Sayfalar

7 Temmuz 2024 Pazar

72

 

OSMANLI ARŞİV BELGELERİNE GÖRE 1800-1850 YILLARI ARASINDA OSMANLI TOSKANA İLİŞKİLERİ


OSMANLI ARŞİV BELGELERİNE GÖRE 1800-1850 YILLARI ARASINDA OSMANLI-TOSKANA İLİŞKİLERİ

CERGİBOZAN, İsmail

Yüksek Lisans Tezi, Tarih Ana Bilim Dalı

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Metin AKİS

Haziran 2019, 111 Sayfa

Osmanlı-Toskana İlişkileri, XVI. yüzyıl ortalarında başlamış ve XIX. yüzyıl sonuna kadar siyasî, iktisadî, sosyal ve kültürel alanlarda ilişkileri devam etmiştir. Doğu-batı ticaretinde aracılık rolünü üstlenen ve ticaret yollarını elinde bulunduran Osmanlı Devleti arasındaki dostane ilişkiler zaman zaman yerini savaşlara bırakmış olsada ticari ilişkiler devam etmiştir. Osmanlı-Toskana arasındaki ilişkiler taht değişikliği veya savaşlar sonrasında imzalanan ahidnâmelerle düzenlemiştir. Çalışmamızın konusu Osmanlı Arşiv Belgelerine Göre 1800-1850 Yılları Arasında Osmanlı Toskana ilişkileri 99/1 Numaralı Düvel-i Ecnebiye defterinin bir kısmını oluşturmaktadır. Düvel-i Ecnebiye defterinin içerdiği hükümlerin özetleri ve transkripsiyonları verilmektedir. XIX. yüzyıl Osmanlı Devleti’nin genel durumu ve Sultan II. Mahmut döneminde Osmanlı Devleti’nde gerçekleştirilen ıslahat çalışmaları ve bu dönemde devlet içersinde aksayan kurumları ortadan kaldırmak için çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Sultan II. Mahmut’un Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa tarafından çıkartılan isyan hareketi bu dönemde önemli rol oynamıştır. Sultan II. Mahmut döneminde, Toskana maslahat güzarları tarafından Osmanlı Devleti’ne gönderilen mektuplarla Osmanlı Devleti ile ilişkilerin sağlamlaştırılması ve Toskana hükümetinin Akdeniz’deki çıkarları korunmaya çalışılmıştır. Yapılan bu çalışma 1800-1850 yılları arasındaki Osmanlı-Toskana ilişkileri ortaya konulmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Toskana Grandukalığı, Ahidnâme, Düvel-i Ecnebiye Defteri, II. Mahmut, Kavalalı Mehmet Ali Paşa

ii

ABSTRACT

THE OTTOMAN-TUSCANY RALATİONS BETWEEN 1800-1850 ACCORDİNG TO OTTOMAN ARCHİVAL DOCUMENT

CERGİBOZAN, İsmail

Master Thesis, Department of History

Supervisor: Prof. Metin AKİS

June 2019, 111 Pages

Ottoman-Tuscany Relations, XVI. century and XIX. until the end of the century political, economic, social and cultural relations continued. Despite the fact that the friendly relations between the Ottoman Empire and Tuscany which had an intermediary role in the East-West trade, were replaced by wars but trade relations continued. The relations between the Ottoman and Tuscany were organized by the Ahidnames which were signed after yhe throne or wars. According to Ottoman Archives Documents, Ottoman Tuscany relations as a part of the 1800-1850 period constitute a part of the 99/1 issue of Düvel-i Ecnebiye. Summaries and transcriptions of the provions contained in the Düvel-i Ecnebiye book are given. XIX. century, the general situation of the Ottoman Empire and Sultan II. Mahmut. During the reign of Mahmut in the state of Ottoman Empire, the different kinds studies were carried out in order to take away the disruptive institutions within the state. Sultan II. Mahmut the rebellion movement by the Governor of Egypt Mehmet Ali Pasha played an in important role in this period. İn the period of Mahmut, by the letters which has sent to the Ottoman State by the tusks of Tuscany, the relationship with the Ottoman Empire were strenghened and the interests of the Tuscany government in the Mediterranean were tried to protect. İn this study Ottoman-Tuscany relations between 1800-1850 are centered.

Keywords: Ottoman Empire, Tuscany Grand Duchy, Ahidnâme, Düvel-i Ecnebiye Book, II. Mahmut, Kavalali Mehmet Ali Pasha

iii

İÇİNDEKİLER

ÖZET ............................................................................................................................ i

ABSTRACT ................................................................................................................. ii

HARİTALAR LİSTESİ .............................................................................................. vi

RESİM ....................................................................................................................... vii

TABLO ..................................................................................................................... viii

ÖNSÖZ ....................................................................................................................... ix

GİRİŞ ........................................................................................................................... 1

BİRİNCİ BÖLÜM

OSMANLI- TOSKANA İLİŞKİLERİ

1.1 Osmanlı-İtalya ilişkileri ...................................................................................... 4

1.3 Osmanlı-Toskana İlişkileri ............................................................................... 12

İKİNCİ BÖLÜM

TOSKANA-MISIR İLİŞKİLERİ

2.1. II. Mahmut Dönemi Siyasi Olayları ................................................................ 21

2.2. Mısır İsyanının Başlaması ............................................................................... 24

2.3. II. Mahmut Dönemi Islahat Hareketleri .......................................................... 26

2.4. Kavalalı Mehmet Ali Paşa ............................................................................... 28

2.4.1. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Islahat Çalışmaları ................................... 29

2.5. Mısır’da Bulunan Toskana Elçileri Tarafından Bab-ı Ali’ye Gönderilen Mektuplar ............................................................................................................... 30

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

AHİDNÂME

3.1. Ahidnâme ........................................................................................................ 36

3.2. Ahidnâme Çeşitleri .......................................................................................... 37

3.2.1 Sulh Ahidnâmeleri ..................................................................................... 37

3.2.2 Ticaret Ahidnâmeleri ................................................................................. 37

3.3. Düvel-i Ecnebiye Defterleri ve Toskana Ahidnâme Defteri ........................... 39

3.4 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâmesi .................................................... 40

3.4.1.1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Maddelerinin Tahlili .............. 49

iv

3.5. 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâmesi’nin 1 ile 14 Arası Hükümleri ve Özetleri ................................................................................................................... 54

3.6. 1833 Tarihli Toskana Ahidnâmesinin Diğer İtalyan Devletleriyle Karşılaştırması ........................................................................................................ 72

3.7. Osmanlı-Toskana Ekonomik İlişkileri ............................................................ 75

SONUÇ ...................................................................................................................... 80

KAYNAKLAR .......................................................................................................... 82

EKLER ....................................................................................................................... 86

Ek 1b.2 799 Tarihli Seyyid Ali Efendi’nin Gönderdiği Tahrirat’ın Transkripsiyonu ................................................................................................................................ 87

Ek 2a.1 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar ................................................................................................................................ 90

Ek 2a.2 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar ................................................................................................................................ 91

Ek 2b.3 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar ................................................................................................................................ 92

Ek 2c.4 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar ................................................................................................................................ 93

Ek 2ç.5 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar ................................................................................................................................ 94

Ek 2d.6 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar ................................................................................................................................ 95

Ek 2e.7 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar ................................................................................................................................ 96

Ek 2f.8 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar ................................................................................................................................ 97

Ek 2g.9 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar ................................................................................................................................ 98

Ek 3a.1 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti ..................................... 99

Ek 3a.2 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti ................................... 100

Ek 3b.3 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti ................................... 101

Ek 3c.4 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti ................................... 102

Ek 3ç.5 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti ................................... 103

v

Ek 3d.6 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti ................................... 104

Ek 3e.7 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti ................................... 105

Ek 4a.1 1840 Tarihli Toskanalı Tüccarın Trablus’daki Bakır Ticaretine Dair Evrak .............................................................................................................................. 106

Ek 4b.2 1840 Tarihli Toskanalı Tüccarın Trablus’daki Bakır Ticaretine Dair Evrak .............................................................................................................................. 107

Ek 4c.3 1840 Tarihli Trablus Eyaletine Ait Evrakın Transkripsiyonu ................. 108

Ek 5a.1 1858 Tarihli Halep Valisine Maliye Nazırına ......................................... 109

Ek 5b.2 1858 Tarihli Halep Eyaletine Ait Belgenin Transkripsiyonu ................. 110

ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................. 111

vi

HARİTALAR LİSTESİ

Harita 1.1 Avrupa 1815 .............................................................................................. 19

Harita 3.1 17. Yüzyılda Önemli Ticaret Kentleri ve Livorno .................................... 77

vii

RESİM

Resim 1.1 Granduka I.Cosimo de' Medici (Ressam: Agnolo (di Cosimo) Bronzino, Galleria degli Uffizi) .................................................................................................. 15

viii

TABLO

Tablo 3.1 Toskana Grandukalığı'nın Konsolos ve Maslahatgüzarları ....................... 71

ix

ÖNSÖZ

Osmanlı tarihinde yabancı devletlerle yapılan antlaşmaların akabinde yabancı devletlere tanınan hakların önemli bir yeri vardır. Osmanlı Devleti’nin İtalyan şehir devletleri ile olan siyasi, askeri ve ticari ilişkileri XIV. yüzyıldan itibaren başladığı görülmektedir. Çalışmamıza konu olan 99/1 Numaralı Toskana Ahidnâme Defterinin içeriğinin bir kısmı ile yola çıkılarak Osmanlı Devleti tarafından Toskana Grandukalığı’na verilen Ahidnâmenin ve bu defterde yer alan bazı hükümler aracılığıyla iki devlet arasındaki ilişkiler incelenmeye çalışılmıştır. Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Osmanlı Devleti’nin yaşadığı sıkıntılar ve bunların üstesinden gelebilmek için yapılan çalışmanlar anlatılmaktadır. Birinci bölümde Osmanlı İtalyan devletleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Daha sonra Osmanlı Toskana ilişkileri ele alınmıştır. İkinci bölümde II. Mahmut dönemi siyasi olaylarına yapılan ıslahat çalışmalarına değinilerek bu dönemde ortaya çıkan Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa isyanına değinilmiştir. Üçüncü bölümde Ahidnâme ve Ahidnâme çeşitlerine değinilmiştir. Bu bölümde 1833 tarihli Osmanlı Toskana Ahidnâmesinin transkripsiyonu yapılmıştır. Osmanlı Toskana arasındaki ekonomik ilişkiler ve diğer İtalyan devletleriyle yapılan muahedelerin karşılaştırılması yapılmıştır. Çalışma konusunun belirlenmesinde yardımcı olan, desteğini göstererek zamanını ayıran danışman hocam Prof. Dr. Metin Akis’e, yardımlarını esirgemeyen arkadaşlarım ile her an yanımda olan aileme teşekkür ederim.

İsmail CERGİBOZAN

KİLİS 2019

x

KISALTMALAR

A.DVN. DVE.d Düveli Ecnebiye Defteri

a.g.e. adı geçen eser

A.MKT. MVL Sadâret Mektubî Kalemi Meclis-i Vâlâ

bkz. Bakınız

BOA Başbakanlık Osmanlı Arşivi

c. Cilt

C. HR Cevdet Tasnifi Hariciye Nezareti

Çev. Çeviren

Çev. ed. Çeviri Editörü

DİA. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi

Ed. Editör

HAT. Hatt-ı Hümayun

HR. SYS Hariciye Nezareti Siyasi Kısımlar

Haz. Hazırlayan

OTAM Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi

s. Sayfa

S. Sayı

TTK Türk Tarih Kurumu

vd. ve diğerleri

Yay. Yön Yayın Yönetmeni

GİRİŞ

19. yüzyılın başlarında Osmanlı Devleti sınırları bakımından geniş bir coğrafyaya sahipti. Trakya, Yunanistan, Irak, Suriye, Filistin, Doğu Akdeniz’in doğusunda Girit ve Kıbrıs, Kafkasya, Bulgaristan, Arnavutluk, Mısır, Cezayir, Ege denizindeki bütün adalar olmak üzere geniş sınırlara yayılmaktaydı. Osmanlı Devleti bu topraklar üzerinde Gürcüler, Ermeniler, Slavlar, Çerkesler, Lâtinler, Grekler gibi çeşitli milletlerden insanlara sahipti. Osmanlı Devleti’nin göstermiş olduğu hoşgörü ile bu milletler istedikleri inancı, dili konuşmakta özgürlerdi. Bu sebeplerden dolayı Osmanlı Devleti’nde dil, din, kültürel birlik ve beraberliğin kurulamadığı ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devlet örgütlerindeki durum ise gerilemeye devam etmekteydi. Şehzâdeler kafes denilen bir yerde eğitim ve öğretim faaliyetlerini gerçekleştirirlerdi. Burada yetişen şehzadeler padişahlık ve halifelik için yeterince bilgi ve beceriye sahip olmadan tahta çıkmalarından dolayı devlete çok fazla katkı sağlayamadı. Çünkü günün şartlarını, dünyayı ve imparatorluğun genel durumunu tanımakta ve anlamakta güçlük çekildiği anlaşılmştır. Padişahın güçlü ve kudretli olması devlet otoritesi açısından önemlidir. Şayet bu durumun tam tersi olduğu zaman yeniçeriler ve ulema tarafından padişah otoritesini yıkma girişimleri ile karşı karşıya kalmışlardır. Sadrazam olarak seçilen mutlak vekil çoğu kez kendi sorumluluklarını bilmemekteydi. Bunların sonucunda kendi sorumluluklarını yerine getiremeyen padişahın sorumluluklarına bir de sadrazamın sorumsuzluğu eklenince orataya büyük kargaşalar çıkmıştır. Osmanlı Devleti ilk yıllarında kurmuş olduğu eğitim sistemini 19. yüzyılın başlarına kadar muhafaza etmiştir. Fakat bu eğitim öğretim sistemi bu çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek, geliştirilebilecek ve ileriye taşıyabilecek bir sistem değildi. Bu alanda geri kalmışlık ordu içersin de düzensizliği açık bir

2

şekilde göstermektedir. Osmanlı Devleti’nin büyüyüp sınırlarının genişlemesindeki en önemli sebeplerinden biri de yeniçeri ocağının etkili olmasıdır. 17. yüzyıldan itibaren ocağın kanunnameleri bir kenara bırakılıp yerini anlamsız geleneklere bırakmıştı.1 Durum böyle olunca, ocak devlet içindir anlayışı yerine devlet ocak içindir anlayışı yer almıştı. Osmanlı Devleti’nin padişahları veya sadrazamları yeni bir düzen kurmak için yeniçerilerin bu tutum ve davranışlarını görmezden gelemezdi. Yeniçerilerin bu gücü Osmanlı Devleti’nin merkezini sarstığı gibi eyaletlerdeki otoritesini de sarsmaktaydı. İstanbul’da yıkılan bu otoritenin veya giderek zayıflaması eyaletlerde kendini göstermekteydi. Osmanlı Devleti’nde bazı vezirlerin durumlardan yararlanarak, kendi çıkarları için mevcut olan düzeni bozmaktan geri durmuyorlardı. Bu tür eylemlerin sonucunda kırsal bölgelerde ayanlıklar kurulmaktaydı. Merkezde tekrardan düzenin tesis edilmesiyle hükümet ve ayanlar arasında sorunlar ortaya çıkardı. Bu şekilde merkezde veya eyaletlerde düzenin bozulması ile devletin diğer konularında ise sıkıntı yaşamasına sebep olmuştur. Osmanlı Devleti’nde yaşanan gelişmeler elbette ki Osmanlı ekonomisine zarar verecekti. Bu durumu sadece Osmanlı Devleti’nde yaşanan sıkıntılara, sorunlara değil; aynı zamanda Avrupa’da yaşanan gelişmelere de bakmak gerekir. 18. yüzyıldan itibaren İngiltere’de yaşanan gelişmeler arasında yeni üretim sisteminin temelleri atılmıştır. 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren Batı Avrupa’da kapitalist ekonomi ilk olarak endüstri ürünleriyle, daha sonraki yıllar da finans kapitali Osmanlı ekonomisi üzerinde etkili olmuştur.2 Osmanlı Devleti Avrupa’da yaşanan bu makineleşmeye ve finansal sisteme bir türlü ayak uyduramadı. Makineleşmeyi bir türlü gerçekleştiremeyince, Osmanlı toprakları yabancı ülkelerin ürünlerine açık bir pazar haline getirmişti. Dolayısıyla bu durum halkın gittikçe fakirleşmesine yol açan açmıştır. Osmanlı Devleti bu dönemde Avrupalı devletlere karşı izlemiş olduğu dış siyasetine değinecek olursak Osmanlı Devleti yalnız kalma politikasını uyguladığını görmekteyiz. Osmanlı Devleti 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupalı devletlerin güçlendiği Osmanlı Devleti’nin ise gittikçe durumu zayıfladığı ortaya çıkmıştı. Bu durum hem Avrupa devletlerini gerektiği kadar

1 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, c.V, Ankara, 2017, s.7.

2 Niyazi Berkes, Türkiye İktisat Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2018, s.238.

3

tanımamaları hem de Batı diplomasisi usullerinden uzak kaldığını ortaya koymuştur. Osmanlı Devleti Batı dünyasını gerektiği anlayamaması yapılan ıslahat çalışmalarının da geliştirememesin en önemli faktörlerden biridir.3 Osmanlı Devleti’nde diğer bir konu ıslahat çalışmalarıdır. Bu dönemde yapılmak istenilen ıslahat girişimleri genellikle yarım kalmıştır. Bunun nedeni ulemanın veya yeniçerilerin hesaba alınarak ıslahat girişimlerini bu zümrenin menfaatlerini gözeterek yapıldığı için devamlı bir hale getirilememiştir. Osmanlılarda diğer önemli bir konuda Fransız ihtilal ile ortaya çıkan milliyetçilik düşüncesidir. Özellikle III. Selim zamanında bazı bölgelerde ve halk arasında yayılan bu düşünce yaygın hale gelmiştir. Milliyetçilik düşüncesinin yabancı propagandacıları bu çalışmaları özellikle Hristiyan halk arasında yayma girişimlerinde bulunmuştur.4 Osmanlı Devleti’ne daha önceki yüzyıllardan itibaren dıştan gelen çeşitli tahrik ve propaganda bazı bölgelerde Hristiyan halk ile devlet arasını açma girişimlerine bir de milliyetçiliğin eklenmesi ile bağımsızlık hareketlerinin başlamasına neden olmuştur. Sonuç olarak Osmanlı Devleti 19. yüzyılın başından itibaren içerde ve dışarda büyük problemlerle karşı karşıya kalmış ve bu sorunları aşabilmek için ıslahat hareketlerine ağırlık vermiştir.

3 Karal, a.g.e., c.V, s.7-8-9.

4 Mithat Sertoğlu, Mufassal Osmanlı Tarihi Resimli-Haritalı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, c.V, Ankara, 2011, s.2858.

4

BİRİNCİ BÖLÜM

OSMANLI- TOSKANA İLİŞKİLERİ

1.1 Osmanlı-İtalya ilişkileri

XVI. yüzyılın başında kurulan küçük bir beylik olarak Kuzeybatı Anadolu’da yerleşen ve daha sonra etrafında bulunan Bizans’tan ve diğer Türkmen beyliklerinden topraklar alarak aynı yüzyıl içinde Anadolu’da, Balkanlar’da önemli bir güç haline gelmiştir. Venedik ve Ceneviz aynı yüzyıl içinde Akdeniz’de gücü ellerinde tutmaktadır. Venedikliler’in Anadolu’da bulunduğu faaliyetler arasında çeşitli beyliklerle temas kurup ticari faaliyetlerini geliştirmeye çalışmıştır. Özellikle Venedikliler, 1331-1414 yılları arasında Menteşeoğulları ile yedi, Aydınoğulları ile dört tane farklı antlaşma yapmışlardır.5 Akdeniz’de gücü elinde tutan Venedikler’in Osmanlı ile karşılaşması kaçınılmaz bir durum haline gelmiştir. Osmanlı Devleti ile Venedik arasındaki ilk temas bu dönemde yani Osmanlı Devletinin gücünü fark etmesiyle başlamıştır. Venedik’in Osmanlılarla ilk teması 1350 civarına rastlamaktadır.6 Osmanlılar, Gelibolu’yu fethetmek (1354) suretiyle başladıkları Rumeli fütuhatını Balkanlar’a doğru genişletirken bir taraftan denizlere yönelip yeni politikalar geliştirmeye çalışmaktaydı.7 Gelibolu, Osmanlıların sadece Balkanlar’a açılan ilk kapısı değil aynı zamanda da denizlere açılan ilk noktası olmuştur. 8

5 Şerafettin Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri (Selçuklular’dan Bizans’ın Sona Erişine), Metis Yayınları, İstanbul, 1990, s.191.

6 Maria Pia Pedani, “Venedik”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, c.XLIII, İstanbul, 2013, s.44.

7 İdris Bostan, Beylikten İmparatorluğa Osmanlı Denizciliği, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2015, s.14-15.

8 Bostan, a.g.e., s.15.

5

İki ülke arasındaki ilk ticarî sözleşme 1390’da I. Beyazıd’in onaylamasıyla yapıldı. Venediklilere Ayasuluk ve Balat beyleriyle daha önce yaptıkları eski ticarî imtiyazlar da tanınmıştır.9 Çelebi Mehmed’in Osmanlı birliğini yeniden oluşturmasından sonra donanmaya önem vermiş ve Gelibolu kalesini güçlendirmişti. Bu durum Osmanlıların deniz savaşlarında başarılı neticeler almasını sağlamıştır. Dönemin ünlü Türk denizcisi olan Çalı Bey kumandasındaki, Gelibolu tersanesinde hazırlanan donanmasıyla Venediklilere karşı yaptığı deniz savaşında yenilmiş olmasına rağmen, boğazın kontrolünü elinde tutmayı başarmıştır.10 Bu esnada Osmanlı ile Ceneviz arasındaki ilişkiler de dostane bir şekilde devam etmekteydi. Osmanlıların Balkanlar üzerindeki güç mücadelesi, II. Murad dönemi başlarında yeniden bir ivme kazanmaya adaydı.11 1423 yazında Selanik’in Bizanslılar tarafından Venedik’e verilmesi üzerine Osmanlıların Venedik’e karşı açtıkları savaş uzun sürmüştür (1423-1430).12 İstanbul’un Venedik’e bırakılma tehlikesini gören Osmanlılar, Cenevizlerin araya girmesi ile Bizans ile antlaşma yapmıştır. İmparator haraç ödemeyi kabul ettiği gibi Silivri ve Terkos kaleleri dışında, Ege, Marmara ve Karadeniz kıyılarında 1402’den sonra ele geçirdiği kaleleri geri vermeyi planlamıştı (1424).13 Batı Anadolu bölgesinde bulunan eski beyliklere ait topraklarda ele geçirilince merkezi idare tesis edilmiş oldu. Osmanlı-Venedik mücadelesi 1425 yılından itibaren Mora ve Arnavutluk bölgelerine yayıldı. II. Murad zamanında Cenevizlilerle ilişkiler dostane bir şekilde devam etmekteydi II. Murad İstanbul’u kuşattığı esnada Peralılar Bizans’ı desteklemedikleri gibi sultanın Osmanlı amblemlerini taşıması şartı ile verdiği malzeme ve parayı kullanarak bir kule yapmayı kabul etmişlerdir.14 İstanbul’un fethi, Batı toplumunda bilhassa İtalyan şehir devletleri ve Papalık’ta derin bir üzüntüyle karşılanmış, Batı kamuoyunda ümitsizlik ve şaşkınlık hâkim olmuştur. XV. yüzyılda siyasette güçlü, deniz kuvvetleri bakımından da en üstün devletlerinden biri olan Venedik, yaklaşmakta olan Türk

9 Pedani “Venedik”, DİA, c.XLIII, s.44.

10 Bostan, a.g.e., s.16.

11 Feridun M. Emecen, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300-1600), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2018, s.114.

12 Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar Klasik Dönem (1302-1606) Siyasal, Kurumsal ve Ekonomik Gelişim, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2014, s.105-106.

13 Emecen, a.g.e., s.115.

14 Aldo Gallotta, “Ceneviz”, DİA, c.VII, İstanbul, 1993, s.364.

6

tehlikesini görmüş ve buna karşı çeşitli tedbirler almışlardır.15 Venedik Akdeniz çıkarları için dostça yaşamayı tedbir ve ekonomik olarak da bunu gerekli görmüştür. İstanbul’un fethine yine ilk tepkiyi Papalık verecekti. Papa V. Niccolo, Osmanlı’ya karşı yeni bir Haçlı birliğinin oluşturulmasına zaman kaybetmeden hemen harekete geçmiştir. Fakat Osmanlılar Venedik’i kendi taraflarına çekmeyi başarmıştı. Venedik Cumhuriyeti’nin isteğiyle bir ticaret antlaşması imzalandı (18 Nisan 1454).16 Venedik Akdeniz üzerindeki ticari çıkarlarını da düşünerek bu toplantılara katılmaktan kaçınmıştır. Osmanlı donanması, 1454’te Karadeniz kıyılarına açılarak burada bulunan Ceneviz kolonileri, Trabzon Komnenos ülkesi ve Boğdan gibi bütün devletleri Osmanlı egemenliğini tanıyarak haraç ödemeye zorladı.17 Fatih devleti için Batı ile yapılan ticâretinin önemli olduğunu bilmekte ve buna göre hareket etmekteydi. Osmanlıların Balkan toprakları üzerinde gerçekleştirdiği genişleme siyaseti 1454’te yapılan antlaşmanın uzun bir süre yürürlükte kalmayacağına işaret ediyordu. Fatih’in Mora’ya kadar gitmesi, Sırbistan’a hâkim olması, Arnavutluk’ta faaliyetlerini artırması ve Ege denizini ele geçirmek istemesi, Venedik devlet adamlarını düşündürmekle kalmamış aynı zamanda tedbir almaya yöneltmiştir. Bunun arkasındaki neden ise Venedik’in geleceği söz konusu olmasıdır. Bu durum karşısında Venedikliler Fransa’ya, Burgonya’ya, Milano’ya, papaya, Macaristan’a, Uzun Hasan’la kendileriyle beraber hareket eden Karamanlılara başvurdular. Fakat bunlar arasında, Fransa, Burgonya ve Milano ile ortak bir işbirliği sağlanamadı. Venedikliler Batıda Macarlar ve Arnavutluk prensi olan İskender Bey ile işbirliği içine girdiler. Bunun yanında Akkoyunlu hükümdarı olan Uzun Hasanla da görüşüyorlardı. Venedikliler, Midilli’nin Osmanlılara geçişini, Ege Denizi’nde ki varlıklarına bir tehdit olarak görüp, nihayet kentin Rum ahalisinin Argos Kalesi’nin kapılarını Osmanlılara açması, Venedik hükümetini savaş kararı almaya sürüklemiştir.18 Fatih önce bu ittifak girişimini saf dışı bırakabilmek için diplomatik faaliyetlerde bulundu. Venedik ve Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın,

15 Selâhattin Tansel, Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed’in Siyasi ve Askeri Faaliyetleri, Türk Tarih Kurum Basımevi, Ankara, 1999, s.195.

16 Emecen, a.g.e., s.146.

17 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klâsik Çağ (1300-1600), Çev. Ruşen Sezer, İstanbul, 2015, s.32.

18 Emecen, a.g.e., s.148-149.

7

Fatih’e karşı birlikte hareket girişimi başarısız olmuştur. Fatih ile Uzun Hasan arasında yapılan savaşı, Fatih 1473 tarihinde Başkent Savaşı’nda Uzun Hasan’ı mağlup etmiştir. Fatih’in Başkent savaşını kazanması Venedik’te büyük bir hayal kırıklığı yaşatmıştır. Anadolu’daki bu problemi çözen Fatih, artık Venedik meselesine odaklanabilirdi. Arnavutluk’ta Venedik güçlerinin elinde olan İşkodra’yı ciddi bir şekilde muhasara etmiştir. Bunun sonunda Osmanlı güçleri İsonso’yu geçerek Venedik güçleri karşısına çıkmıştır. Venedik bu durum karşısında barışa yanaşmak zorunda kaldı. 25 Ocak 1478’de Venedik İşkodra’yı teslim ettiği gibi Mora’daki Maina limanıyla Limni ve Eğriboz adaları gibi savaşta kaybettiği yerlerden vazgeçiyor aynı zamanda işgal etmiş olduğu yerleri geri verdiği gibi yıllık on bin duka altın tazminat ödemeyi de kabul etmiştir.19 Fatih Sultan Mehmed, Karadeniz ticaret yol güzergâhının İstanbul’a kadar geldiğini bu yolun güvenliğini ve denetimini sağlayarak Karadeniz siyasetine ağırlık vermiştir. İstanbul bulunduğu konum itibariyle liman kent durumundaydı. İstanbul’un giriş ve çıkışını denetim altına alarak hem güvenliğini hem de ticaretini kontrol edebilirdi. Fatih Sultan Mehmed’in Karadeniz’i bir Türk gölü haline getirip burada bulunan Cenevizlilerin de artık bu bölgede barınamayacağı açıktır. Fatih’in, Karadeniz siyasetinde izlediği yol önce Ceneviz kolonilerini harâca bağlamak, daha sonra ise işgal etmek oldu. Bu bölgede yaşanan en önemli gelişme ise Altınordu’ya karşı koruduğu Kırım kabile yöneticilerinin sayesinde, Kırım Hanlığı Osmanlı denetimi altına girmiştir (1475).20 Bundan sonra ki işbirliği sürecinde hân ailesinden kişilerin tahta oturacakları zaman Osmanlı sultanlarından izin almaları gerekmektedir. Fatih Sultan Mehmed’in son dönemlerinde, Osmanlı donanmasının Batı Akdeniz’e yöneldiği bir dönem olmuştur. Bu amaca yönelik olarak Gedik Ahmet Paşa, Avlonya sancakbeyliğine getirildi. Hazırlıklarını tamamlamasının ardından donanmasıyla 1480 yılında İtalya’nın Pulya sahillerine geldi. Gedik Ahmet Paşa önderliğinde Otronto’yu ve etrafını ele geçirdi. Fakat Fatih’in ölmesi üzerine, İtalya seferi yarıda kalmıştır. Fatih’in yerine geçen oğlu II. Beyazıd Gedik Ahmet Paşa’yı başka işlerde kullanmak üzere geri çağırdı ve bunu fırsat bilen Napoli Krallığı tekrardan Otronto’yu ele geçirmiştir.21 İtalya

19 İnalcık (2015), a.g.e., s.34.

20 İnalcık (2014), a.g.e.,s.115-116.

21 Tansel, a.g.e.,s. 196-221.

8

seferinin yarım kalmasında Cem meselesinin büyük etkisi de olmuştur. Beyazıd devrinin dış politikasında en büyük mücadele Venedik ile olan ilişkilerde görülmektedir. Başlangıçta, mevcut olan 1479 anlaşmasının bazı maddelerini Venedik lehine değiştiren yeni bir anlaşmaya varıldı (6 Ocak 1482).22 Ancak Venedik Osmanlı Devletine ödemekte olduğu 10.000 dukayı ödemedi. Bu durum yeni bir savaşın çokta uzakta olmadığını göstermektedir. Cem’in ölümünden sonra dış siyasette kendisini daha serbest hisseden Beyazıd Türk limanlarını Venedik gemilerine kapattı. Venedik’in Osmanlı’ya karşı Fransa ile ittifak yapması sonucunda İstanbul’da bulunan Venedikli tüccarlar tutuklanarak mallarına el konuldu ve savaş resmen başlamış oldu.23 Venedik’in Fransa ile müttefikliği, Osmanlı Devleti’ni düşündürmekte idi. Batı ile olan ticaret faaliyetlerine zarar gelmesini istemeyen Osmanlılar, Venedik ile yapılacak olan savaşta Floransa’ya güvenmekteydi.24 Venedik Osmanlı Savaşı (1499-1502), Osmanlı Devleti’nin donanma gücünün Akdeniz’de söz sahibi konumunda olan Venediklilerle açık denizlerde mücadele edebileceğini göstermiştir. Osmanlı Devleti 1499 yılına geldiğinde İnebahtı’yı, 1500 yılına gelindiğinde ise Modon, Koron ve Navarin’i ele geçirmiştir. Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’deki bu başarısı hem bu denizlerdeki egemenliği hem de Osmanlı denizcilerinin bu denizler hakkındaki tecrübelerini arttırmıştır. Osmanlı donanmasının gelişip güçlenmesinde etkili olan bir diğer padişah Yavuz Sultan Selim’dir (1512-1520). Yavuz Sultan Selim’in padişahlık döneminde, Fatih’in Haliç’te yaptırdığı mevcut tersaneyi Galata’dan Kağıthâne’ye kadar genişletmiştir.25 Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta geçişinin hemen ardından ilk iş olarak Belgrad’ı ele geçirmesi, Venedik’in bütün dikkatini Osmanlı üzerine çekmesine sebep olmuştur.26 1521 de Venedik ile Osmanlı Devleti arasında bir anlaşma yapıldı. 1521 yılında yapılan antlaşmanın ardından Osmanlı Devleti ile Venedik

22 Şerafettin Turan, “Beyazıd II”, DİA, c.V, İstanbul, 1992, s.235.

23 Turan, “Beyazıd II”, DİA, c.V, s.235.

24 İnalcık (2014), a.g.e., s.132.

25 Ersin Gülsoy, “XVI-XVII. Yüzyıllarda Akdeniz’de Osmanlı Hâkimiyeti”, Ed. Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, c.IX, Ankara, 2002,s.1083.

26 Mustafa Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi Resimli-Haritalı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, c.II, Ankara, 2011, s.1068.

9

arasında sulh devam etmiştir. Bununla beraber iki devlet arasında 1537 senesinde yeni bir savaş ortaya çıktı. Korfu adası IV. Haçlı seferinden itibaren Venedik yönetimi altında bulunan, Patmos, Stampalia ve Paros adaları Barbaros Hayreddin Paşa tarafından Osmanlı Devleti topraklarına katmıştır.271540 yılına gelindiğinde iki devlet arasında yapılan antlaşma sonucunda Venedik ile savaş dönemi sona ermiştir. Osmanlı Devleti ile Venedik arasında her ne kadar görünürde bir barış yapılmış olsa da iki devlet arasında gerginlikler devam etmiştir. Bu sırada Sakız’ın adasının fethi ile Doğu Akdeniz’deki son Ceneviz kolonisi de ortadan kaldırılmıştır.28 II. Selim döneminde, Mısır-Suriye limanları ile İstanbul arasındaki ulaşımı, ticareti ayrıca Anadolu ve Suriye limanlarını tehdit etmekten geri kalmayan Kıbrıs’ın ele geçirilmesiyle birlikte Osmanlı Devleti’nin Doğu Akdeniz’deki hâkimiyeti güçlenmiştir. Diğer önemli bir nokta ise Doğu Akdeniz’deki ticareti ele geçirmek burada bulunan Venedik varlığına son vermektir. İlerleyen yıllarda Girit’in fethi Doğu Akdeniz’deki Osmanlı etkinliğinin bu bölgede arttırmaktır. Adanın önemli merkezleri olan Lefkoşa ile Magosa önce kuşatma altına alınmış ve önce Lefkoşa zapt edilmiştir (9 Eylül).29 Lefkoşa’nın düşmesinden hemen sonra Girne ve Baf kaleleri de savaşmadan teslim olmuştur. Lefkoşa’nın zaptından hemen sonra bu defa Magosa muhasarası başlamıştır. Tek önemli merkez kalan Magosa yaklaşık on bir ay muhasara altında kalmış ve zapt edilmiştir.30 Böylelikle Kıbrıs’ın fethi tamamlanmış olup; Kıbrıs’ın Osmanlılar tarafından ele geçirilmesi ve buna Batı dünyasının ses çıkarmaması da düşünülemezdi. II. Selim döneminde Venedik’in himayesi altında olan Kıbrıs’ın alınmasıyla başta papalık olmak üzere Venedik ve İspanya gibi güçlü donanmalara sahip devletlerin öncülüğünde Kıbrıs’ı kurtarmak için bir Haçlı ittifakı kuruldu.31 Bu ittifak üç devlet arasında imzalamış olsa da Malta şövalyeleri ile İtalyan devletlerinden olan Toskana, Ceneviz, Savua, Parma ve

27 Tommaso Bertele, Venedik ve Kostantiniyye Tarihte Osmanlı-Venedik İlişkileri, Çev. Mahmut H. Şakiroğlu, İstanbul, 2012, s.58.

28 Gülsoy, “XVI-XVII. Yüzyıllarda Akdeniz’de Osmanlı Hâkimiyeti”, Türkler, c.IX, s.1084.

29 Emecen, a.g.e., s.309-310.

30 Mustafa Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi Resimli-Haritalı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, c.III, Ankara, 2011, s.1232.

31 İdris Bostan, “İnebahtı Deniz Savaşı”, DİA, c.XXII, İstanbul, 2000, s.287.

10

Ferrara bu üç ittifak devletini de desteklemekteydi.32 Korint Körfezi’nin en sığ yeri olan İnebahtı/Lepanto boğazı’nda iki tarafın donanmaları karşı karşıya geldi. Osmanlı donanması bu savaştan mağlubiyetle ayrılmıştır. Avrupa toplumunda bu zafer büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Batılılara göre Osmanlıların gücü bu savaşla kırılmıştır. Fakat bu iyimser tablo kısa bir süre sonra dağıldı ve yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Padişahın emriyle Sokullu Mehmed Paşa, hemen işe koyuldu ve donanmayı hızlı bir şekilde eski gücüne getirebilmek için çalışmalara başlanmıştır. Kısa zamanda gerekli hazırlıkları tamamladı. Bu girişimler devam ederken meydana gelen Mora harekâtı ve yeni Türk donanmasının ortadan kaldırılması başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bu hareketlerin sonucunda 1573 tarihinde Osmanlı ile Venedik arasında antlaşma yapılmıştır. . II. Selim döneminde Venedik’e verilen 1567 ve 1573 tarihli ahidnâmelerle iki taraf arasında sulh sağlanmıştı.33 II. Selim zamanında imzalanan antlaşmanın ardından iki devlet arasındaki dostane ilişkiler Sultan İbrahim döneminde bozulup harbe dönüşmüştür. Sultan İbrahim döneminde yaşanan Sünbül Ağa olayı iki devlet arasında savaşın başlamasına neden olmuştur. Osmanlı ordusu Girit’te Hanya ve çevresinde karaya çıktı ve yaklaşık elli dört gün süren bir kuşatmanın sonrasında Hanya Kalesi’ni aldı (1645).34 Fakat Girit’in hala en önemli şehri ve geri kalan kısmı Venedik yönetimi altındaydı. Aslında beklenen Venedik’in kısa bir zaman içersinde teslim olmasıdır. Lâkin umulduğu gibi olmamıştır. Venedik’in Çanakkale Boğazı’nı muhasara altında tutması üzerine, Osmanlı deniz yoluyla Girit’e kuvvet göndermesine engel olmuş ve savaş uzamıştır. Uzun süren bu savaşın sonucunda Fazıl Ahmed Paşa yönetimindeki Osmanlı güçlerinin iki buçuk yıl süren muhasarası sonucunda (6 Eylül 1669) imzalanan anlaşmayla bu savaş sona erdi.35 IV. Mehmet döneminde Venedikliler ile Osmanlı Devleti arasındaki harp tekrardan başlamıştır. Girit adasının Osmanlılar tarafından ele geçirilmesiyle birlikte Venedikliler Osmanlı Devletine karşı iyi düşünceler beslememekteydi. Viyana seferi öncesinde Papanın uzun uğraşlar neticesinde Osmanlı Devletine

32 Mustafa Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi Resimli-Haritalı, TTK, s.1235.

33 Mahmut H. Şakiroğlu, “II. Selim’in Venedik Cumhuriyeti’ne Verdiği 1567 ve 1573 Tarihli Ahidnâmeler”, Erdem Atatürk Kültür Merkezi Dergisi, Mayıs 1986, S.5, c. II, s.212.

34 Cemal Tukin, “Girit”, DİA, c.XIV, İstanbul, 1996, s.87.

35 Tukin, “Girit”, DİA, c.XIV, s.88.

11

karşı yeniden Avrupa-Hristiyan birliği kuruldu.36 Bu savaşın ilk yıllarında 1684 yılında Venedik donanması Ayamavra kalesini topa tuttuktan sonra işgal etti.37 Mora cephesinde yaşanan gelişmeler ise burada yaşayan bir kısım Rum ile Yanya ve Yenişehir Hristiyanları isyan hareketi içersin de olup Venediklilerle iş birliği içinde oldular. Mora’da bunlar yaşanırken Venedikliler Preveze’yi kuşatmaya başlamıştır. Mora seraskeri olan Şahin Mustafa Paşa komutasında olan askerleriyle Preveze’yi korumak istediyse başarılı olamadı ve şehri teslim etmek zorunda kaldılar. Mora’nın elden çıkması ve Dalmaçya kıyılarında olan Kataro ve Sin kalelerinin düşmesinin ardından en son Atina şehri de 25 Eylül 1687 Venediklilerin eline geçmiştir.38 I. Süleyman döneminde Venediklilerle olan harp devam etmiştir. Venedik, Eğribozu muhasara altına almış fakat burada başarılı olamamıştır. Dalmaçya kıyılarında ki bazı yerleri ele geçirmiş olan Venedikliler buradaki faaliyetlerini devam ettirmekteydi. Venedikliler Mora’yı ele geçirdiklerinde Osmanlı’nın elinde kalan yalnızca Benefşe kalesi idi. Venediklilerin buraya saldırmasının ardından Benefşe kalesi de Osmanlı Devleti’nin elinden çıkmıştır. II. Ahmed döneminde Venedikliler 1694’te Papalık, Floransa ve Malta donanmalarının da yardımıyla Sakız adasını kuşattı.39 Kaleyi koruyan Silâhdar Hasan Paşa, Kaptanıderyâ Helvacı Yusuf Paşa’dan yardım alamadı ve kaleyi Antonio Zeno’ya teslim etti.40 Fakat Osmanlı gemileri karşı harekete geçmesi sonucunda kale tekrardan geri alındı. III. Ahmed döneminde Venedikliler ile olan ilişki yeni bir harbe dönüşmüştür. Venediklilerin Karadağlıları tahriki ile isyan etmesi ve Enişte Hasan Paşa’ya ait eşyanın Akdeniz’de Venedikliler tarafından yağma edilmesi savaşın sürecini hızlandırmıştır.41 III. Ahmed, Sadrazam Ali Paşa’yı Mora yarımadasının alınması ve Akdeniz’deki Venediklilerin elinde olan bazı adaların alınmasını istedi.42 Sadrazam Ali Paşa, Mora yarımadası Venediklilerden alındığı gibi Girit’te bazı kaleler de ele geçirildi. 1718 de Pasarofça muahedesi

36 Mustafa Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi Resimli-Haritalı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, c.IV, Ankara, 2011, s.2179.

37 Machiel Kiel, “Ayamavra”, DİA, c.IV, İstanbul, 1991, s.195.

38 Mustafa Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi Resimli-Haritalı, TTK, s.2180-2184.

39 Ali Fuat Örenç, “Sakız Adası”, DİA, c.XXXVI, İstanbul, 2009, s.7.

40 Örenç, “Sakız Adası”, DİA, c.XXXVI, s.7.

41 Münir Aktepe, “Ahmed III”, DİA, c.II, İstanbul, 1989, s.35.

42 Aktepe, “Ahmed III”, DİA, c.II, s.35.

12

imzalandı. Bu tarihten sonra Venediklilerle bazı olaylar yaşanmış olsa da ciddi bir mücadele olmamıştır.

1.3 Osmanlı-Toskana İlişkileri

Merkezi Floransa olan Orta İtalya’nın Toskana eyaletini içini alan bu hükümet, Toskana Büyük Dukalığı şeklinde de anılır.43 Sınırlarının genişlemesinden sonra 1569 yılından itibaren Toskana Grandukalığı ismini alan devletin Osmanlı evrakları içersinde kullanımı da bu yeni isme göre olmuştur.44 16. yüzyıla ait belgeler arasında bulunan erken tarihli hükümde Toskana Grandukalığı için ‘’Toskana Vilayeti’’ ifadesi kullanılırken aynı belgede geçen elçi için ‘’Toskana elçisi’’ denmektedir. Bu bölge XV. ve XVI. yüzyıllarda meşhur Medici ailesi tarafından yönetilmektedir.45 Medici ailesinin iktidara gelmesiyle birlikte ekonomik yönden gelişmeler sağlanmıştır. Ekonomik sermayenin girmesi ile denizcilik faaliyetini ortaya çıkarmıştır. 1422 yılında Livorno Limanı yeni rejime bağlandı. Limanı olmayan Pisa’nın deniz alanındaki gelişmeleri, dönemin güçlü ticaret merkezleri olan Cenova ile Venedik cumhuriyetlerine yeni bir alternatif oluşturdu. Floransa, İstanbul’un fethinden önce Bizans ve Osmanlı arasında ipek ticareti gerçekleşmektedir. II. Mehmed’in İstanbul’u ele geçirdikten sonraki amacı Avrupa ve Akdeniz’de Venedik’i saf dışı bırakmaktı.46 Bunu gerçekleştirmek içinde Osmanlı coğrafyasındaki Floransalılara verilen ticari imtiyazlar aynı zamanda bu siyasi amaca yönelik izlenen siyaseti de ortaya koymaktadır. II. Mehmed döneminde Avrupa’da ve İtalya’da Türklere karşı birlik oluşturma faaliyetleri devam ederken Floransa ile yakınlaşma baş göstermiştir. 1478 yılında Floransa hâkimi olan ve yaptığı işler sonucunda Muhteşem Lorenzo olarak bilinen Lorenzo de’ Medici’nin hedef alındığı ancak kardeşi Giuliano de Medici’nin hayatını kaybettiği bir suikast yaşanmıştır. Yaşanan bu olaydan sorumlu tutulan

43 Mustafa Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi Resimli-Haritalı, TTK, s.1070.

44 Mikail Acıpınar, “Osmanlı Kaynaklarında Floransa’yı Aramak: Duka, Duka-i Françe ve Duka Gemileri İfadeleri Üzerine Bazı Bilgiler”, Cihannüma Tarih ve Coğrafya Araştırma Dergisi, Temmuz 2016, s.37-49.

45 İsmail H.Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi. Türk Tarih Kurumu Basımevi, c.IV, Ankara, 2011, s.172.

46 Mikail Acıpınar, Osmanlı İmparatorluğu ve Floransa-Akdeniz’de Diplomasi, Ticaret ve Korsanlık 1453-1599, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2016, s.31.

13

Bernardo Bandini, bir yolunu bularak İstanbul’a akrabalarının yanına gelmişti. İstanbul’a gelişinin sonrasında iki taraf arasında yapılan yazışmalar neticesin de Fatih’in emriyle tutuklanmış ve daha sonra Floransa’ya verilmek üzere tutuklanmıştı. Bu olaydan duyulan memnuniyetlerini bildirmek üzere daha sonra çeşitli hediyeler gönderilmiştir. II. Mehmed’le birlikte Osmanlı-Floransa dostluğu, Cem Sultan meselesinden dolayı bir ara durmuşsa da halefi II. Bayezid döneminde aynı şekilde devam etmiştir. Osmanlı-Floransa arasındaki ilişkiler bu şekilde devam ederken İtalya’da siyasi dengeler değişim göstermeye başlamıştır. XV. yüzyılın sonlarına doğru gelindiğinde Fransızlar İtalya’yı işgal girişimine başlamıştı. Bu dönemde Osmanlı Devleti’nde bahsedilen konular üzerine yoğunlaşması çok da beklenemezdi. Çünkü aynı dönemde Safevi ve Şahkulu İsyanı Osmanlı Devleti’nin Doğu bölgelerinde etkili olurken diğer taraftan da şehzadelerin birbirleriyle olan sorunları ise gün yüzüne çıkıyordu. Yaşanan bu gelişmeler sonucunda Osmanlı Devleti bu konular üzerinde yoğunlaşmıştır. Osmanlı Devleti I. Selim dönemin de öncelikle doğu ve güneydoğu konuları üzerinde meşgul olmuş; daha sonra sınırların güvenliği için bazı çalışmalar yapmıştır. I. Selim, dış siyasette bu bölgeler üzerinde yoğunlaşmıştır. Avrupa siyasetinde ise biraz uzak kalmasına neden olmuştur. I. Selim’in hükümdarlığı süresince Osmanlı-Floransa arasında çok fazla ekonomik-siyasi gelişme yaşanmamıştır. Fakat bu dönemde siyasi anlamda Doğu Akdeniz’deki Floransa ticaretini etkilemeye başladığını görmekteyiz. Floransa ile Osmanlı arasındaki gelişmeler, Osmanlı Devleti’nin Avrupa’ya yönelik izlediği siyasette değişikliğe yol açacaktır. Osmanlı Devleti’nin Floransa’ya karşı bu tutumunda ortaya çıkacak değişiklikler Floransa üzerinde etkisi artan İspanyol baskısı, I. Cosimo’nun deniz politikası ile son şeklini alacaktır.47 Osmanlı Floransa arasında siyasi alanda değişiklikler meydana gelirken ticari alanda ki durum korunmaktaydı. XV. yüzyıldan başlanarak XIX. yüzyılla kadar Osmanlı ile Floransa arasındaki esir ticareti devam etmiş ve korunmaya çalışılmıştır.48 I. Selim ve Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren Floransa’da yaşanan kargaşa dönemi siyasi ilişkilere de yansımıştır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde de ilişkilerde duraklama olmuşsa da ilerleyen dönemlerde ticari

47 Acıpınar, a.g.e., s.46-114.

48 Mahmut H. Şakiroğlu, “Toskana”, DİA, c.XLI, İstanbul, 2012, s.267.

14

ilişkiler devam etmiştir. I. Süleyman dönemiyle Osmanlı siyasetinde bir değişiklik meydana geldiğini söyleyebiliriz. İlk olarak İtalyan devletlerinin ve en önemlisi Floransa’nın yerini Fransa almaya başlamıştır. İkinci olarak, XVI. yüzyılla girilirken bir önceki yüzyılda Venedik’le yapılan savaşlar sonucunda çıkar elden eden Floransa’nın bu görevini savaş dönemlerinde, Floransa gibi Venedikle baş etme gücünden uzak olan Dubrovnik üstlenmiştir. Önemli bir diğer nokta ise Osmanlı Devletine karşı Floransalı idarecilerinin tutum ve davranışlarında meydana gelmiştir. 1536 yılındaki Osmanlı ile Fransa arasında siyasi işbirliğine gidilmiş olmasıdır.49 Bu dönem Osmanlı ile Fransa arasındaki yakınlaşmasının da başlangıcı olmuştur. İki devletin yakınlaşması Floransa’yı rahatsız etmişti. Bu durum İlerleyen yıllar da iki devletin arasını açacaktı. Floransa’nın Osmanlı Devleti’ne karşı izlediği siyaset XVIII. yüzyılın başlarına kadar gergin bir durumda devam edecekti. XVI. yüzyılın ilk yarısından itibaren Osmanlı Devleti, İspanyollara karşı mücadele içersinde olmuş ve Floransa’dan daha da faydalı olacağını düşündüğü bir müttefik bulmuştu. Osmanlı Devleti ile Fransa arasında yapılan bu ittifak, Floransa ile ilişkilerde gerilemeye neden olacaktır. 1543 yılından itibaren Toskana kıyıları boyunca Osmanlı-Fransız işbirliği, Medicilerin İspanya’ya yaklaşmasına ve I.Cosimo’nun Osmanlı Devleti’ne karşı saldırgan bir siyaset izlemesine sebep olmuştur. 1562 yılına gelindiğinde askeri-dini özelliklere sahip olan Toskana içinde denizlerde müttefik olan Santo Stefano Şövalyeleri Tarikatı kurulmuştu. Papa IV. Pius’un da onay vermesiyle I.Cosimo tarikatın ‘’Büyük Üstadı’’ olarak kabul edilmişti.50

49 İsmail Soysal, “Türk-Fransız İlişkileri”, DİA, c.XIII, İstanbul, 1996, s.181.

50 Acıpınar, a.g.e., s.121-135-153.

15

Resim 1:Granduka I.Cosimo de' Medici (Ressam: Agnolo (di Cosimo) Bronzino, Galleria degli Uffizi)51

Bu tarikatın kuruluşundaki temel amaç Hristiyanlara Akdeniz’deki üstünlüğünü kabul ettiren Osmanlı Devleti’nin deniz gücüne ve Floransa’nın kendi deniz sınırları içersinde gerçekleşen ticari faaliyetlerini korumak, aynı zamanda da Kuzey Afrika’daki garp ocaklarına karşı mücadele etmekti.52 Aslında I.Cosimo bu girişimlerde bulunurken ön planda olan Medicilerin saygınlığını, nüfuzunu ve Toskana’nın diğer düşmanlarına karşı yeni bir deniz gücünün oluşturulmasıydı. Bu tarikat kuruluşundan itibaren Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine başlamıştı. Özellikle bu bölgelerde korsanlık faaliyetleri içinde olmaları Osmanlı Devleti’ne zarar vermekteydi. I. Cosimo, Papa IV. Pius’la iyi ilişkiler geliştirmesi neticesinde 1569 tarihinde kendisinden Toskana Grandukası unvanı almayı başarmıştı.

51 Acıpınar, a.g.e., s.156.

52 Acıpınar, a.g.e.,s.153-154.

16

Avrupa’da bu duruma büyük bir tepki konulsa da I. Cosimo yeni bir çatışmaya girmek istemediğinden bu unvanın sadece onursal bir anlam ifade ettiğini savunmuştur. I. Cosimo’nun ölmesi üzerine yerine oğlu I. Francesco de’ Medici yerine geçmiş ve babasının izlediği siyaseti sürdürmüş, Toskana’nın denizlerdeki gücünü artırmaya devam ettirmiştir.53 16. yüzyılın sonlarına doğru Doğu Akdeniz’de yaşanan ekonomik kriz Toskana Grandukalığını etkilemişti. Bu sorunu giderebilmek için Osmanlı Devleti ile ilişkileri tekrardan eski haline getirmeyi amaçlamışlardı. Fakat Toskana’nın Osmanlı Devleti’ne karşı devam ettirdiği korsanlık faaliyeti iki devlet arasındaki gerginliği devam ettirmekteydi. 1599 tarihinde tarikat kadırgalarının Sakız adasına baskını ve XVII. yüzyılda tarikat kadırgalarının Antalya ve bölgesini tahrip etmesi ile bu girişimleri sonuçsuz bırakacaktı.54 Bunun nedenleri arasında Toskana Grandukalığı’nın bir yandan tarikat kadırgalarının faaliyetlerini devam ettirmesi diğer taraftan da bağlı olduğu İspanya Kralı’na mektuplar yazarak Osmanlı ile antlaşma yolları arayıp aynı ayrıcalıklardan İspanya’da yararlanacağını iletmişti. Şüphesiz bu durum sağlam temeller üzerine kurulmamıştı. Tarikat gemilerinin İspanya’ya hizmet edeceği de açıktır. Netice itibariyle I. Francesco’dan sonra bu durum Toskana Grandukalığına bir fayda getirmeyecekti. I. Francesco’dan sonra yerine gelen küçük kardeşi I. Ferdinando ağabeyinin izlemiş olduğu siyasete devam ettirerek Doğu Akdeniz ticaretini canlandırma ve kendi nüfuzları altına alma girişimleriyle uğraşmaktaydı. Toskana Grandukalığı ara ara Osmanlı Devleti ile ilişkileri iyileştirme gayreti içersine girmişti. Toskana’nın, Fransa aracılığıyla Osmanlı Devleti’nden ticari ayrıcalıklar alma girişimde olduğunu anlamaktayız. Bu girişimde de başarılı olunamamıştı. I. Ferdinando Doğu Akdeniz ticaretine ulaşmanın çeşitli yollarını arayama başlamıştı. Bunlardan biri Tuna üzerindeki Osmanlı şehirleri Avrupa’nın yünlü kumaş ve madenlerinin Türk ipeklileri, pamuklu dokumaları ve baharatıyla takas yönteminin uygulandığı bir bölge olmuştu.55 Grandukalığı’nın bu ticaretten pay alma girişimleri Osmanlı-Habsburg mücadelesi ile hayal kırıklığıyla sonuçlanmıştır. 16. yüzyılın sonlarına doğru

53 Acıpınar, a.g.e., s.172.

54 Şakiroğlu, “Toskana”, DİA, c.XLI, s.268

55 Acıpınar, a.g.e.,s.172-258.

17

İspanya ile soğuyan ilişkileri tekrardan güçlendirmek diğer taraftan da Fransa’ya yaklaşma girişimde olmuştu. 17. yüzyılda Toskana-Osmanlı ilişkileri daha da gerilimli bir hale geldiğini görmekteyiz. I. Ferdinando ticari faaliyetlerini genişletebilmek için Doğu Akdeniz’de karakol elde etme girişimine başlanmıştır. Bu girişimin amacı Suriye ve Kıbrıs bölgelerinde kontrol noktaları oluşturmak olacaktı. I. Ferdinando hayatını kaybedince yerine oğlu II. Cosimo geçmişti. Babasının bırakmış olduğu siyaseti devam ettirmek için vakit kaybetmeden işlere koyuldu. 16. yüzyılın başında Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumdan yararlanarak bağımsızlığı kazanmak için harekete geçen Emir Fahreddin Şam’ı kuşatan Canbolatoğlu’na yardım ettiği gibi sınırlarını da Güney Lübnan’a kadar genişletti.56 Müttefiki olan Canbolatoğlu’na bağlı birliklerin Kuyucu Murad Paşa tarafından 23 Ekim 1607 tarihinde mağlup edilmesi üzerine, veziriazamdan af diledi.57 Ma’noğlu kendisine yeni müttefikler arama girişimindeyken Osmanlı Devleti ile ilişkileri kötü olan Toskana Grandukalığı ile görüşmelere başlandı. Gizli bir işbirliği içersinde olan Man’oğlu ve Toskana Grandukası arasındaki işbirliğini öğrenen Osmanlı Devleti Şam Beylerbeyi Hâfız Ahmed Paşa’yı Fahreddin üzerine gönderdi.58 Zor durumda kalan Fahreddin kaçmak zorunda kaldı. Toskana Devleti’nin Osmanlı Devleti’ni zor durumda bırakmak için çeşitli yollara başvurduğunu görmekteyiz. Osmanlı Devleti’nin siyasi konularda esnek olmaması Toskana Devleti’nin de inatçı tutumu ikili ilişkilerde belirleyici bir rol oynamıştır. Muhtemelen iki devlet arasındaki bu ilişkiler ilerleyen yıllarda da bu sorunlar etrafında olacaktı. Toskana Devleti’nin Osmanlı ticaretinde kendine yer edinmek istemesinin nedenlerine değinecek olursak. Birinci neden, Kutsal topraklara giden Hristiyan hacıların durumunu düzeltmek istemeleriydi. İkinci neden ise, “serbest ticaret’’ Osmanlı’dan çalınan malların Livorno limanında alınıp satılması. Üçüncü neden, ihtiyacı olan buğdayı satın almak ve ipek ticaretinde Venedik’in önünü kesmek ve Osmanlı kapitülasyonlardan yararlanmaktı.59

56 Feridun Emecen, “Ma’noğlu Fahreddin”, DİA, c.XII, İstanbul, 1995, s.80.

57 Emecen, “Ma’noğlu Fahreddin”, DİA, c.XII, s.80.

58 Acıpınar, a.g.e.,s.280-281.

59 William J. Griswold, Anadolu’da Büyük İsyan 1591-1611, Kırmızı Yayınları, İstanbul, 2011, s.104.

18

18. yüzyılda da Toskana Grandukalığı’nın siyasi ve ticari faaliyetlerine devam ettiği muhtemel ihtimaldi. Livorno, Selanik, İstanbul, İzmir, İskenderiye arasındaki ticari ilişkiler bakımından önemlidir. 1747 yılında Toskana büyük dükü, uzun süren pazarlıkların sonrasında uyruklarına ticaret serbestisi tanındıktan sonra bu bölgedeki etkisi artmıştır.60 18. yüzyılda Toskana Devleti’nde yaşanan siyasi gelişmeler de yeni bir siyasi yol haritası çizilmesi gerektiği açık bir şekilde göstermiştir. Medici ailesinin sonuncusu olan Jan Gaston’un vefat etmesiyle Toskana dukalığı Habsburg hanedanının Loren koluna bağlı olup I. Fransuva’ya geçmiştir.61 Maria Terasa’nın eşi olan Fransuva vefat etmesi üzerine yerine oğlu Leopold, Toskana dukası ve daha sonra da imparator olmuştur. Toskana’nın Osmanlı Devleti ile özellikle Fatih ve Kanuni dönemlerinde ticari ilişkileriyle daha sonra korsanlarla birlikte hareket etmeleri nedeniyle 17. yüzyılda ilişkiler bozulmaya ve düşmanlığa dönüşmüştü. Toskana, Medici ailesinden sonra Loren ailesine geçince iki taraf arasındaki düşmanca olan bu tutum ortadan kalkmıştır.

60 Robert Mantran, XVI-XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu, Çev. Mehmet Ali Kılıçbay, İmge Kitapevi, Ankara, 1995. s.122.

61 Uzunçarşılı, a.g.e.,s.172.

19

Harita 1: Avrupa 181562

18. yüzyılın sonlarına doğru İtalya’da birçok devlet kurulmuştu. 1789 Fransız ihtilalinin de ortaya çıkmasıyla, İtalya büyük devletlerin mücadele alanı

62 Norman Davies, Avrupa Tarihi (Doğu’dan Batı’ya Buz Çağı’ndan Soğuk Savaş’a Urallar’dan Cebelitarık’a Avrupa’nın Panoraması), Çev. ed. Mehmet Ali Kılıçbay, İmge Kitabevi, Ankara, 2006, s.806.

20

haline gelmişti. 19. yüzyılın başlarında Napolyon önderliğinde Toskana işgal edilmişti. Napolyon’un düşmesiyle birlikte tekrardan Toskana, III. Ferdinand önderliğinde Loren hanedanlığının etkisi altına girmişti. Fransız ihtilalinin sonucunda 1815 yılında toplanan Viyana kongresinde İtalya parçalanmış bir halde ve Avusturya’nın etkisi altına girmiştir. İhtilalin çıkması ile İtalyan ulusu üzerinde de etkisini göstermiş bu durumda İtalya’da ulusal birliğin kurulması yolunda girişimlerin başlamasına neden olmuştur. II. Leopold Dukalığa geçince birçok yeniliğe adım atmıştı. Eğitim, sanayi, Livorno limanının genişletilmesi gibi birçok konuda adım atmıştı.63 Fakat bağımsızlık konusunda üstüne düşeni yapmadı gerekçesiyle halktan tepki görmüştü. Bu gelişmeler yaşanırken Viyana Kongresi düzenlenmişti. İtalya’da siyasi birliğin kurulması için çalışmalar başlamıştı. Fakat İtalyan birliğinin kurulmasında iki önemli engel vardı. Bunlardan birincisi Avusturya idi. Çünkü bu dönemde Kuzey İtalya’nın büyük bir kısmını doğrudan elinde bulunduruyordu.64 İkinci engele bakacak olursak Orta İtalya’yı hâkimiyeti altında tutan Papalık idi. İtalya’da ilk hareketlilik 1820 yılında ortaya çıkmış lakin Avusturya yardımına gelen Rus ordusu bu hareketi bastırmış oldu ve İtalya eski yönetim tarzına geri dönmüştür. 1848 yılına kadar bu statü devam etti. 1859 yılında Piyomente’nin Avusturya karşısında aldığı zaferle Toskana halkı kendilerini Piyomente’ye kattıklarını duyurdu.65 En son 20 Eylül 1870’de Roma’nın da katılmasıyla İtalyan birliği gerçekleşmiş oldu.66

63 Meyer's Konversationslexikon 1902-1909,Tuscany 1815-1860 - 19th Century Encyclopedia Entries,https://www.zum.de/

64 Rifat Uçaral, Siyasi Tarih 1789-2014, Der Yayınları, İstanbul, 2015, s.280.

65 Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi1789-1914, Timaş Yayınları, İstanbul, 2017, s.301 (Ayrıca bkz J. M. Roberts, Avrupa Tarihi, İnkılap Kitapevi, İstanbul, 2017, s.486).

66 Uçaral, a.g.e., s.289.

21

İKİNCİ BÖLÜM

TOSKANA-MISIR İLİŞKİLERİ

2.1. II. Mahmut Dönemi Siyasi Olayları

I. Abdülhamid’in 1785’te Nakşidil Sultan’dan dünyaya gelen oğlu olan II. Mahmud Osmanlı Devleti’nin 30. padişahıdır. III. Selim’in de tahtan indirilmesinin ardından Osmanlı tahtında yaşanan darbelere karşı mücadele vermişti. III. Selim’in katli esnasında son anda ölümden dönmüş ve darbelerle başlayan saltanatı aynı yoğunlukta geçmişti.67 Bu dönemde önemli gelişmeler yaşanacaktı. Bunlar, yeniçerilerin isyanı, âyanlarla mücadele, Yunan ve Sırp isyanları, merkezi idareyi zor durumda bırakan idarecilerin tutumu, İran- Rus savaşları, Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa isyanı.68 Yaşanan bu olaylar devleti zor durumda bırakırken bir taraftan da devletin içinde bulunduğu durumdan çıkabilmesi için de ıslahatların gerçekleşmesi gerekmekteydi. III. Selim döneminde başlayan bu ıslahat girişimleri II. Mahmut döneminde daha kararlı bir şekilde devam edecekti. II. Mahmut tahta geçtikten sonra, siyasi otorite güç kaybetmiş ve birçok zorlukla karşı karşıya kalmıştı. Bu zorlukları aşabilmek için uzun yıllar beklemek zorunda olacaktı. II. Mahmut dönemi siyasi olaylarına değinecek olursak, Balkanlarda Sırplar isyan etmiş, Hicaz’da ise vehhabilik hareketi imparatorluğu tehdit edebilecek ve İslam bütünlüğünü parçalayacak şekilde gelişmekte idi.69 Rusya ile savaş durumu devam etmekteydi. Fransa’nın, Rusya’ya karşı harbe başlaması, Osmanlı ile Rusya arasında 1812 yılında Bükreş Antlaşması imzalandı.70 Bu antlaşma ile Ruslar’a bazı haklar verildi aynı zamanda

67 Kemal Beydilli, “Mahmud II”, DİA, c.XXVII, Ankara, 2003, s.352-353.

68 Beydilli, “Mahmud II”, DİA, c.XXVII, s.353.

69 Muhammed Hanefi Kutluoğlu, “Kavalalı Mehmed Ali Paşa”, DİA, c.XXV, Ankara, 2002, s.63.

70 Beydilli, “Mahmut II”, DİA, c.XXVII, s.353.

22

Kafkaslar’daki Rus ilerlemesi tanınmış ve Sırplar’a özerklik verilmişti.71 Yaşanan diğer bir sorunda Tepedenli Ali Paşa ile yaşanan bunalımdır. Tepedenli Ali Paşa 1774 yılında Osmanlı- Rus savaşında daha sonrada Dalmaçya’da Fransızlar’a isyan hareketinde olan Hristiyan Arnavutlar’a karşı yararlılığı görüldü.72 Bu girişimlerin sonucunda kendisine Yanya, Delvina, Tırhala valiliği büyük oğlu Muhtar Paşa Eğriboz ortanca oğlu Veli Paşa Derbentler Nâzırı ve Mora Valiliği, küçük oğlu Salih Paşa da İnebahtı valiliği verildi.73 Böylece Tepedenli Ali Paşa ve oğulları Güney Arnavutluk ve Yunanistan’a hâkim olmuş oluyorlardı. Tepedenli sorunu devam ederken Yunan ihtilali ortaya çıktı. Tepedenli Ali Paşa ile Osmanlı hükümetinin arası birkaç nedenden dolayı açılmıştı. Bunlardan biri Halet Efendi’nin entrikaları idi. Mora’da başlayan isyan hareketi başarılı oldu ve Yunan Devleti’nin kurulmasının yolu açılmış oluyordu. Sırplara verilen ayrıcalık, Yunan Devleti’nin kurulması Balkanlarda bulunan diğer Hristiyan milletlere de örnek olacaktı. 1830’da Cezayir’in Fransızlar tarafından işgali ise yeni sömürgeci yapının ortaya çıktığını göstermesi bakımından önemli idi.74 II. Mahmut döneminde yaşanan diğer önemli bir gelişmede Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa ile yaşanan mücadeledir. II. Mahmut ile Mehmet Ali Paşa arasında yaşanan gerilimin temelinde birkaç noktaya değinmek gerekmektedir. Birincisi Mora’da çıkan isyanların sonucunda, Osmanlı Devleti’nin güç kaybettiğini, aynı zamanda Mehmed Ali Paşa’nın Mısır idaresinde kurmuş olduğu düzenin ise daha kuvvetli olduğunu ortaya koymaktadır.75 Mehmed Ali’nin padişahtan izin almadan Mora’dan askerlerini geri çekmesi ve ardından Osmanlı-Rus harbinde kuvvet göndermemesi ve yeni kurulacak orduya zabitleri göndermemesi durumun vahametinde ortaya koymakta.76 Bunun yanında II. Mahmut ile Mehmed Ali Paşa arasındaki gergin olan diğer durumda Mehmed Ali’nin Mısır’daki başarılı çalışmaları idi. Osmanlı siyasi otoritesinin karşısında ise Kölemen beyleri durmakta idi. Kölemen Beylerini ortadan kaldırmak isteyen

71 Beydilli, “Mahmut II”, DİA, c.XXVII, s.353.

72 Sina Akşin, Türkiye Tarihi 3 Osmanlı Devleti 1600-1908, Yay. Yön. S. Akşin, Cem Yayınevi, c.III, İstanbul, 2014, s.102.

73 Akşin, a.g.e., c.III, s.102.

74 Beydilli, “Mahmut II”, DİA, c.XVVII, s.353.

75 Kemal Çiçek, II. Mahmut, Osmanlı Hanedan, Ed. Güler Eren, Yeni Türkiye Yayınları, c.XII, Ankara, 1999, s.216.

76 Çiçek, “II. Mahmut”, Osmanlı, c.XII, s.216.

23

Osmanlı Devleti birtakım girişimlerde bulunmalarına rağmen bunu başaramadılar. Hüsrev Paşa Mısır valiliğine atanırken güçlü bir merkezi otorite kurmayı amaçlamıştı. Ancak bu durumdan rahatsız olan başıboş askerler Hüsrev Paşa’ya karşı isyan hareketini içine girdiler. Daha sonra Cezayirli Ali Paşa Mısır valisi olarak atanmış olsa da Kölemen beyleri istemediği için yerine Hurşit Paşa getirildi.77 Mehmet Ali bu durum karşısında Hurşit Paşa’ya karşı bir isyan hareketi düzenledi. Bu isyan hareketi Mehmet Ali’nin Mısır valisi olmasına zemin hazırlamıştı. Çünkü Osmanlı hükümeti, Mısır’da güçlü bir idarecinin başa geçmesiyle Mısır’ın kontrolünün sağlanacağını düşünmekteydi. Fakat Mısır’da yaşanan siyasi durum ise şöyle idi; Mısır valiliğine kolayca gelinebilir lakin bu bölge iş yapmak oldukça güçtü. Bunun nedeni ise Mısır’da siyasi güçlü bir otoritenin bulunmamasıdır. Mehmet Ali ise bu durumu değiştirmek ve Mısır’da güçlü bir idare kurmayı amaçlamıştı. Böyle bir amacı gerçekleştirebilmesi içinde önünde birtakım engeller bulunmaktaydı. Bunların başında yukarıda değindiğimiz gibi Kölemen beyleri gelmekte idi. Mehmet Ali bu sorunu ortadan kaldırabilmek için Kölemen beyleri adına verdiği bir yemek sonrası birçoğunu öldürmeyi başardı.78 Aslında Mehmet Ali’nin bu tutumu Osmanlı merkezinde rahatsızlık uyandırmış olsa da valilik görevini devam ettirmişti. Fransa’nın bu dönemdeki gelişmeleri ise dikkate değerdir. Napolyon’un 1797 yılındaki İtalya seferi başarılı geçince bu kez yönünü Akdeniz’e çevirecekti. Aslında burada Fransa’nın Hindistan ticaret yolunu kaybettikten sonra Akdeniz’deki çıkarlarını koruması olarak da değerlendirilebilir. Fransa’nın Mısır üzerindeki emelleri gün yüzüne çıkmaya başlayacaktı. Paris’te bulunan Seyyid Ali Efendi Fransız meclisinde Fransa’nın Mısır’ı alma girişimi konusunu Babıâli’ye bildirmiştir.79 İngilizler ise Fransa’nın gerçekleştirmek istediği siyaseti Napolyon’un Malta’yı almasıyla anlamıştır. Napolyon’un Mısır’ı işgal girişimi başarısızlıkla sonuçlandığında Napolyon Mısır’daki yerel halka bağımsızlık ruhunu aşılayacaktı. Tekrardan Mehmet Ali dönemine dönecek olursak Mehmet Ali’nin ilk askeri başarısını 1807 yılında

77 Karal, a.g.e., c.V, s.126-128.

78 Kutluoğlu, “Kavalalı Mehmed Ali Paşa”, DİA, c. XVVII, s.63.

79 Yaşar Demir, “XIX. Asır Türk Fransız İlişkilerinde Dönüm Noktası: Napolyon’un Mısır’ı İşgali ve Sonrasında Oluşan Diplomatik Durum”, 21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum Eğitim Bilimleri ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2013, c.II, S.5, s.130-146 (Ayrıca bkz. Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Hatt-ı Hümayun, 141-05849/1 s.1).

24

İskenderiye’yi elinde tutan İngilizler’e karşı olacaktı.80 Mehmet Ali’nin bu başarısının ardından İstanbul’da tutulan oğlu İbrahim Mısır’a Defterdar olarak gönderilecekti. Mehmet Ali’nin İngilizler’e karşı başarısı İslam dünyasında saygınlığını da artıracaktı. 1811’de padişahın, Mehmet Ali’yi Hicaz bölgesinde çıkan Vahhabi isyanını bastırmakla görevlendirilmesi ve başarılı olması İstanbul ve Kahire’de ne kadar güçlü olduğu hissettirmeye yetmişti.81 Mehmet Ali Paşa, 1818 yılına gelindiğinde Vahhabi isyanını bastırdıktan sonra siyasi otoritesini daha da artırdı. Bu gelişmeler üzerine Osmanlı Devleti, Mehmet Ali Paşa’ya Hicaz ve Habeş valiliklerini verdi. 1822 yılına gelindiğinde ise Sudan’ı ele geçiren Mehmet Ali Paşa güçlü bir Mısır devleti kurma yolunda önemli bir adım atmıştı.82

2.2. Mısır İsyanının Başlaması

Mehmed Ali Paşa kendisine Mora’da vaat edilen sözlerin yerine getirilmesini talep ederken bir taraftan da padişahın etrafından düşmanlık kazandığını düşünmekteydi. Ali Paşa’nın Anadolu’da ve Rumeli’de halkın kendisine eğilim gösterdiğini de düşünmekteydi. Bu sebepler ile Akka Valisi olan Abdullah Paşa’nın sözlerini yerine getirmediğini öne sürerek, orduyu Suriye üzerine sevk etti.83 Mehmet Ali’nin Suriye üzerine bir orduyu göndermesinin nedenlerine baktığımızda ise:

1-) Mehmet Ali dut ağacı yetiştirmeye ve ipek böcekçiliğine önem vermekte idi. Fakat ipek böceği tohumunu Suriye’den getirmek zorundaydı. 1831 yılında Abdullah Paşa ipek böceği tohumunu Mısıra ihracını yasaklamıştı.

2-) Abdullah Paşa’nın Mehmet Ali’ye olan borcunu ödememesi

3-) Mehmet Ali Paşa’nın Mısır’da başlattığı ıslahat hareketleri, yaptığı savaşlar, halktan aldığı vergiler Mısır’da bulunan halkı zor bir duruma koymuştu. Mısır’dan yaklaşık 6.000 kadar mülteci Suriye’ye yerleşti Mehmet Ali Paşa bu

80 Şinasi Altundağ, Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı Mısır Meselesi (1831-1841), 1.Kısım, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1988, s.25.

81 Stanford J. Shaw-Ezel Kural Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye II, Çev. Mehmet Harmancı, c II, E Yayınları, İstanbul, 2006, s.36.

82 Mehmet Kocaoğlu, “Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı (1831-1841)”, Osmanlı Tarih Araştırma ve Uygulama Merkezi (OTAM), 1995, s.195.

83 Çiçek, “II. Mahmut”, Osmanlı, c.XII, s.217.

25

kişilerin derhal Mısıra geri verilmesini talep etti. Fakat Abdullah Paşa Mehmet Ali’nin bu isteğini yerine getirmemişti.84 Mehmet Ali Paşa Oğlu İbrahim Paşa önderliğinde 1832 tarihinde Akkâ, Şam, Hama ve Humusu ele geçirerek Torosları da geçerek Konya’da Osmanlı ordusunu yenmeyi başardı.85 İbrahim Paşa’nın Osmanlı ordusunu Konya’da yenmesiyle Osmanlı Devleti’ni tehdit edebilecek noktaya gelmişti. Bu noktada II. Mahmut Avrupalı devletlerin yardımına ihtiyaç duyacaktı. Avrupalı devletler ilk önce bu konu Osmanlı Devleti’nin bir iç meselesi olarak değerlendirildi ve kayıtsız kalındı. Fakat olayın önemi ortaya çıkınca Rusya generallerinden Muraviyef’i İstanbul ve Kahire’ye göndererek düşüncelerini belirti. İngiltere ve Fransa, Rusya’nın bu adımını görünce biran önce girişimlere başladı. Elçiler vasıtasıyla II. Mahmut ve Mehmet Ali arasında bir antlaşma zemini aramaya koyuldular. Nihayetinde iki taraf arasında Kütahya barışı yapıldı. Kütahya barışının yapılmasıyla II. Mahmut ile Mehmet Ali arasındaki savaşın ilk aşaması kapanmış olacaktı. Yapılan bu antlaşmaya göre Mehmet Ali Paşa’ya Mısır ve Girit valiliklerinin yanında Şam, oğlu İbrahim Paşa’ya da Cidde valiliğine ve Adana Valiliği verildi. Anadolu’da Mehmet Ali Paşa’ya destek verenler için de ayrıca genel bir af kabul kanunu çıkarıldı. Kütahya Antlaşması’ndan sonra Mehmet Ali Paşa Mısır için ödeyeceği 10 bin kese verginin yanında Suriye içinde ayrıca 20 bin kese vergi vermeyi kabul etmişti.86 Fakat bu antlaşma sorunları tamamen ortadan kaldırmadığı gibi yeni sorunları da ortaya çıkacaktı. Avrupa devletleri ise İngiltere ve Fransa bu süreç içersin de genellikle çıkarları doğrultusunda hareket edecekti. Rusya ise bu durumda ilk baştan beri tutumunu net bir şekilde ortaya koyarak Osmanlı’nın yanında yer alacağını bildirmişti. Görüşmeler sonucunda iki devlet arasında 1833 yılında Osmanlı ile Rusya arasında Hünkâr İskelesi antlaşması imzalandı. Ruslar bu antlaşma ile Boğazlar üzerinde hak iddia ederken, Fransızlar bu durumdan rahatsızlık duyduklarını elçiler aracılığıyla Osmanlı hükümetine bildirmiş, İngilizler de protesto yoluyla bu antlaşmayı onaylamadığını belirtmişti.

84 Altundağ, a.g.e., s.37.

85 Akşin, a.g.e., c.III, s.117.

86 Nıcolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu, Yeditepe Yayınevi, Çev. Kemal B, c.V, İstanbul, 2005, s.313.

26

II. Mahmut ile Mehmet Ali arasında yapılan Kütahya barışı, iki tarafı da çok memnun etmemişti. Padişaha göre birçok yeri kaybettiğini, Mehmet Ali’ye göre ise başlattığı bu isyan hareketinde çok fazla yer elde etmediğini düşünmekteydi. Padişah ile Mehmet Ali arasındaki yaşanan olaylar yeni bir savaşın habercisi idi. Çok uzakta görünmeyen bu savaşın ilk habercisi iki devlet arasında yaşanan, Mısır’ın Osmanlı Devleti’ne göndereceği para yüzünden çıktı. İkinci olay 22 Mayıs 1834’te Lübnan’da Mehmet Ali’ye karşı çıkan isyan hareketini II. Mahmut’un desteklediği ve sınır üzerinde Reşit Paşa komutasında kuvvetler toplaması idi.87 İbrahim Paşa da vakit kaybetmeden Urfa yakınlarında Mısır kuvvetlerini yerleştirmeye başladı. Bu gelişmeler yaşanırken Mehmet Ali’de Mısır’ın tam bağımsızlığı için diplomatik faaliyetlerde bulundu. İki tarafın hazırlıklarından sonra 24 Haziran 1839’da Nizip’te meydana gelen son savaşla birlikte Osmanlı ordusu tekrar yenilmiş ve Anadolu’nun kapıları ve İstanbul’a giden yol Mısır’a tekrardan açılacaktı.88 Bu olayın sonucunda Fransa ve İngiltere Osmanlı Devleti ile iş birliğine giderek Mehmet Ali Paşa sorununu ortadan kaldıracaktı. II. Mahmut kaybedilen bu savaşın kötü haberini alamadan vefat edecekti. İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya’nın ve Osmanlı Devleti’nin kabul edeceği 1840 yılında Londra Antlaşması imzalandı.

2.3. II. Mahmut Dönemi Islahat Hareketleri

II. Mahmut döneminde yaşanan siyasi olaylar, ıslahat çalışmalarını da hızlandırdı. Yukarıda değindiğimiz, yeniçeriler tarafından çıkarılan isyan hareketleri, Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa isyanı, Osmanlı-Rus savaşları ıslahat girişimlerinin ne kadar zaruri olduğunu ortaya koymaktaydı. Padişah’ın bu ıslahat girişimleri aslında yeni bir durum değildi. Lâle Devrinden itibaren Osmanlı Devleti’nde yenilik hareketi başlamış olmaktaydı. 19. Yüzyılın başlarından itibaren III. Selim’in yapmak istediği “Nizam-ı Cedit” adıyla gerçekleştirmek istediği bu ıslahat hareketi ise çok önemliydi. II. Mahmut dönemine gelinceye kadar Batı düşünceleri az da olsa aralanmaya başlamıştı. Ulema sınıfı, devlet adamları, halkın çok az bir kısmı bu düşünceleri benimsemekte idi. Karşılaşılan diğer bir zorluk da II. Mahmut’un ıslahat hareketleri içersinde, Batı düşüncelerini benimsemiş yardımcılar bulmakta

87 Karal, a.g.e., c.V, s.134-138-139.

88 Beydilli, “Mahmut II”, DİA, c.XVVII, s.354.

27

yaşadığı zorluklardır. İslâm düşüncesi ile Batılı düşünceyi birleştirme konusunda yaşanan güçlük yapılan ıslahat hareketlerini özünden çok şekle önem verildiğini ortaya koyacaktı. II. Mahmut döneminde yaşanan zorluklarla rağmen ve bu zorlukları aşabilmek içinde kendisinden önceki padişahlardan ders çıkardığı, ıslahatlar için uygun zamanı beklediği, padişahlık makamının gücünü kullanması ile gerçekleşecekti. II. Mahmut ıslahat girişimlerine ordunun düzeni ile başlamak istedi. Bunun nedeni Osmanlı Devleti’nin içerde ve dışarı da yaşadığı güvenlik sorunları idi. Yeniçerilerin devlet işlerine karışması, Osmanlı Devleti’nin yaptığı savaşlarda ordunun yenilgiler alması Osmanlı toprak parçalarının elden çıkması ordu alanında yeni bir düzenlenmenin yapılmasını gerektirmekteydi. Ordu düzeyinde ıslahat hareketine başlarken, yeniçerilerin böyle bir düzenlemeye tepki koyacaklarını düşünmüştü. II. Mahmut yeniçerilerin tepkisini de göz önüne alarak II. Mahmut kararlığını ve bilgeliğini vurgularken, yeniçerilerin Yunanistan-İran seferlerinde Osmanlı Devleti’ni savunmada yetersiz olduğunu propaganda yaparak ortaya koyup Mısır ordusu ile Osmanlı ordusu arasındaki farkı ortaya koymuştu.89 Padişah daha sonra üst düzey yeniçeri askerlerinden oluşan bir grupla toplantı yaptı. Bu toplantının sonunda Eşkinci ismiyle yeni bir askeri sınıfın kurulmasına karar verildi. Yeniçeriler bu askeri sınıfın kurulduğunu haber alınca çok geçmeden harekete geçerek Osmanlı hükümetine karşı isyan edecekti. Bu olay II. Mahmut’un doğru zamanda hareket edeceğini de göstermekte. Yeniçeriler tarafından başlatılan bu isyan II. Mahmut’un zaferiyle sonuçlanacaktı. Zaman kaybetmeden yeniçeriler bulundukları kaleleri terk edecek, vilayetlerde olan yeniçeri ocaklarının kapatılmasını ve kazanlarını teslim edilmesi gerektiğini bildirildi.90 Yeniçeri ocağının kapatılmasını engelleyen hiçbir durum kalmadı. Yeniçeri ocağı vakit kaybedilmeden kaldırıldı ve bu olaya‘’Vaka-i Hayriye’’ denildi. Osmanlı tarihinde önemli bir olay gerçekleşmiş oldu. Ve diğer yapılacak olan ıslahatların da önünü açacak bir gelişme oldu. Ocağın kaldırılmasıyla yerine hızlı bir şekilde Asâkir-i Mansure-i Muhammediye adıyla, Avrupa usulünde bir ordu kuruldu. Yeniçeri Ocağının kaldırılmasıyla hızlı bir şekilde devletin diğer alanlarında da yeni gelişmeler yaşanmaya başlandı. Öncelikli olarak hükümet

89 Shaw, a.g.e., c.II, s.36.

90 Karal, a.g.e., c.V, s.143-149.

28

işlerinin yeniden düzenlenmesi ile başlanacaktı. II. Mahmut Avrupa kabine sistemine benzeyen ve iş yükünü bakanlar arasında paylaştırılan bir sistem getirdi. Dâhiliye, Hariciye, Maliye gibi daha çağdaş ve modern bir işlev haline getirmeyi amaçladı.91 Müsaderenin kaldırılması da halkın devlete olan güvenini ve bağlılığını artırmaya yönelik bir hamle olduğu açıktır. II. Mahmut, meclisler ve komisyonlar kurarak devlet işlerinin görüşülüp tartışılması ve tedbirlerin alınması bakımından bu meclis ve komisyonlar önemlidir. Vilayetlerin durumundaki düzenlemelerde ise Padişah eyaletlerin merkeze sadakatlerini daha da güçlendirmek gayreti içerisindeydi. Bu yüzden valilere maaş bağlanıp Osmanlı Devleti’nin birer memuru olarak görevlerini yapacaklardı. Böylelikle haksız yere halktan vergi alan, zorba idarecilerin ortadan kaldırmasını sağlanacaktı. Padişahın emirlerini, taşrada bulunan memurların kontrol edilmesi ve vergilerin toplanması için ilk posta hizmeti kuruldu.92 Milli Eğitim alanında yapılan çalışmalar da önemlidir. Bunun için ilk atılan adım medreselerdeki eğitimin devam etmesi ve ilköğretimin zorunlu hale getirilmesi olacaktı. Hükümet yükseköğretim konularına da el attı. Öncelikle Batı düşünce yapısı uygulanmaya çalışıldı. Harp Okulu ile Tıp Okulu Batı düşünce yapılarına daha çok benzemekteydi. Bu okulların yanında teknik okullarında tekrardan işlevsel hale getirilebilmesi için çalışmalara başlandı. Yapılan bu çabaların ardından kendisinden sonra gelecek olanlara yeni bir yol haritası bırakmış olacaktı. II. Mahmut döneminde devletin çeşitli alanlarında yapılan ıslahat çalışmaları Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmak ve Avrupa’ya karşı güçlü görünebilmesi için önemlidir.

2.4. Kavalalı Mehmet Ali Paşa

Mehmet Ali, 1769 yılında Kavala’da dünyaya geldi. Ticari faaliyetlerine burada başladı. Mehmet Ali burada bir müddet postacılık işiyle uğraştıktan sonra simsarlık yapmaya karar verdi. On sekiz yaşına geldiğinde askerlik görevini yerine getirmek için hizmete geçti. Napolyon Bonapart’ın, Mısır’ı işgali esnasında Kavala’dan gönderilen askerlerin başında Kahire’ye geldi. Mehmet Ali okur- yazar olmamasına rağmen cesur, çalışkan, zeki ve becerikli olduğu için

91 Beydilli, “Mahmut II”, DİA, c.XVVII, s.355.

92 Shaw, a.g.e., c.II, s.70.

29

kısa zamanda adından söz ettirerek serçeşmelik93 unvanını alarak başıboş askerin başkanı oldu. Bu dönemde Mısır’ın durumu karışık ve Mısır üzerindeki Osmanlı siyasi otoritesi zayıftı. Mehmet Ali Paşa, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumdan yararlanarak, Mısır’da kendi otoritesini kurmaya çalışmıştı. Bir önce ki bölümde bahsettiğimiz Osmanlı-Mısır ilişkilerine girmeden Mehmet Ali’nin ıslahat çalışmalarına değineceğiniz.

2.4.1. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Islahat Çalışmaları

Mehmet Ali’nin bu kadar güçlenmesinde etkili olan Mısır’da başlattığı yeni düzenden gelmekteydi. Ülkede başlatılan bu reform hareketleri hem orduyu hem de ülke ekonomisini canlandıracak faaliyetlerle Mısır’daki egemenliğini daha da güçlendirecekti. Mehmet Ali ilk iş olarak ordu kurmakla işe başlayacaktı. Bunun içinde elinin altında bulunan Osmanlı askerlerini modernleştirme çalıştı. Avrupa’dan Fransız subaylar ve teknisyenler getirerek silah ve taktiklerini hem öğretmenlik hem de Avrupa tarzında yeni bir ordu ve donanma kurmayı amaçladı. Fakat Osmanlı askerlerinin modernleşme anlayışına karşı çıktıları için bunun yerine yeni bir ordu kurmayı amaçlamış ve başarmıştı. Mısır halkına eğitim verebilmek için askeri ve teknik okulları kurdurdu ve bir kısmını ise Avrupa’ya eğitim için gönderdi. Mehmet Ali Paşa, yalnız modern bir ordu kurmamıştı aynı zamanda Nizam-ı Cedit projesinde çok önemsenmemiş olan modern subay yetiştirme işine de girişmişti.94 Askerlerin gerekli malzemeleri için fabrikalar kurulup ihtiyaçların buradan giderilmesi amaçlandı. Akdeniz ve Kızıldeniz’de dönemin şartlarına uygun modern bir donanma kuruldu ve Avrupa şartlarına uygun atlı birliklerinde temelleri 1830’ların başında atıldı.95 Tarım alanında da birçok yeniliğe imza atmıştı. Tarım ve sulama yöntemlerinde verimliliği artırabilmek için Avrupa’dan yabancı uzmanlar getirtildi. Birçok yeni ürün ülke halkına tanıtıldı. Mehmet Ali Paşa sanayi ve ticarete önem vermiştir. Bunun içinde ilk işi sanayi ve ticareti hızlı bir şekilde geliştirerek, devlet fabrikaları kurarak devlete yeni kaynaklar oluşturmaya çalışmıştı. Mehmet Ali Paşa, Mısır valisi olduktan sonra başarısını idaresi

93 Karal, a.g.e., c.V, s.125-150-151-152.

94Niyazi Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2017, s.190.

95 Shaw, a.g.e., c.II, s.37.

30

altındaki bölgelerde uyguladığı yed-i vâhid sisteminden sağladığı kazanca ve kazandığı bu kârları ise asker yetiştirilmesine kullanmaktaydı. Özellikle Suriye ipeği üzerindeki yed-i vâhid uygulaması çok geçmeden Avrupa devletleri tarafından şikâyet sesleri olarak yükselecekti.96 Mehmet Ali Paşa devlet kademelerinde yeni memurlar yetiştirmek için Batı tarzında okullar açıp Avrupalı öğretmenler getirmişti. Hastaneler ve klinikler kurdurarak sağlık alanında da girişimlerde bulunmuş. Aynı zamanda Avrupa’dan getirdiği doktorlara, yerli doktorlar yetiştirmeleri içinde okullar kuruldu. Yukarıda değindiğimiz birçok alanda ziraat, sanayi, sağlık, ordu gibi alanlarda yapılan çalışmalar neticesinde güçlü bir ülke ortaya çıkmıştı. Mehmet Ali Paşa’nın yapmış olduğu bu girişimler hızlı büyüyen bir ülke konumuna getirecek ve bu hızlı büyüyen ülke on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından sonra gücünü yitirecekti.

2.5. Mısır’da Bulunan Toskana Elçileri Tarafından Bab-ı Ali’ye Gönderilen Mektuplar

ʻatiyyeʼi ʻaliyye-yi asıfanelerine maʻruz bendeʼi kemineleridir ki Mehmed Ali’nin yine istiklâl-i dâʻiye-i bâtılasına düşmüş olduğuna daʼir İskenderiye’de olan Toskana konsolosu tarafından Toskana maslahatgüzarı tarafına vürut edip hakpa-yi hümâyuna hazreti şehinşâhî-ye ʻarz ve takdim kılınmış olan bir kıtʻa mektup tercümesinin manzûr-ı ʻali ven-niʻamileri buyurulmasına dahi îrad-ı seniyye cenab-ı mülûkâne müteʻallik buyurulması ve buna daʼir olan tezkireʼi çakeriyle beraber leff’en mebʻus savb-ı ʻâlî ven ni’amileri kılınmış olmağla baʻdeʼl mütâlaa iʻade buyurulmuş babında emr-i ferman-ı hazret-i men lehʼül emr’indir seniyy'ül himema kerim’üş şiyema devlet’lü ʻinayet’lü ʻatıfet’lü efendim hazretleri meali işʻar valaları rehin-i ‘ıttı-laʻ hulûsveri ve diğer tezkireʼi vâlâları hâmişinde zebur bahş-i imlâ buyurulan irâdeʼi seniyyeʼi cenab cihanbani nûrpâş dideʼi ihlasınızı olmuş ve tercüme-i mezbure dahi görülüp cümlesi leffen iʻadeʼi savb-ı ʻatufileri kılınmış idüğü ve mâʻlûm devletleri buyurulduğu üzere devlet’lü hâriciye nazırı paşa hazretlerine

96 Mübahat Kütükoğlu, Osmanlı İktisat, Ahidnâmeler ve Ticaret Muâhedeleri, Ed. Güler Eren, Yeni Türkiye Yayınları, c.III, Ankara, 1999, s.331.

31

Malta da yetiştirilmek üzere irsâli îradeʼi seniyyeʼi hazret-i mülûkâne mukteza-yı münifînden olan topçu binbaşılık nişan-ı zişan ve emr-i ʻalisi der dest-i tanzîm ve tastir olmakla bir iki gün zarfında yetiştirilip mahalle gönderilmek üzere savb-ı sâmilerine irsâl kılınacağı beyan taht-ı ihlâsa badi olmuş efendim 29 Zilhicce 125497 seniyyʼül himema kerimʼüş-şiyema devlet’lü ʻinayet’lü ʻatıfet’lü efendim hazretleri bundan akdem havâdis-i Mısıriyeye daʼir Avusturya ve Toskana maslahatgüzarları caniplerinden takdîm kılınan varakaların birer suretleri şeref sünuh buyurulan iradeʼi seniyyeʼi şahane'i vechle devletli Sivas müşiri hazretlerine gönderilmiş olduğundan vusulünü mübeyyen müşir-i müşâr'ül ileyhin vürut eden şukkası manzur meal-i mevfûr-ı hazret-i şahâne buyurulmak üzere irsâl savb-ı samileri kılındığı rehin'i ʻilm-i ʻâlîleri buyurulduk da herhalde emr-i fermân-ı hazret-i men lehʼül emrindir maʻruz-ı çaker kemineleridir ki râhe pira-yı taʻzim olan işbu tezkireʼi seniyyeleriyle müşir-i müşâr'ül ileyh hazretlerinin zikr olunan şukkası mübarek ve muʻâllâ hakpa-yi ʻuyun edâ-yı hazret-i hilâfet penahi-ye ʻarz ve takdîm ile meşmul meal-i mevfur cenab-ı padişahi buyurulmuş ve yine iʻadeʼi savb-ı sâmileri kılınmış olduğu mâʻlûm olduğu buyurulduk da ol babda emr-i fermân-ı hazret-i men lehʼül emrindir 23 Rebiulevvel 125498 Bi-mennihi teʻâlâ umûr-ı hariciye nâzırı-ı celilesine tehâyu-i bahş-i ʻatıfet ve ikbal müşir-ı mekkar-ı muhasıl devlet’lü ʻinayet’lü übbehet’lü ʻatıfet’lü reʼfet’lü veliyünʼn-niʻam meʻalihim efendim hazretlerinin pişkah mekkar-ı add-ı destgahʻalilerine reşide bal beduh99 Devlet’lü ʻinayet’lü übbehet’lü ʻatıfet’lü zafet’lü veliʼn-niʻamʼel ulüvvü'l himem efendim hazretleri baʻzı güne havadisat-ı Mısıriyeye daʼir Der-saâdette mukîm Avusturya ve Toskana maslahatgüzarları caniblerinden Babı-Ali'ye takdîm kılınan iki kıtʻa varaka biʼt-tercüme şerefsunuh ve sudur buyurulan emr-i ferman meʻali ʻunvan hazret-i padişahi iktiza-yı celili üzere birer kıtʻa sûretleri irsâl buyurulduğu iradesiyle bu defʻa revnaknuma-yi enamil-i tekrim olan emirnâme-i müşiriyle guraba'i ʻaliyesi ve tercümeʼi mezkûre müveddası rehin

97 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Hatt-ı Hümayun, 374-20422

98 BAO., Hatt-ı Hümayun, 380-20557

99 BAO., Hatt-ı Hümayun, 380-20557-A

32

ikad bende ʻubûdiyet vesim ve havâdisat-ı merkûmenin ol vechle işʻarına erzan buyurulan müsaʻâdeʼi seniyye müşirileri iftihâr-ı ʻazim olarak havneʼi Mısıriyenin ‘an-ı karib-i müsta’cel ve berbat olmaları reʻa-yı îcabetnâmesi Musul bad-gâh cenab-ı hüdavenderhim olmuş ve hain merkûm şimdiki halde Ayıntap ve Halep taraflarının istihkâmatını îstihsale teşebbüs eylemiş olduğu muhat-ı ʻilm-i ʻaliʼi veliyünʼn-niʻamileri buyurulduk da emr-i fermân-ı hazret-i men lehʼül emrindir fi 23 safer 1254100 Seniyyʼül himema kerimüʼş-şiyemâ devlet’lü ʻinayet’lü ʻatıfet’lü efendim hazretleri bu defʻa baʻzı havadis-i Mısıriyeye daʼir Der-saâdette mukîm Toskana maslahatgüzarı tarafından gönderilen varakanın tercümesi mücerret manzur meal-i mevfur hazret-i şâhâne buyurulmak üzere mersul suy-i samileri kılınmış olduğu mâʻlûm-ı ʻalîleri buyurulduk da herhalde emr-u fermân men lehʼül emrindir maʻrûz-ı çaker kemineleridir ki en-mile-i-zîb-i taʻzim olan işbu tezkireʼi devletleriyle zikr olunan tercüme-i mübarek ve muʻallâ hâkpây-i mekârim ihtiva-yı hazret-i şehinşâhî-ye ʻarz ve takdim ile meşmul nazâr-ı şevket ez-cenap cihandari buyurulmuş ve Sivas eyaleti müşiri devletli Hafız Paşa hazretleri tarafına havadis-i Mısıriyenin daʼima yazılması cihetiyle bu taraftan dahi mesmuʻ olan havadisin mâʻlûmatı bulunmak üzere işʻarı lazımeden olduğun zikr olunan tercümenin bir savbının müşir müşâr-un ileyh hazretlerine gönderilmesi iradeʼi seniyyeʼi mülukane muktezasından bulunmuş olmakla ol babda emr-i ferman hazret-i men lehʼül emrindir 29 Zilhicce 1254101 Der-saâdette mukim Toskana maslahatgüzarının muhabereʼi resmiyesinin hulâsasının tercümesidir Mehmet Ali İskenderiyeye gelmek üzere Nil’den mürûr eder iken sığa oturmuş olan demirden masnûʻ vapur sefinesini hülâsa çalıştıkları esnada baʻzı mahalleri gezmek muradıyla bir şalupeye rakib olduğu halde şedit bir rüzgâr esip mezkûr şalupeyi devirmiş ve merkum suya düşmüş ise de her bir tarafına zarar isabet etmeksizin orada bulunan melah’lar çıkarmış olmalarıyla bunlardan İskenderiyeye vürûduna intizâr olunmakta ve kendine mahsus olan daʼireler hazırlanmaktadır ve geçmiş şehr-i martın on altıncı günü yüz kıtʻa top çeker kapak sefînelerinin on birincisi olmak üzere bir kebir kapak sefinesi bir tarafına

100 BAO., Hatt-ı Hümayun, 380-20557-A

101 BAO., Hatt-ı Hümayun, 380-20578

33

bir şey olmaksızın deryaya ilkâ olunmuş ve Avrupa’lı mûʻteber familyalar sefîneʼi mezkûrun nüzulünü temaşa zımnında tersane müdürü Latif Bey tarafından mahsus tehî’e olunan mahallere daʻvet kılınmıştır ve mâʻlûm olduğu üzere İbrahim Paşa şehr-i martın sekizi tarihinde kemâl-i sıhhat üzere olarak Halepte bulunup ve Süleyman paşa dahi Dürzi tâʼifesini kendi dağlarında şediden muhâsara birle bir taraftan ednâ bir iʻane vürût etmemesine dikkat ve nezârete müdâvemet etmekte olduğu ve berriyyetü’ş-Şam'a gitmek üzere el’an sefînelere ʻasker rikab olunmakda ve karakolları ʻasâkir-i bahriyye ile idare kılınmaktadır ve İskenderiyede mukîm İngiltere ve bir Fransız konsolosları tedarikât-ı külliye-i hazıra’sından dolayı Mehmet Ali’den baʻzı mertebe cevap talep etmeleriyle taraf-ı hazret-i padişah ibtidâr teşebbüs buyurulan tedarikatı ʻazîmeye mebnî mukâbeleye mecbur olmuş ise de tarafeyn-i hududu beyninde hayli mesafe olduğundan evvel emirde tecâvüz ve tahattiye kim ibtidâr edeceği tefehhüm olunamayacağı zemininde resmen cevap vermiş olmakla bundan anlaşılan kendisinin bilâ şüphe evvel ba-evvel hücuma tasaddî etmeyeceğini ima eder ve devlet-i ʻaliyyeye edâsı lazım gelen tekâlîf-i muʻtâdeyi iki hafta mürurundan teʼdiye edeceğini dahi müsâʻade eylemiştir ve bugün berriyyetü’ş-Şam tarafından ahz eylediğim mektupta yazıldığına göre Dürzi tâʼifesinin hal ve keyfiyeti evvelki gibi olup hiçbir güne tebdi’l-i vukʻu bulmamış ve fakat tâʼife-i merkûmenin kariben daʼireʼi tâbiʻiyyete dahil olacakları meʼmul olunmakta bulunumuştur deyu muharrerdir 29 Zilhicce 1254102 Toskana başvekili tarafından şehr-i teşrin-i evvelin on biri tarihiyle müverrih Nemçe elçisine irsâl olunan mektubun tercümesidir şehr-i eylülün on üçü tarihiyle müverrih'ân irsâl olunan mektubunuza ve Mehmed Ali için Triyeste Aligorna limanlarında cenk sefînesi inşa olduğu havâdisini mütezammin mesned riyâsetden i’tâ kılınan müzekkerenin ve mashûb olan tercümesi vasıl olarak beyn'el devleteyn ezmine-i vefireden beri cari olan rabıta-i muvâlât iktizâsınca iş bu havâdise vücud verilmemesi idüğü müzekkere-i mezkûre-i me'âlinden mâlûm olmakla mûceb-i mahzûziyet olmuştur fil hakika Mısır'ın Devlet-i Aliyeye karşı bugüne hal-ı hareketinde bulunduğundan beri tarafımızdan o makûle matlûbatın red olunmuş olacağı derkârdır işte hakîkat-i hal bu vechile

102 BAO., Hatt-ı Hümayun, 381-20578-A

34

olarak Mehmet Ali için Toskana memleketinde hiçbir nev'i cenk sefînesi inşa olunmayıp Aligorna fabriklarından buna dair bir güne matlûbat dahi vuk’û bulduğu mührümdür deyu muharrerdir 29 Zilhicce 1254103 İskenderiye de mukîm Toskana konsolosunun alafranga şehr-i martının yedisi tarihiyle müverrahan Der-saâdette mukîm Toskana maslahatgüzarına gönderdiği varakanın sûretidir Mehmet Ali’nin bazı ahval ve keyfiyyet-ı politiki-ye cihetiyle kazıklı nam mahalden aceleten İskenderiye'ye ‘avdet edeceği sahîhen nakl ve rü'yet olunmaktadır ve İngiltere devleti ikinci amirali Planik yarın ki gün mezbur sefineyle Der-saâdete azîmet edecek olup lakin amiral mûmâ-ileyhin vuk’û bulan mükâlemâtında karar-ı maslahat ne vechle emr-i şerifi mâ’lûm değildir ve Amiral Sir Malkom bi’l cümle donanmayı Mısriyyeyi bu günler de vizite etmiş ve iki alay piyade asâkir-i muntazime biri Şam tarafına azîmet etmek me'mur ve tâ'yin kılınmış olduğu dün ki günün derûnuna asâkir-i tahmîl olunan fırkateyn sefinesi dahi dünkü gün şer’ küşâ-yı azîmet olmuş der diye muharrerdir 07.03.1838104 Der-saâdette mukîm Toskana maslahatgüzarına İskenderiyeden vürûd olunan mektubun sureti tercümesidir Beriyyetü'ş Şam’dan tevârüd eden havâdisat-ı âhire-ye göre Havran’da mütemekkin Dürzi tâ’ifesi derkâr olan kaht-ı ‘azîm cihetiyle rızalarıyla İbrahime teslim olmaya mecbur olmuşlardır Mısır da kâin Frenk mahallesine karîb olup şehrin en â'lâ mahalli bulunan yerler muhrik olmuş ve dört yüz kadar menâzil-i kebîre hedm olduğu ve harîk şehr-i haziranın dokuzuncu günü akşam üzeri zuhûriyle on üçüne kadar devam etmiştir ve ona kadar adem-i habs ve tevkif olunmuş olmakla usul’u serikaya sebeb olmakla içlerinde bulunan bir Maltalı olduğu şüphe olunmakta idüğü söylenmektedir donanma-yı Mısriyyenin bir miktar-ı azîmete başlayarak iki kıta kapak sefinesi henüz limandan huruç eylemiştir ve Mehmet Ali’nin gayyiben istiklâin-i ilan edeceğine dair münteşir olunan havâdisatına ancak taraf-ı Devlet-i Aliyeye i'tâsı takdîm gelen ve bir günde takrîrine mebnî olması müşâhede kılınmakta olarak zikr olunan verginin adem-i ted'diyesine dair merkûmun bir şey söylememiş olduğunu tasdîk te’kîd olundukda olduğundan başka hakkında edâ edeceğinden

103 BAO., Hatt-ı Hümayun, 1204-47624-E

104 BAO., Hariciye Nezareti Siyasi Kısımlar, 1005-3

35

mu'ahharen Rusya konsolosunu te'min eylemiş ve bundan mâ'adâ ve merkûmun dersaâdet üzerine olan böylece mektuplarıyla ticâret muâmelesi eylediği mâlûm bulunmuştur Necid kabilesinin başlarının hakkı şedit-i i’tâat etmiş oldukları sûretinden yalnız pek müstesnâ olarak ve diğerleri cümleten resmiyesi vasıl olmuştur deyu muharrerdir. 31.12.1838105

105 BAO, Hariciye Nezareti Siyasi Kısımlar, 1005-13

36

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

AHİDNÂME

3.1. Ahidnâme

Ahidnâme, lugatlerde ‘’muâhede’’ veya ‘’antlaşma kâğıdı’’ olarak belirtildiği gibi ‘’antlaşma şartlarını iki tarafın imzasını taşıyan kâğıt’’ olarak da belirtilmektedir.106 Ahidnâmeler, İslâm hukukunun ilkeleri göz önüne alınarak ve şeyhülislâmın fetvasının ardından verilen resmi belgelerdir. İslam hukuku ve ilkelerine göre yeryüzünde ülkeler ikiye ayrılmaktadır. Bunlar darü’l-İslâm yani İslam’ın egemenliğinde bulunan ülkeler ile darü’l-harp İslâm’ın egemenliği altında olmayan ülkelerdir. Darü’l-harbde olanların ahidnâme alabilmeleri için eman istemeleri gerekiyordu.107 Osmanlı Devleti de bu ilke doğrultusunda hareket ederek Avrupa devletleriyle olan temaslarında eman usulünü uygulamıştır. Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletlerine verdiği ahidnâmeler de dostluk ve sadakat şartıyla eman verildiği belirtilmiştir.

Ahidnâmelere diplomatik açıdan bakıldığında, ahidnâmelerin davet rüknü ile başladığı görülür. Bu bölümde önce Allah’ın adı ile Hz. Peygamber ve dört halifenin isimleri yer alır. Daha sonra ise Allah’tan yardım ve Peygamberin şefaati istenir. Bunun akabinde padişahın tuğrası ve başlangıç formüllerine

106 Mübahat Kütükoğlu, “Ahidnâme”, DİA, c.I, İstanbul 1988, s.536-540 (Ayrıca Ahidnâme için bkz. Mustafa Fayda, “Ahidnâme”, DİA, c.I, İstanbul, 1988, s.535-536; Ahidnâmeler emânnâmeler olarak da anılmaktadır. Bkz. Mehmet İpşirli, “Emân”, DİA, c. XI, 1995, s.77-79; Halil İnalcık, “İmtiyâzât”, DİA, c.XXII, s.245-246.)

107 Melek Delilbaşı, “Ortaçağ Türk Hükümdarları Tarafından Batılılara Ahidnâmelerle Verilen İmtiyazlara Genel Bir Bakış”, Belleten, XLVII, S. 185, Ankara 1984, s.95.

37

geçilir. Bazı ahidnâmeler de unvan denilen, padişahın sıfatlarının sayıldığı kısma geçilmeden önce beratları hatırlatan ‘’nişân-ı şerîf’i âlîşan-ı sultânî…’’ veya benzer bir yöntem bulunur.

Her iki tarafın unvanları söylendikten sonra dua ve dibace kısmına geçilirdi. Dibace kısmı ise neden verildiği ve hangi şartları içermekte olduğunu belirtir. Dibacenin şekillenmesinde birkaç nokta önemlidir. Bunlar; hükümdar değişikliği, ticari imtiyaz, sulh isteği gibi çeşitli nedenlerden dolayı olabilir. Dibacenin sonunda ise ahidnâme şartlarına uyulacağına söz verildikten sonra ahidnâme maddeleri yazılırdı. Ahidnâme maddeleri bittikten sonra ahidnâmenin yazıldığı tarih belirtilir. İki tarafın isimleri ve mühürlerinin olduğu kısımla ahidnâme bitirilir.

3.2. Ahidnâme Çeşitleri

3.2.1 Sulh Ahidnâmeleri

Savaş sonrası durumun iki taraf arasındaki düşmanlıkların bitirilmesi ve iki taraf halkının tekrardan barışın tesisi için verilen ahidnâmelerdir. Sulh ahidnâmelerinde şartlar özel durumlara göre tespit edilmekle beraber genellikle bu defa kararlaştırılan sınır belirtilir: nerelerin, ne gibi şartlara hangi tarafa ait olacağı belirtilir ve harp esirlerinin iadesi, savaş tazminatı gibi konularda daha önceki antlaşmalardan hangilerinin yürürlükte hangilerinin hükümsüz olduğu belirtilir. Ahidnâmenin maddeleri belirlenir ve hangi tarihler arasında olacağı ve ne kadar süreyle yürürlükte olacağı belirlenirdi. Ahidnâme şartlarını kapsayan temessükler iki taraf arasında kabul edildikten sonra onaylanarak yürürlüğe girerdi.

3.2.2 Ticaret Ahidnâmeleri

Osmanlı Devleti, doğu batı arasındaki ticari faaliyetlerin önemini anlamış ve Batı medeniyetleriyle olan ticarî bağlarını kapitülasyon siyaseti ile yürütmeye başladı. Osmanlı Devleti ticari imtiyaz verirken devletin kudretli ve ihtişamlı olduğu dönemlerde bu tür imtiyazlar verildiği görülmektedir. Osmanlı Devleti merkezi otoritesi, gücünü ve kudretini kaybettiği 18. yüzyıl sonları ve 19. yüzyılın başlarında ise bu durum değişmiştir. Osmanlı Devleti ahidnâme vereceği zaman bazı noktalara önem verirdi bunlar; siyasi, ekonomik ve dini

38

ilkeleri yürürlüğe koymaktaydı. Hükümdar ahidnâmeyi verirken göz önüne aldığı İslâm hukuku ilkeleri ahidnâmeyi vereceği ülkeden siyasi ve mali beklentiler, batılı devlet arasında bir iş birliği, kendi ülkesinde ve topraklarında bulunması güç olan maddeleri ülkesine getirilmesini, gümrük gelirlerini artırmayı hedeflemiştir. Osmanlı Devleti’nde bu çeşit ahidnâmeler verilmesinin ardından ahidnâme şartları devlet yetkililerine haber verilir ve bu şartlara uyulması gerektiği bildirilirdi. Ticaret ahidnâmeleri önce dostluk daha sonra sadakat üzerine tesis edilen ticari ayrıcalıkları kapsamaktaydı. Ticarî ahidnâmeler, müste’men108 olarak bilenen ahidnâmeli devlet halkına tanınmakla; şahsın hukuku, diplomatik misyona tanınan haklar, seyr-i sefâyin ve ticaret, gibi konuları kapsamakta. Osmanlı Devleti ilk başlarda ticaret ahidnâmelerini verirken aslında Avrupa’daki ticaret faaliyetlerini elde tutabilmek ve bu yolla da ticareti geliştirmeyi amaçlıyordu. Yukarıda bahsettiğimiz konulardan birincisi şahsın hukuku. Osmanlı ülkesinde ticaret yapan müste’minler devlet güvencesiyle bazı haklara sahip olmaktaydı. Bu kişilere vergi, haraç ve yağmalama girişimlerinde bulunulmaması gerektiğini ticaret ahidnâmelerinde belirtilerek bu kişilerin hakları güvence altına alınırdı. Davalarında ise durum şöyle gerçekleşmekte idi. Müste’minlerin Osmanlı tebaası ile olan davaları kadı huzurunda olması gerekirdi. Müste’minlerin kendi uyruğundaki vatandaşlarıyla herhangi bir sıkıntı yaşaması halinde bulunduğu bölgedeki konsolosluğa gitmesi gerekirdi. Şayet bulunduğu bölgede konsolosluk yok ise davanın İstanbul’da bulunan konsoloslukta çözülmesi gerektiğini belirtilmiştir.109 İkinci değineceğimiz konu ise diplomatik haklara sahip olan konsoloslar. Ahidnâme verilen devletin konsolos hakları, Osmanlı Devleti güvencesi altına alınmıştı. Bu konsoloslar genellikle siyasi antlaşmalar ve liman kentlerinde yaşanan anlaşmazlıkları çözmeye çalışmışlardı. Üçüncü değineceğimiz konu ise ahidnâme verilen devletlerin seyr-i sefâin ve ticareti hakkında olacaktır. Müste’minlerin Osmanlı sularında serbestçe seyretmeleri, güvenliklerinin sağlanmaları, tüccarlarının Osmanlı şehirlerinde rahatça ticaret yapmalarına imkân vermişti. Ahidnâme verilen devlete, Osmanlı suları içersin de korsanlar tarafından herhangi bir zarar verilmemesi için dikkat edilmesi gerektiği belirtilir. Denizde fırtına veya hava

108 Ahmet Özel, “Müste’men”, DİA, c.XXXII, İstanbul, 2006, s.140.

109 BOA., Toskana Ahidnâme Defteri, 99/1, s.1-7.

39

muhalefeti yaşanması durumunda Osmanlı liman ve iskelelerine yanaşıp burada bulunan kaptanlar tarafından yardım edilmesi ahidnâme maddeleri arasında yer alırdı. Geminin batması durumunda ise karaya vuran eşyalara dokunulmaması gerektiği ve bu yardım için de herhangi bir ücret talep edilmemesi ve fırtına dindikten sonra ise tekrardan yola çıkabilmelerine herhangi bir sakınca yoktu. Müste’min tüccarın rızası olmadan eşyalar indirilemezdi. Eğer müste’min tüccar eşyaları karaya indirdiği vakit o zaman da eşyalardan gümrük resmi talep edilirdi. Ticaret ahidnâmelerin de diğer önemli bir konu da gümrük resmi oranlarıdır. Fatih, Selçuklular döneminden itibaren ahidnâmeli tüccarların ödediği %2 gümrük resmi oranını %5’e çıkarmıştı.110 Fakat bu oran Osmanlı ülkesinde bölgeden bölgeye değişebilirdi. Gayri müslümlerden alınan gümrük resmi oranı ilk defa XVI. yüzyılın sonlarına doğru İngiliz tüccarlarına %3’e indirildi ve 1601 yılındaki ahidnâmede yer aldı.111 Daha sonraki yıllarda Hollanda ve Avusturyalılar içinde bu oran kabul edildi. Ticarî ahidnâmeler de karşılaşılan bir sorunda ahidnâme verilen ülkelerin vatandaşları tarafından iyi anlaşılamaması veya ahidnâme maddelerinin boşluğundan yararlanarak kendi menfaatleri doğrultusunda hareket etmeleri ahidnâmelerin ihlaline yol açmakta idi.

3.3. Düvel-i Ecnebiye Defterleri ve Toskana Ahidnâme Defteri

Divân-ı Hümâyun’a bağlı Âmedî Kalemi, her çeşit antlaşma ve ahidnâme metinlerini, görüşme tutanaklarını protokollerini, yabancı elçilere, konsoloslara, tercümanlara ve tüccarlara ait yazıları düzenlerdi. Burada tutulan defterlerden bir bölümüne Ecnebi (Düvel-i Ecnebiye) Defterleri adı verilmiştir. Diğer devletlerle ilgili ahidnâmelerin yanı sıra ahkâm, nişan, konsolosluk beratlarına dair kayıtlar bu defterlerde tutulmuştur.112 Bu defterlerde; Dubrovnik, İspanya, Ceneviz, Amerika, Meksika, Norveç, İsveç, Lehistan, Venedik, Toskana gibi devletlerle ilgili konular mevcuttur. Yabancı tüccarlar, konsoloslar ve elçilerden gelen yazışmalar burada korunmuştur. Yabancı devletlere ait gemilerin Osmanlı liman

110 Eren, Ahidnâmeler ve Ticaret Muâhedeleri, Osmanlı, c.III, s.331.

111 Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı’nın Sosyo-Kültürel Yapısı ve İktisâdî Yapısı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2018, s.377.

112 Düvel-i Ecnebiye Defterleri hakkında detaylı bilgi için bkz. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, Başbakanlık Basımevi, İstanbul, 2010, s.41-46.

40

ve iskelelerinden yararlanmaları için gerekli olan izinlerin verilmesi, bu izinlerin tertiplenmesi ve yabancı devletlerle olan tartışmalı konular hakkındaki haberler de burada bulunmaktadır. Bu çalışmanın konusunu ortaya koyan Toskana Ahidnâme Divân-ı Hümâyûn Defter Kataloğundaki Düveli Ecnebiye Defterleri arasında 99/1 nolu defter olarak kayıtlıdır. Defter, hicrî Ramazan sene 1248- 1274 min evâhir Zilkade (Milâdi Ocak/Şubat 1833-1858 Haziran/Temmuz) tarihleri arasını kapsamaktadır. Defterin sadece bir kısmı incelenmiştir bu sayfa aralığı 1 ve 7 dir. Defter 47x18 boyutunda ciltli ve ebrusuzdur. ‘ahidnâme defteri içersinde 1833 tarihli ahidnâmede konsolos ve tercüman tayinlerine dair 14 hükümden oluşmaktadır. Çalışma sırasında okunamayan kelimelere ise parantez içinde [ … ] şeklinde gösterilmiştir. Ayrıca tam yazılmamış tarihler (1)248 şeklinde tamamlanarak parantez içinde belirtilmiştir.

3.4 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâmesi

Toskana Muahedesi

Min evâhir-i Ramazan ilâ Zilkade

Sene 1248 Sene 1274

Sebeb-i tahrîr-i vesîka ve ba‘îs-i tastîr-i nemîka oldur ki Fi’l-asl haşmetli Avusturya imparatoru cenablarında olan Toskana Gırandukalığı hükümeti müstakile olmak üzere imparator müşârün ileyh cenapları tarafından tefrîk ve temyîz olunarak devlet-i ‘aliyye ile Avusturya Devleti beyninde tarih-i hicretin bin yüz altmışıncı senesi Recebinin yirminci gününde vaki‘ bin yedi yüz kırk yedi sene’i iseviyesi mayısının yirmi beşinci tarihiyle müverrih mu‘âhede’i ‘âtikada hükümet-i mezkûreye da’ir mevâddın tefrikiyle bir mu‘âhede’i cedide’i muʻâhedât ve ticaretin ‘akdî hususunun müzakere ve tanzîmine devlet-i müşârün ileyhin nezd-i saltanat-ı seniyyede fevkalade murahhas orta elçisi olup Toskana da San Jozef tarîki ve taraf-ı sâ’irenin Kavaliri Baron Fransuvada iznikli cenabı devlet-i müşâr'ün ileyha ve hükümet-i mezkûre taraflarında me’mûr ta‘yîn kılınmış olduğu resmen beyân ve inhâ olunup saltanat-ı seniyye’i sermedi'ül kıyâm ile Avusturya devleti beyninde der-kâr olan kemâl-i hulûs ve muhâdenet ve mezîd-i vird-i safvet iktizâsınca bu husûs nezd-i saltanat-ı seniyyede karîn-i kabul olarak mu‘âhade’i mezkûreyi

41

müzakere zımnında zir de imzamızda mastar olduğu vechle biz ki saltanat-ı seniyyenin Rumeli kazaskerliği ve riyâset-i kitab-ı rüteb refi‘asını ihrâz eylemiş me’mûrları biz hala revnak ifzâ-yı serir-i saltanat-ı uzmâ dâd-ı renk pira-yı hilafet kebîri sultan-ı selatin-i İslâm ve bürhân-ı havâkîn-i enâm zillullâh’il mülk’el ‘alam-ı padişah-ı ‘adâlet-penâh ve şehinşah-ı hilâfet dostgah hâdimü’l harameynü’ş- şerîfeyn mâlik’ül berreyn ve’l bahreyn şevket’lü kerâmet’lü ‘azamet’lü muhabbet’lü kudret’lü velî-ni‘metimiz padişahımız gazi sultan Mahmut hân sani efendimiz hazretlerinin cenab-ı me‘al-i menakıb mülkânelerinde me’mûr buyrulmuş olduğumuzdan Gıranduka müşâr'ün ileyhin me’mûru olan elçi mûmâ ileyh bi’l müzakere tanzîm ve tesviye olunarak yirmi bir madde ve bir hatime üzerine tarafından karâr-dâde olan mu‘âhede mevadıdır ki ber vech-i ‘âti zikr ve beyân ve şerh ve ‘ayan kalınır Evvelki madde Şevketlî padişah’el Osman hazretleriyle haşmetli Toskana Gırandukası cenapları beyninde ebedî sulh ve salâh ve dostluk ve teb‘aları beynînde berren ve bahren ‘ale’s-sevîye ticaret karar dade olmakla Gıranduka bayrağı ve patentesiyle olan bi’l cümle Toskana tüccarı mahsûs kendi sefîneleriyle Devlet-i ‘Aliyye limanlarının cümlesine duhûl ve âmed ü şüd ve emti‘alarını ihrac ve fürûht yahut mübâdele eyleyeler ve icrâ’i ticâret ve ‘avdet edip rencide olunmayanlar ve fırtına ve ‘avarız-ı sa’ireden mutezarrır olan sefînelerinde ta‘mir-i sefîne ve kefâf-ı nefsleri için iktizâ’ eden nesneleri râyici üzere iştira edeler ve Toskana Gırandukalığında kain limanlar ve iskelelere devlet-i ‘aliyye bayrağıyla duhûl eden tüccara menafi‘i mezkûre ‘aynıyla i’tâ oluna ve tarafeyn-i mu‘âhedeyn fehimînin niyyâtı her birinin teb‘ası diğerinin memâlikinde ve bi’l mukabele sühûlet ve mu‘âvenet ve menfa‘at-i ‘azime na’iliyeti olduğuna tarafeynden birinin gerek limanları ve gerek derûn-i memleketinde diğerinin teb‘a ve tüccarı haşmetli Avusturya imparatoru cenapları teb‘alarının bu makûle ahvâlde tabî‘ olduklarından ziyade vergi ve teklife tabî‘ olmayalar İkinci madde Akdeniz boğazından ve Haliç Konstantiniyeden bahr-i siyâha gitmek üzere Akdeniz Toskana bayrağıyla vürûd eden ve gerek Akdeniz'e mürûru için Karadeniz den gelen mahmûl ve tehî tüccar sefînelerine bahr-i siyâh boğazı meftûh olup hiçbir halde ve bir güne bahane ile meks ve tevkîf olunmayıp Toskana bayrağıyla olan sahîh tüccar sefîneleri Karadeniz de Avusturya teb‘ası

42

ve sefîneleri haklarında carî olan şurût ve müsâ‘adât ile seyr-i harekete na’il olanlar Üçüncü madde Toskana tüccarı memâlik-i ecnebiyeden gerek berren ve gerek bahren memâlik-i mahrûseye götürdükleri ve memleket-i ecnebiye için gayr-i memnû‘ât memâlik-i mahrûseden alup götürdükleri her cins emti‘a ve eşyanın fakat bir mahalde bir def‘a yüzde üç hesabıyla resm-i gümrüğünü edâ ettikten sonra gümrük ümenâsı taraflarından meğer gümrük ve sâ’ir türlü resm-i a‘zasına icbâr olunmaya ve tüccar-ı mersûmeden ol vechle ziyade resm celb eden istirdâd mecbur ola ve emriye emti‘asının yüzde üç resm-i gümrük emti‘a’i mezkûrenin fürûht olunduğu mahalde ve li ecli’n-nakl memâlik-i mahrûseden iştirâ olunan emti‘anın gümrük resmi mübâya‘a olduğu mahalde bir ref‘ edâ olunup tüccar-ı mersûmeden işbu nizam-nâme ile mevzu‘ olandan ziyade sa’ir nesne talep olunmaya ve zikr olunan yüzde üç gümrük rüsûmâtı beyne’n-nâs cârî olan akçeden te’diye oluna ve edâ-i tezkireleri resm-i mezkûrun te’diye olduğu mahalde i’tâ olunarak cem‘i mahalin mahrûsede mu‘teber tutula ve gümrük emnasının Toskana tüccarının emti‘asına takdîr eyledikleri pahayı tüccar-ı mersûme istiksar eylediği halde yüzde üç gümrüklerini ‘aynı eşya ile bu te’diye edip gümrük emnası dahi dahi olalar ve tüccar-ı mersûmenin âstâne-i’ sa‘âdette iştirâ edip sefînelerine tahmil eyledikleri eşyanın bir def‘a resm-i gümrüklerin asitane-i sa‘âdette edâ edip gümrük emnasından yedlerine tezkire aldıklarından sonra mu‘tâd üzere yol ahkâmıyla boğaz hisarlarına vardıklarında yollarından alıkonulmaya ve tüccar-ı mersûme sefîneleriyle götürdükleri eşyanın bir def‘a resm-i gümrüklerine verdiklerinden sonra emti‘ası fürûht olunmayıp ahiren iskeleye gitmek iktizâ eder ise Avusturya ve düvel-i sa’ire tüccarı misillü nakli ca’iz ola ve gümrüklerin gümrük emnasına edâ eylediklerini müş‘ir edâ tezkireleri verile şöyle ki bir def‘a resm-i gümrük verilen hiçbir emti‘adan tekrar gümrük ve sa’ir bir gûne resm-i talep olunmaya ve eğer Toskana tüccarının biri gerek âmediye ve gerek reftiyye emti‘asının resm-i gümrüğü arasında hileye cesaret eder ve o halde ahz olunur ise ka‘ide’i kadime üzere iki kat gümrük resmi vere ve Toskana tüccarının götürdüğü altın ve nukuddan ve sa’ire eşyadan Nemçe ve düvel-i sa’ire tüccarının vürûd ve ‘azîmetlerinde verdikleri rüsûmât talep olunmaya ve memâlik-i mahrûse limanlarına amed ü şüd eden Toskana tüccarı gayr-i memnû‘ât iştirâ edecekleri bi’l cümle emti‘anın gümrük

43

rüsûmâtını edâ ve ahîr-i mahalde irsâl için sefînelerine tahmîl ettikleri gibi yollarından alıkonulmamak için derhal edâ tezkireleri i’tâ oluna ve Toskana tüccarı götürdükleri emti‘a ve eşyalarını Devlet-i ‘Aliyye tüccarı sefînelerine vaz‘ ve tahmil idüb memâlik-i mahrûse iskelelerine çıkardıklarında sahîh kendi malı ve metâ‘ı olduğu takdirce mücerred Devlet-i ‘Aliyye tüccarı sefinesiyle gelmiştir deyu hilaf-ı ahd yüzde üç bin ziyade gümrük talebiyle rencide olmayalar Dördüncü madde Devlet-i ‘Aliyye ile musâlaha ve dostluk üzere olan devletler tüccarının memâlik-i mahrûseden olup vilayetlerine götürdükleri emti‘a ve eşyayı Toskana tüccarı dahi iştirâ edip vilayetlerine götüreler ve memnû‘âttan olan ba‘zı eşyanın nakline da’ir düvel-i sa’ire haklarında müsâ‘ade olunduk da müsâ‘ade’i mezkûre tarafeyn tüccarı haklarında ke-zâlik icrâ oluna Beşinci madde Toskana tüccarı memâlik-i mahrûsede serbestiyet üzere ticaret edeceklerine ve mevâdd-ı sâbıkaya mukabeleten Devlet-i ‘Aliyye teb‘ası bi’l cümle Toskana memâlikinde âmed ü şüd ve ikamet ve serbestiyet üzere ticaret edip mahsûsen himâyet ve sıyânet oluna ve memâlik-i mezkûrenin cemi‘ mahallinde haşmetli Avusturya imparatorunun ve yahut sa’ir mezîd-i müsadeten mazhar olan devlet teba‘ası haklarındaki mu‘âmelenin ‘aynı icrâ kılına ve Alikorne limanında serbest limanı imtiyazatı kavâid ve kavânîn-i mer‘iyye Osmanlı haklarında dahi düvel-i mezkûre misillü icrâ oluna ve sa’ir bi’l cümle Toskana memâlikinde Avusturya ve yahut sa’ir dost devlet teba‘asından ziyade resm-i vergi talep olunmaya şöyle ki haşmetli Gıranduka cenapları Devlet-i ‘Aliyye teb‘ası haklarında mezîd-i müsâ‘adeye mazhar olan düvel haklarındaki imtiyâzât da’ima ve herhalde icrâ eyleye Altıncı madde Toskana tüccarının kemâl-i emniye ve âsâyişi ve ticaretlerinin menfâ‘ati için kavl-ü karar olunmuştur ki haşmetli Toskana Gırandukası cenapları kendi patent-i senedâtı ve nezd-i saltanat-ı seniyye muk’îm elçisi vasıtasıyla Akdeniz de kâin bi’l cümle liman ve iskeleler ve cezirelere ve memâlik-i mahrûsede düvel-i sa’irenin konsolos ve tercümanları bulunan beldelere beravât ve evâmir-i ‘aliye ile konsoloslar ve konsolos vekilleri ve tercümanlar ta‘yîn ve ikame edebile ve eğer ba‘d- ez-în mukaddemâ konsolos olmayan her kangı mahale konsolos ve yahut tercüman ta‘yîni lüzûmu tebeyyün ider ise Der-saâdette

44

mukîm Toskana elçisi makam-ı riyasete ifade eden ve işbu istid‘a vechle Devlet-i ‘Aliyye rızâ-dâde olduğu halde zikr olunan konsolos beravât i‘tâ kılına ve ol mahallerin muhafızları ve sa’ir me’murlarına mârrü’z-zikr konsoloslar ve tercümanlar himâyet ve sıyânet olunmak üzere mahsûsen tavsiye tenbîye oluna ve mahsûsen karar verilmiş ve i‘lân olunmuştur ki Gıranduka cenaplarının şimdiye kadar mahsûs konsolos ta‘yini tensîb etmemiş olduğu bi’l cümle memâlik-i mahrûse liman ve iskele ve cezirelerinde Toskana tüccarı ve teb‘ası emvâl ve eşyaları ve ticaret mu‘amelâtları haşmetli Avusturya imparatoru cenaplarının konsolos ve konsolos vekilleri veyahut tercümanları taraflarından kemâ-kân himâyet ve sıyânet olunarak bunların Avusturya konsolosluğu ‘unvanı tasdîk olunduğu halde Toskana teb‘a ve tüccarına mu‘âvenete me’zûniyyet için âher resme muhtaç olmayalar ve memâlik-i mahrûsenin her ne mahallinde Toskana teb‘a ve tüccarından biri fevt olur ise onun emvâl ve eşyasına ve vechen mine’l vücûh vaz‘ı yed olmayıp taraflarından kabzına me’mûr olanlara zabt ettirile ve işbu mu‘âhede muktezâ-sınca Toskana konsolos vekilleri ve tercümanları ve bunların huddâmıyla sa’ir bi’l cümle teb‘a ve tüccarı cizye ve sa’ir teklif talebiyle rencide olunmayalar ve Toskana konsolos vekilleri ve teb‘a ve tüccar ve müste’men huddâmı bey‘ü şira ve ticaret ve kefâlet ve sa’ir umûr ve hususlarında olduğu mahallin kadısına varıp sebt-i sicil ettirip hüccet ve ma‘mûlün bih temessük alalar sonra nizâ ‘ olur ise hüccet ve temessük ve sicile nazar olunup mûceb-i şer‘isiyle ‘amel oluna ve valî’i memleket ve mütesellim ve voyvodalar davacınız vardır sizi hapis ederiz diye te‘âdî etmeyeler meclis-i şer‘i ihzârları iktizâ eyledik de konsolos veya tercümanları ma‘rifetiyle ihzâr olunalar ve hapsleri iktizâ eyledik de nefisler için kefil göstererek kendileri haps edebileler ve bunlardan birinde âher kimesnenin alacağı zuhûr eyledik de zabıtalar ma‘rifetiyle şer‘le medyûndur tahsîl olunup böylece şer‘i âher kimesneden talep olunmaya ve zikr olunan konsolos vekilleri ve tercümanları ve sâir teb’a ve tüccarı oldukları mahalde maksad üzere ‘aynilerine icrâ edeler ve Toskana konsolos ve vekilleri ve tercümanları ve teb’a ve tüccar ve huddâm ve ademlerınden biriyle âher kimesnenin üç bin akçeden ziyadeye resîde olan dâ’vâsı kenar mahkemelerden istimâ‘ olunmayıp sa’ir müste’minlere kıyâsen dâ’vâları âsitâne’i sa‘âdete havâle oluna ve tüccar-ı mersûmenin birbiri ile dâ’vâları zuhûr eder ise konsolosları ve tercümanları kendi ‘adetlerince dinleye ve kimesne mâni‘ olmaya gitmekle âmâde olan sefînelerinde bulunan tüccarın

45

biriyle âherin dâ’vâ ve nizâ' zuhûr eyledik de mücerred dâ’vâ-yı mezkûr için sefîne’i merkûme yolundan alıkonmayıp konsolosları veya vekilleri veya tercümanları ma‘rifetiyle ‘aceleten dâ’vâya fasıl verile ve Toskana teb‘asında hiçbiri tercümanı hazır olmadıkça mahkemeye ihzâr olunmaya ve Toskana teb‘ası her ne mahale varırlar ise gerek vülât ve gerek kuzât ve gerek sa’ir maslahatgüzârlar tarafından hediye talebiyle rencîde olunmayalar Yedinci madde Toskana tüccar sefîneleri memâlik-i mahrûse iskelelerinin birine gelip kendi halleriyle ticaretleri için lenger-endâz olduk da ticaretlerine da’ir işlerini bitirince ikâmetlerine mümâna‘at olunmaya bu ve kendi hüsnî rızalarıyla eşyalarını ihraç etmez ise elbette metâ‘anızı çıkararak diye ibrâm etmeyeler ve tarafeyn-i mu‘âhedenin hiçbiri sahîh teb‘asından diğerinin sefînesinde bulunan salâh ve yahut yolcuları bir güne bahane ile istihdâma icbâr edemeyip ancak matbû’ları kendi teb‘asını istihdâm edebile Sekizinci madde Toskana sefînelerine der’u deryâdan fırtına mezâyıka verip muhâtarada da bulunur ise ol mahallin kurbunda bulunan ehl-i İslâm sefînelerinin salâh ve re’isleri mu‘âvenet eylediklerinde mu‘âvenet için ücret-i mu‘tedileden ziyâde nesne talep olunmaya ve sefîne-i mezkûreden biri gark ve helâk olur ise karaya çıkan eşyasına âhirden tecavüz olunmayıp ol havâlîre karîb bulunan Toskana konsoloslarına bi’t-tamâm teslim oluna ve i‘tidâlden ziyâde ücret-i nakliye talep olunmaya ve iki dost limana ve iskelelerinde tarafeyn düşmanlarının cenk-i sefînesi donanmak câ’iz olmaya ve eğer bu makûle sefîne donanmış bulunup ve yahûd düşmanı sefînesi devleteynin iskele ve limanlarının birinde meks üzere bulunur ise ahd-i tarafeynin sefînesi çıkıp gideler yirmi dört sâ‘ât geçmedikçe hasmının sefînesinin ‘azîmeti câ’iz olmaya ve limanlar içlerinde ve top aletlerinde tarafeynin sefîni ahid ve sâlim olalar Dokuzuncu madde Korsan ve ızbandut ta’ifesi şayet Akdeniz sularında geştü güzar ve ehl-i İslâm ve sa’ir Devlet-i ‘Aliyyenin teb‘asına îsâl-i hadd ederlerse bu sebeple kendi hallerinde geştü güzar eden Toskana tüccar sefînelerine ta‘arruz ve rencide olunmaya

46

Onuncu madde Toskana memleketinde vefat eden ehl-i İslâm ve sa’ir teb‘a’i Devlet-i ‘Aliyyenin muhalifâtına ta‘arruz olunmayarak ol taraflarında bulunacak şehbendere teslim oluna ve birbirileriyle vuku‘u bulan dâ’vâları dahi Devlet-i ‘Aliyye şehbenderi ma‘rifetiyle bi’t-terazi fasl-ı rû’yet kılına On birinci madde Memâlik-i mahrûseye li-ecl’it-ticcare âmed-şüd iden Toskana sefayini kendi bayrağıyla yürüyüp düvel-i sa’ire bayrağını ahz ve isti‘mâl etmemek ve sa’ir düvel ve cins-i âher sefînelerine ve gerek re‘aya teknelerine Toskana bayrağını vermemek ve elçi ve konsolos ve konsolos vekilleri taraflarından devlet-i ‘aliyye re‘ayasına patente i’ta ve hafî ve celî tasahhub ve himâye olunmamak üzere karar verilmekle işbu ahvâle menâfî vaz‘u harekete kat‘a cevaz gösterilmeye On ikinci madde Devlet-i ‘Aliyyeye tabi‘ tüccar ta’ifesi Toskana sefînelerine süvar olup yahut eşya tahmîl ederler ise İngiltere ve Fransa ve Hollanda sefînelerine süvar olanların veregeldikleri rüsûmâtı bunlar dahi verseler dostane ümidiyle ve bi’l mukabele Toskana tüccarı dahi Devlet-i ‘Aliyye sefinelerine eşya tahmîl ederler ise minvâl-i muharrer üzere rüsûmât-ı mezkûreyi edâ edeler On üçüncü madde Toskana tüccar sefîneleri mîrî eşya tahmîl veyahut ‘asker nakli için cebir ve rencide olunmaya On dördüncü madde Tarafeyn cenk sefîneleri rû-yi deryâda birbiriyle mülâkî olduklarında birbiriyle aşinalık ve dostluk edip zarar ve ziyan eylemeyeler On beşinci madde Toskana teb‘ası ticaret veyahut ziyaret için memâlik mahrûseden bir mahale gitmek murâd ederler ise varıp gelmek câ’iz ola ve iyâb’ü ve zehâblarında esnâ-yı tarîkde cizye-dâr olanlar ve sa’ir kimesneler duhûl ve ta‘arruz eylememek için yedlerinde yol emri verile On altıncı madde Toskana tüccarı semereleri mademki kendi hüsnü rızalarıyla istihdâm etmedikçe herhangi milletten olur ise olsun hiçbir kimesne berât-ı ‘âli-şân ile veyahut şefi‘i mecbur ile simsar-ı ta’yîn olunmaya ve bunlardan biri simsarlık

47

hizmetinde istihdâm etmediler diye bi’l-mûceb garazen ihânet ve zarar ve ziyan kasıttan olur ise sa’ire mûceb-i ‘ibret için mahkeme haklarından geline On yedinci madde Konsoloslar ve vekilleri ve tercümanları veyahut sa’ir Toskana teb‘ası hidmetinde bulunan müste'menlerden biri mademki hüsn’ü rızasıyla tercümanları muvâcehesinde kabul-i İslâm etmeye ba‘zılarının garezlerine bina’en bizim yanımızda kabul-i İslâm etti diye kabul-i mücerred ile ta‘ciz olunmayıp ve hüsn’ü rızasıyla İslâma gelenlerin sabit olması deyni var ise malından edâ oluna On sekizinci madde Toskana teb‘a ve tüccarından biri hasbel iktizâ korsana sefînesinde bulunup sefîne’i merkûme ahz ve korsanları esir alır ise evvel kimesne mademki korsanlıkta ‘alakası olmaya ve Toskana teb‘asından olduğunu ispat eyleye ber-vechle esir olunmaya ve takrîb ile tarafeyn-i mu‘âhedeyn re‘ayası istirkak olunmaya On dokuzuncu madde İki devlet beyninde ‘akd olunan sulh ve salâh ve muhâdenet ma’zallah u te’âlâ husûmete mübeddel olur ise berr ü bahir de bulunan tarafeyn-i tüccar ve re‘ayalarına tahrîr maslahatlarını temşit ve alacaklarını alıp vereceklerini verdikten sonra nefy ve mallarıyla emînen ve selâmen hudûtlarına duhûlleri için dikkatiyle ihbâr oluna Yirminci maddi Toskana ile mağrip ocakları beyninde seyir-i sefâin ve ticaret mu‘âmelâtı dukalığı kebîr ile zikr olunan ocaklar beyninde cari olan mu‘âhedat-ı mahsûsen ile bundan akdem tanzîm ve te’min olunmuş olduğundan ve mu‘âhedat-ı mezkûrenin bilâ tahlîf-i hıfz ve icrâsı me’mûl idüğünden tarafeyn-i mu‘âhedeyn Toskana ile marr’üz-zikr ocaklar beynindeki mu‘âmelat-ı müsâlemeti te’min zımnında el halet-ü hâzihi bir güne şurût-ı lazım gelmediğini tasdîk edip ma‘mafih ma‘âzalallah u te‘âlâ mu‘âhedat-ı merkûmenin icrâsına da’ir ba‘zı su’ûbet veyahut dukalığı kebir ile zikr olunan ocaklar beyninde ba‘zı niza‘ı tekevvün eyler ise Devlet-i ‘Aliyye lede’l-iktizâ mesa‘i cemilesini icrâ eyleye beyne’l-tarafeyn sulh ve salâh ve ihtarın i‘adesine sa‘i ve himmet edeler Yirmi birinci madde Tarafeyn me’mûrları işbu sulh ve salâh ve muhâdenet ve ticaret

48

mu‘âhedesinin mar’üz-zikr mevâdd ve şurûtunu imza ve temhîr eylediklerinden sonra derhal dukalar tarafına teblîg ve irsâl edeler ve tarafeynden hiçbiri mu‘âhede-i mezkûreye nâkız ve halel nezâretini tecvîz eylemeyeler ve işbu mu‘âhedenin tarih-i imzadan i‘tibaren doksan gün zarfında tarafında mahkeme olur ise dahi evvelce tarafeyn hükümdarları taraflarından kabul ve tasdik olunacağının ve mevâdd-ı mezkûre tarafından bila tebdîl ve takyîd icrâ kılınacağı dahi va‘ad eylerler Hâtime İmdi bâlâda mezkûr yirmi bir madde ve bir hatime şart ve rapt olunduğu üzere karar-dâde olmağı inşallah’el meliki’l ‘Allam müddet-i merkûmeden tasdîknamelerin mübadelesiyle pezîrâ-yı hüsn-i hitâm olmak üzere işbu temessük terkim ve imlâ ve mühür ve imzalarımızla mahtûm ve mümzâ kılınıp kral müşârün-ileyhin murahhas elçi mûmâ-ileyhin verdiği temessükle bi’l mübadele yedine teslim ve i‘ta olundu Tarih-i ‘ahid Fî 22 Ramazan sene (1)248 Tarih-i kayd Fî ğurre Muharrem sene (1)249 Hizmet-i riyâsete işbu şehr-i şubatın altıncı günü tarihiyle müverrih der-saâdette mukîm Avusturya Elçisi tarafından takdîm olunan takrîr bir resminin tercümesidir Devlet-i ‘Aliyye ile Toskana Devleti beyninde sene-i sabıka şubatının on ikinci günü mün‘akit olan mu‘âhedenin tasdiknâmeleri dünkü gün ‘akit olunan meclis-i mükâlemede mübadele olunmuş olduğuna ve mu‘âhede-i mezkûre şurûtunun tamamen ve kâmilen icrâsına mani‘ olur hiçbir nesne olmadığına bina’en devletli re’is efendi hazretlerine Avusturya Devletinin zîrde mersûm’el imza fevkalade murahhas üzere elçisi ihbarıyla kesp fahr eder ki Toskana duka’i kebiri cenaplarının elçisi mevcut olmadığı halde rü’yet-i umûr u Avusturya elçiliği haberiyle kendisinin vazife’i dikkati olmağın Toskana teb‘ası için iktizâ eden evamir-i ‘aliyye ve tahrîr-i seniyye ba‘d-ez-în tarafından istid‘â olunduğu ve bu vechle bâb-ı âlîye bi’l inhâ Toskana teb‘asının ber-mûceb mu‘âhede hâlis-âne ve me’mûrudur Devlet-i ‘Aliyye taraflarından bizzat imparator cenapları taht-ı himayetinde bulunmuş derc-i himâyet ve hıyânetleri me’mul idüğü beyânı der-kâr olan fart-ı ihtirâmının ‘arz ve ibrazına ni‘me’l vesile ittihâz olunmuştur diye muharrerdir.

49

Tarih-i kayd Fi 17 Şevval Sene (1)249

3.4.1.1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Maddelerinin Tahlili

Birinci madde Osmanlı padişahı ile Toskana Gırandukası arasında imzalanan bu antlaşma; iki devlet arasında ebedi sulh, barış ve dostluk antlaşması ile Toskana ticaret gemileri Osmanlı limanlarına girebilme olanağı sağlamıştır. Antlaşmanın birinci maddesinde Toskana tüccarlarının geliş ve gidişlerinde satılacak olan eşyaları yurt dışına çıkarmalarına veya değiş tokuş yapabilmelerine imkân sağlamıştır. Antlaşmanın birinci maddesinde gemilerin yollarda fırtına ve kazalar geçirmesi halinde ihyaçlarını karşılayabilmeleri için eşyalarını sürüm değeri ile satışının gerçekleşmesi gerektiği anlatılmaktadır. İki devlet arasında imzalanan bu antlaşma ile karşılıklı iyi niyete ve halkların birbirlerine kolaylık sağlamaları belirtilmiştir. İkinci madde Akdeniz Boğazın’dan veya Haliç’den Karadeniz’e giden ya da Karadeniz’den Akdeniz’e giden gemilerin boş veya yüklü olmaları halinde bile herhangi bir nedenden dolayı durdurulmamaları gerekmektedir. Üçüncü madde Toskana tüccarları; yabancı ülkelerden hem kara hem de deniz yoluyla Osmanlı Devletine getirdikleri eşyaları, kumaşları ayrıca yasaklı ürünler için bir defalığına ödedikleri yüzde üç gümrük vergilerini ödedikten sonra tekrardan bir vergi vermelerine gerek yoktur. Yabancı tüccarlardan alınan vergi Osmanlı Devleti adına alınmaktadır. Osmanlı Devleti aldığı bu yüzde üç gümrük vergisini akçe üzerinden yapılacağı belirtilmiştir. Toskana tüccarlarının ve yabancıların getirdikleri eşyaların yüzde üç gümrük vergisi, gümrük memuruna ödenecektir. Daha sonra Osmanlı Devleti’ne satılan ve Osmanlı gemilerine yüklenen eşyaların bir defa olmak üzere devlet adına gümrük vergisi ödendikten sonra gümrük memurları aracılığıyla izin alınacak sonra güvenli bir yoldan gidilip yol hükümlerine göre boğaz hisarlarına yetiştikleride yollarından alıkonulmamaları gerektiği ifade edilmiştir. Bu madde de Osmanlı Devletine gelen yabancı tüccarların, eşyalarının satılmaması halinde tekrardan ülkelerine dönmeleri ve eşyalarını diğer devletlere nakledebileceğine değinilmiştir.

50

Dördüncü madde Osmanlı Devleti ile sulh ve barış içinde olan devletlerin tüccarları, Toskana aracılığıyla kendi ülkelerine eşya veya kumaş götürebilecekleri belirtilmiştir. Beşinci madde Toskana tüccarı, Osmanlı Devleti’nde serbestçe ticaret edebileceklerini yukarıda değinilmiştir. Osmanlı Devleti, memleketlerinde oturan ve serbest ticaret eden tüccarların özel olarak korunmasına dikkat edilmesi hususuna dikkat çekilmiştir. Benzer şekilde Osmanlı Devleti halkının da böyle bir korumaya tabi tutulması gerektiği belirtilmiştir. Avusturya veya dost devletler halkından vergi talep edilmemesi gerektiği yine bu madde de ifade edilenler arasındadır. Altıncı madde Bir kaç konuya değinmektedir. Birincisi Akdeniz de ikamet eden Toskana uyruğunda olan insanlar hakkında, iskelelerde veya adalarda insanlara dair imtiyaz verildiğine dair buyruklar belgede yer alır. Akdeniz’de; uyruğunda olan fakat konsolosluğu ya da tercümanı bulunmayan bir yerde bu ihtiyacın ortaya çıkması durumunda, İstanbul’da bulunan Toskana elçiliği, başkanlık makamına dilekçe yazılıp gereğinin yapılması için imtiyaz verecektir. Burada muhafızları, memurları, konsolosları veya tercümanların korunmasına önem verilmelidir. İkinci olarak değinilen konu ise Osmanlı Devleti’nin herhangi bir yerinde Toskanalı tüccar veya halkdan birinin ölmesi halinde mülküne veya eşyalarına el konulmaması gerektiği belirtilmiştir. Osmanlı Devleti’nde yaşayan konsolos vekillerinin, halkın, tercümanların, tüccarların ve bunların hizmetçilerinin cizye vergisi vermeleri gerektiği anlatılmıştır. Üçüncü olarak; Toskana konsolos vekilleri, halkı, tüccarı ve hizmetçileri mal alım satış işlerinde kefil olduğu yerin kadısına gidip deftere ismini yazdırmalı, senet ve yürürlükte olan borç senedini almaları gerektiği ifade edilmiştir. Aynı zamanda vali kaymakam gibi kişiler davalarınız vardır haps ederiz diyerek düşmalık içersinde olmamaları gerektiği anlatılmak istenmiştir. Kadı’nın huzuruna bir Toskanalı getirildiğinde yanlarında konsolos veya tercümanlarının da hazır bulunmaları gerekmektedir. Eğer haps edilmeleri gerekmekteyse kendi canları için kefil göstermeleri ve gösterdikleri bu kefilin daha sonra haps edilene kadar borcu olduğu anlaşılması durumunda subaylar

51

aracılığıyla tekrardan kadının huzuruna getirilmesi anlatılmaktadır. Bir borçlunun borcu giderildikten sonra, borçlu tekrardan aynı işine dönebilir. Toskana konsolos ve vekilleri, tercümanları, halkı, hizmetçilerinden biriyle üç bin akçeye varmış davalarına çevre mahkemeler tarafından dinlenilmemesi ve bu davalar İstanbul’a gönderilmesi gerektiğini anlatılmaktadır. Toskanalı tüccarların birbirleriyle olan davalarına ise; konsolosları ve tercümanları kendi usullerine göre yargılamaları ve buna kimsenin engel olmaması gerektiği anlatılmıştır. Şayet gitmeye hazır olan bir geminin tüccarının başka biriyle bir davası ortaya çıkması durumunda, yalnızca mahkemeye adı geçen kişinin gitmesi gerektiği ve adı geçen geminin yolundan döndürülmemesi gerektiği bildirilmiştir. Yedinci madde Toskana ticaret gemileri; Osmanlı Devleti’ne geldiğinde ticaret için demir atmış olan gemiler işlerini bitirdikten sonra, oturmalarına engel olunmaması gerektiğini belirtilmiştir. Ayrıca tüccarlar kendi istekleriyle eşyalarını satmaz ise bunda bir zorluk çıkarılmaması gerektiği de ifade edilmiştir. Sekizinci madde Eğer Toskana gemileri denizde fırtınaya yakalanır ya da herhangi bir problem ile karşılaşırsa Osmanlı Devleti’ne bağlı gemilerin kaptanları yardım edecektir. Buna karşılık olarak yapılan bu yardım için hiçbir ücret veya eşya talep edilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Gemilerin batması ya da başına bir olay gelmesi halinde batan gemilerin eşyaları karaya çıkartılıp sonrasında bir saldırının olmaması gerektiğini anlatılmıştır. Aynı zamanda iki tarafın liman ve iskelelerinde iki tarafın düşmanları da gelmemesi gerektiği ifade edilmiştir. Dokuzuncu madde Korsanların Akdeniz sularında dolaşmaları, İslam topluluğu ve Osmanlı Devleti halkının sınırlarına ulaşmaları ve buralarda bulunan Toskana ticaret gemilerine herhangi bir saldırıda bulunmaması gerektiği anlatılmaktadır. Onuncu madde Toskana ülkesinde İslâm topluluğundan birinin vefat etmesi üzerine bu kişinin burada bulunan konsolosa teslim edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Osmanlı Devletine bağlı olan vatandaşlara herhangi bir saldırı olmaması gerektiği belirtilmiştir. Toskana ülkesinde bulunan Osmanlı vatandaşlarının

52

birbirleriyle olan davalarına Osmanlı Devleti konsolusu aracılığıyla bakılması anlatılmıştır. On birinci madde Osmanlı ülkesine ticaret için gelen Toskana gemileri; diğer devletlerin bayrağıyla değil, kendi bayraklarını kullanması gerektiği belirtilmiştir. Diğer devletlerin gemilerine ve teknelerine Toskana bayrağını vermemeleri elçi, konsolos ve konsolos vekilleri tarafından Osmanlı Devleti halkına gizli saklı vergi verilmemesi ve bu olaydan fayda sağlanmasına izin verilmemesine de vurgu yapılmıştır. On ikinci madde Osmanlı Devletine bağlı tüccarlar, Toskana gemilerine biner ya da eşya yükler ise İngiltere, Fransa, Hollanda gemilerine binmiş olanların verdikleri gümrük vergilerini vermeleri gerektiğini anlatmaktadır. Dost bir şekilde karşılıklı Toskana tüccarları Osmanlı Devleti gemilerine eşya yükler ise bu suretle yazılmış olan vergiyi zikredilği gibi ödemeleri gerekmektedir. On üçüncü madde Toskana tüccarları, gemilerine devlete ait eşyaları yükler ya da asker taşımaları için zorlanmamaları gerektiği anlatılmaktadır. On dördüncü madde İki tarafın savaş gemileri denizlerde birbirleriyle görüşüp birbirleriyle dostluk içersinde olmaları birbirlerine zarar vermemeleri anlatılmaktadır. On beşinci madde Toskana halkı, ticaret ya da herhangi bir ziyaretten dolayı Osmanlı Devleti’nin herhangi bir yerine gitmek niyetinde olurlarsa bunda herhangi bir mani yoktur. Toskana halkının gidip gelmelerinde yollarda cizye ödeyenlerin içeri girmelerinde bir saldırı olmaması için onlara yardım edilmesine, yol emri verilmesi gerektiğini anlatılmaktadır. On altıncı madde Toskana tüccarıyla herhangi bir milletten biri, bu imtiyazdan yararlanmak için araya komisyoncu tayin etmemesi gerektiğini ve aynı zamanda komisyoncu hizmetinde bulunmadılar diyerek de bir düşmanlık içinde olmamaları şayet bir düşmanlık veya zarar ziyanda bulundukları takdirde ise bu olaydan ders çıkarmak için mahkemeye sevk edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

53

On yedinci madde Konsolos vekilleri, tercümanları ve diğerleri Toskana halkı hizmetinde bulunup aman dileyen biri; kendi isteğiyle tercümanlar aracılığıyla yüz yüze gelir İslam dinini kabul ederse başkalarının düşmanlıklarından dolayı tecrit edilmiş ya da saldırıda bulunulmaması gerekmektedir. Kendi isteğiyle İslam dinine gelenlerin borcu var ise İslâm dinine geçen kişinin mallarından ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. On sekizinci madde Toskana halkından ve tüccarlarından biri; herhangi bir nedenden dolayı korsan gemisinde bulunup korsan gemisine ismi yazılmış ve kabul edilmiş ise daha sonra bu korsanlar yakalandığında, burada bulunan Toskana halkı ve tüccarı kendisinin bu korsanlarla ilgisinin olmadığını ispat ettiği takdirde iki tarafın antlaşmasına göre esir edilmemesi gerektiği yer almaktadır. On dokuzuncu madde İki devlet arasında imzalanan dostluk antlaşmasında; düşmanlık ortaya çıkarsa, iki tarafın kara ve deniz sınırında bulunan tüccarları ve halkları, yazılı olan maddelerinin uygulanması daha sonra alacak ve vereceklerini verdikten sonra sürgün edilmesi ve mallarıyla güvenilir bir şekilde sınırlarından ayrılması gerektiğini anlamaktayız. Yirminci madde Toskana ile Trablus, Cezayir, Tunus arasındaki ticaret işlerine Büyük Dukalık bakmaktadır. Adı geçen bu bölgelerde güvenliğin sağlanması ve söz konusu antlaşmanın yemin ettirilerek korunması gerektiği belirtilmiştir. Şayet Büyük Dukalık ile adı geçen Trablus, Cezayir, Tunus arasında bazı sorunlar meydana gelir ise Osmanlı Devleti’nin bu duruma iyi niyet göstermesi tavsiye edilmiştir. İki taraf arasında barış ve dostluğu hatırlatmaya yönelik çalışmaların yapılması gerektiği de ifade edilmiştir. Yirmi birinci madde İki tarafın memurları dostluk ve barış içinde ticaret antlaşmasını, ticaret kanunlarını ve şartlarını imzalayıp mühürlesinler.

54

3.5. 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâmesi’nin 1 ile 14 Arası Hükümleri ve Özetleri

Hüküm 1

Özet Toskanalı Tüccarların durumuna dair İskenderiye Mısır Konsolosluğu Zapt-ı emri yazılmışdır Nişân-ı Hümâyûn oldur ki Toskana tüccârının kemâl-i emniyet ve asâyişi ve ticaretlerinin menfa‘âtiyçün Toskanalu kendü patente senedât ve nezd-i saltanat-ı seniyyede mukîm elçisi vasıtasıyla Akdenizde kâ’in bi’l cümle liman ve iskeleler ve cezirelere ve memâlik-i mahrûsede düvel-i sa’irenin konsolos ve tercümanları bulunan beldere berevât ve evâmir-i ‘aliyye ile konsoloslar ve konsolos vekilleri tâ‘yin ve ikâme edebile ve eğer bâ’d-ez’in mukaddemâ konsolos olmayan herkangı mahalde konsolos tâ‘yini lüzumu tebeyyün edilir ise Der-saâdette mukîm Toskana elçisi makam-ı riyâsete ifâde ide ve işbu istid‘a vechiyle Devlet-i ‘Aliyye rızâ-dâde olduğu halde zikr olunan konsoloslara berevât i'tâ kılına ve ol mahallerin muhafızları vesâ'ir memurlarına marru'z-zikr olunan konsoloslar himâyet ve sıyânet olunmak üzere mahsûsen tevcih ve tenbiye olunan ve Toskanalunun şimdiye kadar mahsûs konsolos ta‘yiniyeti tensîb kılınmış olduğu bi’l cümle memâlik-i mahrûse liman ve iskele ve cezirelerinde Toskana tüccarı ve teb‘ası emval ve eşyaları ve ticâret mu’âmelatları Avusturya İmparatorunun konsolos ve konsolos vekilleri kemâkân himâyet ve sıyânet olunarak bunların Avusturya konsolosluğu ‘unvanı tasdîk olunduğu halde Toskana teb‘a ve tüccarına mu‘âvenet mezuniyetçün âhar resme muhtac olmayalar deyû bu def‘a Toskana deyu i’tâ olunan ‘ahidnâme-i hümayûnda münderiç olmaktan nâşî memalik-i mahrûsememden İskenderiye Mısır vilayet tabi iskeleden Toskana bayrağı iktiza’ emr-i şer’ iden Toskana tücar sefini ademlerine umûr-ı mesâliha görmek içün konsolos nasbı lâzımeden olduğuna mebnî Toskana beyzadelerinden işbu ref’i tevk’i rafi‘üş şan-ı hakani kıdvetü’l- â’yânü’l millet-il Mesîhiyye rüsûmatı nam beyzâde konsolos nasb ve ta‘yîn oldunğundan bahisle ‘ahidnâme’i hümâyûn mûcebince yedine berât-ı şerîfim i’tâsını Avusturya limanları ve padişahlık ve der-saâdette mukîm murahhas orta elçisi kıdvetü’l

55

ümerâ-il milleti’l Mesihiyye elçisi Baron De Stürmer hutimet ‘avâkibuhu bi’l hayr takrir’eş-şer‘i ‘inâyet edüb ‘ahidnâme-i ‘hümâyûna mûcebince bu berât-ı hümâyûnu veren buyurdum ki bendede-i mersûm rusatı Devlet-i ‘Aliyyem reayasında olmayıp sahih Toskanalı olduğu halde İskenderiye Mısır valisi tabi iskelelere gelüb giden Toskana tüccarının ta’ifesinin umûr-ı musalahat görüp Toskana tüccar-ı sefîni ile Toskana tüccarından oldukları Toskana hurûc eyledikleri eşyalarından mûkad olan konsolos rüsûmat-ı mezbûr konsolosa verile Toskanalunun bir biri ile dâ’vâları zuhûr eder ise konsolos kendi adetlerince vekile kimesne mani‘ olmaya eğer Devlet-i ‘Aliyyemi teb‘a ve re‘âyâsı ile Toskana re’âyâsı beyninde nizâ ve dâ’vâ vaki‘ olur ise tercümanı hazır olduğu halde şer‘ile getirülüb üç bin akçeden ziyadeye resîde olan dâ’vâları Âsitâne-i ‘Aliyye havele kılınarak muktezâ-yı şer’î şerif onda rü’yet oluna mûma-ileyh mahrûseye gelip giden Toskanalular kendü ve hallerinde ticaretleriyle meşgul olup bir güne töhmet ve kabahattir mütehakkık olmadıkça hükkâm ve zabîtan ve sa’ir taraflarından bil’a mûceb dâhl u ta‘ârruz olunmayıp zâhmetleri vuku‘unda sa’ir müste’minden haklarında mu‘âmele olunduğı vechle konsolos mersûmun inzimâm ma‘rifetiyle iktizâ-yı te’dibleri âlâ olan ve konsolos-ı mersûm li-ecli’t ticare gelüb gidin sahih Toskana teb‘âsından cizye ve bac ve tekâlifi sa’ire talep olunduğu ve konsolos-ı mersûme kendüsüne mahsus me’kûlât ve meşrûbât ve melbûsât ve mefrûşâtı iskeleye gelir ise gümrük bac ve yasak ve reft namına bir akçe ve bir habbesin almayalar ve memâlik-i mahrûseye li ecli’t ticarete amed u şüd eden Toskana tüccar sefînesi kendi bayrağıyla yürüyüp düvel-i sa’ire bayrağını ahz ve isti‘mâl etmemek ve sa’ir düvel ve cins âhar sefînelerine ve gümrük re’âyâ teknelerine Toskana bayrağını vermemek ve elçisi konsolos ve konsolos vekilleri tarafından Devlet-i ‘Aliyyem re‘âyâsına patente i’tâ olunmak ve hafî ve celî tasahhüb ve himâye olunmamak üzere karar verilmekle işbu usule münafi’ vaz‘u hareket kat‘an cevaz gösterilmemesi ‘ahidnâme-i hümâyûn münderiç olmağla şurût-ı ‘ahidnâme-i hümâyûnu icarasına mezbure tarafından konsolos-ı mersûm canibine eda-i ve müstemirren i’tina ve dikkat kılına ve konsolos-ı mersum ba‘zı zaman da bir yere gitmek istedikde gidişte ve gelişte ve karada ve denizde ve menâzilde ve merahide kendüye bırakılıp ve davarlarına sahîh-i müste’men olarak yanında bulunan ademlerine kimesne tarafında bi vech-i dahl u ta‘ârruz olunmayıp her kande dâhil olur ise zâd ü zevâdelerin nezh-i hayr üzere akçesiyle aldıkda da hiç

56

ferdî te’addî ve nizâ’ itmeye ve konsolos-ı mersûm ez- kadim memnû’ olduğu vechle memâlik-i mahrûsede hane-i ‘avarıza bağlı emlâk ve arazi iştira eylemeye ve’l-hâsıl her bir husûs-ı şer-i şerîf muktezâ-yı ve ‘ahidnâme-i hümâyûn mal ve müeddası üzere görüle ol babda hiç ehad dahl u ta‘ârruz kılmaya şöyle bileler alâmet-i şerîfe i’timâd kılalar tüccarının el yevm hamis ve’l ‘aşr min gurre zilkaideti’ş-şerife sene seb’a erbain mieteyn ve elf

Hüküm 2

Özet Beyrut İskelesine, Konsolos atanmasının gerektiğine dair Beyrut İskelesine Konsolosluğu Zabt- olmuştur Merd-i âherin nasbiçün Fî Evâsıt-ı Ramazân 58 tarihinde berât-ı nişân virüb yedinde kayd olunmuştur. Nişân-ı Hümâyûn oldur ki Toskana tüccarına kemâl-i emniye asayişi ticaretlerinin menfa‘ât için Toskanalı kendi patente senedat ve nezd-i saltanat-ı seniyyede mukîm elçisi vasıtasıyla Akdenizde kâ’in bi’l cümle liman ve iskeleler ve cezirelerde ve memâlik-i mahrûsede düvel-i sa’iresinde konsolos ve tercümanları bulunan beldelerde berevât ve evamir-i ‘aliyye ile konsolos ve konsolos vekilleri ta‘yîn ve lüzûmelerinde idebile ve gerek ba‘de-zîn mukeddama konsolos olmayan herkangı mahale konsolos ta‘yîni lüzumu tebeyyün ider ise Der-saâdette mukîm Toskana elçisi makam-ı riyâsete ifade ede ve işbu istid’a vecihle Devlet-i ‘Aliyye rıza-dâde olduğu husûs da olduğu halde zikr olunan konsoloslara berevât i’tâ kılına ve ol mahalelerin muhafızaları vesa’ir me’mûrlarına mârrü’z zikr konsoloslar himâyet ve sıyânet olunmak üzere mahsûsen tevcîh ve tenbîh oluna ve Toskanalunun şimdiye kadar mahsûs konsolos ta‘yîniyeti tensîb etmiş olduğu bi’l-cümle memâlik-i mahrûse liman ve iskele ve cezirelerine Toskana tüccarı ve teb‘ası emval ve eşyaları ve ticaret mu’âmelatları Avusturya İmparatorunun konsolos ve konsolos vekilleri kemâ-kân himâyet ve sıyânet olunarak bunun Avusturya konsolosluğu ‘unvanı tasdik olunduğu halde Toskana teb‘a ve tüccarına mu‘âvenet mezûniyyet çün âhar resme muhtaç olmayalar deyû bu def’a Toskanalıya i’tâ olunan ‘ahidnâme-i hümâyûnda münderiç olmaktan naşi memâlik-i mahrûsemden Beyrut İskelesine Toskana bayrağı iktizâ’ emr-i şer’iden Toskana tüccarı sefîni ve ademlerinin umûr ve mesâlihin görmek içün

57

konsolos nasbi lâzım olduğuna mebnî Toskanaludan işbu refi’-i tevki‘i rafi‘üş şan-ı hakani yedine berât-ı şerifîm i’tâsını Toskanalı’nın der-aliyyemde mukîm maslahatgüzarı Fronkomandor kavalye hutimet ‘avâkibuhû bi’l hayr bi’t takrîr istid’âyı inâyet idüb ahid-nâme-i hümâyûn mûcebince işbu nişân-ı hümâyûn yazılmışdır Fi 18 Ramazan sene (1)250

Hüküm 3

Özet Haleb’e konsolos olan İlyedi Piconov Toskana Grandukalığı tarafından atamasına dair Halep Konsolosluğu Zabt olunmuştur Terkinden oğluna verilmiştir Fî Evâhir-i Safer sene 61 Nişân-ı Hümâyûn oldur ki Toskana tüccarının kemâl-i emniye ve asayişi ve tüccarlarının menfa‘ati için Toskanalı kendi patente senedatı ve nezd-i saltanat-ı seniyyede mukîm elçisi vasıtasıyla Akdenizde kâ’in bi’l-cümle liman ve iskeleler ve cezirelerde ve memâlik-i mahrûsede düvel-i sa’iresinde konsolos ve tercümanları bulunan beldelerde berevât ve evamir-i aliyye ile konsoloslar ve konsolos vekilleri ta‘yîn lüzum edebile ve eğer bâ‘d-ez-în mukaddema konsolos-ı olmiyan herkangı muhît konsolos ta’yîni luzumu tebeyyün eder ise Der-saâdette mukîm Toskana elçisi makam-ı riyâsete ifade ede ve işbu istid‘a vechle Devlet-i ‘Aliyye rızâ dâde olduğu halde zikr olunan konsoloslar beravât i‘tâ kılına ve ol mahallerin muhafazaları vesa’ir me’mûrlarına mârrü’z zikr konsoloslar himâyet ve sıyânet olunmak üzere mahsusen tevcih ve tenbiye oluna ve Toskanalunun şimdiye kadar mahsûs konsolos ta‘yîniyeti tensib etmemiş olduğu bi’l-cümle memâlik-i mahrûse liman ve iskele ve cezirelerinde Toskana tüccarı ve tebâsı emval ve eşyaları ve ticaret mu‘âmelâtları Avusturya İmparatorunun konsolos ve konsolos vekilleri kemâkân himâyet ve sıyânet olunarak bunların Avusturya konsolosluğu ‘unvanına tasdik olunduğu halde Toskana teb‘a ve tüccarına mu‘âvenet ve me’zûniyetçün âhar resme muhtaç olmayalar deyû bu def‘a Toskanalıya i’tâ olunan ‘ahidnâme-i hümâyûnda münderiç olmakla naşi memâlik-i mahrûsemden Halebe gelüb giden teb‘a sefareti tüccarı ademlerinin ve umûr-ı mesâliha görmek

58

içün Halep’e konsolos nasbı lazımeden olduğuna mebnî Toskanaludan işbu refi-i tevki‘i rafi’üş şan-i hâkanî kıdvetü’l-â’yânü’l milleti’l Mesîhiyye İlyedi Piconov nâm müste’men konsolos nasb ve ta‘yîn olduğuna inayet ‘ahidnâme’i hümayun şurut-ı mûcebince yedine berât-ı şerifîm i‘tasını Toskanalının der-saâdette mukîm maslahatgüzarı Fron komandor kullarına hutimet ‘avâkibuhû bi’l hayr ba takrîr istid’ ayı ‘inâyet edüp ‘ahidnâme-i hümâyûn mûcebince işbu nişân-ı hümâyûn yazılmışdır Fî 19 Cemaziye’l ahir sene (1)251

Hüküm 4

Özet İzmir konsolosluğuna Toskana Grandukalığı adına Ciyojye Bejcli’nin atamasına dair İzmir Konsolosluğu Zabt olunmuştur Âherin nasbiçün berât-ı âlîşan yazılmışdır Fî Evâhir R. sene 67 Nişân-ı Hümâyûn oldur ki Maslahat-güzâr mûmâ-ileyh takrîrinde olduğuna bina’en memâlik-i mahrûsemden İzmir İskelesine gelip giden Toskana tüccarı ademlerine umûr-ı mesâliha görmek için konsolos nasbı lüzumu olduğuna mebnî Toskanaludan işbu ref‘i tevki‘i rafi’üş şan-i hâkanî kıdvetü’l â’yânü’l millet-i Mesîhiyye Ciyojye Bejcli hutimet ‘avakibuhû bi’l hayr konsolosu nasb ve ta‘yîn olunduğuna inayet ‘ahidnâme-i hümâyûn şurûtu mûcebince mezbûr nişân-ı hümâyûn yazılmıştır. Fî Evâhir-i Ramazan.sene (12)52

Hüküm 5

Özet İzmir konsolosluğuna Toskana Grandukalığı adına Cibuzye Periçli’nin atamasına dair Zapt olundu İzmir Nâ’ibine Hüküm ki Toskanalunun dersa’âdetimde mukîm maslahat-güzârı Komander Kavelye hutimet ‘avakibuhû bi’l-hayr südde-i saâdetime takdim eylediği memhûr takrîrinde İzmir İskelesine gelip giden Toskana tücarının ve teb‘a ve ademlerinin umûr-ı hususlarını rü’yet etmek üzere konsolos nasb olunmakla gelmediğine bina’en kendi cinslerinden Cibuzye Periçli nam‘ Toskanalu

59

konsolosu tesyir olunduğuna ‘ahidnâme-i hümâyûn mûcibince ola geldügü üzere yedine berât-ı âlîşan virilmegin inha konsolos mersum‘ İzmir İskelesine Toskanalı müte‘âllik olan tüccar taifesinin umûrların rü’yet ve konsolos iskelenin ahzına hilâf-ı şer’î i’tâ müdâhil ve mevakız edilmeyüb himâyet ve sıyânet olunmak babında emr-i şerîfim sûduruna istidâ’ itmekle vech-i meşrûh oluna zabt ettirilmek fermanım olmağın imdi sen ki naib-i mûmâ-ileyhsin konsolos-ı mezkûr mersûm yedine verile berât-ı âlîşanım mûcebince zabt ettirile deyu bir berât konsolosluğu umûruna âheri dahl u ta’aruz ettrilmek babın da Fî Evâhir-i Ramazan sene (12)52

Hüküm 6

Özet Beyrut’ta konsolos olan Petro Lorella’nın vefatı üzerine yerine Toskana Grandukalığı adına Corci Londra Renpine’nin atamasına dair Beyrut İskelesi Konsolosu Zabt olunmuştur Nişân-ı Hümâyûn oldur ki Toskana tüccarının kemâl-i emniye ve asayişi ve tüccarlarının menfa‘at için Toskanalı kendü patente senadatı nezd-i saltanat-ı seniyyede mukîm elçi vasıtasıyla Akdeniz de kâ’in bi’l-cümle limanı ve iskele cezirelere ve memâlik-i mahrûse düvel-i sa’irede konsolos ve tercümanlar bulunan beldelere berevât ve evamir-i ‘aliyye ile konsoloslar ve konsolos vekilleri ta‘yîn ve lüzum edebile ve eğer ba‘d- ez-în mukaddema konsolos olmayan her kangı mahal konsolos ta‘yîni lüzûmu tebeyyün ider ise Der-saâdette mukîm Toskana elçisi mukîm riyâsete ifade ede ve işbu istid’a veyahud Devlet-i ‘Aliyye rızâ-dâde olduğu halde zikr olunan konsolos berevât i’tâ kılına ve ol mahallerin muhafızları vesa’ir me’mûrlarına mârrü’z zikr konsoloslar himâyet ve sıyânet olunmak üzere mahsûsan tevcih ve tenbih oluna ve Toskanalınun şimdiye kadar mahsûs konsolos ta‘yîniyeti tensib kılınmış olduğu bi’l-cümle memâlik-i mahrûse liman ve iskele ve cezirelerinde Toskana tüccarı ve teb‘ası emval ve eşyalarıyla ticaret mu‘âmelatları Avusturya İmparatorunun konsolosu ve konsolos vekilleri kemâkân himâyet ve sıyânet olunarak bunların Avusturya konsolosluğu ‘unvanı tasdik olunduğu halde Toskana teb‘a ve tüccarına mu‘âvenet mezuniyetçün âhar resme muhtaç olmayalar deyu devlet-i ‘aliyyem Toskana konsolosu mün‘akit olan mahrûse-i hümâyûn münderiç olmakdan naşi memâlik-i mahrûsemden

60

Beyrut İskelesine Toskana bayrağı iktiza emr-i şer’ iden Toskana tüccar sefîni ve ademlerine umûr-ı mesâliha görmek içün berat-ı âlîşan konsolos olan Petro Lorella nam müste’men halik olarak yerine kendi cinslerinden râf’i Corci Londrala Renpine zeyline konsolos nasb ve ta‘yîn olunduğuna inâyet ‘ahidnâme-i hümâyûn mûcebince yedine berât-ı şerîfim i’tâsı Toskanalunun Der-saâdetimde mukîm maslahat-güzâr Von komandor Kovaca ziden rütbetihi bâ-takrîr istid’a idüb kuyuda lede’l-mürâca hâlik-i mersûmun yedine iki yüz elli târihinde berât-ı âlîşan verildiği mastûr ve mukayyed olunmakla ‘ahidnâme-i hümâyûn şurûtu ve sâbık-ı mûcebince işbu nişan-ı hümâyûna yazıldı Fî Evâsıt-ı Safer sene (12)58

Hüküm 7

Özet Halep konsolosu olan İlye Dö Becoloni’nin vefatı üzerine yerine Toskana Grandukalığı adına Moyze Dö Becoloni’yi atamasına dair Der-zaman Said Efendi 236 Cemaziye’l evvel sene (12)60 Halep Ceneral Konsolosluğu Nişân-ı Hümâyûn oldur ki

Halep’e gelüb giden Toskana tüccâr ve ademlerinin umûr-ı husûslarını rü’yet eylemek üzere bâ-berât-ı âlî konsolos olan İlye Dö Becoloni nâm mesfûrun mütekâ’id olması hesabıyla yerine oğlu işbu râfi-i tevkî-i refî’üş- şân-ı hâkânî kıdvetü’l-â’yânü’l millet-il Mesîhiyye Kavaliyer Moyze Dö Becoloni zîdet rütbetihî bu def’a ceneral konsolosu nasb ve ta’yîn olduğu beyânıyla ‘ahidnâme-i hümâyûn şurûtu mûcebince yedine berât-ı âlişanım i’tâsı Toskana hükûmetinin Der-sa’âdettimde mukîm maslahatgüzâr kuvvet-i tekasil selafin zidet rütbetihi tarafından südde-i saâdetime memhur takrîr takdimiyle istid’a olunmakdan nâşi kuyûda lede’l mürâca’a Toskana tüccarının kemâl-i emniye ve asayişi ve tüccarlarının menfa’at için Toskanalu kendi patente senedat ve nezd-i saltanat-ı seniyyede mukîm elçisi vasıtasıyla Adenizde kâin bi’l cümle liman ve İskeleler ve cezirede ve memalik-i mahrûse düvel-i sa’iresinde konsolos ve tercümanları bulunan beldelerde berevât ve evamir-i aliyye ile konsolos ve konsolos vekilleri ta‘yîn ve lüzûmelerinde idebile deyu düvel-i ‘aliyye Toskana hükümeti beyninde mün‘akid olan ‘ahidnâme-i hümâyûn münderiç edilmek ve konsolos sabık merkûme ve iki yüz elli bir senesi cemaziyel evvelîsinde on

61

dokuzuncu gününde berât-ı âlî verildiği mukayyed olunmuş olmağla şeref sünûh iden ‘ahidname-i hümâyûn şevket makrûn padişahanem mantûk-ı münifî ve aşair bulmaktan müeddaâı işbu nişân-ı hümâyûn mevhibet makrunu verdim ve buyurdum ki mûmâ-ileyh kullar mevalimde biçüni Devlet-i ‘Aliyyem reʻayanızın olmayub sahîh-i Toskanalu olduğu husûsuyla ceneral konsolos olub ol tarafa gelüb giden Toskana tüccar taifesinin umûr ve mesâlihin görüb Toskana tüccarı sefayini ile Toskana tüccarının ol tarafta nakl ve ihrâc itdikleri eşyalarından mûtad olan konsolato resimini mûmâ-ileyh konsolos vereler Toskanalunun birbirleri ile dâ’vâları zuhûr eder ise konsolos kendi adetlerince vekile ve kimesne mani‘ olmaya eger Devlet-i ‘Aliyyem teb‘a ve reʻayası ile Toskana re‘ayası beyninde niza’ ve dava vak’i olur ise tercümanı hazır olduğu halde şer‘ile getirülüb üç bin akçeden ziyade-ye reside olan ve dâ’vâları Âsitane’i ‘Aliyeme havale kılınarak muktezâ-yı şer-i şerîf onda rü’yet oluna mûmâ-ileyh mahrûseye gelip giden Toskanalular kendü hallerinde ticaretleri ile meşgûl olub bir güne töhmet ve kabahatleri mütehakkık olmadıkça hükkâm ve zabitan ve sa’ir taraflarından bil’a mûceb ve dahl u ta’âruz olunmayıp zâhmetleri vuku‘unda sa’ir müste’minden haklarında muamele olunduğu vechle konsolos mûmâ-ileyh ahkâm-ı marifetiyle iktizâ-yı te’dibleri âlâ olan ve konsolos mûmâ-ileyh li-ecli’t ticare gelüb giden sahih Toskana teb‘asından cizye ve bac ve tekâlif-i sa’ire taleb olunmaya ve konsolos mûmâ-ileyh kendüsüne mahsûs me’kûlât ve meşrubat melbûsat ve mefrûşâtı iskeleye gelir ise gümrük ve bac ve yasak ve reft nâmına bir akçesini ve bir habbesin almayalar ve memâlik-i mahrûseye li ecli’t ticarete amed ü şüd eden Toskana tüccar sefînesi kendi bayrağıyla yürüyüp düvel-i sa’ire bayrağını ahz ve isti‘mal etmemek ve sa’ire düvel cins âhar sefîne karîn ve gerek re‘ayasına karîn Toskana bayrağı vermemek ve elçi ve konsolos ve konsolos vekilleri tarafından Devlet-i ‘Aliyyem re‘ayasına patente i’ta ve hafi ve celi tesâhub himâye olunmamak üzere karar verilmekle işbu usûle münafi‘ vaz‘u hareket-i kat‘an cevaz gösterilmemesi ‘ahidnâme-i hümâyûnda münderiç olmakla şurût-ı ‘ahidnâme-i hümâyûnu icrâsına mezbûre tarafından ve konsolos mûmâ-ileyh canibine edâ-i müstemirren i’tinâ ve dikkat kılına ve konsolos mûmâ-ileyh nezdinde bir yere gitmek istedik de gidişte ve gelişte ve karada ve denizde ve menâzil merahilde kendine alunub ve hayvanlarına ve sahîh-i mütebeyyin olarak yanında bulunan ademler kimesne tarafında bi-vech dahl ve ta’aruz olunmayıp vaktinde dahil olur

62

ise seferde zevâdaların nezh-i hayr üzere akçesiyle aldık hiç ferdi te’addî ve nizâ’ etmeye ve konsolos-ı mumâ-ileyh ez-kadîm memnû olduğu vechle Memâlik-i Mahrûsemin hane-i avârıza bağlı emlâk ve arâzi iştira eylemeye ve’l-hâsıl her bir husûs-ı şer-î şerîf muktezâ-yı ve ‘ahidnâme-i hümâyûn mal ve müeddası üzere görüle ol-bâbda hiç ehad man’i dahl u taaruz kılmaya şöyle bileler alemeti şerife itimât kılalar Fi Eva’il-i Safer sene (12)61

Hüküm 8

Özet Halep konsolosu olan Bacinlu’nun vefatı üzerine Toskana Grandukalığı yerine Kolirmonyer Debicino’nun atamasına dair Zabt olundu Halep Mollasına Hüküm ki

Halebe gelüb giden Toskana tüccar ve ademlerinin umûr-ı husûslarını rü’yet eylemek üzerine berât-ı âlî konsolos olan ileyhden Bacinlu nam müteveffi olması hasebiyle yerine oğlu Kolirmonyer Debicino ziden zeyline general konsolos sefîr ve ta’yîn olunarak ‘ahidnâme-i hümâyûn mûcebince yedine berât-ı âlîşanım verildiği beyânıyla konsolos-ı mûmâ-ileyh Halep’e emr-i şer’ iden Toskana tüccar-ı tâ’ifesinin umûrlarını rü’yet ve konsolosluk resminin ahzına hilâf-ı şurût-ı ‘uhud müdahale ve ta’aruz ettirilmeyip himâyet ve sıyânet olunmak babında emr-i şerîfim südûru Toskana hükümetinin Der-saâdette mukîm maslahat-güzârı firunu Kavaliyer Slafin zîdet rütbetihi südde-i sa’âdetimde memhûr sefîne takdimiyle üstadı olunmuş ve şeref sünûh eden emr-i hümâyûn şevket makrûn-ı pâdişâhânem mantuk-ı münifi ve ‘ahidnâme-i hümâyûn mu‘âhede üzere general konsolos mûmâ-ileyh berât-ı âlîşanım verildiği mukayyed olunmuş olmakla mûcebince ‘amel olunmak fermânım olmağın imdi senki Mevlâna-yı mûmâ-ileyhsîn konsolos mezkûr yedine ve berât-ı âlîşanım mûcebince mûmâ-ileyh zabt ettirmeyip mugayir berât general konsolosluğu umûruna aheri dâhl u ta’aruz etdirmeyüb ‘ahidnâme-i hümâyûn himâye ve sıyânet olunmak babında

Fi Eva’il-i Safer sene (12)61

63

Hüküm 9

Özet Toskana tüccarlarının birbirleri ile davalarına dair Trablusgarp Ceneral Konsolos Tashîh olunduğu vechle yedine olunmuştur. Nişân-ı Hümâyûn oldur ki Trablusgarp İskelesine gelüb giden Toskana tüccar sefînesi teb‘a ve ademlerinin umûr ve husûsât-ı vakıa-i ticâretlerini rü’yet eylemek üzere tevki‘i refi‘ şan-i hakan-ı kıdvet-i ‘âyân-i’ millet-i Mesîhiyye kûyud-ı rüsûm zîden zeyline bu defa devleti tarafından general konsolos nasb ve ta‘yîn olunduğu beyânıyla ‘ahidnâme-i hümâyûn şurûtu mûcebince yedine berât-ı âlîşanım Toskana hükümetinde Der-saâdette mukîm maslahat-güzâr kıdvet-i Kavalir-i selafîn zidet zeyline tarafından südde-i saâdetim memhûr takrir takdîmiyle istid’â olmaktan nâşi kuyuda led’el mu’accele Toskana tüccarının kemâli-i emniyet asayişi ve tüccarlarının menfa‘atiyçün Toskanalı kendi patente senedat ve nezd-i saltanat-ı seniyyede mukîm elçisi vasıtasıyla Akdenizde kâ’in bi’l-cümle liman ve iskeleler ve cezirelere ve memâlik-i mahrûse düvel-i sa’irede konsolos ve tercümanları bulunan beldelere berevât ve evamir-i‘aliyyem dahi konsolos ve konsolos vekilleri ta‘yîn olunarak idebile deyu Devlet-i ‘Aliyyemle Toskana hükümeti beyninde mün’akid olan ‘ahidnâme-i hümâyûnda münderiç verildiği mukayed bulunmuş olmağın şeref sünûh eden ‘ahidnâme-i hümâyûn şevket-makrûn padişâhânem mantık-ı münifi ve ‘ahidnâme-i hümâyûn muâhedesi emrinde işbu teşrif-i hümâyûn ber vechi buyurdum ki mûmâ-ileyh Devlet-i ‘Aliyyem re‘ayasında olmayub sahîh Toskanalı olduğu halde Trablusgarp iskelesine general konsolos olup ol-tarafa gelüb giden Toskana tüccar tâifesinin umûr-ı mesâlihte görüp Toskana tüccar sefînelerine Toskana tüccârının ol tarafa nakl ve ihraç ettikleri eşyalarından mû’tad olan konsolos resmini mûmâ-ileyh vereler Toskanalunun birbirleri ile dâ’vâları zuhûr eder ise konsolos mûmâ-ileyh kendi ademlerince vekile ve kimesne mani‘ olmaya eger Devlet-i ‘Aliyyem teb‘a ve re‘ayasıyla Toskana re‘ayası beyninde nizâ’ ve dâ’vâ vakî’ olur ise tercümanı hazır olduğu hisse-i şer-‘î görülüp üç bin akçesi ziyadeye resîde olan dâ’vâlar âsitâne-i ‘aliyyem havâle kılınarak muktezâ-yı şer‘i şerîfe üzere rü’yet oluna Memâlik-i Mahrûseye gelüb giden Toskanalılar kendü halinde ticâretle meşgul olub da birgün töhmet ve kabâhatleri mütehakkık

64

olmadıkça hükm ahz içün ve sa’ire tarafından bilâ mûceb dâhl u ta’ârruz olunmayub töhmetleri vuku‘unda sa’ir müste’menden haklarında muâmele olduğu vechle konsolos mûmâ-ileyhin inzımam-ı mârifetiyle iktizâ-yı te’dibleri icrâ’ oluna ve konsolos mûmâ-ileyh li-ecli’t ticare gelüb giden sahih Toskana teb‘asından cizye ve bac ve tekâlif sa’ire talep olunca konsolos mûmâ-ileyh kendisine mahsûs me’kûlat ve meşrûbat melbûsat ve mefrûşât iskeleye gelür ise gümrük ve bac ve yasak ve ref’ nâmına bir akçe ve bir habbesin almayalar ve memâlik-i mahrûseye dâhil li-ecli’t ticare amed u şüd eden Toskana tüccarları sefîne kendü bayrağıyla yürüyüb düvel-i sa’ire bayrağını ahz ve isti‘mâl itmemek ve sa’ir düvel ve cins âher sefînelerine ve gerek re‘aya teknelerine Toskana bayrağını virmemek ve elçi ve konsolos ve konsolos vekilleri tarafına devlet-i aliyyem re‘ayasına patente i’tâ ve hafî ve celî tamir ve himâye olduğu üzere karar verilmekle işbu usûle münâfi vaz‘u hareket kat‘an cevâz gösterilmemesi ‘ahidnâme-i hümâyûn icrâsına zabitan tarafına ve konsolos-ı mûmâ-ileyh canibine dâimâ ve müstemirren i’tinâ ve dikkat kılına ve konsolos mûmâ-ileyh ba’zı zamanda bir yere gitmek istedik de gidişinde ve gelişinde ve karada ve deryada menazil ve merahilde kendüye akraba ve hayvanlarına ve sahih-i müste’men olarak yanında bulunan ademlerine kimesne tarafına bî-vechî dahl u ta’ârruz olunmayub her kande dâhil olur ise zâd ü zevâdların nezh-i hayr üzere akçesiyle aldık hiç ferd-i te’addi ve nizâ’ etmeye ve konsolos-ı mûmâ-ileyh ez-kadîm memnû‘ olduğu vechle memâlik-i mahrûsemin hâne-i avârıza bağlu emlâk ve arâzi iştira eylemeye ve’l-hâsıl her bir husûs-ı şer‘î şerîf mukteza-yı ve ‘ahidnâme-i hümâyûn mal ve müeddası üzere görüle ol bâbda hiç ahz dâhil ve ta’ârruz kılına şöyle bileler âlamet-i şerifeye itimad kılalar

Fi Evail Rebîü’l-evvel sene (12)65

Hüküm 10

Özet Toskana Grandukalığı’nın Trablusgarp’a konsolos tayinine dair Zabt olur ise Tashîh olunmak vechiyle tebdîl olunmuştur Trablusgarp Vâlisi Vezirim el-Hac Ahmed Garet Paşa İkbâliyye ve husûsaya Trablusgarp Mollasına Hüküm ki Trablusgarp İskelesine gelüb giden Toskana tüccar sefînesi ve teb‘a ve

65

ademlerinin umûr u husûsât-ı vakı‘a’i ticaretlerine rü’yet eylemek üzere kapu rüsûm zîdet-i zeyline bu def’a […]113tarafına iskele-i mezbûr ceneral konsolos nasb ve ta‘yîn olunarak ‘ahidnâme-i hümâyûn mûcebince yedine berât-ı âlîşanım verildiği beyânıyla konsolos-ı mûmâ-ileyh Trablusgarp İskelesine amed şüd’ eden Toskana tüccar taifesinin umûrlarını rü’yet eylemesine ve konsolosluk resminin ahzına hilâf-ı şurût-ı ‘uhud ve müdâhile ve ta’ârruz itdirülmeyüb himâyet ve sıyânet olunmak bâbında emr-i şerîfim sûdur Toskana hükümetinde Der-saâdettimde mukîm maslahat-güzâr kıdvet-i Fevâid Serâfeyni zîden zillet tarafına südde-i saâdetime memhur takrir takdimiyle istid’a olunmuş ve şeref sünuh iden emr-i şerif-i şevket-makrûn-ı padişahânem mantık-ı münif ‘ahidnâme’i hümâyûn müddeâsı üzere general konsolos mûmâ-ileyh berât-ı âlîşanım verilmiş olduğu mûcebince emr olunmak murâdım olmağla imdi sen ki vâli müşârün-ileyh ve mevlâna-yı mûmâ-ileyh konsolosluk mezkûr yedine virilen berât-ı âlîşanım mûcebince mûmâ-ileyh zabt olunmayıp mugayir birle general konsolos umûrlarına âheri dâhl u ta’ârruz ettrip ber mûceb ‘ahidnâme-i hümâyûn himâyet ve sıyânet eyleyesiz Fi Eva’il-i Zilkade sene (12)65

Hüküm 11

Özet İzmir konsolosu olan Bercilinin vefatı üzerine yerine Antoni Alyoni’nin İzmir konsolosu olarak tayin edilmesine dair

İzmir general ve konsolosluğu

Nişân-ı Hümâyûn oldur ki

İzmir İskelesine gelüb giden Toskana tüccar ve sefînesi ve teb‘a ve ademlerin umûr-u husûs vâki’ ticâretlerinde rü’yet etmek üzere bâ-berât-ı ‘âlî konsolos bulunan Bercilinin vefatı vuku‘una mebni yerine işbu râfi’-i tevki‘-i rafi‘uş-şân-i hâkanî kıdvetü’l â’yân millet’il Mesîhiyye Antoni Alyoni zîdet rütbetehu bu def’a devleti tarafında İzmire general ve konsolos nasb ve ta‘yîn olunduğu zeyline ‘ahidnâme-i hümâyûn şürûtu mûcebince yedine berât-ı âlîşanım i’tâsı

113

66

Der-saâdetimde kâin Toskana sefâreti canibinde bâ-takrîr istidâ’ olunmağın naşi kuyuda lede’l muâccele müteveffâ-yı merkûm elli iki târihinde berât-ı âlî verildiği mukayyed olub Toskana tüccârının kemâl-i emniyet asayiş ve ticâretlerine menfa‘ât için Toskanalı kendü patente senedat ve nezd-i saltanat-ı seniyyede mukîm elçisi vasıtasıyla Akdenizden kâ’in bi’l cümle ve iskeleler ve cezirelere ve Memâlik-i Mahrûsede düvel-i sa’irende konsolos ve tercümanlar bulunan yerlerde berevât ve evamir-i ‘aliyye ile konsolos ve konsolos vekilleri ta‘yîn ve ikâme idebile deyü Devlet-i ‘Aliyyemle Toskana hükümeti beyninde münʻâkid olan ‘ahidnâme-i hümâyûn münderic bulunmuş olmağın ‘ahidnâme-i hümâyûn muktezâsı üzere iş bu nişân-ı hümâyûn virdim ve buyurduğumla mûmâ-ileyh Antoni Alyoni devlet-i aliyyem re‘ayasından olmayub sahîh Toskanalu olduğu halde İzmir iskelesine general konsolosu olup ol-tarafa gelüb giden Toskana tüccarının ta‘ifesinin umûr-ı mesâlihinde görüp Toskana tüccar sefîne ile Toskana tüccarının ol tarafda nakl ve ihrâc eyledikleri eşyâlarında mukayyed olan konsolosta resmini mûmâ-ileyh vireler ve Toskanalıya birbirleriyle dâva zuhûr ider ise konsolos mûmâ-ileyh kendü ‘âdetlerince dinleye kimesne mani‘ olmaya eger Devlet-i ‘Aliyyem teb‘a ve re‘ayasıyla Toskana re‘ayası beyninde nizâ‘ ve dâ’vâ vâkî’ olur ise tercümanı hazır olduğu halde şer-‘i görülüb üç bin akçeden ziyâdeye reside olan dâ’vâlar Âsitâne-i ‘Aliyyeme havâle kılınarak muktezâ-yı şer‘î şerîf üzere rüyet oluna ve memâlik-i mahrûseme gelip giden Toskanalılar kendi hallerinde ticaretleri ile meşgul olub bir gûne töhmet ve kabahatleri mütehakkik olmadıkça hükkâm va zâbıtan ve sa’ir tarafından bilâ-mûceb dâhl u ta’ârruz olunmayub töhmetleri vukû‘unda sa’ir müste’minân haklarında mu‘âmele olunduğu vecihle konsolos-ı mûmâ-ileyhin inzimâm-ı re’y ve ma’rifetiyle iktiza-yı li-ecl’it-ticâre edâ oluna ve konsolos mûmâ-ileyh ve dâhil olunup gelüb giden sahîh Toskana teb‘asından cizye ve bac ve tekâlif-i saire taleb oldukça ve konsolos mûmâ-ileyh kendisine mahsûs me’kûlât ve meşrubat ve melbûsât ve mefrûşâtı iskeleye gelir ise gümrük ve bac ve yasak ve reft nâmına bir akçe ve bir habbesin almayalar ve Memâlik-i Mahrûseme li-ecli’t ticare amed şüd iden Toskana tüccar sefîne kendi bayrağıyla yürüyüp düvel-i sa’ire bayrağıyla ahz ve isti‘mâl itmemek ve sa’ir düvel ve cins âher sefînelerine ve gerek re‘aya teknelerine Toskana bayrağı virmemek ve elçi ve konsolos ve konsolos vekilleri tarafından Devlet-i ‘Aliyyem re‘ayasına patente i’ta ve hafî ve celi ve ta‘mir ve himâye olduğu üzere karar

67

verilmekle işbu usûle münâfî vaz‘u harekete kat‘an cevaz gösterilmemesi ‘ahidnâme-i hümâyûnda münderiç olmakla şurût-ı ‘ahidnâme-i hümâyûnun icrâsına zabitan tarafından ve konsolos mûmâ-ileyh cânibinden dâ’ima ve müstemirren i’tinâ ve dikkat kılına ve konsolos mûmâ-ileyh ba’zı zamanda bir yere gitmek istedikde gidişinde ve gelişinde ve karada ve deryada ve menazil ve merahilde kendüye ve akraba ve hayvanlarına ve sahîh müste’men olarak yanında bulunan ademlerine kimesne tarafına bî-vech dâhl u ta’ârruz olunmayub her-kande dâhil olur ise zâd ü zevâdalarin nezh-i hayr üzere akçesiyle aldık hiç ferd-i te’addi ve nizâ’ erka ve konsolos-ı mûmâ-ileyh ez-kadîm memnû‘ olduğu vechle Memâlik-i Mahrûsemin hâne-i avârıza bağlu emlâk ve arâzi iştira eylemeye ve’l-hâsıl her bir husus-ı şer’î şerîf mukteza-yı ve ‘ahidnâme-i hümâyûn mal ve müeddası üzere görüle ol bâb da hiç ahz dâhil ve ta’ârruz kılına şöyle bileler Fi Evâhir Ramazân sene (12)67

Hüküm 12

Özet İzmir Konsolosu olan Covannin’nin vefatı üzerine yerine Antoni Alyoni’nin tayinine dair Zabt olundu Mülhâkatında arâzi iden Aydın vâlisi vezirim Ragıb Paşa ahvâliyesi ve İzmir kâdısına hüküm ki İzmir iskelesine gelüb giden Toskana tüccarı sefîri teb‘a ve ademlerinin umûr-ı husûsu ve vâkıa-i ticâretini rü’yet itmek üzere ba-berâtı ‘âlî konsolos bulunan bir Covanni vefâtı vukû’una mebnî yerine kıdvetü’l ‘ayâni’l milleti’l Mesîhiyye Antoni Alyoni zîden zillet bu def’a devlet tarafından ceneral konsolos nasb olunarak berât-ı âlîşanım verildigi beyânıyla konsolos-ı mezkûr yerine verilen berât-ı âlîşanım mûcebince mûmâ-ileyh zabt ol-tarafa emr-i şer’îyyen tüccar dünyeviyyesinin umûr-u husûsında rü’yet etdirülüb konsolos umûruna âherin dâhl u ta’ârruz ettirilmemek bâbında emr-i şerîfim sudur der-saâdetimde sonra mahall-i Toskana sefayîn canibine bâ-takrîr kendi bulunmuş ve ‘ahidnâme-i hümâyûn müddeası berât-ı âlîşanım virilmiş dâhi mûcebince emr olmakla ferman olmağın mûceb sen ki vâli-yi müşârun ve mevlâna mûmâ-ileyhâsın berât-ı âlîşanım mûcebince emr ve hareket ve mûmâ-ileyhin konsolosluğu umûrına mugayir birle ahz dâhi ve ta’ârruz etdirülmeyüb himâye

68

siyâne hasumete sarf reviyyet diye yazılmıştır Fi Evâhir Ramazân sene (12)67

Hüküm 13

Özet Solomon Fernandes Toskana Grandukalığı adına Selanik konsolosuğundan alınarak İzmir konsolosluğuna atanmasına dair Selanik Konsolosluğu Nişan-i hümâyûn oldur ki Selanik İskelesine emr-i şer’ iden Toskana tüccarı sefînesi ve teb‘a ve ademlerinin umûr-ı husûslarını temin eylemek üzere konsolos vekili olan işbu rafi’-i tevki‘i refi‘u-ş şan-ı hakani kıdvetü ayani’l milletî’l Mesîhiyye Solomon Fernandes zidet rütbetlü bu def’a da Toskana Devleti tarafından İzmir konsolos nasb ve ta‘yîn kılınmış olduğu beyanıyla ‘ahidnâme-i hümâyûn şurûtu mûcebince yedine berât-ı âlîşanım i’tâsı der-saâdettimde kâin Avusturya Devleti fahîmesi sefâreti canibinden bâ- takrîr istid’a olunmuş ve kapudan lede’l mutâlaa mûmâ-ileyh bin yüz yetmiş bir senesinde vakayi’ emr-i şerîfim verildigi nukud ve sefîr bulunmuş olmakla ‘ahidnâme-i hümâyûn müddeâsı üzere işbu nişân-ı hümâyûnda verdim ve buyurdum ki mûmâ-ileyh Selanik Fransızın Selanik İskelesine İzmir konsolos olup ol-taraf gelüb giden Toskana tüccarı ta’ifesinde umûr-ı mesâlihte görüb Toskana tüccar-ı sefîn ile Toskana tüccarlarında ol tarafta nakil ve ihrâc eyledikleri taşıtlarına mukayyed olan konsolosa resmini mûmâ-ileyh vireler ve Toskanalının birbirleri ile dâ’vâları ta‘ahhüt ider ise konsolos mûmâ-ileyh kendü âdetlerince küllî kimesne tâbi’ olmasa zikr Devlet-i ‘Aliyyem işbu re‘ayasıyla Toskana re‘ayası beyninde niza‘ ve dâ’vâ vâki’ olur ise tercümanı hazır olduğu halde şer‘i götürüp üç bin akçesi ziyâde bir resîde olan dâ’vâları Âsitane-i ‘Aliyyem husûsu kılınarak muktezâ-yı şer‘î şerîf üzere ta‘ahhüt reviyyet oluna ve memâlik-i mahrûseme gelüb giden Toskanalular kendi halinden ticaretleriyle meşgul olub bir gün zâhmet ve kabahatler mütemekki‘a oldukça hakka‘ ve zayi‘at ve sa’ir tarafından ber-mûceb dâhil ve ta’ârruz olunmayub töhmetler vuku‘unda sa’ir müste’menden haklarında muâmele olunduğu vechle konsolos mûmâ-ileyh inzimâmı re’y-i ma‘rifetiyle iktizâ eden te’dibleri icrâ oluna ve konsolos mûmâ-ileyh ve dâhil olunmada gelüb giden sahîh Toskana teb‘asından cizye ve bac ve tekâlif-i sa’ire taleb olunmaya ve konsolos mûmâ-ileyh kendisine mütehassıs me’külat ve meşrubat

69

ve melbûsât ve mefrûşâtı iskeleye gelürse gümrük ve bac ve yasak ve reft nâmıyla bir akçe ve bir habbesin almayalar memâlik-i mahrûseme dâhl olunmada emr-i şer’ iden Toskana tüccar sefayîni kendi bayrağıyla yürüyüp düvel-i sa’ire bayrağını ahz ve isti‘mâl etmemek ve sa’ir düvel ve cins âher sefînelerine ve gerek re‘aya teknelerine Toskana bayrağını vermemek ve elçi ve konsolos ve konsolos vekilleri olarak Devlet-i ‘aliyyem re‘ayasına patente i’tâ ve hafî ve celi ta’mîr ve himâye olunmak üzere karar verilmekle işbu ûsule münâfi vaz‘u harekete kat’an cevâz gösterilmemesi ‘ahidnâme-i hümâyunda münderiç olmakla şurût-ı‘ahidnâme-i hümâyûnun icrâsına zabitan tarafından konsolos-ı mûmâ-ileyh cânibinden dâ’imen ve müstemirren i’tinâ ve dikkat kılına ve konsolos-ı mûmâ-ileyh bazı zamanda bir yere gitmek istedik de gidişte ve gelişde karada ve deryada ve menâzil ve merâhilde kendüye ve işbu hususiyetlerine sahîh-i meşrût olarak yanında bulunan ademlerine kimesne tarafından bî-vechî dâhl u ta’ârruz olunmayub her-kande dâhil olur ise tevkîf iden me’külat ve meşrûbât akçesiyle aldıg da hiç konsolos ve nizâ’ etmeye ve konsolos mûmâ-ileyh ez-kadîm memnû’ olduğu ve anlar memâlik-i mahrûsemde hâne-i avârız bağlu emlâk ve arâzi işbu bi’l-cümle ve’l-hâsıl her bir husûslar şer‘î şerîf muktezâsı ve ‘ahidnâme-i hümâyûn mal ve müddeâsı üzere götürüle şöyle bilseler Fi evasıt-ı Muharrem sene (12)72

Hüküm 14

Özet Salamon Karanteris ‘in Toskana Grandukalığı adına Selanik konsolosu olarak tayin edilmesine dair Zabt olur Asâkir-i nizâmiye-i şahânem müşirânından hala mülhakâtıyla Selanik eyaleti Vâlisi ve mecidiye nişân-ı hümâyûnumun birinci rütbesinin ha’iz ve hâmili vezirim Ahmed Paşa iclâlehûya ve Selanik Mollasına hüküm ki Selanik iskelesine gelib giden Toskana tüccâr-ı sefâ-yin teba‘a ve adamlarının umûr ve husûsân vâkıa-yı ticâretlerin-i rû’yet eylemek üzere konsolos vekili olan kıdvet-i Salamon Karanteris zidet rütbetîhi bu def’a devleti tarafından konsolos nasb olunarak berât-ı âlişâmım verildiği beyânıyla konsolos-ı mezkûr yedine berât-ı âlîşanım mûcebince mûmâ-ileyh zabt ve ol tarafa emr-i şer’ iden tüccar ve teb‘asıyla umûr-ı husûslarını rü’yet ettirilüb konsolosluk umûrına âher dâhil ve ta’ârruz ettirilmemek bâbında emr-i şerîfim sudûr Der-

70

saâdetim ka’in Avusturya Devleti muhâberesi sefâret cânibinden bâ-sefir-i şer’ olunmuş ve ‘ahidnâme-i hümâyûn müeddeâsı üzre mûmâ-ileyh berât-ı âlîşanım verilmiş olmağla mûcebince emr olunmağ fermânım olunmağın imdi zikr olunan müşârun ve Mevlâna ve sa’ir mûmâ-ileyhasız berât-ı âlîşanım mûcebince emr ve diger mûmâ-ileyhin konsolosluk umûrına mugayir berât-ı ahz dâhl u ta’ârruz ettirülmeyüb himâyet ve sıyânet husûsına sarf-ı reviyyet eyleyesiz şöyle bileler Fi evasıt Muharrem sene (12)72 Der-zemân ü âher Fî 65 Cemâziye’l-evvel sene (12)74

71

Tablo 3.1 Toskana Grandukalığı'nın Konsolos ve Maslahatgüzarları114

114 99/1 Numaralı Toskana Ahidnâme Defteri’nde yer alan hükümler çerçevesinde oluşturulmuştur.

İstanbul

Kavaliri

Baron Fransuvada

Orta Elçi

12 Şubat 1833

İstanbul

Baron Dö Stürmer

Orta elçi

(?)

İstanbul

Fron Komandor Kavalye

Maslahatgüzar

18 Ocak 1835

İstanbul

Fron Komandar Kavalye

Maslahatgüzar

1835-1836

İstanbul

Von Komandor Kovaca

Maslahatgüzar

1842- Nisan-Mart

İstanbul

Firun Kavaliyer Slafin

Maslahatgüzar

1845

İstanbul

Fevaid Serafeyni

Maslahatgüzar

1849

Halep

İlyedi Picinov

Konsolos

1835-1836

İzmir

Ciyojye

Konsolos

1836-1837

İzmir

Cebuziye Periçli

Konsolos

1836-1837

Beyrut

Corci Londra Renpine

Konsolos

1842-Nisan-Mart

Halep

İlye De Becoloni

Konsolos

1845

Halep

Kavaliyer Moyze Dö Becolini

Konsolos

1845

Halep

Bacinli Debicino

Konsolos

1845

Halep

Kolirmonyer Debicino

Konsolos

1845

İzmir

Covanni

Konsolos

1851

İzmir

Bercilli

Konsolos

1851

İzmir

Antoni Alyoni

Konsolos

1851-Haziran Temmuz

Selanik

Solomon Fernandes

Konsolos

1855 Eylül Ekim

Selanik

Solomon Karantis

Konsolos

1857-Ağustos-Eylül

72

3.6. 1833 Tarihli Toskana Ahidnâmesinin Diğer İtalyan Devletleriyle Karşılaştırması

Osmanlı Devleti ile Toskana Grandukalığı arasında yapılan muâhedenin içeriğini ve kıyaslamasını bu bölümde inceleyeğiz. 1833 tarihinde Osmanlı Devleti ile Toskana arasında yapılan bu muâhede ile ticari imtiyazlar elde etmişlerdir. Ahidnâme yirmi bir maddeden oluşmaktadır. 1827 yılında Osmanlı Devleti ve Sicilya arasında yapılan antlaşma metni ise 4 maddeden oluşmaktadır.115 Venediklilerle 1700 yılında yapılan ahidnâme metni ise 33 maddeden oluşmaktadır.116 Sicilya ile 1851 yılında yapılan ahidnâme ise 21 maddeden oluşmakta.117 Dostluk, ticaret ve ahidnâme verilen devletlerin denizlerde birbirlerine gerektiğinde yardım etmeleri ve kendilerine düşen görev ve sorumluluklar belirtilmiştir. 1833 yılında Toskana Grandukalığına verilen ahidnâmenin birinci maddesinde ve 1851 yılında Sicilya Devletine verilen ahidnâmenin birinci maddesinde yer almaktadır. Denizlerde yaşanan kazalar sonucunda ele geçirilen ürünlerin teslim edilmesine dair maddeler, 1700 Venedik ahidnâmesinin yirmi üçüncü maddesi, 1827 Sicilya ahidnâmesinin üçüncü maddesi, 1833 Toskana ahinâmesinin birinci maddesi, 1851 Sicilya ahidnâmesinin sekizinci maddesinde yer almaktadır. Gemi bakım ve onarım işlerinin yapılması, tamir edilen gemilerin alet ve edavatlarının ücretlerinin ödenmesini belirten maddeler, 1827 Sicilya ahidnâmesinin birinci maddesi, 1833 Toskana ahidnâmesinin dördüncü maddesi yer almaktadır. Gümrük vergileri hususunda, %3 oranında bir gümrük vergisinin118 ödenmesi maddesi, 1833 Toskana ahidnâmesinin üçüncü maddesi, 1851 Sicilya ahidnâmesinin ikinci maddesinde yer almaktadır. Konsolos atamaları ile ilgili konular 1833 Toskana ahidnâmesinin altıncı

115 Mahmud Mesud Paşa (Haz.), Muâhedât Mecmûası, Türk Tarih Kurumu Yayınları, c.II, Ankara, 2008, s.69-71.

116 Meryem Kaçan, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Osmanlı-Venedik Ahidnâmeleri, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 1995, s.136-139-142-143-145.

117 Muhammed Özler, 96/1 Numaralı Sicilya Ahinâme Defteri (İnceleme-Metin), Yüsek Lisans Tezi, Samsun, 2017, s.51.

118 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu’nun, Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Çev. Halil B, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2017, s.242.

73

maddesi, 1851 Sicilya ahidnâmesinin üçüncü maddesinde belirtilmiştir. Ahidnâmeli devletlerin davaları ve mahkemeleri ile ilgili konuları ise şöyledir. Toskana tüccarları ile Osmanlı tüccarları arasında bir dava meydana gelirse buna kadı huzurunda bakılacaktır. Fakat bu davaya Toskana tercümanlarından birinin katılması şartıyla. Toskana tüccarlarının kendi aralarında olan davaları ise konsoloslukta görülecekti. Diğer bir husus 4.000 akçe üzeri davalar İstanbul’da görülecekti. 1833 Toskana ahidnâmesinin altıncı maddesi, 1851 Sicilya ahidnâmesinin beşinci maddesi ve 1700 Venedik ahidnâmesinin yirmi dördüncü maddesinde geçmektedir. 1700 Venedik ahidnâmesinde Venediklilerin kendi arasındaki davalara ‘’balyos’’119 bakacağı ve kimsenin müdahale etmemesi gerektiği de belirtilmiştir. Ahidnâme yapılan devletlerin birinde şayet düşmanlarından biri liman ve iskeleye gelir ise izin verilmemesi fakat zaruret hali var ise yirmi dört saat içinde liman ve iskelelerden çıkarılması gerektiği belirtilmiştir. 1700 Venedik ahidnâmesinin on dokuzuncu maddesi, 1833 Toskana ahidnâmesinin sekizinci maddesi, 1851 Sicilya ahidnâmesinin on sekizinci maddesinde yer almaktadır. Denizlerde karşılaşılan korsanların bildirilmesiyle ilgili olan husus, 1833 Toskana ahidnâmesinin dokuzuncu maddesi ve 1851 Sicilya ahidnâmesinin on üçüncü maddesinde yer verilmiştir. Önemli olan diğer bir husus da Osmanlı, Toskana, Sicilya ve Venedik ülkelerinde vefat eden tüccarların durumu ile ilgili olan konulardır. Osmanlı ülkesinde vefat eden tüccarların mal ve eşyaları o bölgede bulunan konsolos veya ortaklarından birine şayet bunlardan birinin bulunmadığı takdirde ise o bölgenin kadısına teslim edilip daha sonra kadı tarafından bu mal ve eşyaları konsoloso teslim edecektir.120 Sicilya ve diğer ahidnâmeli devletlerde Osmanlı tüccarı vefat ettiği takdirde eşya ve malları Şehbendere121 teslim edilecek. 1833 Toskana ahidnâmesinde onuncu madde, 1851 Sicilya ahidnâmesinde dördüncü madde, 1700 Venedik ahidnâmesinde yirmi beşinci maddesinde yer almaktadır. Asker ve cephane nakil işlemlerinde

119 Mahmut H. Şakiroğlu, “Balyos”, DİA, c.V, İstanbul, 1992, s.43.

120 İnalcık (2017), a.g.e., s.232 (Ayrıca 1700 Venedik ahidnâmesinde şöyle izah edilmiştir:… Ve Venedik’den bir bâzirgân Memâlik-i Mahrûseme gelüp ticâret üzere kendü hâlinde yürürken mürd olsa metrûkâtına beytü’l-mâlcı karışmayıp balyoslarına teslim ideler…Kaçan, XIV-XVII Yüzyılarda Osmanlı-Venedik Ahidnâmeleri, s.142).

121 Ali İbrahim Savaş, “’Konsolos”, DİA, c.XXVI, Ankara, 2002, s.178 (Ayrıca şeh-bender için bkz. Mertol Tulum, Osmanlı Büyük El Sözlüğü Türkçesi, Kapı Yayınları, İstanbul, 2013, s.350).

74

ahidnâme verilen devletlerin birbirlerine karşı zorlama gibi bir duruma gelmemeleri gerektiğini belirtmiştir. 1833 Toskana ahidnâmesinin on üçüncü maddesi, 1851 Sicilya ahidnâmesinin dokuzuncu maddesinde yer almaktadır. Ahidnâme verilen devletin gemileriyle denizlerde karşılaşıldığı takdirde birbirlerine karşı dostça yaklaşmaları gerektiği anlatılmıştır. 1833 Toskana ahidnâmesinin on dördüncü maddesi, 1851 Sicilya ahidnâmesinin on birinci maddesinde yer almaktadır. Tüccarların Osmanlı ülkesinde bir memleketten diğer bir memlekete gitmesinden herhangi bir sakınca yoktur. Bu husus 1833 Toskana ahidnâmesinin on beşinci maddesi, 1700 Venedik ahidnâmesinin yirmi beşinci maddesinde yer almaktadır. Ahidnâme verilen devletlerin, tüccarlarından, konsolos veya konsolos vekilleri İslam dinine geçenlerin durumu, 1833 Toskana ahidnâmesinin on yedinci maddesi, 1851 Sicilya ahidnâmesinin on ikinci maddesinde, 1700 Venedik ahidnâmesinin yirmi ikinci maddesinde yer almaktadır. Ahidnâme verilen devletlere, mağrip ocaklarında bir sorun ile karşılaşması durumunda Osmanlı Devleti’nin bu soruna çözüm bulması belirtilmiştir. 1833 Toskana ahidnâmesinin yirminci maddesi, 1851 Sicilya ahidnâmesinin on yedinci maddesinde yer almıştır. Farklılıkları belirtmek açısından 1827 tarihli Sicilya ahidnâmesinin ilk maddesine baktığımızda, ham bez, bakır, at, koyun derisi, zeytinyağı, kükürt gibi ürünlerin Sicilya gemilerinde taşınmas yasaklanmıştır. 1827 Sicilya ahidnâmesinde yer alan ikinci madde de, Sicilya gemilerinin Karadeniz’e giriş çıkış yaptıklarında aldıkları yükü üç bölüme ayırmışlardır. Birinci bölüm, on altı bin keyl122 karşılığında altı yüz guruş, ikinci bölüm için dört yüz, üçüncü bölüm için ise 300 guruş tersane-i amireye vergi ödenmesi gerekmektedir. 1700 tarihli Venedik ahidnâmesinde yer alan yirminci madde, Venedikli ve Osmanlı tüccarlarının alışverişlerinde hile yapmadan gerçekleştirmelerini şayet böyle bir durum gerçekleşirse bunlardan Venedikli ve Osmanlı beylerinin sorumlu tutulmayacaktır.

122 Cengiz Kallek, “Kile”, DİA, c.XXV, İstanbul, 2002, s.568.

75

1851 Sicilya ahidnâmesinde yedinci maddesinde ki farklılık da göze çarpmaktadır. Osmanlı Devleti’nden birinin Messina limanına bir şehbender atanması ve buradaki Müslüman tüccarlara yardım etmesi yer almaktadır. Bu dönemde Osmanlı ile Sicilya arasındaki ticaret hacminin yüksek olduğu söylenebilir. Yukarıda değindiğimiz maddelerin büyük çoğunluğu birbirine benzemektedir. Fakat yukarıda değindiğimiz ahidnâmeler içersin de farklılıklar da mevcuttur. İtalyan Devletleriyle yapılan ticaret ahidnâmelerinin genel çerçevesi içerik olarak aynıdır. Bu maddeler arasında gümrük vergileri, tüccarların güvenceleri, konsolosların atamaları, ahidnâme verilen devletlerin denizlerdeki durumu, iki tarafın da düşmanlarına karşı tutumları, tüccarların dava ve mahkemeleri, denizlerde meydana gelebilecek kazalara karşı birbirlerine yardımda bulunmaları gibi birçok konu ve madde ihtivası açısından benzer özellikler göstermektedir. Ahidnâmeler kendi çağının özelliklerini ve gereksinim duyduğu ihtiyaçları açısından da incelemek gerekmektedir. Bu maddeler arasında farklılıklar olabilmektedir.

3.7. Osmanlı-Toskana Ekonomik İlişkileri

Dünya ticaretinde uzun bir müddet ilk sırada olan Venedik Cumhuriyeti’nden sonra Cenevo ve Floransa gibi İtalyan Devletleri de Osmanlı ile ticaret yapmaktaydı.123 Floransalılar, Osmanlı Devleti kurulmadan önce de Akdeniz bölgesinde ticaret yönünden etkili olmuşlardı.124 Floransalıların özellikle İstanbul’a yönelik ilk gemi seferleri Venediklilerin aracılığıyla 1430’larda gerçekleşti.125 II. Mehmed döneminde Bernardo Bandini olayından sonra iki devlet arasındaki ilişkiler daha da hızlanmıştır. Bu durumdan en fazla rahatsız olan Venedik ve Ceneviz olacaktı. Osmanlı Devleti Venedik gücünü kırmak içinde Floransa’ya yakınlaşmıştır. İstanbul’un fethinden sonra da ilişkilerini geliştirilmeye çalışılmış ve Galata bölgesinde yerleşmeye başlamışlardır. II. Bayezıd dönemine gelindiğinde Floransa’ya ahidnâme verildiği ancak bu ahidnâmenin genel ihtivası daha çok siyasi olduğu

123 Mahmut H. Şakiroğlu, “Venedik Arşivi ve Kitaplıklarından Türk Tarihi ve Kültürüne Ait Kayıtlar II”, Erdem Atatürk Kültür Merkezi Dergisi, c.VI, S.17, Mayıs 1990, s.439.

124 Alfred C. Wood, Levant Kumpanyası Tarihi, Çev. Çiğdem Erkal İ, Doğu Batı Yayınları, Ankara, 2013, s.19.

125 Acıpınar, a.g.e., s.320.

76

belirtilmiştir. Yavuz döneminde çok fazla bir gelişme olmamasına rağmen ticari ilişkilerin devam ettiğini görünmektedir. Floransa bu dönemde Osmanlı devletine, ipekli kumaşlardan ziyade Floransa yünlülerini ihraç etmekteydi. 16. yüzyılın başlarında patlak veren Osmanlı-İran savaşları da ipek ticaretine zarar vermişti. Bu süreçte Osmanlı ile Floransa arasındaki ticarette bir gerileme olduğu açıktır. Bu nedenler arasında Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu ekonomik şartlar ve Floransa’nın giderek İspanya’nın hâkimiyetine girmesi olmuştu. Floransa ile Osmanlı Devleti arasında yaşanan krizler sonucunda Floransa ile ilişkiler kesilmiş olsa bile Toskana’nın Doğu Akdeniz pazarlarına yünlü kumaş satışı devam etmekteydi.126

126 Acıpınar, a.g.e.,s.323-330.

77

Harita 3.1 17. Yüzyılda Önemli Ticaret Kentleri ve Livorno127

Floransa ile gerçekleştirilen ticari ilişkilere baktığımız zaman, ipek, Floransa yünlüleri, Karabiber gibi ürünler gelmektedir. Bursa ile Floransa arasında yaşanan ipek ticareti önemliydi. Çünkü Bursa, Floransa açısından ticaret yaptığı yerler arasında en kârlı olanıydı. Floransa yünlüleri ise Floransa’nın ekonomik temel taşını oluşturmaktaydı. Bursa’ya gelen Floransa yünlüleri burada ham ipek ile değiştirilmesi ile oluşturulmakta idi. Bursa’ya gelen bu ürünler Osmanlı ülkesinin dört bir tarafına dağılıyordu. Floransa ile Osmanlı arasında ticareti yapılan bir diğer ürün karabiberdi. Bursa, Hindistan ve Arabistan’dan gelen baharatlar için önemli bir geçiş merkezidir. Karabiber genellikle Arap tüccarlar tarafından Halep ve Şam gibi yerlerden alınır daha sonra Bursa’ya gönderilirdi. Buradan ise Floransalı tüccarlar tarafından Avrupa’ya gönderilirdi. Fakat yapılan bu ticarette çok fazla kâr elde edilmediğini düşünen Floransalı tüccarlar karabiber ticaretiyle çok fazla ilgilenmemişlerdir. Osmanlı ile Floransa arasında yapılan diğer alışverişlere

127Acıpınar, a.g.e., s.17.

78

baktığımız da bu ürünler arasında, halı ve kilimler, hayvan derileri ve kürkler, yün, pamuk gibi ürünler de göze çarpmaktadır.128 Ara ara ticari faaliyetlerin durma noktasına geldiğini fakat bir noktadan sonra tekrardan bu ticari faaliyetlerin devam ettiği ve girişimlere başlandığını anlamaktayız. 19. yüzyılın başlarında Osmanlı ile Toskana arasındaki ticari ilişkilere baktığımız zaman ise ticari faaliyetlerin çok fazla olmadığını görmekteyiz. Çünkü Napolyon önderliğinde Fransa’nın Kuzey İtalya bölgesini ele geçirmiş himayesi altına almıştı. Napolyon önderliğinde ki Fransa yaptığı savaşlar sonucunda Osmanlı Devleti ile yaptığı ticarette bir gerilemenin olduğu, Fransa’nın Suriye ile ticaretindeki düşüşü Avrupa’nın Suriye ürünlerine yönelik ilgisinin de düştüğünü göstermekteydi.129 Aslında Fransızlar 18. yüzyılın sonlarına doğru Halep bölgesinde etkin olmaya çalıştı. Bunun nedenleri arasında Suriye pamuklusu ve ipeğini endüstrilerinde kullanabilmeleri başlıca nedenler arasındaydı. Diğer önemli bir noktada Fransızlar, İngilizlere göre daha ucuz yünlü kumaşlar üretmeleriydi. Halep pazarı bu yüzden Fransızlar için önemliydi. 1820 yılına gelindiğinde Halep’te on üç Avrupalı’nın yaşadığı bilinmekteydi: Bunlardan üç Fransız, beş İtalyan, üç Avusturyalı ve iki Toskanalı idi.130 Buradan da anlaşılacağı üzere Toskana tüccarları Halep’te kısmen de olsa etkisini sürdürmekteydi. Bu dönemde Halep, ipek ve yünlü kumaşların ihracat ve ithalatının yapıldığı önemli bir merkez konumundadır. Toskana, Fransız etkisinden kurtulduktan sonra tekrardan Avusturya yörüngesine girmiş ve II. Leopold’un Toskana Grandukası olmasıyla ticari faaliyetlere önem vermiştir. 1833 tarihli Osmanlı-Toskana ekonomik ilişkilerinin verilen ahidnâme ile tekrardan canlandırılmaya ve ticari ilişkilerin tekrardan başladığını anlamaktayız. 1840 yılında Toskanalı tüccarların Trablusgarp’ta bakır ticaret yapıldığını anlamaktayız.131 Osmanlı ile Toskana arasında ilişkiler özellikle bu dönemde Halep, Mısır, Trablusgarp bölgelerinde yoğunlaşmıştır. 1858 tarihinde Halep’te Toskanalı tüccarların kalye tuzu aldıklarından bahsedilmiştir.132

128İnalcık (2017), a.g.e., s.290-292-293.

129 Edhem Eldem vd., Doğu ile Batı Arasındaki Osmanlı Kenti Halep İzmir ve İstanbul, Çev. Sermet Y, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2003, s.73.

130 Edhem vd., a.g.e., s.73.

131 BOA., Cevdet Tasnifi Hariciye Nezâreti, 14/686, s.1-2.

132 BOA., Sadâret Mektubî Kalemi Meclis-i Vâlâ, 102/22, s.1.

79

19. yüzyılın ilk başlarından itibaren Toskana, Livorno Limanını tekrardan canlandırıp bu bölge üzerinden ticari faaliyetlerini yürütmeye çalışmışdır. Bunun dışında Osmanlı ile Toskana arasındaki ticaret güzergâhı Floransa’dan yapılan sevkiyatın Ancona limanına ulaşır daha sonra Dubrovnik’e gelirdi. 133 Buradan da çeşitli yerlere dağıtılırdı. 19. Yüzyılın başlarında Toskana Grandukalığının muhtemelen Beyoğlu’nda bir elçilik binasının olması muhtemeldir. Fakat 1842 yılına gelindiğinde Toskana hükümeti bir kararla elçilik binasını ekonomik şartlardan ötürü kapattığını ve kendi haklarının korunması içinse Avusturya hükümetine bir yazı yazıp Osmanlı Devleti’ndeki faaliyetlerini yürütmesinde aracı olmasını istemişti.134 Avusturya hükümeti bunu kabul ettiğini ve Toskana elçilik binasında bulunan eşyaların Avusturya elçiliğine devredildiğini anlamaktayız.

133 İnalcık (2017), a.g.e., s.296.

134 Bertele, a.g.e., s.402.

80

SONUÇ

Osmanlı Devleti ile Floransa arasındaki ilişkilerin gelişmesi İstanbul’un fethinden sonra başlamıştır. Venediklilerle yaşanan savaşlar sonunda Osmanlı Devleti’nin denizlerde ki yeni müttefiki olarak Floransa’yı görmüştür. Osmanlı Devleti Toskana Grandukalığı arasında ilk yakınlaşma Lorenzo döneminde başlamıştır. Osmanlı Devleti’nin Fransa ile yakınlaşması Floransa’yı rahatsız etmiştir. Bu durum ise iki devletin arasını açmıştı. I. Cosimo’nun izlediği saldırgan politika gergin olan durumu daha da kötüleştirecekti. I. Cosimo döneminden itibaren başlayan gergin olan durum Toskana Grandukalığı’nın Loren ailesine geçmesiyle yerini yumuşamaya bırakmıştır. XIX. yüzyıl başlarındaki Osmanlı Devleti ile Toskana arasında yapılan 1833 tarihli ahidnâme ile Toskana Grandukalığı’nın Doğu Akdeniz’deki varlığını devam ettirmeyi ve ticaretini geliştirmeyi amaçlamıştır. 1833 tarihli ahidnâme hükümleri içersinde yer alan, konsolos ve maslahat güzar atamalarıyla özellikle İzmir, Halep, İstanbul, Selanik gibi yerlerde etkili olmuşlardır. Osmanlı Devleti’nin XIX. yüzyıl başlarında genel durumu ve Toskana Grandukalığı’na böyle bir ahidnâme verilmesinin nedeni ise II. Mahmut döneminde yapılan ıslahat çalışmalarına ek kaynak bulmaktır. Toskana Grandukalığı ile Osmanlı Devleti’nin arası zaman zaman bozulmuş olsa da bu ilişkilerin tekrardan düzeltilmesi için girişimlerde bulunulmuştur. II. Mahmut döneminde Osmanlı Devleti’nde yaşanan siyasi olaylar, eyaletlerde meydana gelen isyan hareketleri incelenmiştir. II. Mahmut yaşanan gelişmeler karşısında Osmanlı Devleti içersinde ıslahat hareketlerine başladığı görülmektedir. Bu dönemde patlak veren Mehmet Ali Paşa isyanıyla Osmanlı Devleti’nin durumu biraz daha kötüleşmiştir. Mehmet Ali Paşa ise bu dönemde ülkesinde gerçekleştirdiği reform hareketleri ile Mısır ekonomisini canlandırmayı başarmıştır.

81

Toskana Grandukalığı’nın Mısır üzerindeki emellerini ve ticaretini korumaya çalışmıştır. Mısır da bulunan Toskana maslahatgüzarları tarafından bâb-ı âli’ye gönderilen mektuplarla Toskana hem bulunduğu konumu korumaya çalışmış hemde Osmanlı Devleti ile ilişkilerini daha da sağlamlaştırmaya gayret göstermiştir. Bunun nedenine bakacak olursak Mehmet Ali Paşa’nın Kuzey Suriye bölgesinde gerçekleştirdiği ipek üretimi Toskana ticaretine zarar verdiğini ortaya koymaktadır. 1833 tarihli Osmanlı Devleti ve Toskana Grandukalığı arasında gerçekleşen ahidnâmenin transkripsiyonu, ahidnâme içersinde bulunan hükümler, ekonomik ilişkilerini, ticaret yolları ve ahidnâmenin karşılaştırılması yapılmıştır. Toskana ahidnâme defteri hükümleri arasında, konsolos ve elçilik atamaları, ve iki devlet arasında tüccarların haklarının korunması hakkında bilgiler içermektedir. Ayrıca Toskana maslahat güzarları tarafından bâb-ı âli’ye gönderilen mektupları da içermektedir. İki devlet arasında yapılan ahidnâme ile siysasi ve ekonomik alanlarda yeni bir temas kurulduğu ve Toskana’nın Doğu Akdeniz’de siyasi ve ekonomik emellerine ulaşmak için çeşitli girişimlerde bulunduğunu ortaya koymaktadır.

82

KAYNAKLAR

Arşiv Vesikaları

A.DVN. DVE.d 99/1

A. MKT. MVL 102/22

C. HR 14/686

HAT 141/5849

HAT 374/20422

HAT 380/20555

HAT 380/20557

HAT 380/20557 A

HAT 381/20578

HAT 381/20578 A

HAT 01204/47264 E

HR. SYS 1005/ 3

HR. SYS 1005/13

Araştırma ve İncelemeler

Acıpınar, Mikail, “Osmanlı Kaynaklarında Floransa’yı Aramak: Duka, Duka-i Françe ve Duka Gemileri İfadeleri Üzerine Bazı Bilgiler”, Cihannüma Tarih ve Coğrafya Araştırma Dergisi, Temmuz 2016. Acıpınar, Mikail, Osmanlı İmparatorluğu ve Floransa- Akdeniz’de Diplomasi, Ticaret ve Korsanlık 1453-1599, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2016. Akşin, Sina, Türkiye Tarihi 3 Osmanlı Devleti 1600-1908, Yay. Yön. S. Akşin, Cem Yayınevi, c.III, İstanbul, 2014. Aktepe, Münir, “Ahmed III”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, c.II, İstanbul, 1989.

83

Altundağ, Şinasi, Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı Mısır Meselesi (1831-1841), 1.Kısım, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1988. Armaoğlu, Fahir, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi1789-1914, Timaş Yayınları, İstanbul, 2017. Başbakanlık Arşiv Osmanlı Arşiv Rehberi, T.C Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü-Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, İstanbul, 2010. Berkes, Niyazi, Türkiye İktisat Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2018. Berkes, Niyazi, Türkiye’de Çağdaşlaşma, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2017. Bertele, Tommaso, Venedik ve Kostantiniyye Tarihte Osmanlı-Venedik İlişkileri, Çev. Mahmut H. Şakiroğlu, İstanbul, 2012. Beydilli, Kemal, “Mahmud II”, Türkiye Diyanet Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet c.XXVII, Ankara, 2003. Bostan, İdris, “İnebahtı Deniz Savaşı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.XXII, İstanbul, 2000, Bostan, İdris, Beylikten İmparatorluğa Osmanlı Denizciliği, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2015. Cezar, Mustafa, Mufassal Osmanlı Tarihi Resimli-Haritalı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, c.II, Ankara, 2011. Çiçek, Kemal, II. Mahmut, Osmanlı Hanedan, Ed. Güler Eren, Yeni Türkiye Yayınları, c.XII, Ankara, 1999. Davies, Norman, Avrupa Tarihi (Doğu’dan Batı’ya Buz Çağı’ndan Soğuk, Savaş’a Urallar’dan Cebelitarık’a Avrupa’nın Panoraması), Çev. ed, Mehmet Ali Kılıçbay, İmge Kitabevi, Ankara, 2006. Delilbaşı, Melek, “Ortaçağ Türk Hükümdarları Tarafından Batılılara Ahidnâmelerle Verilen İmtiyazlara Genel Bir Bakış” , Belleten, XLVII, S. 185, Ankara, 1984. Demir, Yaşar, “XIX. Asır Türk Fransız İlişkilerinde Dönüm Noktası: Napolyon’un Mısır’ı İşgali ve Sonrasında Oluşan Diplomatik Durum”, 21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum Eğitim Bilimleri ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2013, c.II, S.5. Eldem, Edhem, Goffman, Daniel, Masters, Bruce, Doğu ile Batı Arasındaki Osmanlı Kenti Halep İzmir ve İstanbul, Çev. Sermet Y. Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2003. Emecen, Feridun, “Ma’noğlu Fahreddin”, Türkiye Diyanet İslâm Ansiklopedisi, c.XII, İstanbul, 1995. Emecen, Feridun, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300-1600), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2018. Fayda, Mustafa, “Ahidnâme”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.I, İstanbul, 1988. Gallotta, Aldo, “Ceneviz”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.VII, İstanbul, 1993. Griswold, J. William, Anadolu’da Büyük İsyan 1591-1611, Kırmızı Yayınları, İstanbul, 2011. Gülsoy, Ersin, “XVI-XVII. Yüzyıllarda Akdeniz’de Osmanlı Hâkimiyeti”, Ed. Celal Güzel, Kemal Çiçek, Salim Koca, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, c.IX, Ankara, 2002. İnalcık, Halil, “İmtiyâzât”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.XXII, İstanbul, 2000. İnalcık, Halil, Devlet-i Aliyye Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar Klasik Dönem (1302-1606) Siyasal, Kurumsal ve Ekonomik Gelişim,

84

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2014. İnalcık, Halil, Osmanlı İmparatorluğu Klâsik Çağ (1300-1600), Çev. Ruşen Sezer, İstanbul, 2015. İnalcık, Halil, Osmanlı İmparatorluğu’nun, Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Çev. Halil B, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2017. İpşirli, Mehmet, “Emân”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.XI, İstanbul, 1995. Jorga, Nicolae, Osmanlı İmparatorluğu, Yeditepe Yayınevi, Çev. Kemal B, c.V, İstanbul, 2005. Kaçan, Meryem, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Osmanlı-Venedik Ahidnâmeleri, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 1995. Kallek, Cengiz, “Kile”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.XXV, İstanbul, 2002. Karal, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, c.V, Ankara, 2017. Kiel, Machiel, “Ayamavra”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.IV, İstanbul, 1991. Kocaoğlu, Mehmet, “Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı (1831-1841)”, Osmanlı Tarih Araştırma ve Uygulama Merkezi (OTAM), 1995. Kutluoğlu, Muhammed Hanefi, “Kavalalı Mehmed Ali Paşa”, Türkiye Diyanet Ansiklopedisi, c.XXV, Ankara, 2002. Kütükoğlu, Mübahat, “Ahidnâme”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.I, İstanbul 1988. Kütükoğlu, Mübahat, Osmanlı İktisat, Ahidnâmeler ve Ticaret Muâhedeleri, Ed. Güler Eren, Yeni Türkiye Yayınları, c.III, Ankara, 1999. Kütükoğlu, Mübahat, Osmanlı’nın Sosyo-Kültürel Yapısı ve İktisâdî Yapısı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2018. Mahmud Mesud Paşa (Haz.), Muâhedât Mecmûası, Türk Tarih Kurumu Yayınları, c.II, Ankara, 2008. Mantra n, Robert, XVI-XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu, Çev. Mehmet Ali Kılıçbay, İmge Kitapevi, Ankara, 1995. Meyer's Konversationslexikon 1902-1909, Tuscany 1815-1860-19th Century Encyclopedia, https://www.zum.de/. Örenç, Ali Fuat, “Sakız Adası”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.XXXVI, İstanbul, 2009. Özel, Ahmet, “Müste’men”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.XXXII, İstanbul, 2006. Özler, Muhammed, 96/1 Numaralı Sicilya Ahinâme Defteri, (İnceleme-Metin), Yüsek Lisans Tezi, Samsun, 2017. Pedani, Maria Pia, “Venedik”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.XLIII, İstanbul, 2013. Roberts, J. M., Avrupa Tarihi, İnkılap Kitapevi, İstanbul, 2017. Savaş, Ali İbrahim, “Konsolos”, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, c.XXVI, Ankara, 2002. Sertoğlu, Mithat, Mufassal Osmanlı Tarihi Resimli-Haritalı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, c.V, Ankara, 2011. Shaw, Stanford J.-Ezel Kural, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye II, Çev. Mehmet Harmancı, c.II, E Yayınları, İstanbul, 2006. Soysal, İsmail, ‘’Türk-Fransız İlişkileri’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, c.XIII, İstanbul, 1996.

85

Şakiroğlu, Mahmut H., “II. Selim’in Venedik Cumhuriyeti’ne Verdiği 1567 ve 1573 Tarihli Ahidnâmeler”, Erdem Atatürk Kültür Merkezi Dergisi, S.5, c. II, Mayıs 1986. Şakiroğlu, Mahmut, “Toskana” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.XLI, İstanbul, 2012. Şakiroğlu, Mahmut, “Balyos”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.V, İstanbul, 1992. Şakiroğlu, Mahmut H., “Venedik Arşivi ve Kitaplıklarından Türk Tarihi ve Kültürüne Ait Kayıtlar II”, Erdem Atatürk Kültür Merkezi Dergisi, c.VI, S.17, Mayıs 1990. Tansel, Selâhattin, Osmanlı Kaynaklarına Göre Fatih Sultan Mehmed’in Siyasi ve Askeri Faaliyetleri, Türk Tarih Kurum Basımevi, Ankara, 1999. Tukin, Cemal, “Girit”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.XIV, İstanbul, 1996. Tulum, Mertol, Osmanlı Büyük El Sözlüğü Türkçesi, Kapı Yayınları, İstanbul, 2013. Turan, Şerafettin, “Beyazıd II”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.V, İstanbul, 1992. Turan, Şerafettin, Türkiye-İtalya İlişkileri (Selçuklular’dan Bizans’ın Sona Erişine), Metis Yayınları, İstanbul, 1990. Uçaral, Rifat, Siyasi Tarih 1789-2014, Der Yayınları, İstanbul, 2015. Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi. Türk Tarih Kurumu Basımevi, c.IV, Ankara, 2011. Wood, Alfred C., Levant Kumpanyası Tarihi, Çev. Çiğdem Erkal İ, Doğu Batı Yayınları, Ankara, 2013.

86

EKLER

Ek 1a.1 799 Tarihli Seyyid Ali Efendi’nin Gönderdiği Tahrirat

87

Ek 1b.2 799 Tarihli Seyyid Ali Efendi’nin Gönderdiği Tahrirat’ın Transkripsiyonu

Kaymakam paşa geçende bunlara dair sohbet etmiş idik sizinle yazıldığı gibi muntazam olunsun ve buna dair ne kadar tedbir var ise hemen hatıra gelen icrâ olunmalıdır Paris’te olan Seyyid Ali Efendi kullarından hurûf-ı mahûda ile gelen tahriratın […]me’âlidır Paris’te mesâliha sevâdık-ı devran işbu kağıtta münderiç olub […]mukîm Sağir İbrahim efendi bendelerinin mâruz’ı huzur-ı şevket-i makrûn mülukâneleri kılınan tahrirâtı mea'linde dahi alel gafle Mısır’a hücumu hala Fransa’nın yeni müdürleri seleflerinin ihanetine ‘azv-ı isnâd ve Devlet-i ‘Aliyyeleriyle mesâlihaya rağbet-i îrad ederek Bonapart’ın tahlisine çare cev-i oldukları mübeyyin ve mezkûr olmakla mûmâ-ileyh Ali efendi kullarına hurûf-ı mahûd ise de bir kıta cevabname tahrir ve mazmununda husus-ı merkûm bade’l […] bu […] bina olunarak eğer Bonapart’ın Mısır’dan ihraç ve tahlis-i fi’l hakîka ise Devlet-i ‘Aliyyenin sefk ve mâ’î mefur olmak cihetiyle bu babda ra-yi ve ruhsat verileceği me’mul olduğunu kendi karîhasından olarak Paris’te mukîm İspanya elçisi yahut Bundan akdemce hâk-i pây-i samilerine arz ve takdim kılınan mârûzat bendeki de beyan olunduğu vechle Pariste ve bütün memleket-i Fransada olan Jakobenler aşikara meclisler ihtirâ ve adetleri üzere fetak u betk umûra müdahaleye ictirâ edip maktûl Robes Piyer’in bu esnada katli günü olmakla seni-i sâbıka da olduğu misillü Fransa sekînesi mesfûrun şer’ ve mazarratından halâs olduklarına teşekküren ve evvel ahvâl-i pür ahvâl-i tezekküren yevm-i mezkûrun yortu edip şenlikler etmek mûtad iken bu sene mesfûrun taraftarları meydanda olduğundan resm-i mezburun îcra olunmamak üzere karar verilmişken tâife-i mesfûra milel-i muhtelifeden ibaret olmalarıyla tek durmayıp her bir maddeye müdahale ve ta’ârruzdan fazla refkalarından bazılarının ilkâsına mebnî ref'eten fesad-ı îcat etmek tedbirinde idiklerinde beynlerinde olunanlardan bazıları Fransa cumhurundan beş yüz takımı iki yüz elli takımı taraflarına ihbar etmeğin Jakoben meclisi kral sarayı dahilin de olup zabıtan şehr-i müdahalesinden âsûde olan mahalde olmakla çünkü meramları fesât ve hıyânettir […] ba’de mahal-i mezburda cemiyyet etmemek üzere beş yüz ve iki yüz takımları canibinden tenbiye ve mahal-i merkûm set ve îcrası terk olunmuş olan maktûl mesfûrun katli

88

günü yortusu […] günü bedâhet îcrasına karar ve şenlik tedârikat-ı tehisesine ibtidar ve evvel gece her taraftan topları endaht ederek ahaliyi agah ve ihtâr ve ertesi sermediran şanda mars meydanına gelip cenk talimi bahanesiyle katli çok top endaht ile izhâr-ı tecellüt eylediler ancak taife-i mesfûre âhar yerde meclis küşat ve beynlerinde her semtten ibhas olunmakta velhasıl bir taraftan Jakoben ve bir taraftan kral tarafgirleri her biri meramını icrâ-i daiyesiyle serrice temhîd mukaddemata sa-i etmekte ve cumhurlu olan fırkadan dahi manevi ittifakına yapdığı ve Fransalı ve İspanyalı donanmaları bundan evvel bi’l refîka bahr-i sefid tarafından geştügüzar üzere iken İngiltere donanması külliyetle zuhûr etmekle marü’z-zikr donanmalar Kadeks nam İspanya limanına muâvedetleri sahihan mesmû olup bu defa güya Kadeksten hareket ve birer Vayette Perset nam Fransalı limanına azîmet etmiş oldukları menkuldür lakin sıhhat-i na-malum idüğü ve bu esnada mediran Fransanın bütün vekilleri tebdîl olunup düvel-i ecnebiye umûruna memur vekîl taliran dâhi mâzul ve yerine Ranyar nam kimesne mevsûl olup mesfûr Toskana devletinin yanında mukaddema elçilik ile memur bulunmakla Parise davet olunup henüz vasıl olmadığı ve Fransalı ezher cihet-î muztarip ve […] olmağın aksa-yı amelleri mesâliha-i âmmeye mahsur olmak mülabesesiyle galiba sıhhatten atıl mal havliye olarak bu defa Paris’te mesâliha havadisi iken ve mütevatir ve Berlin tarafından gelmiş haber olmak üzere münteşir olduğu ve bu esnada Fransalı ihraç-ı askerde ve tehî-yeʻi tedârikatında bezl-i mukadderat ve kâffe-i mesârifat-ı te'hir ile cem ve tahsîl olunan nukut orduları mesârifine tahsisan ol canibe irsâl ve mürettip olan kara askeri dahi bir taraftan orduları tecemmu ve teharrip birle bais istihkâm ve metanet olduğu ve Vandaya taraflarında kral tarafgiri ve Marsilya canibinde Jakobenler aşikara zorbalık ve fesâda mübaderet üzere oldukları mervî ve bu defa Mantava kalası vire ile Nemçeliye teslim olunduğu haberi Paris’te münteşir olmuş idiği mâlûm-ı ʻaliyeleri buyurulduk da fermân-ı men lehü’l emrindir fi 10 Rebiyy'ül Evvel sene 214

89

7

ahir görüştüklerinden bir münasibi vesatatıyla Fransa müdürlerine esmâ edip şöyle bir meramlarını işittim eğer böyle ise Bonapartın masrûn çıkması için bir kağıt versinler devletime gönderdim isâle dâme beşeriyenin indifâ-ı için müsaâde buyurulacağını ümit ederim hem belki mesâlihaya dahi mukaddema olabilir anladığıma bu da devlet-i aliyyenin husûmet-i bil cümle Fransalı hakkına olmayıp mâzul müdürlerin ihânetinden neşet etmiştir bir müddetten beri Pariste ikâmete mebnî Fransa milletinin gayretini çekmek muktezâ-yı hakkâniyet olduğundan kendi mülâhazam olarak bu sûret-i beyan ederim diyerek eğer Bonapartın hakkı için mektup alınmak mümkün olur ise der-saâdete irsâl ve isrâ ve bu ifadelerini tahrîren talep ederler ise tahrîren iş’âr-î ve semâ olacağı ecelden bu suretten ihtiraz ve ittifa ile yalnız kendiliğinden şifâhen beyan ile iktifâ etmesi derc ve tastir olunmak hâtır-ı güzar olmağın mûmâ-ileyh Ali efendiye bu mefhûmda kağıt irsâl-i sevabıdır ra-yı vezin cihândarileri olur ise kaleme alınıp müsveddesi manzûra baht-ı mevfûr-ı şâhâneleri buyurulduktan sonra […] ve mûmâ-ileyh İbrahim efendi tarafından mûmâ-ileyh Ali efendiye tesyir ettirilmek mümkün idiğü karin-i ilm‘i ‘âlim era-yı deverâneleri buyurulduk da emr-i fermân-ı hazret-i veli’l emr efendimizindir

90

Ek 2a.1 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar

91

Ek 2a.2 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar

92

Ek 2b.3 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar

93

Ek 2c.4 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar

94

Ek 2ç.5 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar

95

Ek 2d.6 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar

96

Ek 2e.7 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar

97

Ek 2f.8 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar

98

Ek 2g.9 Mısır’da Bulunan Toskana Elçilerinin Bab-ı Ali’ye Gönderdiği Mektuplar

99

Ek 3a.1 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti

100

Ek 3a.2 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti

101

Ek 3b.3 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti

102

Ek 3c.4 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti

103

Ek 3ç.5 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti

104

Ek 3d.6 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti

105

Ek 3e.7 1833 Tarihli Osmanlı-Toskana Ahidnâme Sureti

106

Ek 4a.1 1840 Tarihli Toskanalı Tüccarın Trablus’daki Bakır Ticaretine Dair Evrak

107

Ek 4b.2 1840 Tarihli Toskanalı Tüccarın Trablus’daki Bakır Ticaretine Dair Evrak

108

Ek 4c.3 1840 Tarihli Trablus Eyaletine Ait Evrakın Transkripsiyonu

Hâk-i pây-i ʻaliʼi müşirlerine maʻruz bendeʼi kemineleridir ki Toskana devleti tebʻasından Trablusta mukîm bası nam tacir Ligorina tarafına irsâl etmiş olduğu maʻlûm-ul miktar kavrada evân-i nühâsın ber mucep nizam resm-i gümrüğünü iʻtada izhar-ı muhalefet etmekte olduğundan biʼl mübahate resm-i mezkûrun nizâm-ı vechle tâdiye etmek üzere sefâret-i canibinde konsolos tarafına bir kıtʻa tenbihnâme istihsal ve irsâl-i iltimasına daʼir Trablusgarp eyaleti müşîri devletli paşa hazretleriyle defterdarı ʻatıfet’lü efendi bize bendeleri tarafından hakpa-yi seniyyelerine mevrûd tahrîrat ile ol babda hâriciye nâzır-ı devlet’lü efendi hazretleriyle muhâbereye şâmil olan tezkireʼi ʻaliyyeʼi müşirleri ve düvel-i müşârün-ileyh maslahatgüzarının melfuf müzekkeresi leff'en savb-ı ʻaciziye irsâl buyurularak iktiza-yı keyfiyetin ifadesine mübaderet bendegânami emr-i îsal-ı garp tefhim ve tekrim olan bir kıtʻa emirnâmeʼi ʻaliyeleri müfad-ı sâmisi ve evrak-ı mersûle me’âlleri karîn-i ıtlâʻı ʻacizi olması ve mukaddema Toskanalı ile tanzîm olan tasarrufta kavrada nühâs için dokuz kuruş kıymet-i nakdiye ve doksan yedi akçe âmediye ve otuz iki akçe refti-ye cemʻan yüz yirmi dokuz akçe resm-i gümrük taʻbiyeve tahsis kılındığı muharrer bulunmuş ve tahrirat ve iradeʼi mezkûreden otuz kuruştan hesap olunduğu işʻar kılınan nizam Fransa tüccarı taʻrifesi hakkında cari olarak bu vechinle tarafeynden vakiʻ olan mübayenet Toskanalı taʻrifesinin ol tarafta bulunmasından neşʼet etmiş olup ancak nühâs-ı mezkûr mukaddema ol tarafa cedit olarak varıp edip kavrada olduğu halde taşra ihracında heyet-i asliyesi mütegayyir olmuş olduğundan âmediyesi hükmü zaʼil ola geldiğinden bundan ber muceb-i nizâm ve taʻrife âmediye ve reftiye rüsûmatı olan yüz yirmi dokuz akçe kâmile alınması ve eğerce kavrada olarak gelip de yine ol hal ile taşra ihraç olunduğu takdirde ol vakit âmediye gümrük metalibesi icap etmeyip taʻrifesine tevfikân yalnız reftiye rüsûmunun ahz ve istifâ kılınması lazım geleceği ve vakıʻa Mısır devlet tebʻâsından alınacak resm-i gümrüğün dahi kendi taʼrifeleri mûcebince istihsân-ı iktiza-yı nizamında idüğü derkâr bulunmuş ve îcra-yı iktizası zımnında zikr olunan tahrirat ile evrak-ı saʼire yeni takımıyla leffen iʻade ve takdim bişkâh-ı meʻâli iktinâh-ı nezâret-penâhîleri kılınmış olmakla ol babda ol halde emr-i fermân hazret-i menlehʼül emrindir Mucebince cevab-ı bah 686 hariciye

109

Ek 5a.1 1858 Tarihli Halep Valisine Maliye Nazırına

110

Ek 5b.2 1858 Tarihli Halep Eyaletine Ait Belgenin Transkripsiyonu

Halep valisine ve maliye nâzırına Halep eyaletinde Suhte nahiyesi ahalisi tarafından îʻmal olunmakta olan kalye tuzu hakkında Halep gümrüğü tarafından îcrasına kıyâm edilen usul inhisariye muʻahedat-ı mevcut ahkâmına tevâfuk etmeyeceğinden gümrükçü mûmâ-ileyh tarafından zabt olunup nüfûz sahibi Halepte mukîm Toskanalı nâşi başı konsolos mösyö Çiçonoya iʻade olunması iki yüz yük tuzun bilâ teʼhir-i redd-ü teslim kılınması ve mezkûr tuz bulunmuş olduğu halde esmânıyla zabt-ı gününden hinʻi iʻâdesine değin yüzde sekiz hesabıyla terâkim eder güzeştenin iʻtâ olunması ifade olunmasına daʼir Avusturya sefareti tarafından takdîm olunan takrîr ile ol babda meclis-i muhâsebenin maliyeden kaleme alınan mazbatası meclis-i vâlâ-ya ledʼel iʻtâ mezâd-ı mazbataya göre mezkûr kalye tuzu ile kalye taşı tabir olunur ve çorak […] bir şey olup maʻâden-i saʼire misillü inhisarı uyamayacağından bundan mahsûlât-ı saʼir gibi yalnız bir resm-i gümrük ve ʻöşür alınması lazım geleceğine ve bu halde konsolos mûmâ-ileyh tuzunu zabt ve tevkîfe gümrükçüʼi mûmâ-ileyhin hakkı salâhiyeti olamayacağına binaʼen sefâret-i müşârun-ileyhanın ifade olunması üzere mezkûrʼel miktar tuzun ve bozulmuş olduğu suretle esmânının îcap eder güzeştesiyle beraber gümrükçüʼi mûmâ-ileyhden istîdad ile konsolos mûmâ-ileyh ve lazım gelen ʻöşür resm-i gümrüğün dahi biʼl tahsîl gümrükçüʼi mûmâ-ileyh iʻta ve teslim olunması ve baʻdema dahi bu suretin îcar kılınması husûsunda savb-ı vâlâlarına bildirilmiş tezkire ve tensip olunmuş ve keyfiyet-i maliye nezâret-i celilesine bildirildiği gibi canib-i sefârete dahi tebliğ olunmak üzere bulunmuş olmakla bir minvâl-i muharrir iktizâsının îcrasına ve baʻde ez-in dahi îcap halde îf’âsına himem buyurup siyakında şukka valiʼi müşâr'ül ileyh hazretlerine bildirildiği gibi cânib-i sefâret dahi tebliğ olunmak üzere bulunmuş olmakla hazînece dahi îf’â-ı muktezâsına emir buyurdu siyakında tezkire

6 Rebiyy'ül evvel sene (12)75

111

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder