ġendur, Gülseren- Atebek, Ümit. (2007). Medya Metinlerini Çözümlemek. Ankara: Siyasal Kitapevi
 Aydoğan, Filiz (2009). "Tüketici Kitleleri Olarak Çocuklar ve Çocuk Dergileri Uygulaması", Çocuk ve Medya içinde (ed.Selda İçin Akçalı), 2. Baskı, Ankara: Nobel Yayınları.
 Ballar, Suat. (1998). „„Çocuk Hakları‟‟ Ġstanbul: Beta Yayınevi.
 BaĢaranbilek, Emin. ( 2011).“Arkeolojik Eserlerde Çocuk.” Toplumsal Tarihte Çocuk. Ġstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
 Çocuk Haklarına Dair SözleĢme, Unicef ; Ankara
 Dinç, Hakkı. (2004), „„Uygulamada Aile Hukuku ve Çocuk Haklarına ĠliĢkin Uluslararası SözleĢmeler‟‟ Ankara: Adalet yayınevi.
 Franklin, Benjamin. (1993). „„Çocuk Hakları‟‟ Ġstanbul: Ayrıntı Yayınları.
 Gemalmaz, Mehmet Semih. ( 2002). Çocuk ve Genç Haklarına ĠliĢkin Ulusal üstü Belgeler . Ġstanbul : Ġstanbul Barosu Yayınları.
 Geray, Haluk. (2002). ĠletiĢim ve Teknoloji Uluslararası Birikim Düzeninde Yeni Medya Politikaları. Ankara: Ütopya Yayınevi
 Güven, Selahattin ( 2015) Medyada Çocuk ve Toplumsal DönüĢüm.Ankara: Orient Yayınları.
 Hall, Stuart. (2008) Kültürel ÇalıĢmalar ve Teorik Mirası. Çelenk, S. (der. ) Ġçinde. ĠletiĢim ÇalıĢmalarında Kırılmalar ve UzlaĢmalar. Ankara: De Ki Basım Yayım.
 Hodgking , Rachel - Newell, Peter (1998) Çocuk Haklarına Dair SözleĢme Uygulama Elkitabı. Ankara: Ajans- Türk Basın ve Basım A.ġ
74
 Ġçin -Akçalı Selda. ( 2015). Çocuk ve Medya. Ankara : Nobel Akademik Yayıncılık
 Ġnal, Kemal.(2014). Çocuk ve Demokrasi. Ġstanbul: Ayrıntı yayınları
 Ġnal, Kemal (2011) ''Çocuklar Niçin Medya Okuryazarı Olmalı'', Çocuk Hakları ve Medya, Hazırlayan: Mustafa Ruhi ġahin, Ġstanbul: Çocuk Vakfı Yayınları
 Kür, Ġsmet (1991). Türkiye‟de Süreli Çocuk Yayınları. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi.
 Morgan, T.Clifford. (1981) Psikolojiye GiriĢ. ( Çev. Hüsnü Arıcı, IĢık SavaĢır, Olcay Ġmamoğlu ve ark). Ankara: Hacettepe Üniversitesi
 Onur, Bekir. (2008).Türk ModernleĢmesinde Çocuk. Ankara: Ġmge Kitabevi Yayınları.
 Onur, Bekir.(2005).Türkiye‟de Çocukluğun Tarihi. Ankara:Ġmge Kitabevi Yayınları.
 Oğuzkan, A. Ferhan.(2000). Çocuk Edebiyatı. Ankara: Anı yayıncılık
 Özdemir, Eylem (2010) Kimlik Kavramı ve Teorik YaklaĢımlar. Eğitim Bilim Toplum, 8(32): 9-29.
 Postman, Niel (1995). Çocukluğun Yok OluĢu.(çev. Kemal Ġnal) Ankara: Ġmge Yayınevi.
 Sağlam, Mehmet - Aral, Neriman (2011) Çocuk ve Medeniyet Dergisi, Tarihsel Süreç Ġçerisinde Çocuk ve Çocukluk kavramları. Ġnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstütisi
 ġimĢek, Hüseyin (2001). “XIX. Yüzyıl Çocuk Dergiciliği ve Eğitsel ĠĢlevleri Üzerine”, Milli Eğitim Dergisi, (151).
 ġirin, Mustafa Ruhi- Oktay, Necmettin- Altun, Adnan ( 2013) 1. Türkiye Çocuk ve Medya Stratejisi ve Uygulama Planı 2014-2018. Ġstanbul: Çocuk Vakfı Yayınevi
 ġirin, Mustafa Ruhi. (2013). Çocuk ve Medya Hareketleri Büyük El Kitabı: Ġstanbul: Çocuk Vakfı Yayınları
 ġirin, Mustafa Ruhi. ( 2011) Çocuk Hakları ve Medya . Ġstanbul : Çocuk Vakfı Yayınları
 Tan, Mine. (2013).Çağlar Boyunca Çocukluk .Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi. Cilt 22, Sayı 1, S. 71
 Tan, Mine. ( 2011).Çocukluk:„„Dün ve Bugün”.Toplumsal Tarihte Çocuk. Ankara: Tarih Vakfı YurtYayınları.
 TaĢdemir, Mehmet. (2005). “Eğitsel Bir Materyal Olarak Çocuk Hikaye ve Romanlarının Nitelikleri”. Milli Eğitim Dergisi, (168).
 Topuz, Hıfzı. (1996). BaĢlangıçtan Günümüze Türk Basın Tarihi. Ġstanbul : Gerçek Yayınevi
75
 Yaylagül, Levent. (2008) Kitle ĠletiĢim Kuramları. Ankara: Dipnot Yayınları
Makale;
 Çakmak, Ebubekir. (2013) '' Çocuk Hakları ve Medya Okuryazarlığı Eğitimi'', Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstütisi Dergisi, 22:209-224.
 Turanlı. Ebru. (2017) ''Cumhuriyet'in Ġlk Yıllarında Türk Ulus ĠnĢası Sürecinde Türk Çocuğu Tasarımı: Çocuk Sesi Dergisi'', Cilt 2, Sayı 4: 486-504)
76
EKLER
Görsel 1: Bilim Çocuk Dergisi
77
Görsel 2: Bilim Çocuk Dergisi
78
Görsel 3: Çocuk Sesi Dergisi
79
Görsel 4: Çocuk Sesi Dergisi
80
Göresel 5: Gürbüz Çocuk Dergisi
81
Görsel 6: TRT Çocuk Dergisi
82

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder